—_ H. P. 'urlv tayı Intibaları. — Baştarafı 1 inct _vnıde — yan bütün yurddaşların dikkat- le gözden geçirmesini tavsiye ederim. Çünkü bizim, — parti olarak siyasal çehremizi çizen, oe fikir ve prensiblerimizi #öyliyen, Dereye varmak İstedi gimizi gösteren hep programdır. Gelecek — neslller, bugüönün ibtiyac ve şartlarına göre yazıl- mış olan ba program sayesinde, yenlden büyük İşlerin — başarıl- dığını gördükleri xaman baba: larile kıvanç duymağa bak ka zanacaklardır. Programı okamaksızın — lafa karışanlarla, herşeyin eğlenceli tarafını bularak sırıtan hokka- bazların. münakaşa — alanında yerl ve değerl yoktur. Belli-başlı maddeler Parti ne olduğumuzu ve ne yapmak İstediğimizi T3 madde içine — gıkıştırmıştır. — Kültür, ekonoml, sosyal bakımdan üze - Timize aldığımız — ödevleri bu- rada bulmak mümkündür. Ne yözık ki, bunların bepsini ga- zete sütunlarında uzün — uzüan İncolemek kebil değildir. — Yel. mız bir fiklr — verebilmek İçin önemli birkaç nokta üzerinde kısaca durabiliriz: Meselâ Parti programımıu 34 öncü maddesile “ Her Türk çiftçlelni yeter toprak — sahibi etmeği,, ane gayelerinden biri olârak kabul etmiştir.. Bunun ne büyük bir devrim olduğuna dikkat ediyormusunuz? Köy löyü, ana yardun içinde top rek sabibl etmek!. Bence bu defaki kurultayın başardığı en kutsal işlerden biridir. Egitim (Terbiye) işleri: Partimizin kültür ve terbiye İşlerine ne kadar önem verdi ginl anlamak için, programın 42 İnci maddesine çöylece bir göz atmak yetişir. “Bilgisizliği gidermeyi temel taşı sayan,, perti, pratik şekilde en ve- rimli okutma vasıtalarına baş Yurmaktan geri kalmıyacaktır. İlk orta okulalarla selere ait fasliyetlerden maada köy çocuklarımıza — kısa zamanda bayat için en lüzutlu olan bilgiyi verebilmek için 3 veya 4 sümestirli köy okulaları açıla- caktır ki bunun ne kadar fay- dalı olacağı kolaylıkla tahmin edebilirsiniz. — Türk Gençliği ve Spor: i — Nevin'in — gözleri, Programımızın 50 İbcl mad- desile Türk gençliğini temiz bir ahlak, yürd ve devrim aş. kı içiade ulusal bir örgüte (Teşkilâta) — bağlamak ve apor | işlerini bu ruh ve esaslara göte | mek değil mldlr?.. gene etki Nazımlıktan şoyler kalmış.. Salona çıktım, etrafa baktım. Burada — vaziyet — csklal Hemen hiçbir şey bozulmamış. Nasıl bıraktımsa - öyle bulayor- düm, — İşte dıvarda annemle Nevin'in ve benim, bazısı tek, bazısı yanyana çekilmiş muh- bası telif pozlarımız.. Kalbim şiddetle çarpıyordu. gözlerimin Minco — İnce İ gibi. | FBK ATEŞSARASINDA e- —— değiştirmek aezmindeyiz. Diğer taraftan — sporün — okullardan başka bütün özel kurumlarda battâ fabrikalarda çalısanların bile yaşlarına göre İlerleyip yayılması imkânları — düşünül. MüÜştür. Parti, Türk sosyal hayatında aileyi esas olarak kebal etmiş tir. O halde nüfasumuzu art: tıracak ve gelecek nesilleri sağ- İsm ve gürbüz yetiştirecek her türlü fenniğ çare ve vasıtalara başvurulacaktır. Bu maksatla