Siyaset..Aşk Edebi, Tarihi, macera:romanı Dük, Hanri'nin odasına gir- di. Hanri benzi sap-sarı olduğu halde ve kolu boynuma asılı karyolada yatıyordu. Karyola- | nın yanıbaşında küçük bir masa üzerinde de bir sürü İlâç ve pansuman vardı. Dük: — Vah zavallı dostum vah.. Dedi. Düelloda yaralandığını Goliffet'ten haber aldım, he- men buraya koştum. — Ehemmiyetsiz blir yara.. — Sebebi? — Sebebi mi? Fakat. — Aeisbmz Derkeil Kai gizli tuttuğun bu sebebi bana izah edebilirsin!. Benden eski, benden yakın bir arkadaşın yoktur, sanıyorum. — Rica ederim Lodo.. Bu sırıı. muhafaza müsaadesini bana bahşet. Çünki muhası- mim olan adama bu hususta söz verdim. — Madem ki vaziyet böy- ledir. Bu hususta israr etmek fikrinde değilim. Seni Paris'e geldiğin zamandanberi görme- diğim için çok mütcessirim. Mamafih bundan sonra seni yalınız bırakmıyacağım. Hanri, Dük'e teşekkür ma- kamında tatlı bir tebessümle mukabele etti. Dük sözüne devam etti: — Bu apartman cidden gü- zel. Memnun oldum! Dedi. — Fena bir daire değil. Üç oda var. Odaların üçüne de birbirinden geçilebilir. — Âla. Sana şimdi bakıyor? Bakanlık doktoru, düel- loda bu doktor hazır bulun- muştu. — Seni kim tedavi ediyor demek istemedim. Doktor ol- madığı vakit senin işlerine kim bakıyor? İlâçlarını kim veriyor? — Emirber neferim! çok sadık bir askerdir. Bütün ah- lâk ve tabiatları mı da bilir. — Sadakat işi bu bir ta- rafta kalsın. Fakat *sana bir emirber, bir erkek bakamaz! Hele bir mecruha - bakmak herkesin harcı bir iş değildir. Bir kadın, şefkatlı bir kadın eli lazımdır. Muhakkak surette bir kadın lâzımdır. Hanri Dük'e hayretle bakı- yor bu sözlerden bir şey an- lamıyordu. Dük: — Bana, Koderus'o geldi- gin vakit sana genç bir kız takdim — etmiştim, hatırlıyor- musun? Diye sordu. — Evet. Pibulet! ANADOLU Günlük ;ıyasal gazete Sahip ve beşyazganı Haydar Rüşdü ÖKTEM Umumi ne; müdü: kim 'at ve yazı işleri lamdi Nüzhet İdarehanesi: İzmir İkinci Beyler sokağı C. Halk partisi binası içinde Telgraf; İzmir — ANADOLU Telefon: 2776 — Posta kutusu 405 ABONE ŞERAİTİ Yıllığı 1200, altaı aylığı 700, aylığı 500 kuruştur Yabancı memleketler için senelik abone ücreti 27 Iım-hr Her yerde 5. kuruştur üç Günü geçmiş müabalar 25 kuruştari AbAnOl (U MATR AASINDA RASITMIKTIR. 63 HN — Ta kendisi! Bu kız şim- di Paris'tedir. Dostlarımdan bir Bayanın, Kora'nın yanın- dadır. - Kora'nın müsaadesini alir Pibulet'i buraya getiririm. Bu kız, güzel ve yüksek ruh- lu bir kızdır, sana bir anne şefkatı ile bakar. Kendisine ilânı aşk “etmekliğini - tavsiye etmem, çünki bu kızın Paris'te vasısıyım, demektir. Hanri güldü ve: — İyi bilirsin ki başım aşk ile o kadar hoş değildir! dedi. Dük, lokantada Golilffet'in sözlerini düşünerek: — Bu İddiayı Cezayir'de veya bizim Koderus'te yapmak mümkündür. Fakat Paris'te?, Paris melekleri bile şeytana çeviren bir yerdir! Dedi. — Teklifini kabul etsem bile, bu kızı gece burada alı- koymak mümkün değildir. Çünki tek karyolam var, bu- nu da görüyorsun ki ben iş- gal ediyorum! — Ne zararı var, Pibulet verede olsa, bir kanepe üze- rinde de yatar! Senin bilhassa gece bir. bakıcıya ihtiyacın vardır. Hanri, hala tereddüt içinde idi, Bunun da sebebi, Lüsi idi. Bu genç kadın, Hanri'nin nez- dinde genç ve.. Güzel bir kızın mevcudiyetini ne zaman olsa, ir veya geç, haber ala caktı. Belki de hatırını sor- mak üzere geldiği vakit, yani en kısa bir zaman içinde bunu öğrenecekti. Dük, bu sırrı bilmediği için noktai nazarında ısrar etti ve: — Haydi, sözümü dinle bu halde yalnız kalma! mecruh bir adam için akla gelmez bir çok tehlikeli haller mümkün- dür! Dedi. Hanri'nin cevap vermedi- ğini gören Dük Lodovik ken- di kendine kararını verdi. — Sonu var — rsada Üzüm satışları: Ç. Ahbcı S$6 Vitel 14 Şınlak z. bi, 11 S. Gomel 81 518726 518897 Z. yağı satışları: Kilo - Alıcı H HK S 9224 Muh. alıcı 38 41 50 Zahire satışları: Ç. Cinsi KS KES, 215 Toön buğday 5 6 75 Bu akşam Kemeraltı'da Hi- lâl, Güzelyalı'da — Güzelyalı, Tilkilik'te Faik, Eşrefpaşa'da Eşrefpaşa eczaneleri açıktır. S 8 850 50 Bir muhasip iş arıyor: Ticarethanelerde usulü def- teriye göre defter tutmak ve | muhasebe işlerinde - çalışmak üzere bir muhasip iş aramak- tadır. Talip olanlar gazetemiz | idare memuruna müracaat et- Çimdikler — Hayatın peşinde Sabahleyin vapura bindim.. Aşağı yukarı herkes, işini, va- ziyetini, ihtiyaçlarını konuşu- yordu. Vapurdan çıktık. Her- kes bir karınca sürüsü halin- de rızkının bulunduğu — yere doğru gitmeğe başladı.. Ha- yatın peşine takılmışız. Kendi midemiz, kendi ihtiyaçlarımız jçin, çoluk - çocuğumuz - hesa- bına, istikbal diye diye koşu- yoruz. Ve hayat bizi, korkunç, kuyvetli dalgalarının arasında cılız bir çöp gibi sağdan alıp sola atıyor, soldan - tutuyor, eriye, ileriye fırlatıyor. Hâ- Eîm olan odur, biz onun ar- kası sıra gidiyoruz. Cilvesine, kahrına, tebessümüne, herşe- yine eyvallah diyoruz. Onun karşısında hiçbirimizin babayi- gitliği 'pura' etmiyor.. Dün, -bir dostumdan şöyle Bbir fıkra -işittim: Bir kurd, uzun bir yolcu- luktan ssonra epice yorulmuş. Bakmış ki, yol ortasında bir deve diz çökmüş, geviş geti- riyor. Kendi kendine; Kendimi -demiş: şu de- venin kuyruğuna bağlıyayım ve uyuyayım. Elbette deve kalkınca Ben de uyanırım, işi- me giderim. Ve tutmuş, kendi kuyruğu- | nu devenin kuyruğuna bağla- mış.. Bir müddet sonra deve ayağa kalkmış. Kurdun kuy- ruğu galiba çok sıkı bağlı bulunuyormuş. Deve kalkınca çözülmemiş. Deve, kendi kuy- ruğuna bağlı ağır bir cisim bulunduğunu anlayınca deh- şetli surette ürkmüş ve baş- lamış koşmağa... Kurd, — Aman Allah aşkına de- ve ağabey, etme eylemel! Diye bağırmış.. Deve fer- yadı duydukça daha çok ko- » tekmeleri yerleştirirmiş.. Hrdun kafası, beli, taşa, ağaca, şuna buna çarpa çar pa, zavall mahlök öğle bir hale gelmiş, iler tutar yeri kalmamış.. Bir müddet böyle kanlar içinde süründükten sonra, til- kiler, çakallar vaziyeti gör- müşler. Kurtla bBu iki mahlük arasındaki — ezeli — kıskançlık malümdür. Başlamışlar kürtla eğlenmeğe.. Tilki yaklaşmış, — Yahu -demiş- arkadaş kurt, ne bu hal, nereye gidi- yorsun? Kurt devenin kuyruğunda sallanmakta olduğu halde ce- vap vermiş: — Nereye gittiğimi ben ne bilirim ya?. Devletlâ deve hazretlerinin istediği yere ka- dar gideceğiz. Amma ölü, amma diri. Ferman şimdi onundur, bize lâf bile düş- müyor.. Bu fıkrada olduğu gibi, aşa- ğt yukari hepimiz, hayatın pe- şine takılmışız. Tıpkı kurt kar« deşin başına ne gelmişse,; bi- zim de başımıza o geliyor. Sağa sola çarpa çarpa, her gün hayatın bir tekmesini yiye yiye, kimimiz - meteliksiz, ki- mimiz işsiz, güçsüz. gidip du- ruyoruz.. Devletlü hayat haz- retlerinin eşşeği çüş deyince- ye kadar: Onunla ipi köpar- mak imkânı olsaydı, çoğumuz ipsiz gezerdik.. Fakat bağlan- tımız çelikten - daha- zorlu.. Hayat midemizeçengel atmış. Ayrılmaklığın imkânını büla- bilen yiğite aşkolsun. v ?edik 2 /17936 ON I-IABbR TELEFON LO AA IEI SiZLE Rezalet Çıkaran Mahüt Italyan Gazetecileri Mütecavizler, dün geceyı İıapıshanede geçirmiş- lerdir. Italya’dan direktif almışlar. Cenevre, 1 ( Radyo ) — Asamble'nin dünkü toplantı- sındaki hâdiselere bizzat şahit olanlar, İtalyan gazetecilerinin iki kısım olduklarını ve bir | kısmının ellerinde düdükler bulunduğunu bunlardan bir kısmının yerli ve bir kısmının da İtalya'dan gelmiş bulun- duklarını söylemektedirler. Bunlar arasında, iki de ga- zete sahibi vardır. Locasında oturan İtalya'nın Cenevre kon- sölösu ve Faşist teşkilâtı reisi M. Rayman'un, M, Vanzelant tarafından Habeş imparato- runa söz verildiği zaman aya- ğa kalkarak dişarı Çıkmış ve hâdise bu anda vukubulmuş- tur. “Asamble reisi; gürültü karşısında zabıtanın müdaha- istemiş, İakat İtalyan gazetecileri polislere yumruk sallamışlardır. Bunun üzerine jandarmalar önlora - girmişlir ve on gazeteciyi tevkif etmiş- lerdir. Bunlardan ikisi müstantik tarafından isticvap edildikten sonra serbest bırakılmıştır, diğer sekizi mevkuf bulunmakta- | dırlar. Federal müddeiumumi ile Bren şehri müddeiumumisi telefonla görüşmüşler ve bu sekiz gazeteci hakkında ka- nun? takibat yapılmasını ka- rarlaştırmışlardır. Mevkuf bu- lunanlardan ikisi gazete di- rektörü, diğerleri — muhabir- dirler. Bunlar; geceyi hapisa- nede geçirmişlerdir. Cumuriyet müddei umumisi, mevkuf bulunanları bizzat sor- güyâ çekmiştir. Gazeteciler, taben: — Katil; harp meydanına dönl. — Kahrolsun fellâh!. Diye bağırmışlar, hakarette bulunmuşlardır. İsviçre'de, yabancı bir dev- | let reisine veya bir diplomata karşi irtikâp edilen hakaret cürmünün çok şiddetli cezayı müstelzem olduğu bildirilmek- tedir. İsviçre kanunlarına gö- re, bu gibiler en az bir sene hapse mahküm olurlar. Asamble reisi M. Vanzeland, Habeş imparatoruna bir mek- tup göndererek ictinabı kabil olmıyan dünkü hâdiselerden dolayı cemiyet namına özür dilemiştir. M. Vanzeland, bu- günkü toplantıda da teessür- lerini resmen ve alenen beyan etmiş, Necaşi'den özür dile- miştir. Bütün bu hâdiselerin, İtalya ile Milletler cemiyetinin ve ce- miyete dahil devletlerin arâsı- nın yeniden açılmasına sebep olacağı söyleniyor. Bu hâdi- senin mürettep olduğu sanıl- maktadır. Ccücite, İ (Radyo) — Se: kiz İtalyan gazetecisi Sen-Tan hapishanesinde — bulunmakta- dırlar. Kendilerine lokantadan yemek getirilmesine müsaade lesini Necaşi'ye hi: ıİe gomşmru[nırmcktcd ılı.r Cikekej'1 (Reüyoy) — Mil- venliyeti “Hezddindeki beynelmilel matbuat cemiyeti azası, Milletler cemiyeti tari- hinde “misli olmıyan hâdise olârak tavsif ettikleri İtalyan gazctecilerinin hareketini tak- bih eden bir lukrır kahxıl | et- letler mişlerdi Takrirde, Habeş imparato- rundan ve âasamble reisinden özür dilenmektedir. Bunların | hiçbiri beynelmilel matbuat | azası de irler. Rezalet çıka- Roma'dan anlaşılmak- ran gazetecilerin direktif aldıkları tadır. Şimal Afrikasında Yeni çarpışmalar oldu. Bir ölü, birkaç yaralı var. Cezair, 1 (A.LA) — Şimal Afrikasında bazı hâdiseler vuku- bulmüştür. Oranda milliyetperverlerle balk cepheleri taraftar- ları arasında çikan kavga neticesinde bir ölü, birkaç yaralı vardir. Kostantinde 400 grevci bir treni taşlamışlardır. İki fandarma mukabele ederek grevcilerden birini yaralamışlardır. Kostantinin iki muhalif partisine mensüup gruplar arasında bir kavga çıkmıştır. Bir polis komııen yaralanmışlır j Habeşistan'da Olanlar İtalyanlar müşkülât çekiyorlar. Ne imparator, Cibuti, 1 (Radyo) bu mımtakada bütün nüfüzunu Gore'den gelen ne İtalya? yahlar, Necaşi'nin kaybettiğini söylüyorlar. Maa- mafih Gorede'kiler İtalyan'lardan da geri durmaktadırlar, Bü seyyahlar diyorlar ki: — Gorede'ki hükümet, yerli ve sivil memurlardan müte- — şekkildir. Bunların işgal edilmemiş diğer mıntakalarda kiçbir — nüfuzları yoktur. İtalyanlâr. Adis-Ababa - maktadır. Dessie maktadırlar. Bu yol, sık sık Habeş çeteleri yolunda müşkülâta uğra- tarafından basık- Vatan tehlikesi karşısın- da fırkacılık. Cemiyetlerin feshi mes'elesi hâlâ| münakaşa edilmektedir. Paris, 1 (Radyo) Cemi- yetler hakkındaki takrir üze- rine açılan münakaşa meb'u san meclisinde dün geceye kadar devam etmiştir. Hükümetin izahatından son- ra meb'us M. Negare takriri | müdafaa etmiş ve Dahiliye bakanı ile hükümet namına M. Ramet tarafından verilen izahatı kabul ectmemiş ve de- miştir ki: Ateş salib 6 kânunuevel 935 te sağ ve sol cenahlara men- sub cemiyetlerin lâğvini ka- bul etmiş ve M. Blum da bu karara iştirak etmişti. Dahiliye bakanı şu cevabı vermiştir: — Bu beyanata hürmet ederim. Eğer sol cenahların da askeri mahiyeti haiz bir teşekkül gösterilirse, kanun namına bu teşekkülü hemen feshe hazırım. Takrir sahibi komünist te- şekküllerinin lâğvı lüzumunda ısrar etmiştir. Bundan sonra Radikal sosyalistlerle komü- | nistlerden birkaç meb'us söz | | almış ve hükümeti müdafaa etmiştir, Bunun üzerine mecliste ı,uk bakanı bu gürültülere hitaben: — Müsyüler, sizi vatani va- zifenize davet ederim. Burada kavga için değil, memlekete hizmet için - bulunuyoruz. “ Hâlâ vatanı tehdit eden birçok tehlike vardır, ,, De- miştir. Müzakerat miştir. Yeni Romanya tayyareleri Bükreş, 1 (Radyo) — Fran- sız fabrikalarına ısmarlanımış henüz — bitme- | olan tayyarelerden yedisi Bük- reş'e gelmiştir. Tayyarcleri Bükreş'e geti- ren Fransız - zabitleri lehine büyük tezahürat yapılmıştır. Almanya'da Askeri teftiş.. Berlin, 1 (Radyo)—Harbiye Bakanı Von Blonberg, hudut kıtalarının teftişine başlamıştır. e S Kazaantadan Deği lâmıştır. Resmi değilmiş! Londra, 1 (Radyo) — AF manya'nın hava kuvvetleri ba- kanlığı müsteşarı general Mil'in Londra'yı ziyareti resmi bir