ir Fikret Ferdi otomobilde tatlı bir hülyaya dalmıştı. Yarım saat sonra Selmayı göts- cekti, «Dağ dağa kavuşmaz insan insansa kavuşur,» derlerdi ya... Işte gn beş senelik © bir ayrılıktan sonra Fikcet tekrar Selma Selma henüz çocukluktan sayrılıyor, Kidik ağbi Biriyordn: PİKFE du pek kü çüktü. Yanyana iki evde oturuyorlardı. Bahçele- ini ayıran alçak çitin önünde buluşurlar, © bazen mehtaplı gecelerde yanyana kırlar. i da gezerlerdi, Aralarında düsyanın belki en saf, en temiz aşkı başlamıştı. Selma lüle lüle saçlı iri siyah gözlü bir kızdı. Çok utangaçtı. Gayet ince ruhlu idi. Fikcet Ferdinin o zamanlar keman çalma- gn büyük bir hevesi vardı, Hep eski, şairane parçalar çalardı. Fikret açık penceresinin Önünde keman çalarken Selma balkonun- da saatlerce onu dinlerdi. Bir aralık geç © ka, yaşı pek küçük olmasına rağmen » Çok zengin bir kısmet çıkmıştı. Annesi da“ bası onu bu zengin adamla evlendirmeği pek etine Lâkin Selma: Allah göstermesin!.. Ben parası var di- ye v duba gibi adamla evlenir miyim? — Ölürüm de buna razı olmam. Para insanı mesvd eder mi?.. Saadetle parapin he alâ- kası var? derdi. Hakikaten o vakitler Selma aşktan, gür- den; musikiden başka birşey düşünmezili, Aradan seneler geçtikten sonra bile Pik - - ret Ferdi Selmayı hatırladıkça he ken- dine: «Ne bambaşka bir kızdı... uzak» Şimdi Fikret Ferdi otomobilde Selmanın pek sevdiği eski, ağır bir valsi çalı- yordu. Gözünün önünde o eski gün“ Jer tamamile canlanmaştı., Mel yan» yana oturdukları büyük çamın allı. Derede sandalla gezintiler. Karanlık bahçe önünde buluştukları alçak çit... Fikret Ferdi bunlara dalı birdenbi Te otomobil büyük bir otelin önünde dur. © — du. İşte Fikret bu otelde verilen bu geceki baloda Selmayı görecekti. Içeri girdi. He- yecan içinde idi. Gözlerle etrafta Selma- yı arıyordu. Fakat onu bir türlü bulamı- İmeinena henüz baloya gelmemiş miy- öle bir kere görse neler neler söyliyecek- ti. Vakıâ Fikret Ferdi Selmadan sonra bir giirle dolu, Selma kadar maddi düşünceler- den uzak bir insana ras gelmemişti. Birden- bire omuzuna bir el dokundu. Dönüp bak tı. Tanıdığı ve hürmet ettiği bir kadın. Gülerek Fikretin pilini sıkarken; » Geliniz dedi, sizi eski dostlarınızın ya» mına götüreyim. Sâlonun köşesine doğru ilerlediler, Orü- da son derece böyalı, gayet çK giyinmiş bir kadın oturuyordu. Lâkin aşırı derecede buyalı olması pek dikkate çarpıyordu. Fik- — Tet Perdi birdenbire heyecanla ürperdi, Bu © boyalı kadın Selma muydı?.. Öyle ya, Bel Ma uzun kırmızı tırmaklı parmakları âra- ir ğ sından sigarasını tablanın kenarına birak» tı. Elini Fikret Ferdiye uzatırken; — Aman bu güzel bir tesadüf oldu... 3e- ya sonra karşılaşmak. Otursana Pik. yeti... Fikret, Selmanın tam yanına oturdu. Gü- gel, fakat çok ağır bir koku genzini doldur. muştu. Hayret içinde idi. O on beş sene ey- © velki boyasız, tabii güzelliği ile gözleri ken- disine çeken, utangaç tavırlı genç kızla şim- — diki bu çok boyalı, gayet serbes tavırlı, bu- ram buram sigara dumanların tüküren © kadın arasında ne büyük bir fark vardı. Şimdi Selmanın on beş sene evvel kşa- “ disine söylediği bir sozünü hatırlıyordu. O ovakitler Selma çok boyalı kadınları hiş sevmez: — Ben hayatımda hiç boyanmıyacağım!, derdi. Halbuki şimdi?. Fikret Ferdi ona baktıkça gözlerine inanamıyordu. Vaktile Bölmanın ne güzel, sarı ince kaşları vardı. Ferdi de onun kaşlarını çök beğenirdi. Şim- di Selma bu kaşları kökünden o kezmişte. Bunların yerine uçları yukarıya doğlü kiv- rık, yüzünü şeytana benzeten, kalemle ya- Tefrika No. 98 dancı kaşlar çekmişti, Genç kızlığında Selma sigara için kadın- lardan âdeta nefret ederdi, — Kadına sigara yakışır mı? Allah ver mesin! derd. Hattâ bir gün Pikret Ferdi ona zorla hir sigara içirimeğe kalkışmıştı: O zaman Sel- manın boğazına sigaranın dumanı kaçmış, gözlerinden yaşlar boşanmış. kaldırıp si- Karayı atmıştı. Halbuki şimdi püfür püfür sigara içiyor- du. Selma ile Fizret Ferdi konuşurlarken köşedeki caz gayet gürültülü bir rumba çalmağa başladı. Selma nerede ise yerinde otururken oynamağa başlıyacaktı: — Ah bu rumba... Ne güzel; ne kıvrak şey!. dedi, Sonra Fikret Ferdiye döndü: — Ne idi 6 eski muşiki?., Hani vaktilş saa kemanla birşeyler çalardın.. Ne uyulucu, ne berbad şeydi onlar!, Fikret Ferdi hiç sesini çıkarmadı. Önün- deki insanin on beş sene içinde ne kadar değiştiğine hayret ediyordu. Selma çalınan rumbadan o kadar coşmuştu ki, kendisini dansa davet eden bir gençle beraber orta- ya atılmıştı. Şimdi vücudüne gayet garip hareketler vererek zip zıp siçriyordu. Masaya dönünce sigarasını tazeledi. Bt- nn saran birçok genç adamla gakalaşa- k gülmeğe başladı. Bühassa süzgün vüz- id, hülyalı bakışlı bir delikanlı He; — Şair!.. diye alay ediyordu. Delikanlı uzaklaşınca Selma: «Dünyada ne saf in- saniar var, dedi, Bu asırda böyle şiir filân denilen şeylerle uğraşılır mı?» vakit İyice geçmişti Selman gitmek üzere ayağa kalkın» ca Fikret Ferdi: — Sizi erinize götüreyim!... Balonun verildiği otelden beraber çıktı- lar. Güzel mehtaplı bir gece idi, Pikrot Mer- di Selmaya: — Biraz mehtapta dolaşalım mı?.. Bir be ağ şöyle kırlara kadar uzansak.. ledi. Selma: — Mehtap mı?. diye dudak büktü, Sonra da gülerek: — Tuhafsın Pikret.. dedi, eski budala Âşik- Tar gibi mehtapta dolaşmağa «âysın aptal suratını görmeğe hiç niyetim yok.. Onun yerine bir bara uğrıyalım istersen. Sigara dumanları ile dolu gürültülü bir bara gittiler... Piktet Ferdi Selmaya eski günlerden bah» aetmeğe kalktı. Fakat Selma bir aralık; — Pikretciğim.. dedi, beni gayet zengin biri istiyor. Yaşlı ve son derece şişman bir adam amma... Dehşetli zengin. Onunla ov» Jenirsem pek mesud olacağın! Fikret Ferdi bundan sonra ağzını hiç aş- madı Hikmet Feridun © Türkiye Büyük Millet Meclisi Give eyeliideni 1 — Kupal: zarf usulile meçils ve müştemiliti kaloriferleri için (iki yüz) ton kok kö- mürü satın alınacaktır. 2 — Şartnamesi meclis daire müdürlüğünden bedelsiz alınabilir, 3 — Muvakat teminai miktarı (990. üç yüz doksan) liradır. (Teminat banka mektubu) olacaktır. 