AKŞAMDAN AKŞAMA Mızmız harp Radyoyu dinliyen arkadaşımız, elk leri cebinde, iki yana aheste aheste sallanarak, heyecansız, helecansız içeri girdi, Yüzüne baktık; — E? — Hiç, — Nasıl hiç?... Radyoyu dinlemedi- niz mi? — Dinledim amma, birşey yok... *. Birkaç gün evvel, dünya matbuatı iri puntolarla «Alman büyük taarru- zu başlıyor!» diye manşetler yapıyor- du, Gene arkası çıkmadı. Cihan har- bi denilen büyük hadise, golf partisi gibi Warndt ormanı etrafında cere- yan ediyor. Fransızlar ve İngilizler, bu harbin üç sene süreceğini ilân ediyorlardı. Bu şeraitte otuz sene de devam etse kime ne? Yavaş yavaş manşetler üç Sütun başlığa, üç sütunlar çift, hattâ, tek süluna ineceğe benzer. Yalnız ro- manların' değil, haberlerin de tefri- kası oluyor. Meselâ yıllardanberi, şu basmakalıp serlâvha sütunları isgal eder; «Filistinde vaziyete, raya bomba atmışlar; müftü kaçmış, çeteciler kovalamış; İngiliz polisleri Hayfada silâh toplamış; yahudiler bir konferans akdini kabul etmemişler. Yeniden muhacir gelmesi olamazmış. Bir bomba daha patlamış... Arapların üzerinde silâh bulunmuş... Yahudi tedhişçilerden biri kurşuna dizilmi Bir bomba daha... İlh, ilh, ilh.. Bir bomba daha... Ve bütün bunlar, o ezeli ve ebedi «Pilistinde vaziyet» başlığı altında... Can sıkıcı! Yeknasak!... Artık okuna- maz halde!... Havadislerin o tarafına geldin miydi, atla, geç... Ben böyle ya- pıyordum; eminim karilerin ekeerisi | « belki de yahudi yahud arap olmi- | yanlar - hep ayni suretle hareket edi- yorlardı. Başka bir havadis tefrikası: «Uzak Şarkta harp» Çinliler U - Pey - Fu kasabasını İs- tirdad etmişler... Japon Kabinesi top- lanmış... Su bendleri taşarak üç kol- ordu ve otuz köy sel altında kalmış ve 78,009 kişi boğulmuş... | Hiç olmazsa rakam müdhiş... İnsan okuyacak olursa; «— Breh, breh, breh... Karınca gibi | yahu.» diye söyleniyor. | Mesafenin ouzaklığına (o rağmen, Uzak Şark hadiselerinin çok duha ehemmiyetli bir hikâyesi var... Hal buki Avrupa harbi, öyle bir fakrüd- deme mübtelâ ki, kimsenin burnu ka- namıyor: sWarndt ormanının üzerinde üç düşman tayyaresi daha uçmuştur.. | Hitler, sulh taarruzundan sonra ta- | arruz taarruzu yapacağını söylemiş- tir.. Fakat hareketsizlik taarruzunda İki taraf da sebat etmektedir.» Muhakkak ki izam ediyoruz! İri puntolara hiç hacet yok... 1939 cihan harbinin yeri, ler» sütunudur. «Harici küçük hâber- (Vâ-Nü) asanaaaaanuz sase sas Karısının parmaklarını destere ile kesti Kulakazda Dutdibinde oturan Fethi ka- rislle kavga etmiş ve kadının parmakla- rını teslere İle kestikten sonra dayak ata- rak her tarafını çürük içinde bırakmıştır. Yaralı kadın hastaneye kaldırılmıştır. Lodos fırtınası hafifledi Ahırkapı, Kumkapı önlerinde bir kaç yelkenli karaya motör ve bir yelkenli parçalandı . ğe : düştü, bir Evvelki gece başlıyan şiddetli lodos fır- tanası dün öğleden sonra hafiflemiştir. Maamafih hava elin lodostur ve deniz dalgalıdır. Marmarada vapurlar güçlükle #efer yapabiliyorlar. Evvelki geceki fırtına esasında köprü- nür, Galata cihetinde ve tamam rihli- mın önünde 35 tonluk Hüdaverdi adlı bir geminin battığını yazmıştık. Geminin di- rekleri görülmektedir. Yelkenli Pındıklıda demirli iken fırtına kopmuş, biraz sonra demirini taramağa başlamıştır. Yelkenli süratle sürüklenerek Galata o rıhtımına bağli vapurlardan birine bindirmiş, tekne- sinden yaralanmıştır. Dalga ile de Kadıköy İskelesine bindiren Hüdarcrdi biraz sonra bakmuştır. İçindeki iki tayfa kurtarılmıştır. Bundan başka Kumkapı ve Yenikapı #ahillerinde de birçok yelkenliler karaya düşmüşlerdir. Samatya, Yenikapı ve Kum- kapıda son zamanlarda yapılan küçük dalgakıranlar yalkenlileri muhafaza ede- memişlerdir. Dalgalar sahilde bir çok yaz- Uk gazinoları da yıkmış, sahil tahta par- çalarile dolmuştur. Evvelki gece limanda Vestia vapuruna yük vermekte olan mavna, dalgaların te- sirile batenış, mürettebatı güçlükle kurta- rılabilmiştir. Alurkapı açıklarında İhsan- hüda isminde bir yelkenli ile odun yüklü bir motör karaya düşerek parçalanmıştır. Bebek önünde iskele başında demirli Galata rıhtimı önünde batan yelkenli düşmüştür, Sayarano demirini taradığı i bulunan Savarona yatı evvelki geceki fır- esnada koyda bulunan B. Sezal Kocakur- da ald bir kotraya da çarpmış, hasara uğ- ralmıştır, Kotra sahibi, keyfiyeti protesto etmiştir. Yat kurtarılmıştır. İnsanca za- yiat olmamıştır. 5 milyon liralık istikraz Ay başında 250 bin lira daha almacak İstanbul Belediyesi, Belediyeler bankasın- dan 5 milyon liralık bir istikraz yapmıştı Bu paranın şimdiye kadar dokuz yüz bin lirası alınmıştır. Iki yüz elli bin lirası da bir teşrinisanide alınacaktır. Mütebaki pa- ru da, ceste caste Istanbul Belodiyesine ve- rilecektir. Bu paranın üç milyon İlrası ile Eminönü - Unkapanı arasındaki istimlâk işleri halledilecektir. İstimlâk edilen binalar yıktırıldıktan #0- ra meydana çıkacak arsalar Satıla, i 5 milyon liralık istikrazın 300 bin lirası Mi- sırçarşısının İstimlâkine tahsis edilmiştir. 1 milyon Jira ile otobüs satın alınacaktı. Avrupadaki harb dolayısile otobüs satın alhaması şimdilik tehir edilmiştir. $ milyon liradan geriye kalan para ekmek ve süt fabrikalarına tahsis edilecektir. . Galata cinayeti Ölen adamın hüviyeti anla- şıldı, katil aranıyor Evvelki gece Galatada cadde üzerinde yaralı olârak bulunan ve hastaneye götü- rülürken ölen adamın dikimhans işçilerin- den yirmi beş yaşlarında Ali olduğu anla- sılmıştar, 5 Bu esrarlı cinayet etrafında müddeiumu- milik dün de tahkikata devâm etmiş fakat olnayetin kimler tarafından ve nasıl işlen- diği anlaşılamamıştır. Otopsi neticesinde Alinin, vücudündeki bıçak yaralarından öldüğü anlaşıldığından cesedi gömülmüş- tür, Tahkikat devam ediyor. Muallimlerin barem cedveli Dünkü gazetelerden bazıları, muallim- lere ald barem cedvelinin tadil edildiğini, ve muallimlerin teşrinisani maaşlarının hareme göre verilmiyeceğini yazmışsa da bu haber, doğru değildir. Şehrimiz ilkmek- tep muallimleri ve hususi muhasebe me- murları işin hazirlanan baram cedvelleri tasdik edilerek dün Belediyeye gönderil- miştir. Bu gibi Devlet memurlarının teğ- rinisani maaşları da çarşamba gününden itibaren yeni barem cedveli (erinden ve- rilecektir. Kaynar suyla haşlandı Bahçekapıda Sina mahallesinde 14 yı şında Neçdet evinin balkonunda durur- ken aynı evin üst katında oturan Kiraci- lar yukarıdan aşağı bir teneke kaynar sa dükmüşler, kızcağızın her tarafı haşlan- mıştar. Ba MEKTEBİ ALİSi Karilerimizin mektubları Kadıköyün ecnebiler üzerinde bıraktığı intiba Güzlepede Etemefenâ! sokağında 17 numarada sakin Amerikan Kolleci mo- #unlarındah İffet Tandoğan Kadıköy Belediyesinin ihmallerinden bahsedi- yor: sHaydarpaşada eşya boşaltan ecnebi vapurlarının mürettebatı Kadıköy san- dal iskelesindeki helâdan ve iskele kar- #isindaki sira sıra lâğımlardan duyduk- ları intiba çok fena şekilde biribirleri- ne naklediyorlardı. Kulak misafiri ol- dum. Hu şebrin sakini olduğum için yüzün kızardı. Bu misafirlerin memle- ketimizden pek fena düşüncelerle ay rlacağını teessürle bildiririm. hsaniyelilerin bir ricası Üsküdar İhsaniye sulh mahkemesi önündeki sokaktan aşağıya ineeek olur- sanız «Çeşme sokağı» denilen yarin 30 metrelik mahalli söllerden pek hurap bir halde olduğu görülür. Ötesi, berisi oyulmuştur ve çukurlardan geçilmesi pek müşküldür. Üsküdar kaymakamının yollar için himmeti mevcut; bü cihet gayri kabili inkâr! Çalıştı ve birçok yerleri yaplır- dı. Her nasılsa unutulmuş ve çirkin bir halde kalmış olan Çeşme sokağının da yaptırılmasını makamlarından rica ede riz Tmsaniyede oturan Cemal Naam 9 Annesinin elmaslarını çalan çocuk muhakeme ediliyor Necdet adında 14 yaşında bir çocuk eyin- den annesinin altın yüzük, bilezik gibi kıy- metli eşyasını çalıp kaçmış, yapılan müra- caat üzerine yakalanmıştır. Necdet ifade» sinde bu eşyayı Sırrı adında birine verip bir mikdar paşa aldığını ve bir de bisiklet kiraladığını, aldığı paraları da sinemada sarfettiğini söylemiştir. Dün Necdetle Sirri Sultanahmed birinci sulh coza mahkemesinde muhakeme altına alınmuşlar. Necdet suçunu Yukarda yazıi- dığı şekilde itiraf, Sırrı inkâr etmiştir. Şa- hidlerin çağırılması için muhakeme buşka güne bırakılmıştır. —— Amca ve tina esnasında demirin! tarıyarak karaya | üzel sanatlar!... Piyasada âni teftişler İhtikârla mücadele işine hız verildi İhtikârla mücadeleye yeniden hız veril- miştir. Dün, bir kontrol heyeti, şehirde muhfelif ticarethane ve sataş yerlerinde Âni teftişler yapmışlardır, Kontrol heyeti, teftiş yaptığı her mürsesede stok mâl he- #aplarını, konşimentoları, satış fiatlerini götden geçirmiştir. Bu ânl teftişler devam edreektir Ticaret odasının bir tebliği Ticaret ve sanayi odası relsliğinden; Pi- yasa eedvelimizde bazı flatlerin intişarı bunların ihtikârla mücadele komisyonunca kabul ve tasvib edilmiş olduğuna delâlet etmez. Tüccarımızı cezayı müstelrim ola- cak hatalardan korumak için #ebliğ olunur, Magellanos vapırı Davacıların aralarında an- laştıkları söyleniyor Bir müddet evvel Çanakkale boğazında İtalyan bandıralı Kapopino vapuruna çar- Pıp batıran ve İstanbul ikinel ticaret mah- kemesi kararile burada ihtiyati haciz nlta- na alınan Magellanes vapurunu teslim pl- mak üzere İspanyadan iki kişilik bir heyet gelmiştir, Heyet henüz mahkemeye müru- calis Dulunumamışlır. Vapur üzerinde ih- tiyati haciz kararı bulunduğundan her iki taraf mabkeme huzurunda anlaşıp uyuş- tuklarını söylectedikleri takdirde vapurun bu heyete teslimine kanunen imkân yok- tur. Fakat davacı tarafların hariçte uyug- tukları söylenmektedir. Dokuma standardizasyonu projesi Ticaret odasının hazırladığı dokuma standardizasyonu projesi ikmal edilmiştir. Dün, öğleden evvel, ticaret odası idare he- yeti toplanarak projeyi gözden geçirmiş ve oje, yerli mensucatın en e asparisini, atki nis- yin etmektedir. Önümüzcaki perşembe günü oda meclisi toplanarak projeyi tedkik edecektir. Mec- lis de projeyi tasdik ettikten sonra keyfiyet Hân edilecek. projenin tatbiki için ilân ta- rihinden itibaren bir ay müddet verilecek- tir. , # Yeşildirekle Fatma kalaysız teneere- de pişirdiği yemekten yemiş ve zehirlenmiş-) tir. Patma hastaneye kaldırılmıştır. SOHBET i Denilebilir ki... | 1eDili ı EBEDİ HAKİKATLER. — Insan oğlunun birtakım (ebedi hakikatleri bulunduğu inkâr edilemez: doğar, ölür, acıkır çağlar, güler, cinsi temadt ettirmek arzusunu duyar, müteces- sistir, tabiati olduğu gibi kabul et meyip ona hâkim olmağa, hiç olmaz- sa, onu anlamağa çalışır, tabiatien üstün kuvvetler tasavvur eder, V. 8 Bu vasıfları çoğu insanla hayvan arasında müşterektir ama bazıları yalnız insan oğlunda görülür. Sanatin zaman ve mekâna göre de- | Hişen hakikatlere itibar etmeyip yal- nız © ebedi hakikatlere bağlanması- | mı, insanın zevahiri alından o hiç değişmiyen, daima bir olan özü ara- | masını istiyenler vardır. Böyle düşü- hen kimseler kendilerinin görünüş lere esir olmadıklarına, bekasız şey- lere aldanmadıklarına kaniğdirler, Terâkkiye itikadın batıl olduğunu da onlar icad etmişerdir: madem ki in- sanın özü değişmiyor, o hâlde terak- kiden nasıl bahsolunabilir? Bu iddianın fikir sahasında müdâ- faası belki kabildir; fakat sanat için yanlış, hattâ tehlikeli olduğu da muhakkaktır. o Thöophile Gautier: «Benim için harici âlem mevcuddur» dermiş; bu söz sadece bir boutade değildir, her sanatkâr bunu içinden duyar; bunu duymiyanın sanatkâr ok mıyacağımı iddia edebiliriz. Çünkü sanatkâr hakikatleri keşfetmekle, sez- mekle, kavramakla kalmayıp onlara bir şekil veren adamdır; duyduklarını ifade için zaman ve mekâna tabiğ, değişen şeylerden istifade eder, Re- sim çizer, şiir söyler, heykel yapar; bütün bunlar zamana ve mekâna şid- detle bağlı olan şeylerdir. Değişmesi kabildir diye afra, yani şiirin mad- desine ehemmiyet vermiyecek bir şair tasavvur edilebilir mi? İnsanın neşe- sini veya istirabını söylüyor; fakat İ ebedi olan sadece insanın neşe ve is- tirab duyar bir varlık olduğudur, bu hakikatin ifadesi, şekli ise her zaman ve her mekânda bir değildir. «Ebedi olmıyan bütün bu şeylerin ne kıymeti olabilir?» diyen Leconte de Lisle, hiç şüphesiz ne dediğini pek bilmiyordu; çünkü bu hükikat'i ifade eden mıs- rağı,tahavvüle tabiğ bir dilde, nisbi olan kaidelere uyarak söylenilmiştir: e mısrağ ebedi değildir kadim değil- dir, o hâlde şair için onun bir kıymeti olmaması icab eder. Bir sanatkâr için «serinin bir kıymeti olmamasına im- kân verilebilir mi? Leconte de Lisle şiir yazmakla, sanatte bir cereyan aç- makla, nazariyeler kurmakla o mıs- rağındaki iddiaya kendinin de inan- madığını isbat etmiştir, Ebedi hakikatlere iktifa * edecek | adam kendini hareketsizliğe, hattâ düşünmemeğe mahküm etmiş olur, Sanati, tefekkürü, ilmi, insan hayatı. nın her faaliyetini mümkün kılan şey, © fani denilen hakikatlere itibar et- mektir. nr ŞÜPHE. — Hüseyin Baha, Sedad Cemil'in romanlarını şüphesiz ki çok beğenir, © muharririn osanatine hayrandır, bu hayranlığına başkala- rını iştirak ettirmeğe çalışmıştır, Fa- kad Sedad Cemil'in yeni romanından bahsederken: o cArtık eski kuvvetini kaybetmiş, bu seferki kilabını hiç beğenmedim. İhtiyarlamış, yaratma Nurullah Ataç l (Devamı 5 inci sahifede) — Güzel sanatlar akademisi büyü- yormuş dediler de pek sevindim bay Amca... ... Çalışkanlığı rahmetli babasına benziyor. O da gençliğinde çok çalış- kan ve ateşli idi... dan, servi gölgelerinden, sebli köşe- | w. Pükat sonraları cami avluların- | lerinden ayrılmaz oldu idil... ... Buda büyüsün de meydana çık- sin, bakalım ne işler yapacak?,.. | B. A — Bayramdan bayrama şeh- | rin süslenmesine nezaret etse yine kârdır bayımı...