Halkevi çalışmaları Beyoğlu Halkevinde müsabakalı münakaşala Gençleri kalabalık önünde serbeğ- çe konuşmaya alıştırmak ve bir fikri bir çok kimseler huzurunda muhtetif müuarızlara karşı müdafaa etmeğe hazırlamak maksadile Beyoğlu Hal- kevinde üç haftadanberi müsabakalı münakaşalar tertib edilmektedir. Her hafta pazar günleri Beyoğlu Parti bi- nDâsının temsil salonunda yapılmakta olan bu münakaşalar kıymetli müu- harrir ve edip B. Semih Mümtaz ta- rafından muvaffakıyetle idare edil- mekte ve gençler arasmda büyük bir slâka uyandırmaktadır. Münakaşalar ya evvelce bildirilen bir mevzu etrafında hazırlandıktan sonra, yahud birdenbire ortaya atılan her hangi bir mevzu etrafında genç- leri konuşmaya davet suretile yapıl- maktadır. İlk münakaşa wTiyatros mevzuu üzerinde olmuş, ikincisi «Va» tan muhabbetis bahsi etrafında cere- yan etmiştir. Dün, yine Beyoğlu Parti binasının temsil salonunda kalabalık bir külle önünde «Namuslu bir genç nasıl olur» mevzuu ortaya atılarak sa- londa bulunan gençler bu bahis etra- fında söz söylemeğe davet edilmişler- dir. Bizde böyle denemeler henüz ilk defa yapıldığı için salonda ortaya çi- kıp söz söylemek cesaretini evvelâ kimse gösteremedi. B, Semih Müm- «Bakın, sizi söylemek İster gibi görü yorum; tarandaki cesarci artiran müdahaleleri sayesinde bir genş, kendisince namuslu bir adamın vosıf» pPıyor, yavaş yavaş sös almak istiyen. ler çoğalıyordu. Böylece münakaşa yarım saatten fazla sürdü. Söz istiyenler o kadar çoktu ki B. Semih Mümtaz, temsil sa manı geldiğinden münakaşayı perde aralarında devam etmek vaadile kes- mek mesburiyetinde kaldı. Gençleri söz söylemeğe teşvik eden ve kalabalık önünde konuşmak ce saretini arttıran bu müilsabakalı mü. nakaşalar çok faydalı olmaktadır ve daha şimdiden büyük bir rağbetle karşılanmıştır. Hattâ Şehremini Halk- evi de B. Semih Mümtan davet ederek haftanın muayyen günü gençler ara- sında münakaşalar tertibini rica et- miştir. B. Semih Mümtaz Avrupanın Avrupanın balık cihetinden en zengin bir memleketi de Romanyadır. 450 kilomet- Telik Karadeniz sahili balık yatağıdır. Bu sahilin gerisindeki göllerin teşkil ettiği 600,000 hektarlık sahası ve fayezan zama- nında bir milyon hektar sahayı işgal eden bataklıklar ve 80,000 kilometre uzunluğun- daki büyük nehirlerin mecrası bu memle- ket için tükenmez balık menabii teşkli et- mektedir, Dizanteriye karşı serum Dizanleriye karşı da nihayet bir sorum Cedilmiştir. Senchenberg'deki tarihi ta- cemiyetinin &ön kongrs- gge dizanteri basillerine kar- müessir mücadele vamtası bir aşı bul- gunu müdellel bir sürette izahı ve isbat Şimali avrupada pamuk yetiştiriliyor Harbin doğurduğu sıkıntılar ve bahumz abiokanın vücuda getirdiği saruretler, ni- hayet Şimali Avrupada da pamuk yetiş- Girmek çartlerime başvurmağa lüzum gös- termiştir, Pamuktan en ziysde sıkıntı çeken Al manyanın ziraat Âlimleri bu memleketie Pamuk yetiştirmek için birçok tecrübelere Karaciğerini 7 üniversiteye satan adam İtalyada Perugia üniversitesi seririyatına. Müracaat eden Sanappa isminde bir adam Tücudünde tahammülferem acılar bulundu. Çundan şiküyet etmiştir. Muayene eden doktor şimdiye kadar misli görülmemiş bir vaka karşısında bulunduğunu anlamış ve Tüfekası ie bir konsültasyon yapınıştar. Ne- ticoda bu nadir kastalığın azami üç ay için- de b öekl dünyaya götüreceğine hükmetmişlerdir. Doktorlar hastanın karaciğeri gayet ga- TİP bir şekilde olduğunu tesbit etmişlerdir. Hastayı tedev) etmeği ve evcamı gidermeği Üzerlerine aldıktan başka bir emri hak va- kuunda karaciğerini üniversiteye bağışla- Msı için kendisine bir mukavele imzalat- #ular ve eline 3090 liret de para vermişler. dir. Fakat üç ay geçtiği halde adamcağız Mn ve mukavele de hükümsüz kalmış- Bu defa hasta acılarına bir çare bulunur Gmldile Roma ünivervitesi seririyatına mü- #Mmenat etmiştir. Burada dahi karaciğerinin. ender birşey olduğu anlaşılmış ve üş aya kadar öldüğü takdirde karaciğerini bu üni- Ke bağışlaması için bir mukavele Mastır Leningrada birleştirilin- $e, artak burası, eski Rus payitahtının bir Üleri ücaret imanı halini , Pakağ almıştır. üssü olarak mühim ovsafını hâli Finlândiyalıların taarruzuna uğrayan Kronstadt Romanya balıkçılığı genişletecek Fakat şimdiye kâdar bu tabil servetten yapılan istifade pek mahdut idi, Vasat! se- nede otuz milyon kilo balık istihsal edü- mektedir. Harp samanında ber türlü yi- yeceğin para ettiğini takdir eden Roman- ya hükümeti Avrupadan Frijiderti vazon- Tar, makineler ve yeni balık tutma ve- #lti getirerek Orta ve Şimali Avrupayı va- liğa doyurmağa karar vermiştir. etmişür. Bu yeni ağı maddesine terkibata- nın ilk harflerinden teşkil edilen Eta na- mi verilmiştir. Almanyada bu aşı resmem kabul edilmiş olduğundan 1940 senesinden iibaren herkes bunu kullanabilecektir. başlamışlardır. Bunlardan Prusyada cam altında yetiştirilen pamuklar bir buçuk metreyi bulmuştur. Bundan açık havada da, yetişecek bir pamuz cinsi temin edile- ceği tahmin edilmektedir. Açık havadaki tecrübe muvaffek olursa Almanya toprak- larının bir klamı pamuk ziraatine tahsis edürcektir. Bu paralar İle adamcağız hem çalışmak- tan kurtulmuş hem de kendisini iyi yemek- ler ile beslemeğe ve bakmağa muvaffak ol- #nuştu. Bu sayede üç ayi salimen atlatınış- tar, Lâkin paralar da suyunu çekmiştir; Kazancın yolunu bulduğundan bu defa da Floranan Üniversitesi seririyatına mü- racaat etmiş, hem ilâç almış, hem de gene para teklifi karşısında kalmıştır. Fakat bu- rada piyasa düşük olduğundan (iç ayına 1800 İlret ile kanaat etmiştir. Daha sonra Milân, Piza ve Padun âniver- sitelerina müracaat sderek Allah ne verdiys se arina çoğuna bakmıyarak İlretleri cebine İndirmiştir. İtulyada müracant edecek baş- ka Üniversite kalmadığını görünce Avrupa üniversitelerine gitmeğe ve buralarda top- Kyacağı paralar ile çok zengin olan Ame- rika üniversitelerin! ziyaret için Atlas ok- Yanusunu geçmeği taamlm etmiştir. Lâkin vapura binmek üzere Napolida bu- lunduğu zaman caddede bir otomobili tara- fından çiğnenmiş ve nakledildiği hastane- de vefat etmiştir. Bu kaza giğerli | inşa malzemesile (beton ve çelik) yapılmış bir müstahkem mevsle yar ni halihazırda Maginot mevziine ve ya Almanların garp İstihkâmlarına taarruzun teferruatıni tetkik edelim: Bu mevziin evvelâ nisbeten zayıf olan İleri mıntakasını ele geçirmek ve sonra da asıl mevzi Üzerine yük- lenmek lâzımdır. Anlaşılıyor ki Al manlar hâlen Fransızların bu ileri katlarını düşürmek için ne çeşit ha- reket edeceklerini araştırmakla meş- guldürler. Nitekim eylül bidayetinde Fransızlar da Alman arazisine gin dikler! vakit bu tecrübe taarrurlarile vakit geçirdiler. Fakat şimdi anlaş» hyor ki ne Fransızlar venede Al manlar bu İleri mevzilerin bile geniş topçu hazırlığı olmadan yani «cebri bücüm» İle düşürülemiyeceğine kani oldular. O halde bundan sonraki ta- arruzları 1914 - 18 harbinin klâsik mevzi harbi taarruzlarile mukayese edebiliriz: Hiç değilse bir iki gün çok şiddet- le devam eden ağır topçu ateşi ile ön mevzileri ve tesisleri, hazırlıkla plânlı olarak imhaya çalışır, Bu im- hanın kâfi geldiğine kani olduğu gün tank ve ağlebi ihtira! suni sis- lemenin himayesi altında ilk mevzi- lere karşı taarruza geçecektir, Burada istitrad olarak sislemenin ehemmiyelini tebarüz ettirmek iâ- samdır. Zira her ordunun ve bilhaş- sa Almanların taarruzda sisten isti. fade etmeği esaslı surette tetkik ve tecrübe ettiklerini yakınen biliyoruz. Bir Alman tecrübesine nazaran ga yet sathi olarak sislenen bir sahaya karşı dahi müdafaa silâhlarının tesi- ri normal miktarm yüzde yirmi beşi ne kadar düşmektedir. Sis biraz da- ha kesif olursa İsabet ihtimalini kül Hyen ortadan kaldırabiliyor. Binaen- aleyh mütearmız Alman ön hatlarının bu gizlenme tarzına müracaat etme- leri çok muhtemeldir. Yalnız şurası var ki bu müstahkem mevzilerdeki müdafi topçusu da ba Ta) (mania) ateşini muayyen bir M. Şevki Yazman plâna tevfikan açar, Yani müdafaa hatlarının önünde deliksiz bir mania hattı meydana getirir. Yoksa hedef- lere nişan alarak atmaz. O halde mütearrızın ön hatları ister âis arka- sına gislensin, İster, geceden istifade etsin muayyen kesafette bir topçu manla ateşinin, bir çelik yağmuru. nun alından geçmiye mecburdur. Bu ateşin kesafeti garp cephesinde rahat rahat 50 metre genişliğe bir top olarak hesap edilebilir. Bu esnada ımülearızın topçusu müdaflin baraj ateşini hafifletmek üzere müdafi topçusu ile geriden ih- tiyatların gelmesi melhuz, yolları de- | vam üzere ateş altında bulundurur. Maamafih müdafi topçusunun baraj âteşinin bundan pek müteessir ok madığını tecrübeler göstermiştir. Baraj ateşini geçen ve bu ateş iyi idare edilmişse yüzde 20-30 dere- cesinde bir zayiat veren ilk mülear- riz kıtalar en öndeki tesislerin ma nilerile karşılaşırlar. Bu maniler ön hatlarda nisbeten zayıftır. Tankların kesif olarak istimal edildikleri yerler- de bunların düşmesi ve mütearrizın bizzat tesislerle karşı karşıya gelme- si muhtemeldir. Yalnız bu muvaffa- kiyet ancak tankların kesif olduklar rı yerlerdedir. Birçok muntakalarda piyade bu manilerin önünde yatar ve kalır, Şimdi yeni bir safha meydana çi- kar. Bu safha da müdafi hattın ileri hatları ve tesislerindeki muharipler (e mütearrısın ilk kıtaları boğaz bo- gaza gelmişlerdir. Eğer müdafiin ba- Taj ateşi ve manileri müteamız yıp- rTÖatmışlarsa ekser yerlerde mani hat tının önünde takılıp Kalan mütear- Tızları püskürtmek Üzere müdafi ge- riden bam yardımlar da alarak bir mukabil taarruz yapar. Mütearız çok telefat vermişse geriye püskür tür. Bunu yapamayınca bu defa mü tearrız geriden tâkviye kıtaları alık, Mevzlin ön hatlarına yüklenir ve ni hayet bu hatları düşürür, Mütearrızın gayesi ön hatlardaki bu sukuttan istifade ederek mümkün olduğu kadar gerilere dalmaktır. Ön hatlardan geriye çekilen müdafi pi yadesinin peşini bırakmaz Fakaf müdafi de kendi çekilme tertibatını o suretle yapmıştır ki ön hatlardaki- ler geri hatların müdafaasına mani olmadan bir yandan kayarak geri gi- derler ve gittikleri yolu bizzat ken. dileri müdafaa ederler. Mütearrızın bunu müteakip yapa cağı taarruz geri hatlar önünde dur. maya mahkümdur, Çünkü bir mer- ziin hatları ve tesisleri o suretle in- tihap edilmiştir ki; ön hatlara tevcih edilen ateş ayni zamanda geri hatla” ra da tesir edemez. Binaenaleyh geri hatlar tahripten masun kalmıştır. Onları yeniden ve topçu atesile tah. rip etmek lâzımdır. Mütsarrızın ileri atılan kıtaları bu ikinci hatlar önünde tekrar hır- palanırlar dururlar, Kendi ağır top- çülarının. yardımını beklerler. Bu yardımın müessir olabilmesi için de tekrar günler ve haftalarca beklemek ve ön tesislere karşı sarfedilenden bir kaç misli daha fazla cephane sarfet. mek lâzımdır. Yukarıda tekrar edi. len metod bu defa de bu yeni hatlar ve tesisler önünde tekrar edilmek lâ zım gelir. Fakat asıl mühim olan bir nokta daha meydana gelmiştir. MMütearrış kendi taarruz istikametini ve yerini belli etmiştir. Müdafi ihtiyatlarını bu mıntakanın gerisine ve yanlarına yığar. Her taarruzu bir «mukabil ta. arruz» takip eder. O derecede ki Verdünde olduğu gi- bi burada artık istihkâmlar ortadan kalksa bile ileri geçme ümidini orta- dan kaldıran bir düşman yığınağı meydana gelmiştir. Von Falkenhaym gibi hem muvaffakiyet ümidini ve hem de mevkiini terkelmekten başka çare kalmaz. İşte dalme usulünde tahkim edilmiş bir mevae taarruzun klâsik şeması. Kauçuk buhranı Garib bir dolandırıcılık Son fabrika da evvelki gün kapandı Şehrimizde, dördü büyük olmak üzere on kadar kauçuk fabrikası vardı. Avrupa har- bi çıktığındanberi bu imalâthaneler, birer İçinde bulunduğumuz kış mevsimi, merg- ieketimizde pek farla kauçuklu eşya sa- tılmaktadır. Şimdiden galoş flatlerinde 46 başına 20 ger kuruşluk bir yükselme ka) ydcdilmiştir. Ham kauçuk getirilmesi için İktismd Ve- Kâleti, Icap eden tedbirleri . Metne Jeketimize ham kauçuk, Hellânda ve Bip- Paraları kalmadığından bir el arabası çalmışlar! 480 liraya satılan 235 altın, altın değilmiş! Erzincan (Akşam) — Burada garip bir dolandırıcılık vakası olmuştur. Sünnetçi Hacı adile anılan B, Ahme- din dükkânına bir gün iki meçhul adam kelmiştir. Bunlardan biri Ah- medin kulağına eğilerek; — Size mühim bir şey. söyliytoe- ğimi... diya fısıldamıştır. Ahmed: — Peki, söyleyiniz, sizi dinliyo- rum!... covabını vermiştir. Fakat meçhul adam etrafına esrarengiz bir tavırla bakınarak; — Sözlerim pek mühim ve mah- remdir; burada olmaz... demiştir. Meraka düşen B. Ahmed: — Peli... diyerek dükkânını ka- patmıştır. Bundan sonra üçü birden Yenleami avlusuna gitmişlerdir. Ora da gene hüriyeti henüz anlaşılmıyan üçüncü bir adam bunların yanma yaklaşmış ve Ahmede; - — Biz seni dünyanın en emin ve Hacı bu altınlardan bir kısmını ta nıdığı bir kuyumcuya göstermiştir. Bunların hakikl olduğuna dair ku yumcudan teminat aldıktan sonra bu tanımadığı üç adama; — Peki... Ben bunları alırım... Ka ça vereceksiniz? — 235 altını 480 liraya... demiştir. Ahmed: ” — Üstümde 465 lira var... Bunlern alın, 15 lirayı dükkânda veririm... Haydi beraber dükkâna gidelim!... demiştir. Üç adam 465 lirayı aldıktan sonraş — Bizim karnımız acıktı, şimdi ye mek yiyelim, sonra size uğrar, 15 if rayı alırız... Dewişler ve Ahmedden ayrılmış- Jardr Ahmed dükkâna gelince, al tanları bu işten iyice anlıyan birisine de göstermiştir. Fakat bu muayenede birkaçı müstesna, altınların sahte olduklarını öğrenince hemen - polise müracat etmiştir. Polis bu altın babalarını (1) aramaktadır. Mühim bir ipucu elde edilmiştir. Kendileri- nin yakında ele geçecekleri tahmin edilmektedir. d Haydarpaşa lisesi mezunlari cemiyetinin bir toplantısı