27 Mayıs 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

27 Mayıs 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Mayıs 1940 AKŞAMDAN AKŞAMA Celâl Sılay ler vardır. (Her şehirde bunlardan olmak Mâzım ya,.. Fakat biz bilhassa kendi- mizinkileri biliyoruz... Bununla bera- ber, itiraf etmeli ki, 7 - 8 yüz bin nü- fusu olan koskoca İstanbulda da tefer- Tüd etmek meseledir... Her hangi bir kasabada kendini göstermeğe benze- mez...) Bu muteber hemşerilerimize eskiden «Çelebi. derlerdi. Sonra te- zel tabir maalesef kalktı. Mânasıni yarım yamalak ifade için «esprili» dendi. Fakat acaba çelebiler sade nüktelerile mi göze çarpar? Hüviyet- lerinin içinde «espri» belki sadece bir unsurdur, Muhakkak ki hepsinin ya bir «sempati» uyandırmak hassaları, yahud da diğer insanlardan ayrı bir meziyetleri, hususiyetleri, sivrilikleri olsa gerek. Bunları tavsif için Jisan- da başka bir tabir daha mevcud: Kan- ber... Hani «kanbersiz düğü: derler... İşte o anka... Girdikleri mec- lise, can, neşe verirler.. Hangi toplan- #ının eşiğinde belirirlerse kapıdan bir: — Ovo0... « yükselir. Şayed mecliste nadanın biri haddini bilmez, gevezelik ederse bu amiri ke- lâms m da, samilerinin de hakkını yedi farzolunur, Maamafih, bu İstan- bul efendilerinin ille «lâf ebesi» olma- ları gerekmez. Susarak bile, mecliste hoş bir hava yaratırlar. Çünkü, zarif bir tebessimle muhavere takib etme- Sini; sohbete arada sırada bir tek ke- Jimelik tuz biber katmasını fend ha- linde başarırlar, Faraza üstadımız Halil Nihadın karakteri, bu son ta- rife uyar. ... Yeni nesil içinde çelebilerin hafit- leri yetismiyor mu? diye üzülüyor- dum. İlhan Şevket isimli genç mü- nevverde böyle bir tezahürü üç beş Sene evvel takib ettim. Yazı ile söz kardeş olduğu için, bu manevi mah. Suller ekseriyetle kalem erbabı ara- sında zuhur eder. Taze nümunelerini bulmak için ediblere bakıyordum. Nihayet genç şairlerden Celâl Sılay- da bu mukaddes ateşin kıvılcımını gördüm, Onda öyle ruh tatlılığı ve — asri çelebi olmak için icab eden başka bir vasıf; «Dinamiklik. — var ki, genci, ihtiyarı sarıveriyor... Sanırım, Celâl Sılay — uzun olma- $ını temenni ettiğim — hayatı imti- dadınca, bariz şahsiyetlermizden bi- ri olarak yaşıyacaktır. Pek çok mü- mekkidler; sanatkârların doğuşunu haber verirler, ben de böyle bir nev- zuhur çelel stanbula müjdeliye- yim! Celâl, felsefe talebesidir; şairdir, Aşağıya, iki şiirini nakledeyim; mu- hafazakâr zevkli karilerim bile is- tihfafla dudak bükemiyeceklerdir. Başım Tutup saçlarından başımı İbret pazarlarında gezdireceğim. Boyun eğmiştir, ümid etmiştir diye Bu zafll başı teşhir edeceğim. Dimdik duramadığı ii Alish bu sirıtkan ba > Yüz karası olmakta devam etmemesi için Başım taşlar altında porçalanacaktır, Gatletl resmediyor sırıttıkça başım. İyi temennilerle bakıyor şuna, buna... Eminim selâmlamak için aramaktadır Seyireller içinde bir üşina... Tutup saçlarımdan başımı, Kaldırımlar üstünde gezdireceğim. Boyun eğmiştir, ümid etmiştir diye Bu zelil başı teşhir edeceğim. 1935 de yazdığı bu şiirini Celâl Sı. Şişli - İstinye arasında yeni yol Yollardan biri gidiş, diğeri dönüş için olacak Nakliye vasıtaları kazalarının çoğu, Şişli le İstinye yolu arasında vuku bulmakla” dır. Şimdiye kadar alınan tedbirlere rağ- men burada kazaların önünü almak kabil olamamıştır. Bu kazalar bilhasa Maslak sırtında çoğalmaktadır. Melediye kazala- ra mâni olmak Üzere yolun kenarındaki ağaçları beyaza boyatmış, Maslaktan İs- #inyeye inilirken yolun virajlarında kâfi miktarda inhinalar temin ederek fenni tedbirler aldırmıştır. Fakat buna rağmen müsâademelere mâni olmak kabil olma- mıştır. Vali ve belediye reisi doktor Lütfi Kir- dar, vesalti nakliye kazalarının bilhassn müsademelerden ileri geldiğini nazarı dik- kare alarak Şişli ile İstinye arasında ikin- ci bir yol yapılması zaruri olduğunu gör“ müştür. B. Lütfi Kırdar, bu maksada re- fakatinde fen işleri müdürü B. Nuri ol- duğu halde bu yol üzerinde tedkikler yap- mıştır. Düşünülen şekle göre ikinci yol, Mecidiyeköyünün biraz İlerisinden bağlı- yacaktır. Bu yolun bir senede ikmali müm- kün olamıyacak, aymlacak tahsisat İle bir kısımı bü sene yapılacaktır. Bu yol yapıl- dıktan sonra yolun birisi gidiş, diğeri dö- nüş seferlerine tahsis edilecektir. Temizlik işleri Bir elden idare edilmesi düşünülüyor Temizlik işlerinin çebrin ihtiyaçlarına uygun bir halde idare edilmesi için bele- diyece bazı tedbirler alındığını yazmıştık. Belediye temizlik işleri müdürlüğü, te- mizlik işlerini doğrudatı doğruya idare et- memekledir, Müdürlük, kadroyu tanzim, icap eden malzemeyi temin ederek sene- | başında bu kadroya göre kaymakamlıkla- ra dağıtmaktadır. Temizlik müdürünün elinde şehrin temizliğini temin etmek üze- ro görek vesait, gerek amele bakımından icrai hiç bir salâhiyet ve kudret yoktur. Müdür, ancak şehir içinde yaptığı tef- #lşler neticesinde gördüğü noksanlar ve ihtiyaçlar etrafında belediye riyaseti ma- kamma rapor vererek gene riyasei mas kamınm Gelâletile — kaymakamlıklarm nazarı dikkatini celbeder, Yakın zamanlara kadar temizlik kadro- sundaki amele tahsisatile ve kadroda ami Je görülinekle beraber belediye şubelerin- de bahçıvan, odacı olarak kullanılan kim- seler de vardı. Bu suretle asil temizlik iş- lerile meşgul olan amele sayısı axalıyordu. Belediyece verilen bir emre göre temiz- lik amelesi kadrosuna dahil olanlar mut- laka temiztik işlerinde çalışacaklardır. Bü- tün bu tedbirlerden başka bir kül halinde telâkki edilen şehir temizlik işlerinin kay- makamlıklardan alınarak mörkezden ve bir elden idaresinin daba faydalı olacağı düşünülmektedir. Yeni hastanenin hesapları bekleniyor İ Mecidiyeköyünde yapılacak bin yataklık hastanenin münakasaya esas olecak he- aplarını, hastanenin plünmı yapan ve | inşaatına mezaret edecek Fransız mi- marı B, Valter'in mayıs sonunda gönder- mesi mimar İle belediye arasinda yapılan mukavele ahkâmı iktizasındandır. Tatbi- | kat plânları ay nihayetinde gelirse şart- | name hemen hazırlanarak hastanenin mü- | r lay eskimiş buluyor. Son zevkine daha uygun olan yeni — ve moda icabı kü- çük — eseri Şu: Bir şey var. Sabahis kuşların bana verdiği Gündüzle hayata benim kattığım Akşımla meyzinin benden aldığı Bir şey var.. Evet Celâl Sılay çelebi, genç hem- İ AKŞAM Karilerimizin mektupları İstisnai muamele olamaz. Her sınıf halk bir tutulmalıdır. «20/5/9409 pazartesi günü Bandırma ekspresile maaaile İzmire gidiyorduk. 1957 doğumlu çocuğumuzun nüfus tezkeresi ayni katar şettreni tarafın- dan talep edildi, Üçüncü seneyi ta- mamlıyarak dördüncü seneye İki ay girdiğinden çocuğumuz için nizi! bilet kesilmesi istendi, Buna itlraz etmedik. Somada nısıf bileti kestik. Fakat bi- rinei mevkide gene İzmire giden bir ailenin çocuğunun da bizim çocukla ayni zamanda doğduğunu ve ayni yaş- ta olduğunu şefirene söyledik, Fukat sörümüze aldırış edilmedi. Bu suretle Devlet demiryollarının kasasına gir- mesi llzımgelen bir paraya şefiren tarafından sırf İstianai muamele bâ- kımından göz yumuldu. Hağiseye ad- resleri mahfuz birkaç yolcu da şahid- dir. İstenirse verilebilir. Hattâ, Devlet demiryolları tahkikat neticesinde tesbit edecektir ki o gün- kü katarın birinci mevkiinde seyahat eden mevzuu bahis çocuk İçin nasıf bile kesilmemiştir. İstisnai muamele ola- maz. Alâkâdarların nazarı dikkatini eslbederiz.» C.E KÜÇÜK HABERLER: # Şişlide Samanyolu ve Hanımeli 80- kakları çok harap bir halde idi. Bu sokak- Jar parke olarak inşa edilmiştir. Belediye, yeni sene bütçesile Şişli ve civarında da- ha bazı sokakları inşa ettirecektir. Bun- ların tesbitine başlanmıştır. * Şehir dahilinde faaliyette bulunan bilümum otobüs, tomobil, araba ve mo- tosiklet idare eden eşhasın umumi bir kontrole tabi tutulmaları ve ehiiyetname- sz olarak çalıştıkları görülenler olursa #iddetle tecziyesi kararlaşmış ve keyfiyet alâkadarlara bildirilmiştir. 4 Dün sabahki konvansiyonel trenle Yugoslavyadan on altı kişilik bir Türk muhacir kafilesi gelmiştir. 4 Dün, Kumbaracı yokuşunda Obanesin marangoz fabrikasında bir yangın baş- Jangıcı olmuş İsa de derha! yetişen itfaiye tarafından söndürülmüştür. buğün adliyeye teslim edilecek ve sörfü hâkimiiğine verilecektir. 4 On iki yaşlarında Yervant isminde bir çocuk dün Edirnekapı caddesinde tram- vaydan kaçınmak isterken şoför Alıfın idaresindeki otobüsün sadmesine uğrıya- r£k uğir surette yaralanmıştır. Polis ya- rah çocuğu Haseki hastanesine kaldırmış, #oför Atıf yakalanmıştır. k Orteköy - Aksaray seferini yapan 231 numaralı tramvay dün Tophanede altı yaşlarında İhsan İsminde bir çocuğu çar- | Parak yaralanmasına sebsp olmuştur. İh- san tedavi altına aldırılmıştar. # Emniyet kaçakçılık memurları Osman İsminde bir heroin satıcısını yakalamış- lar, adliyeye teslim eylemişlerdir. Bir Alman ajansı başmuhar- riri İstanbula geldi Almna Trans Kontinantal Pres ejansı başmuharriri doktor Helarleh Diz dün re- fikâsile ve kâtibi ile birlikte İstanbula gel- miş, Parkotele inmiştir. Doktor Diz Ws tasyonda Türkişe Post müharrirlerinden Dr. Teiber tarafından karşılanmıştır. Dr. Diz, İstanbulda iktisadi istihbarata mahsus bir büro kuracağını ve birkaç gün sonra Viyanaya, gideceğini, Türk - Alman iktisadi münasebetlerinin ileride çok in- kişaf edeceğini ümld ettiğini söylemiştir. Bir usta üçüncü kattan düşerek ağır yaralandı Ayaspaşada Akın apartmanının üçüncü katında bir balkon inşaatında Çalışan Artin isminde bir usta; bir aralık müvaze- nesini kaybederek sokağa düşmüş, ağır yaralandığından polis tarafından Beyoğlu Mevsimsiz kış hüküm sürüyor Termometre 25 dereceden 13 dereceye düştü İstanbulda Izi kündenberi kış havası hüküm sürmektedir. Geçen hafta termo- mefre 24 - 25 derece iken şimdi 18 - 14 dereceye düşmüştür. Bu yüzden yeniden pardösüler giyilmiş, bazı yerlerde sobalar bile yakılmıştır. Mevsimsiz soğuk birçok kimseleri, hele erkenden (o sayfiyelere Gi- denleri şaşırtmıştır. İki gündenberi ince bir kış yağmuru yağınaktadır. Mevsimsiz kış ve yağmur birçok kimselerin canını sıktığı halde bos- tan sahiplerini memnun etmiştir. Yağ- murun yaz sebgelerine çok faydası ola- caktır. Ecnebi muzikacılar Barlarda çalışan ecnebi artistlerinin va- xMelerine nihayet verildikten sonra mü- zisyen olan bazı ecnebilerin çalışmak üze- re vilâyetten rubsatiye istediklerini yaz- mıştık. Bunlar içinde sanat kudreti kon- #erratuvarca tasdik edilenlere bu rühsati- ye verilecektir. Muamafih konservatunrdan çıkan gençler aralarında birleşerek ga- zinolarda, bahçelerde çalışmak arzusunu izhar ederlerse vilâyet, Türk müzisyenleri ecnebilere trelh ederek kendilerine ruhsat name verecektir. Evlenme memurlukları Beyoğlu dairesinde bir bek- leme odasına ihtiyaç var Şehrimizde yapılan nikâh muameleleri- nin çoğu — nüfusunun diğer kazalarin kıyas oedümiyecek derecede faza ol masiından dolayı — Beyoğlu evlenme mö- murluğunda yapılmaktadır. Evlenme me- murtuğu, muamelesi tekemmül etmiş çift. lerin nikâblarını kıymağa her gün hazır olduğu halde çiftlerden çoğu, bilhassa pa- zartesi ve perşembe günlerini tercih et- mektedirler. Bu itibarla bugünlerde ©v- Jenme dairesinin salonunda ve korldorun- da mühim bir kalabalık görülmektedir. Bu kalabalığı, nikâhları yapılacak çiftie- Tin akrabası, dostları teşkil ediyor. Bazan bir saat içinde üç, dört çiftin nikâh mua- meleleri yapıldığından her çiftin davetli- leri, ayri ayrı gruplar bülinde salonu dol- durmaktadırlar. Evlenme (o memurluğu, müracaatların çokluğu karşısında her nikâh muamelesi için ayrı ayrı tesbit saati bekliyecek çiftlerle bekleme odası mevcud değildir. Beyoğlu evlenme dairesindeki bu noksanı telâfi etmek ve alâkadarların uzun müddet ayakta kalmalarına mâni olmak Üzere bir bekleme odasi tahsisi lâzımdır. Alâka- darların ehemmiyetle nazarı dikatlerini celbederiz. Belediye - Evkaf ihtilâfı Evkaf ile belediye arasında senelerden- beri devam eden ve muayyen meselelere alt ihtilâflar bir hakem heyeti marifetile | halledilmiş ve bu yüzden ber iki taraf birbiri aleyhine açtığı davalardan feraxat etinişti. Vakıf sularına, mezarlıklara, 80- kakların mukataa vergilerine taallik eden bu ihtilâflardan başka iki dairenin bir- birinden alacak ve borcuna dair de muh- telif hesaplar vardır. Belediye, bu hesap- lar da tasfiye etmeğe karar vermiştir. Yakında her iki daire arasında temas ve müzakereye başlanacaktır. Çocuk bakıcı mektebine talebe kaydı Çocuk Esirgeme Kurumunun Ankara'da Çocuk yuvasmdeki Çocuk bakıcı mek'ebi- ne talebe kaydına başlasımışlır. Kayıt 39 hazirana kadar devam edecektir. Yaş- ları 18 ve daha yaşlardaki bayan- lar alınacaktır. İlk mektep tahsilini bitir- imiş olmak şarttır, Orta imeklep mezunla- rı tercih edilir. Mektep yatılı ve ücretsiz, tahsil müddeti Iki senedir. Taliplerin: Nü- fus cüzdanı, mektep diploması, sıhhat ve aşı raporu, iyi hal kâğıdı, üç adet yeni çıkmış fotograflarını dilekçelerile birlikte Ankaru'da Çocuk Esirgeme Kurumu umu- mi merkesine göndererek müracaatları lâzımdır. İSTANBUL HAYATI Çalgılı seyahat Otobüsümüz, homurtuler, gacırtı- lar arasında sarsıla sarsıla Fatih du- rak yerinden hareket etti. Kâh, yaylı kanüpelerde zıplayıp tavana kadar yükseldikten sonra Alman paraşüt- çüleri gibi tekrar aşağıya dökülüyo- ruz, kâh önümüzdeki kanapelerin ar- kalıklarına çarpan (o göğüslerimizi oğuşturuyoruz, bazan biletçi dizleri. mize kapanıyor, arasıra yanda otu- ranlarla omuz omuza çarpışıyoruz. Sultanahmedi geçtik, Eminönünde, koları altın iblezikli, başlarına renkli bezlerden birer “halka geçirilmiş iki bayanı da aldıktan sonra biletçi, eski hocaların «ayın» harfi çatlatmaları gibi, gırtlaktan sökülen acayip bir sesle haykırdı: — 'Tamaaam... Köprünün düzgün parkelerine çi- kınca sarsıntı azaldı, Herkes rahat ne- fes alırken ön taraftan bir tıngırtı başladı. Başlar o tarafa döndü, Esmer yüzlü, kıvırcık saçlı bir adam kırmızı kılıftan çıkardığı udu kucaklamış, hem çalıyor, hem pes perdeden şarkı murıldanıyor... Sağdan coldan mınl- danmalar, gülüşmeler başladı. Ud ça- lan adam muzrabı sallıyarak döndü: — Ne gülüyorsunuz yahu?.. Hiç ud görmediniz mi? Geriden bir ses: — Vd gördük, dinledik amma, ote- büste çalındığını duymadık, Başka biri atıldı: — Hoş gör, bayım. Farzet ki, kağnı ile köy düğününe gidiyoruz. Udcu birkaç şiddetli mızrap daha vurduktan sonr tekrar döndü: — Nasıl isterseniz öyle farzediniz baylar. Çalgı dinliyerek seyahat edi- yorsunuz, daha ne istersiniz? Kork- mayınız, çalgıdan sonra parsa topla- muyacağım. Benim maksadım bam- başka. Rıhtım caddesinin asfalt döşemesi boyunca ud konseri devam etti, Hele, — Eh, acemi kaptanın dediği gibi; deniz bitti, biz de karaya çıktık. Düz- gün yol bitince bizim udda sesini kesti. Şimdi gelelim asıl meseleye, Ben bu udu niçin çalıyorum, biliyor mu- sunuz? Nasıl çalmıyayım a bayım? Dokuz aydanberi harp dedikodusu dinliye dinliye usandım Artık. Nereye gitseniz hep o sözler; Fransızlar şura- sm bombalamış, Almanlar bu kadar zayiat vermiş, filân yere beş bin mer- mi atılmış, falan yerde muharebe şid- detlenmiş. İllâllah dedim artık. Bu dedikoduları dinlememek için karar verdim, nereye gitsem uUdumu bera- ber götürüyorum, harp dedikodusu açılmadan ben çalgıya başlıyorum. Doğrusu yu, adama ben de hak ver. dim, i Cemal Refik es sarar ras 88 kuruştan satılan tütünler Düşcede tütün müstahsillerinden birçok imzaların aldığımız bir telgrafta Tütün Limited şirketinin 88 kuruştan çok mik- darda tütün satması tenkid edilmekle, «bu hesapsız şatıştan ciddi endişe içinde- yiz.» denilmektedir. Tütün müstahelilleri makamların nazarı dikkatini — Geçenlerde Belgrada konser ver- mek için Almanyadan bir senfonik or- kestra gelmiş büy Amca!... Gelir a... ... Sehumann'larile, Beethoyen'leri. ! le meşhur bir milletin musikisinden gıdalanmayı kim istemez... İ s Fakat işin içinde başka işler var- ... Bu musiki üstadlarının eşyası | «Koltuğu altından haçı çıkan | içinden de ilâhlar çıkmış!... hacılar, gibi... B.A, — Tevekkeli birkaç mebus «Garp musikisi değil, şark musikisl!ş diye direnmedi!...

Bu sayıdan diğer sayfalar: