ANADOLU 8/11/ 936 Nü [ İngiltere - Polonya münasebatı Polonya hariciye nazırı Hakaret Bek Londra'ya gitti Birinci Beyler sokağında ga- —.— — zete -bayii Mehmed sarhoş |Kolonel Bek kral tarafından kabul edile- larak şoför -Abdülhalim oğlı et ” ati velühinede lı:a?fluîğv: cek ve M. Eden'le görüşecektir. Varşova, 7 (Radyo) — Le- Yazan: !nıı Kokto Japonya'da güzel ve çirkin, genç ve ihti. yar herkese aşk tılısımı satılır! Tokyo'da' bulun- düğumuzun — ikinci daha - doğ Bu akşamki progrgf Radyo İstanbul Öğle neşriyatı: Saat 121 14 Plâkla hafif muzik, | di şarkıları, haberler. hakaret ettiğinden zabıtaca Alkşüm seşriyatı! 18,30Pük | yakalanmıştır. günü, rusu akşamı Fu bize yalnız başıne rehberlik - etti; o dukça karanlık ve şok tenha bir park tan geçtik, sinema ve tiyatrolar bulu- nan bir tarafa çık- tık! Burada müthiş bir faaliyet buraya karınca yu- vası demek daha doğru olacak. Mini mini Japon'lar, hiç durmuyorlar ; — iş vakti olmasına rağ men adeta koşarak *Belki de zevkel- gidiyorlar! Tokyo'nun-bu semtini uzun uzadıya tarife “ihtiyaç yoktur. Çünkü Tokyo öyle bir şehir- dir ki üç, beş senede bir -Ya bir yangın yahud bir hareketi arz yüzünden- baştanbaşa de- ğişir! Tokyo'nun mühim — semtle- rinden - olan Yoshivara 1922 felâketinde hem harab olmuş hem de yanmıştır. Burada mütcaddid — Lüna parklar vardı. Yangın bütün şiddetile etrafı sardığı vakit ahşaptan olan bu Lüna parklar da alevler arasında kalmış, yüzlerce Japon dilberi, yarı çıplak halde harabeler arasına yayılmışlardı. Bunlardan bir- çoğu da yanıb kül olmuştur. âketin katmerli olmasına Tağmen 1925 de bu harabeler üzerinde yepyeni bir şek'r daha- doğmuştür: Eski kafalı Japon'lar, 1922 felâketini, Japon kızlarının lüna parklarda yarı çıplak mevcu- diyetin bir cezası addederler. Buna rağmen, Japonya, Japon kadınları 1935 de 1922 den daha iyi vaziyette değildir. Ayni mecburiyet, ayni hal, ayni zaruret bakidir ve kadını en kıymetsiz bir metâ halinde bulundurmaktadır. Rehberimiz bizi “Aşk oda- larına,, götürüyordu. Aşk oda- ları evelce daha başka idi; daha doğrusu iki mühim kısma ayrılmıştı. Birinci kısım, büyük camekânlar arkasında, en gu- zel Japon kızlarının lüks gi- Eyinmiş yahud yarı çıplak halde teşhiridir. Kızlar burada teşhir edilirler, fakat erkeklerle ara- larında kalın bir cam tabakası vardır. İkinci kısıma, ayni ha- yatın daha hususisi, yani er- - 4 5 49 Ansızın, köyün içinde bir bomba patlamış gibi mühim bir haber duyuldu: Seferberlik var! Köyün hayatı birdenbire ka- rışmıştı. Şimdi sokak başla- rında, kahve köşelerinde, so- kaklarda, evlerde hep ayni mevzu konuşuluyordu: — Bizde girmişiz harbal. Büugün yarın asker toplanıyor- muüuş!. Ve o akşam muhtar kapı kapı dolaşmağa başladı. Sa- var; t Ç M p *N Aşk tılısımı satan dükkân! keğin de beraber bulunma- sıdır. Şimdi birinci kısma hiç rağbet kalmamıştır. Ve birinci kısım ancak son modaları gös- teren mankenlere inhisar et- miştir. Aşk odaları, ancak üç metre genişliği bulunan dar yollarda iki metre en ve ikibuçuk metre uzunluğunda