Ticarette vazgeçilmesi lâzım gelen kötü bir huy umaş bakmak üzere girdiğim bir mağazanın tezgâhları önüme sor diği bir topun meziyetlerini sayıp döküyordu: o «Güzel, sağlam, ütü tutar, havı dökülmez bir kumaşmış. Düna ahvalinin iyi olduğu x- manlarda nasılsa gümrükten çikarılıp dükkâna getirilebilmiş, yoksa gemi biraz geç kalsaymış bu nefis kumaş benim gibi yabancı olmıyan müşterile. rine - dükkâna ilk defa gidiyordum - ârzetşnek imkânı ebediyen kaybole gakmış», Ne malı bu! dedim, hemen atıldı: «Alman malin. Pek anlamamama rağmen, kumaş, gerek dokumuş, gerek deseni liibarile cidden güzeldi Hoşuma giden ve Alman malı olmasından başka bir kabahati olmıyan bu kumaşın flati üzerinde konuşmaya başladık. Tezgâhdar evvelâ gümrük resimlerinin fazlalığından bahsetti, sonra pazarlık yasağım hatırla tarak söylediği fiatin tesbit edilmiş son rakam olduğunu haber verdi. Kumaşı almak istiyor, fakat ayni nefasette yerli mallarımız dururken niçin bu yabancı malıma para vermeli diye de düşünüyordum. Bunu birkaş kelime ile tezgâhdara da söyledim. Birden değişen tezgühdar «bu kumaşı alın, bayım, deği, ben size demin Alman malı demiştim amma, bu Alman malı filân değil, halis yerli malıdır. İnanmassanız istediğinin yere gösterin. Hakkınız var, bizim yerli kumaşları muz cidden miikemmeldir. Fakat batan deminki gibi konuşmak icab ediyor» Atlığı yalanlardan mahçup görünen tezgâhdar bir miktar da tenrilâf yaparak kumaşı bana verdi. Dükkândan çıkarken alışverişte samimiyet, ma- Umuzı malımız gibi satmak huyunun ne iyi birşey olacağını diişünüyordum. Beyhude yere yabancı fabrikaların avtükatlığını yapan bu tezgâhdar, şimdiye kadar sarfettiği gayreti yerli mallarımız üzerinde teksif etseydi mahçup değil, ticaret yaparken vatani bir vazife ifa eden muhterem bir adam ole çaktı, bulunuyor. Bütün dünyanın en meşhur zej- zele mütehassıs bulunan Raffael Bendandi bü rasathanede yirmi beğ senedenberi da- ha ziyade zelzelelerin esbabını araştırmak Üzere fezayı tedkik etmektedir. Şimdi bu gat büsün dünya Alimlerini hayrette bira- kan keşiflerde bulunmağa muvaffak olmuş, güneş manzumesinin öekiz seyyareden de- olduğunu Yı güneşten en uzakta bulunan Neptünün mahreki haricin. dedirler. Bunlar ile Neptün arasındaki me- sale; güneş ile Neptün arasındaki mesafo- nin birkaç mislidir, Âlimin ikinci keşfi mel- gelelerin sebebi tabakatülarzdaki ”. tahavvüllerden ileri gelmeyip ars seyyare- sinin haricindeki âlemin tesirinden neşei etmekte olmasıdır. Ayın arz üzerindeki te- siri deniz sularını mütemadiyen harekete getirip meddü cezir yapılması ile tezahür etmektedir. Bunun gibi kürelaram kara kıs- mındaki harskeller ve zelzeleler dahi sey- yarelerin tesirinden ileri getmektedir. Fü- vaki şimdiye kadar bize maiüm olan sekis seyyarenin arzımızın üzerinde tesir yaptı- fh tahkik edilmemişti. Fakat İtalyan âltmi yeni keşfettiği dört seyyarenin ayni zaman- da arzımızın karası üzerinde yeri depret- Askerlerin sargı paketleri Avrupada çıkan yeni harp modem ordu- larda her mekerin beraberinde taşımağa mecbur tutulduğu sargı paketinin ehem- miyetini bir daha meydana çikarmıştar. Cephede şimdi bir asker yaralanıp düştüğü saman sargı mahalline nakledilerek yolda kun sarfetmesine yahud kanmın zehirlen- mesine hacet yoktur. Yanındaki arkadaş- ları mecruhun üzerindeki paketi açarak der- hal yarasını yip sarmaktadırlar, İk firsatta mecruh seyyar hastaneye esaslı te- davi görmek üzere nakladiliyor, Bu mübim usulü keşf ve tatbik eden ce- nubi Almanyalı Krimmer İsminde bir tib- Gılık mecmuasında neşredilen bir tedkikte tesbit edilmiştir. Bu genç bir harp dolayı- Balkanlarda Bütün Balkanlarda nüfus fevkalâde art- maktadır. Belgradda ahiren neşredilen bir | Bin umumi nüfusu 13,030,000 kişi idi. Tevfik Yükselen bir nutuk #öylemiş ve Halkevi relsi, İsmet İnönünün beyanna- mesini okumuştur. Halkevi önündeki Ata- türk heykeline çelenkler konmuştur. Şair Fazıl Kısakürek'in yeni vazifesi Değerli sanatkâr Necip Fazıl Kısakürek Yüksek Devlet Konservatuan Gârp edebi- yatı metinleri profesörlüğüne tayin edii- miştir. Necip Fazıl'ın şahsiyetine yakın bir | nisbet Made eden böyle bir kürsüye tayin edilmesini görmekle memnuniyetimizi kayd ia OBUR Zelzelelerin sebepleri İtalyanın en büyük rasathanesi Faenza'da| mek ve oynatmak suretile tesir yaptığını » Yedi sene evvel Yugoslavya-; Şevket Rado hesap etmeğe muvaffak olmuştur, Dünya- nın muhtelif memleketlerinde zölzeleler pağ- da ederek tesirini gösteren yeni seyyarolo Tİ İtalyan âlimi X, TE, XII v IV Roma rakam- iarı tefrik etmektedir. İleride bunlara İtal- düşünüyor. Bendandinin keşfi le 1844 senesinde Pran- #w heyetşinas Le Verrier'in Neptânü keşt- eyiemesindenberi heyete aid flmi esasinn altüat olmuştur. Çünkü o samadanberi gü- sındakl, mesafeyi muştur. Şöyle ki: (1) numaralı seyyare sekir milyar kilometre uzaktan güneşin et- rafında deyretmektedir. (II) numaralı say- yare ise on iki milyar kilometre uzakta dev- rini yapıyor. (ID numaralı seyyare dabi on sekiz mfüyar kilometre uzaktan dolaşı- yor, (IV) sumaralı seyyare ise güneşten tam otuz mülyar kilometre uzakta bulunuyor. Kürelarzın güneşten yüz elli milyon ve Nep- tünün de dört buçuk milyar kilometre uzak- ta bulunduğuna göre yeni seyyareler arsi- mızdan son derecede uzazla demektir, sile seferber edilerek bir avci alayına mua- rin doktor olarak verilmişti, Cephede yara- İananlardan çoğunun uzaktaki sargı ma- balline nakledilinceye kadar öldüğünü gö- rerek en mühim sargı ve ilâçları cephenin yanıbaşında bulundurmak Üzere ecza ara- Dası iend etmişti. Bu küçük araba siperlerde kolayca gezmektedir. Daba sonra bu icad İle iktifa etmeyip her azkerin ürerinde sargı ve pamuk ve bir miktar Külü ihtiva eden birer paket taşi- masi usulünü bulmuş ve kendi alayında bu- Du tatbik etaniştir. Bu usul sayesinde meo- ruhların hayatı kurtulduğu görüldüğünden evveli Alman ordusu ve daha sonra bütün dünya modern orduları ecza paketi usulü- nü kabul ve tatbik etmiştir. nüfus artıyor Yugodavyayı teşkil eden on eyaletin cüm- » iesinde tezayüd varan da en çok artan yer- ler Balkanlarda yani Bosna-Hersek ve 68- Bunların İtalyan bandıralı Tono vapurunun çarpış- masndan mütevelid davaya asliye dör- düncü ticarek mahkemesinde bakılmış, hibinin de bu hasam mukabil mahkemeye 1900 lira teminat yatırmasına, aksi tak- dirde vapura ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir. Amasya vapurunun sahibinin Çanakka- dede bulunduğu anlaşıldığından karar pos- ta ile kendisine tabliğ edilmiştir. Muşyyep müddet zarfında teminat yat rma Amasya vapuruna haciz konula- iBir motör kayboldu, aranıyor Hasan kaptanın idaresindeki Çalışkan | motörü, teğrinievvelin 28 sında 95 tonluk | demir hamulesile İstanbul lmanından Çanakkaleye hareket etmişti. O tarihtep itibaren ne molörden, ne de kaptanından hiç bir haber alınamamıştır. Mıntaka Ji- man reisliği, civar limanlara mobörün Aki- beti hakkında bir malümat mevcud olup olmadığını sormuşsa da müsbet biz habeğ A. Huxely ve iki kitap Harp başlayalıdanberi, henüz hâ- yatta olan muharrirler arasında hal kın en çok okuduğu (A. Huxely) ol ması o kadar müânidar bir hadisedir ki bunu anlayabilmek için bu ade mın eserlerini biraz dikkatle tedkik her halde bizde de alâka uyandırır zannediyorum. Bu romancı, ilim ve hârs ananeleri en yüksek olan bir âile ve muhitin direği olan (T. H. Huxely) öir. ve A. Huxely en evvel bu muhitin mah- ri, yüksek öemiyetin her hangi yeni modası, musiki, siyasiyat, hattâ ilmi- kelâm münakşaları bile görürsünü. Şahısların hemen hepsi hayattan alınmış hafifçe karikatür haline 80- kulmuştur. Romanın bu kısmıni an- lamak için okuyucu mutlak çok yük- sek bir hârse malik, ve yeni cereyan- lardan haberdar olmalıdır. Bunun yanındaki İnsani tarafı, aşk macera- ları, cinsi meseleler de eyni harika tür zihniyeti ile anlatılır. Tabli hep- ai gene ekseriyetle yüksek sınıf İng izlere, yani ilim, servet ve doğum aristokrasisine alddir. Muherririn, bu, hiç bir şeye inanmadığı devirdir. Hiç bir cereyan yahut imanı terviş etmez. Vazifesi biraz müstehzi ve çok kabiliyetli bir (Metteur en seöne) tik. ten ibarettir. Gösterdiği sahnelere O seyircilerle beraber güler. Bu ilk ro- manları İngiliz halk $abâkası oku- madı, bunlara mütefekkir zümrenin de mahdud bir kısmı alâka gösterdi. Fakat Amerikada ve bütün Avrupa- dm çak şöhret aldı. Banabir genç İngiliz muharriri bir gün: «(Aldous Hüxely) yi okuyamıyorum. Çünkü İngiliz aristokrat kadınların zinala- rından artık biktim usandım dedi. Hayata yaramaz bir çocuk gibi ber kan, hiç bir şeyi ciddi telâkki elmi- yen, bilhassa ciddi telâkki edenlerle alay eden bu sanatkâr günün birin- de birdenbire değişmeğe başladı. Bu tehavrül onda seyahatlerinden son- ra başlar, ve seyahat notlarını okur. sanız onâ en çok esir yapan memle- ketin (başka başka bakımdan) evve- Yâ Hindistan, sonra Amerika olduğu- nu anlarsınız. Hindistan onu hem düşündürmüş hem de onda İsyan uyandırmıştı, O Hindistana benden biraz evvel gitti, daha az kaldı ve kendi hesabına gör. mekten ziyade ona Hindislan göste rildi, Bundan dolâyı bu seyahatin intibalarının bir kısmı ile ben hiç de hemfikir değilim, Maamafih bunlar okumağa değer, ve onda bir Avru- palı sıfatile en kuvvetli aksülâmel uyandıran nokta kâyde şayandır. Bu seyahat notlarından bence en mâni darı; «Biz Avrupalılar kâfi materya- list değiliz - bütün derdimiz bu» cüm- lesidir. Yani Hindin bilhassa ruha fazla ehemmiyet vermesi, maddi hayatını tanzinde ihmali onun en çok sinirine dokunmuştur. Fakat ora- dan Amerikaya gidip de maddi ha- yatı en modern mânasile tanzim eden kuvvetli bir aksülmel ki onu Ameri- kalılar hükümlerinde haksız olmağa sevketmiştir. «Hep hareket ve gürük tö> bulduğu Amerika onu (mater. yalizm) den tamâmen ayırmıştır. Bu seyahatnamenin Sonundaki bası par- çaları mesi itibarile tercüme etmek bize belki bugünkü ÇA, Huxely) yi ikinci devrede yazdığı eserleri izah eder kanaatindeyim. «Seyahate çıktığım züman İnsan ların hayatı, hükümetleri, tahslileri, inandıkları şeyin ne olması lâzımgel- diğini bildiğime kanidim. İçtimal te- şekküllerin hangisi en iyi, cemiyetler hangi gaye İçin yaratıldığına dair kati fikirlerim vardı, İnsan hayatının her faaliyetine dair kanaatlerim var dı. Bugün bu kati kanaatlerin hiç bi- rine sahip değilim. Seyahate çıkma. dan evvel bana İnsan cinsi hakkında sorabileceğiniz her suale kolaylıkla verebileceğim bir cevâp vardı. Cahil bir adama elektrik ziyası nasıl hasl olur diye sorarsanız (düğmeye bas- makla) size daha tak. Yazan: terikidi, bu romanı okuyanlara tavdb ederim. Ayni mecmua muharriş HALİDE EDİB arial e oyle Güm dibe me ettiğini işittim. Eserin yanlış anla» nik bam malâmat verebilir. Fakat | #imaması için başına Günyol'un ie kidi konulursa iyi olur zannediyo. rum, Çünkü eseri (materyalizm) bir reklâm farzeden basit görüşlüleş oldu. Halbuki muharrir maberyallsğ bir ideolojinin tam tatbiki İle hasl olacak maskaralığı göstermek İstiyor, Bunu tâkip eden «Gâzenin körleri ismindeki eserinde açıktan açığa mü» harrir bugün rehber edindiği müş bet sırrılığı (mystisleme) gösteriyoz. Hem müsbet hem sırrı olmak bir te- zad gibi görünse de bunun tarihiş muhtelif nümuneleri görülüyor. Bis de en canlısı (Ahiler) teşkilâtı idi. (A. Huxely) nin en çok etrafında gürültü yapan son eserlerinden biri (Ends and Means), yani «Gayeler ve Vasıtalar» ismini taşır. Bu bir roman değil, bir cemiyet sistemidir. Şahıs, muhit, yaş ve sistemin kendi hariş felsefi görüşü olan bir fizik âlimine sorarsanız cehaletini tevazula itiraf eder. Der ki, elekirik hadisesi tasnif edilebilir, tarif edilebilir. Fakat elek» İriğin kendisi ne olduğunu anlatına- ler edinmek kolay değildir. «Ben bu seyahatte hayli şeyler kay- bettim, fakat onlara mukabil iki mühim ve yeni kanaat edindim: Dün- ya birçok muhtelif şeylerden teşek- kül eder; manevi kıymetler esas ola- rak doğrudur, lâzımdır ve muhafaza edilmelidir. «Gerçi bu iki fikrin medeniyet doğ- dir ki bazan yeni bir tecrübe netice sile bize gökten İnmiş gibi yeni ve mukaddes görünür. Sırf fikri ve ilmi bir muhakeme ve mantıkla iman et- mekle bütün kalbile, hissile, varlığı ile inanmak arasında çok fark var- dır. «Dünyanın muhtelif şeylerden te- şekkül ettiğini (1) Wk okumak öğ- rTendiğim gündenberi bilirdim. Fakat darbımeseller doğruluğunu tecrübe İle öğreninceye kadar sırf birer lâftan #barettir... 4... Seyahat insaniyette tenevvü ve başkalık hakkında ne kadar kuvvetli bir kanaat veriyorsa, insaniyetin bir- Uği hakkında da o kadar kuvvetli bir iman veriyor... Dinler, tavır ve ha- reket kaideleri, hükümet ve cemiyet şekilleri nihayetsiz başkalıklar göste- riyor, fakat bülün bunların arkasın. daki vahdeti de gösteriyor. İtiyad ve kanaat başkalıklarına rağmen ber nevi cemaatte bir olan esas kıymet- Bir memlekette sınıf ve asalet esaslarına verilen ehemmiye- tin, başka bir memlekette müfrit de- mokrasinin esas kıymetleri biraz de- ğiştirdiğini görürsünüz... Dünyanın bazı yerlerinde manevi kıymetler bü- tün ölçüleri atlamış, bazılarında ah- makçâa bir (materyalizm) in bütün kıymetleri inkâr ettiğini görürsünüz. ..... Seyyah zararaz mübalâğa ya Panları, bütün €sas kıymetleri inkâr edenlerden ayırd edebilir. Birincileri ne karşı müsamaha gösterebilir, fa kat ikincilerile anlaşmak inikânı yok- tur> İşte bu son cümlesile (A. Huxely)- nin sırf sanatkâr, sırf hayat seyirci. si devri kapanıyor, bütün insaniyete şamil olduğuna inandığı iyfik, gü gellik, akıl, ilim, iman kıymetlerini kendine mal edinmiş, onları müdafaa ve telkin etmeği maksad edinmiş bu- günkü (A. Huxely) meydana çıkıyor. Ve bügün İngiliz halk tabakasmın okuduğu eserler bunlardır. İkinei devreye «Yeni iyi dünya» ro- manile başlar. Bu roman hakkında (Yücel) isimli gençler mecmuasında (eayı numarasını hatırlamıyorum) birkaç ay evvel esaslı bir tenkid çıktı. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ tutulursa eser yeni bir dünya yarat mak zihniyetine istinad etmesi bak» mundan bana Hilmi Ziyanın Aşk Ah Yâkını hatırlatır. Bu eseri ayrıca Akşam okuyucularına tanıtacağım için bugün üstünde durmuiyacağım. Bugün en çok bahsedilen benüş intişar etmiş olan romanı «Birçok yazardan sonras İsmini taşıyor. Bar zı münekklidleri, yani münevver züm- renin bir kısmını şaşırtan bu roman A, Huxely'nin felsefesini en bâris şekilde anlatmağa çalişiyor. Yani (Ends and Means) de ortaya attığı hayat görüşünü ve onun cemaate tat bikini bir romanda gösleriyor. Demokrat memleketlerde halkın en çok satın aldığı iki siyasi eser de mâ. nidardır. Bunların biri İngiliz hükü- metinin neşrettiği «Meyil kitap; tır. Bu Kitap yeni çıktı ve İlk ayında yal- nız İngilterede yarım milyon nüsha sattı. Amerikada, İsveç lisanında, Al- mancada da en çok okunan bugün bu resmi eserdir. Beni resmi eserler az alâkadar ettiği için bunun hak- kında sarih bir fikrim yoktur. İkincisi bir Almanın yazdığı (Revolution of Nihilism) yani o«Nihilizm inklâbe ismi altındaki ve halis bir Almana yaraşacak ciddiyet ve ağırlıkla yazıl mış uzun eserdir. Muharririn ismi Hermann Rauschning'dir ve Danzig senasının eski rejsi, sosyal aRsyona Hst partisinin en nafiz Âzalarından- dı. Bu halis Prusyalı Alman eseri da- ha ziyade vatandaşları için yazmış, vaktile âzası olduğu nâzi partisinin Almanya ve dünya için nasıl bir teh- like teşkil ettiğini uanlatmağa çalış. mıştır. Bütün meşhur siyasi münek» kidler (Hitler) in (Kavgam) eseri kadar mazi Almanyasının ruhunu ağ» lattığım söylüyor. Ne kadar satıldı ğını bilmiyorum. Fakat birçok mec müa ve güzetede resmi yahut kitabı. nın bir tenkidi yahut hulâsası görüm düğü için iki yüz milyon İngilizce lisanda okuyan halkı tamamen sap. mış olduğu görünüyor. (Kavgam) eseri Türkçeye tercüme edilip basıldığı esmada bu kitabı ös tercüme etmek 'Türk okuyucularına tanıtmak faydalı olur zannındayım. Halide Edib (1) ük takes all borta So make & varla | darbı meseline İşaret ediyor. Sulh teklifinde bulunan iki hükümdar Leopold ve Wilneimine LEOPOLD. Birincisi Belçika kralı üçün, Yeopold- Gur ki diğer isimleri şunlardır: Philippe, Charles, Alberta, Melnard. Hubertus, Marie, Miguel. Kendisi, 1901 senesinde Brüksel şehrinde doğdu. Birinci Albert'in büyük oğludur. 1934 senesinde tahta geçti. 1928 senesinde İsveg- 4 prenses Astrid'le evlendiyse de, birlikte yaptıkları bir gezinti estnsında zevcesi oto» mobli kazasına kurban gitti, WİLHELMİNE Sulh mutavanatlarının ikincisi olan WW- Felemenk Mne'dir. Üçüncü Gulllaume'un İkinci sevoğs #i Emma'dan dünyaya gelmiş ve 1890 dg pederinin vefatı üzerine tahta a Evvelâ annesinin vasiliği altında sürdü. Onunla birlikte Avrupanın birçok hirlerinde dolaştı. 1898 da rüştü Tlân Bu münasebetle halk onun şerefine geniikler yaptı. Üç sene sonra (1901 de) Mecklenbourg « Behwerin düklerinden Henri ile evlendi, Bi za hükümdarın zevel olmak rolünü oyna mıştır. Bu izdivaçtan 1909 da Jullana Lowlse - Emma doğdu ve hanedan varisi du, Meşruti idareye rağmen kraliçe tinin de Armll , Hollandaya 194 binde bitara? bırakmış ve ine kendi melce vermiştir.