POLİTİKA Sovyet - Finlândiya harbi Avrupanın şimalinde Sovyetler Birliği, Rusyanın eski hududlarını idare cihetinden olmasa da, hiç olmazsa Siyasi, askeri ve bahri cihetten kendi hâ- kimiyetini o tesis ederek yanusunda duhi iyice yerleşmek için Baltık denizinde olduğu gibi, Şimal Ok harbe girişti. Bütün dünya Finlândiya- ya karşı şefkat ve teveccühünü gösterdi. Fakat hiçbir taraf Finlândiyaya yar dımda bulunmağı düşünmemiştir. Uzaktaki memleketler şöyle dursun, Skandinavya bloku devletleri ve hattâ Finlândiyanın dahil buunduğu Rusyanım emel ve harekelterinden Fin- ler kadar emniyet ve mevcudiyetleri tehlikede kalan İsveç ve Norveç; sefer- berlik yapmak ve Almanyadan sonra çok mühim olan donanmalarını hare- Üniversitede Namık Kemalin Sl inci ölüm yılı ihtifali Büyük vatanperverin namı, hürnietle anıldı, kete getirmek için en ufak bir teşebbüste bulunmamışlardır. Bilâkis Sovyet- Büyük vatan şairi Namık Kemal elli bir leri; Finlâdiyanın Şimal Okyanusundaki liman ve sevahilinden başka bu de- nizde hâkim noktalara sahip olan Noryeç ile de görülecek hesapları bulun- duğu bazı Avrupa mahdillerinde iddia Halkı çalışkan ve müterakki olan teveccühü bulunan Amerika Müttchid Hükümetleri Cümhuriyetinin silâha mjiracaate meydan kalmaması için yaptığı teşebbüs ve tekliflerin Sovyetler tarafndan reddedilmesine karşı Amerikahlar, diplomasi münasebatı kesmek gibi tesir ve kıymeti daha ziyade mânevi olan bir harekette bulunmamışlar. dır. Bu vaziyet karşısında yapayalnız raman ve halâskârı mareşal Mamnerhelm'in bayrağı altında sonuna kadar mukavemete azmetmiş ve diğer taraftan da Sovyetler ile müzakerenin deva- mma imkân aramak için evvelce bu müzakereleri idare eden etin başına getirmiştir. B. Meletof son nutkunda, uzerinde durduğu veçhile Finler; Estonlar, Le tonlar ve Lituanyahlar yibi Slav ırkından olmayıp, Ruslarla aralarında kan kardtşliği bulunmadığından, Sovyetler bunların yurdunu Ukraynahlardan bir kısnının yaşadığı Şarki Galiçya misillü Rusyâya tamamile ilhak taraftarı Tanner'i hüki değildirler, Binaenaleyh Estonya gibi noktalarını Rusyaya bırakmak şartile cudiyetini muhafaza eylemesi muhtemel bulunuyor, —ş—ş—m m m nn, Bir yumrukla gözünü kör etti Ösminh on beş ay hapse mahküm oldu Nevzad ve Osmun adlarındâ yirmi yaş- larında iki gazete müvezsii Taksim civarın» da gazete satmak meselesinden kavga et- mişler, kavgada bunlardan Osman yumruk- In Nevzadın sağ görüne vurup yere yuvar- Jamıştır. Bu yumruktan yaralanan Nevzad derhal hastaneye kaldırılmışsa da tedavisi mümkün olamanmış ve sağ görü kör olmuş- tur. Nevzadım gözünü kör etmek suretile tadili uzva sebebibe; vermekten maznun Osman dün birinci ağır ceza mahkemesinde mu- hâkeme edilmiştir. Osman mahkemede su- çü İnkâr ederek Nevzadın görüne yumruk vurmadığını İsrarla iddia etmiş ve iddiasını isbat için müdafaa şahldleri de dinletmiş- se de gerek tahkikat evrakı ve gerekse âmme şahidlerinin ifağelerile suç sabit gö- rülmüştür. Osmanın üç sene müddetle ağır hapse konulmasına karar verilmiş, fakat yumruğu, Nevzadın gözünü kör etmek kas- | dile vurduğu mahkemece sabit görülmeyip istemiyerek görün kör olmasına sebebiyet verdiği kanaati hasıl olmuştur. Osmanın, suçu işlediği zaman yirmi bir yaşını ikmsi | etmemiş olması da göz önünde tutularak cezası on beş ay ağır hapse indirilmiştir. Osmun, Nevzada yüz lira da tazminat ödi- yecektir, Zehirli gaz kursu Devlet Denizyolları umum müdürlüğü me- yurları arasında zehirti gaz kürsu açılmış- tir, Kursa 100 kadur memur iştirak etmek- tedir. Kurslar, haftada iki gön olmak şar-, tile 15 hafta devam edecektir. Sovyet - Fin orduları çarpışıyor. Finlân- diya Risicümhuru mareşal Marmerhelm'i Yinlândiya milli müdafa. Başkumandan- ğına tayin etti, Bu münasebetle kendisi günün en mühim simasdır Mareşal Gustave Mannerhelm İsveçli bir baron, ailesine mensuptur. Finlindiya he- müz Çarlık Rusyasının bir parçası iken Rus ordusuna girmişti. Rus - Japon har- binde liyakatli genç bir zabit olarak siv- rildi. 1914 de Varşovada mızraklı bir sü- vari alayına kumanda ediyordu. Kısa bir zamanda bir kolordurnun başına geçti. | Rusyada bolşevik ihtilâlinin patlaması önün hayatının seprini değiştirmiştir. 1917 de Romanya cephesinde çalıştıktan sonra Pinlândiyaya giti, Bu esnada Al- manlar Rus cephesinin bozulmasından i$- tfade ederek general Von der Goltz'un kumandasında bir kolorduyu Finlândiyaya göndermişlerdi. Bu hareketin gizli gayesi Rusyanın şimalindeki Murman sahillerin- de İtilâf kuvvetlerinin faaliyetini müşkü- Iita uğratmak ve fırsattan istifade ederek bazı Finlândiya üslerini ele geçirmekti. Zahiren Pinleri kızılların İstilâsından kur- tarmak arzusile harekete geçmiş görünen general Von der Goltr'un hilesini Manner- heim keşfetti. Fransiz, İngiliz kuvvetle- rinden mürekkep altı iren asker Mur- man'a sevkedildi. Bu harekeli protesto eden Alıran genersline karşı Manrerheim gu cevabi verdi: — Askerlerim İtilâf kuvvetlerine Kargı harp etmiyeceklerdir! 4 Kânunüevvel 1917 de muvakkat Fin hükümeti milletin istiklâlini Vân etti Fu- kat Ruslar ilerliyor, ihtilalci propağanda GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Fin Mili Müdafaa başkomutanı Mareşal Mannerheim edilmektedir. Finlândiya hakkında ötedenberi derin kalan Fin milleti bir taraftan eski kah- Maliye Nazırı en mühim adalarmı ve sevkülceyş Finlândiyanın hiç olmazsa zahiri mev. AKŞAM Dünkü kazalar Tramvaya atlamak istiyen üç kişi düşerek yaralandı Şehrin muhtelif yerlerinde dün şu ka- salar olmuştur: i — Samatyadı Sulumanastırda oturan seksen yaşlarında Agop isminde biri, Beya- zdda hareket eden bir tramvaya binmek istemiş, muvazenesini -temin oedemiyerek düşmüş, başından yaralanmıştır. Agop, po- He tarafından Cerrahpaşa hastanesine ya- tarılırıştar. 3 Yedikvleden Sirkeciye gelmekte olan vatman Hasanın idaresindeki tramvay ara- basına; on üç yaşlarında Koço isminde bir çocuk atlamak istemiş, fakat yol kenarın» daki elektrik direğine çarparak başından Ağır #uretle yaralanmıştır. Kozo Cerrahpa- gü haslanesine yatırılmıştır. 3 — Beyoğlunda Yenişehirde oturan on dört yaşlarında Yani isminde bir çocuk dün sabah Tepebaşından Eminönüne hareket eden vatman Mehmedin idaresindeki tram- vay arabasının arka basamağına binerken birdenbire tramvay harekete gelmiş, bu su- retle bir müddet tramvayla beraber sürük- lenmiştir. İşe el koyan polis, Yaniyi teda- vi altina aldırmıştır. Yaban domuzlarının ihracı serbes İhracı memnu mallar arasında yabani domuz da vardı. Mintaka ticaret müdürlü- Büne geler bir emre göre badema yabani domuz ihracına da müsaade verilmiştir. Körkütük sarhoş Ray isminde biri, evvelki gece Beyoğlun- da son derece sarhoş bir halde umumi ig- tirahatı celbederken polisler tarafından ya- kalanmış, mahkemeye verilmiştir. Finlândiyanın İçinde bile büyük tesirler yapıyordu. Mannerhelm vatamperverleri topladı. bir gönüllü ordu vücuda getirdi, sivil müdafanyı teşkilâllandırdı. Hükümet tereddüd içinde 1d1, dayandığı parti müttehid görünmüyordu, mesuliyet çok büyüktü. Mannerhelm kararını ver- mişii. Politikacıların tereddüdlerini izale etti. Mukavemet işini üzerine aldı. Hel- &inki'yi Trotski askerlerinin işgalinden kurtarmak üzere harekete geçti. 1918 ö0- nesinin 15 martından 5 nisanına kadar #üren Tampere muharebesinde istilâcıları mağlip etti. Finândiya kurtulmuştu. Arkadaşları kendisine bütün salâhiyet- lerile devlet şefliğini teklif ettiler. O sade- ce hükümet nalpliğini kabul etsi, Sonru memleket tabii haline geldiği zaman. bu büyük asker, iktidar mevkiini terk etdi. Kendisine “büyük merasimle mareşal ün- vanı verildi, Finlândiyahlar Mannerhelm'i «Vatan babasi» sddederler. BERLLFZ 294 İstiklâl caddesi Akşam Lisan kurları Fransızca - İngilizce - Almanca Haftada üç ders Ayda 4 lira sene evvel künunvevvel ayının ikinci gü- nü dünyaya gözlerini kapamıştı. Bu münasebetle dün üniversitede büyük bir merasim yapıldı. #aat tam on beşte başlıyan ihtirale bütün yüksek tahsil leri, profesörler, edebiyatçılar gelmişlerdi. Kanferans salonunda Atatürkün ve İs- met İnönünün fotoğraflarının altında Na- mık Kemalin kendi elile yazıp oğluna it- haf ettiği güzel bir resmi duruyordu. Kürsüye evreli edebiyat fakültesi «me. tinler şerhi. profesörü B. Ali Nihad Tar- lan geldi. Profesör Namık Kemalden bah- | sederken şunları söyledi: «Dünyanın pek açıklı ve pek nazik devresinde bulunuyoruz. Bu anda ben bu toplantınızı çok mânalı buluyorum. Mil- letlerin vatan ve hürriyetleri hiçe sayıl- dığı bir derinde bizim vatan ve hürriyet ideali etrafında bu şuurlu, mütesanid bir vücud halinde ız ideal milli bir varlık, bir millet camiası heyetinde gö- rünmemiz ne muhteşemdir. Çünkü Namik Kema! de vatan ve hürriyet şairidir. Biz bugün hür ve müstakil bir yurd için- de hür ve müstakil bir insan camlası ola» rak yaşıyoruz. Bü saadetin dünyanın her lezzeti fevkinde olan tadını bir kere daha vecd içinde tatmak için buraya toplanı- yoruz.» Profesör B. Ali Nihad Tarlan bundan sonra Namık Kemalin edebi hüviyetinin nası) teşekkül ettiğini anlattı; Namık Ke- malin tercümeihalinden bahsederken şun- | ları söyledi: «Tekirdağında doğdu. Ailesi asildi. Bu ailenin içinde bir çok kahramanlar, sa- natkârlar vardı. Annesi Abdüliğtr paşa- İ man kızı idi, Çok küçük yaşında öksüz ka- lan Kemal iki yaşından sonra Abdüllatif paşanın yanında büyümüştür. AbdülMtif paşa çok seyahat eden ve her gittiği yere Kemali götüren bir zattı. Kemalin muntazam bir mekteb tahsili yoktu. Abdümâtif paşa her seyahatinde rasladığı âlimleri Kemalin terbiyesine me- mur ediyordu. Kemal bu suretle on iki yaşında iken Karsa, snra ön Sofyaya gitti, Burada bir vaka geçti, Bu hadise Kemali dedesinden ayırdı. Bu vakayı tahlil etmek Kemalin daha o yaştaki haleti ruhiyesini anlamak ia goz sap olur. eserlerinden parçalar okundu Namık Kemal için tertip edilen ihtifalde ptofesör B, Ali Nihad Tarlan nutuk söylerken Abdüllâtif paşa halktan «Kapıa'tır un- vanile bir vergi alıyordu. Bu geyri kanu hi bir şey değildi, Fakat emel bunu rüş- vet telâkki ederek Abâüllütif paşaya karşi isyan etti. Kavga etiiler, Düşünmeli ki Ke- mal o zaman 16 yaşında idi. Bu yaşta iken halk ve vatan kaygusu içinde çırpınıyor, her hususta titiz davranıyordu. Kemal elinde bir şiir divanı olarak ikin- ci defa Istanbula döndü. Şinasi ile tanıştı. Şinasi onu garbe sürükledi. Artık fransızca öğreniyardu. Tasvirlefkâr ona bir irşad kürsüsü oldu. Süslü üslübu gittikçe sade- Jeşiyordu. Âli paşa defaten ona rütbelsaniye pa- yesini verdi. Lâkin 1876 da Avrupaya kaç- mağa mecbur oldu. Prens Mustafa Fazıl) paşa kendisini çağırmış, Avrupaya kaç- mağa da Ziya paşa teşvik etmişti. Mustefa m İstanbula dönmesi üzerine kalamadı. Londrada çıkardık» yi kapatarak İstanbula döndü İstanbulda İbret gazetesini çıkardı ve bu- rada hakikaten Kemelini gösterdi. Vatan piyesini yazdı. Gedikpaşa tiyat- rosunda oynanan bu piyes halkı coştur- du. Fukat Kemali Magosa zindanına sü- rükledi. Burada 38 ay kaldı. Profesör bundan sonra Kemalin günlerini anlattı. 2 kânunuevvel, bir pazar günü, saat sekizi yirmi geçe dünyaya göslerini kspa- dı.» dedi. Kemalin vatan manzumesini okudu. Bundan Sonra edebiyat fakültesin- den B. Mehmed Kaplan söz rildi. Kemalin hürriyet fikrini nasıl anladığını izah etti, Bir aralık da «Biz, üniversite gençleri, Namık Kema- lin heykelini kapimizin önüne dikmek terdik. Fakat bundan evvel onun eserle ni yeni harflerle elimizde bulundurmak, onu anlamak istiyoruz.» dedi, Nihayet kürsüye gelen hukuk fakültesi son sınıf talebesinden Necdet «Vatan Si- Mstire» piyesinden bahsetti: «Mili heyeca- Xadar şahlandıran başka bir gösterebilir miyiz?» diye sordu. «Kemale burjua taslağı, devrin adami diyenlere şiddetle hücum etti, Bundan sonrü bir twüebe Namık Kema- lin şiirlerini harikulâde bir ifade ile inşad ett. Toplantıya nihayet verildi, son Ticaret Vekilinin dünkü hitabesi (Baştarafı 1 inci sahifede) | rinin başında gelen bir spasiyalite olma- sındandır, yoksa bahsettiğim flat mlibak- #azlığı, tütün ihracatımızı da hayli düzü. rebilirdi, - İbracatımızın bu ovaziyetine o mukabil, Amerikadun yaptığımız ithalât ise, tama men nt bir istikamette inkişaf etmiş, ya- ni! Amerikanm bize yaptığı ihracat art- mıştır. Ancak bu vaziyette Amerikadan yapılan ithalAtın bedeli, günü gününe öde- nemediğinden, mühim bir blokaj hasıl ol- muştur. Bir senedenberi Amerikadan ithal edi- Ub de bugün henüz ödenmemiş mai be- deli olarak takriben alti buçuk milyon do- Jar vardır. Bu hal, tabiatile, ithalâtı zorlaştırmak- ta ve ancak mühim fedakârtıklarla itha- )â1 yapabilenleri de, flatleri fevkalâde yük- geltmeğe sevketmektedir. Bana açık bir misal vermiş olmak için, | otomobil, frijider gibi tebrid ületleri ve radyo fiallerini zikretmek kâfidir, Burdan altı yedi ay evvel otomobil güm- rük o resimlerinde beher arabada hemen | hemen 400 - 500 lira raddesinde bir tenzi- lât yapılmıştı. Halbuki otomobil fiatleri bu arada 406 - 500 lira arttı. Demek ki ha- kikatte otomabil fatleri, araba başına 800- 1000 lira artmış oldu. Unutmamak lâşımdır ki, bu flat yükse. işinin son harp vaziyetile hiç bir alâka yoktur. Zira kaydettiğim ftatler, harbe te- kaddüm eden tarihlere mittir. O halde, Amerikada ihraç kıymeti de- Bişmemiş bir halde hasıl olan bu fiat yük- selişinin sebebi nedir? Aynı fiat farklarını, biraz evvel #aydı- #ım yine aynı şekilde gülrrük tenzilâtina | tübi tululan tebrle âletlerinde, radyolarda ve hemen hemen Amerikadan ithal etti- gimiz bütün şyada görüyoruz. Bunun sebebini, Amerike İle olan ticari münasebetlerimizde İthalâtımızı karşıla- yabilecek bir nisbetie ihracatımızın inki- Şaf edememesinde aramak lâzımdır. O halde bu mevzuuna sarih ifadesi, Ame- rikaya olan ihracalımızı arttırmak arzu- retinden başka bir şey olamaz. Bunun — çaresi biraz evvel işaret ettiğim gibi, piyasa arasındaki fiat intibaksızlığını e tadan kaldırmaktır. Mahsullerimizin büyük bir kısmı- nın ihracını serbest bırakmak sureti- ie bir tarafdan köylü, müstahsil, muta- vassıt ve ihracatcı gibi geniş bir halk İ kütlesini büyük bir at selâhile, ra- hat bir nefes aldırmıya çâlışırken, di- ğer taraftan iç pazarlarımızla Ameri- ka gibi bir piyasa arasında hasıl ol muş fat intibaksızlığını ihmal etini. ye imkân yoktur, Aksi takdirde şimdi- ye kadar aldığımız tedbirlerin yarım kalması ve tesirlerinin geçici olması zarureti ile karşılaşırız. Nasıl ki bun- dan sonra alacağımız tedbirlerin de tam muvaffakiyeti için ayni şekilde düşüneceğiz. İşte Amerika pazarlari- Je iç pazarlarımız arasındaki intibak- sızlığı ortadan kaldırmak ve Amerika Ne ölan ticari omübadelemizi diğer memleketler mübadelesile ahenkli kılmak için, Amerika idhalât ve ihra- catında takas usulünü tatbik edece- ğiz Amerika takas primi takriben yüzde yirmi olacaktır. Demek ki her ihraç metaj- mız, bu nisbet dahilinde prim alacağı gi- bi her ithalât maddesi de aynı nisbette prim verecektir. Bu usulün tatbiki ithalâ, bedellerinin peşinden ödenmesine İmkân vereceği hetle, bundan sonra blokaja mahai mamış olacaktır. Bu makanizmanın ler üzerindeki tesirini de şöyle dilşünebi- Brix: Asgeri yüzde elliden başliyan yüzde yetmiş beşe, seksene kadar giden Ameri- kan ithalâş mallarındaki pahalılık, yüzde yirmi beşten elliye kadar düşürülebilecek- tir. Amerika İle ticaretimize takas usulü- | nün tatbikinden bekliyebileceğim!z Tayda- Jardan biri de ihracatın aldığı prim'n h- racatımızı genişletmesi ve bu suretle bü- yük Amerika pazarlarının mahsullerimize açılması ve bü suretle müstaheillerimize yeni imkânlar vermesidir. Bir taraftan ithalât eşyasındaki fiatle- rin işaret ettiğim misbetlerde sukutunu te- min etmek suretile müstehliki ezmiyen, diğer taraftan müstahelli koruyan bir ted- bir, o kanaatleyiz ki, bu işlerle uzaktan yakından alikadar olanların ancak tasvib edebileceği esas olabilir. Açıkca ve tam sârahatle ifade et- mek isterim ki, Türk parasının iştira kabiliyetini, yani kiymetini artırmak için bundan daha müsbet bir tedbir, koruyucu ve kati çare yoktur. Bunu anlamıyan bâzı badhahla- rın halkın zihnini karıştırması ve pi- yasada pek canlı olarak doğmuya baş- lıyan emniyet ve ilimadı sarsmıya çalışmaları mümkündür, Hattâ buna dair bazı emmareler de son günlerde gözümüzden kaçmış değildir. Sayın dinleyicilerim pek iyi bilirsiniz ki, Cümhuriyet hükümetinin en büyük şiar umumi efkâr önünde, her şeyini açık söy- akl, emniyet ve katiyei içinde lr m öderken > “karanhkta ve rutubetli yerlerde yaşıyan mikropların zehir dökmesine ve halkı ve alâkadarları saşırtmasına imkân vermiyecek bir muka- vemettedir. Cihanın bu karişik devrinde yurğumu- zun iktisadi ve ticari hayatına tabiatina mev'ut olan imkânları verecek tedbirleri almakta olan hükümetin bu yoldaki ka- rarlarının hiç birine ve alelumum iktisadi siyasetinde ibham ve vuzuhsuzluk yoktur. Ben buradan size, bütün memleket ef- kârumumiyesine, selâhiyetie almakta o)- duğumuz tedbirlerin sarih manâsını anla- tayorum., siz de, her tedbiri. gizli maksat- larla yanlış göstermek istiyenlerden ayni sarahatle maksatlarını sorunuz. Bizim en büyük gayemiz ve en mukad- des emelimiz, yurttaşların refah ve huzü- rudur. Ecnebi garsonlar 30 garson ve bunları çalıştı- ranlar mahkemeye verilecek Küçük sanatların Türk vatandaşlarına tahsisi hakkındaki kanuna rağmen Bey- oğlunda yapılan teftiş'er neticesinde ee- nebi tabilyetinde bulunan 30 kadar garsö- nun çalıştıkları ve bunlar hakkında da müessese sabipleri Larafından müstabde- min beyannamesi doldurularak slâkaday makamlara vertidiği görülmüştür. Bu vaziyet ehemmiyetle nazarı dikkate alınmış ve gerek çalışan bu ecnebilerin, gerekse bunları çalıştırın müesseselerin cezalandırılması için mahkemeye tevdiine na mahsus sanatlara aid beyannamelerini de kabul eden mesul memurlar hakkın. da da icap eden muameleye tevessül edi- lecektir. KÜÇÜK HABERLER: # İstanbul kumandam general Haliş ni Lütfi Kırdarı ziyaret et- Mr Belediye reis muavinlerinden B. Rıfağ Belediyeye ald bazı işleri takip etmek üze- re çarşamba günü Ankaraya gidecektir. # Tepebaşındaki gazino ay nihayetinde bileceğinden Yılbaşında garinoda bir balo verilecektir. 4 Pazartesi akşamı saat 20 de şehrimiz- deki Mülkiye mektebi mezunları mektebin yıldönmü münasebetile Park Otelinde bir toplantı yapacaklardır. k Belediye iktisad müdürlüğü şehrin sömikok ihtiyacını tedkike devam edi- yor. Kömürün şehrin muhtelif semtlerine göre ayrı fiatler tesbit edilerek halkın da- ha kolaylıkla kömür tedarikinin temini