odalardır. Japon kızı, yuvanın - küşü bü - dar odadan hemen hiç çıkmaz! Pasparto bu manzaradan âdeta korktu ve hemen otele dönmek tavsiyesinde bulundu. Buradan — Kuroyaki geçtik. Burada, — Japonya'nın ve Tokyo'nun hareketiarz. ve yangınlardan - kurtularak - kal- miş en eski bir mağazası mev- cuttur. Bu mağazanın kapusunda kocaman iki kaplumbağa ası- hıdır; bunlar, mağazanın lev- hası demcktir! Bu mağazanın bundan büyük bir » hususiyeti daha Vardı. Burada aşk tılısımı: satılır! Aşk tılısımı acaba - nedir? Diye düşünmeyiniz! Bizce aşk tılısımı, kendisini sevdirenin kendine mahsus bir hassası- dır; ne elde edilir, ne de başka bir kimseye devroluna- biliri Fakat bu mağazadaki aşk tılısımı satılır. -Hem de genç ve ihtiyar, güzel ve çir- kin, kadın ve erkek herkese satılır. Herkes tarafından -Mu- vaffakıyetle!- kullanılır! Mağazanın bir kenarında tehaccür etmiş bir erkek ve bir dişi kertenkele burun bu- runa arzedilmektedir. İşte bütün keramet bu iki garip- mahlüktadırl — Sonu var — semtine i> — Datin Yazan : Orhan Rahmi Gökçe baha karşı davullar çıkmıştı.. Köyün sessiz sokakları davul, zurnalarla - çınlarken, Fatma da çıkmış ve onu uyanık bul- muştu: —Neler olacak acaba Hoca hanım! — Bilinmez Fatma. Bir kal- kınma oluyor ki, sonu - meç- hüll. — Ağamdan mektub aldık. Yenikale'de topçu olmuş.. Si- zin Faik Bey de gider mi? Kendisinin hatırlıyamadığını Esrar ve hıçak Basmahane istasyonu önün- de Ai oğlu Hasanda 75 gram esrar ve bıçak bulunarak za- bıtaca alınmıştır. Eşya çalmak İkiçeşmelik'de Karaman, so kağında aile evinde bir odada oturan Mehmed oğlu Osman; Mehmed oğlu İbsan ve Hakkı oğlu Neş'etin eşyalarını - çal- dığından yakalanmıştır. Yaralamak Birinci Aziziye-mahâllesinde Topraktepe sokağında Meh- med oğlu Sadettin, ailevi bir mes'eleden kardeşi Ahmed'i bıçakla sol elinden ve yengesi zehrayı da elinden - yaraladı- ğından zabıtaca tutulmuştur. Bardakla yaralamak Keçeciler'de — Ayyıldız lo- kantasında Taflan gazinosu garsonlarından Celâl oğlu Enis, su bardağı ile Osman oğlu Refik'i başından - yaraladığın dan zabıtaca tutulmuştur. Sopa “le yaralamak Alsancak'ta bahçeler soka- ğında Yusuf oğlu Bayram -ile oğlu Hüseyin, yolun çamurlu olması yüzünden bahçe- kena- rından geçen İsa oğlu Meh- med'i döverek sopa ile yara- ladıklarından zabıtaca - tutul- muşlardır. Ev mes'elesi Kemer'de — zeytinlik mevki- inde oturan Ali oğlu Ahmed, İsmail oğlu Şükrü ve Servet oğlu Süleyman, bir ev elesinden Yusuf'u döverek ya- raladıklarından — yakalanmış- lardır. Kız kaçırmak Belediye mezbahasında ka- sap Zeynel oğlu Şemseddin SSeydiköy'ün Çay mahallesin- den Osman Şakir kızı 16 ya- pşında'Hatice'yi kaçırdığından zabıtaca tululmuştur. Terazi çalmak Çayirlibahçe'de Cemal oğlu İbrahim,;yaninda çalıştığı Yu- ysuf oHuxnuıhfa'mn suterazi- si'ni çaldığından yakalanmıştır. Para çalmak Bayraklı'da Menemen cad- desinde Hüsnü oğlu — balıkçı Eşref, ahçı Demir'in 25 kuru- şunu çaldığından tutulmuştur. Kadın dövülür mü? Kahramanlar mahallesinde Hasan oğlu Hasan, bir ihbar yüzünden kızdığı Abbas ka- rsı Bahriye'yi dövmüş ve tu- | tulmuştur. mes- Fatma hatırlamıştı.. — Gider tabil. O, muvaz- zaf zabittir. Herzaman için işi budur. Köyde herkes uyanmış, ka- dın, kızan, çoluk çocuk, genç ihtiyar toplanmıştı. Karakolun önünde fenerler — yakılmıştı. Davulcunun yanı başında bir bayrak -dalgalanıyor ve ona, kadınlar, kızlar, gençler, men- diller, kumaşlar, çiçekler bağ- hıyorlardı. Rizan, osaya kadar gitti.. Delikanlılar - oynıyorlardı.. Rizan'ın yeşil gözlerinden hafif bir bulut süzülüyordu.. Fazla duramadı, eve döndü.. Ertesi gün, efradın pusula- ları gelmişti. Muhtar gene Rizan'ın yardımına güvenmişti. Pusulaları okumak, cetvel yap- mak, ne onun, ne de onbaşı- Kolonel Bek Uşak çet histan hariciye nazırı Baron Bek veMadamı bugün Lods ya'ya hatcket etmişlerdir. Ba- ron Bek M. Eden'in 1935 teki hi resmen iade ede- Seyahat programı veçhile 9 Teşrini sanide iki - hariciye Bakanı hariciye daircinde ba- nisiyasi mes'elelerittetkikede cekler, 10 da Vitol Hal'de Londra şehremini resmi bir ziyafet verecek ve Baron Bek kral Edvard taralından 11 Teş- rini sanide- kabul edilecek, 12 Teşri sanide de Londra'yı terk- edecektir, belediyesinin toplantısı Uşak'tan bir manzara Uşak, ( Hususi ) — Şehir meclisi toplandı ve bararetli müzakerelerde bulundu. 23 azanın hepsi hazır bulunuyordu. Belediye reisi Hakkı Cando- ğan, azanın gösterdiği alâkaya hararetle teşekkür etti. Mütcakiben meclis birinci reis vekilliğine Nurullah Yörük, ikinci reis ve* İliğine Mehmed Uluğa: kâtipli« ere 'de::Osman Kurtuluş, Asım Kabadayı. Daimi encümen: Yusuf Ay- sal, Ahmed Demirci, Nurullah Yörük.” Bütçe encümenine: Yusuf Aysal, Hamdi Özkırım, Meh- med Torlak, İbrahim Özer, Osman Balatlı. Tetkiki hesab encümenine: Yusuf Aysal, Asım Kabadayı, Mehmed Torlak seçildiler. Riyasetin bir - yıllık -icraat raporu okundu. Raporun leh ve aleyhinde söz alanlar . ara- sında başta belediye reisi ol- mak üzere Yusuf Aysal, Hak- kı Yılancı, Orhan Kâmil Ka- balak bulunuyordu. Bu kısım çok hararetli gö- nın elinden geliyordu. Telefonda bir zabit; — Hanımefendi, - Hanıme- fendi “Diyordu Senin; gibi alĞASA ö MA yalalddğiğ 'bu işte bize yardım edeceğinden eminiz. Mümkün olsa yan- | başındaki köyleri'de bir do- laşsan,. Belki geç kalırlar, belki intizamsizlik olur.. Rizan, bu vazifenin kudsiye- tini derhal düşünmüş, damar- larında, yüreğinde garib bir heyecanın — ürperdiğini — duy- muştu.. Tahteşşuurundan gelen bu sürükleyici ve- kuvvetli hissi tahlil edecek oldu. Bir aevi vazife grurundan ve millete aid mi im bir iş olmasından mı, necendi bu, anlıyamadı. O gün ikindiye doğru bü- tün işleri bitirmişli, muhtar ve rüşmelere vesile olmuş, neti- cede belediye reisinin verdiği izahat kâfi görülmüş, rapor Deniz harbının İnsanileştirilmesi Protokolü.. Londra, 7 (A.A) — Deniz- altı harbının insanileştirilmesi hakkında imza edilen protokol dün bir beyaz kitab halinde neşredilmiştir. Bu protokolda iki esaslı hüküm mevcuttur. 1 — Denizaltı gemileri bir ticaret gemisini tevkif ettik- leri zaman denizüstü gemile- rinin tâbi olduğu beynelmilel ahkâma tevfikan hareket ede- ceklerdir. 2 — Denizaltı veya deniz üstü gemisi olsun hiçbir harb | gemisi bir ticaret gemisini yol- cular, mürettebat ve sefinenin evrakı salim bir mahalleye nakledilmeden batmıyacak ve- ya tahrip edemiyecektir. İhtar yapıldığı halde stoper etmek- ten imtina eden veyahut araştı onbaşı ile bir saat -ötedeki köye gitmişti. Yatsı sularında telefon başında Urla'daki. za- bit “Tamam,, haberini verdi. O gece rahat, derin bir uyku- ya gömüldü. Fatmacık :ona bakıyor. bakıyor; — Hoca hanım, sen neler biliyormuşsun? Diyordu. Muhtar o akşam Rizan'a bir ziyafet — vermişti. Onbaşıyı da çağırmışlardı. Bu onbaşı, iyi, akıllı uslu bir adamcıktı. Muhtar Rizan'a; — A kızım -Demişti- erkek dediğin senin yanında kaç para eder? Memlekette senin gibi yarım milyon kız olsa, bu millet, lerhad gibi ne dağ- lar devirirdi? Sabahleyin ilk işi, bugünkü çalışmayı Lâmia'ya yazmak oldu. Köy deştebanı her gün tasvip ve tasdik edilmiştir. eşriyatı, 19,30 Konferans, Belaa ve arkadaşları taralit” d.ı Türk musikisi, 21 Stüdy? orkestrası, 22 Plâklarln şark” 22,30 Ajans V lar, sololar, Atina'da Tehlikeli-seylâplar oldu köprüler yı Atina, 7 (Radyo) — Atint civarında bulunan iki çayfa” yağmurlardan taşarak in caddelerine hücum :ımîiuf’ Birçok köprüler yıkılmış, M him hasar -olmuştur. Hükümet felâkete, uğ"Y’" köy ve İşehirlilere yıvd”" başlamıştır. Seylâb, mühim H rarlar yapmıştır. Metaksas Girid'e vasıl oldü Atina, 7 (Radyo) — B&f bakan Metaksas, - beraberind içtimai basiret nazırı Koü, ve başvekâlet müsteşarı 0! ' gu halde Kandiye'ye gew ve halk tarafından tezahül karşılanmıştır. Kındiye'dn” bakana yapılan bu tcnhüîfı | Girid'lilerin de” Yunanistab'? diğer taraflarile mesai t kinde bulunduğunu ve hüküt” siyasetini tasvib ettiğini termektedir. Mahküm oldu Londra 8 (Radyo) — Loir dranın — Bortist “mahkemt" Alman büyük elçiliği: binâ” nın pençeresini taşlıyan toru muhakeme etmiş, olduğunu kabul etmekle bi raber serbest bırakmıştır. manya ve Alman - sefiri Ribentrop'a - tefevvühatla bi lunan bir şahsı, iki İngiliz * rası cezaya mahküm ctmi'"" maya — mukavemet cyli’J ticaret gemileri hakkında hükümler cari olmıyacaktır: Bir ticaret gemisinin şahl” siye sandalları sahilin ve hut başka gemilerin yıkm:',l ve hava vaziyeti ve yolcular veya mürettebatın emni garanti etmediği takdirde lim mahal olarak telakki lemez. # & ona uğrar, gönderecek mek tubu olup olmadığını wrlf' Ertesi gün Faik'ten gene tub gelmişti. Taburlarının hkesir'e kaldırıldığını, ket sinin de iki- gün .sonra ket edeceğini bildiriyordu. diseler - mütemadiyen yordu. O ;kşım deşteban P oötikdi ı-mıır getirdi: l ir'e tayin ve nakil diği bildiriliyordu. Bunu da sükünetle kar$? ve derhal cevab yazdı: KDYJ.( kalmağı tercih ettiğini bi fı yordu. Faik'e mektub ş | doğru bulmadiı. Ne yıl'b, ne diyebilirdi? Ona acıyordu. Ona b:ğ ediyordu. Fakat onu aldı istemiyordu. — Sükut — etiif daha ahlâki, daha - Sonu var - vidi KEZAŞS oe Ner gv -£