Sovyet Rusya Almanyaya bir milyon ton hububat verecek Bunun iki milyona iblâğ edilmesi mümkün olduğu bildiriliyor Diğer taraftan Sovyet hükümeti Souyet- Alman hududunu tahkim ederek burada asker tahşid ediyor Moskova 29 (A.A) — Havas: Mos- Kova'daki Alman iktisad heyetinin el- ,de ettiği ilk müsbet netice, iki aylık bir müddet içinde Almanya'ya bir mliyon tonluk hububat temin edecek bir anlaşma husule gelmiş olmasıdır. İ Ecnebi müşahitler, Sovyetler Birli- ğinin müşkülâta uğramadan bu bir milyon tonu iki milyona iblâğ edebile. ceğini, çünkü 1938 senesinde bilhassa İngiitere'ye ve Belçika'ya iki milyon tona yakın hububat ihraç ettiğini söy- lemektedirler. Fakat Sovyetler Birli- ği arzu etse dahi bu iki milyonâ bir milyon daha ilâve edip etmiyeceği meselesi hakkında kanaatler muhte- Miftir. Bazı kimselere göre dahili iaşe il 4âl edilmeden üç milyon tan hububat ihraç edilmesi de mümkündür. Fakat iyi haber alan mahfillerde 1939 rekol- tesi hakkında henüz lâzımgelen ma- lümat mevcud değildir. Harp halindeki TER tebaası nasıl görüşecekler. Birbirlerile harp halinde bulunan iki | memleket tebaasının alleri ve hususi işle- | ri için posta vasıtaşile mubaberede bulü- nup bulunamıyacakları İngilterede bir me- ele olmuştur. Hukukçular buna mâal olunamıyacağını iddla etmişlerdir. Bunla- ra karşı İngiltere Posta ve Telgraf Nezareti meselâ İngilterede bulunan bir adamın Almanyada bulunan bir adam ile velev kardeşi olsa dahi mektupla doğrudan doğ- ruya yahut bilvasıta muhaberede bulun- ması kanunen memnu olduğunu ân et- paiştir, Fakat bü kuru memnuiyet ihtiyacı tat- Sovyetlerin Almanlara iyi muamelesi Berlin 29 (A.A.) — Müsteşar Bohle, Sovyetler Birliğinden Almanya'ya dö- nen bahriyelilere ve Alman vatandaş- larına karşı Sovyet makamları tara- fından gösterilen samimi yardımdan dolayı Alman hükümetinin teşekkür- lerini Berlin'deki Sovyet elçisine bil- dirmiştir. Sovyet - Alman hududunda Cernauti 29 (A.A.) — Sovyet istih. kâm Kıtalarının Polonya'da yeni Al man - Sovyet hududu uzunluğunda tahkimat yapmağa devam ettiklerine dâir verilen haberler emin bir mem- bâdan teyid edilmektedir. Ayni mem- badan öğrenildiğine göre son zaman- larda Şarki Galiçya'da Kolombiya'nın arkasında Snatyn istikametinde mü- him mikdarda Sovyet kıtaları tahşid edilmekteldir. ci) min edemediğinden Nezaret resmen me- zun vasıtalar ile muhaberenin yapılabile- ceğini bildirmeğe mecbur olmuştur. Bu va- sıtalar da gazeteler olacaktır. Bu usule gö- re İngilterede bulunan bir âdam Alman- yada bulunan bir arkadaşına, ya kardeşi- me yahut ortağına bir şey bildirmek İs- terse bu gibi neşriyat için Ge almış olar dinde bir açı! zeteyi hitaraf memleketelr vi manyaya gönderecektir. Bu hareket düşman memleketi İle mu- haberede bulur mak cürmü sayılmıyncaktır. Kazan üniversitesinin 135 inci yıldönümü Kazan üniversitesinin tesisinin yüz otuz beşinci yıldönümü merasim ile kullanacaktır. betle bu & garip mal tenin tesisi Napolyonun Rusyayı isti tiği bir zsmana tesadüf eylediğinden ih- mal edilmiştir. Devlet merkerinden himaye görmediğin- den Avrupadan getirilen meşhur Âlimler buradaki cahil Rus asilzadegüni taraf) dan'hakaretle karşılanmışlardır. Ain yadan getirilen meşhur âlim profesör Stori knedisine «serseri muamelesi yapıldığın- dan bahislee Almanyadaki arkadaşlarına yazdığı mektuplarda daima şikâyet et- miştir. i Diğer Alman &limi Fuchsda kendi- #ine daima kaba ve sert muamele Ya- gpıldığından şikâyet etmiştir. Rus profe- gelecek ay fevkalâde Bu mi sörleri de ax tahkir gü arasını dünyanı lerinden bir Baki ve yeni Rusyanın bellibaşlı edip, âlim ve devlet adamları hep buradan ya- tişmiştir. Meselâ meşhur Rus şairi Puşkin Kazan Üniversitesinde profesör Fuchs'dan dera almıştır. Cihanın en büyük filozofla- rından biri sayılan Lef Tolstoy di Kas zan üniversilesinde tahsil etmiştir. Rus #kademi &zası, bellibaşlı riyaziyeciler, kim- yagerler ve kâşliler hep burada yetişmiş- tir, Lenin bile burada okumuştur. Şecerei Türkü Lâtin lsanında ilk tahlil eden Kazan üniversitesi Türk profesörle- rinden İshak Halefi oğlu Ibrahimdir. Kazan üniversilesi bunu 1575 senesinde kendisi tabettirmiştir. Yunan büyük elçisinin evvelki gün Relsicümhur tarafından kabul edilerek itimadnamesin: saftaki gözlüklü zat) sırada görünüyor. e ———— m — kk m Polonyada müsadereler başlıyor Londra 29 (A.A.) — Alman radyo- sunun bildirdiğine göre Alman yük- $ek kumanda heyeti, işgal edilen Po- Aonya arazisinde tatbik edilecek mü- $adere usulleri hakkında bir kararma» me neşretmiştir. Bu hususta fazla #alsllât alınamamıştır, takdim ettiğini Çankaya köşküne girerken milli maişi Yukarıda sefir (ön arı dinlediği yazmıştık. Romanya kralı, Romanyanin Ankara sefirini kabul etti Bükreş 29 — Romanyanın Ankara sefiri B. Stoyka gelir gelmez kral ta- rafından kabul edilmiştir. Parti nahiye kongreleri Parti nahiye kongrelerine $ ikinciteşrin cumartesi günü başlanacak ve 19 ikinei« teşrin pazar günü nihayet verilecektir, Taş kesilen bir şehir 200 bin nüfuslu Strasburg şehrinde bugün canlı hiç bir mahlük yoktur Çarşılardaki mağazalar, ticarethaneler, mükellef oteller, içleri eşya dolu metrük nr Masallarda anlatıyorlar, Bir sey- yah bilmediği bir memlekette gider- ken önüne büyük bir şehir çıkmış, şehre girmiş. Her tarafta geniş s0- kaklar, büyük binalar, saraylar, çar- $lar, pazarlar görmüş. Saatlerce bunların arasında gezmiş, fakat hiç bir tarafta bir insana, canlı bir mah- lüka rasgelmemiş. Sanki herkes taş kesilmiş... Bugün Fransada bu tarzda bir şe- hir vardır: Strasburg şehri... Stras- burg tamam hudutta, Rhin nehri sahilindedir. Nehrin diğer tarafı Al man toprağıdır, Şehir harp sahasın- da olduğundan seferberlik ilân edi- lr edilmez Fransa hükümeti bura- sının boşaltılmasını emretmiştir. Şe- hir üç gün içinde acele boşaltılmış, nüfusu Fransanın garp tarafma nak- ledilmiştir, 8Strasburg 200 bin nüfuslu büyük bir şehirdir, Geniş caddeleri, mey- danları, muazzam binaları vardır. Şimdi bunlar kâmilen boştur, Çarşı- lardaki mağazalar, ticarelhaneler, içleri eşya dolu, metruk duruyor. Dükkânlardaki, : evlerdeki (o eşyayı nakletmeğe zaman müsait olmadı. gından herkes ancak en lüzumlu eş- yasını almış ve evini, dükkânını ki- Hitliyerek derhal yola çıkmıştır. Geçen hafta Fransa cephesini; en ileri hatlara kadar gezen yazeteciler Strasburg şehrine de uğramışlardır. Bir Fransız gazetecisi gördüklerini şu suretle anlatıyor: Bindiğimiz otomobil uzun müddet kırlar arasında gittikten sonra niha- yet büyük bir şehre, Strasburga va- sıl oldu. Muhafız müfrezeye vesika» larımızı göstererek şehre (o girdik. Ortalıkta hiçbir hayat eseri yoktu. Bacalar tütmüyordu. Her tarafta ka- pılar, pencereler sımsıkı kapalı idi, Sokaklarda ne bir insan, ne başka bir canlı mahlük görünüyordu... Kenar mahalleleri geçerek şehrin merkezine doğru yaklaştıkça bu bom boş şehrin üzerimizdeki garip tesiri bir kat daha artıyordu. Birbirini ta. kip eden caddeler tek ve tenha idi. Fakat dükkân camekânları eşya ile dolu duruyordu. İşte bir elbise ma- gazası... Camekânlardaki, üzerlerine paltolar, kostümler giydirilmiş man- kenler sanki bu hareketsizliğe hay- Tütün mahsulü Taşovada mahsulün miktari ve son vaziyeti Erbaa (Akşam) — Taşova (Tokat Niksar, Erbaa) mınlakalarında yeşil tahriri bitmiştir, Umumi tahmine göre Tokat (dört yüz bin) Niksar (altı yüz bin) Erbaa mahsulü (bir milyon sekiz yüz bin) kiloya baliğ olmaktadır. Evvelce de yazdığım gibi her üç mınlakada tütünlerin meşvünemea vaziyetleri havaların mutedil ve yağ» müurlu gitmesi hasebile gayet iyidir. Yalnız Tokatta idrak edilen mahsu- lün kısmı mühimmi gayri tabii ola- rak büyümüş ve işe yaramaz bir hale gelmiştir. Niksarda ve Erbaa da bu hal yoktur. Deranbar devresine üç ay kadar bir zaman vardır. Her yıl olduğu gibi bü sene de inhisarların daha faal ve müstahsil için daha memnuniyet bahş bir şekilde nazumlık rolünü ifa etmesi kuvvetle beklenir, Üç gündenberi tülün müstahsille- rine Ziraat bankası avans vermeğe başlamıştır. Kızılcahamamda yeni okullar Kızlcahamam (Akşam) — Kız. cahamamda Cümhuriyet bayramı münasebetile 29 köy okulunun açılış resmi yapılmıştır, Gazete ranhabirlerinin otomobilleri şehrin ıssız sokaklarından geçiyor retle bakıyorlar... Yanında başka bir | mağazanın camekânında mobiiyeler, kanapeler, koltuklar görünüyor. | Tramvay rayalrı pas tulmağa baş- lamış. Sokaklarda ne bir tramvay, ne bir araba var... Sanki esrarengiz bir kuvvet birdenbire bu büyük ş© hirde hayatı durdurmuş. Stras- burgu gezerken kendimi Napoli ci- varındaki Pompei şehrinde zannet- tim, Asırlarca evvel lâvlarin altında kalan bu şehir son senelerde meyda- na çikarıldı. Evler, binalar hep duru- yor. Fakat içlerinde canlı hiçbir maklük yok. Strasburg'da bunun gi- bi, sanki herkes birdenbire taş kesil. miş... Sirasburga yalnız hergün küçük bir bekçi müfrezesi giriyor, bisikletle şehrin bütün sokaklarını gezip tef- tiş ediyor. Biz şehre girdiğimiz za- İ man bekçiler teftişlerini bitirerek oturdukları yere çekilmişlerdi. Bu- nun için sokaklarda hiç kimseye te- sadüf etmedik. Otomobillerimiz Rhin nehri sahi. lindeki köprü başına kadar geldı, arabalardan indik. Durmalan yağan yağmurun altında köprüye doğru ilerledik. Strasburgu Almanyaya, kar- şi sahildeki Kehi şehrine . bağlayan köprü kum çuvalları, telörgülerle kapatılmıştı. Dürbinlerimizle bak- tık; Almanların da kendi taraflarını bu suretle kapatmış olduklarını gör- dük. İki taraf da köprüyü berhava etmeğe kıyamamıştı Ayaklarımızın altında Rhin | nin san bir renk alan çamurlu su- Yarı akıyor. Karşı sahilde Almanların istihkâmları tâ uzaklarda (İsviçre toprakları görünüyor. Oralarda da büyük bir sükünet hüküm sürüyor... Bir müddet bu sakin manzaraya bâktik, sonra döndük, geride kalan otomobillerimiza bindik Otomobii- ler tekrar şehrin issiz sokaklarına girdi... GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Tarihteki ve şimdiki CUMHURİYETLER Dün Cümhuriyet bayramıydı. 1 Cümhuriyet sözü ve mefhumu eski de- | virlerde de vardı. Fakat başka türlü te- şekkülleri ifade ederdi. Şimdi, Cümhuriyet demek umumun alâkadar olduğu şeylerde umumun reyi olan bir Devlet sistemidir. Halbuki Roma ve eski Yunan Cümhuriyet- lerinde Devlet küçük bir ekaliyetin elin- deydi. Bunların etrafında hür fakat ida- reye iştirak etmeyen bir sınıfla köleler vardı. «Cümhuriyete sözü «Devlet. mânasina da kullanılırdı. Napolyon Bonapartırı bas- tırdığı paralar üzerinde «Fransa Cümhu- riyeti - imparator Napolyon. sözü yazi- ydı. Lehistanda da başında kral olan biz Cümhuriyet (tipi görülmüştür. Kralın muayyen bir sınıf tarafından seçilmiş öl- ması bu tesmiye tarzına yol açmıştır. Cümhuriyet adını mutlak surette almı- yan devletler, hükümdarın saltanatı şah- sinda topladığı, bu hakkın kendisine Al- lahın iradesile verildiğini iddia ettiği dev- letlerdir. Bizde de padişahlar «Allahın yer- yüzünde gölgesi» sayılırlardı. Saltanatlar- da Devlet relsi irsiyet şeklile başa gelir, Cümhüriyetlerde seçilir. Başlıca farik va- #1 budur. Saltanat halkın fevkinde bir Devlet, Cümhuriyet ise halkin - yahud yu- karıki misallerde gördüğümüz gibi - bir zümrenin deyetidir. Hakiki Cümhuriyet ancak ferglerin siyasi hakkı tanındığı za- man mümkün olmuştur. Yeni mâinadaki Cümhuriyetler, Amerikanın istiklâl beyan- nümesile, sonra da 1749 tarihinde büyük Fransız ihtilâlile tanınmıştır. Perdler bu haklarını hükümdarlara karşı yaptıkları isyan sayesinde elde etmişlerdir. Cümhuriyet şekilleri arasında bizimkine Tenzemiyen bir federatif şekli vardır. Fe- deretif Cümhurtyetlerde federasyona da- NR idarelerinin her şubesinde tam bir istiklâli haizdirler, An- cak heyeti umumiyeyi alâkadar eden hu- suslarda müşterek ve müntehab heyetin ve telsin iktidarı dahiline girerler. Ame- rika Birleşik hükümetleri bu kabildir. İs- viçre de öyledir. Pransa, Türkiye gibi merkeziyetçi Cüm- huriyetle idare olunur. Fakat Fransada Reisicümhur kongre halinde birleşen me- busan ve âyan tarafından yedi senelik bir devre için intihab olunur. Bizde Ret- sicümhur Büyük Millet Meclisi tarafından ve bu meslisin Azası içinden dört sene için seçilir. Meclis her hangi bir sebeple fes- hedilirse yeni meclis yine kendi içinden Cümburrelsi seçer. Bizde âyan olmadığı için veto hakkı Devlet reisine verilmiştir. Adanada trahomlu talebe için ayrı bir mektep açıldı Adana (Hususi) — Adana, trahom hastalığının çok olduğu bir mıntaka- dır, Bu münasebetle un'umi yerler- de, bilhassa mekteplerde esaslı teğd- birler almak lüzumu görülmüştür, Bu yıl Adanada bütün trahomlu talebeler ayrılmış ve bunlar için hu- #usi trahomlu mektepler oçumışlır. Bu mekteplerde her gün muntaza man tedavi yanlmakta ve burada iyi olanlar birer ikişer trahomsuz mekteplere naklol'lmekedir, Trahomlu okullar sıhhat müdür. lüğünün daimi kontrolü altında bu- sunmaktadır, Trahomlu talebenin mevcudu bin iki yüz kadardır.