" AKŞAMDAN AKŞAMA Türkiyedeki ekalliyetlerin bir muvaffakiyet sırrı - İşimde geç kalmıştım. Akşamın lerlemiş bir saatinde Beyoğlu cadde- sine çıktım. «Hafif birşey yiyeyim; midemi şişirmiyeyim!» o düşüncesile «ayak üstü» lokantalarından birine girdim. İstanbullu olmıyan karilerim bunları belki bilmedikleri için tarif edeyim: Garp şehirlerinden bir çoklarmda olan bir usul, son zamanlarda bizde de taammüm etti: Modern manzaralı dükkânların dış ve iç vitrinlerinde, tuzlusundan ekşisine ve tatlısına ka- dar muhtelif yemekler teşhir ediyor. Jar. Kasaya para ödemek suretile marka alıyorsunuz. İsterseniz bira, ayran, sütlü kahve vesaire de içebili- yofsunuz. Fakat öyle uzun uzun kol- tuklara kurularak değil Ayak üstü yer gibi, yüksek bir masanın başın- daki yüksek iskemleye - tünek vazi- yetinde - ilişerek... Bunlar, faal şehirlerin itiyadları... Ekalliyetlere mensup olan mal sa- bibi ile tanışıyorduk. Selâmlaştık. Ya- nıma geldi. — Maşallah... - dedim. - Bü saatte bile epey kalabalık var.. İyi iş yapr yorsunüz... Hattâ rakibleriniz açıldığı halde yine faaliyetinize sekte vurul- madı... — Evet... - dedi, - Hattâ daha bü- yük ve pasaj halinde, iki caddeye na- mr bir dükkân da muvaffak olur.. Yepyeni bir sistemi tedkik ettik... O da yürüyebilir, — Otomatik mi?... - diye sordum. — Hayır... Bilhassa Amerikanın kesif şehirlerinde muvaffak olan oto- matik lokantalar Balkanlarda fena netice veriyor... Alinada bir müteşeb- bis bu yüzden iflâs etti, Bizim bu Yakın Şarkta . Benim hiç bilmediğim ve Türk mu- hitinde de asla işitmediğim mevzula- ra girmişti. Diğer muhavere zeminle. rinde bizlere kıyas edilirse ihtimal ki pek yaya, pek sade suya olan bu dük- kân sahibi, bu bahsi, mukayeseli şe kilde biliyordu. Şurada burada akrabası var... On- Jardan mektuplar alıyor: «Alber Bel- gradda Şu tip bir dükkân açtı, rakib- leri zuhur edinceye kadar parsayı topladı.» diye kendisine bildiriyorlar. O da burada onun bir benzerini açı- yor. Muvaffak oluyor, Para kazanı- yor. Fakat bu tarzdan istifade eden biricik insan o değil.. Ticarette mu- vaffak olan museviler, rumlar, erme- niler yahut frenkler aşağı yukarı hep bu usul istihbarattan istifade edi- yorlar, — Türkiyede, ferdi teşebbüste, ckalliyetler, Türklere kıyasla niçin daha fazla ilerliyorlar? Ru sunlin başlıca ceyabı: Milel temaslar» dır. Yabancı memleketlerde akrabaları, ahbabları var. Oralara seyahat edi- yorlar; onlarla mektuplaşıyorlar. Bir yerde İulan tecrübeyi burada tekrar- lıyorlar, «Amerikayı ikinci defa keşf- etmelerine» lüzum kalmadan, adap- tasyon şeklile para gayesine ulaşıyor- Jar. Tevfik Fikretin oğlunu, Amerikada tavattun etti diye kabahatlı buluyor- duk, Halbuki, öyle sanırım, memleke- timizin dahili ferdi teşebbüsünü yo- la sokmak için, bir piştar sınıfımızın, »- keşif kolu şeklinde - dış memleket- «Beynel — Bay Prost İstanbullulara yeni bir ada kazandırıyor bay Amca... ŞEHİR HABERLERİ Vapurlardaki oparlörler kalkacak mı? Azadan biri bu hususta bir takrir verdi Umumi meclis, dün Vali ve Belediye Re- isi Dr. Lütfi Kırdarın relstiği altında top- Yanmıştır. Âzadan B, Hayri ehemmiyetli bir hastalık geçirdiğinden meclis namına B. Hüsnü ve Dr, Rizanın riyaretinde bulun- maları kararlaştırıldıktan sonra Elektrik, Tramvay ve Tünel idaresi mürakipliğine elektrik potihendisi B. Haşim Altanın inti- habı hakkındaki Riyaset divanı mazbatası okunarak kabul edildi. Riyaset makamın- dan gelen teklifler, alâkadar encümenlere havale edildikten sonra Koskada inşa edi- lecek mektep binası arsası hakkındaki maz- bata okunarak kabul edildi, Bu mazbata- ya göre, açsa sahiplerinin istedikleri bedel Fransızlara sata- cağımız tütünler Fransız hükümeti gönderilen nümuneler üzerine bir münakasa açtı Geçen er içinde Fransızlar, memleketi mizden külliyetli mikdarda tütün almak için bazı teşebblislerde bulunmuşlardı. Türk tütünlerinin her cinsinden örnekler hazırlanarak Fransaya gönderilmiştir. Öğ- renildiğine göre Fransız hükümeti, gön- derilen tütün nütunelerini esas tutarak bir münakasa aşmıştır. Yubaşına doğru münakasanın neticeleneceği ve derhal sa- tışlara başlanacağı ümid edilmektedir. Fransızların ne mikdarda tütün müba- İ Yan edecekleri kati surette malüm değilse | de Fransaya ihracatın senevi 500 bin lira- yı bulacağı söylenmektedir. Diğor taraftan A'manya - Polonya harbi patlamadan ön- &e Leh rejisi tarafından sipariş edilen #ü- tünler de bu memlekete tamamen #evke- dilmişlir. Yalnız bir firma, tütünlerini ge- ri çekmiştir. Polonyaya satılan tütünlerin bedelleri hâlâ ödenmediğinden hükümet bu işle alâkadar olmaktadır. iki âşık Lâlelideki yaralama vakası nasıl olmuş? Bir hafta evvel Lâleli civarında sokak içinde geceleyin Behram adında birini ar- kasından dört tabanca kurşunlle ağır su- retle yarılamaklan maznun olarak yöka- lanan Celâl hakkında zabıta tahkikatı ik- mal edilmiş, Cejâl dün Adliyeye verilmiştir, Kendisi müddelümumilikte verdiği ifadede suçunu İnkâr ederek Behramın vurulmasi- le alâkası olmadığını ileri sürmüştür. Fakat şimdiye kadar yapılan tahkikat neticesinde &ide edilen deliller, Celâlin, be vakanın fa- Mi olduğunu göstermektedir. Tahkikata göre Behramla Celâl akraba- dırlar ve Behram sık sık Celâlin evine gitmektedir. Son zamanlarda Behramın €vine Perihan adında bir genç kız da ge- Mp gilmeğe başlamış ve Celâi ile Perihan sevişerek evlenmeğe kurar vermişlerdir. Porihanı seven Behram İse genç kızın Celâl ile evlenmesine mâni olmaktadır. Vaka | Behram evine giderken Lâleli civarında Celâle tesadüf etmiş ve Celâl | kendisine misafir olacağını söylemiştir. Perihan yüzünden aralarında rekabet bulunan bu iki genç sokakta giderlerken kavgaya tutuşmuşlar ve bir aralık Celâl | tabaricasını çekmiş, Behram kaçmağı. baş- lamış, Celâl de arkasından dört el ateş ederek kendisini vurmuştur, Şimdiye ka- dar yapılanı tahkikat bu netlecyi vermiş. tir, Celâl dün ikinel soru hâktmi tarafın» dan sorg kilerek .... n leri yoklaması lâzımdır, Hiç değilse, on, on beş bin liradan yukarı servetcikle bir işe girişecek Türk vatandaşının, sermayeyi kediye yük- Jetmemek üzere, bir kaç yüz lira ile Balkanlarda bir dolaşma yapması ve ondan sonra işe başlaması... (Vâ » Nü) reddediliyordu. Mazbata kabul edilmiştir. Halkın Belediyeden alacağı olan istimlâk borcunun ödenmesi için Bankalar istikra- sından yüz bin litanin münakalesine eli Bütçe encümeni mazbatası okunarak ka- bul edildi, 989 bütçesinde istimlâk borçları için 38 bin liralık bir tahsisat vardı. Bu yeni münakale ile istimlâk borçlarinin da- ha fazla miktarda ödenmesi imkân dahlli- ne girmektedir. Kurbağalıderenin temiz- lenmesi ve maecralarının tamiri için 15,000 Mranın bütçede münakalesi hakkındaki Bütçe eneümeni maabatası, hesap İşleri me- murları kursu hakkındaki Kavanin ve Mülkiye encümeni müşlerek mazbataları Karilerimizin mektupları “Üç ayle maaş sahib bir bayanın şikâyeti Ön bir lira küsür kuruş aylık alan bir dulum. Üç aylığırın tuları 34 1i- Fa küsür kuruştur. Aylıklarımı Em- Jâk bankasından alıyorum. Aylıkları- nı maliyeden alan emsalim ayın dört nihayet beşinci günü aylıklarını ok dıkları halde gün ve saat tayin edil- mek suretile elime verilen yeşil pasla mucibince banka maaşımı ayın on dördüncü günü verecek. Bugün ise en yüksek maaş ulanlara mahsus olan gündür, Otuz küsür Hira alanla üçyüz, dörtyüz küsür lira alanların bir tu- tulması doğru mudur? Bay memurun işi pek fazladır. Bu tehirin sebebini sorarsanız sura asar ve hiç de mukni olmıyan kestirme bir cevap verir, Meselâ: «Siz gününüzde geliniz efendim. der. Maaşınızın de- recesl gününde giderseniz yeşil pus- ladaki tarihe bakarak «niçin erken $i iyi amma ben ay başını iple çeki- yorum. Aylıklarımı da tamamı tamına, değil, iskonto İle bankadan aldığıma nazaran banka da, aylıklarımı, emsali- min maliyeden aldıkları gün vermeğe mecbur değil midir? Fazla geçen gün ler için paramın faizini istemek hak- kım yok mu? Bu gelişi güzel gün tayini suretile aylıkların geç verilmesi yüzünden en başta kendim olmak Üzere pek çok kimselerin cüzdanlarını banka ipote- Binden kurtarmak çaresini düşünüp aradıklarını görüyorum. o Bunkamıa yüksek İdare heye$i, dilerse, iskonto- Iu aylıkları maliyenin tediye günlerin- de vermek çaresini de bulacağına şöp-| he yoktur, Bunun, değerli gazeteniz vasıtasile bankanın muhterem direk- törlüğüne arrodilmesini saygılarla di! lerim. Saliha Koban Beş senedir bulunmıyan bir hirsiz yakalandı Emniyet şube memurları 5 sene- dir ortada görünmiyen sebıkul bir hirs yakalıyarak adliyeye vermişlerdir. Sıtkı ismindeki bu hırsız Kâdıköyde, Şişlide bir çök evlere girerek €lektrik teğlsatını da- Eiştireceği iddiasile hırsızlıklar yapıp sa- vuşmuş, fakat 'son girdiği evde elektrik lâmbasını değiştirdikten sonra kaybolunca lâmbadaki parmak izleri mak özlerine tatbi bu hrsna Bıtkı olduğu ydana çi maştır, Ba- bıkalı hursız suçlarını itiraf etmiştir. Yarınki sayımızda: HAFTANIN MiZAHI İ B. Emin, Belediye avukatı B. Hasan Fehmi | ve adliye doktoru B. Enver Kurandan mü- İ giderek | ve arsanın mezarlık olduğu tesbit edilmiş- Ne kurs talimatnamesi okunarak kabul edildi, Talimatnamede, memurların kürs- lara devam şartları ve imtihanları kazanıp kâzanamıyacaklarına göre tabi olacakları muameleler hakkında sarih hükümler var- dır. Kurslar her sene ağustostan itibaren sakiz ay müddetle devam edecektir. Kurs- larm devam ettiği müddet zarfında mual- Menlere yüzer lira ücret verilecektir. Sarıyer pazar mahallinin sinema ve ti- yakro yeri olarak kiraya verilmesi hakkın- daki Mülkiye encümeni mazbutası dü ka- bul edildikten sönra, vapurlardan oparlörle- rin kaldınıması hakkında &zadan B. Fuad Fazlının takriri Mülkiye encümenine ve- rildi, Meclis çarşamba günü toplanacaktır, Türk - Rumen ticareti Yapılan anlaşma dün gümrüklere bildirildi Yeni Türk - Rumen #icaret anlaşması metni, dün öğleden sonra gümrükler baş- müdürlüğüne büdiyiimiştir. Anlaşma 21 teşrinisanlden itibaren meriyet mevkline girmiştir ve makabline de şâmildir. An- laşmaya göre Romanya menşeli bazi mal- lar için ayrı ayn konutenjanlar gösterii- miştir. Bu malların başlıcaları selüloz, her nevaddı kimyeyiye ve her nevi madeni yağ- Jar ve asfalttır. ; Romanyanın diğer mahsulleri, bu arada rusır ve hububat için de hususi kayıtlar , miştir ki bu emtu, Türkiyeye, meriyı bulunan umumi ithal reji 1g göre ithal edilecektir. Anlaşma, bir gene- liktir. Temdidi için 1940 senesi eylâl ayı içinde iki hükümetien biri teşebbüste bu- Yunacaktır. Teşebbüs vaki olmazsa mua- hedename hükümden düşmüş olacaktır. Yeni Türk - Rumen ticaret anlaşmasına göre iki memleket arasındaki ticaret mua» melelerinde menşe şahadetnamesi ve &li- ring €sas tutulacaktır. Sürp Ayop mezarlığı Bir heyet dün arsanın vaziyetini tesbit etti Sürp Agop mezarlığı hakkında İstanbul ie Ermeni müfevellileri arasında hukuk mahkömesinde cereyan eden mu- hakeme neticesinde mezarlığın İstanbul | Belediyesine aid olduğuna hükmedilmişsi, Bu surelle Belediyeye intikal eden mezar- lık arsasında Prost plânına göre lâzım ge- | len toprak Lesriyesi ves yapılacağı ci- hetle, İlerlde her hangi bir huk iddiasına mahal kalmaması için mezarlığın bugün- kü vaziyetinin tesbitine lüzum görülmüş- tür, Bunun için İstanbul onuncu hukuk | mahkemesi hâkimi, Belediyu mühendisi teşekkll bir heyet Sürp Ayop mezarlığına tedkikler yapmış, bazı çukur- J lar kazılarak cesed bakiyeleri çıkarılmış tir. Mezarlığın bugünkü halile birkaç f0- toğrafı da çekilmiş, mezarhı arsasının ya- kında bulunan bir kaç dükkünlis bir pa- sino binası oradaki kilisenin iradi âdde- dilerek arsadan ayrılmıştır. Bu: şekilde tesbit edilen arsada Prost plânının tatbikatına geçilince arsanın kö- şesiide bulunan Fransız hastanesinin ar- ka taraftaki kapısı da kapatılacaktır. Key- fiyet hastane idaresine tebliğ edilecektir. Almanyadan getirilecek vapurlarımız sigorta ettirilecek Doğu ve Bizemen vapurlarının limanı za gelirilmesi işi yine müşkül bir safhaya | girmiştir. Mayn harbinin şiddetlenmesi, Denizyolları umum müdürlüğünü bazı ihti- yatl tedbirler almağa sevkstmektedir. Ge- milerin getirilmesine kati curette Karar verildiği takdirde vaptırlar ve mürettebat, bir İngiliz sigorta firması tarafından gi- gorta edilecektir. İ Bay Amca ve yeni bir ada!.. .. Hani Boğaziçinde, Kuruçeşme- nin önünde bir küçük kömür adası « İşte orasmı pek beğenmiş, file burası temizlensin, paklarısın, imar ... Tahminine göre o ada dünya- SOHBET Sözden söze ÜSTAD — Hiçbir üstad tanımaksı- an yetişmek istiyen genç sanatkâr. dan pek hayır ummaüm: her şeyi ken- di yaratmuğa kalktığı için belki hiç- bir şey yapamaz ve nefsine güvenme sandığı gururu ile mahvolur gider, Her İnsan oğlunun, her hangi bir işte, etrafın tesirine, yardımına ihtiyacı vardır. Fakat üstada pek bağlı olanlardan hoşlanmam, Hani annelerinin etek- leri dibinden ayrılmıyan, öyle yaşlanıp giden insanlar vardır, «ana kuzular derler; bazı sanatkârlar da onlar gi- bi süstad kuzuları» olurlar, üstadla- rının çevresinden ayrılmaz, daima on- ların yolundan gitmek isterler, Üstadın asıl kıymeti, belki asıl ha- yırlı tesiri, inkâr edildikten sonra baş- lar. Ondan öğrendiklerimiz arasında bize gerçekten yarıyacak olan kısım tamamile bizim olmuştur; o kadar ki onu dünyaya kendimizle beraber ge tirmediğimizi, sonradan başkasından öğrendiğimizi farkedemeyiz. İşte ha- yırlı tesir, işle yaratıcı tesir!... «Ana kuzusu» olmak, çocuklardan siyade annelerinin kabahatidir: ço- cukları onlar birakmaz, «Üstad ku- zusu» olmak da, bunun gibi, çoğu za- man üstadların yüzündendir. Tilmiz- lerinin yakasını bir türlü bırakmak is- temezler; bir takım iltifatlarla, hattâ bazan müdaheneyi, kelimenin kötü manası ile politika'yı andıran hart- ketlerle onları daima kendi çevreleri içinde bulundurmak isterler, Bana öyle geliyor ki bu üstad ok mak, üstad diye tanınmak hevesinde nefse itimadsızlığın büyük bir hissesi vardır. Tilmiz yolunu kendi kendine bulabileceğinden şüphe edip bir üsta- dın eteğine yapışır ama üstad da, bul duğu yolun doğruluğundan tamamile emin olmadığı için mütemadiyen til mizlerinin tasvibine muhtaçtır, Etra- fında kimseyi göremeyince, her za- man alkışlanmayınca etrafından şüp- heye başlar, Gerçekten kuvvetli adam, şahsiyetini edindikten sonra, üstadsız ve tilmizsiz, yapayalnız yürüyebilen adamdır, (Daima bağlı bulunabileceğimiz üs- tadlar da vardır; başka devirlerden veya başka memleketlerden seçtikleri. miz. Onların tesiri, mensup olduğu muz zamanın ve cemiyetin tesiri ile tadil edildiği için, tilmizin şahsiyztini ezemez. Bunun için bugünkü Türk şairleri, muharrirleri, bütün sanatkâr ları belki en iyi vaziyettedir: üstadla- i rını tabii bir surette başka devirler. den ve başka muhitlerden seçebilirler, «Bizim şairlerimizle, bizim sanatkâr. Jarımızla meşgul olacağınıza Frenk- lere itibar ediyorsunuz!» diye siteme kalkanlara en çok bu yüzden kızıyo- rum: gençleri, öldürücü bir tesire mah- küm etmek istiyorlar... Böyle haricin tesiri ile vücude getirilecek eserler mil Ji olmazmış!... O da söz!... Fransızla. rın, Yunan tesirinde inkişaf eden klâssik edebiyatları, Alaman tesirin- de inkişaf eden romantik edebiyatları milli değil.midir? Bir edebiyatın mil- Tilik vasfı zorla değil, belki farkına va- rılmadan elde edilir,X nr MEKTEP, ER. — Romantisma. dan hoşlanmadığını, o cereyanın iddi. aları arasında tenkid edilmiyecek hiç | bir şey olmadığını söylüyordu. Arka- daşı birkaç büyük romantik eser zik- Nurullah ATAÇ (Devamı 7 nci sahifede) B. A, — Neden olmasın, mimarla nın en güzel bir eğlence yeri olabi- lirmiş!... Olur mu dersin?... belediye bir olduktan sonra kömür- lük seyran olur!,.. vardır al... edilsin, demişi...