Ran re — AKŞAMDAN AKŞAMA Zavallı çalışkan ve müstahsil adam! Zavallı çalışkan adam, zavallı mun- tazam adam, zavallı adam ki dünya- Dın işlerini döndürmektedir... Zavallı müstahsil adam... Ona ne kadar a paye veririz! ye bir albüm neşretti, Fevkalâde bir tabıBunda Şemseddin Saminin ismi- ni göremeyince hayrette kaldım. Hal- buki İbrahim Alâeddin, bü; arasına bu pirini için Se- dad Simavi üzerinde müessir olma kıydı sanıyorum, Son zamanlarda «Büyüklerimizden kimlerin heykellerini dikmeli?» diye ortaya bir mesele atılmıştı. Bunun üzerine 7 GÜN'ün sahibi Sedad, elit kişilik bir güzideler kadrosu hazırlıya- rak, bunların resimlerini bir sahifeye, tercümeihallerini karşı sahifeye gayet güzel bir şekilde bastırdı. Bahsi ge- çen eser budur. İçinde de şu şahsiyet- ler ele alınmış: 1, atla, 2. Farabi, 3. Gazneli Mahmud. 4. Ibni Sina, 5. Alp Aslan, 6. Cengiz Han, 1. Mevlâna, 8. Osman Gazi, 9. Yunus Emre, 10. Timurlenk, 11. Yildirim Beyazıd, 12. Fax th Sultan Mehmed, 13. Hüseyin Baykara, 14. Yaruz Sultan Sellim, 15. Barbaros, 16. Piri Reis, 17. Turgud Rels, 13, Fuzuli, 19. Kanuni Sultan Süleyman, 20. Kılıçali Paşa, 31. Mimar Sinan, 22. Sokullu Mehmed Pa şa, 23. Baki, 24. Nef, 25. Kâtib Çelebi, 26. Köprülü Mehmed Paşa, 77. Evliya Çe- lebi, 28. Köprülü Fazıl Ah:ned Paşa, 29. Nabi, 30. İbrahim hfüteferrika, 31. Nedim, ütereim Asım, 33, Dede İsmali Efen- , Büyük Reşid Paşa, 85. Puad Paşa, i Paşa, 17. Ahmed Vefik Paşa, 88. Mithat Paşa, 99. Şinasi, 40. Gazi Osman Paşa, 41, Namık Kemal, 42. Müze müdürü Hamdi Bey, 43. Abdülhak Hâmid, 44. Tev- fik Fikret, 45, Mehmed Akif, 46. Ziya Gök- Alp, 47, Atatürk, 4B. İsmet İnönü, 49. Fev- si Çakm Mehmedelk Bu kadar şair ismi geçmesine kar- şılık, lisanımızı her türlü ana eserler- le bezendiren ve bu işi bir başına ya- pan Şemseddin Sami'nin kale alın- mamasını protesto ederim! Hem ni- çin şairlerimize bu kadar büyük yer ayırmalıydı ki, bunların heyeti umu- miyesi bize henüz bir milli lisan ka- zandırmış, milli hayatımızı anlatmış, edebiyatımız: o beynelmilel âlemde - meselâ İran şiiri gibi - meşhurlaştır mış değillerdir. Bir Mimar Sinan, hat- tâ onun arkasından gelen ikinci de recede mimarlarımız, terazenin kefe- sinde, ismi geçen bütün şücranın ağırlığındadır. Şemseddin Sami de, türkçeye sanat âbidesi dikmek istiye- ceklere kaide taşları hazırlamıştır. Bir zihniyetimizi hiç beğenmem: Çalışkan adamı, muntazam adamı, iş- leri döndüren adamı hemen hemen hiçe saymak... Devairde böyledir, ti- carette büyledir, umumi hayatta böy- ledir, hattâ sanatta böyledir: Çabalı- yacak yerde çelim çalım gösteren biri zuhur etti mi, buyurun baş köşeye... Şemseddin Samiye kıyasla şüera, kırk yıllık tüccara kıyasla vurguncu böy- ledir. Roman yazanlar bile, işile, gü- cile uğraşan bedbahtın karısını hay- laz delikanlıya kaptırırlar! On sekiz yaşında bir delikanlı heveskârlık mıs, ralarını yazar; milli kültür namına ondan mühim şeyler bekleriz. Sonra ayni şahsiyet üç ecnebi lisan öğrenir, kendi telifatı hariç, otuz kitabı türk. çeye tercüme eder. Sanki bu measi kıymetini bozmuştur. Bütün bu misaller, muntazam me- saiye ömür törpüleyici emeğe lâyık olduğu kıymeti vermediğimizi göste- rir: İşte bunun içindir ki, bizdede > «İstidadım var» iddiasile - mânevi | yiz ŞEHİR HABERLERİ üç mezarlık kaldırılıyor Şişlideki katolik, Mecidiyeköyündeki rum, Kağıthane yolu üstündeki ermeni mezarlıklarına hazirandan itibaren ölü gömülmiyecek Şehir içindeki kabristanların tedri- | nazarı dikkate alan Beyoğlu kazası el bir surette kaldırılmasına teşebbüs edildiği için mevcud mezarlıklardan çoğuna ölü defnedilmesi menedilmiş- tir. Belediye şehir haricinde mezarlık- lar tesla edecektir. Zincirlikuyudaki mezarlık bu kararın ilk tatbik sahasi- dır. Fakat şehrin en güzel yerlerinde bazı kabristanlar var ki hâlâ içine ölü gömülmektedir. Bunlarda Şişlide Osmanbey ile Feriköy arasındaki bü- yük Katolik mezarlığı, Mecidiyekö- yündeki Rum, Şişli - Kâğıthane yolu üstündeki Ermeni mezarlığıdır. Şehir içinde kalan bu mezarlıkların gehrin sıhhi vaziyetini ihlâl ettiğini Taksim maydanı Açılan sahanın tanzimi işine başlandı Taksim meydanı le Taksim jandarma karakolu binası arasında açılacak B5 met- Yelik geniş sahanın plânı B, Prost tarafın- dan hazırlanmış ve bu plâna göre sahanm tanzimine başlanmıştır. Sahanın uzunluğu 110 metredir. Sahada on dörder metrelik iki yol bulunacaktır. Sahanm ortası 44 metre genişliğinde ola- cak ve bu kısımda iki büyük yeşillik tesis edilecektir. Yeşiliikleri ihtiya eden bu sn- ha, her iki tarafındaki on dörder metrelik caddelerin seriyesinden daha yüksek ola- cak ve burası, bu 14 metrelik câddelerde yapılasak geçid resimlerinin temaşası için Müzumu halinde tribün olarak kullamla- caktır. Havalar düzelinceye kadar bu yolların yaya kaldırımları ve ortaları asfalt olarak Inşa edilecek ve ilkbaharda da yeşli saha- ları ihtiva eden orta kısmı tanzim edile- cektir. İthalât ve ihracat birlikleri Şimdiye kadar kurulan Ithalât ve ihra- cat birliklerinin Ömer Abid hanına taşın- masına devam dilmekteldir. Bu işlere, Ti- caret Vekâleti ihracatı kontrol dairesi şefi bay Hakkı Nezihi, vekâleten riyaset etmek- tedir. Daire, hâlen Liman hanında çalış- maktadır. Ayni zamanda teşkilâtlandır- ma vazifesini de üzerine alan bu dairenin bugünkü vaziyette bütün işlere yetişmesi biraz zor olacağından Vekâlet, kontrol daf- resinin de Ömer Abid hanına taşınmâsını Bu daire, bir haftaya kadar emretmiştir. Şöhret vurgunculuğuna daha büyük heves oluyor. ve: «Zekâm, kurmazlı ğım var!» diyerek doğru dürüst tüo- carın ekmeğini kapan servet vürgun- culuğuna meyl görünüyor. Öyle bir münekkidin zuhuru lâzım- dır ki, bugün heveskâr şiirlerine gös- terilen alâkayı, bir tercüme kitabına, bir lügat kitabına, bir dergiye göster- sin. Öyle bir zihniyet lâzımdır ki, eli Türk münevverini seçerken, bunların heykellerini dikmek isterken on küsur şairden beş, altısının mevkiini, Şem- seddin Samilere, Cevdet paşalara, Naima'lara bıraksın ve münevver gençliği bunların halefleri olmağa heveslendirsin. Çalışkan, müstahsil, muntazam adamı, hudai nabit, bohem istidadla- rın fevkinde saymak mecburiyetinde- (Vâ - Nü) pe Yedi Gün müessesesi 50 Türk İ Hıfzıssıhha komisyonu bu mezarlıkla- ra önümüzdeki 1 hazirandan itibaren ölü gömülmemesine karar vermiş ve bu kararı, bu mezarlıkları idare eden mütevelliler heyetine resmen tebliğ etmiştir. Kaza Hıfzıssıhha komisyonunun bu kararına alâkadarlar, Vilâyet Hıf- assıhha meclisine müracaatle itiraz etmek hakkına maliktirler. Şayet Hıf- zıssıhha meclisi de kaza komisyonu- nun kararını tasvip ederse 1 haziran 940 tarihinden itibaren bu mezarlık- lara ölü defnedilmiyecektir. Hıfzıssıhha kanunu, metruk mezar! lara görülecektir. Haklı şik âyetler Postahanelerde kalem, hokka derdi Hüviyeti bizce malüm bir okuyucu" muzdan aldığımız mektupta deniliyor ki: «Kaç öcüedir, nazari dikkatimi celbediyor, şehirdeki bütün postahane- lerde, kalem, hokka derdi vardır. Bu- ralarda ya yazacak sağlam kalem ucu bulunamıyor, yahut da mi Hokkalar ekseriya tozlu, topraklı mü- rekkeplerle doludur ve bunlar ihbtiya- ca yetmiyecek kadar azdır. Uçların kaybolmasından endişe ediliyorsa bun- lar, ber hangi bir şekilde bir yere tes- bit edilebilir. Postahanelerdeki mürek- kep ve hokkasızlık yüzünden kimbilir, benim gibi kaç bin Kişi mürekkepli ka- lem sahibi olmak mecburiyetinde kal- miştir? Bir gün, ber hangi bir posta- haneye uğrarsanız, bir hokka etrafın- da kaç kişinin bekleşmekte olduğunu siz de görürsünüz. KÜÇÜK HABERLER: # Bebekte İsmet apartımanı kapıcısı on beş yaşlarında İbrahim isminde bir ço- cuk, dün aparlımanın merdivenlerinden rından muhakeme altına alınan, bilâhare kefaletle tahliye edilen madam Atinanın Beyoğlunda ruhsat almadan yeni bir pansiyon açtığı Beyoğlu emniyet âmirli- Bince tesbit edilerek emniyet müdürlüğüne bildirilmiştir. Emniyet müdürlüğü madam Atinaya pansiyon işleteceği takdirde ruh- sat alması icap edeceğini tebliğ etmiştin Madam Atina hakkında belediye tali- matnamesi ahkimına tevfikan da para cezası kesilecektir. 4 Garsonluk eden Hızır adında biri ev- velki gece, İşten çıktıktan sonra o civarda bir kıraathaneye giderek kahve ısmarla miş, fakat bu kahvenin gecikmesine hid- detlenerek kırmalhanenin camlarını kır- mıştır. Polis; Hizir hakkında Kanuni ta- kibat yapmaktadır. Galatada sahildeki binalar boyatılıyor Şehrin içindeki ana caddelerle sokağı yapılan binaların boyanmaları için bele- Giyenin yaptığı tebligat Üzerine boyası, badanası bozulmuş birçok binalar yeniden boyatılmıştı. Galata ile Azapkapı arasın- da sahilde bulunan binaların da boyan- ması için belediyece bina sahiplerine teb- Uğat yapılmış ve bu binaların boyatilma- | sına başlanmıştır. Bu arada ye, Merkez bankasının da boyanman için şirkete müracaat edilmiş, Şirketi Hayriye, bina cephesinin taştan olduğu için boya- | dindeki mı namıyacağını bildirmiştir. Bay Amca ve 50 Türk büyüğü!.. lıkların bozulup, taşlarının kaldırılma- 8 ve ölü kemiklerinin diğer bir yere nakli için muayyen bir müddet tayin etmiştir. Bu müddet bittikten sonra « Belediye kanununun hükümlerine göre - bu mezarlıklar Belediyeye inti» kal edeceğinden, burada Prost plânı- nın icaplarına göre parklar tesis edi- lecektir. Kendilerine tebligat yapılan mezar Uklar mütevellileri 1 hazirana kadar Belediye e mutabık kalarak şehir haricinde münasip yeni mezarlık sa- haları tesis edecekler ve hazirandan itibaren cenazeler bu yeni mezarlık- Teşvikiye mahallesi Bugünkü garip vaziyetin tashihine çalışılıyor Nişantaşında Teşvikiye mahallesi, Be- ş#iktaş kazasına merbuttur. Halbuki Teşvi- kiye mahallesinin Beşiktaş ile hemen he- men hiç bir münasebeti yoktur. Halk, bü- tn ihtiyaçlarını Beyoğlundan tedarik et- tiği gibi halk Beyoğlu yolile gidip gelmek- tedir. Nişantaşı semtinin bir kısmı da Beyoğ- Mu kaymakamlığı hududu dahilindedir. Esasen vaktile bu hudud tesbit edilirken hiç te zaruri ihtiyaçlar göz önüne alınma- muştar. Nişantaşı dört yol ağzından Maç- kaya uzanan Teşvikiye tramvay caddesi- nin sağ kısmı Beyoğlu kazasına, karşı ta- rafi da Teşvikiye mahallesi addedilerek Beşiktaş kazasına bağlıdır. Teşvikiye polis karakolu, Beyoğlu kazası hududu dahilinde olduğu halde Beşiktaş kazasına tabidir. Bu pnrabet yüzünden birçok idari güçlükler çıkmaktadır. Bu ka- rakolun yanındaki binalar polis !tibarile Dolapdere karakoluna tabidirler, Bundan birkaç sene evvel umum! meo- Usta verilen bir karara göre Teşvikiye ma- hallesinin de Beşiktaştan ayrılarak Beyoğ- | luna bağlanmasına karar verilmişti. Fakat bu karar o saman bası itirazlar yü- zünden yüzüstü kalmıştı. Şimdi Teşvikiye mahallesinin vaziyeti yeniden tedkik edilmektedir. Beyoğlu" ka- sasının hududu çok geniş olduğundan ye- ni bir mahalle ilâve etmekle işlerinin de çoğulmasına sebebiyet vermemek ve buna mukabil Beşiktaş kazası varldalını da azaltmamak için yeni bir şeklin tatbiki dü- günülmektedir. Beşiktaşın hududu Dolmabahçeye ka- dardır. Teşvikiye mahallesini Beşiktaştan ayırıp Beyoğluna raptedince buna muka- bil Kabataş ve sırtlarını Beyoğlundan ayi- rarak Beşiktaşa bağlamak gibi bir şek » Bu mevzu etra- fında yapılan teklif tedkik edilmek üzere yeniden umumi meclise verilecektir. Basın arkadaşlarına Basın Birliği İstanbul mıntakası relsli- Binden: Basın ailesi genç bir uzvunu kay- botmekle müteessirdir. İzzet Muhittin Apak. Türk gazeteciliğini en iyi vasflarile, en kuvvetli bir istidat inkişafı ile ve bütün mevcudiyetile iştirâk eden bir musdı. Kendisine rahmet diler, ailesine ve taziyelerimizi hastanesinden saat il de kaldırılacak, Be- yamd camiinde namarı kılındıktan sonra Ryüpteki ale mezarlığına nakil ve defno- Junacaktır. # Milletler Cemiyeti mesai bürosu nes- urahhasımız B. Osman dünkü ekspresle şehrimize gelmiştir. ü - Bu eser büyük cihangir AHA» ... Türkün tarih, siyaset, fikir, film, «.. Ve bu 50 lâyemut Türkün yalnız Hastalık ne imiş? Filim başladı. Bir artistin kıvrak dansını seyrediyoruz. Sehhar yeşil gözlerinin süzülüşü, cazın tem- * posile bir lâstik gibi bükülen vücudü- nün kıvranışları bütün nazarları per. deye çekiyor... Etrafı kaplayan derin süküt içinde yanımdan munltılar peyda oldu: — Şunun da neresini beğeniyor. lar?... Güzel, çok güzel, diye göklere çıkardıkları şu haspa mu imiş?... — Fakat, şey... Kancığım... Güzel artist. Baksana vücudünün... — A,a, a... Sen de mi bu fikirdesin Hımmmm... Öyle ya, komşunun ta- vuğu komşuya kaz görünürmüş. lâtif müzik dalgaları arasında eği- lip bükülerek bir tüy hafifliğile sah- nede dolaşan artistin hareketleri kıv- riklaştıkça, yanımdaki münakaşa da hararetleniyordu: — İlâhi Cahid... Ben seni hakikaten zevk sahibi zannediyordum. Meğer aldanmışım. Erkek değil misiniz; . zevkleriniz ne kadar incelse gene ka- balıktan kurtulamazsınız, — Canım, uzatmasana şekerim, Pekâlâ, senin dediğin gibi olsun, — Ana... Bak hele... Söz bile söy- letmiyorsun. Anlaşıklı, Galiba âşık oluyorsun şu çarpık haspaya, Adam cevap vermedi. Herkes ök- sürmekten bile çekinerek, artistin iç gıcıklayıcı bir pozunu seyrediyordu. Yanımdaki kadın gene homurdanma- ğa başladı: — Cevap versene, Âşık mı oldun şu salak bar karısına?... — Kancığım Allah aşkına mânası sözleri bırak. Perdedeki hayaline, agüzel» demekle dünyanın öbür ucun- daki kadına âşık mi olur insan?... — O halde, güzel olan neresi imiş? Şu boncuk gibi yemyeşil gözleri mi, boya fırçası gibi kirpikleri mi; yoksa, şu desdeğirmi surat, yılan gibi kıv- nlan çarpık beli, incecik, cascavlak vücudü mü hoşuna gidiyor? Söyle ba. kalım. Kadın mütemadiyen ısrar ediyor- du. Adamcağız bir müddet sustuktan sonra mırıldandı: — Kancığım; erkek zevkinin kaba olduğunu iddia ediyorsun amma, gü- zellik karşısında gözlerimiz aldanmaz. — Ne demek istiyorsun yani... Bizim gözlerimiz ters mi görüyor? Kör mü benim gözlerim? — Vay beyim vaay. Yani, çirkin olmıyan bir kadını illâ ki çirkin mi gö- rürüz? — Eh, «güzel. dediğiniz de pek vâkl değiklir ya. Bu, kadınlarda bir hasta- lıktar. — Neden?... Ne hastalığı imiş?... Adam gene sustu. Kadın durma- dan tekrarlıyordu: — öyle görürmüşüz? Ne imiş bu hastalık?... Oyun bitiyordu. Adamcağız palto- Sunu, şapkasını alıp kalktı; — Söyleyince darılacaksın amma, mademki ısrar ediyorsun, söyleyim bari, Bayanın kulağına uzanarak munl- dandı: — Bu hastalığın adına; ekıskançlıkş derler. Cemal Refik k Alman makine sanayii fabrikatörle- rinden Hombart isminde bir Alman dün- kü ekspresle şehrimize gelmiştir. Hombarf burada bazı ticari işlerle meşgul olacaktır, — büyüğü diye fevkalâde nefis bir eser heşretmiş bay Amca, Yazılar İbrahim Alâaddinin, resimler Münif Fehimin!,. dan kahraman Mehmedelğe kadar... | fen ve sanat büvüklerini bir arada topluyor!... kisi yaşayan büyükler arasından