doğümevleri, sütdamlaları, ki. reşlerin adodi çoğaltılacak, İaçi anaların ve yavraların hayatı korunacaktır. (Madde 58, ö6). Esnaf ve işçi birlikleri: Programın üzerinde takdirle dürmak — istediğim bir maedde yardır ki, o da esnaf ve İşçi kurumları hakkında yeni bir düşünüş tarzıdır. Parti elile or: genize edilen esnaf ve İşçi bir- Hklerinin idaresindeki zorluk- ları, anlatamamazlıkları — bilir siniz. Şimdiye kadar — parti programında birliklerin faaliyet lerinl gösterir bir yol çizime diği için her ilde başka başka yönetim — sistemi tatbik — olun. makta İdi. Bugün bir çıkmazın içinde ve uyumsuz gibi görünen bu teşekküller az zamanda ( Ulu- sun ana varlığı İçinde ve pro gtamımızın çerçevesi İçinde...) Faydalı olmaları temin edile cektir. Yanl şahıslara, illere ve ma- balli idare heyetlerinin günde. Dk incistiflerine göre değlişen bir mes'ele olmaktan çıkacek, güdülen sosyal prensiplere göre yeniden yapılmış olacaktır. Demokrasi ve iki dereceli seçim : Kongre, İiki dereceli seçim asvlüânü, demokrasinin ruhuca uygun bir şekil olarak kabul etmiştir. Partl noktal nazarı, genel sekreterin kurultaydaki söylevinde uçıkça bildirdiği için burada tekrarına lüzum gkııl yorum. Bizce, seçimin bir- veya iki dereceden geçmesi bir usul ve ya şekil mes'elesi olup bunun ulusal egemenliğin csaa ve cev herlle hiçbir ilgisl yoktur. Klüsik ve müfrit Izabları da içine almak şartile ; 1 — Demokrasi, idare edi- lenlerla genel İsteklerine uygun bir surette hükümet etmektir. 2 — Demokrasi, her yuürd daşın vatatın her İşinde müsavi bak ve oy sahibi olması,. De- Yazan: Orhun Rahmi Gökçe gülümsüyordu. Ne kadar da tabii Idi? Bir koltuğa otaordum. Başımı arkaya verdim. Zamanın geç mesini ve onların gelmesini bekliyordum. — Aradan — epey vaekit geçmişti. Hülâ kimse yoktu, bülü gelen, giden gö rünmüyordu. Aşağıdan da hiçbir ses, bir hareket aksetmiyordu. Görünmez bir el, kalbime dokunub geçiyor ve onu ci tıyorda, Meçbul bir öndişenin sevkile |Menemen Takımı Galib. Altınordu Gençleri 2-1 Mağlüb Oldular.. Menemen'den idarehanem!ze huber veriliyor; İzmir Altınordu — küçükleri buraya geldiler, muzika ile kar- şılandılar, Tezahürat arasında C. H. Partisine geldiler ve bu- rada da ağırlandılar. Misaf irler Kobilây âbidesini ve şehvelin gezilecek — yerlerini gezdikten sonra Menemen'li kardeşlerinin misafiri olarak yemek yidiler.. Bilâhara otobüslerle yeni köp röye gittiler, bir gezinti yaptı: lır. Sant cnbeşte, Monemen takımı İle karşılaştılar. Misaflr Altınorda gençleri arasında bir İki birleci tekım oyuncusu ve bu meyanda Âdil vardı. Mene- men takımı da — şöyle teşekkül etmlşti: Ömer, Halil, Sırrı, Rastın, Ahdullah, kaptan Hüseyin, Fet bi, Hüseyin, Hüseyin, Kemal, Salih Zeki. Hakem, Menemen'den Kay Bedri idi. Misalirlerden Bay Âdil'in teklifi ile oyan başla: madan Şehid Kobilây'in ruhuna hürmeten beş dakika süküt edildi. Oyun çak heyecanlı geçti. Birinci devrenin İik da kikalarında heriki takımda bir kararsızlık vardı. Biraz sonra Menemen takımı güzel bir Inişle Hlk gölü attı ve ayan canlandı. Fakat bu devrede başka gol çıkmadı. Rüzgür bu devrede Menemen'liler aleyhinde idi. İkincl devrenin onuncu daki kasında Munemen'liler bir gol daha attılar, Misafirler, İtiraz ettiler ve bunun ofsayd olda- ğunu söylediler, sahayı terket tler. Netlcede bu gol sayılma- dan oyana devam edildi. Fakat beş dakika sosmra Menemen takımı ikinci bir. gol daha atmağa müvaffak oldu, Devre sonlarına doğru Altınorda'lu gençler ilk ve son gollerini attılar, 2.1 meğlüb oldular. Misafirler, hararetle uğurlan- miştir. Takımlar iyl oyaamış ve Menemen'liler, bu neticeyi alebilmek için çok çalışmışlardır. —- ——— — - Bu iki tarifla sentetik Wade- ille: Demokrasi, balkın balk tarafından ve balk için İdare olunması.. Anlamına gelince, C. H. P. nin ve elinde tuttuğu bükümetin karakteristik — bir sıfatı da bu değil midir?.. Ancak, halk egııeıüıiıl üs tün tutan ve kuvvetinli balk seçimlerinden alan çoğdaş hü kümet sistemlerinde demokrast, bütün tatbikatın da bir realite olmaktan çıkmış, bir. ideal ve bir prensip mes'elesi olmuştur. Bizlm helkçılığımız, adımızda değil, eserlerimizde yaşıyan ble gerçektir. sür'etle — aşağıya İndim. — Alt kattaki — odalardan — birinden inlltiler geliyordu. Sesin geldiği odaya doğru koştum ve kapıyı açtım., Teyze, bir kaenape üzerinde Ikt büklüm ağlıyor. Kollarından yakaladını ve onu saretım: — Teyzel!.. Teyzel.. Ne var, ne ağlıyorsun? Canım, söylesene ne oldu? Başını kaldırdı: — Ah Nazım sh diya in. ledi- koşki ben ölseydim de.. Sözünü bitiremedi. Başıma, gert bir çeklç darbesi Inmiş gibiydi. — Ciğerlerimi — yırtarak bağırdım: — Sakın ananem öldü mü, Böyle, süyle, »ne — sanuyorsun? Cevab versine Fatma teyz.! Foçkırıyordu. — Büşim — ellerl. ,Ba Hüznü ö'_lyo_ — Başı Linel yüzde — bağlanımış bir kafa anlaşma biliyetlerle ölçüle bilen birşey | sının eandeti İçinde bir ukalâlık dir. Dünya ile olan menfaat | rabıtalarını da bunu İlâve eder: | sek korkumuz daha fazlalaşır. Ben çocükken pekâz - korkar dim. Fakat hayatı daha genlş gözlükle seçmeğe — çalıştığım günden İtibaren korkum art: miş ve yükselmiştir. Bu, belki kuüdretini hodporestiden ulıyor. Yani çok yaşamak ve çok şey- ler yapmak İstiyorum da, bun: ları yapamadan ölüveririm, di- ye korkuyorum. Masmafih kor- kunun bir nevi telkin oldoğu: nu da k bul etmeliyiz. Çocuk. larda korkunun azlığı bu tel- kinin henüöz kâfli mikturda yapılmamış olmasındandır. Ben, hayatta çok - tehlikeler geçlir- dim. Fakat onlarda, kuyvetli bir korku sezememiştim. Geçen sene İse bir ameliyat oldum. Ölürüm, diye © kadar kork: tum ki, tarif edemem. Biraz evvel söylediğim gibi, bayata daha fazla bağlanmak — ve ya- ranmak İstediğim için olacak!. Ba mes'ele, filozofiktir, çok münakaşaya değer ve muhtelif kayuakları vardır. — Ya sevincin, duyduğun en büyük sevinç hanglaldir?. — Zor, zor; bulamam.. DI yebllirim ki, hayatta maddeten henöz çok sevinmedim, belki Mmanevi bazı — sevlüçler — tatım- gmdır, Fakat bünları şimdilik birbirinden tefrik edecek kabi Hyetim kalmadı . — Peki, saadeti nasıl telâkki edersin?. — Saadet ha?... Bunun te lâkkisi herkese göre değişir. Keşki bir köylü olsaydım da saadetl en küçük birşeyde bul saydım!. O takdirde size bunü basit bir şekilde tarif ederdim. Mes'nd yaşadığım günleri kuv. vetle birbirinden — ayıramam. Bazı gönlerim olur ki, lstedik. lerim tahakkuk etmiştir. İçimde bir haz dayar, saadet bu mudur acaba?. Diye düşünürüm. Hal- buki bu düygu ve düşünce ya:- Tit : yamalak birşeydir. Sandeti, iyi geçinmek ve bol para İle yaşamak şeklinde düşünenler de yardır. Fakat ben bunların biç birine yanaşmam, Rahumun le- tediklerinin hudüdu — yoktur. Neyl versem, yetmez! diyor. Ben eaadeti, bazan, bir karın cayı öldürmeden geçmekte, ba zan gözel bir uykuda, bazan da benlinle syol şekilde düşünen ve konuşan arkadaşların bir arada toplanmasında bulurum. Fakat bublar da çok sü — kal- dırir. Meselâ, bazan Orhan Ruhmi kalkar, tatlhı, ayuştaral. muş, bepimizçe aynl neticeye min arasında yönıbaşına yıkıl- dım: — Demek öldü öyle miz. Annem öldü. Zavallı kadın beni görmedeü öldü.. Başınıı kaldırdım: — Peki -dedim- Nevin ne- rede, Nevin nereya gitti? Gene cevab vermiyordu. Gene çenesi — açılmıyorda. — Ortada zebirli bir hakikat — vardı ki, bana ahlatamıyordu. Hakkı da vardı: Copbelerden — kimbilir ne ömlidlerle dönmüş bir askere, zevceslain ve annesinin öldüğü nasıl söylenirdi!. Bunun bir insan Özerinde yapacağı kor kunç tesiri, bu kadının — kalbi yapar, o muvakket dayguyu da yıkar, geçer.. Arkadaşım Bay Hüznünün bu tarifine aldırış etmedim, güldüm: — Değil mi, yapmaz muın?. Dedi.. Ben ona cevab vere ceğlm yerde, yalamın, erkek tarafından mı, kadın tarafından mı daha fazla söylendiğini sor- duam.. Dedi ki; Bu, avalletin belâlımı!. Yalan göylemek, bir ihtiyaçtır. Hattâ, bazı terbiye nazariyele- rine göre, çocuklarda yılııi töylemek, aranan birşeydir. Ya- Tançı olmuyan çocuk, yapmak ve yaratmak kabiliyetine malik değildir, ruht tekâmülden geri kalmışlır, addedilir. İnsanlar asrasındakl tabli seyri sezmiş olan Makyavel bile, ayni fikri milletlerin hayabına teşmil ede- tek (Yalançılık, bir nevi İdare #isteminla vasıtatıdır) demiştir. Yalanı en Çazla klınin töyledi- ğine gelince; Erkek, axz çalışkandır. ve amellerisin (İşlerinin, çalışma- tının) netlccelnc razıdır. Kadın daba (fazla çalışkandır, fakat banün neticasine razı değildir. O, hergün, erkekten fazla de- giemek İster. Mahtelif şeklilerde gözükmeğli sever ye bunları yapmağa çalışırken, yalanı Ibda eder. Oğun basltlikten mürok. kebe doğru kaçmak, — idetldir. Oldağa gibi görünen kadın pekâzdır. Maamafih, bütün ka. dınlar yalancıdır, demek İste- miyorum, Yalan, ebediyete göçmüş olan Havva anadan başlar, Nasıl ki oodan sonra gelen peygamber- lerde ayni yola düşmüşlerdir. Azrı hazırın - feylesofları — bile, hakikati söyliyeyim — derken, yalan söylememişlermidir? Yalan, bir yanlışlıktır. Fakat yalan değildir. Bunlara dikkat etimelidir: Bay Hüznü; — Yeter yahu » dedi - beni imtihana çekmiş gibi soruyor- tuni. Hoca adamlar böyle çeye yanaşmazlar!. * .. . Bir Izah Gazetemizin perşembe - sayı- sında anketimize cevabları çı kan dabili bastalıklar — müte: basmerı doktor Bay Ziya'dan hir mektab aldim. Sayın doöktor, mühim bir noktayı İzeh edi. yor. Aynen yazıyorum: Sayın Bayım; Anketinize cevab verdikten sonra İkinci görüşmemizde ufak bir. hasbihalde bulanmuş ve — O da an gitti; o da mı topraklara düştü?. Dedim. Cevab yerine sadece ikt ellain — avuçlarını evvelâ dizlerine, sonra yumrukları İle bağrcını vurdu: — Dayanamiyorum — oğlam, Bunları sana nanl söyliyeyim benim bahtaz yavram!.. Hiç olmauzsa birisini bari göreydin!. Keader... Kader... Gözü kör olson bu kaderin.. Bevim gibi seksenlik bir İhtiyar durüurken onları alıb götürdü. Bu ihtiyar halimdo, iki kara haberi baza verdiriyor... Barada yanyana, kanbar iki ağaç kütüğü gibl sabaha kudaf kaldık. — Ağladık, — söyledik, ve şunru elbettr takdir ederdi. | derdleğlik ve öpüştük. Bu defa sakin, bir sesle: inütevekkel Hayatta artık benim bu ka dından başka, bu eski baba, benim, ( Kadın no olduğana — söylediği sınız. Bu cevab * her ne kader alâkadaf ( benim söylemek anlaşılmamış ziben bu mektob neşrini diliyorum: — Maksadım, kızaca V Kadın ve erkek HS devirlerinin fiz; yono tetkik olanurtı lak devrinde her İkl de tekâmüle doğru İ Tarda bir — evolüsyof Kahil devre girdik erkeklerde — birçok fonksiyonlarındakl Kstikrar peyda eder- İhtiyarlık, hattâ dar sabit kalır. K kâhil devreye bile bazı uzavların * | larımın devri evoli vam eder ve Mi sürer. Bu bahsı fazla tafsil * ceğlm. Tafsilâtını biyet meslokdaşlara * rüm. İşte yakarıda &* nazar noktasıdır kİ, erkek aranında bir bak $ riyor. Yoksa hiçbir fark bulanmadığıdı dimin da erkek muvaf fak olmak * olduğunu kabul Dahili Cuma G“".“î Bisiklet Yarışları anlld' Cuma günü sabahı De tafa caddesinde teşvik bisiklet aür'et yarışı 1“F f Ikl ı=no SPşEK İ Riri lnııhl. ııııııdı Cai dan Ahmöğ İkinci — seçmede Müstafa birinci, lı""" Süleyman ikinci oldulif | Final koıı::: ei Altay'dan — Müa K.S.K, tan Koraloi ; ciliği İzmirepor'dan ü üçüncülüğü kezandılar: — Ünümüzdeki r'"; A öğleden sonra -'.ı turluh bir koşu dabt stadyomunda yap Yunanlı Elll Evvelce ziraat fından satılan Y A nin defterdarlığa € mışlır. Ba I4 kadar tamamlanacaktı . bir hafta daha ü âlile mirası Falmâ başka kimsem yoktu. .. ben de onun İçin ayel yetteydim.. Evvelâ annem slmüt € *ğ kadın: ç — Ah Nazım, !'" Li göremiyeceğim.. Diye diye gö Annem ölünce Şadt! çok barab olmuş. çok | j ve sarsılmış.. Bana gnıdııdlB' (Bılıııııııılı. Nerede mecbuldür, csir düstül lenmektedir.) .:ııuıfl' cevablarla hep geriy? müç.. Neyin, bunül — kendini yelse kıplıfâv Fatma teyze: