4B 30 /8/ 936 Bergama'da avcılar Bergama sıtma mücadelesi isti- bayramı yor. Kinin bile kalmadı. Bergama, (Hususi) — Dört gün süren dil bayramı için merasim yapılmıştır. Halkevi bandosu coşkun bir - tezahü- ratla bu bayramı yükseltmiş- tir. Bu münasebetle konle- ranslar — verilmiş ve şüiirler | okunmuştur. Tütünlerimiz Bu sene tütünler hastalıksız ve iyidir. Bilhassa son gün- lerde havaların müsaid gitmesi tütünlerin nefasetini artırmıştır. Bu sene Bergama çevre- sinde ürün azdır. Her yıl bin- lerce ton harice giderken bu sefer Konya'dan, Adana'dan buğday getirilmektedir. Kışlık mahsulün bereketsi liğini — tütünlerin gidereceği umulmaktadır. Tohumluk Bu yıl harmanlar hem be- reketsiz. çıkmıştır, hem de arıktır. Bu yüzden ekmeği es- mer olduğu gibi tohuma da Yyaramıyacaktır. * Hele buğdaylar bu işe hiç gelmiyecektir. Alâkadar ma- kamlar tarafından Bergama'ya tohumlak buğday verilmesi için ciddi teşebbüslerde bu- lunulmuştur. — Çiftçiler Ziraat bankasının bu yardımını dört gözle beklemektedir. Hastalık Bu yıl hava yağmurlu git- «kiği için çay ve dere kenarla- | rında ufak bataklıklar yüzün- den sıtma çoktur. Bilhassa çardaklarda, ovalarda yatan- lar salgın bir halde hastalığa tutulmuşlardır. Hastalığın en şiddetli bir Zamanında ziraat bankasının Sattırdığı kininler de bitmiştir. Birbuçuk ay evel gelen 50 kilo kininden hiç kalmamıştır. Acele kinin gönderilmesi Sabırsızlıkla — beklenmektedir. ma- mıntakası olmiyan Ber- gama çevresi bu yıl sıtma Mıntakalarında kalmıyan sit- Maları âdeta toplamış vazi- Yettedir. Bu yüzden seyyar imlerin de bu hastaları Ovalarda bakması çok yerinde bir hareket olacaktır. Alâkadar makamlardan bu Mühim hastalığın önüne geçil- Mek üzere tedbir alınması tica ediliyor. | harici kalmaktadırlar. —- LHAMRA recezn w——_——_ k Avcı bayramı Her yıl olduğu gibi bu se- fer de Halkevinin avcı- kolu bir avcı bayramı yapmıştır. 23 ağustosta olan bu bay- ram için sürekavları yapılmış ve yüzlerce' keklik ve birçok tavşan vurulmuş ve davetlilere mükemmel bir ziyafet — veril- miştir. Avcı başı Abdurrahman ça- vuş 75 yaşında en heyecanlı nutkunu söylemiş, avcılığı an- latmış ve avcıları övmüştür. Elektrik işi Yeniden yapılacak olan elek- | noksanların * trik tesisatı bazı geri gelmiştir. Kardesi yapılan Cu- muriyet âbidesinin hazırlanan plân ve keşifleri de - tetkik için Ankara âbideler komis: ye teşkilâtı |Epeyce memur kadro harici kaldı.. Yeni Maliye teşkilâtının tat- bikine, bir Eylülden itibaren başlanacağını ve defterdarlık muhasebe müdürlüğile varidat kadrolarının alâkadarlara teb- liğ edildiğini yazmıştık. Milli emlâk müdürlüğile def- terdarlığa merbut diğer ücretli memurlar kadrosu henüz gel- memiştir. tebliğ edilmiş olan kadrolara nazaran, maliyede muhasebe ve varidat kısımla- rında epeyce memur kadro Müjde... Müjde... Müjde... Bugün Zaler bayrami ve sinemamizm 036-37 mevsimi ilk açılması şerefine büy ük program — Bütün İzmir halkımın büyük sabırsızlık ve heyecanla beklediği ı üü u““" #öhametini tarihe altın harf SMttö zaferimlen evvel ve sonra.. lerle yazdırdığı kahramanlık diyarı Çanakkale Türkçe sözlü hâdisat film i - Çanakkale'de yapılan bütün merasim S 7 Venodik anaulusal' Te Bir g müsabakasında birinciliği ihraz ederek Volpi kupasını kazanan ecenin skandalı Klark Gabl - Konstans Benett &7 7 sakşamları 9,15 de. Malinesi ve pazar günü umuma | de başlar ;s_f.ffafl_er 30, 40, 50, 60 kuruştur. Cumartesi tenzilâtli — talebe 'Awıbu;ı Abdurrahman çavuş ANADOLU Dil kurultayı müzakereleri Harmanlar bereketsizdir Profesörlerin tezlerinden tohumluk isteniyor a mühim neticeler çıkıyor. Kurum sekreteri, ecnebi profesörlerin bazı istizahlarına cevaplar verdi. Müzakere yarın bitecektir. Istanbul, 29 ( Hususi ) — Üçüncü Dil Kurultayı güneş dil teorisi ve dil araştırma cümleleri komisyonu bugün sabahleyin saat 10 da toplan- mış, İbrahim Necmi Dilmen güneş dil teorisinin esasını izah etmiş. ecnebi profesör- miştir. y Komisyon, bugünkü toplan- tıst ile mesaisini bitirmiştir. 