I AKŞAMDAN AKŞAMA Arttırma haftası pahalısı var... Nüktedan arkadaşımız Cemal Nadirin söylediği gibi, eksilt sek daha isabet etmez miyiz? Bir tüccar şöyle anlatıyor: — Fabrikalarımızdan biri bir çay tertip edip bizi de çağırmıştı. Genel direktör, müessesenin senede 800,000 lira kazandığını söyliyerek Mtiharmı ilân etti. Halbuki ben, bu işte zarar edildiğini görüyordum: Bilânçosuna göre, fabrika 3,800,000 lira masraf etmiş; buna mukabil, serbes dünya piyasasında ancak bir milyon lira de- geri olan emtia yapmış. Demek ki 2,800,000 lira içerde... ilk şart: Maliyet fiatini seviyeye indirmeli... Başka bir müdekkik de şöyle söy- Jedi: — Şehirlinin bir saat çalışarak yaptığı malı mübadele tarikile elde edebilmek için köylünün yüz kirk saat çalışması lâzımgeliyor. Bu iddinlı hesabın şaşmaz mizanı yapılabilir mi? Bilmiyorum. Fakat yirmi, otuz dönüm tarlası olanın, ço- luğuna çocuğuna yirmi, otuz arşın bez almak için didinmesi göz önüne getirilirse yukarıki mukayesenin pek yanlış olmadığı meydana çıkar. Binaenaleyh, şu Arttırma haftası. nm ilk şilan «sanayi emtiasının fiati- ni eksiltmek!» Binaenaleyh, beynelmilel Arttırmak bahsine gelince... Eski tedbirler, modern iktisad için katiyen kâfi değil; Dişinden tırna- ğından arttırmak! Ailenin gıdasın- dan arttırmak! «Sanki yedim..x di- yerek arttırmak... Hayır... Yere batsın arttırmaların bu türlüsü... Bilâkis, ferd, aile, cemi- yet mikyaslarında sarfiyatı arttır. mak lâzımdır. Yerli malı, ecnebi malı; neye ihti- yacımız varsa bol bol almalı! (Ala- bilmeli.) Ecnebi malı kullanmak da şimdi artık yerliyi kullanmak derece- sinde mübahtır, sevaptır; milli iktisa. da faydalıdır. Çünkü onları ithal et- mek karşılığında köylümüzün üzü- münü, İncirini, tütününü, fındığını, pamuğunu dışarı çıkarabiliyoruz; beynelmilel kaideler bu yola döküldü. Binaenaleyh, canın İngiliz piposu mu, Fransız şampanyası mu İstiyor? İç! Konserve kuşkonmazlardan ye! Avrupa markalı çoraplar giy! inşaat , malzemesini fırınlanmış tahtalardan getirt... (Vapur torpillenmezse...) Pa- ralar, akıl sır ermez bir takas marife. tile İzmirlinin, Adanalının, Giresun. lunun cebine girer... — Nerede para bulup da habre alayım? Kazancını artlır, hemşerim... İşte arttırılacak şeylerin başında bu ge- Jiyor... Bunun için dikkatini arttır; etrafıma bir müleşebbis gözile bak... Sırf bu teşebbüse girmek için dişin- den tırnağından ârttır.. Çalışma sa- atlerini arttır... Çalışma saatindeki sây| kesafetini artlır!.. Senin gibi hareket edenler çoğulsın da inşallah memle- kette yeni yeni istihsal şubeleri be lirsin,.. Aralarında mübadele olsun... Hayat genişlesin. Ve nihayet, bu İş hacminden bir ihtiyat sermaye fazlalığı hasıl olsun da, o, rant halinde bir kö- şeye konulsun... Zannederim, Arttırma haftasında. ki felsefemiz bunların heyeti umumi. yesi olmalıdır. Yoksa, düğümün üs- tüne düğüm vurup kudemakâri para — Siyasi haşerat dedin de aklıma #i tarihinde Avrupdda gördüğüm bir haşerat kolleksiyonu