AKŞAM Sip: fırvat itilâfı arifesinde Dr. Maçek'in “ Akşam,, a beyanatı Hırvat lideri diyor ki : “ Türkiyenin İngiltere ve Fransa ile ittifakı Türkiyenin milli menafii bakımından pek mühim ve faydalı bir eserdir, “Biz köylü partisindeniz, köylüler umumiyetle demokrat olurlar. Cesur ve merd Türk milletine selâm ve eyi bildiriniz ,, (Baş tarafı 1 inci sahifede) Senelerdenberi devam eden Sırp - Hır- vat anlaşmazlığının herkesçe malüm olan teferrâatını ve sebeplerini tekrara lüzum yoktur. Maamafıh iki kardeş unsug ara- sında mevcud olan anlaşmaslığın ortam dan kaldırılması için sarfedilen gayretleğ, şimdiki Başvekil B. Svetkoviç iş başına gö” linceye kadar hiç bir metieo vermemişti. B. Bvetkoviç Başvekâlete tayin olundu- Bu gündenberi faaliyet programının başı” na Hirvat meselesinin hallini geçirdi; zar ten kendisi, bu meseleyi halle en Âli ma- kamlar tarafından memur edilmişti kilin siyasi hayatı, selefin» tülü geçmemiş, çok görülü yapmıyarak, sessiz ve tevazu içinde çalığ- mağı umumi meselelerde muvaftakıyet İçin daha hayırlı görmüştür. Başvekilin Hırvat meselesini halle te- şebbüs ettiğini işiden siyasi muarızluri ev« velâ kendisini salâhiyot sahibi olmamakla itham etmek İstediler. Fakat sarayın ve milletin vekâletini haiz olduğu tahakkuk ettikten osonra böyle dikenli, mudü dir meseleyi hal için icap öden vasıfları haiz olmadığım ileri sürmeğe kalkıştılağ, Başvekliin mensup olduğu (Yugoslav Ra- dikn! İttmadı) adlı ekseriyet partisinin dört buçuk sene reisliğini yapan sabık bağ- vekil, parti içinde muhalefete geçti ve ha- lefinin mevkiini sarsmağa teşebbüs etdi, Neşredilen beyannamelerle Başvekli mem- leketi parçalamakla neticelenecek bir po- Utika bakip etmekle itham ediliyor, parlâ- mentonun derhal ve fevkalâde olarak top- lanması ve Başveklli sızaya çekmesi is- teniliyordu. Fakat işini bilen ve Hırvat meselesinin halini, devletin vahdet ve tesanüdü için bir iş olarak telâkki eden şimdiki bu hücumlardan yılmadı ve Hır- vak lideri doktor Maçok ile temasa girişti. Hırvatlar ne istiyorlardı? Sırplar; ortodoks, Huvatlar katoliktir. Burada. bu dini vasıflar müteradif sayılır, Ortodoks dediniz mi Sırp, katolik denllidi- n ise Hırvat anlaşılır. Sırplar Me- hürflerile, Hirvatlar itin harfle- rlar, Sirplar kendilerini Balkanlı, Hırvatlar ise merkezi Avrupalı sayarlar, Velhasıl bu iki İslây unsura bir anadan ve babadan doğmuş oldukları halde tablatçe, mizahça, zihniyetçe birlbirlerine hiç uymu- sahnelerinde dö Fsgelinen biribirine md iki kardeşe benzerler, Sırplar cengâverlikle, harp mey- danlarında kahramanlıklariie, iyi asker ol Hırvatlar inkişaf etmiş sanayilerile, içtimai, medeni ve siyasi ka- biliyetlerile iftihar ederler. Hırvatlar tam bir muhtariyet ve yahud başka bir tabirle federal bir rejim istiyor- kardı. Bu mütalebatın birinci maddesi: «Huzvatlarla meskün olan Yugoslavya arâ- Halinin hududlarının tahdidi» keyfiyeti idi. Hıvatistan ve Dalmaçyadan mânada tari hen hep Hirvatistana aidiyeti öne sürü- len Bosnanın da bu hudud içine alınma- m noktasında israr ediliyordu. Halbuki bu bavallde Sırp, Hırvat ve Müslüman halk karışık oturur. Hartâ bası mıntakalarda Sırplar ekseriyet halindedir. Müslüman Boşnaklara gelince bunları Sırplar ve Hır- vatlar her Ikisi de kendilerinden #ayarlar. Fakat israr karşısında Başvekli Sırplarla Müslüman Boşnakların arzuları hilâtı- da Hirvatistana tâbi olmamaları için bu- rada reylâmme müracaat edilmesini ileri sürmüştü. Bu birinci maddenin bu suretle halli kararlaştırıldıktan sonra öbür mad- deler de kölayen bir itilâf şekline bağlan- dı. Rejim meselesinde Hrvatların bir iti- razı yoktur. Milli müdafaa ve hariciye müştereken ve bip elden idare edilecektir. Hırvatistan, hükümet mekanizmasının ve diğer nezaretlerin bütün şalâhiyet ve hakları ile techiz edilecektir, İşte bu sene nisun ayının sonunda (Zağrep)de Başve- Kl B. Svetkoviç ile Wirvat İlderi döktoj Maçek arasında bu esaslar içinde bir iti- İf projesi tanzim edildi. Bu proje taadik odilmek üzere memleketin iç ve dış siya- #etini büyük bir dikkat ve kiyaset ile ve meşviiyetini hakkile idrak ederek hele Hır- vak meselesi gibi kanunu esasiye tasllük eden mühim işlerde niyabetini haiz oldu- ğu krallık makamının mezkör kanun te yyed hukukuna bir halel gelmemesi için dikkatli ve titiz davranan prens Paul'e arzedildi. İtiraza uğrıyan iki nokta Bu yüksek makam muhtelif milletlerie çierinde Almanlar ve Macarlar ve Arna- | olduğu halde - meskün olan bir reylâm işini canlandırmanın İS ve bükün bik yaf ol Muyacağını ve hududun Dalmaçyanın Ko- tor noktasma kadar tahdidinin Yuyoslay- vav Adrisatik denisinden mahrum bıra- Solda: Hırvat lideri Jedeki bu iki noktaya itiraz etti Bunun Üzerine doktor Maçek Hirvat mebuslarını 7 Mayıs 1939 da bir toplan- taya çağırmış ve beyanatında meselenin bu safhasını şöylece izah etmişti; «Bu itirazların bir kısmına bir hadde kadar hek verdim, böylece hüsüniyetimizi ve bir iHiJAf akdine her cihetten amade ol- duğumuzu da göstermek istedim. Bu iki noktayı şimdi kurcalamamızı ve bir tara» fa bırakmamızı söyledim ve şa formülü ka- bul etmekliğimizi teklif ettim: «Hırvat eyaletlerinin (burada Banovina deniyor) kati hududu, Bosna - Hersek ve Srijem muntakularının mütebaki kısımla» rında intihap yolile halk tarafından veri- lecek bir karar ile tesbit edilecektir. Baş- vekli ile bu yolda anlaştık... Pakat #tiâf projesinin kral nsibiliği tarafından kabul edilmediği anlaşıl Başvekil, bu son müşkülü de ortadan kal- dirmak işin teşebbüslerine devam etti bie buçuk ay evvel doktor Maçekle tek- rar temasa girişti, Hati Kral Nalbinin Londra seyahatine çıkmadan evvel Başye- Kile if hakkında kati ve sarih talimat verdiği havadisi de ortada döndü. Sırp - Hırvat itilâfı vuku bulmak üzere Esasen (Zağrep) de meşhur Esplanade otelinde hukukçulardan mürekkep bir ko- misyon birkaş aydanberi yeni federal (ya- hud otonom) Hırvatistanla Belgrad hü- kümeti arasında anlaşma esasları üzerin- de hasıl olacak mütekabli vaziyet, hak ve #alâhiyetleri, idare kadrolarını tesbit ve tedvin ile uğraştığı da malâm idi. Son gün- lerde bu komisyonun da işini bitirdiği gö- rüldü. Hele Başvekilin bundan bir hafta evvel Spiit'ten geçerken gazetecilere 4— Herşey dişlerim var; yakında halk da, siz de ten- vir edileceksiniz. İtllâfın sonbahardan ey- vel akdi muhakkaktır.» tarzında ta bulunması, dost devletin, müttefik mil- letin iyiliğini arzu eden bülün dostlarını sevindirecek mahiyettedir. Biz Türklerin halisane dileğimiz, B. Dra- gişa Svetkoviç'in bu barışma mücahede- sindeki emeklerinin muvaffakıyetle neti- celenmesi ve iki kardeş milletin elele ve- Terek bem dahilde terakki yolunda ve hem de hariçte umumi sulbe hizmet yolunda | beraberce, kavgasız gürültüsüz flerilemeleri | merkezindedir. Müttefik devletin hartel si- yasette takib ettiği müfrit ihtiyat siyase- tinin sebeplerinden balıcası da ba iç mo- #üelerin henüz makul ve mantıki bir ne- tieeye bağlanmamış olmamdır. Şimdiki, Yugoslav Başvekilinin tercümel halini gazetelerimiz birçok defalar muh- telif vesileler We neşrettiler. Şimdi de onun bu müzakereleri beraberce yaptığı Ehrvat Uderi doktor Maçek'i biraz tasvir edelim ki, karilerimiz da öğrensinler. Dr. Vladko Maçek kimdir? 1879 yılında Sloven hududunda Yustro- barsko kasabasında doğdu, siyasi hayata 22 yaşında, atıldı. Hırvat köylü partisi H- deri Stepan Radiç, Skupçinada 1926 yanın- da Karadağlı bir mebus tarafından öldü- vüldükten sonra de doktor Maçek maktul re- vandiminn saniimmlekie yolunda gidiyor. İyi hava | B. Maçekin «AKŞAM: a ithaf ettiği resim, sağda: B. Maçek erinin önünde zevcesi ve çocukları arasında / Doktor Müçek, üç defa ovlenmiştiğ; birime ci zevcesinden ayrılmış, ölen ikinci zevce- sinden bir kımı, bir erkek çocuğu olmuş- tur. Şidimki zevcesi, ölen ikinel zevcesinin | kız kardeşi ve çocuklarının teyzesidir. Dr, Maçek at meraklısıdır. Mükemmel | bir binicidir. Her akşam saat onda yatar; | sabahın saat dördünde kalkar; öyleyin de yemekten sonra biz saat istirahat eder. Sabah çizmelerini ayağına geçirerek | sevdiği atına biner ve saatlerce köyden köye, kasabadan kasabaya, evden evs hep civardaki hemşerilerini dolaşır; hal hatar | sorar, mülâtafa eder. Almanca ile İslâv llsanlarının hemen hep- sini konuşur. (Zağrep)o vardığım zaman partinin idare merkezinin bulunduğu vo | bizzat, reisin resmi organı olan Hirvatiski Dneynik gazetesi idarehanesine gittim ve | partinin rels vekili mühendis Auguste Kosutiç'e relale «Akşam» namına bir mü- lâkat rica ettiğimi söyledim. Hırvat lideri beni müracaatımızdan iki gün son sabah saat sekizde (Zağrepiden 30 kilometre uzakta yazı geçirmek için allesile bulun- duğu Kupines köyünde kabul sdeceğini telefonla haber verdi. Hırvat liderinin AKŞAM'a beyanatı Doktor Maçek, beni nezaketle mütevazi bir surette döşenmiş evinin odasında ka- bul ederek demiştir ki; «— Ecnebi gazetecileri milletimizin da- yasını yerinde anlamak için buralara ka- dar geldikçe memnun oluyorum. Türk gazetelerinin de buraya kadar bir muha- bir gönderdiklerini görmekle bahtiyarım. Biz yeni Türkiyenin büyük terakkilerini uzaktan fakat dikkatle takip ediyoruz. Bü- yük Atanızın ölümü kimbilir sizi ne kadaş kederlendirmiştir. Cidden büyük bir adam idi "Türkiyeyi #hedenl, mütarakki, müsta- kil devletler meyanıma soktu. Herkes şim- di Türkiyenin dostluğunu karanmağı ar- £u ediyor. Eğer dostlarımızın gıpta Ile bak- tıkarı şimdiki vahdetinisi muhafaza eder- seniz -ki buna şüphe yoktur- istikbalde de birinci sınıf devletlerin meyanındaki mev- Kiinizi yalnız korumak değil sağlamlaştı- rasağınız muhakkatır. Ne mutlu size!» Hırvat meselesi bakkında mütallasını ve bu meselenin ne saman halledileceğini sordum; şöyle dedi: «— Bu meselenin uzun müddet sürün- cemede birakılmağa tahammülü yoktur, Ergeç hallolunması zaruridir.» Beynelmilel siyasi vaziyet için de: «— Dünya bugünkü bulunduğu asabiyet hâlinde uzun müddet duramaz. Bunun 59- nu, ya bir harbe müncer olacaktır! O va- kit bütün işlerin halli harbin sonuna talik edilecektir, Ve yahud bütün ihtlâfı me- selelerin halli için yakında milletler arasın. da bir könferans toplanacak ve dava ve ihtilâfların sulhen halli yoluna gidilecek- tir.» dedi. Balkan itilâfı ve Türkiyenin İngütete ve Frans, ile itifakı dolayısile son günler- de Balkan davasının hududunu aşan ve belki de bu davaya zarar verecek bin yol takip etmiş olduğuna dair Alman ve İtal- yan siyasi mahfillerinde ileri sürülen mâ- nass mütallalap hakkında fikrini sor- dum, filim heyeti Heyet reisi B. Lawrence: 18 Ağustos 1939 Bursaya giden Amerikan ile mülâkat “Türkiye- deki intibalarım fevkalâdedir,, diyor Amerikan filim heyeti Yeşileami avlusunda Bursa (Akşam) — İstanbullular, «Seyyar filim kumpanyasıs diye, adını pek güzel koymuşlardı Fakat biz Bursada onları bir filim heyeti olarak değil, bir ilim heyeti olarak bekledik ve öyle karşıladık. Bazı gazeteler, bu Amerikalıların banker, yahud milyoner olduklarını yazdılar. Heyetin gelişi de, tıpkı bu neşriyat gibi karışık oldu. Bursddan VA Yalovaya kadar bir karşılama he- yeti gittiği halde Amerikalılar Mu- danya yolundan çıkageldiler. Bera- berlerinde dört beş yüz otomobili, bir tane de «seyyar ev» dedikleri, normal tipten dört beş metre daha uzun bir yataklı otomobilleri vardı. Bizzat Amerikalının idare ettiği diğer bir otomobille de, radyolu, antenli bir elektrik santralı bağlanmıştı. Oto- mobillerin radyatörlerinde, iki Ame- rikan bayrağı arasında bir Türk bay. rağı dalgalanıyordu. Banker, yahud milyoner Amerikâa- lının bu motörlü kafilesi, etrafı tari. hi çınar ağaçlarile çevrili «Acemler» mevkiinde kamp kurmuştu. Ertesi sabah «Bursada tabil, coğrafi. ilh.» Tedkikler yapacak olân Amerikalıları aradığım zaman «Yeşilecamiis avlu- sunda flim çevirdiklerini öğrenmiş. tim. İnce uzun bacaklı bir sehpa üze- rinde duran filim çekme makinesi, gökyüzünde bir hadiseyi tesbite ha- zırlanmış teleskop gibi alesta duru. yordu. Güneşin bulut altından kur. tulmasını bekliyorlarmış... Üç kişiy. diler. Üçü de ceketsiz ve şapkasızdı. Gazeteci olduğumu söylediğim za- man, heyetin başkanı olduğunu öğ- rendiğim B. Lawrence C. Tahw, iüt- fen elimi sıktı. Fakat tercümana söy- Jediği ingilizce sözler, pek de gazeteci- lerin lehinde değildi. Suallerime güç- Yükle cevab alıyordum. Blihassa iki noktada israr ettim: — B. Lawrence banker midir? de. dim. Cevap verdiler; — Bankerdir!. — Halbuki milyoner olduğunu söy- lüyorlar?. Muhatabım durdu ve B. Lawrencelş konuştuktan sonra şu cevabı verdi: - — Banker milyonerdir! — Peki, bu seyahati kendi hesabi. na mı yapıyor, yoksa denildiği gibi Hırvat lideri bu sualime cevaben dedi «— Hırvat davasi halledüdikten ve Bul- garistan da itlâf içine alındıktan sonra Balkan itilâfı cidden mühim bir kuvveh teşkli edeceklin Türkiyenin Balkanlar aşırı bir siyaset yaptığına dair öne sürü- len fikirlere gelince bu fikirde onlsrat «Türkiye devlet riealinin kendi milletleri- nin meofaailerini hâriçteki slyasok ten- kideilerinden daha iyi bildikleriz cevabini vermekliğinis lâzımdır. İngiltere ve Fran- #& ile ittifak, Türkiyenin milli menafli bakımından pek mühim ve faydalı bir eser olmuştur.» Anlaşma olursa Hırvatların da Yugos- Jâr hükümeti Kabinesine girmeleri pek ta- Di olduğundan kendisinin buzün Avrupa- dg, mevcud iki zümreden, İngütere veya Almanyadan hangisine meyli ve teveccühü! olduğunu ve demokrasiye mi yoksa, otari- ter devlet #lstemine mi taraftan olduğunu Amerikan milli coğrafya cemiyeti na. muna mı? Gehe bir konuşma oldu. Nihayet şöyle bir cevab çıktı: — B. Lawrehce, bu cemiyetin azası. dır. Fakat Hindistana kadar sürecek. olan bu seyahati, hususi mahiyette kendisi tertib etmiştir. Gazetelerde otellere boykot yap- tağınız yazılı; doğru mudur? — Hayır, «Seyyar ev» imle birlikte dolaştığım için orada yutıp kalkarım. Otel düşmanlığım bundan galât ol malıl — Türkiyeye eskiden de gelmişsiniz, hattâ Atatürklegörüşmüşszünüz?. B. Lawrence, muzaffer bir eda ile, pPlposunu- ağzından çekerek haykırdı Gördünüz mü, ben £ lerden korktuğumu söylerken haklı değilmiymiş... Sonra, daha ağır bir sesle izah etti: — Türkiyeye ilk defa geliyorum. Yalnız Türkiyenin değil, bütün dün- yanın en büyük adamı olan Ebedi Şe. finizi tanımayı çok isterdim. Yanık ki bu şeyden mahrum kaldım. B, Lawrence son bir sual sordum: İntibalarınız? Bu sırada güneş çıkmıştı. Filim mâ» kinesi dönmeğe başladı. Fakat Ame. rTikalı, tek kelimeyi azımsamış olacak ki, tercümana şunları söyledi — İntibalarımı fevkalâde kelimesi anlatacak kuvvettedir. Fakat bu ke 1imeye, buna benzer daha bir çok söz ler ilâve ettiriniz! Amerikan filim heyetinin meşhur simalarından biride meşhur «Ben. hur» u filime çeken operatör B. T. W. Boyledir, Operatör B. E.G, Fahrney de kendisine yardım ediyor. heyçt, bir gün ve bir gece kaldıktan sonra, An- karaya doğru, Bursadan hareket etti, ize gazeteci. Adana yüzücüleri Mersinde Adana VI (Akşam) — Adana spor- cuları dün Mersine gitmişler ve ora- da yüzme ekzersizleri yapmışlardır. Su sporları ajanlığı yaz mevsimi boyunca tatbik edilecek bir program tesbit etmiştir. Buna göre, gençler önümüzdeki pazar günlerini Kars taş plâjında geçireteklerdir. Bölgede su sporlarının taammümü için eğlen. celi müsabakalar yapılacaktır. anlamak istedim. Şu cevabı verdi; «— Biz köylü partisindeniz. Köylüler umumiyetle demokrat olurlar. (Resmi siyasete gelince mesul Şahıslar şahsen demokrasiye veya yeni tabirile Nazi veya Faşist idaresine karşı sempati besliyebiliş- ler. Fakat umumi devlet #iyaseti mevzuu bahiş olduğu zaman milletlerinin menfa- atlerinin emrettiği tarafa meyiotmeleği zaruridir, Zamanımızda devletlere ve mil- letlere dar zamanlarında maddeten yare Gıma kabiliyetli dostlar lkzımdır. 1939 yı bu zarureti açikça gösteren misallerle doludu. Sayın doktor Maçek ile evinin bahçesine çıktık. Bize zevcesini ve çocuklarını takdim etti. Birkaç pos da fotoğraf çekmekliğimi. ze müsaade etti, Fotoğraflarından bir ta- nine iletilmesini rica etti