Birinci Fransova &. BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA Çeviren: İ Çeıı w:İrİııı Benlioğlu ql"l piçi, çok tuhaf, eksantrik sefih ve h" bükümdar, nişanlıların Ptikları gibi birer altın halb- A Yüzük teati ettiler, ve bir birbirlerine düşmanlık g damak — yeminile 'herbiri Ütine bir kuzu verdi. yMcaklaştılar ve sonra ye- ğe Oturdular. Kraliçe Eleo- em ağlıyor, hem de kar Bltiken'in elerini öpi e *Onra ayni halde . ti Fransova'nın ellerini —_i’c geçiyor, iki erkeği "he yaklaştırıyor, ikisini 5. kucaklıyordu. hâdise bütün Fransa'da e 4 bir sevinçle - karşılandı i€r tarafta kendiliğinden Böltlar yapıldı. .'L harb, uzun seneler 'N felâket ve sefalet devri H:le ermiş demekti artık. #inetliler _f]lî dşrıhnıı)nıhr Bir- ; ine “ Kardeşim, sevgili b"l!m samimi dostum!|, k)"' hitab ediyorlardı. “ihayet Marsilya'da birbir- Üden ayrıldılar. B'fânî dostluğu haber alan ı'l krah kahkahalarla gü> F kocası birbirlerinden — Bu dostluk bana sağlam Sümaş gibi görünmüyor! di, 6 —34 — üneşten yanmış olan yo- bir kenarında, haliskan aa binmiş fakat bir pal- _kıyafchndc dinç ve gü- İt süvari kral alayının Filesini seyrediyordu. 'diki bin at, bin kadar ," Ve katır, bin araba- sa- “anberi geçib duruyorlardı. î'ınstın birçok arabalar, lar, altın işlemeli halılar, Şeler vesaireyi taşıyorlardı. tdanları açık güzel ve * kadınlar da şen ve şa- bu alayı - takib ediyor- iŞ hların arkasından muzi- T, tiyatrocular, doktorlar Setrahlar karma-karışık ge- 'du. Bunlardan sonra da Sli arabalar içinde sıra av Buhafaza köpeklerine, şa- *te geldi. En son olarak & bir fil, bir zenci köle Kitdan sevkediliyordu hihayette parlak - ipek Ve kavuklarile bir alay 1O zamanki telâkki Şark- " umumuna Türk demek- ÇL. 'OLM1K l8 Y O fakire her gün yemek | h. yaz vakti çalıştırırız, Şedi. Zan artık hiç konuşm- » Vicdanı, ateşten — bir Avuçlarında, mütemadiyen Yordu. Onbaşıyı — yakala- h üzüne tükürmek, “ümak istiyordu. Ah buna kân bulsaydıl.. enbire yerinden fırladı. 'önelim! | Yürüdüler.. ö Fatma da onu Ordu. Rizan önden taki- | | | onu | sergüzeştcü bir delikanlıydı.. Palyaço kıyafetli ve güzel gençi — Ne alay.. Dedi. Yolun gürültüleri bir ses: — Hey.. Bizimle beraber gel.. Haşmetmaab bu akşam Gaten ormanındadır! Dedi. Haydi, yoluna! Palyaçonun arkasındaki kü- Ne alay.. arasında çük maymun acı, acı bağırdı; süvari, mahmuzlarını atının kar- nına batırdı ve Haziran çiçek- lerile bezenmiş ormana daldı. Çok uzakta olmak üzere, dört silâhlı adam ve altı yüklü katır da kendisini takib tiler. Palyaço kıyaletli genç or- manın ortasında durdu, elmaslı bir düdük çıkardı; öttürdü. | Atının üzerinde bir atkı vardı, bu atkıda kralın armaları göze çarpıyordu. Süvari, maymunu- nu kucağına aldı, sonra, ken- disine iltihak eden adamlarına: — Haydi, içmeğe gidelim. Dedi. — Pekâlâ, Monsinyor! İşte bu genç, Vilkoven, yani | kral birinci Fransova'nrın pi- | çiydi. Çok tuhaf ve emsalsiz bir ahlâkı 'vardı. Kralın, çok kibar bir kadından bir saatlık bir deliliğinin mahsulü idi. Saraya pekâz gelir, hergün başka ve acayib kıyafete girer, serserilikten hoşlanır, macera- perestti. Uzakta, ağçların gölgesi al- tında bir bina vardı. Burada bir - takım ve haşarı kimseler içiyorlardı. Vilkoven de bunlara iltihak etti; bunlarla kadeh tokuştu- rarak — Kralın Diğerleri de: — Kralın şerefine! Diye bağırıştılar, İçenlere baktı, sonra kendi kadehini aldığı gibi dıvara çarplı ve kadeh parçalandı. serseri şerefinel Dedi. — Sanu var — g— mam Kayıp aranıyor. İstanbul Sarıyar Tahsinpaşa zade Ali Murad oğlu Behzat'ın İzmir havalisinde olduğu leniyor. Bilen varsa Manisa'nın Sarıhanlı karakol komutanı Mehmed çavuşa - bildirilmesi ilâ Öy- ân olunur. ekir Yazan: Orhan Rahmi Gökçe Eve gelmişti ki, hizmetçi kadın kendisine bir zarf uzattı. İzmir'den geliyordu. Yazıyı tanıdı. Maarif başkâtibi gön- deriyordu. Derhal açtı ve sa- | tırlara sür'atle göz gezdirdi. Yüzü sap-sarı oldu. Mektupta şöyle deniliyordu: — Kızım Rizan hanım ! Seni sevdiğim ve senin ru- hi ve terbiyevi vaziyetini bil- diğim için, köyden gelen bir $ iddia ve bühtana hiç ehem- miyet vermeden, bir baba gibi seni ikaz etmek isterim. Bu- et- | Altay, | Sporu 3- 2yene rek şild şampiyonu oldu Kupa maçını Altın yıldız dız kazandı. Demir- spor kulübünde güreş mü: müsabakaları oldu.. Dün, halk sahasında mev- simin en mühim maçlarından | birine şahit olduk. 934 - 935 | şilt finaline kalmış olan Altay- İ7mivspm takımları karşılaştılar ve birbuçuk saatlık bir müca- deleden sonra Altay 2-3 galip gelerek şildi aldı. Bu mühim oyunun hakemi Altınordu'dan — Mustafa — idi. Fakat gelmediğinden, Ajanlık Demirspordan Lütfi Cemal'ı hakem tayin etti. Takımlar sahaya dizildikleri zaman İz- mirspor takımı mutad kadro- sunu muhafaza ediyordu. Al- tay'da çoktanberi oynatmadığı Hilmi'yi oynatıyor ve İstanbul'a giden sağ açık Doğan'ın ye- rine de köçük Ali'yi almış bulunuyordu. Hakemin işare- tile ve İzmirsporun akmile oyun başladı. Top nısıf sahada biraz dolaştıktan sonra Altay muhacimlerinin ayağına geçti. Saim müsait vaziyette bir pas aldı Ve kolayca önündeki mü: dafii atlatarak 5 inci dakikada Altayın ilk gölünü yaptı. Bu sayıdan sonra İzmirspor neticesiz birkaç akın yapıyor, fakat Altay, elde ettiği avan- lajı kaybetmemek azmile oy- nıyor ve İzmirspor kalesinden bir türlü ayrılmak istemiyordu. | 20 finci dakikada İımır—pov muntazam akın ediyor ve bir penaltı kazanıyor fakat istifade edemiyor. 35 inci dakikada yaptığı bir golle müsavatı temin edi- yor. Ve devre 1 -1 berabere bitiyor. İkinci devre başlar başlamaz Altay'lılar bir gol kazanıyorlar. Fakat hakem of- sayd olduğunu ileri sürerek golü saymıyor. 10 uncu daki- kada Basri tarafından atılan topu Hasan istimal ediyor ve Altay'ı galib vaziyete sokuyor. Bu göle İzmirspor itiraz edi- yor, fakat hakem kararından dönmiyor. Oyun tabil seyrini muhafaza ediyor. — İzmirspor mukabil hücumlarda muvaffak olamıyor. 34 üncü dakikada İlyas Altay'a 3 üncü sayıyı da kazandırıyor. İzmirspor takımı var kuvvetile Altay kalesine yükleniyor. Fakat bugün fev- kalâde oynıyan müdafi Fuad ve Şükrü'nün müdahalelerile Altay kalesi - tehlikeleri atla- Tonduğun köyde bir onbaşı Bu onbaşı ile aranda ne gibi hid's> geçtiğini bil- mem. Dedim ya, senden emi- nim. Ancak bu onbaşı köy lüden topladığı muhtelif im- zalarla bize bir sihbar yapıyor ve senin güya, bir muallimeye yakışmıyacak şekilde âubali- yane hareket ettiğini, gece- leri keman çalarak evin etra- varmış. fına delikanlılar topladığımı... ,, Rizan daha fazla okuyamadı: — Alçak (-Diye bağırdı- fakat ben ona göstereceğim.. Ve hemen geri döndü. Fat- ma'ya; — Sen beklel.. Evden ıııcıdneıılerın' yarak bir -Dedi- kal, beni fırladı! Karakolun üçer-üçer atlı- âr gibi kara- kola girdi.. İçeride, bağlama | takımı 2 - 0 kazanarak kupa- lı)or İzmirspor'lular 41 inci dakikada