geldi bay Amca... Dikiş levazımının fiati yükseliyor Terziler ihtikâr komisyonuna müracaata karar verdiler Şehrimizdeki terziler, dün, Çemberlitaş- taki Birleşik esna? cemiyetleri binasında toplanarak makara ve diğer terzi levazı- malının flatleri üzerinde görüşmüşlerdiz. Bu mialların fiaklerinde yükseklikler tes- bit edilmiş, Meselenin ihtikâr komisyonu- na İhbarına karar verilmiştir. Ayakkabıcıların şikâyeti Dün, ayakkabı ve dericiler esnafı namt- na bir murahhas heyeti, mintaka ticaret müdünüğüne gelerek, son samanlarda iş- iiyecek ucuz malzeme bülamadıklarını bildirmişlerdir. Ayakkabıcların İddiasma göre şehirde ince deri stoku gittikçe azal- makta, bunun yerine de hariçten kâfi miktarda mal gelmemektedir. Bir kısım deri tacirleri de ellerindeki stokları piyasaya sürmemek yolunu tutmuşlardır. Ayakka- bıcılar, ba gidişle iki ay sonra işliyecek malzeme bulamıyacaklarını iddia etmek- tedirler. Bu mesele ile ihtikâr komisyonu meşgul olacaktır. Son bir hafta içinde, Arustralyadan Di- yasamıza külliyetli deri işliyen ayakkabıcılar müşkül vazi- yetten kurtarmıştır. Yağcıların müracaati Dün şehrimizdeki yağ tüccarlarından bir kısmı mintaka ticaret müdürlüğüne müracant ederek vaziyetlerini anlatmış” lardır. Öğrendiğimiz; göre vejetelin yağı imal eden yağ İacirleri, hariç'en, bu yA- &ı terkibe yarıyan ham madde gelmediği için müşkül mevkide kaldıklarını iddia etmişlerdir. Vejetelin imalinde, hindistan cevizinin içinde bulunan ve kopra denilen maddeden istifade edilmektedir. Bu mad- de son zamanlarda memleketimize az gel- meğe başladığından bir kısım imalâtha- neler kapanmak mecburiyetinde kalmış- lardır. Vejetalinin evvelce fiati kilo başı- na 52, 53 kuruş iken son günlerde 70,756 çıkmıştır. Ekmek meselesi 3 nevi ekmek çıkarılması düş lüşünülüyor Belediye, ekmek meselesini yeni bir şe- kilde halletmek, bilhama fakir halka de- ha ucuz ekmek temin eylemek üzere yeni bir tecrübe yapmağı muvafık görmüştür. Bu itibarla üç nevi ekmek çıkarılması esn$ Mibarile muvafık görülmektedir. Bu üç 06- vi ekmek 6, 8 vo 10 kuruş üzerinden ne- vilere ayrılarak satılacaktır. Şimdilik dü- çünülen şekle çöre birinci nevi ekmekte yüzde on beş sert yüzde 75 yumuşak nuğ- day ünlarile yüzde on da çavdar buluna- caktır. Diğer iki nevi ekmeğin halltası da ayrıca İs4bit edilecek ve bu vadide yapıla- cak todkikat yakında neticelenecektir. Hamidiye türbesi yıktırılmıyor Dün bir gazete, Bahçekapıdaki Hamidi- ye türbesinin yolun genişletilmesi müna- sebetile Belediye tarafından yıktırılmasına karar verildiğini ve eski eserler muhafaza komisyonu tarafından yapılan İtirazın Maarif Vekâleti tarafından tasvip edildi- ğini yazıyordu. Malümatına müracaat ettiğimiz Vali ve Belediye Relsi Dr, Lülfi Kırdur da şu be- yanstta bulunmuştur! «— Bu havadisi ben de okudum. Hami- m yıktırılmasını istemiş değiliz Türbe- il bulunduğu bu sahayı yola kalbedecek değiliz. Bu haber, tamamile asılsızdır.» Tırhan vapuru Yolda İngiliz zabitleri ha- mulesini tahkik etti İskenderun . seferini yapan Tırhan va- paru dün limanımıza, gelmiştir. Gemi yol- cularının alattıklarına göre, İzmir ile Ça- nakkale arasında bir mevkide bir İngiliz harp gomisi #arafından durdurulmuşlar- dır. İngiliz zabitleri, malların manifesto ye ordinolarmı tedkik ejtikten sonra gemi yoluna devam otmiştir. Bu yüzden Tırhan İlmanımiza bir saat geç gelmiştir. EEE EEE biriktirmek; birkaç bin lira ele geçi- rince salaş bir dükkân, beş on bin li- Ta ele geçirince de İstanbulda sefer- tası bir apartıman almak, hattâ yap- tırmak ve oğlunu Bareme baflayın- <a aile istikbalini temin edilmiş say- mak ve sevinmek... Milli iktisadın t6- melleri bunlar olamaz. ... Kötü günleri düşünerek bir ban- kaya şahsi ve aileyi bir istinadgâh di- ye üç beş kuruş koymak?.. Bunun makullüğü münakaşa bile kabul et- mez... Teşebbüse girişmek için; şu milli hayata bir yenilik, bir hareket ilâve etmek için arttırmak; işte asıl can damarı bu! (Wâ - Nü) .One haşerattı | yarabbil ... Sirt ları kürklü, gözleri tüllü örümcek. ler, Karilerimizin mektupları Gene bira buhrani Ben Beyoğlunda bira satan bir dük- kânın sabibiyim. Birkaç gündenberi gene bira siamamağa başladık. Ari- yoruz, yok. Soruyoruz, gene yok. Bışiktaşta bayllık yapan bir mes- lekdaşım da bana demin telefonla sordu: — Bizi ihmal ediyorlar; keriarda, köşedeyiz diyo İrsalât yapmıyorlar galiba... Şhyet sende fazla varsa yol- lâ. Zira talepler oluyor, geri çeviri- yoruz, Tablatile: — Bizde de yok! - cevabını verdim. Meğer bu sefer de mayada bilmem ne olmuş. Bu iş ne zaman İnlizama sokula- cak? IN. N) Havagazı lâmba- sı yanmıyor Gedikpaşada Saraç İshak mahalle- sinin Esiroi Kemaleddin cami sokn- &mdaki hava gazı Jâmbası bozuldu- Bundan bir haftadanberi yanmıyor. Bokağımız karanlıktır. Hava guz lâmbasının biran evvel süratle yapıl- masını ve yakılmasını dileriz. Hava gazi şirketinin ve Kumkapı belediye- sinin ebemmiyetle dikkat nazarmı çekerim. Esirei Kemaleddin cami sokağında No, 12 de Ali Sürpagop sahasında istim- lâk edilecek binalar Prost plânına göre yeşil saha edilecek Sürpagop mezarlığı - sahasındaki binaların da istimlâk edileceğini yazmış- tık. Ermeni mütevelli. heyeti ile Belediy3 arasında yapılan sulhnamede Ermenilere terkedilen beş bir metre murabbaındaki binalarla -araanın .istimlâki için haritala- rın taozimine bâşlanmıştır. Bu sahan haritaları çıktıktan sonra bu sahanın is- timlâkine başlanacaktır. Şehir hastanelerindeki ya- tak miktarı artırılacak Şehir hastanelerindeki yatakların şehrin ihtiyacını karşılamadığı o umumi mecilsta ve gazetelerde mavzuubahs olmuştu. Bele- diye sıhhiye müdürlüğü 540 bütçesini hazırlarken şehir hastanelerindeki yatak- ların sayını arltırmağa karar vermiştir. Muhtelif Belediye hastanelerindeki dahili hastalıklara mahtus mevcud yataklara daha seksen yatak ilâve edilmesi murafık görülmüştür. Göz, Kulak, burun gibi has- talıklar İçin tahsis edilen yataklar da o nisbette arttırılacaktır. Bu yatakların ne nisbette çoğaltılacağı bütçe vaziyeti tod- kik edilirken nazarı dikkate alınarakt.-. Yarınki sayımızda HAFTANIN MİZAHI vw Dev karıncalar... Yeni tiyatro Tanaka bazı binalar istimlâk edilecek Tepebaşında Asri sinema arsasında ya- pılacak yeni Tiyatro binasının projesi ile maketi Güzel Sanatlar akademisi profe- sörlerinden B. Arif Hikmet tarafından hazırlamış ve imar müdürtüğüne verii- milştir, Bu hafta içinde şehirelik müte- hassısı B. Prost, B. Arif Hikmet ve imar müdürü B. Hümü proje ve maketi birlik. te tetkik edeceklerdir. Yeni Tiyatro binası, bin kişiyi istlap emek ve üç kat locayı ih- tiva etmek üzere inşa edilecektir, Aneak Asri sinemanın bulunduğu arsa yenj bina için küfi gelmediğinden sinemaya bitişik ve caddede köşe başına kadar uzunan dük- kânlar ve binalar da istimlâk edilecektir. | 'Tiytaro binasının yapılması münasebetliş cadde genişletileceğinden sinema yanında- ki binaların mukabil köşesini teşkil eden Alp otelinden İngiliz sefaret binasına ka- dar uzanan binalar da Lstimlâk cdllocek- tir. Şehrimizde yiyecek vaziyeti Belediye, şehrimizdeki yiyecek vaziyeti etrafında yaplığı tedkikatı yakında kir raporla Vekâletine bildirecektir. Şimdiye kadar yapılan tedkikata göre ku- ru &ebre fistlerinde Sön or beş gündenbe- Ti görülen bazi hafif yükselme bu madde- lerin ihracına o başlanmasından ileri gel mektedir. Kuru sebze fisülerindeki bu yüz- selmenin bir ihtikâr mahsulü olmadığı da ayriça yazılacak raporda tasrih edilecek- tir, Su dökmek istemiş! Gardrobu karıştırırken ya- kalanan kadın mahküm oldu >TANBUL HAYATI ———CNm——u i Konuşma şekilleri ! Yatma adında bir kadın Kumkapıda Novart adında bir kadının evine girerek gardroptan eşya çalarken cürmümeşkud halinde yakalanmıştır. Dün mahkemeye verilen Fatıma Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesinde; -— Ben süpürge ve zeytin satarım. So- Kakta süpürge satarken sıkıştım, orada gu dökmek üzere açık bulduğum bir &vin ka- pısından girdim. Evvelkiler de böni hırsıs zannetmişler. Iddiaları yalandır. Dedi. Fatmanın gardroptan eşya çalar ken yakalandığı sabit olduğundan iki ay hapsine kârar verilerek mahkemede tevkif edilip tevkifhaneye gönderildi. Altın suyuna batırılmış mecidiye Hulüsi adında biri arkadaşı İbrahimin çocuğuna sünnet hediyesi olarak 175 ku- ruşa aldığı altın suyuna batırılmış bir gü- müş mecidiye gülürmüştür. Bir kaç gün sonrâ İbrahim bunu çocuk- tan alıp kahvede Kumınr oynamış ve para- m yetişmeyince yaldızlı meeldiyeyi beşibir- lik diye orada birine 48 liraya satmış ve paranın biz kısmını da peşin almıştır. Pa- kat biraz sonra paranın sahte olduğu mey- dana çikmiş ve İbrahimle Hulüsi birinci ağır ceza mahkemesine verilmişlerdir. Dünkü muhakemede müddelumumi t4- dianemesini okuyarak Hulüsinin hareke- #inde bir cürüm unsuru bulunmadığından beraştine karar verilmesini ve İbrahimin de dolandırıcıık suçundan ocezalandıni- masını istemiştir. Karar verilmek üzere muhakeme e biral r, Bay al ve Taşerat Ta ... Işik saçan hamam böcekleri... Neler, nelerdi onlari... Eskiden İstanbul lehçesinde, kitabi konuşma, halk lisanı, argo dili diye üç konuşma şekli Ovard. oOSon zamanlarda bunlara ilâveten, yeni yeni öyle acayip konuşma şekilleri peyda oldu ki, bu gidişle günün bi- rinde, karşı karşıya konuşurken biri- , birimizle anlaşabilmek için cepleri- mizde birer lügat kitabı taşımağa mecbur kalacağız... Bu sütunda, hâlen İstanbulun ağ- Ti ayrı semtlerinde cari olan eski ki- tabi lisandan bugünün züppe argo- suna kadar muhtelif konuşma şekil lerinden birer nümune ve bu şekil. lerde konuşan tipleri göstermeğe ça- lışacağım. 1 — Eski kitabi lisan devrinden ar- takalanlar; Sırtlarında, eski redin- got biçimini andıran siyah palto, ho- yunlarında sert kolah veya lâstik ya- ka, başlarında, kurdelâlarının ilinti iplikleri sökülmemiş, kenarları, ma- Zazadaki istiften çıktığı şekilde yu- karıya kıvrık, siyah şapka, ellerinde siyah şemsiye. - Bu tipler daima yaş- ları altmıştan yukarı kimseler ara- sında görülür - Yolda giderken mü- temadiyen konuşurlar ve, konuşur- ken de duima ikisi de hafifçe yana 4& herek biribirlerinin yüzlerini görmek isterler; — Mingayrihaddin arzetmek iste rim ki, vasati Avrupanın bu keşme- keşi arasında mileli sagir: dalma ve daima düyveli muzzamanın baziçesi olmağa mahkümdur. Zira, elyevm vacibürriaye bulunan beyneddüyel kavanin ve nizamalı mevzuaya ria- yet fıkdanı bunu intaç eylemektedir. Şu maruzatım... — Aman efendim; kavanin ve ni- zamatı mevzun bertaraf, beynelbe- şer kavaidi tabiiye dahi keenlemye. kün addediliyor. Münakaşa hararetlenir. Köşeba- şında şemsiyelerini koltuklarının ak tına kıstırıp dururlar, bahisten bahi- se geçerler: — Velâkin, son zamanlarla vekayii rTüzumerre hakikaten © derece keş- mekeş peyda etti ki, her hangi bir mevzua alfı nazar edilse insan dil hun oluyor. Geçen gün külübü ted- risiyedeki hata, savap kilükali etra- fındr wahdum bendenizle bir hasbi- halde bulunmak istedim. Aman efen- dim; mençigüyem, tanburem Çisa- zet7... Evirdi, çevirdi, mevzuu tağşiş eyledi. Tedris, tederrüs bahsini fut- * bol Jübiyatına intikal ettirerek ben- “denize hitabe iradına cüret etme mi?. Etfalin, tahsili ulüm hususun- daki cehdü gayretini bu gibi kuyvet- Şiken lübiyatı vâhiyenin kırması bendenizi binihâye teessüre garkeyli. Bir kapıdan girecekleri zaman eşi- ğin önünde karşı karşıya dikilirler: — Kerem buyurunuz efendim!., — Aman mirim, teeddüb ederim. Efendimizi takip şerefine nail olmak isterim. — Estağfirullah efendim, estağli- rullah. Şerefi mezküru (o âcizlerine bahşediniz, — İstirham ederim efendim, İna- yet buyurunuz. Ezheri cihet dâlleri- ne tefevvukunuz hasebile hakkı di hul da efendimizindir. Yağmur paçalarmdan sızar, veya kar omuzlarına yığılır; onlar hâlâ ka- pı önünde biribirlerine Arapça, Fars- ça kompliman yarışı yaparlar. Cemal Refik B, A, — Ben onların Alâsını göt“ — Avrupada mı?... B. A. — Hayır, otellerin birindel..,