Eski günlerde Istanbul rıhtımlar *k değil, bundan 43 ösne evveline ir koskoca e ei yem gacak, eşya indiri tam yok. Galata Yy ş dışında, Eminönünden Sirkeciye, Karaköyden' öteye kayık iskeleleri dolu. Şimdiki Ziraat bankasının bulunduğu noktada, bir vakıtler o (Crfdi Liyonais) bankan da meşhur Hallasyan hanı (Meşretiyot devrinin Nafia Nazırı, sivri #akallı Hallacyanın babası, namlı tüc- tatlardan Parsih Hallacyanın mülkü)... © #rada, ondan sonra Büyüme eğ Pendikliler gibi denize kazıklarla çakıl P<, öm , reyhan ana giren çıkan yerli, yabancı va- Pürlar açıkta demirleyip dubalara bağ- İahmada... 1842 yılında, bür Fransız gemisinin Mişel adlı genç kaptan ilk d abula geliyor. Uyanık ve işgüzari dan... Sahillerimizde fenerler tesis et- Mek fikrine kapılıyor 1855 de kaptanlığı bırakıp Fransa İikümetinden Türkiyede kurulacak f #erlerin işletilmesine ruhsat alıyor; çok Wgeçmeden imtiyaz sahipleri arasına giri- # yor. © Sabik kaptanda faaliyet deme gütsin... W Söyledik », iş sdamı, tek durur mu? Yine Babıüliye müracaatlerde, dos ağızlarla ihtarlarda: (İstanbul gibi bü- yük, ayni zamanda payıtabt bir şehirin İimanca kurunu vüstal şekilde kalması eniz değildir, medenileştirmek elzemdir.) Ergeç bu maksadına da ermiş ve 1879 da İstanbulda rıhtımlar, doklar, antrepolar yapmak imtiyazını Bu hüsnü niyeti de müküfatlandırı- mülkiye paşalığından mirimiranlık rütbesi bahşedilmiş. İmtiyaz mucibince yapılacak rıhtım- ların bir tarafı Sirkeciden Unkapanı köp- rüsüne, öbür tarafı Tophaheden Azab- kapısına kadar varacak. Üstlerinden tramvay geçirmeğe de müsaade var. İş büyük; sermaye, mütehassıs vessire bulmak kolay değil.. Keyfiyet Yıllarca sürüncemede kaldıktan sonra ih 7 teşrinisani 1890 da bir anonim şirket kuruluyor. Mukavelenamenin 4 üncü maddesi mucibince inşaata iki sene zar- fında başlanılması, 14 senede kâffesinin bitrilmesi kayıdlı. İlk faaliyete 1892 de Tophaneden gi- rişilmiş; üç sene içinde Karaköy köprü- sönün burnuna gelmiş. Memnuniyet ve mahzuziyet aşkın. Mişel paşaya birinci rütbe mecidi, çok genç ve dilber madamasının sinesine de ayni rütbeden şefkat nişanı Bu saha 760 metre boyundadır. Ras lanan âzami derinlik 29 metre. Denizal- tına tabii kayalarla yerleştirilen temel 300 bin metremikâbı; imlâ edilen boş haklar 450 bin ve üst duvarlara konan suni kayalar 20 bin metremikâbı. Nisan 1894 de girişilen Sirkeci - Emi- mönü kısmı ise 450 metre; derinlik 35; temel 260; doldurma 140 bin metre i suni kayalar 13 bin. kayalar Kınalı ve Burgaz ada- larından, imlâ çakıllar ve kumları kışın Anadoluhisarından, yazın Kızkulesinden getirilmiş; suni kitleler Silâhtarağadaki taşocaklarından ve imlâthaneden taşın- Miş, * Yine balâdan esma ımı sıçradı, şirket zügürt mü düştü nedir, köprüler arasına yapılacak rıhtım bakkala kalmıştı, Ak. amın bir türlü eremediği nokta, bunca iliğine, önünün bilmem ne kadar da derinliğine rağmen Sirkecininkine hiş bir vapurun yanvermeyişi; arka bodonlar madan palamarlarla bağlanışıdır. Galata rıhtımının mükemmelliği dik lerdeydi. En büyük hacimli yapurlar, hattâ zamanın en iri kıyım zırblıları bile yanaşabilir derlerdi, Yalan da değil. Çocukluktanberi serde denize, gemiye merak var ya, köprüden her geçişte gözümüz © canibe mütevee- cih. Bahar girdi mi üç döt bacalı, bir baştan bir başa, dağ gibi transatlantik- lerin omuz verdiğini görürdük. Meselâ Norddeuiseler Lloyd'un 19 bin bu kadar tonluk * (Kaiser Wilhelm MN) si White Star Line'nin 17 bin bu kadarlık (Oceanic) i İntern Pacific'in 18 binlik (Korea), Galata rıhftımı kurulduktan sonra ğe tünde yine salaş, sıra sıra kahveler, ge- zinolar belirdi. Tutanların hepsi Yunan tebaası, İçlerinde her akşam mandolinli, kite- salı çalgılar. Duvarlarda beyazlı mavili kordelelerle çerçevelenmiş, boyalı simler: Yunan kralı birinci Yorgi; krakçesi Olga; veliahdi prens Konstantin; babası Danimarka kralı Piri fani 9 uncu Kristi- yan; Tepedelenli AN paşanın mahbubesi Vasiliki; daha sonruları banger Averof.., Sivirya işlerler, Dolma, midye tavası, da- k zası dolaştıran seyyar mezeci- avrulmuş fındıkla masa masa tek i oynıyan sıska rum (Kadıköy takımının meşhur Tahtaperde mi çi futbol beki.) Kadıköyünde, adalarda, o Maktiköyü ve Ayastalanosin (o gastü>nlar bu ikirine de vapur. işleri) NE al mlm e elde et- | | İstanbul rıhtımları yapılırken kullanılan goğu gedikli. Gözleri karşıki iskelelerde ve kulakları kirişte. Yandançarklılar çarkları yerinde dev- rettirmeğe başlayıp beş dakika dü- üğünü de öttürür öttürmez koşüp Ye- Hşecekler, Şimdiki Merkez rıhtım hananın karşı sna düşen, yakınlara kadar köhne kah- ve, ahçı, tütüncü barakaları bulunan yer- de, çadır bezi ve pedavra tahtalarından (Alambra) tiyatrosu vardı Şeker, Kurban bayramlarında Cinci meydanını kırıp döken, oluk gibi paralar sızdıran kumpanya orada. Müşterileri manavcılar, Rus ve Nemse gemilerinin tayfaları ve ateşçileri, kanun şavuşlarna gözükmeden kapağı atmış, Haddehaneliler, Zeytinburunlular, lotar- yacı çırağı, meyhane miçosu, kundura hoyacılarından çoluk çocuk Dühuliye üç kuruş on para, mevki beş buçuk; körler darülüceze hissesi, oyun bir saat ya sürer ya sürmez: — Paydonl... seslerine ağız kalabalığı da karışır «Tiyatro başlıyor!» İar arasında mut- laka bir maraza da çıkardı O gün yerlaşmy ve mıhlanıp çıkama- yanlarda gırtlaklaşma. | Sustalıları çıka” yanlar, vaturpalara varanlar e Voyvoda karakolunun acar serkomiseri Şemsiyi boylarlardı. Rihtımın köprüye yakın yerlerinde de boyuna bağırtılar: — Dolmuşa bir kişil.. Sirkeciye müşteri arayan kayıkçılar, Köprüceğiz yazın tepeye güneş yiye yi ye, kışın soğuktan bumbuz kesile kesile kesile yenilir yutulur şey mi? suni taşlar, vinç ve dalgıç takım Taban tepmeğe ne hacet; kayığa bi- nip rüzgârla seri it;-sade paltonun, kamselenin yakasını kaldırıp dertop büzül; beş dakikacığın içinde karşıya in, Hergün; (İkdam), (Sabah) gibi yevs mi gazetelerin vukuat sütunları dopdo- luydu (İnebolulu bilmem ne reisin âdar deki falanca numaralı mavna, cisri ce didden mururu hengâmında, yedi kişiyi hamilen Sirkeciye o müttehii azimetken, Sakızlı Dimitri veledi Yankonun sanda- hna bindirmiş. Etraftan yetişilerek O ka- zazdelerin beşi kurtarilmışsa da ikisi nabedid.) Ve kezâ; ş Şirketi Hayriyenin Üsküdara seyrü- r eyliyen falanca numaralı. vapuru Köprü iskelesine çimafiva edeceği da- kikalarda, akıntının kesretinden bir ka: sin- yığa çarpmış. Beş nefer kişiden dördü tahlis edilmişse de biri bulunamamış. Karşıdan karşıya göçiş on paraya idi; Köprü kadar işlerdi. Dolmuştan korkup tek başa gideceklere 60 para. O zamanlar Kadıköy, Üsküdar vapur- ları seyrek; seferleri arasında © yakıtlar Ukalalığa kalkışıp, mösyö den ilhâm alanlardan Haliç z kadar gezintinin saati “tek küreklilerde na 3, çiftlerde beş hai. pazarlar iki misli, İlkbahar ünthane mevsimi başladı mı kayık bulabilirsen bul, Kaç gün evvelden çeyrek liraya, hattâ yarım lira; İ Eski Saksonya kraliçesi Brüksel'de büyük sefalet içinde yaşıyor Kraliçe Louise'in gençlik resmi Brüksekden Paris-Solr güzetesine ya- ulıyor: Eski Saksonya kraliçesi Louise, Brükselde büyük bir sefalet içinde ya- şamaktadır. Brüksel civarında pek mütevazı bir hayat sürmekte, öteberi | almak için bizzat çarşıya gitmektedir. Sabık Saksonya kraliçesi Louise bu- | gün 69 yaşındadır. Vaktile parlak ve muhteşem bir hayat sürmüş, başından acıkl âşk macareları geçmiştir. Pas- kâlyadan evvel Louise'i evinde ziyaret | miş olan bir gazeteci, sabık kraliçe. nin.nesi var, nesi yoksa birer birer sat- görmüş! Mimari. odada yatak vazifesini gören eski bir divan, tek sandalyeden başka eşya na- mına birşey yoktur. Eski muhteşem mücevherlerinden kendisinde yalnız #ki yüzük kalmıştır. Louise kendisi için kıymetli birer hatıra, teşkil ettiği ci- hetle bunları satmağa razı olmamıştır. Prenses Louise"i bu sefilâne hayata raları kısaca anlata- Toskana prensi Ferdinandın ve Grandüşes Aline de Bourbon-Parme'in kızı olan prenses Louise ebeveynin şid- detli israrları üzerine kendi arzusu hi» Jâfına olarak Saksonya kralı üçüncü Prödörle Auguste ile 1890 tarihinde ey- lenmiştir. Az bir müddet sonra amcası kral Albert, ölünce kocası tahta geç- miş, kendisi de kraliçe olmuştur. Kra- Miçe Louise, Üçü kız, üçü erkek olmak Üzere altı çocuk diinyaya getirmiştir. Fakat çocuklarınnı mürebbisi ile se- vişmiş ve 1902 senesinde henüz iki ay- ık olan en küçük kızı Anne - Monigue'i de alarak, Aşıkile beraber kaçmıştır. Kraliçe Loulse Aşıkile beraber İtalyada, Floransa şehrinde yerleşmiştir. Krali- çe Louise, Floransada meşhur İtalyan bestekâr ve piyanisti Toselle ile tanı- şarak ona çıldırası âşık olmuş, müsi- ki üstadı da #abık kraliçenin bu aşk ve alâkasına lâkayıd kalmıyarak kendisi İçin «gel, akşam basıyor» mealindeki meşhur serenadıni bu aşktan ilham alarak bestelemiştir. Kraliçe Loutso, 1907 senesinde baste- kâr Toselli file Londrada evlenmiş, fa- kat dört sene sonra bundan da boşan- mıştır. Kraliçe Louise bu aşk macera- e 8 Nisan Haftalık piyasa Piyasa vaziyeti ve sanayi âlemindeki faaliyat - ithâldt ve ihracat maddelerinin vaziyeti Geçen haftaki yazımızda durgunluk olduğundan bahsetmiştik. Bu durgunluk bir parça artmıştır. Acaba bunun sebebini ne suretle izah edebiliriz? Alfkadarların fikrine göre, bu durgun- luğu biraz tabit görmek lâzımdır. İhra- cat mallarımızın mühim bir kısmı oli- mizden çıktığı için, mevsim itibarile her sene piyasada bir durgunluk (devresi olur. Bugünkü durgunluk ta her sene mutad olan durgunluktur. Temevvücle- rin de bu durgunluğa (tesir ettiği sürülmektedir. Üçüncü bir fikre göre de takas prim- lerinin düşkün olması yüzünden, genel ithalât kararnamesindeki dördüncü mad- deye tâbi memleketlerle işler azalmıştır. Bu memleketlerle aramızda hiç bir tica- ret anlaşması mevcut olmadığı için, bu- ralardan mal getirmek için, hususi ta- kas muamelesi yapılmaktadır. Alâkadar- lar, bu durgunluğu muhtelif sebeblerie izah ettikten sonra bu hadisenin arizi mahiyette bir durgunluk olduğuna da ittifak etmektedirler, İhracat maddelerinin vaziyeti Umurmiyet itibarile, piyasada durgün- luk olmasından, ihracat üzerine hiç bir iş yapılmıyor mânasını çıkarmak doğru değildir. Durgun bir devre içinde de, muhtelif mallar üzerine iş olmaktadır ve gibi işler durgunluğu özale edecek derecye kadar da varmaktadır. Meselâ: Amerika ile ticari münasebetler artmak tadır. o Alâkadarlar, bu münasebetlerin daha ziyade inkişaf edeceğine kanidir. İer. Bu hafta, ihracat mallar üzerinde ayrı ayrı durmağa lüzum görmedik, Umu- miyet itibarile, ihracat vaziyetini aşağı- ya yazmağı daha faydalı buluyoruz. Bu “hafta içinde yumurta üzerine muamele olunmuştur. İhracat en ziyade İtalya, İs- viçreye yapılmıştır. Geçen hafta da yazdığımız gibi, bak mumu üzerine de işler artamktadır. Ro- manya, Macaristan, İtalyadan mütema- diyen balmumu istenildiği için, fintler 170 kuruşa kadar yükselmiştir. Halbuki geçen sene 65 - 70 kuruş arasındaydı İl Macarintandan paçavra, keçi kılı, boynuz gibi mallara daha ziyade rağbet vardır. Dokumacılık sanayiinde esaslı bir mevki işgal eden yapağı, tif- tik, pamuk gibi ham maddelerin sat rında durgunluk hüküm sürmektedir. Yalnız evvelce Sovyet Rusyaya satılan yapağıların bugünlerde ihracına başlan- mıştır. Bir Sovyet vapuru bu malları al- | maktadır. İhrac edilen maddeler arasında balık yağı da bulunmaktadır. Balık yağı en 2i- yade Romanya, Macaristan ve İtalya; sevkedilmektedir. Sanayi âleminde İlhracat piyasasındaki durgunluk | sa- mayi âleminde mevcut değildir. Vakıa bir iki hafta evvel fabrikatörler de işsiz- İikten şikâyet etmekteydiler. Bu yüzden ileri | piyasada | 'amelesine yol vererek istihsal kabiliyeti Bi yanı yarıya indiren fabrikalar da bus İunmaktaydı, Fakat bir hafta içinde va« ziyet tamamile değişmiştir. Bunun sebe- bini şu suretle izah edebiliriz: Ankaradan gelen haberlerde, hükü- Üeşviki sanayi O kanunundaki ya hususta fabirikal ne yüz“ olarak bü zamlar yapıldıktan nayi müs mülütmn maliyet fiatleri de artacaktır, et karşısında tüccar, fabrikalar dan mühim miktarda mal almaktadır. Taleblerin genişlemesi üzerine, istihsal di ette artmaktadır. Fabrikalar de u fazla mesai arizi mahiyet nundan fazla mal aldığı için ileride fabrikalar istihsal kabiliyetlerini gok tahdid edeceklerdir Muamele ve istihlâk vergile cağını düşünerek istihsalâtı fabrikaların başında trikotaj, p, kum maş fabrikaları bülunmaktadır. Madeni eşya sanayiinde bu derecede iş yoktur. İthalât maddelerinin vaziyeti Piyasadaki umumi durgu: maddelerini alâkadar et kadn dn arta ezyid eden uk, hhalât tedir. Mev- ve erkek kumaş» Vakıa” pü» sim münasebetile, larının çok satılması lâzundi hak ol rilen yünlü kumaşlar satılmaktadır kat satışlar geçen seney azdır. Demir, kalay gibi piyasanın çok ih yecı olduğu maddelere gelince, İn kontrolüne hizum olmadan Amerikad demir ithal edilmektedir. Bu cihet mir ithalâtçılarını çok memnun etmi Çünkü kontrol demir, kalay gibi mesi gecikiyordu, Halbuki piyasada nevi mallar pek bol olmadı kaç günlük teshhürler, fasılalar bile, yasada buhrunlara sebebiyet vermekt Maamafih piyasanın muhtelif d. nevilerine ihtiyacı Bunlard demir çubuk başta gelmektedir. Şin ye kadar İngiltereden demir çubuk etmek için ya; bbi henüz cevap gelmemiştir. Maamafih yakında demir çubuk gönderileceği ümü yor. Kalay ihtiyacı da henüz tatmin edik miş değildir. Çay, kahve gibi dışardan gelen yiyecek maddeleri üzerinde endişe edilecek birşey yoktur. Ticaret Vekâleti nin mürakabesi altında teşekkül eden va çay ithalâtını temin eden Çay limited şirketi piyasanın ihtiyacını temin etmek- tedir, Ayni şirket kahve işlerile de meş- gul olmaktadır. Piyasada aranılan mad- delerin başında pamuk, yün iplikleri gelmektedir. Bu maddelere ihtiyacı olan fabrikalar, İngiltereye siparişler vermişe lerdir. Şimdiye kadar bu siparişlere tat- min edici bir şekilde cevap gelmemiştir. asna rağmen Avrupadan geti- Fa- pek vardır Edime (Akşam) — Futbol, voleybol, güreş ve basketbol müsabakaları yap- mak üzere şehrimize geleceğini haber verdiğim Tekirdağ sporcularının bu se- yahatları iki bölgenin anlaşması üzerine bu haftaya birakılmıştar. Bu müsabakalara hazırlık olmak üzere dün Erkek öğretmen okulunda bir basketbol maçı yapılmıştır. Bu vesile ile beden terbiyesi başkanlığının ter- tüp ettiği kır koşularında derece alar atlet ve ekiplere madalya ve kupalar ve- rümiştir. Merasimde Trakya Umumi Müfettişi general Kâzım Dirikle bölge başka- nımız vali B, Ferit Nomer de hazır bulunmuşlar ve gençlerimize mükâfatlarını bizzat kendileri vermişlerdir. Gönderdiğim fotoğraf bölgemiz basketbolcuları- nı general Kâzım Dirik ve lise, erkek öğretmen okulu direktörleriyle birlikte göstermektedir. sel şehri civarında yerleşmiş ve o ta- rihten itibaren kendisi için sefalet başlamıştır. Kraliçe Loulse umumi harpten evvel Saksonya krallığının çe hiz parasından kendisine verdiği tah- sisatla yaşıyordu. 1918 senesi sulhün- den sonra Saksonya krallığı, Avrupa haritasından silinmiş, sabık kraliçenin | — — | de varidatı k geçinmek için çocuklarına kraliçe Belçika ailelerinin İğe ve dantelâ ika asılzadtlerinin bu yâr dımlarlle geçinen ik kraliçe $&vaş yavaş untulmuş, ve bugün kara bir si alete düşmüştür.