Sahife 6 HER AKŞAM BİR HİKÂYE Necdet gözlerinin içi biribirine 2 dolü bu kumral kadını, daha de dı, O ruyorlarıdı larla €e cuk der lede nin & lerine Biribir- leri 'de Uzaktan hafiiç, min hisar eden asın ba- am eden maceralari bile Birdenbire biribirlerinde: mecbur olmuşlardı. Dı uzak memleketlere gitmiş bula döndüğü zama; lıkta görünmüyordu. N Kü zaman ilk gençliğ Bi bile işitmediği yuyordu Bir gün, bir arkadaşile beraber tramvaya binmişlerdi. Tepebaşınâ Kadar gidecekler Lâkin Necdet tramyay arabasına & gi dehşetli bir şaşkınlığa uğradı, San- ki bir tramvay vagonuna değil, tekrar yeni- den yirmi yaşına girmiş gibi oldu. Karşısın- da Solma, tâ delikanlılık çağın ibirle- rine uzaktan bakışıp hafifçe ikleri genç kız vardı. O kadar h onu büyük bir dikkatle bakm. Sişikliği farketmiyor eden son“ nerden inceye tedkike başladı. Şim- Selma gelişmiş, tam ve mükemmel Vr genç kadın olmuştu. Gözleri büsbütün 2e- kA ile dolmuştu Biribirle eskisi gibi) bakiyorlardı Tramvayda henüz oturacak madığı için ayakta ve biribirlerile kârşı karşıya du- Bakışları sik sık Karşılaşıyor- Tekrar k genç kız orta- cdet onu düşünd in tesiri ile, bu sesi- kız için heyecan du- karşın - rayda kadınları gi eklerden netret etliği halde şimdi birşey düşünmüyordu. Kendisini bir karşısındı ni harp kullanılan mikntaıslı may mizetiyordu. Esrar- engiz bir kuvve Tepebaşına geldiki, tramvaydan in- medi, Taksimde inmedi, TA Harbi dar geldi. Burada genç kadr rine zid münalaria doju göz süzerek tramvaydad indi. zel güneşli, ılı ç kadın. herhalde bira: e idi Çünkü Harbiyeye r geri döndü. Taksime döğru başladı. Necdet arkadaşından 8; kadının kân peşi sıra, kâh ya ordu. Onun tam yanından eçtiği zaman gözleri biribirine rasiyordu. Lâkin nç adam böyle sokak ahbaplıkla- em nefret eder, hem bu gibi işleri k beceremezdi Genç kadının arkasın, deudönün ahengini, k ediyordü.. AİL pinler, sarı ırımların üst Zet üzerinde yürü Necdet heyecan veriyordu Genç am b bir sürü ümidler ya attâ baş acerasının dü muhakkak çöz hapsine mahiyetini bi nda kalan bu ilk i artık bundan söhra ülecekti. Biribirlerini düşün» n duydukları, bomboş geçen idi edeceklerdi. Belki şu dakika- nde, elini uzattiği zaman par 1 değebilecek kadar yak kendisini büyük çı lara sürü ok bir ru va lir, onunla ne gü- zel bitecek diye In sapın cek ne tatlı gece- eçireceklerdi, Baki günle nda liye mc aklardı. inde geçtiği eski kadar uzanacaklardı. Etele kır- larda, dağlarda dolaşacaklar, deniz kena, yredeceklerdi, Necdet hayalini bir iâştik gibi çektikçe kiyor, genişlet Şimdi gu önünde yürüyen ve benüz sesini bile işit inediği genç kadınla, kendisi için, hayalin- yenlden canlandı. de bir cennet hayatı yaşatıyordu. Tefrika No. 145 Bir pencere önünde O kadar delmi Selmanın büyük bie nana girdiğini aş daha farkedemiye- ç kadının birdenbire içeriye gir- ne Necdet kaldırimın k yalnız kalmış hisset ırmıştı. Birdenbire geniş, e güler yüzlü hayalden, basla, hain, su- asından Selmanın nral başını fari adam » eydi. Selma nin önünden çe- kildi arla kaldırımda dolaşıyor, bu hareketini pek çocu rkin buluyordu. Tekrar ini Se nın penceresine kaldırdığı zaman genç ka- dini orada gördü. Fakat bu öcfer onun kucağında sarışın, bukle bukle saçlı, Per» be yünden örme hırkalı, sevimli bir çö- cuk vardı, Selma derin #la çocuğu kucağında tutuyor, gül söylüyordu. Çocuk küçül nin yanaklarını, çenesin, du ellerile saçla, annesi. 1 tutuyor- Necdet bulunduğu yerden bu şefkat tab- unu bütün teferrüatile olduğu gibi gi rebiliyordu. Bu es yafetinde, önlüklü bir kadın da belirmişti. Dadı büyük bir ihtimamla Selmanın »lin- den çocuğu a istiyordu. Fakat çocuk annesini b k, dadıya gitmek istemi- yordu. Küçük kollarını 1 seki doluyı boynuna do- ye miril» ine dadı da di ikisi de sdiyor- yık olanı kollar! ocuğun bu hareketi üz küçüğün har ardı nde, pek az evvel Selma an yürürken düşündüğü tatlı lerin, fırtınalı bir hayada yüksek biz moereden bırakılmış kuş tüyleri gibi et- afa savrulduğunu, havalandığını, uçtuğu- aştığını anladı. Bu nçeresi önünde gör. bir snat içir ay yeniden atmıştı ak çocuk- yere attı, 1 8- #leri ye- ona minin erile aca- & takıldı. Henüz bu gibi Hikmet Feridun Es Kuleli, askeri liseler voley- bol şampiyonu oldu ri liseler da tertip ad Bey vi salonun 1 edilmiş ve ir aştur. vo- dalke- isabaka- devam eden bu karşı- Kuleli biç mağlüp olmadan askeri bol şampiyonu olmuş- tar, harp okulu ikinci, üçüncü, Bursa dördüncü olmuşlardı lettzmden voleybolda da b ilan Kuleli sporcularını tebrik eder Bugün yapılacak maçlar) Taksim stadında: Fenarbahçe - Bayoğluspor 8 Beşiktaş - Galatasaray eref stadında; Deniz - Maltepe Kuleli - Bursa Karagümrük - Davudpaşa Galategençler - Galataspor A. Hisar - Peneryılmaz beri . At ğ! sonra SEVİLEN KADIN — Kanun kuvveti sizi çatır çatır ayırır... - cevabını verdi, . Seza hâ- | rumla bütün mubâveteleriniz, fotoğ- raflarımız elimizdedir... «Dağ başında çalı dibinde adam olacağını unuta- râk, pek çok sözler söylediniz... Seza hanıma aşkınızı anlattınız... Hatta aşkınızın derinliğini isbat için bazı sırlarınizı da faşettiniz... Zavallı Sü- zinin üvey kızınız olduğunu bile bile metresiniz olmasında mahzur görme- mişsiniz... Sadece bu İtiraflarınız si- zi mahvetmeğe kâfidir... Sözleriniz hem halıranızda, hem de makine- mizde tesbit edildi... Sizi yalnız ta- lâka ueğil, hapse de mahküm ettire- biliriz... Zaten asabi bir insan olan, başım» dan geçen son vakayi üzerine büsbü- tün nörasteniye kapılan Vehbi'nin bütün sinirleri ayağa kalkmıştı. Bir an içinde vaziyeti muhakeme etti, Hasmı olan bu adam, bütün tertibatı almıştı. İşte, Beyoğlundan tanıdığı fotogralçıyı da öteki köşede görüyor» du. Kendisini buralara kadar getir. | mından aziz bildi; diklerine göre, canımı değilse bile, câ- Nakleden : ( Vâ - Nü) | refahını, zengin. liğini elinden alacaklardı. Necileden boşanmak demek, fikaralık demekti, zaruret demekti! Vehbi böyle bir ha- yata ölümü tercih ederdi. Beynine hücum eden yeis ve hid- detle derhal kararını verdi; Yalnız da gitmiyecekti!... Yerini ra- kibine vermiyecekti... Zaten Süziyi yanından aldığı sırada Cemilin göğ- süne vurduğu hakaret darbesini hâlâ göğsünde hissediyordu. Bu adam can düşmanıydı!... Onu hâyatta bırak- mıyacaktı... — Ne sanal Ne bana! - dedi, Şimşek gibi bir hareketle tabanca- sını çekti Karşısındaki adamların merkezini teşkil eden Cemile doğru boşalttı. Sâdık berberi uşak birdenbire ken» Gini ileri attı, Tabancadan boşalan kurşunların ancak bir tanesi Cemil Acibanın ko- lana saplanabildi. Diğer iki tanesi Bekirin göğsüne girdi. Arap ne sağ- lam yapılıymiş; ne de atikmişi İri Güssesi biran sendeledi. Fakat yıkıl- milla e ada pençerede, dadı kı- | ihanın boynuna | Maltepe | Üz. Hlİhes 18) “Modüller süile iyp seği ikimiz Müze. Ak ROR Mektep maçlarına dün başlandı Galatasaray - Pertevniyali, Darüşşafaka - Muallim mek- tebini yendi Liselâr arasmda teri rna dün Şeref v lanmuştar, Havanın den oldukça & ü ünde mi maçları sırasile bildiriyoruz. ş$şafaka - Erkek muallim dâ günün ilk ma | nda Dari allim mektebi yaptılar. kaya Darüşşafaka başladılar ve teknik bir oyunla derhal hâkimiyeti aldılar. 8 inci dakikada birinci, 13 ne dakikada ikinci gollerini ptular ve bi- rinei devre 2 - 0 bitti, İkinci devre mü- geçti, Muallim mektebi- rmasına mukabil Darüşşa- gol daha yaparak müsabakadan 0 - 3 galip çıktı, Galatasaray - Pertevniyal Günün ikinci oyunu Gal Pertevniy kemiği al şekilde di. Galatamıray: Nec Ali, Mal Aydın, Halil, Âbid - Bülend, Nuri, Muzaffer, Bedri Pertevniyal: g maçla- stadında, baş- ön- nin pen ldiler: Marvel - Hayreddin, Ride van - Rahmi, Adl, Mustafa - Taceddin, Şükrü, alâhaddin, Fethi, Ömer, Oyuna Galatasarayın hâkimiyeti altın- da başlandı. 5 inci dakikada Şehap nefis ir gülle Galatasarayın İlk golünü yaptı, Bu sayı Pertevniyali canlandırdı ise de biraz sonra tekrar ehap uzaktan âltığı bir şül kinei golünü yaptı ve devre 0 - ? Galatasaray lehine bitti İkinci devreye Pertevniyal enerjik baş- ladı, Üstüste yaptığı akınlarla © Gala- tasaray kalesini tehdid ediyordu. Niki yet B inci dakikada mü: ki sinden “İstif; k sol içleri vasılasile bir gol yaptılar. Bu sayıdan sonra beraber- ı min için çok çalıştılarsa da muvaf- olamadılar. Ve mü 2 Gala» tasarayın | Şeref wtadında yap şmalarda, | Ülkü - Sanat mektebi 1 - 1 berabere almışlardır. Boğaziçi - Taksim lisesine 0 - 3 galip gelmiştir. Stad kupası | Galatasaray - Beşiktaş, Be- yoğluspor - Fenerbahçe bugün karşılaşıyor aşlanacaktı n bir aylık ta- til devresi dolayısile tertip » bu kar- ns muaMe- rna in. kişme halinde alka gör Günün Fenorbahç büytk bir dir. müsabakasını saat ile Be; 0 da voğl spor yapacaklardır. kinci kar 14.30 da Galatasa- ktaş arasında yapı bakaların galip) aksim stadında k belli olacaktır. tarafından hazırlanan ku> merasimle verile- evvel Galatasaray ıkımları karşılaşacak- bu turnan Stad m İstanbul bölgesi başkanlığı dolayısile münhal bulunan Beden T direktörlüğüne 89 Ji kurmaylardan OB. Feridun mn tayin hapsinde etinin ce. binde aleste saklıyordu Hanın içini dışını allak bullak eden haykırışmalar arasında yerinden fır- ladı. Bıçağını ta kabzasına kâdar düş- manının göğsüne soktu. Bu darbe öyle şiddetli olmuştu ki, başka hiç bir hadise cereyan etmeden, Vehbi, cansız bir cesed halinde yere düştü. Artık kımıldıyamıyordu, Doktor eğildi — Yıldırımla vurulmuş gibi öldü! - | dedi. Avukata fısıldadı: — Arap da fena yaralandı... Oda yolcu galiba... Oluk oluk kanı akıyor... Durdurmak kabil Ii... Mühim me- sele çıkacak. Avukat Said omuz silkti: — Öldüğü, hattâ ölmediği takdir. de ne mesele çıkabilir?... Kavga bile | etmediler... Bekir müdafaalnef$ ha- linde kaldı... Bir kurşun da kazara Cemil beye rasladı... Bütün kabahat maktulde... Ben her işi hallederim... Esasen şahidiz. Hanci, bu teminat üzerine ferahla- dı. Gerek İsmall, gerek hizmetçiler bu gehirlilerin «büyük adamlar» olduğu- nu biliyorlardı, Onların yüzünden başlarına bir belâ gelmesine ihtimal yoktu. Bütün basit insanlar gibi bu müthiş dramı böyle basit bir neticeye bağlayıvermişlerdi, Deminki gürültü- 3 Kânunuevvel 1939 LEYL ie MECNUN Tefrika No. 135 Fırat boylarında binlerce yıl Yazan: İskender Fahreddin nce yaşıyan bu ikiz kız kardeşlerin hikâyesi bizim için büyük bir derstir M yi biliyordu ki, Leylâ bugün- lerde (Can)ın gözüne görünmüş yani yanı- un çabuk İyileşteek, nin Yanına beraberes git milyesekti, aba Leylâ, Ur dağına gelebile- mun dağdan şehre ko- ümkün olacak Gelse bile, Mecn Jay kolay iniverm dı? pal Gece yarısına kadar yol Sünnur dayanıklı, e rüyüşle sabahtan önce  varmış olacaklardı. Mansur: — Zaviyeye yakın bir köyde biraz yatar uyuruz, diyordu. Yolda konuşarak gidiyorlardı. lik Mecnünun & ine $0P- du — (Can) bey aşk masallarından hoşlanır m0? — Çok & gök masal bilmem. Meşhur kız kardeşlerin bilmez misin? — Hayir. Çok yazık. «Aşk, deşlerin masalmı (Ci e yazık ki, ben masalını da «Altın» adlı kız kar- 1) beye anlatan olma» — Duymadım. Her zaman yanında bu- Munanlardan biriyim, Nicedir o masal? k yüzünden aklının muvazenesini aybeden ui masalı mutlaka an- Jatmak gerektir. İpek kadar ince ve yumuşak istünden yavaş yavaş gidiyorlardı. nur sözüne devam etti — Aşkı ve «A tile Fıra te yeryüzü, larını, babal İki kız kardeş biribiri arın er vak- ri yokmuş, Bunlarin ana- kimseler tanımıyormuş. ni çok kıskandıkları bir anlaşma yapınış- ır: Birisi, güzel bir erkek severse, ötekine derhal haber verecek ve bu erkeğin sevgi- &ini aralarında paylaşacaklarını: (Can) beyin kölesi hayretle sordu: para ve servet gibi paylaşılır şimdiye kadar hiç bir gencin Sen bu işin kolayca yapı- imi sorma! Ma- Bah dinle. Ha, ne di değ böy- lace anlaşmışlar. «Aşke bir erkek bulunca, «Altın» derhal ensesinde sAltıne bir genes gönül verse, sAşk» he duyar ve kız visini âna: gide biri ni eksiğiz ahud biri diğeri- nin saüdekini alışırmış. Nihayet bir gün ikisi de bu işin son i anlamış. Biribirlerinden vermişler: «Senin sevdiğin erkeği ben sev- miyecej Benim hoşlandığım erkeğe de ten göz alını diyerek birtbirlerin- den ayrılacakları sırada (Şeytan) çıka gel- miş: «Güzel, sevimli meleki r aşırsanız, bugünkünden dal muz, Zira Aşk Al mez. İkiniz biribirt xdunuz. Bu bir sandetti, metini bilmediniz. Eğer & kalp geçmez.. bir işe yaramaz. i renelde eder ve uzaklaşır- âşk, tuzsuz yemeğe benzer. tadı kalmaz. let derhal gösterir, ber dilediği tatmin edilemiyen sevginin en büyük düşmanı e«sefaletetir. Biribirinizden Aynldığınz gün, birinizin yakasına sefalet, birinizin yukasına da tadezlık v lik yapışacak. bugünleri ar de den us bedbaht olu: Aşkşız yürüy lerini tamamlıy bu saadetin k ribirin, kaz altin, imdi ortalığa bir sükün ârız olmuştu. Zenci hâlâ le aid olan ve yürüyebiliyordü, Cemi- biraz ötede saklı duran otomol n birine rw dildi. Doktor — Bana bir emr bey — Hayır! »iz var mı, Cemjl ayım mı? Yaranın bağlıy eşekkür ederim. bana icab eden hizmeti yaptınız. Şimdi artık gideceğim... Fazla kan ziyan etmeden ve ettirmeden Doktor, heyecanla bakıyordu... Ey- vah... Paraları”... İşt vazifesini gör- müştü... İhanetinin mükâfatını ak mıyacak mıydı? Cemil, yarasına rağmen gülümsedi; — Hâ... Hesabınızın ödenmesini is- tiyorsunuz, değil mi?... Hakkınızı ve- receğim... Avukat Saide işaret ederel — Lütfen... - dedi. Avukat, beraberinde daima gezdir- diği çantayı açlı, Bir masanın üzeri ne, bir kaç paket para atli. Cemil, müstehzi; — Alın, doktor bey... Üzerinde as- la gözüm kalmadan veriyorum... Kadri Ahmed, tütün kaçakçısı mi- dır, nedir, pek ânlıyamadığı köylü kılıklı adamlara baktı, Böyle yüklü bir para ile dağ başlarında onların ortasında kalmak hiç de işine gelmi- yordu. la Siz, <özciklk Bk Gk eğer” ye yüzünde ki geçmiş, Se muşlar.. geçici aşı dökmeğe başlamış ayrıldıklarına pişman olmuş! tan tekrar karşılarına çık; dediklerim doğru değil miym. Aşk» mesud oldu.. ne cAltın» bir işe ral ecekti yaradı. işsiz kalmadım ti. sizin biri tanındım. Bana Allah senden razı ol- sun diyenler oldu!) siz birleşmiş olsaydınız, ben ne İşe yarıyacaktım?» Can beyin kölesi heyecanla dinlediği bu küyeden çok hoşlanmışı — Sünnur! dedi - bari bu kızcağızlar ih- tiyarlıklarında olsun birleşselerdi de âşık- lar bu kadar ıztırap ve sefalet çekmeseler: Bünnur gül — Buna imkün Bu a eşguliyetim art- almazdı. İnsanlar da ih vücud bulmazdı. İh- Yaşıyan insan ne işe yarar? Aşk, yükselmek ve hâkim olmak 1 ihtirastan doğmuyor » adli kız kardeşler v hatti yaşamanın (Aşklın ve (Altının da mânası kalmazdı. - Demek ki, Fırat boylarında hâlâ dil- dolaşan rAşk ve Altin» iş. öyle mi? rında binlerce yu ön“ rin hikâyesi bi- Acaba Mocnun zim için büyük bir derstir. bu hikâyeyi dinleseydi, ne derdi? Ne mi derdi? Kahkahayla güler ve; ben şeytanı yendim!» diye bağırırdı. Şeytan onu gerçek şimdiye kadar kan- mamış. garip şer bu! Dağlarda bunca mahrumiyete, yor da hâlâ e 1 unutmu- er (Altından 2 ri olsaydı, di nun üzerinde ufak ehal babasının mevkiine geçmek hırsru yenemzedi. $ dönerdi Aşk) a can namij yanl Laylâsım candan sevmemiş olsaydı, sen bu gece, anlattığın masaldaki #Altının yeri- ne geçebilir alırdın. Gü, i görüyordu. Leylâyı, kendini kaybe- dercerine seven böyle riynsiz bir âşık, mağlüp etmiş sâyilabilir. 2 iğfal edem hiç âleminde dolaşar düşünen, onu her yerdi bir âşıktır, ve onunla. kok ın bayalini arıyan ve gören * Sünnur sabaha karşı hurma ağaçi süslenmiş bir yolun kenarında durdu Şurada iki ka sında kimseye xneden uytuyabi nsur! Uyku» uktan, andan başım dönüyor. Mansur uzluğa al rile arınd. — Ben uyku sn uyu. b dıktan sonra, ya satlik yolumuz vardı, Öğleye doğru şehre gireriz Sünnurun yolda kaçmadığına — Bir çek daha ded — Bizim atıln na mukabil ödeştik Gidiyor musunuz? — Hemen şimdi Beni birakıp da mı? — Yollarımız ayrı, — Peki amma... Şey... Yerdeki cesede şaşkın şaşkın bakı- yordu Cemil: Dostunuz değil miydi?... Çaresi- ni bulursunuz... Doktor Kadri Ahmed, dudaklarını ısırdı. Şimdi iki derdi vardı: Bu cesedin ve paralarının nakli... Otomobile binen Cemil: — Allahaısmarladık, doktor bey... « dedi, Kadri Ahmed, şaşkın şaşkın; -— Güle güle... Kıymetli kâğıdları ceblerine indi- rirken, doktor, korkak korkak etrafi- na bakındı. Seza ve'diğer şehirliler, otomobillerine binerek tozu dumana katıp uzaklaştı. Doktor, handa yalnız kalınca: — Bari Rüştü beyi bulayım... O ne- rede? Hancı, öteki dağın dönemecini gös. tererek; uvafık olurdu. » tarzda ticaretlerde imza slim ettiniz... Bu- (Arkası var)