4 — Eksiltme 16/Birinciteşrin/1939 pazartesi günü saat on beşte Büyük Müllet Meclisi idare âniirleri heyeti odasında icra kılınacaktır. 5 — Kapalı zarfların ihale günü şaat (16) de kadar makbuz mukabilinde tevdi edil- mesi lâzımdır. 6 — Talipler 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinde yazılı vesikaları birlikte getireceklerdir. (ra) Teknik Okulu müdürlüğünden: 1 — 10/10/0999 da yapılan Fen Memurluğu kısmı giriş imtihanlarında: 8-9-3. M4 -17- 20-30 -52-54-01-78-05-00 124 - 131 - 134 - 150 « 172 - 174 — 16 334 - 338 — 345 — BAB ,— Mühendis “e Fen memutfu me giriş imtiyazlarında muvaffak olan tale- rinin Devlet hesaplarına belerden derece sırasile hangile! kabul olunacakları ve hangilerinin kadro dolayısile kabul edilmiyeceği ayrıca mektepte Hân edilecektir. 3 — Tedrisata 16/10/884 Pazartesi günü saat dokuzda başlanacaktır. Eski ve yeni talebenin o gün saat 80 da mektepte bulunmaları. . AKŞA M Küçük Memleket air # Errincan (Akşam) — köylüye taksitle elbise vermeğe başlamıştar. Banka köylüye ihtiyacı olar parayı da ver- mekte, bunun için banka memurları köy- leri dolaşmaktadır. # Muğla 12 — Tütünlerin yetişme mev- siminde yağmur yağinamasından ve ta- mizlenmelerine fazla dikkat edilmiş olma- sından, bu seneki tütün Ürünü her türlü hastalıktan salim ve gayet-nefistir; Kanun mucibince piyasanın ikincilâşrin 14 te açılması icab ederse de zürraın isti, fadesinin temini için piyasanın daha ön- ce açılması beklenmektedir. # Trabzon 12 — Bahçe sahiplerine da- ıtılmak için Kastamonu, Edime ve Rize- den 30 bin meyva fidanı istenmiştir. Tü- tünlerimize gelince, bu seneki mahsul g*- çen yıldan daha fazla ve kalite İtibarile daha üstündür. Tütün zürrama avans *ev- zi başlamıştır. # Kars 12 — Milli Şef İnönünün şark vilâyetlerini ziyaretleri esnasında vermiş oldukları direktif dairesinde vilâyetimizde hayvan neslinin ıslahı için üç senedenberi devâm etmekle olan çalışmaların İyi veri- mi, bir hafta içinde biribirini müteakip açılmış olan inek ve damızlık buğa sergisi ile at aergisinde bilhassa nazarı dikkati etlbetmiştir Göle inek ve damızlık buğa sersisinde teşhir edilen hayvanlardan bir kısmına 1509 lira mükâfat verilmiştir. At sergisinde teşhir edilen bir kısım at ve kisraklar için de 1509 lira müküfat dağı- talmıştar, #4 İsparta 12 — Vilâyetimizin iklişadi inkişafı bakımından büyük bir ehemmiye- ti haiz olan yol ve köprü işlerinin süratle başarılması için üç yıllık bir program ha- sırlanarak tatbik sahasına konulmuştur. k Trabzon 12 (A.A) — Akçaabad'da yr- pılan zeytin sineği mücadelesi bitmiş ve bu mücadeleden iyi neticeler alınmıştır. #İzmir 12 (A.A) — Develi - Cumaovası istasyonları arasında vuku bulan tren ka- zası hakkındaki ilk tahkikat neticelenmiş ve hâdisede kendilerine mesuliyet teveccüh ettiği kanaati hasıl olan sekiz memur hak- kında takibat yapılmasına karar verilmiş. tir. Suçun mahiyeti vazifede dikkatsizlik ve ölüme sebebiyet vermektir. # İzmir 12 (AA) — İzmir Belediyesi ge- hir hizmetlerinin genişlemesi dolayızile ye- niden iki Belediye mınlakası tesis etmiş- tir. # İzmir 12 (A.A) — Kültürparkta Sergi sarayı binasında modern bir sinema tesi- #ine karar işa Ziraat bankası Münderecatımızın çokluğu do- layısile (Leylâ ile Mecnun) tef. rikamız bügün dercedilemedi. Okuyucularımızdan özür dileriz, 9) - 08 - 99 - 103 — 107 - 10 - 113 - 114 — 191 - 196 - 200 « 208 - 214 - 215 - 219 «231 2g 243 - 240 - 252 - 285 - 201 - 262 - 205 - 278 - 29 — 33 317 — Zİ - 310 32 323 375 355 - 361 - 372 - $74 - 379 - kayi numaralı talebeler (omuvaffak hangilerinin kendi (8363) SEViLEN KADIN », İki mânaya gelen bir söz — Evet, doktor? Siz de benim gi- , Ayrılışımızdanberi ikimiz de va- 'ziyetimizi düzeltmişiz. Lâkin sadece arada bir fark var, — Heh heh... Anladim efendim... © Benim servetciğimin mütevazılığı, za- © ta âlinizinkinin büyüklüğü! — Bundan daha mühimmi; Ser- vetlerimizin menşei! — Anlıyamadım, beyim... — Ben parayı alın terile, hakettim ve bahsus namuskârane kazandım. -— Maşallah, maşallah... Tabii... — Fakat sizinki hakkında ayni Şey söylenebilir mi? İşte onu bilmiyorum. Doktor: — Beyefendi! - diye kaşlarını çat- tı. Beni buraya tahkir etmek için mi çağırdınız? — Heyecana düşmeyiniz... Sakin Oolunuz!... Sizin hayatınızda işlediği. - niz kabahatlardan iğreniyorum am- - ma yine size ihtiyacım var, Binacn- “aleyh benden korkunuz olamaz... Lâ- © akal şimdilik! Nakleden : ( Vâ - Nü) Doktor: — «Şimdilik; mi « diye sordu. - Peki sonra? — Benim hareketim sizinkine bağ- lı olacaktır, — Samimiyetinizden memnun ol- dum. — Doktor! Şunu biliniz ki ben çok seyahatler ettim, çok memleketler gördüm. Adaletten ümidi kesince onu bizzat yerine getiren insanlara raslladım ve kendilerinden ders al. dım. — Bu kaideyi benimi üzerimde mi tatbik etinek niyetindesiniz? — İcab ettiğine kani olursam, ne yalan söyliyeyim, evet, Doktor şaşırmamış göründü. — Ben de dobra dobra konuşan in- — Umarım ki yemeği benimle bir- likte yemek istersiniz? Döktor dudaklarını ısırdı. Ev sahi- bi ne kasdediyordu? Ne yapmak ni- yetindeydi? Cemil; — Söyledim ya? Benden korkma- nıza hiç bir sebeb yoktur. — «Şimdilik, diye işaret etmişti- niz. — İstikbal kim garanti edebilir?... «Şimdilik» demem de sizin için kâfi değil mi? Sizden beklediğim hizmet. ler olduğundan vücudunuzu ve aklı- nızı tam şeklinde muhafaza etmeğe mecburum... Teklifi korkusuzca ka- bul ediniz. — Pekâlâ, Cemil; — Hem benim şimdiye kadar yala. nımı yakalamış değilsiniz. Binaen- — Maşallah! Ne güzel vaidlerde bulunuyorsunz! Koca Berberi hâlâ orada, kollarını göğsü üzerinde çapraslamış duruyor- du. Efendisi ona bir işaret çaktı. Arap kapıyı açtı, İki uşağın, hazır. lanmış bir sofrayı içeriye soktukları © Sovyet- F inlandiyar 18 Tesrinievvel müzakeresi başladı N (Baştarafı 1 inci sahifede) |Finlândiyada askeri tedbirler 1 — Kronştad civarındaki küçük Londra 12 — Finlândiyada büyük adaların Sovyet Rusyaya terki. 2 — Karşılıklı yardım paktı yapıl- ması, 3 — İktisadi pakt yapılması, 4 — Finlândiyadaki o Almanların çıkarılması, Vaşington 12 (A.A.) — Salâhiyet- tar mahafilden bildirildiğine göre, Amerika hükümeti, Rusya ile Fin- lândiya arasında mevcut muslihane münasebetleri ihlâl edecek hiçbir harekette bulunulmayacağı Ohusu- sundaki sgmimi ümidlerini Sovyet hükümetine iblâğ eylemiştir. Amerika hükümeti, Rus - Finlân- diya müzakereleri inkıtaa uğradığı takdirde Sovyetlerin asker! müdaha- lede bulunacaklarına dair Avrupa- dan gelen haberler üzerine mezkür kararı vermiştir. Helsinki 12 (A.A.) — Hariciye Ne- zaretl namına Söz söylemeğe salâhi- yettar olan bir zat, Moskova görüş- melerinin neticeleri hakkında r nikbinlik hissi hüküm sürdüğünü beyan etmiştir. Mumaileyh, memleketi hakkında Amerika, İngiltere ve Skandinavya memleketleri tarafından gösterilmiş olan sempatilerden dolayı Finlândi- ya hükümetinin teşekkürlerini bil. dirmiştir. İsveç, Norveç, Danimarka Kopenhag 12 (A.A) — Danimar- ka, Norveç ve İsveçin Moskova elçi- leri bugün Sovyet hükümetine bir deklarasyon tevdi ederek şimal mem- leketlerinin o Sovyet Rusya ile Fin- lândiya (Arasındaki müzakereleri dikkatle takip ettiklerini | bildirmiş- ler ve müzakerelerin Sovyet - Fin- lândiya dostluğunu teyid edeceği ümidini izhar eylemişlerdir. Amerikanın Moskova büyük elçisi B. Molotofla konuştu Moskova 12 (A.A.) — Haber alın- dığına göre, Amerikanın Moskova büyük elçisi bugün öğleden sonra Mololofla görüşmüştür. Bu mükâle- menin mevzuu hakkında sarih bir haber yoktur. Finlândiya heyeti murahhasası da Pasikivinin riyaseti altında saat 17 de Kremlin sarayına gilmiştir, Vaşington 12 (A.A.) — Finlândiya orta elçisi Hjalmar Procope ile İsveç orta elçisi Bostromun Beyaz sarayda kabulü hakkında diplomatik mahfel- ler tefsiratla o bulunmamaktadırlar. Bununla beraber, Amerikanın Mos- kova hükümeti nezdinde Firlândiya hakkında itidalle hareket etmesi için Skandinav memleketlerile mü- vazi bir teşebbüste bulunması müm- kün grülmektedir. görüldü; Masanın üzerinde şarap şişeleri ve duman saçan bir tabak vardı, Uşaklar kaşla göz arasında yemeği böylece hazırladıktan ve iskemleleri masa etrafına münasibince çektikten sonra çıkıp gittiler, Cemil, doktora bir iskemle gös- terdi: — Buyurunuz, şöyle oturunuz. Ak- nızdan katiyen fena birşey geçme sin. Şayed arzularımın hilâfına hare- ket ederseniz ancâk o zaman benden çekinmelisiniz. Berberi uşak, kolunda bir peçete solracılık yapıyordu. Doktor arada sırada ona yan gözle bakıyordu. Ba- zılarının gözüne pek sevimli gelen bu Arabı, doktor hiç beğenmiyordu. Efen; disinin bir işareti üzerine atılmağa müheyya bir buldoğa benzetiyordu. Cemil: — Şimdi artık serbes konuşabiliriz! - dedi. - Adamımdan çekinmeyiniz. O bana pek sadıktır. Burada dönen lâfları başka yerde sarfetmez. Değil mi, Bekir. Berberi bembeyaz dişlerini göster. di. — Tabil, Seyidi Cemil; — On beş sene evvel ben onun ha- yatını kurtardım. - diye devam etti O tarihten itibaren de biribirimizden Doktor merakla; şehirlerin tahliyesi bügün bitecek tir. 130 bin asker hazırlanmıştır. Tanklara karşı manlialar yapılmak- tadır. İsveç, Norveç ve Danimarkanın, Finlândiyanın istiklâline dokunacak şartlar dermeyan etmemesi için Sov- yet hükümeti nezdinde teşebbüste bulunacakları Mhber veriliyor. Londraya gelen haberler Londra 12 (A.A.) — İngiliz maha- filinde Sovyetlerin Finlândiyadan' is- tedikleri şeyler hakkında bir güna malümat yoktur. Londrada bulunan Finlândiyalılar mahafili, memleket- lerinin Sovyet Rusya ile müzakerede bulunmağa âmade olmakla beraber bitaraflık siyasetine herhangi bir ta- arruzda bulunulmasına muhalefet ve bu kabilden her türlü teşebbüse mukavemet edeceğini beyan etmek- tedirler. Ayni mahafil, Finlândiya ile Sov- yet Rusya arasındaki ticari müzake- relerin bir aydan fazla bir müddet- tenberi Moskovada devam etmekte olduğunu ilâve ediyorlar. Amsterdam 12 (A.A.) — Hetvolk isimli Hollanda gazetesi, Finlândiya- da, sükünet ve intizam içinde, ted- birler alındığını kaydetmektedir. Helsinki'de, evlerin damların üstü- ne hava dafi topları yerleştirilmiş, kıymetli sanat eşyası ve altın ihti. yatlar, daha emin yerlere nakledil. miştir. Bütün bu tedbirler, vaziyetin, Finlândiyada ne kadar vahim telâk- ki edildiğini göstermektedir. Bu gazete, yazısını şöyle bitiriyor: Bütün vaziyet, her şeyin Amerikanın manevi tezahürüne (o güvenildiğini gösteriyor, Helsinki 12 (A.A) — Finlândiya ajansı bildiriyor; Helsinkinin ihtiya- ri olarak bugün veya yarın tahliyesi için emir verilmiştir. Sovyet kıtaatı Estonyaya ayım 18 inde girecek Tallin 12 (A.A.) — Üç Sovyet harp gemisi, buraya gelmiştir. Estonya ta- rafından Sovyet Rusyaya terkedilmiş olan deniz ve hava üslerine Sovyet kıtaatının yarın girmeleri mukarrer idi. Bu iş, bu ayın on sekizine bira- kılmıştır. Tallin 12 (A.A.) — Sovyetlerle Es- tonyalılar arasında akdedilmiş olan mülemmim bir itilâfname, Oesel ve Dagoe adaları ile garp sahili üzerin- deki arazi parçası da dahil olmak üzere diğer muhtelif merkezlerde Sovyet kıtaatının ne suretle tevzi edi- leceğini tesbit etmektedir. İtilâtname, bundan başka Tallinin cenubunda iki tayyare meydanı insa edileceğini derpiş etmektedir. ağimadık- Şayed şimdi sizi şura cıkta boğmasını ve derinizi yüzmesi. ni söylesem bu emrimi körü körüne yerine getirir, Lâkin ben emir verme- sem bir tek kılınıza dokunmaz. Öyle değil mi, Bekir? Arap yine güldü. Bekir servisle meşgul oluyordu. Ye- meklerin biri kalkıp öbürü geliyordu. — Bir daha Türkiyeye gelmiyecek- tim... - diyordu. - Fakat zaman geç- tikçe daussılam artt, Mukavemet edilmez bir mukâdderat neticesi, sü- ba âlmaz mısınız ? — Mersi, — Necile hanımı dimağımda hâlâ eskisi gibi canlandırıyordum. İlle onu görmek istiyordum. Halbuki bugün- a Ye e — Hakikaten öyle... da görünmez. — Siz doklor, benim mazideki en samimi hislerimi bildiğiniz için ha- kikatı sizden gizliyemem ve niçin giz- liyeyim? Onu seviyorum. Eskiden bi- lirsiniz, adetâ deli gibi âşıktım! Ora- da, o sicak memlekette alevler başı- ma vuruyordu. İçimden hisler: «Git, gör!» diyordu. Bu sebeble bunca sö Fakat kırkın-