7 kişilik Bir heyet komitenin çalışmalarını hülâsa eden bir rapor - hazırlıyacak ve pazar- tesi günü Jtetkik - edildikten sonra kurultay başkanlığına tevdi edilecektir. Öğleden — sonrâ heyeti umumiyesi - top'anmış ve ecnebi profesörler - tezle- rini okumuşlardır. İstanbul, 29 (A.A) — Üçün- cür dil kurultayının bugünkü celsesinin ikinci toplantısında profesör Mehmed Ali Ağaköy hülâsası aşağıda yazılı şu tezi okudu: Otuz asır evel Ege havza- sında konuşulan grek - lehçe- lere Türk dili için ihmal edile- miyecek bir araştırma sahası teşkil. ederse Hind Avrupa gürübu. için de mazisine en çok nüfuz edilen dil grekçedir. Hind İran sahasında beş asır- dan fazla geriye gidilemediği Lâtincenin ancak 22 asırdan- beri tanındığı halde attık leh- çesi İoniyen diyaletleri milâd- | dan 6 asır önceye kadar çık- maktadır. En eski metinleri | olan nordik ise milâddan ön- ce 17 inci asırdan yukarı çık- : maktadır. Grekçenin bu eski- hiği yanında bir hususiyeti de hep ayni yazı ve imlâyı mu- hafaza etmesidir. Türkçe'nin Hind Avrupa dil ailesi için I ve bu arada grekçe ile olan ! münasebetleri artık müsbet | İ hakikaller arasına geçmiş bu- lunuyor. Takım takım Türkçe temlerin hattâ epice de grama- tikal şekillerin grekçede bulun- | ması şüphesiz ehemmiyetli bir | vakıadır. Grekçede bize bir- | cok mefhumların Türkçe ifa- l desini otuz. asırlık bir zama- nın ötesinde görmek imkânını veriyor. Bu cihetten dilimizin fizo- molojik önemi büyüktür. Crek- çe'nin imlâ . eksikliği bize Türkçe kelimelerin o zamanki fonetizmalar hakkında nisbi de olsa bir fikir verecektir. Güneş dil teorisinin salim bir - disiplin altına alındığı Grekçe eski ve bol metinle- riyle işe î;aıır bir destek hiz- meti göre araştırmalar yapan profesör bu misallerin verdiği netice- leri şöyle tesbit etti: Birçok misallerle Grekçe kelimelerin başında bir grub unsuru vaziyetinde gördüğü- müz konsominin Türkçe ile yapılacak mukayeselerde mua- deleti bozacak bir unsur ol- madığı anlaşılmaktadır. Bu konsomun Türk'çe de ortadan çıkarıldığı halde Grek dilinde inkişafa uğramış ori- jinal bir ses olması hatıra ge- lir. Teori bu ihtimali kuvvet- lerin istizahlarına cevap ver- | kurultay * ilir. Bu sahada bazı | a aa Misaller üzerinde yapılan panaliz ile müsbet neticeler gösterilmiştir. İki dilde karşı- laşan kelimelerin gösterdiği fonetik farklar güneş dil teo- risinin mantığına arzedilince hakiki kıymet ve delâletleri anlaşılır. Ve göründükleri gibi ayırıcı değil birleştirici birer vasıf oldukları meydana çıkar. Profesör Mehmed Ali bun- dan sonra araştırmaların so- nunu şöyle izah etmiştir: En az otuz asır evel Türk- çeden grekçeye birçok keli- melerle beraber medeni mef- humların o zamanki -fonetiz- malarını tayin - etmek grekçe- nin imlâ kaidelerini ve iki di değer a'an mütenazır sözlerin semantik değişme'er asağ göz önünde — tutmak — sayisinde mümkün olabilir. Bu suretle güneş dil teori- sinin verdiği öğreneklere te- vafuk ettiği görülür. Bundan sonra İsmail Hâmi Danışmend. tezini okudu. Bu tezin bulâsası şudur: Güneş dil sisteminde bir- denbire göze çarpmıyan öyle mühim noktalar vardır ki bun- lar ilimle tesbit edilecektir. Çok müeyyidelerle tevsik olu- nabilir. — Meselâ — insanların sesle konuşmağa başlamadan evel bir işaret dili kullanmış olduklarına aid olan esası ve konuşma diiinin ilk devirle- lerinden filin tasrif edilme- den — kullamıldığına aid olan esas böyledir. İsmail Hâmi Danışmendin esası bu iki esasa ayrılmakta evvelâ işaret dilin ve ondan sonrada tarifsiz dil mes'elele- rini tetkik etmektedir. İşaret diline aid olaa birinci kısım- da ilk menşei şu üç esasa ayrılmaktadır, 1 — Fikri yalmız manalı jestlerle ifade eden özsüz işa- ret devri. 2 — Çok basit ve iptidai birkaç manalı sözlerle karışık manası jestlerden mürekkep sözlü işaret devri. 3 — Eski manalı jestlerin yerine manalı sesler kaim ol masiyle tezahür eden şimdiki işaret söz devri. Bu üç devrin birincisinde sözsüz işaret dili kullanan insanlar hiç çıkmamış değildir. Fakat bu sesler ma- nasız olduğu için söz değildir. Hayvani seslerdir. Milâddan asırlarca evel pla- ton ve Epikur gibi büyük fi- lozoflar sözün jestle sesten doğduğunu tesbit etmişlerdi. İlmin bu eski esası 18 inci asırda meşhur Fransız filozofu Etien Eoban Dillace tarafın- dan tekrar edilmiş ve hattâ âlim işaret diline Langaget Acsion ismini vermiştir. Dil pisikoloğlarının Amerika Afrika ve Avustralya yerli ka- bileleri üzerinde yaptıkları tet- kiklerde bu mühim esasın doğ- ruluğunu meydana çıkarmış- lardır. Meselâ Levi Bruglin bu hu- sustaki izahı şöyledir: — Bü jest dilinin büyük bir grameri bile yazılabilir. | bul bir fikir nız şunu rinin sesi lime bile ayrı kabi verebilmek için yal- söyliyeyim ki birbi- dilinden hiçb'r ke- anlamıyan yalnız iki leye mensup iki kişi bir araya gelince birtakım el- bas ve ayak Bareketlerile tam altı saat hiç durmadan birbir- lerile konuşmaktadırlar. En son tetkiklere göre ses dili jest dilinin tabii bir neti- cesidir. Çünkü insan jesti yal- nız elle değil ağızla da ya- par. Fakat ağızla jest yapılır- ken ciğerlerden gelen bu gamla ağız arasındaki boşluk- lara girip çıkmakta olduğu için ses denilen hâdise fiziyo- lojik, bir olmaktadı İsmail bundan sonra kısmına meselesini dedi ki: Güneş müze mel netice olarak hasıl ar, Hami Danişmend tezi lj ikinci geçerek - tarifsiz fiil i izah etti. Ve hulâsa - Dil tahlilleri önü- nşe devrine aid bir takım tarifsiz fiiller çıkarnak- tadır. Bu fiiller iptidai birer mastar şeklindedir. Bu mas- tarlar da cinsiyet şahsi zamni sıga ve gösteren eklenti ve hususiyetler yoktur. Semantik ilminin — mucidi sayılan Fransız âlimi Mişel Breal bugün dillerde mazi hal ve istikbal gibi mevhumların şahıs ve susiyetleri teşekkül ğunu — isbat birçok âlimler de dedir. Bunun teminde ilim tadır. tarihinin imüeyyidelerile — sabit cinsiyet gösteren hu- n — hep> sonradan etmiş şeyler - oldu- etmiştir. Daha bu fikir- için Güneş - Dil sis- görülen bu esaslar en kuvvetli olmak- İstanbul, 29 (A.A) — Dil Kurultayının bugünkü umumi celsesinden evel Güneş - Dil teorisi ve dil - karşılaştırılma- ları komisyonu - toplanmıştır. Türk dil kurumu — genel sek- reteri İbrahim Necmi Dilmen bu toplantıda Türk dil teorisi esas iddialarını izahetmiş ve kamisyona iştirak eden ecnebi profösörleri bazı islizahlarına cevaplar Komisyon bu . taplantı işlerini vermiştir. ile bitirmiş bulunmak- tadır. Seçilen yedi kişilik bir komite neticeleri hulâsa eden bir rapor tesi günkü hazırlıyarak Pazar- toplantıda tetkik edilmek üzere kurultay - baş- kanlığına tevdi edilecektir. İstanbul, 29 (A.A) — Ku: rultay öğleden sonraki - cel- sesinde ecnebi profesörlerin tezlerini Tüko dinliyecektir. fis müdürü geliyor Dün, Türkofis İzmir şubesi nin mektukla aldiğı malümata göre, Türkofis müdürü Dr. Mecdet Alkin şehrimize gel- mek üzere İstanbul'dan hare- ket etmiştir. Doktor Mecdet'e Türkofis vat ta erkânından bazı ze- l refakat” etmektedir. Ofis müdürü Fuarın açılışında lunacak ve şehrimizde iktı- SKM L üü LÜRÜÜĞÜF 30 ağustos tarı'h!'n; altın yaprakları. — Başı Tinci sahifede — tüyordu. Akşama doğru müharebe bir kat daha şiddetini artırdı. Baş. kumandamı emrile topçular müm: kün olduğu kadar yakından hattâ açıktan ateş ediyorlardı. A) dırıyorlardı. Gürüb esnasında artık — mes'ele — halledilmişti. Mahir sevk ve idare ve azimkâr kuvvet- lerin savlet ve dehşeti karşısında — düşman son nelesini verenlere mahı- — sus çırpıntılardan sonra arzı teslimi: yet etmiş bulunuyordu. z 30 Ağustos akşamı düşman ör. — dusu düveli muazzamanın kendisi. — be tevdi etiği silâbı kahri zaferi — Adatepe mmatakasında Türk nör — betçilerinin galip ve parlak süngü- — lerine teslim ctmiş ve hevesi isti. Tâyı orava gömmüştü. Şimdi meçs hul askerin âbidei şehametile selem o saha, © gün zafer sergisi olmuştu. Başkumandan, gene o gü. ne ait tarihi nutuklarında bu has — rekâtin düşmanlarda — uyandırdığı — debşeti çu süretle ifade buyur — maşlardır: A “Bahusuş askerlerimizin düşe — man ordusünün kalb ve vicdatına — verdiği delişet haizi ehemmiyettir. Düşman ordusumun ve vicdanında fikrinde hasıl olan bu havf ve hüğı yet bütün Yunan milletine intikal — etmişti. O kadar ki, adalarda bur Tunan düşmanlar — Türk — ordüusu — geliyor diye firara teşebbüs edi- — den, firar edemiyeceğini anladı- — gindan dolayi tecennün edenler vardı. Binaenaleyh bu meydan mu> — harebesi hakikaten düşmanlarımız için çok kahhar ve mucibi haşyettir.,, — geçiren büyük başkamandan, ertesi günü orduyaz ç — “Bütün arkadaşlarırmı Ama- —— dolu da daba başka meydan mü- —— barebeleri — verileceğini bvara'ı dik- — kate alarak ilerlemesini ve herke- — sin kuvaj akliyetsini, menabii ce- lüdet ve sıhhatini müsübaka ile iptizale devam eylemesini taleb ede. rim, İik hedefiniz Akdenizdir, — ileri,,, Cümlesi ile biten emiini ver- — di. Bundan sonra devam eden bir. — kaç günlük tathir ameliyesi neli- cesinde bir istihkâm mülâzimimiz — taralından esir alınan başkuman: — dan Trikopix ve diğer kumandanlar da Uşak'a getirildiler. e Boş gönlük meydün muhare- — besinde düşmamın gurur ve azame: tini pak topraklarımızın harareti içinde oriten milli iman karşınnda —— bundan sönra artık siyah bir göle — geden başka birşey kalmamıştı. — — Başkumandan meydan muha- rebesi nami verilen bu muharebe bize matuf hari> emeli ve biyanetı — leri, birikmiş bir intikamla' kırıp — Keçirerek sahaci tarihe çıkardığı: maz büyük bir eserdir. Başkumanı —— dan meydan — muharebesi; Türk mahiyetinin kızaca bir — Başkamandan — meydan muhü: rebesiz öllürmek istenen Türküm hayatı, hamaset ve - kahramanlığın sahai tecellişi, yüksek vatanperver: liğinin timaalidir. Düşman ordusu: — nun son vefesini verdiği bu anda — — devletlerin asırlardauberi Türkiyeye müteveccil imha siyasetini zirüze — ber eden bu hâdise, Mudanya ve — Lozan müzakeratının mes'ut neta- — yicini bize daha o gün orada ka- zandırdı. Ç İsmet İnönü'yü orada üzenler — ve pazarlık siyasetine sapanlar düe — iyorlardı ki o, galib bir mil —| kendi — kumandası — altinda — yürüyen bu muazzam ve saler or- dusuna istinad ediyordi. / Yurddaş Göklerini avucunun için- de tutmiyan ulusların halini görüyoruz. Uçak filolarının bir insan ağırlığındaki bom« balarile dünyanın en vuruş- kan yiğitleri bile başa çı- kamıyor. — Türk haya kurumu | — şü de Gt