İn nb an beğ ki aa b DR Â Teşrinierwel 139 Merakla seyredilen bir Alman mamülâtı Am eşya satan mağazaların vitrinlerini seyretmek merakı sizde de varsa muhakkak gözünüze ilişmiş olacak: Son günlerde Beyoğlunda bu cins- <a, (99 bir mağazanın vitrininde halkın temaşasına arzedilen bir hardallik Bidden merakla seyredilmektedir. Renk renk bardaklar, tabaklar, insan eli bi. Şimindeki tülün tablaları, hayvan şeklindeki tuzluklar, kadın vücutlu biber. 'r ortasında hemen göze çarpan bu hardallık küçültülmüş bir alafranga “vir asılı. Apteshanedir, İçinde beyaz bir kaşık duruyor, sağında bir tuzluk, solunda Gelip geçen yolcular ona muhakkak bir kaç dükika bakıyorlar ve şüphesiz Kalın revk sahibi bir mucidin eseri olan bu hardalık etrafında mütalâalar ileri sürüyorlar. Bazı müşahiller bunun hiç bir zaman sofralara kabul edile- aniyeceği kanantinde, günki bir alafranga apteshanenin içinden kaşıkla har. dal yemeğe dayanacak kadar sağlam midelerin artık bulunamıyacağını söy- Yüyorlar, Fakat bunun Alman mamülâlı olduğunu haber veten bir başkası Şu Orta Avrupada vukuh gelen hadiselerin bir sömbolü gibi kabul etmek lâzım geldiğini iddia ediyor ve apteshane biçimindeki hardal Şanağı #le içindeki kaşığa nazarı dikkati celbederek keşletliği mânayı aydın. Şevket Rado SEO NELER OLBU İngilterede balık kıtlığı Britanya adaları srhillerinde balık pek boldur. Her İngüizin ve bahusus eahildo- ki gehirlerin halkı şofrasında mutlaka ba- öz Halbuki üç haftadanbor! bütün bir balık kallığı büküm brndştür, Londralılar şüyle dursun Brig- ton Pİbi sahildeki gehirlerin ahalisi bile balık yüzünü görmez olmuşlardır. . kıtlığı nihayet parlimentoda da münakaşalara sebep olmuştur. İngiliz se- haa erine göre ihşe nazırı Morrison gü tza- v : ©— Harb zamanında İngüterede halkın | i temin etmek ve 'barice İhtiyacı | azaltmak üzere balık tutma ve öevzl işini odevietleştirmişiir. Balıkhanelerdeki münakasaları menetmiştik. Londranın ba- lık pazarı Billimsgata de kapanmıştır. Fakat balık careli başka yiyecek tica- retlerine bensemiyormuş. Devletin müda- halesi balıkların #utulması we teyali işini bozdu. imei bundan vazgeçtik. İstihsal arttırmak için balık için âzami fiatler ta- yin ettik. Balıkhaneleri tekrar açtık» Bu beyanat üzerine balık ticareti Üzerin- deki inhisar ve kontrol kaldırılmıştır. Der hal bütün İngütere tekrar balığa kavup- muştur, Üç haftalık mahrumiyet İngilis- lerde balığa karşı rağbot bir kat daha art- tarımıştar. Çocuğunu öldüren baba Viranada kıskançlık yüzünden #üthiş bir cinayeş olmuşlar. Chrialine Hawser is- minde bir kadın işinden evine döndüğü vaman evde kocasına emanet bıraktığı 12 Sünlük kızını ölü olarak bulmuştur. Kadın zabıtaya müracaat etmiştir. Ya- Plan tahkikatta çoculkun bübası Nowak tarafından boğularak iş olduğu anlaşılmıştır. Bu adam zevcesinin başkalarına yüz.Bö3- terdiğine hükmederek intikam almak için çocuğunu pelerininin gaytanlarile boğamnı sıkarak boğmuş ve Üzerine bir battaniye ürtmüştür, Nowak intihar etmeğe gittiğini bir mektupla haber vermiştir. Pakat akşam üzeri evine dönmüş ve yakalanmıştır. Ci- nayetinin salki kıskançlık olduğunu gizleme- miştir, garib bir köpek sergisi İhgiterede Woking şehrinde eylül zar- İında bir köpek meşheri açılmıştır. Teşhir £dilen köpekler için verilecek mükâfatlara BATİP şeteit ve evsaf konulmuştur. Başka Mmeşherlerde yalnız en güzel köpeklere mü- kâfat vermektedir. Halbuki Woking ei Sizinde mükâfat almek için şu şart ve va- Siflar tayin edilmiştir A — Köpek sahibine çok benziyecektir. 2— Kuyruğu çok uzun olacaklır, $ — Ya bakışları çok sevimli, yahud çok korkunç olacaktır. 4 — Ya cüssece gayet büyük olacak, ye» | hud gayet küçük bulunacaktır. Dahasi var: Bu şeraiti haiz köpeği olmı- yanlar bunun yerine bir yılan, ya kaplum- bağa, ya bir ördek ve buzlar da yoksa biç merkep getirebilecektir. Londrada harp tedbirleri Harp dalayısile İngilterede ihtiyati tedbir Olarak birçok müesseseler Londradan baş- Ka noktalara nakledilmiştir. Londra telsiz müessesesi de kismen tahliye edil- Milşiir. Uzağa giden merkezde musiki neş- 1 daimi olan biri otuz kişilik ve diğeri Yirmi id Meektpg heyet tarafından temin edil a Halbuki evevlee binlerce sanatkâr vakıt va telaizde neşriyat yaparak geçinmek- idiler. Şimdi bu sanatkârlar telsizin mer- umumi posta müdürlüğüne smürucant “direk şikâyet etmişlerdir. Sanatkârlar her Şden evvel telsizde gramofon plâkı kul- mamasını ve bunun yerine canlı sanat- Kürlardan istifade edilmesini israr ile st9- Si3 ii lr karar verememiştir. Harp dolayısile Londranın meşhur hay- yasak bahçesi memurları da azaltılmıştır. Evvelce seksen memur fle terbiye ve idare edilen aslan ve emsali vahşi hayvanlara şimdi bakanların sayısı otuz. kişiyi bulma - maktadır. Ekseriya dört kişinin yaptığı işi şimdi ancak bir kişi görmektedir. Hayvanat bahçesindeki bütün aslanlara bakmak işi bir kişiye bırakılmıştır. Bir ada mın bu korkunç hayvanlar ile başa çıkma- sı mümkün olmadığından aslanların del- resi ile kurdların ve ayıların dalresi birleş- tedir. Harp dolayınlle hayvanat bahçesin den tasarref makandile çoğu 15-20 sene hizmet eden eski emeklarlar- AKŞAM Neye karşı ve niçin ? VA - Nü geçenlerde Akşam'daki sü- | tununda bir sual yahut sSualler sordu. | Şayet doğru anladımsa menli şu idi: Nazi Almanyanın niçin ve neye karşı harp ettiğini biliyoruz; demok- | rasiler niçin ve neye karşı harp edi- yor? Nazi Almanya kazanırsa tatbik edeceği programı biliyoruz; demokra- siler kazanırsa ne program tatbik edecek? VA - Nü'nun bizdeki muayyen bir Zihniyeti ve haklı bir merakı temsil eden bu sualleri, İngiliz gazetelerine gönderilen yüzlerce mektup, mü- nevverleri, Mim adamları, siyasileri, hattâ filozofları tarafından yazılan makalelerde de görüyoruz. Bir farkla ki onlar ayni zamanda bu sunallere bazı cevaplar da veriyorlar. Ve ben burada bu sualler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Evvelâ demokrasiler, yani bugün harp eden Fransa, İngiltere ve on- ların meycud yahut muhtemel müt- tefiklerini iki cepheden mütalâa et- mek lâzımdır. 1 — Hükümetler İngillene ve Fransa içtimal istik- rar, servet, nizam ve müstemleke iti- barile garbin en önde görünen iki devleti idi ve elân da öyledir. Bunla- rın bilhassa büyük harpten sonra İs- tedikleri tek şey dahilde ve hariçte statuguo'nun muhafazası idiBun- larda: «Aman dırıltı çıkmasın» Sr zusu O kadar hâkimdi ki şefaretleri- ne dünyanın her yerinde verdikleri talimat arasında en çok tekrar edi. len: «Sâkın mesele çıkarmayın» dı. Bu zihniyete biraz kaba bir teşbihle işaret eden Layd Corc birkaç sene evvel yazdığı bir mi e, <Bu efen- dilerin opantalonlarının arkasında tekme yemedik yer kalmadı» diyordu. Bu hareketsizliğe sebep ne idi? Zannediyorum ki bir taraftan harp- ten muzaffer çıktıktan sonra koy- dukları Versay 3 uoşunun haf tâ kendi menfaatlerine mugayir olân taraflarını bile - kendilerinden ıslah ve tadile lüzum görmiyecek kadar kudretlerinin sarsılmaz olduğuna inanmaları; öbür taraftan istinad et- tikleri milletlerin müfrit sulhçuluğu idi. Üçüncü bir sebep de demokrasiler- de para - sınıfının - Loyd Core'un ta- birince « arkalarına tekme atan (fa- şizm) i kuvvetle tutması oldu, Se bebi şu $di: Evvelâ demokrasi rejimi- nin, daha doğrusu para - sınıfının en büyük tehlikesini (komünizm) de buldular, ve komünizme tek sed ola- bilecek kuvvetin (faşizm) olduğuna kanaat getirdiler. Saniyen, haricen bu kadar hareketsiz, hattâ meflüç gö- rünen demokrasi hükümetleri dahil. de para - sınıfının dişini tırnağını söken kanunlar geçirdiler. Tabil ola- rak para - sınıfı senelerce garpte kendilerine göre faşist ir rejim kur- mak için çalıştı. Amerika, İngiltere, biraz da Fransada ancak bu sınıfın yardımile İtalyan ve Alman faşizmi meydanı boş buldu. İlalyanın Ha. beşistan istilâsı, İspanyol harbinde demokrasilerin cümhuriyet taraftar. larına yardım #tmesi, Alman faşist istilâsına karşı alınan lâkayd vazi- yet hep bundan doğdu. Dördüncü bir sebep de dan kudretlerini mubafara edecekle- ri kanaati oldu. Geçen seneye kadar bütün medeni dünyadaki kanaat an- cak (faşizm) ile (komünizm) harp edebilir, ancak insanlar bir iman yo. lunda canlarını tehlikeye koyabilirdi. Yani demokrasi denilen ve hasta, zamanı geçmiş telâkki edilmiyen ideoloji için kimsenin küçük parma ğını kesmiyeceğine herkeş inanmış görünüyordu. Fakat Hitler demokra- sileri harbe mecbur ettiği an vaziyet birdenbire değişti. Demokrasi hükü- metleri mevcudiyetlerini muhafaza için harpten başka yapacak bir şey bulamayınca arkalarında, sağ, sol, orta, hulâsa siyasi kanaati ne olursa olsun kayıdsız şartsız harbe hazır olan milletlerini gördüler. Demek de- maekrasi hükümetleri harp ediyor. Çünkü başka türlü mevcudiyetlerini muhafazaya imkân vok, efinkii sim- Yazan; HALİDE EDİB diye kadar müfrit sulhçü olan garp milletleri dünyayı şaşırtan bir azim ve şiddetle harbe atıldı. Neden? 2 — Milletler On dört senedir garple ve Ameri- kada göze çarpan deruni bir faali- yet vardır. Bu faaliyetin her sahada edebiyatı muazzam bir kütüphane doldurabilir. Ve bazı sahalarda birbi- rine zıd gibi görünen bütün bu cere- yanlardan çikan netice şudur; Garp milletleri yeni bir nizam ari- yor, fakat temellerini gene demokra- siden, yani eski ve meflüç görünen demokrasideki daimi kıymeflerden almak istiyor. Bunlarin başkıcası (hürriyet) ve sulh içinde yeni bir milletler - muaşeretidir, Garpte sağ, sol, orta her zıd siyasi kanaatin tat- bik meselesinde müşterek olduğu iki esaş var. Onlarca bu nizamı cebir ve zorla değil, birbirine muhtaç (1) ol- duğunu anlıyarak İş bölümü (2) ya- parak, yapmak mümkündür. Bu iki tabir sağ ve sol her ideolojide hükim- dir. Uzun seneler garple sağa doğru olanlar faşist milletlerle, sola doğru olanlar komünistlerle anlaşmak hul- yaşına kapıldılar. Ve hiç bir saman bü iki ideolojinin elele vermesi im- kânmı düşünmediler, Ve Ruslar Al manlarla ittifak yaptığı ve Polonyayı her hangi Çarisi bir imparatorluk gibi paylaştıkları gün garp'e birbiri- ne zıd görünen kanaatler yalnız tat- bik usulü meselesinde değil, hattâ kurmak istedikleri yeni nizamda da birbirine yaklaştı. O halde demokra- side milletlerin bugün neye kârşı harp ettiklerini kısaca şöyle hulüsa edebiliriz: 1 — Cebir ve zor. Bu esaslar hâ- kim oldukça ne millet için, ne de milletler arası bir sulh, hattâ elelâ- de yaşamak imkânı kalmıştır. Bina- enaleyh insaniyeti tehdid eden bu iki tehlikeye karşı sonuna kadar döğüş- gmek lâzımdır. 2 — Cebir ve zoru yaralan kuvvet- ler, Bunların birincisi, umdesi ns olursa olsun totaliter, yani zümre ve Şahsi rejimleri, ikincisi para - sınıfi- nın hâkimiyeti, yani dünyada para ve tabil servetlerin fena taksimidir. Binaenaleyh bunları dünyadan kal | dırınyaca kadar döğüşmek lâzımdır. | Birincisi garp millellerini muaddel ve yeni dahi olsa demokrat bir çer. çeve içinde tutuyor; ikincisi daha dev- letçi, daha sosyalist bir nizama doğ- ru temayül ettiriyor. 3 — Bu kısmı hayli ukalâca- dır, fakat bence en mühimmi ok duğu için okuyucuları sıkması ihti- malins rağmen tekrar edeceğim. 1936 da çıkan İngilizce <Hindin iç yüzü İsimli eserin sonunda tari. bin iki muayyen amel ve aksülâmeli olduğunu söylemiştim. Biri insaniye- tin küçük parçalara, (milletler ismi altımda) ayrılışı; öteki, bir tanesinin ötekinin sırtına binerek imparator- luk denilen cebir ve zor üzerine mü- esses büyük kitle tesisidir. Bunların ikisi de insaniyetin yâhut cemaatle- rin uzvi ye tabii hadiseleridir. Yani bir taraftan her küçük insaniyet parçası kendi hududu içinde kendine göre tekemmül etmek için, eğer ferd ise hürriyete, millet ise istiklâle ih- tiyacı vardır. Şurasımı iyi bilmek lâ- zımdır ki hürriyeti olmıyan millet yahut cemaatin istiklâl daima tehli- kededir. Öbür taraftan her küçük insaniyet kitlesi iktisad, emniyet, hars, fikir ve diğer bakımlardan ken- di kendine kifayet etmez. Hattâ değil küçük Kitle, yani milli hükümetler, hattâ imparâtorluklar dahi kendi kendilerine kifâyet etmiyor, Bu rea&- liteler işte dünyada imparaborlukları doğuruyor. Demek küçük ve büyük bütün milletlerin selâmeti ve insani bir şekilde tekâmülü için kimsenin istiklâl ve hürriyetini okaybettirme- den yeni bir milletler - arası muâşeret bulmaktır, Şurasını da söyliyeyim &i büyük milletlerden ziyade küçük mül- ietlerin varlığı için böyle bir muaşs- retin, yani cebir ve zor üzerine deği, iş bölümü üzerine müesses bir mua- şeretin bulunr elzemdir, Ve ina- mıyorum ki her küçük millet harp sâ- hasına giren, yahut hariçte kalan, bu bâdirede cebir ve zor, üstün - ırk hâ- kimiyeti üezrine müesses umdelere karşı koymak meeburiyetindedir. Ve gene hakikat olan bir şey varsa oda bu milletler . arası muaşerete, bu ye- ni ve sağlam hürriyete yalnız demok- rasi cephesinde değil «totaliter» cep- hedeki milletlerin de büyük bir kısa inanmıştır, Halide Edih m nce (2) Co-opsratlon Sovyetlerle müzakere halinde bulunan Baltık memleketlerinden Letonya ve Lituanya Letonya Nazır Moskoraya gitügü, Litunaya Hariciye Nazırmmın da Mos kovaya davet edildiği bildiriliyor. Sovyet Rusya bu iki memleketten basi imtiyazlar istemektedir. Baltık denizi sahilinde Estonya ile Tâta- asya arasında bulunan Üetonya Avrupa. lamıştır. Heyet evvelâ pamuk piyasası üze rinde tetkikat yapacaktır. Ve sonra sırasile Dikili, Bergama, ve Menemen hevalisinde, daha sonra da Ödemiş ve Nazilli mıntakasından mübayaat- ta bulunacaktır. Mübayaa başlayınca pamuk piya. sasının biraz düzeleceği tahmin olu. rn, Letonya arazisinin yüzde allınışını Leader teşkil eder. On üçüncü asırda Teutoa komt- ları burainra yayılmışlar ve yerli halkı hi- ristiyan yapmışlardı. Büyük Petro bu ara- ziyi ele geçirerek Rusyaya ilhak etmiştir. lâtuanyaya gelince Kus Çarlığının dağı- tilmasile istiklâlini kazanan memleketler. den biri de budur, Baltık denizi sahilinde- tenezzül var İzmir (Akşam) — Takas primleri üzerinde yüzde 12 nisbetinde tenez- zül vukua gelmiştir. Bu, Takas ilmi- ted şirketinin teşekkülü ile faydalı mesai sarfetmesinden tevellüt etmiş- tir. Şimdiye kadar aradaki farktan mutavassıtlar istifade etmekte idi- ler, Takas limited şirketi, ihracater- lara birçok kolaylıklar temin etmiş- tir, İzmirde Takas işlerinin daha seri ve kolay görülebilmesi maksadile Ta- kas limited şirketi bir şube açmağa karar vermiştir,