ve ” 11 Kânunuevvel 1939 AKŞAM AKŞAMDAN AKŞAMA Dinlemek terbiyesi ve dinlemek zevki Eski terbiye şöyleydi: I — Sus!.. Sen küçüksün, büyüklerin ya- Bında ağzını açma! İ «Sn küçüğün, söz büyüğündür!» i — Başın hürmetle eğilmiş; ayakların derlenmiş, toplanmış; ellerin edeble ka- Yaşturulmuş, süsacuk Ye hisse kapacaksın. İ — «Söz gümüşse süküt altındır!» Bunu aklımdan çıkarma, evlâdım. ... Sonra buna ilânı harp ettik: 7; Ne demekmiş? - diye fışkırdık. - Ço- Guklarmız pisirik yetişiyor. Banki köşe Bünderinden abuk sabuk hace hâtıralarını anlatan efendi babam mı daha iyi bile- eek, yoksa lisenin onuncu sınıfında Kantı, Kont'u öğrenen münevver eylâdım mı?.. Öyle sıkılma, ezilip büzülme, Erdoğan!.. Misafirin yanında da, şurada burada da bildiklerini söylet... Sen de eski gelinlik ta- #eler gibi mahçup mahçup önüne bakma, kız1... Nurullah Atac'ın makalelerini oku- Yyorsun ya: İşinde rasladığın kitap ve mü- ©lüf isimlerini sırala... Sanki hepsini devir- MİŞ, yutmuşsun süsünü ver... Dinliyeu de: «Nc yebişkin maşallah! desin.. İnsan ken- dini satmalı... Bir biliyorsan bin gösteri! Allah beterinden saklasın? ... Neticede bir çaçaronluktur başla- dı... Amma, sokma akıl dört adım gi- dermiş... Bir de baktık: Kulaktan dvima malâmat bile sıfırı tüketti. Ne rarar?.. Gene devam... Tıkacı çi- karılımış Horhor çeşmesi gibi habire konuşuyorlar... o Hapından, sapın. dan... Bir mecliste, şehrimizin - hattâ memleketimizin - en meşhur iki hoş- Sohbeti bulunuyordu. Bunlardan biri, tarihte, edebiyatta, dünya görgüsün- de ekstra ekstra kalegoridendi... De ğü bizim muhitte, hatlâ beynelmilel meclislerde bile o bulundu mu, bilgi hamulesinden istifade için kulaklar dört açılır; saçtığı nüktelerin kuhka. haları gözlerden inci gibi yaşlar dö- Gene bizler, onun etrafında bir ih- tiram hâlesi teşkil ediyoruz amma, gei gelelim, fırsat verilmiyor ki. Açı- yor ağzımı küçük bay! Bakalım ne diyecek? — Gaaak! Açıyor ağrını küçük bayan... Baka» lm ne diyecek? — Püf! İyi bir konuşucuyu iyi bir dinleyici kütlesi yaratır. Ma'şeri zevk böyle do- #ar, Eskiden şehrimizin sayılı çelebi. leri, hoşsohibetleri çok idiyse, her bi- rinin üfulü, bir milli kayıp halini ah- yorsa, yerlerine yenileri yetişmiyorsa, bühun sebebi, dinlemek terbiyesinin malıvolması, dinlemek zevkinin bu Şeraitte teessüs edememesidir, Akademiler, devletçe tasdik edil meden evvel, kendi kendiliklerinden, çmar diplerinde, kır kahvelerinde, mezesi sohbet olan masa başlarında, İâzl, âlim, sanatkâr, feylesof, şair hemşerilerin etrafında kurulmuştur. Birim gençiiğimizde de Sultan Ahme- din sedii kahvesinde, Divanyolunda, Beyuzıtta, Şehzadebaşında böyle hü- daindbit miinevver zümreleri vardı. Bu anane zinciri de koptuysa, kaba- hat, çığırmdan çıkmış, ültramodern Eevezeliktir, — Sus yahu, dinle! Bir Ihtiyar bayan, şu vezni, kafiyesi , fakat mânası yerinde beyti Arada sırada tekrarlardı; «Güz bilirsen söz söylel Sözünden hisse kapsınlar. — Söz bilmezsen sülrüt ayle! Ba- MI de insan sansinlar!» Şişman adam dördüncü defa hayretle, (vâ- Nü) Istanbulun eski bir derdi Köprünün açılma ve kapanma saatlerini halkı düşünerek tanzim etmek lâzımdır İstanbulun eski bir derdi vardır Köprünün sabahları geç kapanmâ 5... Bu yüzden erkenden işi başında bulunması lâzımgelenler büyük sı- kıntı çekiyorlar, Bazan karda, kış ki- yamette uzun müddet açıkta bekle- mek mecburiyetinde kalıyorlar, Tram» yaylar yolcularını indirerek geriye dönüyor, arabalar, otomobiller Köp- lak asan olmadı. Vali ve Belediye rel- si doktor Lütfi Kırdardan halkın bu da güç bir iş değildir. Köprünün açı hp kapanma zamânını bir saat ileri- ye almak kâfidir, Belediye garajı Mimar B. Rükneddin Bükreşte tedkikat yapacak Belediyenin 40 otobüs siparişine karar verdiğini yazmıştık, Belediye bu husasta Nafia Vekâletme müracaat etmiştir. Ya- kında münukasa açılacaktır. Otobüsler için bir garaja Türum görülmektedir. Bu hu susta Bükreşteki modem bir garaj model iha edilecektir. Avrupadaki yeni ya- rajlara göre yapılan bu bina mütesddiğd katlardan mürekkeptir. Du garajların bu- süsiyeti az yer işgal etmesidir, Venedikte bu yolda yapılmış çok büyük bir guraj hu- lunmaktadır. Belediye imar müdürlüğü mimarlarmdın. B. Rükneddin bugünlerde Bükreşe gidecek ve garajı tedkik edecektir. B. Rükneddin diğer bazı binalar hakkında da tedkikat yapacaktır. Kaynanadan sonra kocasile kavga Fatihte oturan İbrahim adında birinin kansi Mürüvvet, kaym valdesi ile kavga etmiş, kapıyı çekerek çıkıp gitmiştir. MÜü- rüvvet, akşama kadar dolaşmış, nihayet evine gelmiştir, Kendisinden evvel eve gel- miş olan İbrahim, bu 48fer karısına ka- Dıyı açmış, Mürüsvet hiddetlenerek kapı önünde ileri geri söylenmeğe başlamıştır. İşe zabıta müdahale etmiş, Mürüvvet ad- Hyeye verilmiştir. Dün, Sultanahmed sulh birinci cazıda bakılan muhakemede Mürüvvetin suçu Sü bi görülmüş, iki gün hapla ile 33 kuruş para cezasına çarplırılmusna karar veril- Karar tefhim edüdiği vakit, mahkeme salonunda bulunan Mürüvvetin ânnesi ba» yan Hailme Sultan, heyecanından düşüp bayılmıştır. Halime Sultan, can kurtaran ile hastaneye kaldırılmıştır. KUÇUK HABERLER: 4 Baraköyde oturan Necmiyenin Gül- ten adında 17 aylık çocuğu bir ara kayna» muş çörba tenetresl üzerine düşmüş, vü- cudunun muhtelif yerlerinden yaralandı- hastaneye kaldırılmıştır. X Kazlıçeşmede oturan Hüseyin, evvel- ki gece bir ürü sokağa çıkmış, odada bi- raktığı manga'dan etrafa kıvilcimlar s19- rTamıştır. Bu yüzden odada yangin çıkmış, etrafı dumanlar ir. Dumanları gören komşu Nuri yetişerek odadaki ya» tak yorgan yandıktan sonra yangını âön- dürmüştür. Lodos fırtnasından sonra haya poy- razn çevirmiş, eveviki gündenberi yağ- mur yağmağa başlamıştır. Yağmur dün bütün gün devam etmiştir. Termometre 5 dereceye kadar inmiştir. Rutubet pek fazladır. Memleketin ekser yerlerin; yağmur, şark vilâyetlerine kar yağmaktadır. k Hapisane binasını yıkma mütcahhit- Jerinden Rastmin Fellhle tamir odimekte olan apartırtanına Sabri adında bir hır- sız girmiş, birkaç parça çinko çalmış, ya- kalanmıştır. Sabrinin dünkü muhakeme- sinde suçu aabit görülmüş, 20 gün hapsi- ne karar verilmiştir, # Bursa lisesinden yetişenler cemiyeti, dün öğleden evvel Eminönü Halkevi salon- larında yulık toplantısını yapmıştır. Top- lantda idare heyeti ruporu Okunmuş, tasdik edilmiştir. Karilerimizin mektupları İstanbul halkını elektrik- siz bır. reva değildir! Biz Üsküdarın l ae den biri olan ve tramvay dahi geçen Nuhkuyusu Zeyhep Kâmil hastönesina sapan 80- kakla, askerlik yübesi (karşısındaki sokak araundaki kısımda oturuyo- rür, Evlerimizin bulunduğu adann hududunu teşkil eden her #ki soksk- ta da elekirik mevcutdur. Fakab, bi- rim erlerimize öönelerce evvel tesisat yapıldığı halde hâlâ cereyan verile- medi. Dört beş ay evvel elektrik idaresile senelik muayyon istihiâkimizi taah- hüt eder mahiyette birer mukavele yaptık. Bundan bir ay önce pollş ma- Tifetile evlerimiz? tebllgni yapılarak 318 No. ile elektrik idaresine müraca- at ettiğimiz takdirde cereyanın veri- Jeceği bildirildi. Vaki müracaatımza Üsküdar şubesi evvelâ ademi malt- maf beyan etti Sonradan filhakika böyle bir mukavelenin mevcut oldu- ğunü, fakat bise ancak hattı haval He cereyan verilmesinin icabli oldu- gunu, buna da tramvay idaresinin muvafakst etmediğinden cereyan ve- rümesinin mümkün olamayacağını söylediler. Elektrik mühendisi değilim. Yalnız ve Duvardibi kısımlarına nasıl verii- miştir? Bu mahzur bizim kısma mün- hasır ise bu da yersizdir. Çünkü, ev- lerimizin hemen 100 metre gerisinde Zeynep Kâmil hastanesinde cereyan vardır. Ve bitim caddeye nazaran ikinci derecede kalan hastane soka» ğı da elektrikle tenvir edilmektedir. İdare buraya bir mütehussız, hat- ta işten unlayan bir usta gönderiree bu sokaktan ve bizim evlerin arka- sındaki bahçelerden &n çok İki direk- le cereyan verilebileceğini görecek- tir. Hâlâ kurunu vustal tarzda el «nın kör Iiğ! altında kalan komşulı namına umum müdürlü- ğün dikkat nazarını çekmenizi ve aydmılığa katuşmanuza tavassut bu- yurmanızı riea ediyor ve bekliyoruz. Nedim Dur Eyüb, Edirnekapı, Topkapı civarındaki eski eserler Eyüp, Edirnekapı, Topkapı ve civarında- ki eski eserlerin muhafazası için geçen gün velinin riyasetinde bir heyet, mahajl- Tinde tedkikat yapmıştı. İztanbulun eski eserler İtibarile en zen- gin mıntakası olan bu sahada birçok ne- İs sanat eserlerine tesadüf edilmiştir. Bun- lardan bir kışmı tamamils harap olmuş, bir kısmı da toprak, moloz içinde gömül- müş bir halde bulunmuştur. İstanbulun tarihi Büviyetini ve bir çok devirlerini canlandıran bu eserlerin ko- runması için Belediye De Müceler idaresi nin. birlikte çalışması Kararlaştırılmıştır. Bunun için her iki daire bütçelerinden tah» sisat ayıracaklar. Evkaf idaresi de bu hu- susta yardım edecektir. Taksim âbidesi Nakil işinin kaça mal olacağı henüz belli değil Bası gazeteler, âbidenin sökülerek yeni tansip edilen meydanda tekrür kurulmasi için 30 bin liraya ihtiyaç olduğunu yazı- yorlar. Âbidenin sökülerek yeni meydana Dakli etrafındak! tedkikat henüz tamam- na göre âbidenin Sökülerek yeniden kurulması İçin kaç pa- raya Ihtiyaç olduğu henüz tesbit edilme- miştir. Belediye, bu husustaki tedkikatında müsbet bir netice istihsal ederse keyfiyeti hükümete örzedetektir. Hükümet de mü- saade eder ve B. Prost'un yapacağı yoni plânda - âbidenin naklini kabul oder ma- 'biyette olarak — tasdik edilirse o sanan Aâbidenin nakli için bir şartname hazırla” nacak ve nakil masrafı hesaplanacaklır, Abidenin heyeti hamırasına halel gel- meden yeniden kurulması işin mimarlarla beraber heykeltraşlarn da yardımından istifade edilecektir. Eski istimlâk borçları Uınumi meclisin geçen gün verdiği bir karar üzerime eski istimlâk borçlarının ödenmesi için bütçede yüz bin liralık bie münakale yapılmıştı. Bu münakale karır taalik edilmek üzere Vekâlete gönderil- miştir. Münakale kararının bugünlerde tasdik edilerek lâde edileceği muhakkak görülü yor. Belediye karar tebliğ edilir edilmez derhal eski istimlâk borçlarının ödenmesi. ne başlıyacaktır. Botçlar evvelâ blu llrü- ya kadar istihkak sahiplerinden başlanmak suretile ödenecektir. İshakpaşa yangın yeri B. Prost'un hazırladığı nâzım plânma göre Sultanahmeddek! İshakpaşa yangın yeri, arkelojik mıntaka istihaz edildiği için burası yeşilliklerle süslenecek ve deniz ka- nanur kadar bina Inşa edilmiyecektir. Fakat bu sahanın tenaimi, Belediyenin imar pilinin: tahakkuk ottirmek üzere ha- gırladığı ilk işlere dahil değildir. Burada arsası olan halk, Belediyeye müracaat ede- rek aralarında İnşaat yapılmak üzere müsaade istemektedirler. Belediye, bu sahanın İskân mmtakası haricinde kalacağına göre bu talepleri ter- viç etmiyor. Bu gibi yerlerin istimlâk edil- meal lâzimgeldiğinden Beledize, 940 sene» si bütçesi ile bu sahanın istimlâk! için para ayırmağı meebur olacaktır. Hem bilet almamış, hem biletçiyi dövmüş! Mehmed adında biri dün Oalatadan İs- tanbula çabuk geçmek işin bir tramvay arabasına atlayarak basımakta durmuş- tur. Biraz soura biletçi gelerek inmesini yahut bilet almasını ihtar etmiştir. Ara- ba köprü üstüne geldiği vakit, Mehmed birdenbire biletçinin yakasına yapışarak: «İşte burada ineceğim. Gel beraber bie“ Time des z Mehmed, biletçiyi dözmüş, biraz sonra yakalanmıştır. Sultanahmed sulh birinci esad bakılan muhskemesinde Mehmed, 25 lira para cezasına çarptırılmıştır. Bahite 3 Mıknatısa dair... Muharebeden evvel romanlarda Şöyle satırlara rasladığımız olurdu: «Mıknatıslı bakışları ile onu tepe den tırnağa kadar süzdü. Artık deli kanlı iradesini kaybetmiş gibi idi, Sanki esrarengiz bir kuvvet onu çe- kiyor, sürüklüyordu, » Miknatıslı bakışlar! Artık bu cümle bize ne kadar uzak bir yama- na aidmiş gibi geliyor. Bugün eMık- natıslır sözü bakışlar için değil de torpiller için kullanılıyor. Mıknatıslı bakışlar yerine orlaya omiknateslı maynler çıktı. Eskiden renk renk, mavi, elâ, siyah gözlerin başına gelen mıknatıs keli- mesi, âşıkane ve şairane cümleler arasnda geçerken, şimdi harp tel grafları arasında ona raslıyoruz. Vaktile «Müşteri bulmak usulün adımda bir iş adanunın kitabını oku- muştuma. Orada: «Ticaretin ve reklâmın is tifade edemiyeceği hiç bir şey yok- tur.» tarzında bir cümle gözüme İliş mişti, O zaman pek ehemmiyet ver- mediğim bu cümlenin, bu fikrin kıy- metini, doğruluğunu şimdi daha iyi kavrıyorum. Mıknatıslı maynlerden bütün dün- ya gazeteleri bol bol bahsettiği şu es- malarda gözüme bir sinema ilân ilişti. Büyük harflerle şu kelimeleri okudum: Mıknatıslı filim!.. O zaman: cTicaretin istifade ede- miyeceği hiç bir şey yoktur.» cümlesi bir kere daha hatırıma geldi. İşte, işini bilen bir insan bazan; «Mıkma- tısli mayns den bile istifade edebil yor. «Mıknatıs» kelimesi reklâm söz- leri arasına girdikten sonra satıcıla- rın bundun bol bol istifadelenecekle- rine hiç şüphe etmiyorum. Bundan sonra Balıkpazarında şöy- le bir ses işitirseniz hiç şaşmayımız; — Haydanaa.. Derya kuzuları. Mikhatısh pulamutlar bunlar. “Taze taze... Mıknatısı caba!.. Güzel reklâm değil mi7.. Mıknatıs gibi insanı çeken bir mela satılıyor, almaz mısınız”. Yahut sokuklar arasında şöyle bir ses: — Lüâhana biber turşusu... Mikna- tıslı turşular! Lâkin şu mıknatıs meselesinde en ziyade göze çarpan şey insanlardaki bazı fena zihniyetlerdir. Birçok mucidler senelerce uğraşı yorlar, insanların biraz daha rahat etmesi için bir şey icad ediyorlar. Ev- velâ herkes memnun... Yeni icad baki. katen insaniyele çok faydalı oluyor. Fakat sonra menfi bir zekâ çıkıyor. Bu keşfi, bu icadı insanlara zarar ve recek bir şekle sokuyor. Dikkat cder- seniz böyle insanların iyiliği için keşfedilmiş, fakat sonra onların fe malığına âlet olmuş nice şeyler bula- bilirsiniz. İşte bunun en yakın misali... Mik. natıs... Bunun üzerine ilk defa tec rübe yapan İngiltere kraliçesi Elisa. betin doktoru Gilbert'miş... Sonra bu mıknatıs öyle bir hale gelmiş ki 8 tonluk demir kasalar insan eli değ- meden mıknatıs vasıtasile bir dük- kândan başka bir dükküna nakle ummuş... Mıknatısı opuslalar saye sinde karanlık denizlerde bile gemis ciler yollarını bulmuşlar, hayatlarını kurtarmışlar... Halbuki şimdi?... Hikmet Feridun Es 5 — Alman dayıların Sovyet dostla | s eAman yoldaşlar, Norveçe UZAN» *& yaptıkları tavsiyeyi öküyorum bay | maktan vazgeçin... - .. <Cenup £ sularına buyurun... « €Zira şimal suları buzludur!..» dlyorlar!... B. A, — Akslliğe bakın ki osnup