5 Kânunuevvel 1939 | AAKŞAMDAN AKŞAMA Halk üniversitesine doğru. «Maarif işi» derken şu tasnifi asla gözden kaybetmemeli; 1 — Mektepten önceki maarif (ç0- cuk bahçeleri vesaire), 2 — Mektep çağındaki maarif (ilkokuldan üniver. sitenin sonuna kadar), 3 — Mektep silsilesine muntazaman devam ede memiş olan büyüklerin bilgice ilerle. meleri (halk üniversiteleri, kursları yesaire), Birinci ve üçüncü çeşit bizde deve- de kulak kabilindendi. Birincinin rüşeym şeklinde nasıl yeni yeni in- kişafa yüz tuttuğunu geçen gün «Üsküdar tütün deposundaki amele çocukları» misalinde göstermiştim. Bugün de üçüncü çeşitte ciddi bir adım atıldığını haber vereceğim. ... Bir kaç yildanberi Partice belli başlı vi- lâyet merkezlerimizdeki o Halkevlerinden başlanmak suretile Üniversite ve yüksek mektep profesör ve doçenilerine konferans- lar verdirliyordu. Bunlar, bu yıl da tek- Farlanacak. Parti, konferansları, bilginlerden teda- rik ederek bastırmışlır da, Matbu nüsha- lar, Halkevleri kitapsaraylarına, umum! kitaphanelere vesair kültür kurumlarına gönderildi. Her biri beş konferansı ihtiva etmek üzere neşrolunan bu kitapların gimdilik 1 den 9 a kadarı meycuddur. Maksad şu: İlmin ve fennin yeni törak- kilerini ha mek; ahalinin dira- v içtimal seviyelerini yükselt- ; vatandaşlarımızı «siyasi ve kültürel rüşdlerini l4rak insanlığın asil ve medeni duygularını arlamış» bir hale ge- tirmek, Bunun İçin de «mevzüların halk Üzerinde bıraktıkları tesirler. hakkında on alti Halkevile müşavere edildiğini öğ- Teniyoruz. : İşte bütün bu hareketten bir «HALK ÜNİVERSİTESİ» doğması bekleniyor. ... Bu iyi düşünülmüş taazzuvu mem- nuniyetle karşılamamağa imkân var mıdır? Ancak ben kendi hesabıma bir roktaya takılıyorum. Dikkat ediniz; «Dimaği, terbiyevi, içtimai, siyasi, kültürel deniyor... Konferansların eb'adı böyle sınırlandırılıyor... Halbu- ki smektep çağmdaki maarifimizde» ötedenberi «pratik olmıyan bir takım insanları yetiştirip yetiştirip hayata salıvermek» noksanımı görür, tenkid ede.iz; meslek mektepleri cihazınin genişletilmesini ısrarla ileri süreriz... Ayni tenkidi bu mevzuda da yapmak akla geliyor. Müstakbel «mektepten sonraki ma- arif» imizin hututu belirirken şunu ilâve etmekten kendimi alamıyorum: Halkımızın yukarıki mücerredatı öğ- renmek ihtiyacı kadar her türlü tek- nik ve pratik hayat vülgarizyasonla- rını da öğrenmeğe şiddetli ihtiyacı vardır. Belki buna olan ihtiyaç daha fazla; Evimiz ev değil, köyümüz köy değil, yatağımız yatak değil, bahçe- miz bahçe değil... Değil, değil, değil... ilalkevi konferanslarında, seyyar nü- muneler, projeksiyon, filim vesaire İle bilhassa bunlara himmet etmeli. Yani müstakbel ellalk üniversitesi» ile beraber bir de müstakbel «Halk teknik ve Meslek mektepleri»... İkisi- he birden başlamalı, ... Ve nihayet, başka bir elhet daha; Bu işler, üniversite ve yüksek mektep profesörlerile bir raddeye kadar yü- rür... Bu muhterem zevatın işleri var. dır... Binaenaleyh, bir konferansçi kadrosu yetiştirmeli., Bunlar tatlı anlatır bir takım modem vâizler ol- malı, o ÇÖylelerinden seçilmeli - kd, başka memleketlerde böyle bir mes- — Bu seneki sonbaharı düşünü yorum da tüylerim ürperiyor bay Amca... ŞEHİR HABERLERİ Hastanelere fazla yatak konacak Sıhhiye Vekâleti ve Belediye şehrin ihtiyacını karşılayacak tedbirler alıyorlar Belediye sıhhat müdürlüğü hastanelerde- ki yatak adedile yakından alâkadar olmuş ve yatak sayısını şehrin ihtiyacı nisbetin- de arttıracak tedbirler etrafında bazı 0sa8- Jar tesbit etmiştir. Şimdiye kadar hastane baş hekimleri hastanelerdeki! yatak mey- cudundan fazla hasta kabul etmiyorlardı, Yakat binasi müsld olan hastanelere bir mikdar daha hasta kabulü imkânı görül- mektedir. Meselâ 300 yatağı olan Haseki hastanesine 20 ve yine aynı mikdar Üzerin- den yatak mevcudü olan Cerrahpaşa has- Manifatura fiatleri neden yükseldi? İhtikâr komisyonu bu meseleyi tedkik edecek Eş rinin yükselmesi üzerine mıntaka ticaret müdürlüğü ve İs- tanbul #ionret odası tarafından yapılan tedkikler bitmek üzeredir. Afessleye hükü- tir, Manifatura ihti- Şiddetle mücadele edilesektir. Me- gele, bugün yarın toplanacak olan ihtlkâr komisyonunda da mevzuubahs edilecektir. Hazırlanan raporlara göre meselenin bir tarihçesi vardır ve şudur: Harb çikliktar rü pamuk fiatleri her gün biraz daha yükselmiş kilo başına ır. Dün Klevlant cin- 52 kuruştu. Pamuk fiatleri de yüksel- miş, 45 kiloluk iplik kutusu, ipliğin cinsi- ne göre 350 ilâ 700 kuruş arasında satıl mağa başlamıştır. Bu hal, yerli pamuklu sanayiin ipliksiz kalmasını intaç etmiştir. Sanayiimizin iplik ihtiyacı, Yunanistandan temin ediliyordu. Bir ay evvel, Yunan hü- kümetli iplik ihracını menedince, yerli sa- naylimizin bu iplik menbai da kurumuş- tur, Halbuki, bir çok Yunan ihracatçıları, memleketimize iplik ihracı bulunmuşlardı. Bu müteahhidler, Yunan hükümetine müracaat ederek men kararı verilmeden önce giriştikleri teahhüdlerini yerine getirmeğe müsaade istemişlerdir. Bu müsnaadenin verileceği ümid edilmekte- dir. Yunanistandan iplik gelirse, yerli mani- fatura eşyası fiatlerinde düşüklük başlı yacaktır. Barı manifatura tacirleri, manifatura eşyasının bu sırrını öğrenince hariçten külliyetli mikdarda mal getirerek depo et- mişlerdir. Mıntaka ticaret müdürlüğü, bu tacirlerin isimlerini tesbit etmiştir. Halk Partisi kaza kongrele- rine bugün başlanıyor Cünhuriyet Halk Partisi kaza kongro- lerine bu akşamdan itibaren başlanacaktır. İlk kongre bu ukşam Beşiktaş kaza mer- kezinda yapılacaktır. Kânunuevyelin 9 un- da Beyoğlu ve 10 kânunuevvelde de Çatal- ca ve Sariyer kaza kongreleri toplanacak» tır. Bir kadın Kavga ederken öldü Aksarayda Ahmediye civarında oturan mda bir kadın dün akrabaların- dan bir kaç ka la kavga etmiş, ağız kav- gası harareti arada Cemile birdenbi- re Yeni ak olduğu yere düşüp ölmüş- tür. Vaka müddelumumiliğe bildirilmiştir. Adliye doktoru tarafından yapılan muayene neticesinde ölümün hakiki sebebinin tes- biti için Kadının cesedi morga kaldırılarak müddelumumlikçe tahkikata başlanmıştır. ö... lek olduğunu gördüm.) Radyoda ol. sun, kürsüde olsun kekeme yahut tutuk bir mütehassıs dinlemektense, mütehassısın, notları üzerinden bu profesyonel konferansçıları dinlemek çok daha faydalıdır, Bestekâr başka, dır. Muganniye tekabül edenleri yetiş- tirmeliyiz, muganni başka- (Wâ - Nü) .. Sanki Avrupa bir ağaç..; teahhüdünde | tanesine de 30 yatak daha sıkıştırılabilecak- tir, Diğer taraftan İstanbul hastanelerinde doğum için ancak 120 yatak vardır. Bu ya- taklar ihtiyacı karşılamaktan uzaktır, Gü- Faba hastanesindeki inşant ikmal edildikten sonra doğum vakalarına tahsis edilecek ya- tak adedi iki yüz ona baliğ olacaktır. Bu hususta Sıhhiye Vekâleti de ayrıca büyük bir alâka göstermektedir. Vekâlet, bilhassi doğum vakalarına id yalakların bu sene içinde arttırlması çarelerini araştırmakta dır. Bu maksatla bu seneki bütçeye yeni Karilerimizin mektupları Belediyemizin nazarı dikkatine 1 — Puzar günü akşamı Şehir ti- yatrasunun komedi kısmına gitmiştim. Kapıdan girince çüğüme ilk çarpan duvarda asılı birihtar oldu: «Yeni müşterilerimizdon bir rica! Oyun 6s- nasinda konuşmak, sigara içmek, fıs- tık yemek, yer değiştirmek memnu» dur» «Allahallah! Simdiye kadar böyle bir ihtar yoktu. Acaba bu yeni müş- teriler kim ola ki böyle bir ihtara lü- zum görülmüş?» diye kendi kendime düşündüm. Fakat içeriye girince me- sele derhal anlaşılıyor. İhtar o kadar haklı olarak yazılmış ki, insan hay- retler içinde kalıyor. Burada acı olan cihet ihtarın maalesef tesir yapma- masıdır. Çünkü ihtiva ettiği madde- lere bütün faaliyetile deyam edilmektes dir. Bu ihtamame tiyatro dahilinde bir hoparlör vasıtasile yüzümüze çarpıl- mak suretile ilân edilse, belki netice alınır zannediyorum. 2 — Bir de gone çalındıktan, perde açılarak oyuna başlandıktan öonrâ gelenlerin ardı arası kesilmemesidir. Bunlar evvelce gelerek yer ulmış olan- ları tam oyun başlamış İken rahatsız ettikleri gibi oyunu seyretmelerine de mâni oluyor, Acaba tiyatro idaresi perde açıldıktan sonra kemali ciddi- yetle kapıları kapayamaz mı? Bu şe- kil birkaç defa tatbik edilirse iş ken- an; un olur. Işte umu- mi istirahat için bir rica, Fund ilâç pahalılığı Sıhhiye Vekâleti Almanya- dan gelen ilâçları başka memleketlerden temine çalışıyor Son zamanlarda fiatleri yeniden yükselmeğe başlamıştır, Bu vaziyet, Sıhhi- ye Vekâletince nazârı dikkate alınmıştır. | Sihhiye Vekâletinin yaptığı tedkikata gö- Te şimdiye kadar Almanyadan gelen ilâç- ların Amerika, Fransa ve İngiltereden t(e- min edileceği anlaşılmıştır. Bu maksadla tabbi ecza celbeden toptancı tacirler, ken- dilerinin aylık ihtiyaclarını ve hangi cins ve neviden İlâca ihtiyaçları “olduklarını Vekâlete bildireceklerdir. Vekâlet, bu hu- Busta memlekelin ilâç ihtiyacını karşıla” mak üzere ilhai müsaadesi istihsal ede- cektir. Bundan başka bit kısım ilâçlar da Rusyadan getirilec Karaköy köprüsünün duba- ları tamir edilecek Boş senede bir tamir edilmesi lâzım ge- len Karaköy köprüsünün dubaları son se nelerde lahsisatsızlık yüzünden tamir edi- lemiyordu. Bunların ta edilmesi karar- laştığından Balat atelyesinde tertibat alın- mıştır. Dubalar ihtiyatlarile değiştirilerek tamir edilecektir. Bu değiştirme işi gece- leyin yapılacaktır. Karaköy köprüsünün $4 dubası vardır. ... Devletler de onun yaprakları!... i tahsisat konacaktır. Vekâlet aynı zamanda Heybeli sanatdr- yomu ile Hay: ki emrazı intani- ye hastanesindeki yatak mikdarlarıni art- tırmak için teşebbüslerde bulunmuştu. Heybeliada sanatoryomunda 150 ve Hay- darpaşa emrazı İntaniye hastanesinde de 100 yatak ilâvesi için yapılan yeni pavi- yanların inşaatı demirsiziikten dolayı hâ- JA bitememiştir. Vekâlet, bu inşaata bitir- mek için bilhassa demir tedarikine çalışi- yor. Ihracat faaliyeti artıyor Dün 300 bin liralık ihracat yapıldı Dün, haltabaşi olmasına rağmen ihra- cat piyasamızda, son aylarda görülmemiş bir hareket kaydedilmiştir. Bir gün zar- fında 300 bin Türk hiralık ihraç muamo- lesi yapılmıştır. Dün mal gönderdiğimiz memleketler arasında Arusiralya, Ameri- ka, İsveç, İtalya, Romanya ve diğer mu- tad hükümetler vardır, Amerika ile, takas farkından dolayı, ticari münasebetlerimi- zin artacağı ümld edilmekledir. Bu fark henüz tesbit edilmemişse de yüzde 25 ilâ 40 arasında, vasati 35 olacağı söylenmekie. dir. Dünyanın her tarafından talep gel- mekte devam ettiğinden ihraç mallarımı- zın dahildeki #latlerinde de yükselmeler beklenmektedir. İnebolulular, İnebolüyâ vapur uğramadı- ından dolayı mallarını ihraç imkânı bu- lamadıklarını bildirdiklerinden o Denizyol- ları umum müdürlüğü, bugünlerde, İne- boluya bir #uhurat postası tahrik edecek- tir. İnebolunun mahfaz bir limandan mah- rum bulunuşu her sene bu mevsimde vâ- pur sıkıntısını doğurmaktadır. KÜÇÜK HABERLER: X Mülkiye mektebinin 97 nel yıldönü- mü münasebetile şehrimizdeki mülkiye mektebi mezunları dün akşam Parkotel- de aileri bir topl yapmışlar, mektebin yıldönümünü tesid etmişlerdir. A Halk Partisi tarufından tesis edilen Çağaloğlundaki 100 kişilik kız talebe yur- du için şimdiye kadar 6436 lira sarfödil. miştir, Binanın poksanlarını Ikmal elmek üzere 11,167 Jiralık yeni bir tahsisat daha gönderilmiştir. Bununla mütalân salonu vesaire ilâve edilecek ve yurd on beş güne kadar merasimle açılacaktır. 4 Vesaiti nakliyeye yol gösteren işarek memurlarının bulundukları mahaller ge- celeri elektrikle tenvir edilecek, bu surot- le geceleri nakliye vasıtalarını kullananlar işaret memurlarını daha kolay göre- bileceklerdir. X Alurkapı civarında emran zühreviye hastanesinde tedavide bulunan hastalardan Fatma adında bir kadın dün koruşla diğer haslalarla kavga etmiş ve birdenbire fe halde sinirlenerek hastaların üzerleri, cuma kalkışmıştır. Patma hastanenin cam- Tarim yumruklarile parçalamış, iki elinden tehlikeli surette yaralanmıştır. Kadın bu halile, camı kırılan bir pencereden sokağa atlayıp koşmağa başlamıştır. Fatma zorluk- Iz yakalanarak müddelumumiliğe teslim edilmiş, hakkında tahkikala girişilmiştir. Taksim âbidesi civarında Kerime ve Aysel adlarında iki kadını bıçakla yarala- maktan mazmun Hüsnü dün adliyeye tes- lim edilmiştir. A Bir müddet evvel, Karadenizde İğneiia açıklarında bir mayn görülmüştü. Mayn tahrib edilmiş ve müfreze geri dönmüştür. 4 Memleketimize iltica eden 15 kadar Polonyalı, Polonya konsalashanesi yvasıtasi- le ticaret odasına müracaat ederek burada kalmak istediklerini, iş bulup bulamıya- caklarını sormuşlardır. 15 Polonyalı arasin- da kimyager, mühendis ve diğer mesleklerde mütehassıs olanlar vardır, A Sarhoş Didar namile anılan bir kadın; dün Söğütlüçeşmede bir çınar ağacına yas- lanarak dinlenirken birdenbire fenalaşarak ölmüş, Belediye doktoru tarafından yapılan muayenesinde kalb sektesinden vefat ettiği tesbit edilmiştir. Bay Amca ve yaprak dökümü!... ». Bir harp yeli cılız yaprakları saldı, gittir... Küçük olmak zor Şeyi... | — yi Ni TANBUL HAYATI Ayların isimleri Islak pardösüsünü garsona verir. ken çatık kaşla homurdanıyordu: — Şu, teşrinlerle kânunlara o ka- dar sinirleniyorum ki... Senenin için- den bu ayları çıkarmalı vesselâm, Arkadaşlardan biri güldü: — Havalar soğudukça hiddetini aylardan mu almağa kalkışıyorsun? Kaşlarını büsbütün çatlı: — Hayır efendim. Havaların soğu- masına değil, ayların İsimlerine $i- nirleniyorum. Nedir o upuzun isim- ler? Hem de herkes başka türlü söy- İüyer. Kimi, teşrinievvel, teşrinisani, kânunuevvel, kânunusani der, Baz ları, birinciteşrin, ikinciteşrin derler. Bir kısmı, ilkteşrin, sonteşrin adımı verirler. Bence bunların hepsi saçma. Bu aylara kısaca; teşrin, meşrin, kâ- nun, manun demek daha muvafık olur. Meselâ; İngilizler domuz etin- den yaptıkları bir nevi sucuğun is- mine Bakon derler, Sonradan koyun etinden de ayni şekilde sucuk yap- mışlar; buna ayrı bir isim koymak. tansa kısaca Makon demişler. Bakon, Makon oluyor da, teşrin, meşrin ni- çin olmasın?... Oturanlardan biri; — Buna da lüzum yok, dedi. Ayla- rın İsimlerini behemehal Arapça ola- rak kullanmak şart değil ya, Bunla. Ta Türkçe, kısa isimler konulamaz mı?.. Meselâ; ılıkay, serin ay, soğuk- ay, ortaay gibi isimler verilse Arap- lar; bizim ay isimlerini değiştiriyor- sunuz, diye itiraz edecek değiller ya, Başka biri söze karıştı : — Arapların itiraza hakları yok- tur. Çünkü; biz bir çok İsimleri Arapça kullandığımız halde onlar, ayni şeylerin Türkçesini kullanıyor- lar. Meselâ; biz, buruna çekilen bir nevi tütün tozuna Arapça olarak «Enfiyes deriz. Enfiye, burunluk demektir. Halbuki Araplar buna; EL | burnotir derler. Yani, Türkçe, burun otu kelimesinin başına Arapça bir, «El» harfi tarifini ilâve ederek kendi Tisanlarına almışlardır. Biz hâlâ kâ- nunuevvel, teşrinisani demekte ısrar ediyoruz. Ayların isimleri üzerinde herkes bir fikir beyan ediyor, avallı aycağızla. ra türlü türlü isimler veriliyor, iti- razlar ediliyor, münakaşa uzuyordu. Bir aralık yandaki masada oturan zat da söze karıştı: — Hepiniz de haklısınız, Lisanımı- za giren birçok Arapça kelimelere biz, Araplardan daha fazla titizlik göste riyoruz. Ötedenberi, teşrinievvel, teş rinisani isimlerini âdeta taassub de | recesinde Ülizlikle, hiç bozmadan kullanıyoruz. Halbuki, Araplar bu ays ların isimlerini Arapça değil, frenkçe olarak kullanırlar. Fransızlar gibi, teşrinieyvele,. oktobr, teşrinisaniye, novambr derler, Biz de böyle kullan» sak ve yahud, Türkçe isimler bulsak daha iyi olmaz mı? Teşrinlerle kânunların isimlerinin değiştirilmesinde, masa başındakile. rin hepsi ittifak ettiler. Fakat, bu bi. çarelere verilecek yeni isimlerde bir türlü fikir birliği olamadı. Cemal Refik ..... # İstanbul gümrüklerinde 14 ünde bir memurin misabaka imtihanı açılacaktır. İmlihana, İlse ve ortamekteb mezunları iştirak edebilecektir. A İngiliz bandıralı Komo vapurile lima nınuza yeniden demir, çelik eşya, yün ve pamuklu mensucat, tıbii ecza, elektrik Je. vazımatı, bileği taşı gelmişti X Alman bandıralı Larisa vapuru, Köğ- tenceden boş olarak Ilmanımıza gelmiştir, Gemi llmanımızda tütün yükledikten sonra tekrar Küsteı gidecektir. B. A. — Büyük olmak daha zorl... — Amma yaptın ha! ? B. A. — Her gidenin arkasından acımak zahmeti varl...