© Sahife Müttefikler Alman ileri ileri hareketine şiddetle mukavemet ediyorlar (Baştarafı 1 inci sahifede) Norveçliler Rorosu geri aldılar Stokholm | — Norveçli kıtaat Roro- su Almanlardan geri almıştır. Almanlar cenuba doğru çekilmişlerdir. Norveçliler tarafından takip ediliyorlar. Alman kıta- ları Tynsden de geri çekilmişlerdir. İn- giliz kıtaatının Narvike yaklaştığı da ha- ber verilmektedir. Dombas etrafındaki muharebeler Londra | — Bursya gelen haberlere göre Dombas - Stören demiryolu müt- tefiklerin elindedir ve burada kademe kademe müdafaa tertibatı alınmıştır. As- keri mahfiller Dombasın Almanlar tara- fından zaptedildizi haberine inanmamak - tadır. Störenin Almanlar tarafından iş- gal edildiğine dair de makimat yoktur. Bir Alman müfrezesi dağ yollarından Dombas - Stören yoluna doğru ilerlemiş- se de Norveçliler tarafından dürdurul. muştur. İki vadide köprüler tahrip edil- diğinden Almanlar bunları tamire çalışı» yorlar. Trondhjem mintakasına gelince, Heg- ra kalesi Almanlara mukavemet etmek- tedir. Kalenin muhafızları müttefiklerle ve Norveç kuvvetlerle irtibat temin et- mişlerdir. Müttefiklerin harp gemileri Trondh- jem civarında bir kaleyi bombardıman etmiştir, Londra | Dombas ile Stören ara- sında müttefiklerle | Almanlar muhtelif noktalarda temas halindedirler. OOster- dal vadisinden Störene doğru ilerliyen Almanlar Kviknede tevkif edilmişlerdir. Optala müttefikler motörlü kuvvetler göndermişlerdir. Trondhjemin şimalinde vaziyet Londra | — Trondhjemin şimalinde düşmanın Snasa gölünün iki cihetinden yaptığı şiddetli hücumlar çetin muhare- belerden sonra müttefikler (tarafından püskürtülmüştür. Bu cephede Fransız dağ kıtaları, Norveç kayakçıları ve İngi- liz müfrezeleri vardır, Havanın fenalı- ğı mühimmat nakline ciddi surette en- gel olmaktadır. Müttelikler Steinkjer ve Snansak etrafındaki mevzilerini muha- faza etmektedirler. Bu mintakada mu- harebe yapılmadığı, yalnız. devriyeler arasında bazı fazliyetler olduğu haber verilmektedir. Kar ağır toplarla, tankların ve zırhlı arabaların hareketini pek ziyade zorlaş- tırmaktadır. Namsosa çıkarılan müttefik kıtalar arasında Çek ve Polonya lejyo- nerlerinin de mevcut olduğu bildirilmek- tedir, Namsos ile Steinkjer arasında bombardımanlar devam etmektedir. Narvikte vaziyet Londra | — Narvikteki Norveçli esir- ler serbes bırakılmışlardır. Buna sebep yiyecek sıkıntısıdır. 36 kişiden ibaret olan Norveçli askerler İsveçe geçmişler- dir. Alman zabitleri de İsveçe gitmekte- dir, Narvikte Alman efradı ile küçük za- bitler kalmışlardır. Bunların ancak daha bir hafta mukavemet edebilecekleri bil- diriliyor. Tuzak içinde Tuzak Tefrika No. 143 — Rica ederim, benimle konuşma» yın... Artık, hiç hiç bir şey istemiyo- rum... Yalnız kendinizi kurtarmağa çalışm... Benimle aranızda her şey bitti... Sizden nefret ediyorum. — Sana izahat vereceğim. Et — Pir sözünüzü bile işitmek iste- miyorum... - diye mırıldandı. Neler, neler öğreneceksin... Zânnettiğin kadar mücrim değilim... *âakal sana karşı, — Alçak! — Hükmünü vermeden; evvel din- 1... — Verdiğiniz söze ihanet ettiniz. — Allah aşkına... — İkimizi mahvettiniz... Bırakın... Bu sırada, komiserle Ferhad mu- haverelerini bitirmişlerdi, Aralarında böyle konuşan sevgililere doğru yü- rüdüler. Ferhad: — Bu zati siz mi ithâm ettiniz? Kız, başını önüne eğdi. Ferhad ısrarla: MZ Almanlar bir İngiliz kruva: zörü ile 5 nakliye gemisi ileri ve 8 tayyare dü üşler Berlin | (A4 A) — D.N. B, ajansı bildiri- ir year başkumandanlığı tebliği: Norveçteki Alman kıtaatının ileri hareketi devam etmektedir. Dün Trondhjem yakı- nında müsidemeler olmuştur. Lileham- mer'in şimali garbisine giden Norveç as- kerlerinin sayızı, dünkü tebliğde gösteri- len sayıdan fazladır. Bunlar, ikinci Norveç fırkası olup, muhtelif alaylara mensup 200 subay, 3500 erat ve bunlardan başka 40 İngiliz teslim olmuştur. 7 top, 25 mitralyâz ve 250 otomobili iğtinam edilmiştir. Aynca dağlarda Lomen civarında Pageres'le Boğ- neflord arasında 1200 kişi teslim olmuştur. Hava ordusu, Namsos açıklarında, İngi- liz gemilerine muvaffakıyetli bir taarruz yapmıştır, Orta çapta iki bomba bir kru- vazörü tam isabetle batirmıştir. Birinci &i- nıf diğer bir kruvasör bir bomba isabetle ciddi surette hasara uğramıştır. Bunu mü- teakip bir İngiliz torpidosu İle beş Ingiliz nakliye gemisi batırılmıştır. Diğer beş nakliye gemisi ağır hasara uğ- ramışlardır. İngilizlerin Stavanger'e yaptıkları bir hava taarruzunda avcı tayyareleri ve hava dâfi bataryası sekiz düşman tayyaresi dü- şürmüşlerdir. Oslo civarında Fornebu tayyare karargâ- hira, 30 nisan gecesi yapılan bir hücumda, bava dâfi bataryası bir İngiliz tayyaresi düşürmüştür. İngilizlerin, 1 mayıs gecesi, ayni tayyare karargâhıma yeni bir taarruzunda pek az hasar kaydedilmiştir. Garp cephesinde işara değer hâdise yok- tur, İnanılmıyan haber Londra I — Esaslı Alman kılala- ının Oslo ile Trondhjem arasında irtibat tesis elliklerine dair haberlere inanılmamaktadır. Bu irtibatın Stoeren mıntakası tepelerini âşan bir kaç Alman tarafından yayıldığı anla. şılmaktadır. 1 — Diyerek. 2 — Ver - Bir hazım cihazı, 3 — Selâmetlemek. 4 — Bir nevi kumaş - Başma «E, gelirm göz yaşı olur - Bir sorgu. 5 — Tenavül etmemezlik, Hakkında irade sadır olmuş. 7 — Kimyevi - Bir maden. 8 — Mahkemenin icra hüzmü - Azerbay- can ahalisinden. 9 — Kir izi - Karpuzun arkadaşı, 10 — Erkek - Dikme, Yukarıdan aşağı: 1 — Medhederek, g4 x Beden terbiy 2 — Müteferrik eşyalar, Nakleden : (Vâ - Nü) sözleri tartın... Zira hayat memat meselesi. .. Kız, hâlâ susuyordu. Rengi, balmumu gibi sapsarıydı. Adliyeci: — İddianızda ısrar ediyormusu- lerim doğru mu, yoksa bütün bunlar rı rüyada mı gördüm?... Aklım ba. şımda mi, yoksa çıldırdım mı?... Ba- na sual sormayın... Allah aşkına... | Biraz sonra... — İçinde çırpındığınız iztirabın azametini anlıyorum... Soğukkanlı- ağınıza, iradenize hâkim olun... Diğer bir salonun kapısını açtı Genç kıza: — Buraya giriniz ve bekleyiniz. Ve kapıyı Şerminin üstüne kapa- yıp, Sühaya döndü. Yavaş sesle; — Dikkat edin! o Hayatının kur- tarmak istiyorum... Delikanlı, lâkaydlik ifade eden bir Barekette bulundu. Biliyormusunuz ki sizi ! pek | 2/9) | TÜRKÂN HÂTUN PERŞEMBE 2/5/9409 Türkiye saatile 1230 Program ve memleket saati ayarı, 125 Ajans ve meteoroloji haberleri. 1250 Müzik: Çalanlar: Cevdet Kozan, Vecihe, Ruşen Kam, I— Okuyan: Necmi Riza Ahıs- kan, 1- M. Celâleddin - Bayati şarkı: (Nari firkab şulel baş oldukça), 2- Mustafa ça- Yuş - Bayali şarkı: (Canım tezdir), 3- De- de - Bayati şarkı: (Mice bir aşkın ile fel yad edeyim), 4- Halk türküsü; (Yıldız), 5- Şevki - Hüseyni şarkı: (Hicran oku), 6- Hüseyni sax semaisi, — Okuyan: Müzay- yen Senâr, 1- Taksim, 2- Beylerbeyli Hak- kı « Hicaz şarki: (Ahval! kalbanre nigâh eyler), 3- Şevki - Hicaz şarkı: (Bağlanıp zülfü hezan tabına), 4- Nuri - Hicaz şarkı: (Yar mıdır takrire hacet), 5- Divan - Hi- caz şarkı: (Dün gece yeis ile), 1330-14 Mü- şik: Harif müzik (PL) Program, memleket saat ayarı, 1805 Müzik: Radyo caz orkestrası (Şef: İbrahim Özgür), Soprano Bedriye Tüzünün iştira- kile, 1840 Konuşma, 18.55 Serbes saat, 19,19 Memleket saat ayarı, Ajans ve meteoroloji haberleri, 1930 Müzik: Çalanlar; Vecihe, Cevdet Kozan, Ruşen Kam, 1— Okuyan: Mustafa Çağlar, 1- Hüzzam peşrevi, 2- Me- den! Aziz - Hüzzam şarkı: (Değildi böyle evreb, 3- Faiz Kapanci - Hüzzam şarkı: (Seni gördü o şafak), 4- Rukum - Hüzzam şarkı: (Susmuş geceler), 5- Yesari Asım - Suzinak şarkı: (Ayrı düştüm sevgilimden), 6- Rahmi bey - Suzlnak şarkı: (Esiri has- ret etti gönlümü), 2— Okuyan: Radife Er- tem, 1- Lemi - Nihavend şarkı: (Bin gül çı- karırdım), 2- 8, Kaynak - Nihavend şarkı: (Kirpiklerinin gölgesi), 3- 8. Kaynak - Neve- ser şarkı: (Hicrunla harap), 4- Dede - Ma- hür şarkı: (Sana lâyık mı), 5- LAtİf - Ma- hür şarkı: (Aldı aklım bir goren leb), 6- Saz semaisi, 20,15 Konuşma (Sıhhat saati), 2030 Müzik; Fasıl heyeti, 21,15 Müzik; Ne- jad Akipek tarafından keman soloları, 21,40 Müzik: Senfonik müzik (Pİ), 22,15 Memle- ket saat uyarı, Ajans haberleri, ziraat, es- ham - tahvilât, kambiyo - nukut borsası Iflatı, 2230 Müzik: Oda müziği (Pİ), 3 Müzik: Cazband (P!), 2325-2330 Yanaki program ve kapa anbul bölgesi voley- bol-basketbo) ajar dan: İ — Aşağıda zösterilen gürlerde yapılmak üzere bir basketbol teşvik müsabakası ter- tip olünmüştur 2 — Müsabakalar Galatasaray 6por Klü- bü lokalinde yapılacaktır. 3 — Müsubukaya iştirak edecek kulüpler oynatacakları oyuncuların İsimlerini havi fotoğraflı bir listeyi müsabakalardan evvel ajanlığa tevdi edeceklerdir. 4 — İlân olunan saatte müsabaka yerin- de hazır bulunmayan takım hükmen mağ- Jüp sayılacaktır. 3/5/940 cuma günü yapılıcak müsabaka- lar: Galatasaray - İstanbulspor saat 19, Beyoğluspor - T. Y. Yıldız saat 20, 8/5/940 çarşamba günü yapılacak müsa- bakalar; Istanbulspor - T. Y. Yıldız saat 19, Galatasaray: - Beyoğluspor saat 20, » 10/3/940 cuma günü yapılacak müsabaka lar: İstanbulspor - Beyoğluspor saat 19,30 Gilatasmray - ml al Yıldız saat 20.30. e — Hayat, 'sörmemek. 4 — Romanya pârası - Tersi bir kadın is- midir. $ — Didişmek. 8 — Tersi yüz karasıdır - Tersi yapmaktır. 7 — Başına «9S. gelirme mahalle olur - Hattı münkesir üzere hareket 3 — Modern sür Lâyık. 9 — Yapamıyorum 10 — Kokulu bir yağani ot - Dişlerin üze- rindeki zar. Geçen balmacamızın halli Soldan safa: 1 — İla, şet, 2 — Zeytindalı, 3 — Asi- adamlar, 4 Lanse, A!, 5 — Etem, İnaba, 6 — İç, Al, Kral, 7 — Dal, Ra,8 Ulus, Cüzam, 9 — Yaras, Beka, 10 — Uruç, Nüma, Yukardan aşağı: 1 — İnalelşuyu. 2 Fesatçılar, 3 — Ayine, — Mide, Id, 6 — — Idmanklübü, 8 — Şallar, Zem, Baraka, 19 — 'Tirmalama, müthiş bir şeyle itham ediyorlar, Kendinizi müdafaaya hazırlanın... Bazı sualler soracağım. Bunlara ce- vap veriniz. — Siz mi sora — Öyle ya... — Ne hakla beni istintak ediyor- sunuz? — Sizi mahvedebilecek bir adam olduğumu unutmayın. Ve sesini büsbütün alçaltarak: — Mısırdan geliyorum. Süha, alaycı alaycı güldü: — Ha... Benim de aklıma geldi... Zira sizi bana karşı gayet vahim his- lerle mütehassis görmüştüm... şeyi yapabilirdiniz. — Aldanıyorsunuz efendim. — Ne cihetten? — Beni sevkeden kin değildir. - — Allah Allah... Merak ettim... An- latın: Neymiş? — Namusum üzerine... Doğru söy- Tüyorum. — Demek ki aldanmışım... Fakat merak ediyorum. — Doğru. Kuzinim Belkisı, emsal. siz ve temiz bir muhabbetle seviyo- rum, Orun sizinle izdivâcı beni kor- kutuyordu. — Ne ince düşünüş! Ne hassaslık! — Kölonbeyzade Kudret'in ve alle- deki diğer şahsiyetlerin sizi damad diye seçinek hususundaki hatalarına caksınız? Tefrika No, 51 Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Sultan Mehmed fena halde hiddetlenmişti, şehir mu” hafızlarına Otrarlı Yusufun yakalanmasını emretti — Bu sabah âlmacam durmadan bağırı- yor, dedi, başka gün bu kadar bağırmazdı. — Belki susuz kalmıştır. — 8u verdim... Gene bağırdı. — Hava almak istemiştir. — Hergünkü gibi penesreyi açtım. Gene sesini kesmedi. Giyasn canı sıkıldı: — Böyle güneşin etrafını kara bulutlar sardığı bir zamanda senin atmacanla uğ- raşacak değilim ya. Azrâ prensle konuşurken, haremağala- rından biri telâşla içeriye girdi: — Yatak odanızda kuşunuz can çekişi- yor, sultanım! Koşunuz... Azrâ yatak odasına gelinceye kadar at- maca kafeste ölmüştü, Azrinm arkasından Gıyaseddin de koştu: — Atmadan ölmüş mü, Azrâ? Azrâ ağlamağa başladı: — Güneşin tutulmasının sebebi anlaşıl- dı şimdi. Meğer sevgili atmacam Ölecek- mili, Gıyas geniş bir nefes aldı; Bin tane atmaca feda olsun, Azrâ! Ya içimizden biri, meselâ babam ölseydi. Azrâ hirçin bir sesle cevap verdi: — Baban ölseydi, yerine sen geçerdin... Hükilmdar olurdu: Bu, senin için fena birşey mi olurdu? Giyas birdenbire şaşırdı. O güne Kadar Azrh ile bu mevzu etrafında aralarında ufak bir konuşma bile geçmemişti. Gıyas: — Ben babamı çok severim, dedi, yurdu- muzu büyülten odur. Benim onun tahtan- da gözüm olmadığını kendisi de bilir. Ölseydi, dedin de.. Ben de böyle dü- şündüm. Eğer ayr sultar hmed öl- hep bir- den ayaki htında birçok kimselerin — Şüphesiz. Hem bunlar yabancı kimse- ler değil. Kendi evlâdları... — Neler söylüyorsun, Azrâ? Kardaşleri- min Bepsi de babamı severler sanıyorum, — İnanmayın! Başta Rükneddin olmak en başka- hepsi de böyle bir sevinçle karşılayacaklardı Gıyas bağını pen — Gökyüzü hâlâ çe v - pa ıyrliyor.. Ulukta şelak sö- ker gi ışıklar belirdi — Güneşin tutulmasına ömrümde ilk de- fa şahid oluyorum. Harzem ilinde Deni teşe'üm eder bu hâdiseye. Bundan yirmi beş yıl önce de #ululmuş. Bir günde Üç büyük kumandanın ölüm haberi birden gelmiş. Daha önceleri de gene böyle güneşin tutul- duğu bir gün fet de 5 Xa — Evet. Ben, yurdun kimsenin bugün öleceği Bu işi müneeciminiz bilmez mi? le bir günde söy- , Çünkü Melekşahın bir kitabında «Güneş tutulduğu gün mü- necelmlere, sihirbazlara ve tabiplere süküt yaraşır!» sözleri Bugün onlar ağızlarını açmazlar. — Tuhaf şey! Ben sizin yerinizde olsam zorla söyletir ve bu müammayı biran evvel çözmeğe çalışırdım — Babam Buharada olmasaydı belki buz nu ber de yapardım. Azrânın ısrarı karşisinda mukavemet göğ- teremiyen Gıyas, müneceimini çağırttı — Çok merak ediyorum, dedi, bugün ki- min hayat et bulacak? Tobrağa Xi düşecek? önüne baklı ve rengi Sapsarı ah olmakla kulunuz da merak etini... Baktım. r, şehzndem! hayret ve tecssüf ediyorum, Süha, büsbütün soğukkanlı; — Aman efendim, bu ne kumpliman! Perhaü, ciddi ciddi; — İnsan bazan bu gibi yaziyetler- de yanılıyor. Onlar da yanıldılar. — Demek ki, zatı âliniz paçaları $i- bana karşı | Gıyas bunu duyunca titredi: — Ne diyorsun, ecel benim başımda mı dolaşıyor? — Evet, Başka bir gün olsaydı, bu haki- kati belki de itiraf etmezdim; fakat bugün yalan söyliyemem. Azrânin canı sıkıldı... Münecelmi çağırttır ğına bin kers pişman oldu ve Gıyasın yanıma sokuldu, Sinirleri bozulan ve iradesini bi anda kaybeden şehzadeyi taselliye başladı; Ben, müneceimlerin her sözüne inan- mam, dedi, siz de İnanmayınız! Ecel, çim- diye kadar kime görünmüş ki, müneccim onu görmüş olsun?! Müncecim odadan çıkacağı sırada, Azrâ- nin atmacasının birdenbire öldüğünü du- yunca geri döndü: — Geçmiş olsun, şehzadem! Sizi arayan ecel, atmacayı bulmuş... Onu yere düşür- müş. Boş yere üzülmeyin! Gıyas bu sözden müteselli olarak, yavaş yavaş kendini topladı: — Ebelin bugün bizim etrafımızda dolaş- tığına şüphem yoktur, Azrâ! Benim canımı almağa gelen Azrail, atmacanın hayatını söndürüp -bana kiymadan- dönmüş ola- cak. Güneş ultın çehresini gösterdi artık. Ecel gelecekse, bu kadar gecikmezdi. At- macaya geldiği zaman bana da uğrardı. Ya- rina kadar ölmezsem, Semerkandda (Şâhı- zinde) ye elli koyün adağım olsun. Otrarlı Yusuf nasıl yakalandı? Güneşin tutulduğu günden bir hafla sn“ ra. Bubarada oğlunun sarayında misafir bulunan sultan Mehmede şöyle bir haber getirdiler «— Cengirin elçilerinden (0 ikisi memle- ketine dönmüş, Üçüncüsü yani Otrarlı Yu- sef, Buharadan gider gibi görünerek şehir- de gizlenmiş. Yusufun maksadı Harzem sul- tanımı öldürmekmiş!» Sultan Mehmed fena halde hiddetlenmişe ti. Şehir muhafızlarına Yusufun yakalan- masını emretti, Mehmed, Otrarlı Yusultan bunu ummuyordu. Yusuf, Harxemli ve müa- âyni samanda da ahlâk: dürüst bir 1 Yusufun, Cengiz n hizmetine bir tezadüf eseri olmuştu. Ticaret mak sadile Karakuruma gider bir kervan Mo- gol Sopraklarında bir taarruza uğramıştı. Yusuf cesur bir adamdı; kervanı yağmadan korumuş ve Karakuruma gelince, Cengiz hana şöyle şikâyet etmişti! «Sakilerin ta- yan kervanda yabanetlardan diya Moğollar vardı, Onları hatt, inen kurtardım. Fakat zarar görürsün! giz han, Otrari masını teklif etmiş, Yüsuf ti kabul ederek Karskur 1 (Arkası var) (1) Cengizin elçileri şunlardı: Harremli Mahmad, Buharat Sultan Mehmedin Mahmudta Ali Hocaya itle madı yoktu. Bu adamları Harrem ilinde sCengize satılmış adamlar! derlerdi. Har- zemli Mahmud ailesini Karakuruma gö müş ve orada yerleşmişti. Kuahralı cama kimsesi yokta, Harsemsah isteseydi, Cengizi Harzem hikü de harekete sevkedebilirdi. Ce: larını görünce dayanamadı, en büyük düş- manıman hizmetine girdi.» demişti. Otrarlı Yusuf, ailesini Buharaya getirdiri re Bu- uraja, Olrark Yusufun sullan Mehmedi aldattığına ve Cengiz ha- na yaranmak için hayatımı teblikeve at- maktan çekinmediğine kanidir. — İF. 8. firt olmuştu. Böyle yakı- şıklı ve kibar hajll bir di müthiş bir töhmet nitipda ? erdiremiyordu. İk! Aş ş Jamadan evvel biri | pehlivanlar andır vadınız. Büyük bir gayret sarfedip | Mısirlara kadar boyladınız, Doğru... Mısıra gittim... Sizin orada yaşadığınız taraflara kadar se- yahat ettim... Hakkınızda malümat | aldım... Süha, her ne kadar büyük bir heyecan geçiriyorsa da su sızdırmi- yordu. — Benim için ne uzun külfetlere, 'ne meşekkatli seyahatlere katlanmış- sınız... Kudret Kolonbey, bu fedakâr- Tığınızdan dolayı size minnettar ola. cak, — Minneltarlık, medyunluk bekle- diğim yok... Vazifeyi gördüm. Bun- dan dolayı memnunum... — Alieenapsınız.. Mısırda ne işler gördüğünüzü sorabilir miyim ? — Tabil.. Bu bahsi uzun uzadıya Şüphesiz ki bu Sühi denilen zat, #lelâde bir mücrim olamazdı, Binl câni İle temasta bulunan komiser, İçinde bambaşka vaziyetler olduğ; kestiriyordu. Bu ne soğukkanlı, ala cı cevap verişti... Bune asayip câ- niydi, katildi, kursızdı... Kendi kendine: «— İstintakımın neticesile şimdiye kadar olup bilenleri, âmirlerime vas por halinde hildiririm... Fazla mesuli- yet altında kalmamı...» dedi Acaba.Sühi, Ustadından aldığı der* ler, telkinle; ?sİ, komiserin bü haleti ruhiyesini faik mı etli ki, S3r- verin tereddildü arttıkca del'kanlınn. nefsine emniyeti fazlalaşıyordu. Ayni zamanda, Ferhadın söyledi. lerinin ciddi olduğunu da anlamıştı. isin | Bu İnsarın haddi zatında fena bir ve baş başa görüşürüz... Siz hele şim. ! dilik komiser Server beyin soracağı suallere cerap veriniz. v — Hayhay... Nasıl muvafık görürse- niz, Komiser, bü muhavereye, merakla ii lak | | İ | Şahsiyet olmadığını seziyordu. Gözle“ ri karşılaştı. Ferhad ona uzun uzun baktı Ni zarlarile sanki şöyle diyordu: «— Kendinizi Kuyumcu cinayetine. karşı müdafaa edin... Mısırdaki mazk niz mevzuubahs olmuyacaktır.> (Arkası va”)