J Milliyet ve Beyuelmileliyeı. ae d Konya Saylavı Bay Ali Rıza Türel'in Halkevin: ÖYÜ Kölorana. Devletler; yirminci asrın ba- WDa kadar bu rejim altında Yağadılar, — Bötün — ihtilâfların İ.'_"— Çarel balli — küvvet İdi. Şanlış, hâkimiyet prensibi, ':'Iıulı diğer — telâkkilere Seryanlara da yol açtı. Bir: Bitinden tamamile farklı ve :"'Hn- tamamile zıd . olan Sereyanların — biri (İftirak) , .B'“ ('Upıryıliım) cereyanıdır. vletin İnsan — taazzavları h ©da en mütekâmil ve fer- Bötün esaslı Ihtiyaçlarını ğ * kadir bir taszzu şekli ©Bü kabal edilince - ki hiç '::"nlı bu fikir de büyük hakikat — vardır. - Bunun Betlceti olarak o devlet içinde Büüra Aâliyo nazaran ekalliyet Ka n kalas, nti Oltadığını fddla eden milletler 8 di kendilerini idare he- ': Ve binnetice İatiklâl daiyesi .“'N.luecıkuı Şayed, bükim * bu arzuya mühalefet tak arada mücadele başlıya- h&. bunun — neticesinde ya o _k'll hareketi muvaffak vla- Yahad da akamete vürya —lı:l millet daha fazla ezile- tarür, Bu cereyanlar, 19 uncu büyük bir genişlik ikti- Simiş ve kısını azamı mu .,_::Zıue. yani iftirakla ne- deyi Üşti. Öyle ki bu asırda ı!l. adedi 20 den 60 gı a Uşlur, Bugün cemiyeti ak- Atasını teşkil eden 50 kü devletin yarısı bile 19 uncu .“_"-yıuu. mevcud değildi. St tamamile mubolif zıd İktnci eereyanda “Emper- » gereyanıdır. ve bü ( Devletin mutlak ) prensibin netlce- Bilhassa — yenl teşekkül Olan genç ve zinde mil- bu cereyanın daha olduğunu — görüyoruaz. ler, devlet halinde v etlikten sonra, İhtirasına kapılmış * Bunun İçin de, meşru bulamayınca (Çoğalan er bulmak, tabli hu- İebin etmek, milli vahdet Eetirmek gibi) bin bir icad etmişlerdir. Böyle Büamütenahi — surette * ir. ı..,':"”n veya kültürel - Cul- diye bir emperyalizmin de müşahede et Ba dür. ıg..."ı'rnıı—ı zekâ, seciya Üğep * medeniyet itibarile d .:.'l-um falk — oldukla: Tülgy, h* *den milletlerde gö: ka ı'—,nhll Almanya, bogün- aaj '8'nın vaziyetini buna Rün KYK gösterebiliriz. (Bu: H_::"'ı milletlere yeni bir ,%_';-i bir ahlâk ve yonl tistemi getirdiği da- ? AT Çi ff £ £ if * bükimiyet) mef hu Müharref yeni birer İecellisini teçkil eden bu ."';::kındı ne düşü y tereddüd hü- N:"-Mnı ki her ikisi de Ptensiplere istinad ettiği teyan g” Sararlıdır. Her iki da esasda ayal gayeye wı': “ı—_"' ve — mutlakiyeti “idok. Bir ferd, tâbilye- S—:'"Nliblllı ve lul:l’ıı OA p cbir sarar gelmez. ” —Iüııeıyııd._ b ) Z J Yiz £ İ 17 NİSAN KUN Askere Davet İzmir Askerlik şubesinden: 1 — Önce ilân edildiği gibi askere çoğınlacak olan erat'ın 21 Nisan 935 gününden lti- baren tertib edildikleri yerlere gönderilmelerine başlanacaktır. O günde behemehal şubeye gelmeleri ve gelmiyenlerin ce- za görecekleri, 2 — Çağırılan * erat'dan e- kerlik — hizmetlerine — karşılık bedel vereceklerin nihayet 20 Nisan 935 cümürtesi günü bedellerini akşamıda — kadar yermeleri ve bugünden sonra bedel alınmıyacağı. 38 — Geçen teşrin 934 top- lantısında bedel verenlerin ve daha evelki toplantılarda bedel eratının 26 Nisan 935 per şembe günü talim kıt'alarına sevkine başlanacaktır. Bu era- tın da o günde şubeye gelme- leri ve 1 Mayıa 935 günün- den sonra geleceklerin iki misli yant 12 ay talim hiz meti yapacakları İlân olunur. Halkın Sesi Gazetesi (özür Diliyor.. | — D İstanbul senal ve işçi teşek- t küllerinde vukuu İddla odilen bir sol istimal baberini aynen sütunlarına — geçlediği — bhalde, vak'anın İstanbul'da olduğunu işaret etmiyen ve bu hareke tile fikirleri bulandırmıyı bebiyet gazetesi, dünkü yazımıza cevab veriyor. Cevabı okuduk. Şöyle diyor: * O baberi İstanbul'da çıkan akşam gazetesinden aldık. Yan- lışlıkla, altına (Akşam) demeği unutmuşuz. İzmir esnaf cemi- yetlerinden — özyürekten özür dileriz. (Halkın Sesi), cıkla kesseydi, arzusunu yerine getizmek İçin dilediğini yazar, geçerdik. Fakat ne gülünçtür ki, (Hal. kın Sesi) gazetesi, yaptığı bu reketin fenulığını örtmiye çalı. şarak bize de çatmak sevdasına düşmüş.. Herkes gibi, biz de, bu çırpınmalara sadece — gül. mekle iktifa edeceğiz. Burada bir noktaya temes etmek İstl: yoruz: (Halkın Sesi) gazetecsl, başka yerde — olan — vak'aları — yer ve zaman göstermeksizin &k sık sütunlarına makleder ve böylelikle hüsnü niyetlinl (!) gösterir. Bu, onun huyudur. Bu son hareketi gözümüzden kaçsaydı, eminiz ki, huyundan vazgeçmiyecek ve dulma şuru- dan buradan yazılar alarak İz mir'e maletmiye çalışacaktı. Arkadaşımızın, bu vak'adan sonra, İtiyadımı — değiştirerek Hanya'daki vak'ayı Konya'da göstermiyeceğini — umuyor ve kendisine bir keze daha dikkat ve basiret tavsiye etmeyi bir meslekdaşlık vazifcsl biliyoruz. Beraat Dedebaşı — köyünde Bayan Fatma'nın şiddetli korku yüzün- den çocuğunu ân.nımeılna sehe: biyet vermekle suçlu Ali kızı Bayan Hudice'nin şehrimiz ağır ceza mahkemesinde özerine gö rülen duruşma neticesinde suçu sabit olmamış ve — beraatine karar verilmiştir. işl bu kadar- biz de onun veren ( Halkın Sesi ) * Günün Şar duyumları Seyyahlar Izmir'den Memnun Kaldılar. Büyük Atlantik Vapuru Dün Akşam Limanımızdan Gitdi. Dün İngiliz bandıralı Atlan tik adlı seyyah vapurile 328 seyyah şebrimize gelmiştir. Sey yahlardan — yalnız iklal — Dani- marka'lıdır, diğerleri İngil'z'dir ve yarıdan fazlası bayandır. Soyyahların — pasaportlarının kontrolu kısa bir zamanda ya pılmiş ve emniyet müdürlüğü Bön aldığı tedbirler — netlcesi olarak seyyahlara birer — kart Şverilmek suretile kolayca şehrej çıkıb gezmeleri ve Yepura dön. meleri temin edilmiştir. Seyyahlar zabıtaca kendile. rine gösterilen bu kolaylıkdan çok mütehasalt olmuşlardır. Bunlardan 190 bayan ve bay körfez Idaresinla bir vapurnna binerek doğraca Alsancak va pur iskelesine çıkmış ve oradan Aydın demiryolu kumpanyası. nın Alsancak İstasyonuna kadar geçerek Efez'e gidecek olanlar için hazırlanmış olan husüsi trene — binmişlerdir. Efez'e gi den seyyahlar saat önbeşe ka dar — hörabeleri - gezmişler - ve