ihee ince yağan yağı ların ardı arka tine baktı, Şirk; 33 dakika vardı m8 bitirmişti Bugün içinde bir sıkıntı v günlerden beri edi bütün sinirine doknujordu Bokârdı. Son derece Di imurlu akşamda erkenden izücü birşey gibi kitabı kalmamıştı. zünün önüne geldi Saat sobayı yak ra ıslak paltosunu onu kurutacaktı, gevkli saati sobanın kenarında oturup, al- dığı gazeteleri, mecmuaları okumaktan iba- ret olacaktı. Bekârlığın hakikmten müşkül bir iş olduğunu fik defa bu yağmurlu ak- #amda anlamıştı. Bir aralık dairenin hademesi yanına yak“ taştı Size bir meklup!.. diyerek e bie arf koydu. Nedim dalgın bir tavırla elini uzattı. Zarfı yı inden çıkan mektubu okumağa başi satırlara göz gez- dirdikçe hayret$ ret düşüyordu. dizine bunları ki: Mektup ş le başlıyordu ekerim, isen seni ge ka te iki gündenberi bize uğramu le yağmurlu, sıkıntılı günlerde türi ariyorum. Da yorum. Dışarıda yağımı nim yanımda b Biran soğuk odası çü Şimdi eve gidince, iki kla Yakit geçlrec nin yadına 5 dar görece, rsun, Böy“ eni büsbü- yanmadı” olr ır yağaşkon, isı ve ün bir kı ölücak. Sof ur yühud kar anı isti- 1 be bulurum. tm dışarıda Val k odam alara: Iz: 8 , portakalları de hazırlıyaca: maz, hemen koşacağım, n — Islarıdın mı? Üşüdün mü koc: diye başından islak şapkamı onu çıkarırken sana ya ai koltuğuna gö rada ben radyoyu açacağım. güzel güze nlerken, bir taraftan da sana elinle soyduğum mardalinaları portakallar, elmaları ikram edeceğim. Bundan sonrü canın İsterse bir parti'de tarla alacağ yretle uzayıp gidi dim Kendi kendine bir daha, Allah Allah bu mektubu bana kim miş?.. diye söylendi. Küğıttaki imzaya bakta: Fahriye... Tuhaf gey... Bu isimde hiç bir kadın tanumiyordu. Biraz evvel dalgın dalgın alıp'yırttığı sür- fa uzandı. Zarfın üslüne güz gezdirince 0 zaman yaptığı hatayı anladı. Çünkü mek- tup kendisine sid değildi. Mektuj Necmiye, az üstünü okumadan dalı yırtnıştı. Kimbilir hademe zarfın üsti &l Necmi ismini Nedim diye mi okumuştu. Şimdi Nedim arkadaşına ne üvür d & üşünüyordu. Nihayet o masasından kaktı, Bitişik odaya geçti. Elindeki mek“ fubu Neciniye uzatarak — Necmi, dedi; bizim hâdeme «Bü mok- tup sizin. diye bana şu zarfı uzattı. Bende dalgınlıkla ve zarfin üstünü okumadan mektubu açtım. Rica ederim, kusura bak- ma kardeşim, Necmi nazik bir tavırla Ehemmiyeti yok canim!.. diyerek mek- tubu aldı. Nedim tekrar kendi odasina dön- düğü raman hep biraz evve! okuduğu mek- tabu düşünüyordu, Mektuptaki satarlar ona erişil alt gibi tesir etmiş- ti. Güzel, cana yakın bir kadın, sicak bir henüz ütülenmiş temiz pijamalar, bir dan 86 lane uzü- mandal: Tuzak içinde Tuzak 'Tefrika No, 4 Hizmetçi, allak bullah olmuştu. Bu, iki senelik kazancıydı... Bir hamlede iki yüz lira Am rabbil Yılan gibi gözlerini k gülümsiyerek: — Vallahi be ıdi, ağzımdan her şeyi alacaksınız... Anlaşılıyor... - de- di. - Fakat fena olacak... Sabırlı ol- #aydınız, bekleseydiniz, elbette hanı- mefendi gelirdi... İş yatışırdı..,. Hem, şey... Ben sizin yerinizde olsaydım... Ne yapardın? — Bilmemezlikten gelirdim... Hat- tâ öğrenmeğe de kalkışmazdım, Şayet Korsanoğlunun kalbine bir saplansaydı bundan daha fazla İztırab çekmezdi. Saçlarının dik kabardığını hissetti. Soluk soluğa: Benim ne yapacağımı sön tayin edecek değlisin.... Söyle diyorum... Hem ağzından bakla çıktı... Geri ala- mazsın. Hizmetçi hikâyesine Efendim, bütün bu olup bitenle- rin kimse farkında değilmiş... Beye- ıp hain hain başladı. a e fendi üzülmesinmiş... Bir kabahattir olmuşmuş belki amma, örtbas edile- bilirmiş... Hidayet hanımefndinin simdi ona he kadan reniyordu, Nee- melerdenberi Şanışıyordu. mi iki arkadaştılar. Neo- ndan biliyordu, ri nişanlıy- Yakında ey. kı 1. Hattâ iki yaş küçük kardeşi Necmi bri kaç kere şaka ola» iki senedenii rlardı direlim... Nişan lam... Müstakbel Lâkin ç di sayet iyi cana yakın uz... demişti. kıâ Necmi bunu şaka makamında 5İ7- v elerdenbe: kleri su gitmiyen ikl arkadaşın biri ba- canak olmağa kalkışmaları hiç de gayri ta bil birşey değildi. Hattâ Necmi, arkadaşını bir iki kere nişanlısmın övine de davet ot- ok sevdiği va kıy- min baldi kardeşini sa olduğ oni hem Nedimi sever, hem di baldırı Sadiyeyi takdir eder Onların biribir larına inanım min bu vermeğ müstakbel erile iyi bir çift olacak- Sonrü Necmi artık Nedi- sıkttalı hüyalına bir netice masın! masın? riyeni, neler yaz bir » diye murildandı kendisini $.. Bunu . Herhalde £ hal kimde içinde arkadaşından Nedim hice 5 m kadınlara » bakıyordu. up ona mü- Mutlaka evlt- pecekti! Hikmet Foridün Es Gor ian ışın futbolcular Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesi Pu' ajanlığır Aşağıda m ri yıları ve klüpleri etki üsabal ardaki den dolayı bizalarında Beden Terbi; sulhare yazılı wüddetler si Genel Direk boykotu cezası verilmişti nda yazılı tarihi tina; myieğinin ve hakemlerin bu futbaleulâr ceza müddeti içinde müsabakalara iştirâk ettirmemeleri tebliğ olunur, Altınordu klübünden; 1750 Muhlis Göker 8/12/1999 tarihinden itibaren iki ay, Da- vutpaa klübünden: 429 Nureddin tu B/12//1939 tarihinden itibaren y. Kale klübünden: 2008 Şavarş 8/12/1980 tarihinden itibaren bir y, Kals kiübünden: 2090 Ohannes Dük- meci 8/12/1939 tari Fener Yılmaz klübünde: raağaç 8/12/1989 tarihin ça Altıntuğ klübünden: 1061 İhsan Kilerman 4/12/1939 tarihinden itibaren iki ây, Altın- tuğ klübünden: 1120 Sald Suna 8/12/1939 tarihinden itibaren iki aj. (Vâ-N lik olsa bi- lirmiş... o Aylardanberi bir halde olduğunu görüyor- Hiç sokağa çıkmıyor, kim- seye görünmüyormu$... İşte bu daire. apanıp oturuyo muş... Bir sırdaşı varmış: Oda Leman... Mavi gözlü kadın, fitnenin gösteriyordu. — Yalmz ucunu neşesi okaçmamıştı, beyefendici , ayni zamanda $ıhha- ti de bozulmuştu... Evvelâ doktor Gevher bey gelip baktı... Sonra onu da çağırmaz oldular. Zübeyde, bir takım gevezelikler ediyor, boş lâflar, lüzumsuz cümleler kullanıyordu. Fakat bütün bunlar arasında Burhan, kendine lâzım olan- ları öğreniyordu. Hakikat, gözlerinin önünde perde perde açılıyordu. Körü körüne itimad ettiği Hidayet, canını verircesine sevdiği karısı Hidayet onu aldatmıştı! Nihayet şu süali de sormak cösare- tini kendinde buldu: | Demek hanımefendi birinin metresi oldu?... Bütün bu söyledik. lerinden onu ârilıyorum. Yugostavlar Akar geldiler İlk maçlarını yarın Beyoğ- lusporla yapacaklar edilen Belgradın Yugoslavya, Ankarada 3 Gençlerbirliği maçlarını rok dün ş a e gelm karşı mu eden 6por klübfnün Yuçaoslavların Ankarada al dıkları dereceleri pi nünde rak üzami derecede dir aekild haya çıkacağı haber alındığından şılaşmanın çok sıkı ve o nisbette canlı olacağı tahmin edilmektedir Jik oynadıklarını duyduğumuz Yugos rın Beyoğ iştihar karşılaşmayı Şazi Te: Yugatlavlar son maç pazar günleri Gala ile yapacakları Türkiye Radş SALI IYI 1230 Program Ajar »roloji Tinberleri, 1200 Türk müz ar: Reşat Erer, Cevdet Komar y çi M Ç fi ve meteoroloji haberleri, d - Pia, 1855 Konuşma (On 1 Ekonömi ve Arttırma kı 10 Türk müziği Çalan- ğla, Cevdet Kozan, Okuyan: Muzaf- fer İlkar, 1- Acemikürdi peşrevi Riza - Acerkürdi Şa: .3- A lim - bfuha, nazik tenin), 6- Muhay; 2— Oki ünbüle saz an: Mefharet Sağnak a şarkı: (Nİgâl 2- Saba şarkı: (Hayali ya- Arif bey Karcığar şari mais, re doğme), 3- tGönlümün şatkı: (Pınar 1950 Konuşma (Ada: nun hukuki ba- kımdan tedkiki);, 20,05 Türk müziği : Hicaz- kür faslından müntehap parçalar, Ankara radyosu küme e saz heyeti, idar Mesut Cemil; 21 Konsor takdimi: Halli Be- di Yönetken, 21,15 Müz (Radyo orkestra. 41 - Şef: Dr. E. Fraelorlus), 1-7 $ insi Brandej - A. Borodin: Birin tesi; $- M: Mussorgski gece, 22 Memleket HM, ziraat. esham kut borsası (tat), 22; Müzik (Opera aryaları - eme nd -Pi), ve 4. mirur), seni Çıplak da saat ayarı, ajans hâberli tahvilât, kambiyo 0 Serbes sant, PL), 2255 Müzik Ru- Kadın başını önüne eğdi, - Fikri çapraşıklık ç mek için karım kaçt e bilemiyor ındâ bir Kabahatini ört- yi « — Yalan söylüyorsun. — Doğruyu bilsem, na kim yasak edebilir? Evet, öyleydi. Bahriyeli, makul buldu. Beyefendiciğim, siz bana iki yüz lira vadeltiniz. Bu pa bildikleri. min hepsini söylemek için kâfidir! O herif kim?... Söyle öyl 86... - diye kaptan, bir tecrübeye da» ba girişti — İki gözüm çıksın ki, sırrı hiç kimse bilmiyor. — Sen de mi? — Âlem gibi, ben de, — Pekâlâ... Paranı âlâcaksın... Fakat bir sual dahâ: Hanımefendi 3ence nereye gitti? — Doğrusu haberim yok! — Xolladığım mektupları nereye göndermenizi emretti? - Bu işi kapıcı bilir. Kaptan, burgu gibi gözlerini hiz. metçiye dikti: — Senin aran onunla iyiydi, Seni bunu burada bu filân e can- 23,25-23,30 rogram 'Tefrika No, 144 Yazan: İskender Fahreddin Ben o zamanlar bir esirdim ruhum senin güzelliğini seyrederek beslenir, lezzet duyardı Ömeri yordu haberden kimse ummazdı şeyhin kızı birdenbire o derece üzül Dedikleri zaman, 9 kadar şaşırmış ve &i lemizde onun gibi merd ve sö- r bir erkek yoktur. Ömere Yür Kab migti, Saray biri hay gizliyemedi ultanım! dedi - 8iz Ömerle babâ- nrile evlenmiştini dan bunca yıllar geç alde 0 zavallıyı odamıza bi dinis. Ondan her zaman nefret et- rından 5 bi nedir? şını yolarak döğünüyor hil» öldü, benim mazı- emezdi, Be- a başka bir ndan emindi, e kaçmaz © babasinin ssudlarından silerken Kimdir ki, gelir cihana, gitm Kim, Kâmil olur, zevale yetmez? rok odası münasebetile «bi ekleri düşündü. Onu bil Ben uyuyorum. Gelen olursa g sl Dedi dediği gibi mırıldandı. gibi soldu: Hikmeti dünya ve mâfiba bilen ârif değil; Ârif oldur, bilmiye dü: Mecnun bu bi de söylemişti L Öyle sermestim ki, idrak etmezem dünya nedir? sâki olan kimdir, meyi sahba nedir? dağına son duymuştu bulunca Şimdi Mecnunla karşı tatlı tatlı konuşmağa baş- âlem da ne bi © wâni, ne de ikisini biribirin- in mesafeler âsını görünce yal Ben kimim Bu ikinci beyti de Leylâ, Vi ” Gel bezmi visale, mahremi ol gel! Bir Hâhze benimle hemdem ol gel! Leylâ artık Başına yor dünyadı kerek başka bir ei enler hesaps üyordu. Ziyarı de bizim € — İyi — Kapıcı Birdenbire hiddeti ana bunu söy karşısındakini animelendi? nız onü m efendim Nereye? alçalitı. kete sebeb Bu böş- et v3 Hizmetçi, sesini le bir fi nlamış Mektuplar... - dedi. - Mektup- Korsankaya'ya gidiyor... Hanım- de oradaki evinize gitmiş ga- | Amma iyi malümalım yok val- lar, efendi Jiba, lahi Bir süküt hüküm sürdü. Korsanoğlu, kollarını göğsü rinde çapraslamış, duruyor, düşünü. yordu. Duvardaki saat bir darbe vurdu, | Alta buçuktu. İ u telefon defterini getir baka. | | — Messi | | üze» Zübeyde, emri ifa etti, Fakat bak- mağa hacet bile kalmadı. Kaptan, cebinden bir muhtıra çıkarıp vapur tarifesine baklı. — 'Tamam.,.. - diye kendi kendine söylendi. - Bu akşam hareket edebi- irim, yorduk. Meğer o çok duygusuz bir k 16 bir ölüm vakasını haber aldığı aya yatmış söylenerek dönüyorlardı. Laylânm canı sıkılmıştı. Gerçi L gün Ölüm haberini alınca çok a Dediyse de bu söze kimse İnanma; ... Leylâ, Mecnunla nasıl görüştüğünü anlatıyor Leylâ, ertesi sabah uyandığı zaman öadık cariyesi başı ucunda bekliyordu Leylâ, son defa âşığile buluştuğu zaman neler konuştuğunu cariyesin tmak fire satını bülümamıştı. dadi( Can) bey beni gördüğü ulyamadı. O, hayalinde yaşattığı le konuşup duruyordu. Ken: s0r- Ey kılan şeyda beni, benden bu istiğna nedir Nice sormazsın ki, ehrali dil-i şeyda nedir” Beni güçlükle tanıyabildi «— Ben zayıf bir muhlüküm, Leylâ! Be- ii bundan #5 akma! Hayalinle hv ve harap vuslat dilen: #orum.. hayal um.» dedi i gü u beyit Gül temennasında derler bü gavgaların, Çün gülü gördükte gülmez, bilmesem gavra m cevabı verd dır? Gözlerim © den kasırdın... Şimdi ve eşy #minde ve be yorsun ki: cSaçlarım omu; onları bir vakit okşamaktan »di neden ei i var, O zama; » her telind oldu. Di ak ha um. E dökülmüş zayk duy ane al âl dete gözlerime uzun yıllar beni € Bundan tapmak önünde eğümek bana yaraşır mı? H manlar bir esirdim. Rahum, & kaybettiğim gündenberi, içini canı yaşiyor. Varlığımı elim- arımda o yaşıyor. beynimde o yaşiyor. kalbimde o ben onun bir gölge , Beni beni yaşatan o dur. Ben bü seni nas ebilirim”? Saçlı: sıl öp in pâbilmek için, her- şeyden ön malı, kalıbıma de- Biştirm yetimi, eski benliğimi bulmaly ben, şimdi bu âlem- den ve bu halim kadar memhunum ki. Vücüudümde vuslata takat bulduğum gün, belki bir avnç çâmür gibi ayaklar al- tına şüp m rum. oluyorum. ka N aman, emin ol ki i orum, © zaman &l- leri eden konuşup da Jeşebiliyoruz. terkedip bu fani ada sürünmemi iştiyorsan, yal- varır sana. buradan kil git. ben bu- nu yapamam. İçimdeki volkanı, geşici bir hevss uğrunda söndürüp küt "birin (Arkası v de gören nu Gidiyorum unutmay «Evimde hizmet eden Zübeyde borcum vardır, Bu de bu parajı nıma iki yüz tir kâğıdın ibrazı mukabili kendisine vereceğim.» Sonra, tarih attı, imzaladı ve kâ- 1dı uzattı. — Kimseye bir şey söylemiyecek- sin ...İyi dikkat et... Yoksa Bavulunu aldı, Pardösüsünü giydi, yakasını kaldırdı. Fesini düzeltti Bu tenha evin sessizliği içinde göl- ge gibi yürüdü; çıktı, gitti, Zübeyde yler söylemişti amma, ağzından daha da fazla bir şeyler kaçırabilirdi. Hizmetçi kadın, ruhan fena bir insan olmakla bera- ber, hainliği son derecesine vardır. mamıştı, Zira efendisi; ürkütmüştü, Onun için kışkırtma. mış, mümkün mertebe yatışlırmıştı. birçok in hallonu (Arkas var)