HER AKŞAM Öğle sıcağı hez tarafı yordu. Yeni, gık köşkler arandım uzanan asfalt yol pek tenha idi med Ridvan bir yandan büyük ipek mendilini terli yüzü Lema gezdirir. tanberi görmediği bu semt ne değişmişti. Ahmed Ridvanın gözleri, bazen bir köşklin balkonundaki sari- şın bir kadına, yahud açık bir pence- renin kena; a kitab okuyan bir genç kıza Uişiyordu. Arkadaşları tarafından erinde pek beceriksiz addeder- di. Halbuki pek de öyle tutuk, Konuş- Taazını bilmez bir adam da değildi. Bİ- âkls keyfi üzerinde olduğu zaman pek uha? hikâyeler anlatır, ince nükteler yapar, kadınları saatlerce oyalaması- Bı, eğiendirmesini çok iyi bilirdi. O günü #enelerdenberi görmediği bir arkadaşına gidiyordu, Lâkin eski dos- tunun evine gitmek için bu derece M- cak bir günü seçtiği için kendi ken- dine fena halde kızıyordu. Aksi gibi dehşet! bir hararet de basmıştı. İçin- Gen: «Şöyle bir duble buzlu bira olsa ez mi?» diyordu. İşte böyle terini sile sile köşkler ara- Sindan ilerlerken birdenbire sağ taraf- taki yan sokaktan bir genç kadın çik- ti. Biran Ahmed Ridvan onunla göz güze gelmişti. Bu kolları, ensesi, göğsü dehşetli surette yanmış, yüzü gayet üstadane bir şekilde boyanmış bir ka- dındı. Ayağında İâciverd bir erkek pu onu vardı. Başını bir eşarpla sıkı belinin güzelliğini tamamile meyda- na çıkarmıştı. Genç bir sporcu erkek gibi sert, canlı yürüyordu. Ahmed Rld- van erkeklerin de kadınların da züp- pe olanlarına sinirlenir, onlarin dalma alay eder, hattâ taklidlerini yapardı. Şimdi şu karşısına çıkan genç kadın da hör hall a sıfır numara züppe idi. Lâkin Ahmed Ridvan ona hiç sinir. lenmedi. Kendi kendine: «Züppe nm- ma — hocanın dediği gibi — yakışıyor hasbaya..» diye mınldardı Halbuki genç adam kadınların er- kek pantalonu giymesini hiç de be-| — mezdi, Lâkin gelgelelim Heiverd! ©! panfalonu ile karşısına e'kan Benç kadın onun bu husustaki fikrini kökünden değiştirmişti Şimdi tenha yolda âdeta yanyana ilerliyorlardı. Ahmed Ridvan oda bak- tıkça hayranlığı artıyordu. Şu dakika- da bu güzel genç kadınla tanışmak İçin neler feda etmezdi ki?.. Lâkin buna imkân yoktu. Ahmed Ridvan 80- kak çapkınları gibi genç kadının ya-| nina sokulup doğrudan doğruya ken- disini takdim edemezdi. Zaten bu tarzdaki sokak tanışmalarından nef- imadex. biz! bekâr olarak tanılan Ridvan kendisini | rı biz adam yetişmişti Bu herhalde nıştı. Erkek pantalonu onun İnce)| lar. Hastaneye kadar beraber gittiler, ki çö amın Ah-| sinden imdad bir tehlikeyi gözü fırladı. Lâkin ne yazık ki geç kalmışta, Fino, genç kadının yalnıs pantalon! nu değil, bacaklarını da onun da sağ baldırını dişlemişti. Köpek tarafından ikisi de ısırıldık” tan sonra onların gürültüsüne 1rf ya. boyaz finonun (efendisi idi Çünkü adam; «Fındık!» derdemez köpek he- men ona koşup yaltaklanmağa başlan dı. Şuna! gene kadın: - Aman bacağım. İri yerinden wardı... Hınmf hayvan! Bü me Teze isti... İnsan böyle münnsebeteir bir bayranı başıboş sokağı, bırakıf mı?.. adam akıllı çıkıştıktan sonra: — Hayvanın kuduz olup olmadığını anlamak için onu alıp hastaneye gö- türeceğiz!... dedi. Köpeğin sahlbi buna boyun eğmek- ten başka çare bulamamıştı. Ahmed Ridvan bir yandan da genç kadının Hk tedavleat ile meşgul oluyor- du. Karşıki köşkten pamuk, tentürdi- yot getirmişlerdi. Bununla kadının ve kendisinin yaraları sarıldı. Sonra köpek, sahibi, genç kadın ve Ahmed Ridran hep birden yola çıktı- Gene birlikte döndüler. Bu müşterek kaza onları Adeta samimi dost etmiş- ti, Gülerek biribirlerine: «Şaka değil... Felâket arkadaşıyız!..» diyorlardı. İ Ondan sonra da hemen hapyün bu- luşmağa başladılar. Şimdi bazen arkadaşları Ahmed Rldvana soruyorlar: — Yahn bu güzel kadını kim tanıştardı?. Ahmed Ridvan onlara gülerek cevap veriyor: — Bir köpek azizim... Bir final... Hikmet Feridan Fs (ANKARA RADYOSU| 12 teşrinlevvel cumartesi öğle, akşam 1330 Program, 13,33 Muhtelif şarkı. lar (Pi), 13,50 Haberler, 1405 Riyaze- #letimhur bandosu, 1445 Konuşma, 1803 Car orkestrası, 18409 Türk mü 4181, 19 Konuşma, 19,15 Halk türküleri, 1030 Haberler, 19,448 Yasl heyeti, 20,15 İ Radyo gazetesi, 2045 Muhtelif şarkı- lar, 2115 Günün meseleleri, 2130 Sa- lon orkestrası, 7210 Ajans ve borsa haberleri, 7250 Casband (PL) seninle ret duyardı Halbuki şu tenha sokakta onları bi- rihrine tanıştıracak müşterek bir abi bap çıkmasına da imkân yoktu, Artık genç adam senelerdenberi görmediği Arkadaşının evine gideceğini unut- muştu bile.. Erkek pantalonlu kadın onu peşinden sürükleyip duruyordu. Kimbilir ne kadar gitmişlerdi. Artık yolun Iki tarafındaki köşkler de seyrekleşmişti. Ahmed Ridvan ken. di kendine; sAh bir hayır sahibi çıksı bana tanıştırsa. » diye mırı)- mırıldana yürüyordu, Bü sürada gonç kadın geniş bahçe-| in önünden geçiyordu. Demiz| klı bir kapı aralığından! beyaz tüylü, kurdelâh, iki dirhem ekirdek küçük bir fino köpeği s0- kağa fırladı. Ahmed Ridvan Kendi kendine: «Yalnız insanların değil, hayvanların da züppeleri var... Şu kö- haline bakın...» diyordu. Haki- katen beyaz finonun, mavi! kurdelâsile ıldım, pek züppe bir hali n pek sevimli bir hayvandı. Sokağa çıkar e dın telâz işinde: fmdadi.. eğme cd Ridvan köpekt anından pek çekinirdi en günlerce hastaneye duz köpeki | Esrarlı Yüzük" Tefrika No. 128 Fakat girmesile çıkması bir oldu. Ellerini havaya kaldırmış, avaz avaz haykırıyor, çırpınıyor. Fena bo- yanmış yüzü müthiş bir hailenin ce- reyau ettiğini gösteriyordu. Öbürleri şaşırmışlar, o tereddüd Bayılma nöbetleri geçiren Ro- ga'yı bir ihtiyar komşu kucağına aldı. Cemil, kalbi çarparak, betibenzi kül gibi soluk, odaya girdi ve ba- ğrrdu — Eyvah... Haydi. koşusı.. Bir doktor getirin... Belki zavalk he- kiz ölmemişti Odadaki lemek. tarif edile- miyecek bir haldeydi. En yürekler Acım şey, eşyanın da zaten sefil olup Befalei büsbütün tebarüz ettirme- biydi. Umumiyetle karyolanm durduğu köşede, duruyordu. Boynuna mavi kordon Han bir ip ilmiklenmişti. İpin ucu Bibinlik kancasına asılıydı. Surat ,112/10/940 Abone ücretleri Posta ittihadına dahli olmıyan İİ ecnebi memleketler: Seneliği; 3600. ita aylığı 1900, Üç aylığı 1000 kuruştur. Yazı işleri: 20765 — Müdür: 20197 Ramazan 16 — Hızır 160 8. İm Gü, İki. Ak Yat E. 10,58 1232 6,26 934 1200 130 Va. 4,30 8,08 12,01 15,09 1734 190 İdarehane: Babıâlı elvarı 5 ajarlığındanı | Ankara boksörlerile | karşılaşmak İ üzere yapılan seçmelere iştirak eden bütün boksörlerin tartılmak üzere cumartesi günü saat 13 den 14 e kadar bölge merkezi-| ne gelmeleri rica ol Nakleden: (VA - Nü) korkung bir hal almıştır Dili dışarı fırlamış, suratı şişmiş, gözleri yuva- larından uğrayıp dehşet verlei bir ifadeyle bakıyardu. Cemil: — Şu ipi kesin! « diye haykırdı. İ maçıdır. İzaman çalışmaktadır. Balkan oyun- Lig ' maçları Galatasaray - Beşiktaş yarın Şeref stadında karşılaşıyor Vi inel Balkan oyunları dolayı! sile bir hafta teshhüre uğrayan lig maçlarına yarın Şeref ve Fener bahçe stadlarında devam edilecek ve fikstüre göre Şeref stadında İs- tanbulspor - Kasımpaşa, Vefa - Beyoğluspor, Galatasaray - Beşik- taş, Fenerbahçe stadında da Süley- maniye - Topkapı, Fenerbahçe - Beykoz maçları yapılacaktır. Bundan evvelki (o yazılarımızda işaret ettiğimiz gibi bu seneki maç- İar tuhaf bir tesadüf neticesi ola- rak ilk üç haftada şampiyonlukta rol oyniyacak üç kuvvetli klübümü- zü karşı karşıya getirmektedir. İşte yarınki Galatasaray « Beşiktaş mü- sabakam ilk üç haftanın son mühim Bu pazardan sonra yapı- lacak müsabakalar «bir müstesna» normal seyrini takip eds- cek, 135 kânunuevvelde başlıyacak olan ikinci devre maçlarına kadar ayni kuvvette bulunan takımlar karşılaşmıyacağı için © heyecanını kaybetmiş olacaktır. Uz maçları birinci devresinin son mühim karşılaşmam olan yarınki ay » Beşiktaş maçına he iki klüp on beş gündenberi munta- larının araya girmesi bu çalışmalar» da klüplerin ekmeğine yağ sürmüş- tür. Bu iş bilhasan genç oyunculara takımında fazla yer veren Beşiktaş- ların lehine olmuştur. Çünkü kud- reti hakkında esaslı bir kanaat ge- tirilmeden takıma alınan bu gençler ilk maçlarında kendi idarecilerini bile hayrette bırakan bir oyun çı- karmışlar ve Fenerbahçeyi mağlü-| biyete sürüklemişlerdir. Bu galebe ile birinci takım kadrosunda oyna- mak hakkını kazanan bu elema rın takımda yerleşmesi ve oyun tarzların diğer arkadaşlarma uy- durması tabiatile zamana mütevak- kıftır. İşte bu on beş günlük zaman) zarfında üstüste hep birlikte yap- | Geçen seneki Galatasaray - Beşiktaş maçından güzel bir enstantane * İmel bir jimnastik salonuna malik miyecek bir takım haline gelmesine sebep olacaktır. Yarın Beşiktaş karşısında görece- Zimiz Galatasaray takımı her za- man iddia ettiğimiz gibi bazı oyun- culan müstesna şehrimizin teknik bakımdan en kudretli elemanlarına malik bulunan bir ekiptir. Çok iyi neticeler almas icap eden bu takım bazan taraftarlarını inkisara uğrata- cak bir oyun çıkarmakta ve tabis- tile beklenen neticeyi nlamamakta- dır. Bunu doğrudan doğruya oyun- cuların ogururunda ve rakiplerini küçük görme gibi sporda hiç bir za- man affedilemiyecek bir kana beslemelerinde bulmaktayız. İki hafta evvel yapılan Fenerbahçe ma- çı bunun bâriz bir delilidir. Beşik- taş mağlübiyeti ile maneviyatları bozu.. ve yalnız başına takımlarını sürükleyen Fikret ile Melihten mah- rum zayıf Fener ekipi karşısında aldıkları dereceyi başka bir sebebe atfetmek imkân dahilinde değildir. Birçok klüplerimizden fazla kendi- lerine ihtimam edilen ve üstelik muntazaman çalışmaları için büyük klüplerimizde bile olmıyan mükem- bulunan Galatasaray oyuncuları ae tk bu enkim düşünceden seyrılma- hdırlar. Bunu yaptıkları gün maç- İkrda normal neticeleri alacakları tabildir. Bütün Galatasaraylılar da oyuncularından buna beklemekte-| dirler, Günün diğer maçları arasında sampiyonluk üzerinde mühim rol oy- nayabilecek bir karşılaşma yoktur. Fenerbahçe ile Beykoz arasındaki müsabakanın sıkı olacağı tahmin edilebilirse de Beykozluların ilk iki haftadaki aldıkları bozuk neti- celer maçın Fenerkler tarafından ka» zanılacağım gösterir, Süleymaniye, Topkapı maçı daha fazla müsavi kuvvetler arasında geçeceğinden be-| İraberlik en normal heticedir. tıklar antrenmanlarla bunu temin | etmeğe çalışmışlardır. Eski Futbolcular arasında topa iyeti yüzünden «Şiir» diş anılan Refik Osmanın çalıştirde öikiey- takılın “bü işte #ağvaflik şüphesizdir. Yeni elem rm za a ve fazla maç yapara! sakumdakı # eekilerini doldurmaları ! .- anlamıyordu. İhtiyar kapıcı kadın aklını oynat muş gibiydi. Kocam duha fazla 20- ğukkanlılık gösterdi. Büy bir enerji göstererek (opencereye kadar| yaklaştı. Kanadı açtı. İçerisi öyle ol- | du idi ki ve öyle fena kokuyordu ki biraz hava girmesi lâzımdı. Bu azıcık temiz hava, Cemilin iradesini kuvvetlendirdi. Babam tanınmış bir seker oldu- Zundan cesaret onun için hilki idi Ölüm manzarası kendisini korkut muyordu. Süratle harekete geçti, Bu sırada, ise, koridorda bütün komşuları alâkadar eden bir sahne cereyan etmekteydi. Kadınlar haykırıyordu. Aygınlık- lar, baygınlıklar geçiriyordu. Erkekler de. — İndirmek İstiyor amma doğru | mu?... * diye münakaşa ediyor lardı. — Elbette doğru... Belki ölme- miştir... Hemen cebinden bir çakı çıkardı. Karyolanın demirine bastı, Uzana- rak, cesedi tavana bağlıyan ipi kes- mek istedi. Kapıcı İbrahim, ölünün elini mu- ayene elevişti, Cemile: — Beyefendi... — dedi. — Don- muş bile... Ne yapmak istiyorsu-| nuz? Dikkat edin... Hem şimdi ce- sed birdenbire yere düşecek... Çok fena olacak.... İyisi mi her şeyi yetki) yerinde bırakalım... Polis gelsin, | bakalım ne yapacak... Delikanlı: — Hayır hayır... Bu zavallıyı | — Fakat zabitamın her şeyi ol- Hacı Esadın vücudü, asılı |duğu vaziyette bulup vakayı tesbit | zifesidir.. İetmesi lâzım... Her kafadan bir s63 çıkıyordu. Kimse kurşınndakinin ne dediğini| diriltmeği uğraşmak hepimizin va indirelim... Ben çok işit-| tüm: Ba “vaziyetteki İnsanları suni | teneffüsle çok defa diriltmişler, Genç erkeğin azmini görünce, | İstanbulspor - Kasımpaşa maçı, son günlerda Kasımpaşalıların al)- dıkları iyi dereceleri göz önünde tu- tarak çok çetin olacaktır. Vefa -| ğlüspor maçını. daha fazla . beyazlılar lehine görmekteyiz. | Maamafih Vefalılar Topkapıya çi- İkardıkları oyunu tutturdukları tak- dirde sahadan mağlüp olarak da ŞIK GARİP 'Tetrika No, 101 — Oğul, bu işi benden giti yaptın. hak'kati saklama, söyle! diyordu. böyle garip bir tesadif, Âşık Garibi suçlu mevkline düşürmüştü. O — Bugün esir bir kadını vuran böy- le bir adam, yarın içimizden birine de ei uzatabilir. Dedi ve Resulün gemi ambarında hapsedilmesini emrederek, ambatdan çıkt. Âşık Garibi erzak ambarına atarak kapağını kapamışlard. o Serdengeçii Recep güverteye çıktığı zaman şüphe ve tereddüt içinde, önüne gelene soru- yordu: — Six bu gres onun baş ambara gir- diğini gördünüz mü? LevendIer: — Hayır, gözümüzle görmedik am- ima, gözümüzle görmüş gibi eminiz, dis yorlardı, Târayı vuran odur, LevendIlerden biri de şn sözleri söy- lüyordu: — Ben, onun, Târayı delles sevdiği. ni biliyorum. Son günlerde dedikodu- lardan korkarak ambara gitmez ol- muştu amma, aşk abeşi kalbini sar. mıştı. Her akşam tenha köşelere çoki- Hr, kendi kendine: «Seni seviyorum... Sönden ayrılmıyacağım. sayacağım!» diye söylenirdi. Garibin, Şahsanem hakkında söylediği sözleri, Târa için söylüyor» muş gibi telâkki edenler vardı. Bu sözleri söyleyen denirei de onlardan biriydi. Bakalım, zavamı Âşık Garib bu şüphelerden yakasını nasıl kurta” sacaktıl Rodostan ayrılırken... Ertesi sabah donanma Radostan ay'- rlıyordu. Rodos beyi bir kayıkla paşa gemisi- ne yaklaşarak, Hamza telsi uğurlar. ken, levendierden biri, Hüsrev beye, 'Târanın vurulduğunu söyleyivermişti. Hüsrev bey bu hadiseden çok müte- essir olmuştu. Bilhassa bu işi Âşık Ga- ribin yaptığını öğrenince, fena halde| hiddetlenmiş ve Hamza reise: — Kuzum Hamza bey, şu budalayı İstanbula varınca ipe çektir! diye yal- varmıştı, Hüsrev beye, Târa ie Âşık Garibin seviştiklerini daha önceden söyledik- leri için, Rodos beyi, Âşık Gariba düş- man olmuştu. Donanma Rodos Hmanından ayrılır» kon, Hamza rels Târanın aklı başına gilmesini ve gözlerini açmasını bekli- yordu. Târa gözlerini açarsa, kendisi- nl vurani vibette kolayca teşhis ede- Gekti, O zaman bu iş! yapanın kim ol- duğu çarçabuk meydana çıkacaktı. Hamza rels, yolda, gemide esaslı bir araştırma yapılmasını oemretmişti. Serdengeçti Recep de Türanın can'lan- masını ve biran evvel gözlerin! açma- sını bekliyordu. Târa kendine gelirse, bütün şüpheler ortadan kalkacaktı, Çallı Mehmed, bu işi yarım yaptığı- na sıkıyordu. Ya 'Türa dirilip kalkar- 302. Bereket versin ki, Türa bir türlü kendine gelemiyordu. Türanın kendi- 59 gelememesinden Çallı pek mem- nundu, Hamza eis yolda her ne kadar #ikı bir araştırma ve soruşturma yap- teysa da bir netice elde edemedi Âşık Garib erzak ambarında mah- pustu. Donanma Çanakkâlöden geçiyordu. Serdengeçti Recep, çırağını bu suç- tan kurtarmak için — çünkü, Recep Bflun saçlu olduğuna kanl değildi — çok çalışmıştı, Hastâ bir gün yolda gi- erkan, Harta relsin karşısına çıka- rak: — Bize bu kadar yı bir acemi denize l - Biz onu mükü- fatlandıracağımız yorda eindana at1- yoruz. Bu nasıl olur? Ben yemin ede- çim il, Türayı varan o değildir. Çünkü, m Öari ğı dokunan lengeçti Recap h İ tama rels kabal etm. Masaya, is Cesedin in onu ya- herkes harekete geldi, verdiler. yere yuvarlanınaması kaladılar. Kapıcı 2 Bayikzcn iş kil e ii, > Polisten, adliyeden artık yakamızı sıyiramıyacağız... Hem bakalım, in- İihar mı, cinayet mi?... Nereden am- laşılacak?... Biri det — Masanın vaziyeti, iskemlele- rin duruş şekli, bütün adamın intihar ımı ettiğini, yoksa Bl-| dürüldüğünü mü meydana cak... Bu düşünceler, Cemili tereddüde | uğrattı, Bir iskemlenin üstüne çıkıp ipi kesecekti. Durdu. l — Acaba Bldü mü?... Emin mi siniz? - diye sordu. Elini cesede değdirmekten tiksi- niyordu. Bacakları kucaklayıp o bekliyen çilingir: — Soğumasına soğumuş... — Co- İk, vabinı verdi — Şayet bu, Bldüğü- ne delâlet ederse? ... Tam © osmada, Cemilin se İns bir hayal mi göründü?.. Esudın göz kapaklarının E 'na kani oldu. Çakısını harekete ge! tire ölüyü. cibinlik | kancasına bağlıyan mavi kaytanı kesti, Birdenbire cesed, kolları sallan, rak, başı göğsüne düşerek, bütün skletile, kendisini tutan osmelenin kucağına indi. Ezndı yat Üzerine yatırdılar, Sunt teneffüs yapmağa uğraş İyorlardı. Koridorda ayak sesleri işitildi, Bir polis komiseri ile bir doktor telerrüat, hizk hızlı geliyordu. Doktor, kısa bir muayeneden koya- sonra: — Benim için yapacak bir şey yok! - dedi. — Ölmüş mü? — Evet.., İki snat olmuş 5leli... Komiser, etrafa bir göz gezdirdi. Şuna buna kısn sualler sorup ce- yaplar aldı. Bu alelâde macera, zar bıta içim bir şey Fakir bir Arap, bir odaya sığınmış oturuyorm ifade etmiyordu. Şüphesiz param tü- kenmiş imiş... Üstelik de serde ihti- yarlık, alkoliklik var... kânı kalmamış... Boynuna bir ip geçirerek ipin diğer ucunu cibinlik kancasına geçiriyor. kalıyor... çıktığı masayı Xazanı İSKENDER FAHREDDİN Di iğ a an İa mevkiinde (41, onu nasi affedeti” ur? * Rodostan ayrılalı beş gün olmuştu. Çanakkale boğazından geçerek Gele boluya gelmişlerdi. Hamza rels Geliboluda fki gün kak dıktan sonra İstanbula hareket #de- cekti, Gelibolu Ilmanında dümenei Mah- mudia Çallı Mehmed arasında — gü- vertede — göyle bir ağız dalaşması geçti. Mahmud bağırıyordu: — Kaç gündür dolabımdan esrar ça” Unıyor, Gemide senden ve benden baş- ka esrar düşkünü yok. Bunları sen çâ“ hyorsun, değil mi? — Eayır, Mahmud dayı! Ben gana sormadan böyle birşey yapar mıyım? Hem ben seferde esrar içmiyorum ar tık, İstanbuldan çıkarken bir tecriibe yapmıştım... Az kaldı direğin tepesin” den denize yuvarlanıyordum. Ondan sonra görüm korktu, Hamza relse de: «Seferde içmiyeceğime diye söz ver- dn, ... Beni unub-| mişti — Ben, senin sözünde duracak bir mahlük olmadığını çole tyi bilirim. Ses, her aldiğin karıya da: oSana sadık kalacağım Üstüne bir daha evlenmis yeceğim!» dediğin halde, şimdiye ka- dar aldığın karıların sayım malüm değil... Hepsini bir araya toplasan, bif esir pazarı açılahilir. Haydi, uzun MG bırak da, bir daha benim dolabıma eli ni uzatma! — Vallahi yanılıyorsun, Mahmud dayı! Ben Rodostan kaltığım gündene beri ne esrar, ne miyon çekmedim. Eğer gemide bunu gören varsa, çıka meydana. Bende o zaman ortada merkep gibi anırır, yahud köpek gidi havlayurak gezerim. Çallı Mahmed lâfı uzatmadan gü” verteden ayrıldı. Mehmed yalan sö“ | lüyordu, O, dürmenci Mahmudun dols* bından iki kere esrar ve afyon aşı” maşa. Çallı bu afyonlari İçiyor mıydı? Hayır, Onun büyük bir derdi.. Ya Târs ayılırsa; kendine gelirse... O zamafk Hamza rels (Paşa gemisiindeki böldü denizcileri birer birer Rum dilberinl8i önünden geçirecek, hakiki fati ba #09 retie meydana çıkacaktı. Mehmed bü” nu biliyordu. Onun bütün Aiüeği, İs“ tanbula kadar “Târanın ayılmamasıyı dı. İstanbula varınca, zaten Çallı Me” med (Beyaz martiyde duracak değildi Dunanmadan ayrıldıktan sonra, sarf çizmeli Mehmed ağayı kim tanıyacağı kim arayıp bulacakta! Hamza rels, Bum dilberinin yara” na bakan Serdengeçti Recebi arkıştır* yordu: — Bu kadın neden ayılmıyor lr İ Hastalığını anlıyamadınaa, Gelibi | muhafızına haber verelim de, bu ed den anlayan birini göndersin. Gelsi baksın, / — Hayır. Besim anlamadığım birşefii yok, Arcak bu kadın büyülenmiş gi zehirlenmiş gibi türlü ayılamı) Bazen günlerin! açıyor, fakat diline yi tutukluk geliyor. Konuşamıyor. Açıl” cağı saman, bir de bakiyorum kl, tek” rar bayılmış, Bu işe ben da şağıyorudM aâlanım! — Belki zehirtenmiğtir, Recep! Be ki'de zehirli bir hançerdi, onu yaral” yan hançer. O halde 'Türaya bir pan zehir vermeli, onu ne bahasına olursfği olsun ayılimalısın! ! * â Çallı Mahmde anibar r bbetçisile Hİ durmuştu. iorgün ona bir nefes esrar veri İ gece yarısı su tırıyordu. an so İ'Târ v6 İçeceğine de z atıp kağıyordu. Bu si free Türanın aylmasına imkân yol Arkası var) gibi yallah cehenneme! İşte komiserin noktai nazarı bu” du: Alelâde bir hadise olmuş!” Bundau dolayı hattâ kendinin hatız olmas bile değmezdi. K alelâde bir memur yönderseydi Fakat müntehiri ziyaret için sz de hâdisenin keşfine sebebiyet YE ren delikanlıyı ziyaret edince nok pazar değişiverdi. — İsminiz, efendim? - diye sor — İzmirli Veli Paşazade Ces İsmi geçen paşa meşhurdu, B6 tn oğlunun burada bulunuşu Eğ laktan kulağa fısıldandı ve çok e tesir bıraktı. omiser: — Podezinizi tanırım, kendi çok hürmetim vardır. beyefendi dedi, - Her halde buraya geli nizin sebebi, bu zavallıya a etmek içindi. — eiayz utan. Ham EE efendi. zannedildiği gibi terk fikara değildi. Geçim yamalı” kaybetmemişti. Herhald Kendi nm sebebi sefalet değildir. si ni ekmeksiz bırakmıyacak çalışıyordu. ie Iraklıdır. Sarıvamf paşazade sanlar için beyin saki kâhyalarındandır. 2 (Arkası