Selçak'teki Selçuki eserlerini ziyaret etmiçlerdir. İbhtiyaçları nn temini İçin her türlü ted bir. daha evelden — alınmıştı, Seyyahlar saat 16,30 da Alsan cak İstasyonuna gelmiş - olan hususi trenden İnerek gene Al- sancak İskelesinde kendilerini bekliyen körfez vapuruna bin- miş ve Atlantik vrporuna dön: müşlerdir. Şehre çıkan seyyahlar da; İz mir ve huvalisi üsarımtika mu- bibleri cemiyetince — ayrılmış olan dil bilen — okulalar ontmanlarının rehberliğile Ka dife kaleslai, ceki İmir hafri yatımı, müzeleri, Hisar camlini ve şehrin gezilecek diğer yer- lerini — gezmişler, — tetkiklerde bulunmuşlardır. Vapur; — İngiltere'nin ( Su: tamplan) |llmanında bareket ederek Pire'ye oradan da ilmu nimiza gelmiş, akşam — üzeri sant o0 sekizde — Kıbrıs'a bere- ket etmiştir. Vapar Kıbrıs'tan Tunus'a Cebelittarık'a giderek Togiltere'ye dönecektir. Atlantle vapuru oönsekiz bin tonluktur. İçinde yolcuların her törlü istirahatini temin edecek vasıtalar bulunduğu gibi yöz me havozları, banyo daireleri, tenle kortları, güvertede koşu yerleri, golf sahaları vardır. Bir kaza vukuunda bütün küçük motörleri ardına bağlıyarak saat- ta on mil hızla çekebilecek kuvvette bir de büyük motörü verdir. Sinema salonu, İstirahat salonları çok mükemmeldir. Li- man İşleri umum müdürlüğü; körfez — vapurlarından — ikisini seyyahların vapura gidib gel- melerine tabsis etmiş ve bu iki vapur saat beşında bir va- pura yolcalarını taşımıştır. Vapur saat önsekizde bütüo yolcularını alarak Kıbtıs'a ha. reket etmiştir. Seyyahlar ara- gında sekiz lord vardı. Meşhur lord Şerbürl İle Sir Davld Makavan, Lord Core Krlistal, Von Tamila Buton, Kontes Mis Fati de bunlar — arasında idi, Danimarka'lı baronun adı da Hans Rozen Krayç idi. Seyyahler şehrimizdeki — ge zintilerinden çok memnon kal mışlardır. Afyon Kaçakçılığı Muha- kemesi Dün Başladı. Jozef Bardo, Di-ğ_erleri Suçsuzdur, Onların Haberleri Yoktur, Ben Yaptım, Dedi. Derince vapurile, Hamburg yöolile Havana'ya badem sandık- ları içinde Afyon yollarken ya- kalanmış olan Jozef - Bardo ile Leon Matalon, Antuvan Regüze, Bohor Franko, David Abolafya, gümrük komlsyoncusu Osman Nurl ve gümrük muayene me- “moru Aziz Bayların duruşma- larına dün şehrimiz İhtisas mahkemesinde başlanmıştır. Suçlulardan bay Jozef Bardo; Şalom kurdeşler ticaretbanesinde altmış lira Gücretle çalışmakta idi. Mevkuf ve gayrl mevkuf suçlular; bu kaçakçılık vak'a sında mühtelif derecede alâkalı sayılmakta ve şimdiye kadar birkaç defa bu şekilde afyon kaçakçılığı yapmak ve âlet ol- makla maznundurlar, Jozef Bardo; hükimin susl- lerine cevab vererek demiştir ki: — Çalıştığım mağazadan al dığım ücret azdı. Havana'da bir kumusyoncudan afyon sipa- rişi aldım. Yözelli kilo afyonu tüccar Devid'den bir kısım parasını vermek — süretile satın KEĞİRMN aldım. Ayrıca 900 kiloda ba- dem satın alarak bunları Ha- vana'ya — göndermeğe teşebbüs ettim, vapur Hambarg yolu ile gidecekti. Bundan evel sırf alle ml geçindirebilmek için Hava: nada bulanan komlayon evin: den iki defa badem ve İncir sİparişi almış ve göndermiştim. Bir defamında Türk parasile 105 lira, ikinel defasında da 8O0 Vlira kazandım. Son defa yaptığım afyon İşinla kaçakçı: hk sayılacağını bilmiyordum, çünkü buna dalir olan kanun- dan haberdar — değildim. Tene keci Frankoya, tüccar David Abalofya — delâletile müracaat ederek dokoz kasa yaptıarttım. Bu kasaların İç tarafı teneke levhalarla lehimlenmişti. İhtisas hâkimi, bu sözü üze- rİne suçluya İncir ve bademin İyisini nasıl farkettiğini sormuş, suçlu da koklamak suretile taze ve bayatım, İyl ve kötüsünü anladığını — söylemiştir. Suçla çalıştığı mücssesenin ve diğer- lerivin bu kaçakcılık — vak'a- Müallie ee ça lerin Hakları.. Buna Çare Aranıyor.. Vilâyet Genel — Kurultayı büdçe encümeni dün, maarif büdcesi ile muhtelife masraf büdeesin! hazırlamıştır. Encümen her iki büdeenin müvazeneli bir şekilde bazırlanmasına çalı- mıştır. Öğrendiğimize — göre — mual- lmlerin kidem — zamları ile tazminat şeklinde — verilmesi gereğen — paraları İçin varidat büdeesinde, Genel Kurultayın toplantısında bazı üyelerin gös terecekleri yenl - varidat kar- şilik tatulmak süretile tahalsat ayrılabilecektir. Bu — taktirde yaridat büdcesl kabarmış — ola: caktır. Bu fazlalığın yol purası varldatındaki fazlalıktan ileri geleceği söylenmektedir. Bu Haftaki Koşuya Hangi Atlar Girecek Cuma günü Kızılçalla ala- nında yapılacak at yarışlarına girecek hayvanlar tesbit edil. miştir. Birinci koşuda Zeybek, Fer- rüh, Alceylan, Kumru — ve Mes'ud. İkinci koşuda Dilber, Kader, Oktay, Ümid ve Gür- büz. Üçüncü koşuda Aşiret, Tomru, Ecol, İstiranca. — Dtör- düncü koşada Nana, Suha, Kap, Klâs, Bozkurd. Beşinci koşuda Conk, Bekâr, Markiz, Odapeşt, Grandezza, Çelenk ve Ronflon koşacaktır. sında biçbir alâkası bulunma dığını, bir. cuma günü bay David'in — moğazasında — afyon ve badem sandıklarının — kapa- tıldığı, bunlarda hiçbir ayrı işeret — bulunmadığını, kumns- yoncu bay Osman Nuri'ye bun- ları vapura yüklemek tuvassutu içla ricada bulunduğunu, onun da kebul ettiğini anlatmıştır. Hükim Hazırlık — tab- kikatında (Ben Osman Nuri ile 600 liraya bu İş içla anlaş" tım dömişsin. Şu halde Osman Nurl de kasalarda #afyon bu- landuğunu biliyorda. Saçlu; bay Osman Nuri'nin suçta bir alâkası bulunmadığını bu Wadesinim tezyik — neticesi © şekilde tesbit edilmiş oldu- ğgönu söylemiştir. Bundan sonra İstlevab edi- len bay Üscmaa Nüri; Jozef Bardonun tcaret odasında mu- kayyed bir tüccar olmadığı ve gümrüğe kendi namına beyan- name veremiyeceği İçin beyan. nameyi kendi mnamına yazıb verdiğini, buna — mukabil de yirmi lira aldığım, yalmız bir gün evelce gönderilmiş - olan mahsullere mukabil Havsnadan 25 bin franklık bir çek gel: mesi lâzımgelirken 200 bin frank: bk çek geldiğini, bu fazle pa ranında — İleride — göndereceği mallara ald olacağını tahmin ettiğini, kendisinink asalar da #fyon bulunduğunu bilmediğini anlatmıştır. Bundan sonra diğer suçlula- rın da WHadeleri alınmıştır. Bun- lar kasalarda afyon bulundu- guna bilmediklerini, bu işte alâkaları bulunmadığını, yalnız olarak Jojef Bardo'nun yaptı- fımı ve suçun da ona ald oldu- gonu söylemişlerdir. Gayrimev. kuf suçlularla şahidlerin din- lenmesi İçin duraşmanın devamı başka bir güne bırakılmıştır. Gene Köylü Kılığı Mes'elesi. Gerçe adamlık kılıkla değil- dir amma, gerek eskiden, ge- rek yeniden, cemiyet yaşayı: şında kılık, epiyce rol oyna- mıştır. Nasraddin hocanın kürk hikâyesi malümdur. Bugünde, kelle kulağa, kı: lığa, gösterişe ayni derecede ehemmiyet verilmektedir. Ken- dimden bilirim: İyi giyindiğim günlerde et rafımda beni hiç tanımıyatılar, bena daha yakın oluyorlar. Va- purda, tramvayda, şurada bura: da bana yer görteriyorlar. Fakat kılığımda bir. - aldırmamazlık, bir düzgönsüzlük oldu mu, he- men İş tersine dönüyor. Dün sokakta İngiliz seyyah- ları dolaşıyorlardı: Bizim bir köylü vatandaya özun uzun baktılar. Ben bu bakışta bir başkalık sezdim, gücüme gitti doğrusu.. benim kanımdan, benim 80 yoümdan, benim milletimden bir kimseye yan bakıldığına bile dayanamıyorum. Fakat ne çare, o vatandaşın dâ kılığı, hant öyle bir biçimde Idi ki, ben de şaşırdım: Kasket yağlanmış, güneşliği bir tarafa kaçmış, kısa, düdük gibi bir caket, dizlerine kadar eski zeybek bozması bir don, (Pantalon yerinde) onun altın. da, diz kısımından — sırıtan be: yaz, pamuk dokuması bir iç don, daha aşağıda çengelli bir tozluk.. Belde de kulın bir kuşak.. Çoğumuz fakiriz, yokluğu tatmış İasanlarız. Fakat hiçbir süretle bu kılık derbederliğinin toplandığı kötü bakışlar ve İnce tezyitler karşasında sassmayız. Bu, fakirlik işi değildir, »» şayışa, cemiyetin umomi rerv- kine, medeniyetin — icablarına karşı dudak bükmek, omnz dilkmektir. Binaenaleyb bir ta- Taftan onu alıştırmak, ona ucuz, muntazam — giyinme İmâddını vermek, Öbirtaraftan da onan bu yanlış düşünüş ve bürlya- Üse müdahale etmek gere'-ir, Tekrar ediyorum: Ku fosanlık — (Venirlikle -da lhık hikâyesin de olduğu gib') tor- men aytı eyri reylerdir. Acama, kıyafetinde ruh ve kufa üstün- de tesl.i vardır. Dünkü koya mütasısıb, cübbeyi, latayı, abâni sarığı, İapçını attıktan sonra, kafasının karanlığından büyük bir kısmı da dağılmıştır. Çön- kü bu yeni kıyafet, onDun ru- huna — varulmuş bir iğae, bir aşıdır. Yenl cemiyetin — niza- mında pislik, rübi düşkünlük yazaktır. Şahsi ve cemli gurur taşıyacağız. Zevk ve hürriyetini eski ve ibtidsi bir felsefeye vermiş İnsan tipini 1lâh ve tas- fiye edeceğle. Sanayileşmemizin hedeflerin. den biri de şu olsa gerek: Hemen hemen ayni kalitede, güneşe, toza, yağmura daya: nanlar ve ucuz kumaçlarla bir köylü kılığı kabul etmek, bunu yaşadığımız gün, soysal alanda, terbiye ve rüha dayanan, öke- — momik durumu karşılıyan, ulu: sal onoru koruyan bir İş yep- mış olacağız. Orhan Rahmi Gökçe Kiskdü ) â İ 4 | | j