M ? /7/ 936 Bir Alman gazetesine göre: Boğa_zlşr mes'elesin tarihine bir bakış.. İtalya'ya karşı cephe mi? Berliner Tagblat'dan : Bundan tam 170 yıl önce, bir Türk padişahı, “Venedik- lilerin kötü niyetle yaptıkları tecavüzlere — karşı koymak,, için, dar bir boğazın her iki sahiline birer kale yaptırdı ki, işte boğazlar meselesi de bu tarihte başlar. Bu mesele 1809 a kadar, bir çocuk gibi emekleye-emek- leye yürüdü ve komşu mem- leketlerle çıkan anlaşmazlıklar arasında alelâde bir mesele diye dolaştı., Napolyon zamanında bir Avrupa meselesi halini aldı ; İşe İngihere de karıştı ve bo: gazları kapattırdı. Bu tarihten sonra artık büyüyen bu mil- letler politik mesele, dünyanın büyük münazaalı —meseleleri arasında yer aldı. Her büyük Avrupa harbi yeni bir merhale demektir. Sonuncu harptan önceki, dün- ya harbına kadar vardı : h İngiltere, zayıf düşmüş bir osmanlı devletine, Rusya'nın arzusu hilâfına olarak boğaz- ları kapattırdı. Sonuncu merhaleyi ise, bo- Bazların tekmil vapurlara açık bulundurulması ; “Silâhsızlan- ma ile Avrupa'yı tatmin et- mek için, kısmi bir tedbir eolmak üzere boğazları çeviren mıntakanın askersiz bölge ha- Tine sokulması teşkil etmek: Stedirki.bu merhale de Mont- rö könferansı ile bugünlerde sona ermektedir ; teknik te- ferruat üzerindeki fikirler - bi- ribirine “uymamış bile olsa, konferansa iştirak etmiş olan- ların hepsi de buhususta aynı kanaati taşımaktadırlar. Bu merhale sona ermekte- — dir ve hemde asıl ilgili olan, Türkiye, İngiltere, Rusya ara- sında bir harp çıkmadan $0- na ermektedir. Nasıl oluyor da sona eriyor? Sualinin ce- vabı hiç beklenmemiş biribi- rine bağlı şeylere varmakta- — dir. Bu biribirine bağlı olan “şeyler ise, Almanya, Fransa ve boğazların münasebeti ve gene Negüs ile boğazların münasebetidir. 1932 de yapılmış olan Lo- zan andlaşmasından beri bo- — ğazlar serbestisinin geçirdiği ehemmiyetli safhaları aşağıda birer birer kaydediyoruz: 1 — On yıl hiçbir şey ol- madi. “Boğazlar, — mes'elesi — uhutulmuş ve halledilmiş sa- nıldi. Bir genç millet bunun yolunu arıyor. Ve bunu mil- letler cemiyeti dışında yapı- | — yor. İlk doast olarak Sovyetler — birliğini büluyor. İkincisi ise — İtalya'dır. Bu da dünya har — bından sonraki - işlerin duru- —mundan memnun olmıyan bir — memlekettir. İtalya mukabil — siklet bulmağa çalışıyor. Bu 'siklet merkezini, ucu, Belgrad ve Paris'e çevrilmiş ve İtalya ' Teşebbüs - muvaffakıyetsizlikle — heticeleniyor. İtalya müteesir bir halde ke: O nara çekilmiş dururken Ro- ma'nın yardımına hacet kal- madan, Türkiye ile Yunanistan arasındaki - dostluk meydana geliyor. İlk defa olmak üzere, Balkan memleketlerinin istik- lâllerini kazandıkları görülü- yor. 2 — 1933 Mayısında, Av- rupa'nın — sayısız. hukukçu ve askeri “—mütehassısları - birçok komisyonlarda, - silâhsızlanma konferansının hususi mes'ele- lerini halletmeğe uğraşıb du- ruyorlar, Fakat, teferruattan olan mes'elelerin ancak poli- tikanın esas mes'eleleri halle- dildikten sonra düzeltileceğini farkedemiyorlar. Onlar, Avrupa bünyesinin çöküşündeki gürültüyü işitmek istemiyorlar. O âna kadar za- ten pek hoşlarına gitmiyen müsavi hak mes'elesi birden- bire tehlikeli bir şekil aldı. Ancak, Türkiye bu çökün- nevre konferansının askeri kuş dilile konuştüğü zaman, o da, müsavi hakları düşünüyor ve İngiliz teklifinin, müteharrik toapların kaldırılmasını istemesi ve yalnız sabit tedafüi tertibatı kabul etmesi bir haksızlık ol- duğunu söylüyor. Zira, sabit toplar boğazlarda yasaktır. Bo- ğgazlar yalnız müteharrik top- larla korunmalı imiş. Henüz Milletler cemiyetine katılmamış olan Sovyetler ise arka plânda gizleniyor. Cenevre'de ilk defa olarak — “Boğazlar, — kelimesi ortaya- çıkıyor. Ne feci İngi- liz'ler yan çiziyorlar. Bu mevzu bir yıl hiç kendini göstermi- yor. 3 — Mayıs 1934, Politik durum tekrar değişiyor. Tür- kiye, Yunanistan'la, Romanya ile, Yugoslavya ile birlikte Balkan paktını yaptı. Bu paktta ise, Roma'nın canını sıkan gizli bir madde olduğu söyleniyor. Mussolini, Asya'daki müştakbel İtalyan yayılışı hakkında Ankara'yı çok sinirlendiren nutuklar söy- liyor. Cenevre'de herkes, Tür- kiye'nin, boğazlar meselesinde yeni bir ileri hareket plânı hazırladığını hissediyor. Sir Saymen, Türk, Yunan, Bulgar mümessilleriyle uzun - uzadıya görüşüyor. Netice: Boğazların tahkim edilmesi teklifi müddetsiz ola- rak başka bir zamana atılıyor. Buğazlar ağza alınmadan ye- niden bir yıl geçiyor. 4 — Nisan 1935, Stresa'nın parlak günleri. Fransız'lar Al- manya'dan -şikâyet ediyorlar: Çünkü Almanya askerlik mü- kellefiyetini tatbik etmeğe ka- rar vermiştir. Bulgar'lar; Türk- ler sınırları yakınında biriktir- diler diye, avazları - çıktığı kadar dert yanıyorlar. Türk'ler tekrar — “boğazlar,, - diyorlar. Bu kelime - gittikçe chemmi- yetli bir şekil ahyor. İngiliz'lere gelince, onlar da artık, “aldırış edip ses çıkar- ma!, demiyorlar, bu mesele, Roma konferansındaki mesele- lerle alâkadardır. - Diyorlar. Roma konferansı! Bunu hatir- liyan var mi? Bu konferans Tuna meselesini halledecekti: Macar'larla Bulgar - reviziyon isteklerini bildirdiler; Küçük ın Sayfa ? İi Şükrü Kaya Edirne'ye hareket etti.. Franız - Italyan eski anlaş- nasının içyüzü. Eski mualde, l-î;b——eşi-sîan’m işgalini istemek değilstiklâlini tekeffül ediyordu. Paris, 1 (Radyo) Ajans Havas yaziyor: Fransız hükümeti; İtalya ile Fransa arasında akt- edilmiş olan muahed etrafında malümat vermektedir. - Bu malümata göre, 1906 tarihinde iki devlet arasında ilanan bir muahede, İtalya, Fransa ve İngiltere'nin Habeşistan'daki baklarını tayin etmekir. Bu muahede; ayni zamanda Habeşistan'ın istiklâlini tekeffül eyle- mekte ve üç devletteiçbirisine Habeşistan'da münferiden hareket etmek selâhiyetini ver- memektedir. Fransa, diye kadar bu muahedeye riayet ederek hareket etmiş ve Habeşiı: tan'da yayılması için ya'ya hiçbir zaman ve herhangi bir muahede ile serbesti vermediği gibi, Cibuti'den silâh mühimmat geçirmesine de müsaade etmemiştir. ..00 Necaşi Asamblede Heye- canlı 3ir Söylev Verdi. Necaşi, harbn fecaati hakkında izahat vermiş, Habeşistanın (alnız bırakıldığından bahseylemiştir Cenevre, 1 (Radyo) — lus- lar sosyetesi asamblenin <n- kü toplantısında söz alan la- beş imparatoru, ezcümle le- miştir. ki: — Milletler cemiyetine ti- mad ettim. Çünkü taahhüle- rini yerine getireceğini zane- diyordum. Adaletin kuvvde galebe çalacağı zannında bı- lunuyordum. Milletime iharet etmemek için İtalyan'ların tez- liflerini reddettim, böyle hi- reket etmekle, tecavüze uğra: yacak bütün milletleri müda- faa etmis >!ssağımdan ' cmin ıdim.,, Necaşi, bundan sonra har- bin fecaatı hakkında izahat vermiş ve İtalyın'lınn tonlarca iperit gazı kullanarak halk arasında telefata sebebiyet ver- diğini, kendi işleri ve güçleri ile meşgul binlerce - kişiyi öl- dürdüklerini anlatmış ve: — “Buraya harp hakkında sizlere malumat vermeğe gel- dim. . Demiş, son yirmi sene - zar- 'nulmadı. Habeş milleti fında İtalya ile Habeşistan arasındaki — münasebetlerden bahsetmiş, onüçler komitesi- nin raporunu hüsnüniyetle ka- bul ettiğini ve fakat Romanın Habeşistanı fetihten vazgeç- memiş olduğuna, hazırlanmak- ta devam ettiğini, Paris mua- hedesini tanımadığını — söyle- miş, Val- Val hâdisesinden sonra nihayet üç teşrinievvel anlaşma kayıdsız şartsız olarak statükonun muhafazasında ısrar etti. Avusturya ise, artık bu kaba dünya ile hiçbir suretle temas etmiyecek bir şekilde pamuğa sarılacaktır. Neçarc|ki, konferans bir. türlü toplana- madi. 5$ — Şartlar. İngiliz'lerin ümid ettiklerinden çok daha çabuk ve hem de, bambaşka bir surette değişti. Daha 1935 Eylülünde, Kahire ve Süveyş- ten, Hayfa ve Atina'dan, İn- giliz'ler harb gemilerini şarki 935 de Habeş topraklarına girdiklerini anlatmıştır. İmparator nutkuna devam ederek: — Habeşiştan, cemiyet mu- kavelesine daima sadık kaldı ve hürmet etti. Mütecaviz ol- duğu tesbit edilen İtalya aley- hine de zecri tedbirler tatbi- kine başlandı. Fakat bu ted- birleri akamete uğratmağa ça- lışan bazı devletlerin hareket- leri beni hayal inkisarına uğ- rattı. Bütün ricalarıma rağmen bana maddi yardımda bulu- bun- Lz e la Başnnoilı muştur. Balkan antantı ne beklenir ki? ve K. itilâf. Müşterek emniyet- ten ayrılmıyacak.. İstanbul 1 mizden) — Milletler cemly Tarımın ve nizamatının — Ladi relâh edilmesi bakkındaki' cereyan. lar üzerine küçük ve Bulkan ahlanlı, müşlerek — emniyet esasını bozucak — hergangi — bir jdeğişikliğe karyı beraberce muhalefet ctmek kararını vermişlerdir. Türk-Rus ticaret itilâfı.. İstanbul, 1 (Hususi muhabi- rimizden) — Türk-Sovyet ti- caret itilâfnamesinin müddeti bitmiştir. Bu itibarla muahede yenilenecektir. (Husust muhabiri- kında Cenevre'de göl sıralarda, boğazlardan üç gün hiçbir vapur geçmedi. Zecri tedbirler hakkında ka- rarın verildiği ayni günde Tür- kiye dış bakan - vekili Kamu- tay'da şu beyenatta bulundu: *Miletler arası durum sükün- suzluk vermektedir. Türkiye, kendini beklenmiyen bir vazi- yet karşısına görecek olursa icap eden tedbirleri almakta gecikmiyecektir.., Bir Paris gazetesi İstanbul- dan şu hâberi veriyor: - Tür- Akdeniz'de toplamaktadırlar, İtalyan harb gemileri fırtınalar, yüzünden Yunan İimanlarına sokulmak zorunda kaldılar. On iki ada tahkim edil- mektedir, diye haberler yağ- mağa başladı. Vapur şirket- leri boğazların kapanmasından İkorktukları için, tam Habeş anlaşmazlığındaki saldıran hak- kiye, boğazları altı saat zar- fında mayın'la kapamağa ha- zirdir Bü takdirde, vâpurların geçmeleri için dar bir geçid bırakılacak- tır. Ancak bu ge- çid de çabuk kapatılabilecektir. Vaziyet değişti. İngiltere ar- tık “Boğazlar,, lâfını işitince hiç şaşmıyor. Bilâkis her türlü yardımda bulunmağa hazırdır. İtalya aleyhine tatbik olu- nan zecri tedbirlerin kaldırl- masilc, Habeşistan'ın tamamen yalnız - bırakıldığı görülüyor. Şimdi ben, 52 devletten taah- hüdnamelerle vadetmiş olduk- ları yardımı istiyorum. Habeş hükümeti, Habeş milleti bu talebinde musirdir.. Demiştir. Necaşinin nutku onbeş da- kika kadar sürmüştür. İmpa- rator, bundan sonra alkışlar arasinda kürsüden inerek ya- ine ” TeTinİŞ ve Çerkes Re- şid'in marifeti.. İstanbul, 1 (Hususi muha- birimizden) — Maruf vatan hainlerinden ve Çerkes Etem'in kardeşi Reşid'in şuraya buraya beyannameler göndererek te- fevvühatta balunduğu anlaşıl- maktadır. Yugoslavya milli takımı gelecek İstanbul, 1 (Hususi muhabi- rimizden) — Yugoslavya milli takımı 11 ve 12 temmuzda milli takımımızla iki maç yap- mak üzere şehrimize gelecektir. Son bahar, Akdeniz'e karşı- hıklı yardım paktları havası içinde geçti. 6 — 1936 martında “Ruh haletinin ânı,, gelmişti. Ren'in işgalinden beş gun sonra, Ce- nevre'nin — delik — kulaklıları, Türkiye'nin Almanya'yı ken- dine örnek alacağını söyleme- ğe başladılar. Bunun üzerin- den on gün geçmemişti ki, Türkiye dış bakanı garbi Av- rupa'yı dolaştı. İcap edenlerle görüştü. Bu iş te bu suretle bitirildi. İşin yalnız formül ta- rafları kalmıştı. Ancak, asıl mes'ele şudur : Yüz seneyi geçiyor ki, ilk de- fa olarak, Türkiye, İngiltere, Rusya anlaşmıştır. Anlaşmış- lardır! Çünkü, şarki Akdeniz- de bir devlet, hiç farkına va- rılmadan o kadar kuvvetlendi ki, milletler cemiyetindeki 50 devletin — terviç etmemesine İstanbul, 1 (Hususi) — Da- hiliye vekili ve parti genel sekreteri Şükrü Kaya, Trakya bölgesi valilerinin toplantısına riyaset etmek üzere bu akşam Edirne'ye haret etti. » Istanbul'da Denizcilerimizin bayramı İstanbul, 1 (Hususi muhabiri- mizden) — Bugün 1 temmuz olmak Mmünasebetile kapotaj şenliği yapıldı ve denizcileri- müiz bayramı tezahüratla kut- luladılar. Taksim âbidesine çelenkler kondu, nutuklar söy- lendi ve bugünün Türk deniz- ciliği ve ticareti için taşıdığı ehemmiyet tebarüz ettirildi. Alman'lar İnönü'ne fahri doktorluk verdiler.. İstanbul, 1 (Husust muhabi- rimizden) — Alman üniversi- tesi, Başbakanımız Gencral İs- met İnönü'ne fahri doktorluk tevcih etmiştir. Japon askeri heyeti geldi İstanbul, 1 (Hususi muha- birimizden) — Bir Japon as- keri heyeti, tetkikat yapmak üzere şehrimize geldi. Subayların Terfi Listesi. Ankara, 1 (Hususî)—llillî 4 müdafaa vekâleti, subayların terfi listesini hazırlamaktadır. İtalya ayan reisi İstanbul'da.. İstanbul, 1 (Hususi muha- birimizden)— Geçenlerde Sof- ya'da verdiği konferansta çok manidar ve mütecavizane be- yanatta bulunan İtalya ayan meclisi reisi Federgani şehri- mize gelmiştir. Şehrimizde cu- ma gününe kadar kalacaktır. Konser Ankara Musiki Mektebi Şan muallimi Suzan Naymam bu akşam hâlkevinde İzmir'li Pi- yanist Rozati refakatile bir Şan konseri verecektir. Sesini ve kudretini İzmir'li- lere tanıtan ve sevdiren bu iki üstad, davetlilerine güzel bir gece yaşatacaklardır. Maaşlar verildi. Dün resmi daireler memur- larına temmuz maaşları, be- lediye memurların haziran ma- aşları dağıtılmıştır, rağmen, istediğini yapmaktan kendisini hiç kimse alıkoya- madı. Boğazlar — mes'elesinin | hayatından bir merhale sona | ermiştir. Fakat bir diğeri baş- lamaktadır. Zira Montrö'deki hal sureti, İtalya'ya karşı bir- leşmiş bir cephe halinde te- celli etmiştir. Bu cephe he- men hemen aynı ânda Cenev- re'de dağılacaktır. Bundan sonra, devletlerin Akdeniz'de hangi gruplara gi- recekleri, hatırı için boğazla- rın kapanacağı en iyi Ankara . dostu kim olacağı mes'elesi, henüz kestirilemez. Muhakkak olan birşey varsa, 6 da, her kim şarki Akdeniz'de menfe- atlerini korumak zorunda ise, girift bir vaziyet olduğu tak- dirde boğazlardaki seyrisefain tanziminde belli başlı bir nü- fuz kazanmak için, istikbalde Ankara'nın tekmil arzularını göz önünde tutacaktır. ——— —