âni bir şütle 2 inci goöllerini atıyorlar. Bir hücum- da Altay lehine peraltı veri- liyor. Fakat Saim topu avta aliyor. Neticesiz mütekabil hü- cumlar devam ediyor. İkinci devre şayanı hayret bir şekil- de uzatılıyor. Fakat netice de- ğ'işmiyor ve Altay oyunu 3-2 itiriyor ve Şildi merasimle alıyor. Bu oyundan evel Halkevleri takımlarından 9 Eylül ile Al- tınyıldız takımları arasında ya- pılan kupa maçını Altınyıldız yı almıştır. Güreşler Demirspor kulübü salonun- da Demirspor güreşçileri ara- sında yapılması mukarrer olan | güreş müsabakaları kesretli bir kalabalık önünde yapıldı. Güreşler güreş ajanı Safi Altay'dan Hulüsi ve Demir- spor'dan Nuri ve Sadık tara- fındamr idare edildi. Neticede 56 kiloda birinci Yaşar ikinci Kasım üçüncü Mehmed G1 ki- loda birinci İbrahim ikinci Fatih üçüncü Hasan 66 kilo- da Yusuf Mustafa birinci Arif ikinci 72 kiloda Mustafa bi- rinci Tahsin ikinci Ali üçüncü 79 kiloda İsmail birinci Ali Hasan ikiaci 87 kilada A. İs- mail birinci Ali Çetin ikinci ağır siklette Kara Ahmed bi- rinci Emin Baki ikinci. Güreş- ler tam normal bir vaziyette cereyan etmiş ve hazırun alâ- ka ile takibetmiştir. Bilhassa müsabakalardan sonra 61 ki- loda Göztepe'li Mustafa ile Demirspor'dan İbrahim arasın- da yapılan 10 dakikalık alaf- ranga tekniğe gösteriş müsa- bakası çok önemli ve heye- canlı olmuştur. İhtisas hâkimi Şehrimiz ihtisas hâkimliğine tayin edilmiş olan Balıkesir mülga ihtisas müddeiumumisi Aptullah Lütfü gelerek yeni vazilesine başlamıştır. Bir tayin Kuşadası, (Hususi) — İlçe- mizin tapu memuru Celâl ter- | fian Manisa İlbaylığı sicil mu: hafızlığı muavinliğine — tayin edilmiştir. Celâl halkın tevec: | cühünü kazanmış çalışkan bir memurdur. - (Bir nevi saz) çalan bir nefer, tahta kanepenin üstüne ser- diği yatağında boylu-boyuna uzanmıştı. Rizan içeriye girer girmez ncfer doğruldu. Sırtında ca- keti, ayağında ayakkabı yoktu. öğsü açıktı, kapadı. Yırtık çorabını gizlemek — için aya- ğını da 'sakladı. — Buyurun -Dedi- hemşire muallime!.. Rizan, hayret içinde dona- kaldı. Bu nefer her halde on- başıya hiç te benzemiyen biri idi. Asabında ıslıklar çalan korkunç bir fırtına, şimdi bir tevekkuf devresi geçiriyor gibi idi. Hafif bir sesle, — Rahatsız ettim arkadaş! Dedi. — Hayır, estağfurullah. — Onbaşınızı soracaktım. Yedıncı Balkan olım İ- yadları merasimle açıldı. 800 metrede ve yüksek atlamada iki ikincilik aldık. Atina, 28 (Hüsüsi) — Bal. kan Olimpiyatları dün başla- miştir. Atina, baştan başa Bal- kan devletleri bayraklarile do- natılmıştır. Olimpiyatlar, - saat 15,30 büyük merasimle — açı- mıştır. Parlak bir geçid resmini müteakib bayraklar - çekilmiş, mill? marşlar çalınmıştır. Bun- dııı sonra Yunanistan atletizm irliği reisi Rinapulos bir nu- tuk irad etmiş, kültür bakanı olimpiyatların açıldığını bil- dirmiştir. Yeni Balkan olimpi- yatları bayrağı çekilirken Ar- ditos tepesinden 15 pare top atılmıştır. Her memleket at- letleri tarafından getirilen gü- vercinler de bu arada salıve- rilmiştir. Bunların ayaklarında; *Size, Atina'dan, yedinci Balkan olimpiyatlarının açıl- dığı haberini getiriyorum.,, Yazısını taşıyan bayraklar vardı. Müsabakaları, nazırlar, meb'uslar, 50 binden fazla seyirci takib etmiştir. Doktor Göbels'le karısı da stadda ha- zir. bulunmuştur. Dünkü müsabakalarda alı- nan neticeler şunlardır : 100 metre ; Frangudis(Yunan) birinci 11, Sakaleriu (Romen) ikinci 11,3, Leisa (Romen) üçüncü 11,5, Baner (Yugoslav) dördüncü 11,7. 800 metre: Georgacopulos (Yunan) bi- rinci 1,59,8, Gorsek (Türk) ikinci 2,2,1, Laközsar (Romen) üçüncü 2,3,3. I1O metre manialı: Mandikas — (Yunan) — 15,5, Buradoviç (Yugoslav) 16, Skia- das (Yunan) 16,1, Doistef (Bulgar) 16,2 Yüksek atlama; Pantazis (Yunan) - birinci 1,85, Pulat (Türk) ikinci 1,80 Gidenler Konya saylavı Ali Rıza ve saylav Hüsnü Kitapçı dün İz- vapurile İstanbul'a git- mişlerdir. Takdirname alacak olanlar Fuar komitesi; dün akşam belediyede doktor — Behçet Uz'un riyasetinde toplanmış, 937 senesi fuarı için - mühim , bazı kararlar almıştır. Ayni zamanda buseneki fuarda iyi pavyon yaptırmış olanlarla iyi , dekorasyon yapanlara verile- cek takdirnmeler için de tet- kiklerle meşgul olmuştur. İlk müsabakaların puvantaz tasnifi neticesi şudur: Yonan'lılar birinci, Yugos- lavlar ikinci, Romenler ve Türk'ler müsavi puanla üçüncü, Bulgarlar beşincidirler. Atyarışları Sonbahar atyarışlarının so- nuncusu dün Kızılçullu koşu alanında yapıldı. Hava güzel, alan kalabalıktı. Koşular he- yecanlı ve zevkli oldu. - Ziraat umum müdürü Dün İstanbul'a gitti. Bir haftadanberi şehrimizde bulunan ve vilâyetin ziraat işleri için tedkikler yapan umum müdürü Abidin Ege, dün İzmir vapurile İstanbul'a gitmiştir. Vilâyetin zirat işleri ve ihtiyaçları için kendisine alâkadarlar tarafından izakat verilmiştir. Umum müdür, bu ihtiyaçları not etmiştir, Dilekler: Molozlar kaldırılmamış Karataş'ta Aras sokağında lâğım ve kaldırım inşası mü- nasebetile toplanan molozlar, müteahhid tarafındaun yol üze- rinde bırakılmıştır. Bu civar halkı, bundan şikâyetçidir. Be- lediye reisliğinin nazarı dik- katini celbederiz. öğretmenler okusun! İlk, Orta, Lise okullarının bütün kitapları geldi Ahmet Etiman kitap evi Müşterilerinin değerli ilgilerine dayanarak İzmir'e yaraşacak şekilde — gevişletilmiştir. Ahmet Etiman kitap evi Kültür Bakanlığının okul kitapları ile diğer bütün eserleri gü- nü gününe takip eden ve en müsait fiatlerle sayın müşteri- lerini memnun eden İzmir'in biricik kitap ve kırtasiye deposudur. Hariçten siparişler iskontolu fiatlerle ve sür- atle gönderilir. Hükümet caddesi No. 58 - 60 Telefon (2535) — Yahudi bakkala kadar gitmişti. — Rakı içmeğe gitmiş ola- caktır. Muhtarın asker kaçağı | oğlunu sızdırıyor. Değil mi? Bu defa hayret sırası ne- fere düşmüştü. Cevab vermedi. — Sizin onbaşınıza, asker kaçağı saklıyan, - bıyıklarına boya sürerek köyde kapı, pen- cere gözetliyen onbaşınıza şu- nu söyliyecektim ki, benimle uğraşmakta aptallık etmiştir. Ona öyle Bir tokat ataca- ğım ki... — Hoca hanım, gelir de duyar.. Bir tatsızlık olmasın... — Tatsızlık mı arkadaş, bu da nc demektir?.. Senin onbaşın rezalet ve çamurla ülfet etmiş bir insandan baş- ka nedir? Nefer başını eğmişti. — Yalan söylemiyorum ar- kadaş!.. Ben iftira ile de oy- namam. Allaha ısmarladık. Rizan fazla durmadı * ve çıktı. Ne yapacaktı - şimdi?.. | Onunla nasıl çarpışacaktı?.. Onun sırtını yere — nasıl vura- caktı?.. akakları atıyordu. Sersem- Ieşışnış gibi ıı*lı'mr Hava almak istiyordu. Eve uğramadan sa- hile doğru yürüdü. Daracık kumsalda, ağır ağır, yarım saat kadar dolaştı. Deniz biraz - kımıldamıştı artık.. Eve döner dönmez kopyalı bir mektub yazdı. Bunun bir nüshasını jandarma kuman- danlığına, öbürünü maarif mü- dürlüğüne gönderdi. Onbaşiyı, bütün mahiyeti ile ortaya atıyordu. - Sonu var -