Tefrika No. 25 Anadolu'nun Tarihi Tefrikası eası ölmüş. Fakat Ne Yazık; Ara- mızda Geniş Mesafeler Var! Aksavngur, kılıç kullanmakta da usta imiş, İkisi birden bü cum — ettiler. Arkamı — divara verdim : Yarım saat kadar çarpıştık. Aksongor, kuroaz, dessas tilki. nin biri Idi. Kılıç kullanmasını çok beğendim doğrusu.. Nibayet iktocisini de çalımına getirdim, yuvarladım. Fakat kı- he parçalanmı: Akaungur, bir kahkaha atarak üstüme atı- lacak oldu. Mağaranın ağzına doğru kaç : tm. Biçağımı çekerek karşıdan f firlattım, Bu benlim en son oyuü- numdur. İstediğim adamı, İste- diğim yerinden bıçak atarak vuürüurüm, | Aksangar'an ölümü de ken- disl gibi korkunç ve çetin oldu. Saatlerce tepindi. Karşısında seyrettim, tüylerim bile ürper- medi. Namuslu, şerefli bir kabileyi kahbece bastıran ve insan oğul larını, köle gibi başkalarınu sa- tan bir alçak, ancak böyle te pine tepine ölmeliydi. Görüyorsun ya arkadaş, ben sön kerteye kadar sabrettim. İstedim ki, evvelâ onu alıp ya- rehıma götürelim. Hattâ iki düş- | $ f B Sileidan bili Gdikübk odi yordum. Ne çare olmadı. Adaz yiğit bunları söyledik: ten sonra, parmaklarının ucun- da saçlarından tuttuğu Aksun. ANADOLU — ——— Günlük Siyasal Gazete Sahip ve Başyazganı Haydar Rüşdü ÖKTEM Umumi neşriyat ve yazı işleri müdürü: Kemal Talât KARACA İdarehanesi: Tni “tlüel Dü GÜ €. Halk ıı'.ıı..nıl'ı’m içinde Telgraf: İzmir « ANADOLU Telefon: 2776 « Posta kutusu 405 ABONE ŞERAİTİ: Yallığı 1200, Altı aylığı 700, Üç aylığı 500 kuruştur. Yabancı memleketler için senelik aböne ücreti 27 liradır. Heryerde $ Kuraştar. —— ANADOLU MATBAASINDA BASILMIŞTIR Tefrika numarası; 25 » manastıra kapanmış rahib rahibeler sanacak.. Sonra ayağa kalktı. Nutuk irad ediyormuş — gibi bir tavır takındı. Fransızca: f — Madam ve müsyüler dedi- şu ağaçta sallanan büyük lâm- bayı siz de benim Fibi görü y Yorsunuz tabli.. İşte bu lâmba, İnsanların — hayatına bengzer.. Yarın, öbürgün gazı tükenecek ve sönecektir. — Anlatabildim efendim? Şu h ünü geçmiş nüsbhalar 25 kuruştur. BRG < ATES ArasınDA aa gür'ün kafusaı firlattı. Kafa, takır tükur, yuvarlan- dı, gltti. Yiğit başını salladı : — Ah bu liasanlar -diye ses lendi- bep bu kafanın zorun dan çekmiyor muyuz? İyilik te ondan, kötülük te ondan. Dün- kü Aksungur'u bugün toprağa sürükliyen de gene o kafa ol du. Haydi sağlıkla kal arkadaş! Bir göün gelir de buluşursak borcumu öderim. Ne yalan söyliyeyim Aybey, ben böyle bir yiğitle yan yal buluamak iİsterdim.! Sarmaştık, ayrıldı, pınarın aktığı yol bo yunca, kayboldu, gitti. Aradan iki saat geçmişti. Ben de yola çıkmıştım. Bir de ne bakayım : Aklıma birçok şeyler geldi. Yanıma gelince : — Ne var? Diye sordum.. — Sana birşey söylemesini unuttum. lııl"ındı bnluncı;n—. belki lâzım olur, Dedi ve şunları anlattı : KO gün mağaranın kapısında içerisini dinlerken, daha buzı şeyler duymuş. Decee batı ellerin de bundan bir ikiyöz yıl evel bir adam çıkmış. Adı Maüham med İmiş. Bulunduğu yerler, yanık, susuz kum çölleri imliş. Oralarda kara renkli Arap de- dikleri Insanlar otarurmuş. Ben onların adını bir. vakit Çin'e gittiğimde de duymuştum. Bu Muhammed, başına bir yığın insan toplamış. Peygam- ber olmuş. Yeni bir din güt- müş ve sonra ölmüş. Şimdi onun dininde olanlar, Asya'ya hücuma kalkıyorlarınış. Aybey bü sözleri duyunca sapsarı kesildi : — Demek doğru imiş. Soğd ellerinde çıkan haber yanlış ve ya yalan değilmiş. İran klsra- sını bucak bucak kaçırtmış, di. yorlardı. — Bah, tâ kendileri! Bun. lar, bizlmle başa çıkamazlarmış asmma; içimizdeki bozukluk İş lerine yarayacakmış. Çin Ha- kanı ile de anlaşırlarsa iyi ola- EN Yazan: Orhan Rabmi Gökçe müteakib Nüveyre, bunu kadebini yuvarladı.. — Gördünüz mü -dedi: ne Mirabo, ne de Danton benim kadar hatibtir. Haşmet ve ben onu alkışla- dik. Ba alkışa kendisi de İştirak ettti ve: — Nüveyre — Hanımefendiyi tebrik ederim. Çok muvaf fak oldular. Dedi. Demek ki, Nüveyre olmuştu. Ben de başımın Aybey, — Kahbelik! Diye mırıldandı. —0 delikanlı bana daha birşeyler söyledi amma aklımda tutamadım Aybey. Bağarasındaki papas hükümdar da ölmüş, dedi.. Aybey, Salağı kolundan tuta rak şiddetle saratı — Ne dedlo, ne dedi danmadığından ermln miri: hiş İşitimiş olmiyasın. Buduüt mı dedin, iyi düşün! Hah, hah! İşte öyle. Be oim dilim dönmiyor da söyle miİyorum. Verdan Aybey garip bir heyecanla beyecanla — serahv Seli onun sendeledi”i — Şu (taşın Üsiüne otur Aybey! O hâülâ mırıldanıyordu : — Yalnız kaldı. Kocam öl dü, yapa yalhınız keldi.. Fakat ne yozık! (Aramızda bir. daha aşılması mümkün olmıyan top raklar var.. Salak, hayretle ona bakıyor ve bir taraftan da ensesini ka- pyordu. Bir iki defa ağzım aç tı, birşey soracak oldu. Yapa madı, suştu. Babsi karıştırmak İstedi : — Karnın aç mı Aybey! Delikanlı, Salağın yüzüne dik dik baktı : — Ne adamaın be Salak? Ben seni bir türlü adam ede- miyeceğim. Bemen kör boğazını düşünürsün. Salak, saf saf, güldü : — Başka neyim var kl » yl- gitim! Boğazımla hayvanım, kı- boam, kargım, okum. Aybey gayri ihtiyari güldü ve uşağına yaklaşarak onu omu- zundan okşadı, yanaklarından öptü : — Ya ben, ya ben! Beni Batıl unuttan! — Sonu var — 23 Nisan Çocuk haftasının ilk günüdür. larımın tatuşab atmağa başla: dığını hissediyordum. — HAaşmet, itidaline hâkim gibi görünmek lstiyordu. Fakat onun da siyab, derin gözlerinden zaman zaman bazı parıltılar gelib geçiyordu. O da neş'eliydi bu akçam.. — Nüveyre -dedim: - yeter artık.. Nüveyre yüzüme baktı: — Sen — Nüveyre — ublaya bundan sonra kumanda ede- mezsit Nazim ağabey, İçmemek İçin 1srer ettim, diolemediniz. Şimdi dinlememek sırası bana geldi.  İçkinin tesiri arttıkça, içimde sstırablarım — da, ağcılarım da dile geliyordu. Gözlerinin her bakışı, beynimin ortasına sap: lanıyordu. Dakikadan dakikaya müvazenemi kaybettiğimi — gö Aydın, (Hususi — gecikmiştir) — İzmir kız lisesi talebelerin den 60 kişilik bir grub dün başlarında müdür ları bulonduğu halde özel oto karla Aydın'a geldiler. Konuk ları Halkevl bandosu, — parüi, Helkevliler ve okutanlar durakta Konuklar — #oğrü *k, kendilerinc içilirken parti ve okotan karşıladılar. Hslkevline gel Çöy verildi. Çi oamıada vilâyet idara heyetin | den Bay Sırtı Hün ve Halkevi amın ı da iraj Lire çevirmeni karşılık verdi. Ko Ralkevinden çıksrak orta ve san'at mektebini gez diler ve pmnar başına giderek öğle yemeklerini Ve öylev söylediler. nuklar yediler. snat 15 te karşılıyanlar tarafın dan — uğurlanarak — Aydın'dan ayrıldılar, * İzmir kız lscel müdürü Bay Haydar Candanlar'dan aşağıda ki mektubu aldık: Mektebimiz talebesinden 60 kişilik bir grabun 12 oisan Kırkağaç'ta Gençler Bir- liği kongresi... Kırkağaç, (Hususi) — Gençler Birliği kongresi, C. H. partisi başkanı bay Rıza Dolman'ın başkanlığında toplanmıştır. Kon grtede bütün münevverler ve gençler bulanmuştar- Nizamna- mede — değişiklikler — yapılmış, spor, musiki, temsil kollarına yeni çalışma programı çizilmiştir. Yapılan seçimde idare hey- etine Maarif memaru bay Ne- cib, musllim Hasan, tapucu oğlu Necati, tahsil —müfettişi bay Asım, matbaacı büy Meh- med, tüccardan bay İsmail Fu- ad, nüfas kâtibi bay Celâl geç- mişlerdir. Himayeletfal kongresl de top- lanmıştır. Gecenin saat önbirini bul- muştuk, Kolları, göğsü, beyaz mermer gibi donuk, fakat sıcak bir letafetle kımıldadıkça, da- hyor, dalıyor ve - çıldırıyorum. Bir saniye için gözlerimi kapadım. Sanki çebrelerimiz yaklaşıyordu. Sanki dudakları- mız birleşiyordu.. Başımın göğ- süne düştüğünü ve sanki bir kitle balinde yuvarladığımızı görüyorum, Hayal!.. Delilik!.. — Ne düşünüyorsunuz Na- zım Bey? Deyince derin, tatlı, bayıltıcı, öldürücü bir âlemden — şiddetle oyandırılmış — gibi — olmuştum. Bakındım: — Düşünmek mi -diye ke: keledim. farkında değilim? Nüveyre bir kahkaha attı. Izmir Kız Lisesi Talebe-|Tekat'ta Mo- sinin:AydınEGezimis İzmir Kız lisesi talebesi Aydın Halkevinde çay içerlerken dern Bir Nahiy€ —-. .— Bataklıklar da Kurutuluyor.. İstanbul, 14 ( Hususi ) ” Tokat'la Torbal arasında G.:'ı isminde ve dört köyü Mt zinde toplıyan yeni ** maoasile modern bir P kurulmaktadır. — Yebi köy ervleri, yatı mektebi, F lizasyonu, bir hllmıelk köy nahiye merkezl caktır. Köylü sevinçle e yapmakta ve malzemeyi makladır. u Tokat'taki iki ııukl"'o_l_ mamen kurutulmuştur. W güle köyünde 45 hektaf yi rak, ağaçlık yapılmak lıı cuma günü AÂydın'a yaptığı g b » a ğ köylüye dağıtılmaktadır. bir — tetkik z'vılnllılnd: buşta taklıkta 445 metrolik I'd Parti ve evimiz idare heyetile aa emniyet müdürü bay Şâkra, | Y mur. — iahisarlar başmüdürü bay Sırrı, Tavas’ta avukat bay Cemal, ortamekteb müdürü bay Yıldırım, san'atlar mektebi müdürü bay Emin ve birçok muallim arkadaşlar ol- düğu balde bütün Aydın hal- kından gördüğümüz alâka ve teveccühden dolayı son derece memnum ve minnettar kaldık. Hepsine sonsuz teşekkür sevgi, ve saygılarımızın bildirilmesine değerli gazetenizin önder olma: Ağaç ve Köy Işle- rinde İyi Çıılışıyt"'"",ı #mı saygılarımla yalvarırım. Kontenjan —a 0 — Fransa Bizden Neler Alacak?... e. Ankura, 13 (AA) — Türk: ofisten bildirilmiştir: 1935 yılı ikinci ve üçüncü ay içinde Fransa'nın memleke: timize vermiş olduğu kontenjan bisseleri aşağıda gösterilmiştir: 1 — Nisandan Eylül sonuna kadar olmak üzere G ay için yumurta 3765 kental, Mısır 62500 ikilen Geçen sene di çati « ayrıca muvakkat kebule tâbi ölmak üzera / G0000 kamlel İT e ÇO i tır. arpa, 4544 kental, bu miktarın :'_':::_' :_'_"::";” petedi” Modus mucibince 14,000 ken- ; lerine yolların iki 4 tal olması icab ettiğinden bunun şör mötre arülikla eğti İçin teşebbüslerde bulunulmak- 4, mesini emretmiştir. tadır. Bakla 27,900 / kental, |a e Çakümel Mp fasulya 2000 kental, nohod | ©”de çarşıdan SA 2709 kental, mercimek için de olan kısımda fidi Jet ayrıca hisse İstemiştir. Köylerde yenl e"Ç lar İşe ve büdcelerin ! başlamışlardır. Yeni ©" 2 — Nisap, mayıs ve hazi- ran ayları İçin olmak özere üç çalışkan, sevilmiş y g Karacasn, Tevas'ü aylık kabuklu ceviz 450 kental, kabuksuz ceviz 765 kental, ta- neli hulâsalar 325 kental, deri | yün yakınlık M'Y"“L,Jr' soya bağlanmasın! . d Fakat köyler halkı 476 -A. dan 600 kilo modus ru bulmamaktadır. “Kaymakam Bay rıddl”ı:;.- Tavas — (Hususi) — »'İ kamımız Bay Fadıl Bali mesaisinden halk ıı-'/ Verimi gittikçe ıını-“;,f Vi  mucibince 476 -B. den de hlsse verilmesi için teşebbüs edilmiştir. yordü. Artık dili de iatfzamını kaybetmişti. — Düşünme dedi. Nazım ağaböy.. Lâmbalar sönmeden eğlenmek - gerek.. gelmiştik. Burada bir sed halindeydi: lazımızın altında bir halı gibi vzen! deniz, bol yıldll'? gök Biraz geçmişti. Nüveyre'nin | sltında, bafif gözleri, ağır oğır kapanmağa | Ses veriyordu. başlamıştı. Onun bir parça hava Beynim luu;.ıl' li lüzımdı. H z Nüveyre'yi DB ü birinin — dibindeki — Nazım Bey -dedi- bu elel sarhoş kızı biraz bahçede do laştıralım.. oturttuk. Bir dakikü Narayee' gölerek H Nüveyre, gözleri kapalı, mü- uykuya daldı. Nİ""'L/ tebessim ve kendinden geçmilş — Nüveyre, eçt bir vaziyette: Diye sarstım. d oldu: — Dolaştırın, dolaştırın.. Diyordu.. İkl koluna girmiş tik, Bahçede yürüyorduk. O, gözü kapalı olarak konuşuyor- du. Hayır sayıklıyordu. — Bir kadeh daha içseek mi dersiniz? Diyordu. Bahçenin kenarına Nazi! — Bırakımız bir parça uyusun. Ayakta dürüyo': diyordak. Başı YâP müştü, — gülüyordü uyuyordu.. -