Sahife 6 AKŞAM 11 Eylül 1939 “Kaynanaya hürmet edin, cemiyetinin toplantısı Amerikada büyük bir kongre ve nümayiş hazırlanıyor Avrupada başlıyan yeni harp Ame- | rikada büyük akisler yapmıştır. Ga- | zeteler kapışılıyor, halk harp haberle- rini büyük alâka ile takip ediyor... Amerikalılar da demokrat insanlar- dır. Bunun için bütün Amerikalılar demokrat devletlerin gelip gelmesini temenni ediyorlar. Amerikanın da har- be karışmasını istiyenler, gönüllü ya- | zılanlar pek çoktur. Fakat ekseriyet şimdilik bitaraf kalmak taraftarıdır. Yalnız Fransa ve İngiltereye silâh ve mühimmat gönderilmesini temenni | ediyorlar, Yakında toplanacak olan kongrede bü meselenin hararetli mü- nakaşalara sebep olacağı anlaşılmak- tadır. Halk, bu işe büyük bir alâka gös- termektedir. Amerikada, yeni Avrupa harbi bü- yük alâka uyandırmakla beraber, son zamanlarda diğer bir mesele daha her- kesi meşgul etmektedir. Bu mesele 'Teksasta Amarillo şehrinde toplana- cak olan bir kongre ve yapılacak bir nümayiştir. Teşrinievvel iptidalarında | Amarillo'da kaynanalar büyük bir | Kongre ökdedecekler ve kongreden sonra bir nümayiş yapacaklardır. Kaynanalar kongresi fikri dört se- ne evvel doğmuştur, Geçen bir hâzır. lik toplantısı yapılmış ve bu sene bü- yük bir kongre akdedilmesine karar | verilmiştir. Kongreye (Amerikanın | muhtelif şehirlerindeki kaynanalar | namına murahhaslar iştirak edecek- | tir. Nümayişe her kaynana iştirak ede. | bilecektir. Kaynanalar kongresinin hedefi kay) nanalar aleyhinde uyandırlan cereya- nı durdurmak ve yapılan neşriyatı ön- lemektir, Amarillo şehrinde çıkan bir | gazete dört sene evvel yazdığı yarılar- Ia kongrenin tohumunu ekmiştir. Bu gazetenin yazılarının hülâsası şudur: | «Sön senelerde Amerikada boşanmâ- lar çoğalmıştır. Bunda gelin ve da- madlarla kaynanalar arasındaki ihti- lâfların da mühim tesiri vardır. Bu ih- tilâflar tabii bir şey değildir. Bir ta. Im boş kafahların yazılarında, hikâ- yelerinde kullarıdıkları lisanın » sidir, Bunlar kaynanalarla alay etme- | seler, kaynanaları hakir göstermeseler | birçok kavgaların önü alınır, bu su- retle Amerikada aile hayatı çok daha iyi olurdu...» Bu yazılar Amerikada bomba gibi tesir yapmıştır. Derhal kaynanalar ha- rekete geçmişler «Kaynanaya hürmet edin» adlı bir cemivet kurmuşlardır. Cemiyet üç sene için büyümüş, birçok şubeler açmıştır. Bunun üzerine ge- çen sene Amarillo şehrinde ibzari bir kongre akdedilmiş ve müstakbel faali- yet hakkında görüşmeler yapılmıştır. İhzari kongre bu sene büyük bir içti ma ve nümayiş yapılmasına karar ver- miştir, Amerikada wKaynanaya hürmet edin» cemiyetine birçok tanınmş ka- dınlar âza rdedilmiştir, Bunlar kon- greye ve nümayişe iştirak edecekler. | dir. Bunun için Amerika, yapılacak toplantıyı ve bilhassa nümayişi büyük | bir merakla beklemektedir, Danzigde Vesterplatte'de küçük birPolonya müfrezesinin Alman kuvvetle- rine ve denizden yapılan bombardımana bir hatfa mukavemet ettiğini ve ni- hayet yiyeceği ve mühimmatı tükenerek teslim olduğunu yazmıştık. Yukarıda bombârdimân neticesinde harap olan Vesterplalte'nin bir kısmı görünüyor. İzmirin kurtuluş bayramı Bu seneki bayrama bütün halk iştirak etti İzmir 10 (A.A) — İzmir 9 eylül bayramı dün bütün gün ve gece en içten bir heyecan İçinde kutlandı. Öğleden önce yapılan merasimi mü- teakip muhteşem bir zafer alayı ter- tip edilmiştir. Alay, Basmahane İstasyonu mey- ve civar cnddelerde toplan- ekalede atılan üçüncü top- la yürüyüşe başlayarak hükümet ko- nağı önünden geçmiş ve Atstürk hey- keline kadar yoluna devam etmiştir. Alayın önünde askeri muzika bulum- makta ve onu bütü şekküller na- mma gelmiş y iütecaviz çelenk takip etmekte idi Çelenklerin si v illeri tarafından gi ük bir bayrak bulunmak sonra sırası İle İzmir ve Karşıyaka Parti ve Halkevleri baskan ve idare heyetleri azası, kazalardan gelen parti Halkevleri, malülgaziler, ve emekli subaylar, ba- ro azası, etibba odası mensuplari, işçi ve esnaf birlikleri, devlet demir. yolları mensupları, Türkspor t külleri, athspor mensuplünı, lise ve orta okullar izcileri, avmlar klübü, Kızılay, bava çocuk esirgeme kuru- mu mümessilleri ve en arkada da ilkokulların son Sınıfları talebes silmiş temsiller Süme idi, ki yaninda asker ve polis müfrezeleri yürüyordu. Alay halkın şiddetli alkışları veheyecanlı tezahü- ratı arasında Cümhuriyet meydanı- nâ varınca ber teşekkül muayyen yerlerini almış ve müfettiş Asım Kül- tür tarafından söylenen güzel bir nutuktan sonra bütün çelenkler ebedi Şefin jkeline konulmuş ve bu esnada halk büyük kurtancının huzurunda büyük bir vecdü tazim içinde eğilmiştir, Çelenk koyma mera- simini mektepli grupları tarafından oynanan milli oyunlar takip etmiş ve bandonun çaldığı onuncu yıl mar: şı bütün halkın iştirakile söylendik. ten sonra alay tekrar hareketle Kül- türparka kadar gitmiş ve orada da- gılmıştır. Gece de şehirde ve denizde fener alayları yaplımış, Cümhuriyet . mey- danında milli oyunlar oynanmıştır. İzmir halkının bu sene kurtuluş bayramında gösterdiği heyecan ve sevinci misli nadir görülür bir teza- hür mahyetinde idi. En küçüğünden en ihtiyarına kadar her sınıf hâlk bu tezahürata iştirak etmiş ve en iç- ten bir tezahüratla mili heyecanı ya- şatmışlardır. belediye heyetleri, | Denizlide sulama işi Vali ve mebuslar ilk Aydın (Akşam) — Denizliden Sö- keye ve Ege denizine kadar Menderes | ovasının sulama işi kati olarak tahak- İ kuk etmiş, Nazillinin Yamalak köyün- İ den başlıyarak Akçava kadar 60 bin hektarlık sahayı sulayacak Pirlibey kanzlına başlama mi imi yapılmış» tır. Merasimde Aydın valisi B. Sabrı Çilak ile komutan Aydın mebusları, civar kazalardan gelen heyetler bulun- muşlardır. Sulama işlerini deruhte | eden B, Ali Nafinin vekili mühendis | Muzaffer tarafından davetlilere Kara- | pınar köyünde bir ziyafet verilmiş ve sonra vali, komutan ve mebuslar, ka- nalın açılacağı yere ilk kazma darbe- | sini vurmuşlardır. Vali bir nütük söy- lemiş, bu gib! kanal ve çukurların ev- velce sınırlarda açıldığını, şimdi ise her taraf çelik kale balinde olduğun- dan imar ve ihya çukurları açıldığını bildirmiş, kanalım ehemmiyetini teba- rTüz ettirmiştir, Aydın mebusu B. Mümtaz Kaynak dâ bir nutuk irad derek bu yerlerin Cümhuriyet devrinde yeşillendiğini, daha evvel memleket dahilindeki ne- | hirlerin boşuboşuna aktığını, münbit ! toprakların susuzluktan yanıp kavrul- duğunu söylemiştir. Mebus B. Adnan Menderes de bir nutuk söyliyerek Mil- Ni Şefimiz İnönünün vaktile Büyük Menderes havzasını gezdiği vakıt ih- tiyacı lâyıkile anlayıp tesbit ettiğini, halkın, © tedkiklerin semeresini şim- di görmekle olduklarını, pamuk istih. salâtının fevkalâde arttığını, parti baş- kanı B, Ethem Menderes de bütün ic- rTaatın parti kongrelerindeki halk di- leklerine istinad ettiğini söylemişler. dir. Köylüler adına da B. İsmail Hak- kı bir nutuk söylemiş, aşiret sürüleri yerine şimdi ovada işçilerin kazma ses- lerinin duyulduğunu bildirmiştir, Köy- Jüler namına Cümhuriyet ulusuna şük- ranlarını bildiren bu zattan sonra me- resime sön verilmşi, büyük Kazı ma- kineleri faaliyete geçmiştir. Pirlibey kanalının açılması mealiyatına merasimle başlandı kazmayı vuruyorlar Büyük Menderes ovasının si 8) için hükümet son aylarda üç baktim işi müteahhidlere ihale etmiştir. Bun- lar 400 bin liralık Feslek regülâtörü, 1,130,000 liralık Çivrii- Işıklı gölü İddi- har havuzu seddeleri ve 650 bin İHra- lık 50 kilometre uzunluğundaki Pirli- bey kanallarıdır: Yalnız sonuncusu 60 bin hektarlık arazi sulayacaktır. Bu kanal bir regülâtörle Menderesten Ya- malık, Azizabad ve Pirlibey arazisini sulayarak Akçaya ulaşacaktır. Sudan muharrik kuvvet de temin olunacak- tır. Gelecek yıl, bu kanal sayesinde Nas zilli ve Bozdoğan tarafları da tama- men sulanacaktır. Aşağı Nazillide karşıdan gelen su- Jardan hasıl olan bataklık da yok edile cektir. Gelecek sene ovanın Nazilliye kadar olan kısmı tamamen sulana- rak programın birinci kısmı tamam. lanacaktır. Bu sahada sulanacak kı- sım 12000 hektardır. Feyezanların da tamamen önüne geçilmiş olacaktır. Programın ikinci kısmı Aydın ovasının sulanmasına aittir. Burada Söke ve Germencik ovaları da bulunmaktadır. Taşra gazete bayilerinin nazarı dikkatine Bazı taşra bayilerinden aldığı. mız mektuplardan «AKŞAMsı mutlaka şu veya bu mutavassıt- lardan tedarik etmek hususunda kendilerini mecbur addettikleri anlaşılmaktadır. Bu zehab hakikate uygun de ğildir. Binaenaleyh taşra bayile rinden arzu edenler her zamah «AKŞAM; idarehanesine mürt caatla doğrudan doğruya müt- meleye girişebilirler. Bu hususta «AKŞAM» idaresine mektup ya- zarak bayi şartlarını öğrenebi- dirler, Tefrika No. 66 No. 66 SEVİLEN KADIN — Şayed bir fenalığını görürseniz | odadan çıkarmak salâhiyetini muha- İ faza edersiniz. Buradan geçtikçe ara- | Sıra size uğrar, kıza dair malümat s0- | rarım, Kadın düşünüyordu. Cemilin verdiği tallmata, ap açık iza- hata rağmen, bu alâkanın o kadar bo- | şuna olamıyacağını sanıyordu. Mutla- ka işin içinde bir macera vardı. Bir- denbire aklına geldi ki, belki de bu Sayede birçok bahşişlere, hakkı süküt- lere konar. Zira Cemllin paralı bir in- san olduğunu görüyordu. — Bu kız her kim isem onu sizin kıyak hatırın için âloooruz... Mobilye- | si, eşyası vardır?. Bu karyola ile dolap kâfidir? ,. Cemil zihninde biran bir hesap yap- | tıktan sonr: : — Lüzumu olan eşyayı da bugün gönderirim! - dedi. Derken içi banknotlarla dolu cüzda- nını çıkardı, Ermeni kadının gözleri parladı. i dar etmez mi)... Nakleden Vâ -Nü) hazırlar, küçük hanıma verirsiniz. — Yüz seksen lira?... — Evet... Aylığı on iki liradân... Ayda üç lira da sana bahşiş... O ka- Şayet bir yıllığını peşin vereceğimi söyleseydim tenzilât yapardınız. Fakat ben tenzilât yeri- he müşterinize ikram ve iyi muâmele etmenizi İstiyorum. Sen de odaları toplarsın. Buraya gelecek olan mobliiyeleri de siz yerleştirirsiniz, madam, — Siz kenâln gelmiyeceksin? — Belki gelirim. Fakat âlemin | tenkid etmesinden, kızı lekelemesin- den çekinirim, Rica ederim, siz göz- kulak olun; üzerine bir leke sıçrama- sın. Fakat göz hapsinde bulunduğu- nun kendi de farkına varmasın. Biraz daba bahşiş verdi. Sonra kartını uzattı: — Ararsanız, ben buradayım... Te- lefonum yazılı... Adresini şifahen de söyleyince, dü. dunun gözleri faltası gibi Poe ,Saatinden takvimine, kolonyasından Cemil izahat veriyordu. — Küçük hanımın adı Suzan, ba- basının adı Bedridir, Eski adresini de şuraya yazayım... Bu işleri bitirdikten sonra, Cemil Aciba aşağı indi, otomobiline bindi. Beyoğlunun her şey satan mağaza- larından birinin önünde durdu. Aee- Jeyle bir çok eşya aldı. Ve portfoyüne şişkinlik veren paradan ancak bir iki yüzlük çekmek suretile meseleyi halletmiş oldu. Bu da ona denizden | bir katre su almak tesirini yapmıştı. Bu alışveriş esnasında talebelik za- manını hatırlıyordu, Acıbademe inip çıkmak güç olduğu için bir kış Bey- oğlunda bir oda tutmuş, böyle döşe- mişti, Şimdi o eski mesud devre dön- düğünü tasavvur ediyordu. Ve Suzanı düşünüyordu: «— Artık masun, emin olacaktır. Kendisine saldırmıyacaklardır.» Eşyaları yolladı. Öğle yemeğini ye- di. Sonra tekrar gidip odaya baktı. Her şey muntazam bir haldeydi. Ka- pıcı kadın verdiği sözü tutmuştu, yer- leri ve duvarları, tavanları titiz Er. | menilere hâs bir itina ile iyice sil, süpürmüş, tertiplemişti. Bütün eski eşyalar çıkarılmış, yerlerine yepyeni | halılar, pınl pırıl bir karyola, gıcır gıcır dolap ve sair eşya konulmuştu. mna kadar her şey tamamdı. Cemil, yatağın başucudaki çek- meyi de açtı, Oraya, bir kaç on lira l ile bazı tek liralar bıraktı. Himaye ettiği kız artık kendini - eski ikamet- İ gülina kıyasla - sarayda ofarzede- | cekti. Manzaralı balkona çıktı. Halici seyrederken böyle düşünüyordu. | Bu yaptığı işten dolayı pek mem- nun kaldı. Kalbinde bir ferahlık du- yarak tekrar sokağa çıktı. Fakat bu hadiseye, bir biçare fakirin imdadına yetişmiş olmasından ziyade kiymet vermiyordu. Zihni asıl Necile ile meş» güldü. Demek ki Vehbi beyin zevcesi olân eski sevgilisi ile karşılaşacak”... Bundan dolâyı kalbinin hızlı hizlı çarptığını hissediyordu. Aklına esti, otomobilini Beşiktaş sırtlarına doğru sürdürdü. Bedrilerin oturdukları eve gitti. Kapıyı çaldı. Açan Meryem oldu. Karşısında böyle şık, kibar bir adam görünce utanarak geriledi. Kapı ka- nadının arkasından: — Kimi istiyorsunuz? « diye sordu. | — Bedri efendinin hanımını gör- i mek istiyorum. — Benim, efendim, — Sizinle bir dakika konuşacaktım. —! Kadın ne Meelii mi Fakat, maheubiyetle, ağzından şu kelimeler dökülüverdi: — Buyurunuz içeriye efendim. Kadın başörtüsünü düzelterek bir iskemle gösterdi. Cemil oturdu. — Kapınıza dün gece de, pek fena bir şerait altında gelmiştim. Bir kı- zinız var, değli mi? — İki kızmı var, beyefendi. — İçlerinden biri terzilik ediyor. — Evet. Küçüğü, — Büyüğü ne yapıyor? — Hastadır... Eskiden o da çalı fırdı... Fakat şimdi pek kazanamı- yor. Dağlara taşlara veremdir, yar tayor, — Belki de o kadar ağır değildir de siz izam ediyorsunuz? Annenin gözleri yâşla doldu, — Maalesef söylediğim gibi... Dok. torlar gördü. — Doktorlar bazan yamlırlar. — Diyorlar ki efendim, bahçeli, güneşli, ferah bir yerde oturmalı imişiz, bol gda almalı imiş, Halbu- ki... Görüyorsunuz halimizi... — Evet... Küçük kızınız kaç yâ şında? — On sekizinde. — Maşallah... Allah bağışlasın... Pek uslu akıllı, çalışkan görünüyor. — Öyledir efendim... Pırlantadır...