3 Kânunuevvel 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA Teker teker tekerlenmece Ah zavallı Lâedri! ... Evvelâ şu Lâedri'yi anlatayım. Ma- lüm ya, bir şiirin hangi şaire ald ok duğu bilinmezse, altına «Lâcdri» diye imza konur. Bir edebiyat merakli- sma: — Hangi edibi en fazla sevdiğini Söyle! - demiştik. — Vallahi birader! - cevabını ver- di. - Kimi Füzuliyi, kimi Nedimi med. heder. Fakat bunların birçok yavan eş'arı var, Hayatımda tek imzaya ras- ladım ki, hep müntehap eserler kale- me almış: Lâedri... Hakikaten... Bu dâhinin hiç fena eseri yoktur... Çünkü ne intihap elek- lerinden geçmiş! Üstad Lâedri, yalnız nazımla uğ- raşmaz. Nesir de yazar, Bilhassa Bek- taşi fıkraları, kulaktan kulağa fısıl danan açık hikâyeleri, hele dilimiz- den düşürmediğimiz ovecizeleri pek harikulâdedir. Bütün darbı meseller onundur!... Abı hayat denen iksirin membamı bulup içmiş olacak ki uzun ömürlü- dür. Bunun için de, zamanın değiş- mesi yüzünden birçok üslüpsuzluk- Jar, mantıksızlıklar yapmış. Belki bi- ricik tenkide şayan noktası budur, Üslüpsuzluğu: Bir aruzla, bir he #yle, bir Azeri şivesile, bir Kırım türkeçesile, bir İstanbul çelebisi ağzi- le söyler.. Mantıksızlığı: Mesellerin- de... Selimi İzzet lütife ediyordu: «Atı alan Üsküdarı geçti! derler. Geçliyse, Kızıltoprak polisine tele- fon et; süvariyi Bağdad cnddesinde çevirsinler...» Görüyorsunuz: Eskimiş bir misalle mesel! İşte Lâedri'nin bu kabil zaruri mantıksızlıkları zuhur etti, «Lâf tor- bayn girmez'» de o çeşid... Siyasi şah- siyetlerin lâflarını ağızlarından çıkar çıkmaz torbaya koyup mütemadiyen radyoda tekrarlıyorlar... Lâfla peynir gemisi yürümemek şöyle dursun, dünya siyaseti böylece dönüyor! Bu işi daha ilerleterek bir lâf kon- serve fabrikası yapmak fena olmuya- cak. Artık kaide haline geldi: Kuvvetli devlet, gözüne kestirdiğinin mümes- silini ayağına çağırıyor... Yüksek per- deden bir atıp tutma... «Uyuşmuyor! Beni tehdid ediyor!» diye bir kulp... Hududlara asker sevkiyatı. Başku- mandanın beyanatı: «Biz, bizden ev- velkiler gibi değllir... Biz şöyle asla- mız, böyle kaplamız... Kanımızın son damlasına kadar çarpışırız..» En ka. | badayısı bir iki hafla çat pat... Bey- hude nikbinlikler: «Şerait te bu zayıf- lara yardımet... Zirâ şöyle dağları, böyle gülleri var... Ha yaşayın! Kendinizi gösterin!» demeğe kalma- dan gümbür gümbür devletler göçü- yor... Kanının bir damlasını bile akıt- madan zavallı reisler, Haile Selâsiye- nin, Beneş, Bek ve şürekâsının yanı- na... Derken efendim, alıyor eline sazı matbuat... Bakalım Daily Herald ne demiş, New York Times ne yu- murtlamış, madam Tabouis ne fikir. de?.. Hepsinin dediğini, yukarda tavsiye ettiğim söz konserve fabrika- sında sınai bir şekilde plâklara dol- durmalı; ufukta görünen vakayi bi- ribirini takip ettikçe; çevir çevir çal... ... Üstadı âram Lâcdri'nin gerçi üs Jüpsuzlukları, mantıksızlıkları var amma, öyle sarsılmaz kati hakikatle- re dayanan şaheserleri de mevcud ki: «Büyük balık küçük balığı yutar!» .— Aman çaresi? — Bunun bile üstad hap gibi komprime bir sözle çaresini meşhur bir fıkrada hakkile gösteri. yor: — «Değnekleri teker teker kı- rarlar amma, beraber bağlanırlarsa kırılamazlar...» Gerçi hazret; «Bir musibet bin na- sihatten yeğdir!» demiş amma, şimdi- ki beşeriyete musibet silsilesi bile kâ- fi gelmiyor... Teker teker, teker teker (Wâ - Nü) —————————————— Dün yapılan ihracat Dün, cumartesi olduğu için ihraç hars- ketleri birax durmuştur. Buna rağmen dün de Yunalstan, Bulguristan vs İtalyaya ba- bk ihraç edilmiştir. Balık fiatleri gittikçe düşmektedir. Aynca Italyaya kepek, kuş- yemi, deri, Beyrula elma, kestane, lâkerda mi Taksim meydanı nasıl tanzim edilecek? Abide 85 metre genişliğinde olarak yeni meydanın şilliğe naklonulacak ortasında ye Belediye, Prost plânına göre Taksim meydanını tanzime karar vermiş ve bu maksada imar müdürlüğü tarafından bir de maket yapılmıştır. Makete göre Taksim kışlası müştemilâ- ından olarak şimdi yıktırılan binaların da arsası İlâve edilmek suretile şimdiki Tak- sim meydanından Beyoğlu Jandarma ku- iandanlığı binasına kadar uzanacak ye- ni saha, 85 metre genişliğindedi.. Bu 85 metrelik saha, şimdiki Taksim meydanın- dan daha geniştir. Bu vaziyet karşısında şimdi ortasında âbide bulunan Taksim meydanı daha küçük Kalıyor. 85 metre genişliğindeki bu meydanın #imdi jandarma karakolu binâsile yanım- daki bina arsasında şehrin müstakbel bü- yük tiyatrosu yapılacak ve bu tiyatro bina 31, şimdi Taksim meydanından da bütün ihtişamile görülebilecektir. Yeni meyda- nn ortası, Taksim zneydanından tiyatro binasına kadar geniş bir yeşilliği ihtira edecektir, Diğer taraftan meydanın şimdi İstanbul klübü İle yanırıdaki binalardan bir kısmı istimlâk edilerek burası denizden görüle- çek şekilde güzel bir taras hâline getiri Iecektir. Tarasın tam karşısında ve şimdi "Taksim kışlası tarafından işgal edilen sa- hanın meydana bakan cephesinin tam ors tasında ağaçlarla, yeşilliklerle süslenmiş bir yaya yolu bulunacaktır. Bu gezinti yo- 14, yeni meydandan itibaren Taksim bah- çesi içinden ve ileride yeşil saha ittihaz edilecek Sürp Agop mezarlığından ve Har- biye mektebi arkasından göçmek suretile Valikonağı caddesindeki yeşil sahaya ka- dar uzatılacaktır. Bu gezinti yolunun z8- mini, yeni meydanın zemininden merdi- venle çıkılacak surette yüksek olacak, gö- zinti yolu ve methalinde resmi bayram- Yol inşaatı Şehir hududu haricinde kış yüzünden inşaat durdu Kış münssebetile şehir hududu haricin- deki vilâyet yol inşaatına nihayet veril- miştir. Maamafih 939 bütçesile yapılmam yol bitmiştir. Yolun Paşabahçeye uzanan kısmına ilkbaharda katran dökü- lecektir. 940 nafia büçtesi de hazırlanmıştır. Bu- günlerde vilâyet makamına verilecektir. Gelecek sene de üç senelik programın tat- bikine devam edilecektir. Ancak İstanbul umumi meclisinin Yalovanın İstanbul vi- Tâyetinden fekkile Bursaya raptı hakkında- ki kararı Dahiliye Vekâletince kobul edil- modiğinden Yalova kazası yolları için yeni tahsisat konulması icap etmiş, fakat im- kân bulunamamıştır. Ancak Edimekapı - Hadımköy ve Saray yollarının inşaatını Nafla Vekâleti deruh- de ettiğinden bu yolların inşasına ald tah» sisat Yalova yollarının İnşasına hasredila cektir. Muallimlerin mesken bedeli ! ödeniyor İlkmektep muallimlerinin dört aydanbe- Fİ ödenemiyen mesken bedellerinin ita edilmesi vali B, LOI Kırdar tarafından alâkadarlara emredilmiştir. Fransaya ihracatımız Fransa, ihracatımızı kolay- laştıracak < teşekküller kurdu Fransa hükümeti, Türkiye ile ticari mü- nasebetlerini artirmak ve mallarımızın Pransa dahilinde Kolaylıkin terzilni temin etmek maksadı ile yeni bir teşkilâ: ihdas etmiştir. Bu teşkilâta göre, Türkiyeden ge- ecek her mal ile ayri ayrı teşekküller meş- gul olacaktır. Bu teşekküllerin hususi ol- maktan ziyade resmi mahiyette ve hükü- met nezareti altında kurulduğu haber alın- muştar. Türk ihracatçıları, bu Fransız ilha- Jât teşekkülleri ile resen münasebette bu- Junabileceklerdir. Bu teşekküllerin isim ve adreslerini havi Mate, Fransız hükümetin- den hükümetimize bildirilmiş, dün de İs- tanbul Ticaret odasına tebliğ edilmiştir. Yarından itibaren isteyen Türk ihracatçısı, Ticaret odasına ederek bu listeyi görebilecektir. Ekmek meselesi Belediye iktisad müdürlüğü ekmek me- Selesi etrafında yeniden tedkikat yap- maktadır. Ekmek fiatlerine mflesair olan ve Ziraat bankası tarafından tesbit edilen buğday fistieri hakkında da hükümete müracaat edilecektir. Bundan başka ge- çen hafta ekmek flâlinin artmasındaki âmiller sırasında çuval buhranı hakkında da Vekâletin nazarı dikkati celbedilecek. $ir. Belediye, şayet imkân görülürse kir halka mahsus olarak muhtelif neviler- de ekmek çıkarılmasını dA tecrübe &de- çektir. Dün gelen mallar Romanya bandıralı bir vapur ile ilmani. muza yeniden muhtelif eşya, Amerikan ban“ dıralı bir vapur ile de bir miklar katır gel- we Taksim meydanın müstakbel şeklini gösterir maket lardaki merasim için daimi bir tribün bu- Tunacaktır, Bu urun yaya yolunun meydana bakan methalinin her Iki tarılında da binalar bulunacaktır. Ancak bu yeni meydan tanzim edildikten sonra Taksimdeki âbi- denin eski yerinde bırakılıp bırakılmaması mevzuu bahsolmuştur. Vali ve Belediye reisi B. Lütfi Kırdar, bu maksadia Maarif Vekâlei tarafından güzel sanatlar akademisi tezyini sanatlar profesörlüğüne tayin edilen profesör Su We Manisa âbidesinin plânmı yapan ve şimdi âbide inşaatının münakasaya ko- nulması münasedetile tokrar davet edilen Fransız heykeltraşi B, Posson'un şebrimiz- de bulunmasından İstilâde oderek bu z8- vatı dayot etmiş, B. Prost da dahli olduğu Karilerimizin mektupları Havadan işleyen su saati Ben bü yaz köye taşındım, Eleki havagamı şirketlerine yalnız saat ki- rası ödedim. O kadar, Fakat sular ida resi su kullanmadığım halde benden tamam 790 kuruş aldı. 790 kuruşluk taksiti aparlıman 3a- hipleri ödemektedir. Benim evim apar tıman değildir. Ve kullandığım su ise bir ailenin kullandığı sudan fazla da değildir. Bu su parasının yüksekliği yüzünden bahçedeki havuzu kapat #ım. Banyo tertibatı yapmaktan vaz geçtim, Bahçeyi sulamak için evdeki kuyunun tulumbasını tamir ettirdim. Hasılı su sarfiyatını ne kadar azalta- bilmek mümkünse hepsini yaptım. Hatlâ çamaşır yıkamak için yağmur suyu biriktirecek tertibat da yaptım. Bonunda köye giltim, üç ay su kul- lanmadım, Bütün bunlara rağmen su $aasi gene 85 M3 Su kullandığımı yaz. mış, Doğrusu hayret etmemek elden gelmiyor. Belki de musluklardan su sızacağı yabut suyun pallak bir borudan ükip ziyan olacağı hatıra gölir. Bu da va- rid değildir. O halde kullanılmayan bir suyu sarfiyat diye yazan bu su saatlerindeki hikmet nedir? Bomonti Silâhşör sokak No, 47 12937/86311 No. Ju aboneman sa- hibi Emin Cevdet Kuzu Uygunsuz hareket Sıdkı ile Hatice altışar ay hapse mahküm oldular Hatice adında bir genç Kızla Sıdkı adında bir delikanli evvelki akşam Şehzadebaşın- da bir sinemaya gitmişler ve bir loca kira- lamuşlardır. Sinema oynamağa başladığı sırada Joca- daki genç kızla delikanlının gürültüleri nazarı dikkati celbetmiş ve zabıtaya babeğ verilmiştir. Polis memurları locâyı açlıkla A e YE DE vü te ui Bıdkı İle Hatice haklarında derhal ev- rak tanzim olunmuş ve dün ikisi de cürmü- meşhud kanununa tevfikan muhakeme Bul me masrafı ödemelerine karar verilmiştir. Hatice ile Sıdkı tevklf edilerek tevkifhane. ye gönderilmişlerdir. Kamyonla kaptıkaçti çarpıştı Şotör 'Taceğddinin idaresindeki elekirik idaresi kamyonu ile, şoför Abdülkadirin idam resindeki Çorlu kaptıkaçtızı Şehremini cad- desinde biribirlerile çarpışmışlar, her ikisi de hasara uğramışlır, İnsanca bir halde yeni maket üzerinde tedkikler ya- pılmıştır. Netleede bu mütehassıslar da Taksim âbidesinin şimdiki mevkiinde mu- hafazasını doğru bulmamışlardır. Çünkü Abide, yeni meydanın vaziyetine göre biraz gerlde kalıyor. Abide, 85 metre genişliğindeki yeni may- danın ortasındaki yeşillik ortasına nakle- dilecektir. Bunun yeri henüz kati olarak tayin edilmemiştir. Şayet, başka bir mah- yur mevzuu bahsolmamsa âbide şimdiki şekli tamamile muhafaza edilmek, ancak kaldesi biraz daba yükseltilmek suretile nakledilecektir. Bu takdirde şimdi âbide- nin etrafındaki bahçe ve tramvay kavsi kalkacak, Şişli ile Taksim arasındaki tramvay yolları müstakim bir hale getiri- Jecektir. I Kömür buhranı On beş gün sonra teslim şartile bütün siparişler kabul ediliyor İstanbulda maden kömürü buhranı eskisi kadar şiddetli olmamakla beraber hâlâ de- vam etmektedir. Zonguldaktan limanımıza kok kömürü getirmeği taahhüd eden bir firmanın #nlâhiyettar bir rüknü dün bir muharririmize şunları anlatmıştır: «— Kömür buhranı vardır. Fakat yanıl- dığı derecede çok değil Zonguldaktan kö- mür celbi, biraz da vesalti nakliye işidir. Son on beş gün içinde, Karadenizde hüküm süren fırtına kömür celbin! işkâl etmiştir. Şimdiki halde 15 gün sonra teslim Şar- & ile bütün siparişleri kabul etmekteyiz Toptan kok ve sömikok satan müesseseler- de hiç bir ibtikâr hareketi mevzuu bahs ola- maz, Çünkü buraları daimi kontrol altın- dadır. Asıl, fiat fırlamaları küçük kömürcü dükkânlarında göze çarpmaktadır. Buhranı teviid eden ümillerin başında perakende kok kömürü satan bu dükkünlar gelmekte- dir. Perakendeciler, yazdan itibaren getiri. tiğimiz kömürlerin hepsini satın slmışlar- dır. Bir de, bazı kalöriferii apartıman sa- hipleri, ihtiyaçlarından kat kat farla kö- mür satın almışlardır. Karabük maden kö- mürleri İstanbul piyasasına pek pabaliya mal olduğundan yulnız Zonguldak kokları İle iktifa mecburiyetindeyiz» Beylerbeyi yangını İtfaiye erlerinden üç kişi yarala: Dün sabaha karşı Beylerbeyinde Yal caddesinde bayan İsmeta aid bir kö yangın çıkmıştır. Ateş, üç katlı köşkü bir- Genbire sarmış, sabaha karşı, herkes derin bir uykuda bulunduğu için yangından göç haberdar olunmuştur. İtfaiye haberdar edilir edilmez kisa bir Zaman sonra yetişmişse de o sırada slevlor bütün köşkü sarmış bulunuyordu. Canaipa- rane çalışan İtfaiye erleri köşkün alt katın- da üç odayı yanmadan kurtarabilmişler ve bu şekilde ateşi söndürmüşlerdir. Kendile- rini birçok tehlikelere atarak çalışan itfaiye erlerinden Ahmed, İsmaili ve Refik isimle- rindeki üçü muhtelif yerlerinden hafif su- yotte yaralanmışlardır. Üç yaralının İlk te- darileri Nümune haslanesinde yapılmış ve evcirinde tedavilerine devamları muvafık görülmüştür. Yankının neden çıktığı za- bıtaca tahkik edilmiş, elde edilen emarelere nazaran yangının elektrik tesisatının kan- takt yapmasından çıktığı anlaşılmıştır. Ma» amafih tahkikat devam etmektedir. Çocukları Kurtarma Yurdu Darülâcesede kurulan Çocukları Kurtar- ma Yurdunun ıslabı için doktor B. İbrahim Zati, B. Kerim, B. Necip Kip ve maarif müdürü Tevfik İle muavininden mürekkep bir komisyon toplanmıştır. Ko- misyon, Yurdun Darülüceze haricinde bir binaya nakline karar vermiştir. Yurdda açılmış muhtelif sanat erbabı yetiştirmeğe mahsus atelyeler de tevsi edilecektir. Emineyi kocası mı yaralamış Beşiktaşta oturan bayan Emine, polise müracaat ederek, birkaç senedir berabeg fakat bir imüddetenberi ayrı bu- lundükları kocası Salihaddinin; gece ken- di evine gelerek bıçakla bacağından yara» ladığını iddin etmiş, zabıta bu iddia Üze- rine Salâhaddini yakalıyarak hakkında ka- iştir, : Bahife 3 İSTANBUL HAYATI Buna ne buyrulur ? Geçenlerde bir okuyucumdan âldi- Em mektupta, sokak dilencileri hak- kında yazılan yazılardan şikâyet edi- Jiyor; feleğin gadrine uğramış biça- relere yardım etmek içtimai bir vazi- fe iken, bu zavallılar aleyhinde neş- riyat yapmanın doğru bir hareket olmadığı ileri sürülüyordu. Yaşamak için çalışmak zahmetine katlanamıyarak o yüzsüzlükle, sırna- şıklıkla şunun bunun kazancından pay çıkarmağa kâlkışmak; bunu te min İçin bin bir hileye başvurup hal- kı aldatmak feleğin gadrine uğra maksa, okuyucumun İddiasına ben de hak vermekte tereddüd etmem, Cemiyet içinde hakikaten yardıma muhtaç yoksullar yok değildir. Böy- lelerine karşı, kudretimiz nisbetinde yardıma koşmak da hepimiz için ta- bii bir borçtur. Fakanat... Pekâlâ ça- Mişıp başkalarına yük olmıyarak kâ- zancını temin edecek kadar kudreti varken, türlü hilelerle halkın merha- met hislerini istismara kalkışan tu- feylilere karşı mücadelenin de, gene içtimai bir borç olduğu şüphesizdir. Sokaklarda, ' caddelerde her gün yüzlerce yakamıza yapışan sırnaşık dilencileri biraz yakından tedkik et. sek ne çirkin hakikatlerle karşılaşı- rız. Bunlardan uzun uzun bahset- meğe lüzum da yoktur, imkân da, Yalnız, geçen gün şahid olduğum bir hadiseyi kaydetmeden © geçemiyece- Zim: Akşam üzeri Fatih civarından geçiyorum. Ortalık henüz kararıyor, hafif bir yağmur tüyleri ürpertiyor, Köşeyi dönünce önümde bir karaltı peyda oldu. Islak kaldırım taşları üzerinde sürüklenerek ilerliyen pa- çavra yığını biraz ötedeki elektrik Jâmbasının alına gelince dikkat eb tim, Sağ bacağı acayip bir kıvrılışla $ol kalçasının altından geçip yana doğru çarpılmış. Öteki bacak geriye doğru uzanmış. Ellerindeki takunya- lara dayana dayana sürükleniyor. Suratı kirden simsiyah olmuş, saçi sakalı biribirine karışmış. Lâmba zi- yasının ortasında durdu, çamurlara bulanan sağ elini tlrete titrele uza- trip bağırmağa başladı: — Malâlüm. Bacaklarım tutmü- yor, gözüm görmüyor. & Fakirim. Birkaç kuruş ekmek parası veriniz, beni sevindiriniz. Derhal avucunda onluklar, kuruş- lar toplanmağa başladı. Tam bu Si- rada karşıdan gelen melon şapkalı bir adam dikkatle dilencinin yanına sokuldu ve bağırdı; — Şimdi de buraya mı geldin utan- maz herif?.. Kalk bakayım ayağa. Melon şapkalı adamın sözleri, bi. zim malül dilencinin üzerinde âdeta bir elektrik tesiri yaptı. Sağa, sola kıvrılıp çarpılan bacakları derhal doğruldu, belinin kamburu düzeldi, yana sarkan boynu dikleşti. Bir kedi çevikliğile birdenbire fırlayıp ayağa ve, tahta takunyalarını eline alıp mükemmel bir koşucu süratile yan sokağın karanlıkları arasında göz- den kayboldu, Yoluma devam ediyordum. Biraz ilerideki köşe başmda adam tekrar karşıma çıkmaz mi? Gene bacakları ayni şekilde çarpılmış, beli kambur- laşmış, kafası ileriye sarkmış ve uza nan çamurlu eli titriyor, dudakları mülemadiyen oynuyordu. Yavaşça yanına sokularak kulak kabaritım. Homurdana homurdana küfür savu- ruyor: — Para kazanmak da yasak değil ya, Herkesin işine ne karışıyorlar? Sanki, oradan koğarsa başka yer bu- Jamaz mıyım?.. İnsan, işini becerdik- ten sonra İstanbulda yufka yürekli enayi kıtlığı yok ya... Beni görünce derhal sesini tirdi ve başladı: — Malülüm, fakirim. Beş on sadaka veriniz. Böylesine ne buyurulur? Cemal Refik maa aaa Yeni müddeumumüi muavinleri Adiiye memurları ve hâkimler arasında #on yapılan nakil ve tayinlerde İzmir müde © deiumumi muavinliğinden İstanbul müd- drlumumi muavinliğine tayin olunan B, Ces vad ve Gebze müddelumumiliğinden İstan- bul müddelumumi muavinliği kadrosuna tayin edilen B. Ratip İstanbula ve — dünden itibaren vazifelerine bae G d MR