2 Nisan 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

2 Nisan 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 AKŞAM 3 Nisan 1940 © İstanbul Belediyesi ilânları Cerrahpaşa hastahanesinde yaptırılacak polikinlik binası inşaatı kapalı zarf usultle eksiltmeye konulmuştur. . Keşif bedeli 49961 lira 7 kuruş ve ilk teminatı 3747 lira 12 ku- Tuştur. Keşi?, şartname ve buna müteferri diğer evrak 250 kuruş mukabilinde fen işleri müdürlüğünden almacaklır. İhale 5/4/9040 cuma günü saat 15 de Dalmi cncümende yapılacaktır, Taiiplerin lik teminas makbuz veya mektupları ihaleden 8 gün evvel.Fen işlerine müracaatla alacıkları fenni ehliyet ve 940 yılına ait ticaret odası vesikaları ve imzalı keşi? şartname ve projelerile 2490 No. lu kanuna göre hazırlayacakları teklif mektupla- rini ihale günü saat 14 e kadar Daimi encümene vermeleri. (2021) * İstanbu Belediyesi hududu dahilindeki 1! kaza ile Kartal ve Çatalca kazalarında yaptırılacsk Siper Sığnak ve siper hendekler iaşaarı âçıK eksilmeye Konulmuştur, Kaşif bedeli 5488 lira ve lik teminatı 411 Jira 60 kuruştur. Keşif ve şartanme zabıt ve muame- Jât Müdürlüğü kaleminde görülecektir. mende yapılacaktır. İhale 9/4/940 salı günü saat 14 de daimi encü- Tâlipierin İlk teminat makbuz veya mektupları ihaleden 8 gün evvel Fen işleri müdürlüğüne müracaatla ulacakları fenni ehityet ve 940 yılına alt tica- ret odası vesikalarile İhale günü muayyen saatle daimi encümende bulunmaları. (2308) Yulık İlk teminat kirası (1) senelik 60,00 450 14 numaralı dükkân. 30,00 25 Çemberlitaşta Mollafenari mahallesinin Nuruosmaniye caddesinde Çemberlilaşta Mollafenari mahallesinin Nuruosmaniye caddesinde odas. Küçük Vezir Hanının 6 numaralı 101,00 15 Divânyolunda Atikalipaşa mahallesinin Camlavlusu sokağında 1 nu- binası. maral Atikalipaşa Mektebi 2400 189 baraka. 12000 om Mercanda Atik İbrahimpaşa mahnile ve sokağında 18 numarali Divanyolunda Hocarüstem mahallesinin Medrese sokağında 2 nu- maral Darüsseadeağa Mehmetağa Mektebi binası. 2400 0 Sulfanahmette Cankurtaran mahallesinin Mektep sokağında kâin oda. Sultanahmet mektebi altındaki 1 numaralı 60,00 4,50 Kumkapıda Mollataş sokağında 38 numaralı dükkân. Yılık kira muhammenleri ile Ilk teminut mikdurları yukarda yazılı gayri menkul. eri lâ 3 sene müddetle kiraya verilmek üzere ayrı ayrı açık arttırmaya konulmuştur. Şertoumtler Zabıt ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülecektir. İhale 15/4/9040 pa- zartesi günü sâat 14 de dalmi encümende yapılacaktır, Taliplerin hizalarında gösterilen mikdarda ilk teminat makbuz veya mektuplarile ihale günü muayyen saatte daimi en- cümende bulunmaları. 12455) İstanbu! Maarif Müdürlüğünden: Maarif Vekilliği köy öğretmen okulları için aşağıda cins ve mikdarı yazılı yatak ta- kumları kapalı zarf usulüyle eksiltmeye konulmuştur. Tahmin edilen bedeli 24840 liradır. Muvakkat teminatı 1863 liradır. İstekliler bu yatak takımlarına sit şartnameleri Manrif Müdürlüğü Yardirektörlüğünde görebilirler. İhale 4 Nisan perşembe günü saat 15.30 da İst. Maarif Müdürlüğünde toplânacak komisyon marifetile yapılacaktır, Teklif zarfları en geç saat 15 e kadar kabul olunacaktır. (2094) Yataklakıma Eşyanın cinsi Yatak kılıfı Yatak çarşafı Yastık kınfı Yastık yüzü Battaniye çarşafı (Nevresin) 3000 Yekün L Kg s0 — 6520 800 1720 0780 24840 Beherinin fiatı L Kg Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum idaresi ilânları Devlet Demiryolları birinci işletme ihtiyacı için «100,000» yüz bin adet adi kerpiç tuğlası açık eksiltme ile satın alınacaktır. Bin adedinin muhammen bedeli 20 lira ve tutarı 2090 Mradır. Tuğlalar Haydarpaşa »- Ankara hattı üzerindeki dahilinde teslimi edilecektir. istasyonlardan birinde vagon Eksiltme 15/4/949 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 11 de Haydarpaşada gar binası duhilinde birinci işletme komisyonunca yapılacaktır. Kanuni evsafı haiz İstek- Merin eksiltme saatinden evvel muvakkat teminatlarını veznemize yatırmaları ve ek- siltme saatinde komisyona müracaat etmeleri JAsımdır. Şartnama ve mukavele projeleri parasız olarak Haydarpaşada yol baş müfettişli ğinden alınabilir, (2321) Tesviyeci - Tornacı ve Elektrikçi aranıyor M. M. Vekâleti Eskişehir Tayyare Fabrikası Direktörlü 3 — İmtihanda muvaffak olanlara tahsil, kıdem ve llyakatlerine göre 248 kuruştan 5 liraya kadar yevmiye verilecektir. 3 — Taliplerin imtihan şartlarını ve imtihan gününü öğrenmek üzere Yeşiiköy Hava aktarina anbarı direktörlüğüne bizzat müracaatları ve aşağıda yazılı evrakı müsbiteyi beraberlerinde getirmeleri, 1 — Dilekçe 2 — Nüfus hüviyet cüzdanı 3 — Mektep diploması 4 — Bonservis 5 — Askerlik terhis vesikası (sanat okulları mezunlarından istenmez) 6 — Hüsnühal kfığıdı «Mahalli emniyet müdürtüğünden) 7 — İki adet fotoğruf 4x6 ebadında 8 — Aşı şahadetnamesi (İmtihandan sonra olabilir), Tuzak içinde Tuzak *Tefrika No: 113 Hademe tekrar içeri girdi. Patrona yaklaşıp yavaş sesle: —« Körsanoğlu Burhan beyefendi- nin zevceleri. Hidayet hanımefendi teşrif etiller! - dedi, — Ya... Yalnız mu? — Halide Vildan hah:mefendi ile bernber. Bizim profesör Baha cenaplarının kulağı delikti Dikkati, yayma sürül müş bir ok gibi aleste duruyordu. Dumanlı gözlüklerinin arkasında gözlerini kısmıştı. Sanki dinlemiyor- du, sanki lâkayddı. Hakikatte İse, pusuya yatmış bir kedi gibi tetik- teydi. Korsanoğlu Burhanın ismini işitin- ce kalkıp müsaade istedi: — Efendim ben gideyim... Madem- ki söylediklerimden bir şey İstifade edilemiyor... Masmafih şayet ileride bir husus için lâzım olursam... — Teşekkür ederim efendim... Avukat, havadis yermek için ken- diliğinden gelen -bu ecnebiyi böyle birdenbire koyuvermek istemiyordu. Bunu kaba bir hareket buluyordu. İçeriki salona kadar onu teşyi etti, Erkekler yaklaşınca, misafirliğe ğünden: 1 — Fabrikaya imtihanla birinci sınıf tesviyeci, Tornacı ve Elektrikçi alınacaktır. Nakleden : (Vâ » NüJ gelen kadınlar dâ ayağa kalktı, Ev sahibi, profesörü selâmetledik- ten sonra elini kadınlara uzattı. Baha, göz ucile bakıyordu: — Bu 'genç kadın Şerminin annesi olmazın?... - diye düşündü. - Çün- kü benziyor... Güzel kadın doğrusu... Odanın bir köşesinde bir kâtip ya- xi yazmakla meşguldü, Baha, çıkar. ken ona: — Meşhur kaplan Burhan beyin zevcesi bu genç hanım mıdır? - diye usulle sordu. — Evet efendim... Yanındaki de | Halide Vildan hanımefendi, Baha, hâfızesına bu isimleri nakşet- mek ister gibi tekrarladı. Sonra teşekkür etti ve çıktı, Şayet beş on dakika daha oralar da dolaşssaydı, içeriye üçüncü bir kadının girdiğini görecekti, Hademe, Şermine: — Küçük hanım! - dedi, - Beyefen- | di meşguldür... Yanında müşteriler var. Fakat şayet biraz bekliyecek olursanız her halde sizi de kabul eder. Hidayet "siyahlar giyinmişti. Gözlerinde hummalı bir ifade yar- KÜÇÜK HABERLER: X Denizyolları umum müdürlüğünün Karadeniz yaz tarifesi tatbikatına dün başlanmıştır. X Erzincandan zelzele felâket saha- sından gelenlerden arazisini ekmek isti- yenler parasız olarak memleketlerine gönderileceklerdir. Taliplerin vaziyetleri vilâyet tarafından tetkik edilecek, elle- rinde vesikası olanlar derhal sevkedile- ceklerdir. Vesikası olmayanlar da felâ- ket mintakası ahalisinden olduklarını ve mahallinde arazileri bulunduklarını iki kişinin şahitliğile isbat edeceklerdir. X Amerika bandıralı Exmouth vapu- ru ile demir çubuk, makine ve aksamı, elektrik malzemesi, kimyevi ecza, boya ve cilâ, cam şişe, fotoğraf malzemesi, kâğıt, eşya, lâstik eşya, teneke levha, pamuk mensucat, ham deri, Sovyet bandıralı Krasni Profintern vapurile ke- ton döküntüsü, kıtık, yapağı, keten, kes ten kıtığı gelmiştir. Diğer taraftan İtal- yan bandıralı Citta Dibari vapurile yu- murta, fasulye, balıkyağı, yün paçavra, kendir tohumu, tiftik, darı, halı, kitre, ipek döküntüsü, ceviziçi, kuşyemi, yine İtalyan bandıralı Albano vapurile arpa, fasulye, yün paçavra, Bulgar bandıralı Bulgarya vapurile zeytin, portakal gön- derilmiştir. * Cebbar, İstafo, Cemal, Aziz, Hü- seyin ve Nuri adlarında altı genç Süley- maniye civarında Dökmecilerde Ali adında birini karmanyolacılık suretile soymuaktan maznunen yakalanarak a yeye teslim edilmişlerdir. Sultanahmed birinci sulh ceza mah- kemesinde sorguya çekilen maznunlar, karmanyolacılık suçunu inkâr ederek As linin yolda Nuriye tasallut etmek iste- diğini ve İstafonun işe karışarak Aliye bir tokat vurduğunu, bundan korkan Alinin kaçarken cebinden paraları döküldü; nü, bu paraları kendisine iade etmek üzere topladıklarını ileri sürmüşlerdir. Tahkikat evrakı tekemmül etmemiş ol- duğundan mahkeme, evrakın ikmali için müddeiumumiliğe iadesine miştir, # Etem ve arabacı Ömer iki kişi Ahırkapı civarında araba pi lığı yüzünden kavga etmişler, Etem bi- çakla Ömeri sırtından yaralamıştır. Dün Etem adliyeye verilmiş, Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesinde yapılan isticvap neticesinde tevkif edilmiştir. # Şehrin amele ve hamal işlerini 1s- lâh etmek için Belediye Avrupanın muh- telif limanlarından malümat almıştır. Bu malümat üzerine yapılacak tetkiklere göre hamal ve amele “işleri ıslâh edile cektir. X İstanbulun kok kömürü ihtiyacını tetkik etmek üzere şehrimize gelen Et- bank mümessili B. Macid, şehrimizdeki tetkiklerinin neticesini merkeze bildire- cektir. Bundan sonra İstanbulda yapıla- cak teşkilât etrafında talimat verilecek» tir, X Elektrik idaresinin Ayaspaşa ve Galatada Hocaana santrallarında dün pasif korunma tecrübesi yapılmış ve bu tecrübeler muvaffakiyetle neticelenmiş- tir, * Şoför İstavrinin idaresindeki oto- mobil Aksarayda gazete müvezzii Mus- tafaya çarparak yaralanmasına o sebep olmuştur. Şoför yakalanmıştır. 2 ——— Erkek mektepleri Voleybol Lig He- inden: 2/1V/940 salı günü Beyoğlu Halkevi salonunda yapılacak voleybol maçla; Taksim L. - Vefa L. saat 14,30 ha- kem: N. Moran, Işik 1.. - Kabataş 1. sa- at 15 hakem N, Moran, Yüce Ülkü - İstanbul E. saat 15,30 hakem: N. Moran, Haydarpaşa - Şişli Terakki Lo saat 16 kem: N. Moran, dı. 'Teni, insanda endişe uyandıra- câk derecede soluklu Bakışlarında bir yorgunluk hissediliyordu. Onun bitkinliğine mukabil, Halide Vildan hanımefendi, ihtiyarlığına rağmen dinçti. Bu avukatın en eski müşterisi olduğile iftihar ettiğinden, âdeta kendini evinde hissediyordu. — Beyefendi! - dedi, - Zatı âlinize gayet asabi bir dostumu getiriyo- rum... Âdeta sinir hastası... İlâcmı vermek de sizin elinizde... Birkaç gündenberi cartık kendini kaybetti, tabii hayat yaşamıyor!» desem hata etmiş olmam. Mademki siz bize har ber yollamadınız, bizzat gelerek: «Ne oluyor, ne bitiyor?» diye öormağa geldik. — Heber göndermememin sebebi, arzedecek vazıh bir haberim olmamâ- sından ileri geliyordu, hanımefendi... —« Aman yarabbi... Ne sürünceme- de kaldı bu iş... — Sabır... Sabır... Halide Vildan: — Artık bu kadar beklemeğe sabır karar ver-, | öararak: TÜRKÂN HÂTUN 'Tefrika No, 25 Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Casus kanlar içinde yere düşünce, Sultan Mehmet, dışarı fırladı Sultan Mehmed bu muzafferiyetten son- ra, ordusunun ikinci kolunu Azerbaycan Üzerine sevkederek, çok kısa zaman için- de Atabek (Özbeyi ide mağlüp etti. ye Azerbaycanın birçok şehirlerini fetih ve Js- tilâ eyledi, Prens (Özbey) güçlükle kaça- bildi, Sultan Mehmedin kumandanları zafer- | den zafere koşuyor ve hükümdardan mu- vaffakıyetlerinin karşılığını görüyorlardı. Sultan Mehmedin o kümandanlarından iri: — Bu hızla hemen Bağdad üzerine yü- rüyelim. Zira, halife Nâsıreddin, biz! - ona vakit kazandıracak olursak « içimizden vu- racak, Dedi. Sultan Mehmed bu kumandana bak vermekle beraber ordunun bir yarlâ- da beş on gün dinlenmesini emretmişti, Halife Nâsırın her tarafta casusları var» dı. Casuslar sık sik Bağdada gelerek, ber- gün biraz daha düşman ordusunun yaklaş- tığını halifeye haber veriyorlardı. Nâsıreddin Bağdadı iyice tahkim etmiş. mrhlı müdafilerine güvenerek: 4— Onun, ordusile beraber Bağdad ka pılarında nasıl perişan olacağını görecek- siniz!» Gibi sözlerle Büğdad halkını teselliye baş- Jamıştı, Halife Nâsıreddin. sultan Mehmedin Se- merkand sarayında ayrılamıyacağını umus yordu. Âsiyeler, Azrâlar, Süfüraiar neden bir iş görememişler, neden böyle bir adamı biran evvel zehirliyememişlerdi? Nâsireddin bunları düşündükçe hiddetin- | den çıldırıyor ve: — Meni aldatiyorlar mı? Diye bağırıyordu. Casuslar Bağdadla Se- | merkand arasında mekik dokumakian usan* muşlardı. Gerçi bunların hepsi de her gidi- şinde birçok masraflar ve dönüşünde hes diyeler, ihsanlar almak suretile taltif edi- liyorlardı, Fakat yollar uzun ve tehlike- liydi. Samerkanda gidecek casuslar güçlük” 1e yola çıkıyorlar ve Bağdada çok geç dö- nüyorlardı. Bu casuslar arasında «Semerkanda gidip geldimi. diyerek aylarca şehirde veya ci- war köylerde saklandıktan sonra Bağdada gelen hilekârlar da yok değildi. Nâsireddin bu kabil casusları birer birer yakalatıp idam eitirirdi. Sultan Mehmedin (Halvan) civarında kö- nakladığını duyan halife, oraya da birçok casus ve fedai göndermeyi ihmal etmemiş, hattâ bunlardan çok güvendiği (Hali! ibni Bebbah) 1 hareketinden evvel yanıma ças «— Ya Ssbbah! Bu İşi antak gen berero- Bilipsin, Baban (1) da bur iile bir düş- man prensinin başını geti Senden de Sultan Mehmedin başını İstiyorum, Buna muvaffak olursan, allen ve sm Bağdadın | en engin insanı olacaksınız! Hazinemin dörtte birini size hediye edeceğim.» Dentişli. Bebbah çok kuvvetli, gösterişli bir adamdı. Halifeye söz vererek Bağdaddan ayrılmıştı. Sebbahtan hâlâ bir haber yoktu. Nâsir din, bu sadık casusunun o muvaffakıyelle dönçceğinden o kadar emindi ki ... Sultan Mehmedin çadırına "uzanan düşman eli.. Sultan Mehmedin gözcüleri ve kuman- danları uyumuyorlardı. Halifenin casusla- rından daima çekinen Mehmedin çadırmın | etrafını gözeüler sarmıştı Ordunun konakladığı bir dere kenarın- da beş on gün istirahat ettikten sonra, Bağ“ dad yolunu tutacaklardı. Sultanı Metimed çadırında yatarken, hem kapısında, hem de çadırın etarfında kargı- Mi nöbetçiler dolaşırdı. Orduda her gece bir kumandan sabaha kadar uyanık bulunur ve asker arasında do» kadar para sarfedilebilir. Niçin başa» ramamalı?... — Biz de büşarmak için çalışıyo- — Kızın İstanbulda yaşadığına emin misiniz? — Öyle gibi. — Eh öyleyse... Zabıta, saklanan canileri bile, deliklerinden bulup di- şarı çıkarıyor... — Biz de muvaffak oluruz inşaj. | lah... Her halde boş olurmadığıma | emin olunuz... Bugün bile müleaddid | seferler uğraştım. — Bilirim: Uğraştığınızı söylediği- niz takdirde uğraşmışsınızdır. Ne va- ziyette olduğumuzu öğrenebilir mi- yiz? — Her hâlde takip ettiğimiz yol doğrudur... Fakat ilerledik ilerledik, boşluğa rasladık. — Vay. — Korkmayın... Boşluğu doldura- cağız... Ve bulacağız ... Korsanoğlunun karısı, dört kulak kesilmiş, dinliyordu. — Takip ettiğiniz yolun doğru ok duğunu nereden biliyorsunuz? — Eminim. — Size kendisinden bahsedenler zuhur etti mi?... Yani gazetelerle ven diğiniz ilânların bir faydası oldu mu? — Evet. — Bari haberini alsam: Ne yapı- Sultan Mehmedin ordusunda büyük biz intizam vardı. Güğeüler doğrudan doğruya kumandanlara bağlıydı. Bir gece sultan Mehmed çadırına erken girip yatmıştı, Sultan Mehmed, çadırında © kadar müsterih uyuyordu ki, bir düşman elinin, bu kadar nöbetçiler ve gözcüler ara- sından geçerek çadırına kadar girebileceği. ni aklından geçirmezdi. Mehmed o gece - mutadı hilâfına olarak» yatağına uzanır Uzanmaz uyuyamadı. sağı» na soluna dönmekten Uykusu kaçmıştı. Av- da fazlaca yorulan hükümdarın istirahata ve uykuya İhtiyacı vardı. Fakat, neden her zamanki gibi başını yastığa koyar koymaz uyuyamıyordu? Mehmedin çadırının içinde, bir köşede küçük bir kandil yanardı, Mehmed gözünü bu kandile dikmiş, sarayını, çocuklarını, zeveelerini düşünmeğe başlamıştı. İşte, tam bu sırada çadırın arka tarafın- dan uzanan bir el, fik önce çadır etoğin- den yırtıp hir menfez açıyor ve derhal İçe- riye iri boylu bir adam giriyor. Bultan Mehmed, elinde hançerie Üzerine yürüyen bu adamın kendi askerleri kılığına Birmiş bir casus olduğunu anlıyarak, daima başının altında ve kınından çıkmış olarak duran kılıcını çekiyor.. Yerinden fırlıyarak, casmsun üzerine savuruyor. Hükümdarın çadırına -gece yarısı- giren bü adam, halifenin casusu Halil bin Seb- bahlan başka biri değildi. Sebbah hançeri- ni uzatıyorsa da, çadırın içinde birdenbire hükümdarı uyanık görerek şaşırdığı için, vuramıyor.. Ve sultan Mehmed ondan ça- | buk davranarak, Sebbahı göğsünden yara- layıp yere deviriyor. Casus kanlar içinde yere düşdükten gon- ra, sultan Mehmed Kilelle çadırından dışa- rya fırlamıştı, Nöbetçiler hülâ aşağı yu- karı dolaşiyorlardı. Mehmed: Aptal köpekler! Ayakta mı uyuyorsu- nuz? - diye bağırdı - Bir casus içine kadar girdi, Uyumuş olsaydım, elinde Xi hançerle beni öldürecekli. Hükümdarın sesini düyan kumandanlar derhal çadırın yanıma koştular ve yerde ve içinde yatan adamı görünce şaşırdı Sultan Mehmed o gece bu hâdizeden çok müteessir olmuştu. — Beni Allah korudu. Allah uykumu ka- çirtla Diyerek, nöbetçileri kamçılıyordu. Kumandanlar derhal çadıra girdiler, yas ral adamı istlevap &derek, halifenin casy- su ulduğunu ve Sultan Mehmedin bağını kesmeğe geldiğini anladılar, Sultan Mehmed: — Köparın şu imelünun Başmı, dedi, hall- İeye hediye olarak gönderelim. Sebbahın başıru kestiler, bir sepete ko- yarak, yolcularla Bağdada gönderdiler, Sultan Mehmedin kumandanları derhal hürekete geçmek, Bağda: muhasara etmek fikrinde idi, Burularda boş yere vakit geçirmiyelim. Asker istirahat etmiştir. Yarın kış gelirse, güçlük çekerli. Soğuk iklimden uzaklaşa- lim. Bağdad civarında konaklıyalım, Diyorlardı, Sultan Mehmed: (Arkası var) (1) ollalilin babası da oğlu gibi İri cüs- seli ve cesur bir adamdı, Nâsıreddin yeni ha- life olduğu sıralarda Özbek beylerinden bi- ri: »Ben bu halifeye boyun eğimem.» demiş we hutbelerden Nâsıreddinin adımı kaldır. mıştı, Nâsareddin. Sebbahı, Özbek beğine gönderdi. Sebbah, Özbek beyi bir gün ava | sıktığı zaman, ormanda yolunu keserek ba- şını bir kılıçta gövdesinden rdi ve hey- besine koyup Bakdada getirdi. Halife, © günden sonra Bebbahı yarından ayırma- muştı, Sebbah öldüğü zaman, arkasından: — İşte, sağ kolumu kaybettim! - diyerek ağladı.» yormuş? Fakir bir halde mi imiş? — Maalesef fakir, — Yalnız mı? — Hayır... Anmesile... Hidayet güzlerini kapadı; hazin: — Annesi... « diye nurıldandı — Yani, onu büyüten kadın de mek istedim... Analığından başka da yanında on iki yaşlarında kadar bir kız var. hazin — Bu baberleri nereden aldınız? — Muhtelif menabiden... Bu işi ta- kip ettirmek üzere adamlar kullanm yorum... Onlardan öğrendim... Te- sadüfi surette malümat sahibi olup da anlatanlar zuhur etti — Ah, beyefendi, bunlarla konuş” masını ben de öyle isterdim Kİ... Avukat: — O da kabil... Fakat bize birkaç haflacık daha müsaade buyurun... İnşallah sizi kerimenizle karşılaştı racağız... Eğer bunda muvaffak olâ- mazsak o zaman bu mutavassıtları huzurunuza çıkarırım. Genç kadın, kızına dair muhtelif sualler soruyordu. Bu gusllere cevap vermekle beraber yalan da söyleme mek, avukat için müşkül oluyordu (Arkası yar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: