11 Aralık 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

11 Aralık 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 kuruşa karın doyuranlar AEŞAM Piyazcılar, işkembeciler gün geçtikçe daha ziyade asrileşiyorlar Balıkpazarı önünde geceleri duran seyyar pilâv Kralı. tecilerin mahallesi gibidir. Divanyo- Iu doktoru pek bol, bir semttir. Kum» kapının sahile yakın tarafları adeta bir balıkçı köyü halindedir. Sirkecide lokantaları, piyaxcıları, kebapcıları, börekçileri, mahallebici- Meri, tavukçuları, işkembe çorbacıları, balıkçıları ile mide işi pek sıkı fıkı alâkası olan bir mıntaka haline gel miştri, Maalesef bugün Sirkeci, 10- kanlacılık bakımından eski parlak günlerini yaşamıyor. Eskiden burada Glan bazı meşhur lokantalar, meşhur tavukçular artık ya kapanmış, yahu Beyoğluna çıkmıştır, Sirkeci lokantalarından birine gi- relim... Burada bir usulün son sene- lerde pek rağbet gördüğünü görece. giz. Tabirdol usulü... Önünüze ge- Ten yemek Jistesine şöyle bir göz at tınız mı burada 37 buçuk kuruşa Üç kap yemek yiyebileceğinizi anlarsı- Biz. Bunun için buradaki müşterile- rin çoğunu orta memurlar, paranın hazınmak kadar harcedilmesinin de mühim bir mesele olduğuna İnanmiş & sahipleri, adliyede çalışanlar, pos tahane memurları, yahut bir dava ve- saire için adliyeye gelip de işi uza- mış kimselerdir, Aralarında gazete ciler de vardır. yemek yerken gayet yüksek, sahnemsi bir yerde, bir bayan piyano çalıp alaturka şarkılar söyler, Birinci yemek olarak ya bir tavuk, yahut bir bevin salatam, bir balık getirtebilirsiniz. Eğer midenizden şi- kâvetiniz yoksa ikinc yemek olarak da fasulye pilâkisini seçebilirsiniz. Eğer midenizden şikâyetini. varsa haşlama bezelye ezmesi getirtiniz... Üçüncü yemek de tatlıdır. 37 buçuk kuruşluk hesabınızın ödenmesi için kasaya dört tane on kuruşluk verirsiniz. Sise yüz pars iade ederler. Bu yüzlüğü de size hiz. Met eden garsonun eline sıkıştırdınış mı?,, Sizi temennalarla kapıya ka- dar geçirir... Bu lokantada bir usu: daha vardır. Müslerilerin tabledot listesinde oku- yup beğendikleri yemeğe dikkat edi- Ur. Tıpkı rağbet gören bir tiyatro piyesi gibi beğenilen yemeğin de ba zan aylarca tabledot listesinde ismi okunur. Eğer lokantacıya: — Bu yemeği çok pişiriyormunuz.., derseniz o gülerek size cevap verir: — Ne yapalım... Bu yemek çek tuttu... Hep Wsteye koyuyoruz Eğer isterseniz Sirkeci opiyazcıla- sından birine uğrayabilirsinir.. İstan- bulda piyazcılığın sembolü, came kün içinde haşlanmış bir tabak ku- rü İasulyeden !barettir. Lâkin İstan- bul piyazcı dükkânlarının tipi bu gün çok değişmiştir. Bugünkü piyaz- Gilar, ciğerciler adam akıllı bildiğimiz (de ahçı dükkânları, lokantalar hâline girmistir. Kapıdan girilince gözlerinize kocaman bir buz dola çarpar... Bunun karşısında camekân- larla ayrılmış yemek tezgâhı... İste bir tepsi içinde İspanaklı yumurta, baska bir tepside fırnlanmır, doma- tesli palamut dilimleri, işte onur ya- nında ekşili köfte ve n'hayel küçük bir tepe halinde göze çarpan pilâv... Bu püâv tepesinin üstünde ekseriya büyük bir kepçe durur... mdi birer ahçı dükkânı haline gelen sabık piyazmlann lokantalar. dan bir farkı yemek listelerindeki 8. alierin daha mütevazı olasıdır. Et ler 15 ilâ 12 buçuk kuruş arasında Herkesin önünde birer sirke sişesi... İşkembeci büyük et tahtasında, elindeki sa € ile işkembe kıyıyor dır. Sebzeler arasında... T Maâamafih 20 kuruşluk etler, 15 &u- ruşluk sebyeler de yok değildir Burairda 30-35 kuruşa karın do- yurmak mümkündür. Ustelik gar bahışışı da yoktur. Bunun için ri ların mavi iş tulumu ile gelmis işçi- ler, kücük memurlar ekseriyetle gö- | e çarpar. Buradan sonra İsterseniz bir İş- kembeci dükkânına uğrayalım. İşte oldukça asrileşmiş bir işkembecinin karşısınd. . Camekânlarda bize sınar gibi bakan pişmiş koyun kelle- leri... Öteki camekânda buram bu- ram tüten işkembe kazanı... İşkem- beci, önündeki kocaman et tablasın- da muttard seslerle, elindeki kü- çük et satırı ile işkembe doğruyor. Bu işini bitirdikten sonra yumurla çalkalamağa başladı. İçeri girdiği. niz zaman masaların oldukça asri. leştiğini görürsünüz... Dar, uzun, Her nde birer sirke şişesi,., Bu şişelerin mantarları deliktir, Sirke nin içine konulan sarmısak parçalar ri dibe çökmüştür. Tıpkı tuzluk gibi, yahut eski kolonya şişeleri gibi mantarları delik sirke şişesini elinize aldınız mı kâsenize damla damla sar- mısaklı sirke dökebilirsiniz Gelen garson size sorar; — Sade mi? Yumurtalı mı?... Eğer çorbunım yumurtalı İsterse- niz daha büyük bir kâsenin içinde köpürtülmliş, çalkanmış yumurtalı çorbanız gelir. Lâkin isterseniz, er- babı arasında pek meşhur olan, «kuzlama» dan getirtebilirsiniz. Tuzlama İşkembenin daha etli, da- bU | yı pirinçten çerçeveli bir ba kalın tarafından yapılır, çorba gi- | bi de sulu değildir. | Siz çorbanızı içerken öteden bir s8- | sin: — Bir sade... Birke, sarmıstığı bol | olşun!... dediğini işitirsiniz o Garson hemen hizmetine koşar. Küçük peçe te kâğıdından bir tane verir... 230 gram da ekmek getirir. İşkembe çör- barısından 15 - 20 kuruşa çıkabilirsi. niz. Lâkin İstanbulda yemek yenilecek bazı öyle yerler vardır ki buraları bil- miyemler için hakikaten çok meraka Bunlardan birine girdiğiniz zaman gördüğünüz dekor sizde bu dükkünm belki İstanbulun fethinden evvel, ie ola 78 mını verir, Peykelerden z an, tiknefeş dükkân sahibi, kılı çiplak kollarını salıya sallhya yanınıza gelir, mASAN- m dindeki bezle silerken size sorar; — Ne emrede paşam?... ın kapısında hari- ce doğru mi lık olarak konulan taze balıkları İşarei ederek — Bir lüfer kısartayım mı?. ilâve eder. Lüfer dumanları etrafa savrulur- ken küçük garson emzikli bir şişeden rakınızı, yahut şarabaniz: Oböşaltır. Size bir de yesil salata yapar. İçki iç- tiğiniz için kücük tabaklar içinde bi- raz fasulye pilâkisi, birküç ta yeşil sapları kıstcık bırakılmış kırmızı turp diye getirir. Buradan İçeceğiniz şeyin miktarı- na göre, 60 - 70 kuruşa, bazan daha fazlaya çıkarsınız İstanbul Balıkpazarının Önünde geceleri, bazan de sabahın pek erken saatinde seyyar bir pilâvcı vardır. Bu, #z kazançlı İstanbulhüar oatüsnda âdeta bir şöhret yapmıs adamdır. Onun işine hiçbir Belediye memuru ses çıkaramaz, Çünkü p- âvı etrafı ga camekânla iakkı ndaki beyaz DÜNYANIN BİRİNCİ ARTİSTİ SIĞGRID | €ğ! gibi, bu tedbirlere karşı yeni tica- get şekillerile mukavemet edilmekte- misyonlar, bir malın flatini tedkik mek için faturalara bakmaktadır. Şayet bir ticarethane, faturada kay- dedilen bir malım flatini arttırmış ise, Mbtikâr hâdisesi diye telâkki edilmek- tedir. Faturadaki malı, normal bir kazançla satmış işe mesele yoktur. Aonba bu faturalar nereden geliyor? Meselenin can alacak noktası budur. İhtikâr komisyonu, ihtikâr hâdise- lerini faturalar üzerinden tedkik et- t4ği için, hiçbir tacir, açıkça malına sam yapmağa cesâret edemiyor; ya- yalacak iş şudur: Malı bir başkasına satmak... Bu mal alan tacir, fiatle- re zam yapmaktadır. Çünkü üç ku- ruşu alınan bir mal, pek tabif olarak gene Üç kuruşa satılmaz, en aşağı 3 kuruş on paraya satılır, Mah satın alan tacir da, malına zam yapamıyor, yapılacak iş gene bir başkasına sat maktır. Bunu satın alan kimse de, ge ne normal bir kazançla malın; elin- den çıkarmaktadır. Bir mal, elden ele geçtikçe, normal Aşk ve güzellik yıldızları... Ihtikâra karşı tedbirler İntikâra karşı tedbirler ittihaz edü- İ gayoruz: ©r. Bu yeni şekiller nedir? Bunu izah | edelim: İhtikârle mttendele eden ko- | 11 Kânunuecvvel 1939 se kazanç kaidelerile flat artmakterl Netice itibarile şu hâdiseyle karsıla- <İhtikâr yapıyorsun» yyen bir taciri ffham etmek İ kânı kalmıyor, fakat eşya flatleri yükseliyor!... Çünkü bir mai, belki de yirmi dört saat içinde birkaç defa sa- hibini değiştirmektedir. Bu mal, her sahibini değiştirdiği zaman fiati art- maktadır. Görülüyor ki, günün ticareti, bir mali bekletmekten ziyade, bir baska- sına satmak şekline girmiştir. Bir iö- diaya göre, evvelce sattığı malı, gene bir başka tacirden alanlar bile vardır. Bu gibi alım ve satımlarda muvazaa- lara, bin türlü kombinezonlara iesa- düf edilmektedir. Şimdi sık sık alım ve satımlar şekli le cereyan eden bu ihtikâra karsı dx tedbirler bulmak lâzım. Hüseyin Avni ŞENİR TİYATNOSI İstiklâl cad. Komedi kıssa eği Gece saat 2030 da : Kan Kardeşler de. arassa Emsajsiz çift artist LORETTA YOUNG ve RICHARD GREEN tamamen renkli ve Fransızca sözlü Düşman Çocukları Bir Komedi... Dünyanın kudretine baş eğdiği ve bir Dram... olan pek güzel bir filimde & ERROL FLYNN ÇALINAN TAÇ Filminde LÂL E' ye İkinci bir VATAN KURTARAN ASLAN Hazırlıyor. | ga, | | önündeki önlüğü tertemizdir. Pilâvı daima nohutludur. Tabağı da beş ku ruşadır. Meselâ işe başlamasına 20 - 25 da- kika olan vatman, yahut şolör ve s&- ire bir tabak pilâv doldurlup yer... Son pirinç tanesile son mohudu yut- tan ve parayı verdikten sonra uzuklaşırken arkadaşına: : — Adam pilâv kralı yahu... Ne pi- şiriyor!... diye takdirini saklıyamaz. İstanbulda yemek yenilen yerleri anlatırken köflecileri, mahallebicile- ri, börekçileri de saymamak mümkün değildir. Meselâ bir köftecide tek köf- tenin finti bir kuruştur, 10 köfte ye- GURLE ÇEMBERLİTAŞ SiNEMASI Şarkın Ses Kral ABDÜLVEHAB'ın son filmi TÜRKÇE SÖZLÜ - ARAPÇA ŞARKILI SİMONE SİMON ve CORİNNE LUCHAJRE ve diğer 10 büyük Fransız yıldı tarafından fevkalâde bir tarzda yaratılan Aşk Resmigeçidi Senenin en büyük Fransız Süper Pimi, 3 AŞK... 3 KADIN... 3 İHTİRAS... Önümüzdeki Çarşamba Akşamından itibaren SÜMER sinemasında Takdir alkışlarile seyredilecek filimdir. CHARLES BOYER ve sinemanın birbirinden güzel iki büyük yıldım EDDY LAMARR İhtiras bir aşkın; Aleşli bir hayatın romanı olan CEZAIR SEVDALARI filminde hayatlarının en güsel filmini yaratanışlardır. Çarşamba akşam: MELEK sinemasında numarak biletler bugünden alınabilir. Te 40868 BEYAZ GüL seniz, üzerine de bir irmik helvası O öz 10 kuruşa... Ekmeği İle bereber 22 buçuk kurusa çıkarsınız. Mahallebieller de son zamanlarda çok rağbet gören yerler arasındad:— Bir taruk suyu 7 buçuk kuruş, bir ta- vuk sövüşü 20 kuruş... Eğer tatlı ye mezseniz 30 kuruşa karnınızı dovu- rursunuz, Börekçilerde su böreğinin kilom 60 kuruşadır. 250 gram börek 15 kurus eder. 10 kuruşluk ta lokma yediniz mi vereceğiniz para 25 ku ruştur, İstanbulda yemek yenilecek yerlerm bu kadar ceşitli olması şehirdeki ha- yatiyetin bir misalidir. H.F

Bu sayıdan diğer sayfalar: