Bütün #ratdaşları onü #Şhiris diye Boyu şaşılacak derecede kısa idi. girirlerd. Fakst me bir mesmua-| Buna mukabil Kafası — Mur içinde Şİ ce ve gazetede; ne de bir kitapta yatsın -—- Hasan beyi hatırlatacak ka- onun iki misrakik bir mamzumesin!|dax kocamandı. Bir omuru kalkık, öte. gören olmamıştı. Yalnız arasu's Kah-| ki de inadına düşüktü. Yalpalaya yal- velerde, gazinolarda ecbinden bir t0-| palaya bizim masaya doğru ilerlerken tür kirli tâğd çıkarır gaf: — Kn sön yazdığım marizuneyi din-| — İşte, dedi, işte bizim Ilham perisi lemek ister #wisiniz?.. Dedikten sonra | geliyor... etrafındakilerin cevâbını beklemeden okumağı başlardı. Yardıği ve okuduğu gevlerden yalın arkadaşları değil, kendisi de hiç birşey anlamazdı. Ona nazaran şilr denilen büyük ve Ince #8- pat anlaşıldığı gün Adileşmiş, bayağı- haşmız demekti. Bünun işin yazdığı) ha g'riöriri dalma anlaşılmaz geyler ol- masnd fevkâlâde dikkat ederdi. Sa- nat hakkında acaip .İlkirleri vardır. Meselâ: — Herkes tarafından anlaşılan şiir- ler tahan pekmeze bevzer.. derdi. Sizin şiirle tahan pekmes Arasındaki münasebeti Enytfüyaradığınım görün- ce o zaman iyahıat vermeğe mecbur olurdu: — Herkes Karışık DİE balde bir tâ- bek İçinde bulunan taban pekmeze i batırınca onun tatlı old 1. Afirtin herkes değil mi? İşte herkes taratın u vâ an- Jaşilan şürler de bi Müsaade buyurunuz da # 1 sinntlerle tahan pekme» atasında birağ fark ol- sum. Daha bunun gibi ne garip fikirleri, ne acaip düşünceleri vârdı. Zaten her- seyinde azami dereosde garibet bü“ nnmasını son derseede dikkat sder- di, Onun için şalr dömek.Öarib gdame demekti. Asil âdınm ne olduğunu kim- 4 bilmezdi. Şal” kend! kendine tahaf bir isim) takmıştı; Derdii kâtip... Her yare böy- le imza atardı, Geçen yaz bir gün Derdit kâtibe deniz kenarında bir bah» gede ras geldim, Bir wasanin başını oturmuş KÂR tomrarını açınış birşej ler okuyordu Beni yarındakt! Lske ye oturtlu: — Azizim, dedi, her boksöre bir me- necsr lâzım olduğu gibi her şair de mutlaka bir iham perisi (ster. Niha- yet ben de Köridime İşte Böyle bir po- ri Buldum. Şimdi bufadâ omü bekliyo- Fut Yerimden kalkmağa dâvtandım: - O halde müsinde büyurunuz da| bin gideyim!.. dedim. Ofnuslanma yapiştı. Behi tekrat yerime olurttu:. | — Hayır, hayır, dedi, size mutlaka ham pezimi takdinu etmek İsterim. Oturup heküyelim... Bahçenin Kağı- sindân giren Kadınları dikkat edinld. Bakalını benim Uham pertmi uzaktan) © görüp tanıyabilecek misiniz? Bu sruda bihşeve mes yüzü, hül- bakişli, ufak tefek genç bir kum- Yal kadın girmişti. Bu genç kadımi ç0- eükken, masallarda güzelliğinin med- hini senelerce dinlediğim peri padişa- hinin en küçük evi bir güzelliğ — Sizin 11 Derdit kâtip genc kadına. bakarak yüzünü buruşlurdu: — Aman birader... &ö1;ben öyle ee- ki Atfiem güzelliklerinden ağlamam... Nedir 5 byi8? Ağız burun üfücık.. Çehre, vücud gayet muntazam... Ben bu kâdar herfesi, bu kudar hesaplı güşsilikler nefret ederim #hanşür... Bi- Tak All aşlime”,.. Yarım saat sonra o bâhçeye ( uzüh boylu, sarışın bir kadm sirdi - Birer fala boyalı cimasına rağmen hakika- | Sonsuz bip şaşkınlık içinde Jaime. İlham perisi şaşı gözlerinin çarpık be- kişlarile âfkadâğıttı süzdükten sonra: — Ben oturamıyacağım. Doğrudan doğruya eve gidiyotum. #ende geç kalma... Çabuk gel... Yoksa karışmam Şalr Derali kâtip: — Peki peki dedi «İlham perisle o güzelim fırça gibi Kaşlarını çatarak Üdre etti: — Anladın deği mi? Sonra lâmı ei- mi bilmem, yuvanı yaparım hane... Şalr bunâ ds: — Peki. peki, rüyalarımın kadınıl... Bundan sonra kalbler mellkesi, rü- yaların kadıni bizi ters ters süzdük- ten sonta Yanınadan uzaklaştı. Şair: — İşte, dedi, füturlzt bir şairin il ham perisi ancak böyle ölur, Kusursuz bir güzelden herkes ham alabilir, bir sair için marifet böyle bir kadından İHiham almaktır, Hem artık Kusursuz jsüzel kadınların saltanati geçmiştir. Bu neviden güzellikler klâsikleşmiştir. Biz öyle klâsik güzellerden ifham ala- mayız. Fakaf âmaii göç kalmıyalım. Bira evel gidelim. Malüm ya, Ik ham perisi evde bekliyor. Bahgeden beraber çıktık. Meğer şair tam benim evimin arkasına taşınmış, Bahşelerimiz karşı karşıya imiş, O e, ben kendi evime girdik. Ara- ir iki saat geçti, Fütürist şairin dehşetli bir görülü koptu. Pencereye koştum. Vay efendim vay, «İlham psrisi. elindeki kocaman okla- Td ile biçare şairin ürerins yürüyor- dn. Kendi kendime: «Zavallı şâir. dedim, ilham perisi ona böyle mi fi- (ham seriyor?» Ertesi gi geldim. Bana: — Dün göce mükemmel bir mansu- me yazdım... dedi, bisim ilhami perlei sâyesinde... alayoi bir tavirla yüzüne baktığımı görünce iahat verdi; » Azizim modnst geçmiş şairler tü- Ihlardan, gurublardan, mehtaplardan, İ kadın bakışlarından ilham alirlarmış. Benim gibi yepyeni, gıcır gıcır bir galr böyle şeylerden lham alamaz. Benim Mham perim göslerinin ılık bakışları Me değil, meselâ elinde tuttuğu bir dana İle ham vermelidir. Ye- orijinal sanatın (hai da yeni ve orijinsi olmadır. Hikmet Poridan Es (ANKARA RADYOSU İ TI kânumüeyvel salı öğle ve akşam 1230 Program, 1233 Türkçe plâklar r 1805 Türkçe plâklar 1, 1803 Gatband evden çıkarken ona ras 19 Ankara! tiyatro şubesi İ talebeleri tarafından temsil, 19.39 Ha- berlef, 1945 Fas heğeti, 20.15 Radyi beni atitirmd ve ektofemi kurumu adi“ İva Ticaret vekili B; Mümtaz Ökmen arâtındân korüuğma, 21,45 Salon or- Kestrası, 2230 Ajâna ve bof#n hzberle- 1,26 örkesfrasi, 2) Dans mü- #i (PL 18 kâhunü€vwel çarşamba sabahı kalbinin melikesii..! İ Basetesi, 1045 Küğüe heyeti, 210 Uld- |" insanlar değil. Hele modern hayat Bitir kendilerine hiç yakışmıyor. Artık | müştü. e ae m ka tedi 8 Program, 8/(3 Haberler, 418 Ha. fet, eniste, kütureda güzeldi; Selre| te seüdik, G5 Kv Kadını. gene sördüm — Bu mu? , O bu sudllme Adeta kide * — Birader, ber bu derece zevksiz vö- ya geri zevkli insan 'miyım?.. Böyle güzel bir kadındin aücak hes vezni şairleri ilham . alabilirler... Halbuki ber mansumede bile vemi, Bafiyeyi inkâr öden Sir adaitım... Ve- Sinli. Kafiyeli, ölçülü smâazufheden nefret ederim... Böyle ölduğu halde kusursuz bir güzele Hasl tahammüi ; edebilirim, kardeşim?.. ? mücadelesi Şair bu sözteri söylerken bahçe ka-| Adana (Aksam) — Adına kazala- pısından neaip bir mahlük işeri giri-! rında bü ayın birinden #ibaren yaba- yordu. Bu orta yaşlı bir kadındı. Göz“! ni domus mücadelesine başlanımışlar. lerinin şagılığı altmış metre uzak-| Sürek avlarını idare edecek amel ton belli oluyordu. Bir ayağı topaldı.' başları tayfa edilmişsir. Adanada yabani domuz Tetrika No, 17 IZadının Zaferi Teretime eden: (VA - Nü) mi?,.. — dedi Pp ei U-fsan!,.. m belki koskoca lermi, Hem şayet kar gibi dal- kimi düşündüğünü mut Chsrley muhavereyi değiştirdi: Sem AP m ig bir sip geçi aâriptir ki, şu sösyetede, şü binanın içinde, tıpkı Louvre sl — Royale sokağınal... sini ziyaret ettiğim sırada üzerim-!, Tiyatrodan çıktıktan sonra, ara de hasıl olan tehansüsü duydum, Şu | baya yerleştiler ve bay Benuchamp 1 önsanların * gözlerinde de, eski|bu emri verdi. Kadınlar ona istedik: Sör tablolardaki şahsiyetlerin göz-|lerini yaptırmışlardı. lerinde raslanan ışığı gördüm, Yok, | Cbarley ( hemşiresila O matmazel hayır, hayır! Bunlar, tarımızın kıya- |Carrol'u bazı barlara, kabarelere, fetlerine bürünmek için yaratılmış |ağık saçık oyunların oynandığı ve müktelerin yapıldığı yerlere başına Selenler Sinema yıldızı hiç beklemediği garip bir taarruz karşısında kaldı tee çe takacağıma da- ir arkadaşları ile bahse tutuşmuş- tur. Talebe bahsi Katanırsa hem bir dolar alacak, hem de kendisine bir ziyafet çekilecek- ti. Dilek Brinnen- kamp (âdındaki ;talebe, arkadaşlar: tarafından takip Ann Sheridan fm sormuştur. Talebe de: — Sebebi gayet basit... Param lamış, Kölâpçeyi geçirmiş ve bir kazanmak için yaptım... cevabi- ucunu da kendi bileğine takarak nı vermiştir. kilidismiştir. Genç talebe buünün- Ann Sheridan, genç talebenin 12 dü kalmamış, kilidin Küçük| haline merhamet etmiş ve polise anahtarını ağzına atmış, yut şikâyetten vazgeçmiştir. Dick bu * : rami suretle tehlikenin bir safhasını Artist, ilk şaşkınlıktan kurtüs Minon. bağırmağa başlamış, def- atlatmış ve bir doları kazanmışs Hal etraftan: yetişmişlerdir. , Ba tır. Fakat şimdi. yuttuğu anah- kat gelenler anahtarı bulama, |tart çıkarmak meselesi kalmıştır. yınea kilidi kirmak için artiştiş| Kendisine kuvvetli bir müshll italbeyi bir çilingire götürrnüşler. ! verilmiştir. Anahtar çıkmazsa ei Burada killd kınlıp artist, ser-| midesinde ameliyat yapmak lâ Jpes kalınca, bu hareketin sebebi-"gım gelecektir. Trakyada polis tayinleri Tohum temizleme Ta eni makineleri faaliyette cü umumi müfettişlik emaiyei mü- Adan 16 (Hüzusi) — Ziraat şaviliğine sekli dolayisile Trakya Vekâletinin gönderdiği makinelerle, umümi yüfettişiiği emniyet müşaviri! Çularoya çifçisinin tohurularirın te- B. Ahmet Rf Kemerdere vilâyetimiz| mizlenmesine de' edilmektedir. #iiniyet #üdürlüğüne tayin edilmiş ve| er ay içinde çilçitin 400.000 kilo yeni vüzifösine başlamıştır. Umum töl izl Ya müfötdişiik sriniyet imüşavirliğine de|toume temizlem eya ümümi müfettişlik emniyet müşaviri B. Bahri Kataş tâyin e miştir, Gülhane müsamereleri Gülhane 'TiBbI müsnmetesi | İ4/14/ vi D40 cumartesi çünü asat 1330 da pro- fenöt “Dr. Nüzhet Şakirin teleliğinde toplatımıştır. 1 — Lawermee . Bide Sandrotiğ! Niyaat İsmet Gözcü. — Nubas rakabi Tümörü: Âsabi- ye daş asistanı Nesmettin Polyan, 4 — Latyngdotomis Total Demons trasyonu: Dr. Sabtlın Pirit. 4 — Bilharra: Dr. Fazıl Oran; Dinbetiklerde Akciğer veçemi: f. Burhânetlin Tugan saraflar österilmiştir santralı Adana 16 (Hasusi) — Adasö ötomatik o santralının o Avrupadan gelriakte olduğu anlaşıldığından bu süntral için Kususi bir daire swrilmiy ve Adana P. P. T. idaresi binası da- bilinde hazırlıklara başlantaytır. Di Zer taraftan hat çekme işle: bülunmakt Buraya girecek değilsiniz » » diye sördu. Marki": de Verga J narak... Oralardaki sözleri kendin-| |den daha #yade anlâmiyacakların İdüşünerek biraz teselli buluyordu. iŞaştığı bi; şey de, bu kadınların Nev-| — Niçin girmiyelim? yorkta tikâyacak'arı lâf Fakat burası namuslu kadınla» (ları, ditlemek içir, hevesle Bara, ka-İrm yeri değildir. iş Helöne söze karıştı: — Belki namuslu Fransız kadın- kantaya kendilerini | götürmesi için |İatrun yeri değildir. Fakat biz. Ame- ricada, bulunmuşlardı. Erkek, her;rikalıların sağlam , bir namusumuz selerinde bir bahane uydurarak m Bizler her şeyi görebilir, işi- a. ei " i . Merak e ir. e Helâne'in ricası üzerine | | Besuehâmp da iaden yöliş- tiyatroda bir Jotâ tutmuştu, Merkölmişi ve markiz Verğga'yi ve resi Cidden, Helâne, şayet bu lo Willis OGray'i davet etmişti. Son)kanta bu derece münasebetsiz bir perde arasında üç kadin, Royale 10-| yerse? kağının meşhur lokantasında supe efendim ?... Bütün kadın etmek istediklerini (söylemişlerdi. |ahbaplarımız burada etmiş- Na yaman bir komplo kurmuşlardı. |ler... Burası Nevyorkta, Fiffel kur Arzularını yerine getirmekten başka | lesi kadar tanınmış bir yer... — Halbuki işte meselâ ben... Araba, lokantanın kapısı önüne |Buraya ayağımı bile basmadım.. İ gelmişti. Erkekler biraz geride kal-|Klübümün kapısında olmasına rağ. muşlardı. Hâlâne inip birkaç adım!şmen... yürüdü ve «Prenssle karşılaştı İ — Haydi gelin bizimle Weli İhtiyar asilzade orada bir ah-'rarebits yeyin... Bu, alelâde peyni babile konuşuyordu. Markiz d'An-İrin kabuklarındandır, » bilirsini; guilhon'da tanıştığı yeni ahbabını/ Mükemmel bir gece yarısı yemeği farketti, Onun yanma gelmek için| Diyotlar ki burada ülâsını yapıyor- ahbubından alelâcele müsande' is-| ln: Jİ yan hiç kimse kalmadı para dağıtıyordu. © Artık sokak kapısı kapanmıştı. İİ rada karı koca karşı karşıya oturup, ? ği kimse muvaffak olamamıştır! bire artistin sağ bileğini yaka: Yoktu, bahse tutüştük, bir dolar; emadesi 'Tetrika No. 153 Aşık Garib, imamın yüzüne hayret» 5 bakarak gülümsedi. İmam ve mü- ezin kırmısı keseler içinde hasırla- nân bahşişlerini alarak ovden çik- tilar. Kapını öhünde bir hayli kalabalık | vardı. Bekçiler, mahalle çocukları v8 if birçok fakirler bahşiş slmak üzere kapıda toplanmışlardı. Zübeyde on- İlera da bahşiş verdi. Memmtn olme- Zübeyde, Âşık Garibi bu kadar ko- Isy aviayabileceğini tahmin etmediği Için, bü neticeyi görünce, sevineinden UŞUYor, müterhadiyen önüne gelen; Âşık Garib gerdeğe mi girceskti? Osmân kâhya: Yazan; İSKENDER FAHREDDİN van gelmişti, Bir adam seni Bu adan Üsküdürde buldum. Şahsanemin babasının bohça vardı. «Bu bohçada m8 diye sordum. Bana: eğahsanel glderken, kendisin! kurdiar mıg. Gömleğini Aşık Garibe diler.» dedi. Ben de o gömleği sana getirdim. Âşık Garibin bir akşam evveli Şecan ve teessüründen eser şimdi bütün bu esrarlı macoraji yük bir sopukkanblıkla dyorlk Yatağın yânıbaşındaki sedire du: — Nerde o kanlı gömlek?.. Dün gece yatarken göğs İ Belki yatağın içinde Kalmıştır. Garib yatağı araştırdı... Kanli — Şimdi Üst katla hazırlanan 801-| leği buldu güle oynaya yemek yiyoceksiniz! d6- di. Birai kendine gel de, beessüzlerini Ve tekrar muayefeye koyuldü. — Gerçek, du gömlek Tifisle miş. Ben ora kadınlarının el İ$ arkaya at ve seni bekleyen parlak İs- | tanırım. Bu gömleğin eteklerine tikbele doğru Kolların! açi Bu sasdef herkese nasip olmaz. İrahlin paşanın biricik güzderini bunan sonra meğru | olarak koynuna alacaksın! İstanbul da bu saadete erişmek için, Zül bin kapısında binlerce erkek sürün yalvatrmış. . Fakat senden başka buna şık Garip dünya evine girdikten sonra... Ertesi sabah gözlerini uğuşturarak yataktan kalkan Aşık Garib, konun |, da Zübeydeyi görünce şaşırdı. Bir gün evvelki sersemliği aklı başına gelmişti. O hiç birşey Ratırlayasıyordu. Hâfıisında kâhyanın bir tek sözü Kalmıştı «— İbrahim paşanın biricik gözdesi. ni bundan sonra meşru olark koynu- na alacaksın!» Âşık Garib yavaşça yalaktan sıy- rıldı,.. Buşunı Kaldirip etrafına bakın. dı, Burası nereseydi? O, mlekinler tek- kesihderi bürayi nâsıl gelmişti? Os man kühya una ne demek istemişti? gitmiş layamıyordu. Bir aralık yatağın içine baktı. Zübeyde müşü mişil üyuyotdu. Garih, gözlerine inanhinadı. mı düştüm? Diye bağırmak istedi . Kendin! gü tuttu. Burası neresiydi? Âşık Garib merakından çıldıracâkfı Ve Âşık Garibi ayakta görünce gül dü | — Nedeü bukadar erken Garibim? — Erken mi? Giineş tepenise çıks Mu, | | yatsayı —Y kulktan, tamam... Sen; valakinleri mü- | | #emadiyen uyur mu sanıyorsun? İ Zübeyde kahkaha fe gülmeğe Baş-| sada! kesinde mi sanıyorsun? İ — Ornda değil miyim?! Başını kaldırdı, elrafı tekrar gözden geçirdi: — Bizim çilehanenin tavanı böyle yaldızlı değildi, Pericerelerinde Böyü kadife perdeler yoktu. Burasi hvfesi? — Bizim Benin yüvdn.. xnlâtı raal geldim?! Şerbetler içilmiş. Akı Zübeyde İle beraber yemişiz. bütün bunlatdan hi Acaba ber ayakta mı uyuyordum reçellerin envai, haliç peynirleri Me ir” tneti #ibg Ye âyfya birkaç trt bümür i varlı. Âşık Garb tepsinin zübeyde birdenbire gözlerini açtı, | tatlıları, reşeflere şöyle bir güz > bt İşin yok ya, Keşke biraz daha| ayı in! İ ie? Zübeyde! riz ignesi değmiş Gömleği katlayıp tekrar ki oydu. Gözleri sulandı 7 de derhat yerinden Ve ellerini vararak: Ayşe. Kahvaltumızı getir. oy dı. geng bir kadin bagt v5” Getiriyarum, hanımcığımi oy Zübeyde kalkar kalkmaz, Odur ÖĞ İs) güray eğynsi kadar zarif ve Gari» burada kendindi mülemadiyen altın yald bakarak: Allah Alan diyördü, ben Nikâhinız Kil yemi yz haberim . Zübeyde için için gülüyordu. ei Biraz sontu Zöbeydenin hir Âşık Garib bi? türlü hâfitüsni t6p-/ ye girdi. Tepsiyi küçük bir Sini biraktı, Masayı Garibin çekti. elinde büyük bir gümüş tepsi ile #4 gi” Âşık Garib miskinler teke sabahları kuru ekmek yemekten İ — Ben, göne bu fettamın Puzdffıns | mığtı. Şirodi önüne gelen tepside sek Ye kaşsr, bali — Bunker bin ni yiyeceğiz? miskinler yüvae —'Namlsa düştüm, Ora — Haytlikarnıni doyur Bi <ediğin vardır. Ve herif İher — Kendini hâli Katücâdliet tek- | dur. Bundan sönri bülün ömrün fah, saadet İçinde geçecek, Ank Gari$ ör Zübeyde ordu Gi — Niğin «İngallahe demiyorsul — Ben talihimi yedi kere deri na bakıyordu. Zübeyde! Çok çelindir benim ti Herkes, eline aldığı lokmayı — İstanbulda benim dikili bir taşım İdefa olarak Amerikalı kadınlar ime) bile yoktur. Benimle alay mı ddiyor- isün? — Hayır. Hakikati söylüyorum. Ben | saraydan çıkihen Hu Konağı sekin al. dmiştimi Şimdi seninle evlendim... Ar- tık bü ev yülnız benim deği. İkimi.| sindir, İ Garib şuşkün bir tavına başımı, sal» | tadi! İ — Beh dünyâ evine gitdim derek) öyle mi? — Öyle ya. Dü gece titakinler bek kesinden gelir gelmez nikâhımız kıyı). Şerbetler içildi Beraber yömek ik... Va birtbirimize sarıhp yattık, — Sen beni orada na Nasıl mu buldum? hilkâyedir. Seni i için değör!...| — Fakat benim gibi ihti-| isli işin böyle yerlere ilk, İtafından götürülmek şaşılacak şey döğrüsü! Yeni gelenleri bir garson karşıla- idi. Ecnebi selduklerini farkedince, mütebaki basmak daha yüksek ve bir: par maklıkla ayrılmış. kısma götürdü. Ruraman Me bir tzigan kn, is) orkestrasi Çalı yordu. Garson, nezaketlet — Şuraya buyurun... — diye bir masayı gösterdi. — Her şeyi büra- dan görürsünüz. Bu söz, bay de Limeray'in dikka- tini celbetti, Ne mânaya gelebilece: ğini tahlile uğraştı, B. Benuchamp yemek ısmarladı. İki karın, etrafa merak içinda bakı. yorlardı. Meşhur kabarenin pek kü- çük ve pek âdi dekorlu olduğunu görerek inkisara bile uğradılar. Markiz Verga: — Güzel bir yer değil! - dedi. Müşteriler yavaş yavaş geliyorlar. dı. İhtiyar ve genç hovardaların yanlasında ekseriyetle güzel ve şık kadınlar vardı, Salon canlanıyordu. | wi Bihdeti emindir. Beni tse 5 oksi ad Beta attığım halde bile — imi ininceye kadar — şüphe ve te ei işinde yaşdrirh. Lokhiu isleme den omin olmam. Sen bana balsediyorsun. Bütün Önerim Sa ve âaadet içinde geçeceğini söf rl sun! (Arkası Orduları durduran kadın Edirne sürayında, Börandın İri hinden. 20 yıl önce geçen vE“. aşk macerasile biten yeni tetrif muza yakında başlıyacağı gö Çok geçmeden ortalığı hayli , iş meşe, sahte kahkahaları SEP düim.-.nları, sert parfum'ler ve “çe türlü kokular kapladı. Hava sö” je baş ağırter bir hal aldı, Kort r Limeray, bir kalabalık dale el de, boğazına kadar ire yormuş intibama kapıldı. Ve * sından yukan bir yaşta bu fenasına gitti. bilâkis eğleniyorlardı. İki kadınas, bü salondüki hafi lerin tuvaletlerini tedkikle düler. Yavaş sesle biribirletin€ talân beyan glyerlerdi Neri » seli bakışıyorlardı. Şüphesiz Kg zı ayıp şeyler gördükleri için nundular. Cinsiyetin hararetile ısınmi bu muhitte gene de soğuk V€ kontun duruyorlardı. Marki Ven bayıla baktığını o farkederek onâ İl eğil LA — Görüyorsunuz ya “ef di. - - Bir paralık taşi > kunlukları yok, — Haklarında hayırlıdır.” baker dArisesi