POLİTİKA “Ja , : Salzburg mülâkatının neticeleri İtaiyg Hariciye Nazırı ile M, Hitler ve Alman Hariciye Nazırı arasında- ki görüşmeler nihayet bulmuştur, Bu gibi görüşmeler iki müttefik devletin harici siyasetlerini biribirine uydurmak için vakıt vakıt yapılan alelâde İstişarelerden ibaret olduğu sebep gösterilerek sonunda resmi bir tebliğ neşredilmemiştir. Fakat hakikatte bu toplantının fevkalâde olduğu ve siyaset âleminde gerginliği son derecede arttırmış olan Danzig meselesi karşısında bundan sonra nasıl hareket edilmek icap eylediğini görüşmeğe kati lüzum görül düğü anlaşılıyor. Salzburg mülâkatına dair neşredilen nim resmi mahiyetteki haberlere göre İtalya Danzig meselesinde ve bu yüzden çıkacak bir harpte İtalyaya burası kendisinden çok uzak olduğu ve Lehliler ile eski dostluğu bulunduğu halde Almanya ile yüzde yüz beraber yürümeğe muvafakat etmiştir, Hattâ İtalya Koridor işinin de Danzig kadar Almanya için bir namus meselesi ol- duğunu kabul etmiştir, İtalya; Baltık sahilindeki Almanyanın menfaatine hizmet etmeği kabul etmiş olmasina mukabil Almanya dahi kendisini pek alâkadar etmiyen Akdenizde İtalyanın müddeiyatını tervici ahhüd etmiş olacaktır. şüphesiz ta İtalyanın ötedenberi biraaye ve sehabet ettiği Macaristanın müstakbel bir harpte nasıl hareket edeceği de Salzburgda görüşülmüştür. Almanya Lehistana karşı bir harp vukuunda bunun cenubuşarki hududunda şimdi Macaristanın elinde bulunan Karpat Ukraynasından istifade etmeği ve Ro- manyaya karşı yapacağı herhangi bir hareketle Macaristandan geçmek mecburiyetinde bulunduğunu düşünerek İtalya ile anlaşmak lüzumunu hissetmiştir, Nim resmi haberlerde Salzburg görüşmelerinde tam bir anlaş- ma hasıl olduğu kaydedilmiştir. Herhalde Almanya ile İtalya ufku karardığı şu zamanda siyasetlerini biribirine uydurmak hissettikleri aşikârdır, Millet mefhumu nedir? Millet ne ye derler? Millet nedir? Avusturya ile Çekoslovakyanın Al- manyaya ilhakından önce bu sualle- re cevap vermek güç değildi, fakat Avusturyalılarla o Çekoslovaklar Ak man olduktan sonra milleti tarif et- mek pek kolaydeğil. Andre Siegtrid diyor ki: — Millet adı verilen hadiseye Çe- koslovakya ile Avusturyanın Alı Avrupanın lüzumunu AKŞAM yaya ilhakı üzerine yeni yeni eleman- lar katıldı. Geçenlerde Pragdan geçen bir İn- giliz gazeteci de gördüğü bir mezar taşı yazısını naklediyor. Şöyle kl: «Burada Joseph Haverda yatıyor. Bu zat Avusturyada doğdu, Çekoslo- vakyada yaşadı, Almanyada öldü, fa- kat doğduğu şehirden, Pragdan başka hiç bir yere gitmemişti! İngiltere Harbiye Nazırı İngiltere Harbiye Nazırı atlet Mr Hoare Betisha Fransanın cenubunda di Avinyonda, Nimde, Eks - en . Provansda bir kaç gün kaldı Pariste çıkan İntransigeant'şu ha“ diseyi anlatıyor: Nimde bir gün şehrin en İyi lokan- tasına girdi. Yemekten sonra sivil memurlarından biri, her halde kur- may subaylarından biri olacaklı, Bir harita getirdi, masanın üstüne açtı. Harbiye Nazırı dikkatle tedkik etti. Bivil subay bir şeyler söylüyor. Har. biye Nazırı haritaya kırmızı kalemle bir şeyler yazıyordu. hali görenler şüpheye düştüler. Acaba İngiltere Harbiye Nazırı, Fran- sız topraklarında bir maneyranın ve- ya müstakbel bir harbin plânlarını mı bazırlıyordu?.. Meraklarını çabuk giderdiler, İn. glitere Harbiye Nazırı boğazına düş- indür. Sivil subay, satılan rehberi- ne hangi Fransız şehirlerinde İyi 1o- kanta bulunduğunu ve bu lokanta. ların isimlerini soruyor, sonra bu şehrin altını çizip üstüne lokantala- rın adlarını yaziyormuş!.. ŞAHİT Pariste güpegündüz bir haydudluk oldu. Üç kişi, Borsa civarında bir ha- na giren. iki bankerin ellerindeki pa- ra dolu çaniaları alıp kaçtılar. Zabit. ta bir hafladanberi haydudları arı- yor, bir türlü ele geçiremiyor. Bugü- re kadar yüzlerce şahid dinlendi. Hiçbiri esaslı bir şey söyliyemediler, Geçen gün bir adam: Ben hadiseyi gördüm, haydud- lardan. birini görsem tanırım. Beni dinleyiniz! dedi. Dinlediler, Adam hadisede rol oy- mıyan. birinin şeklini şemailini uzun uzun anlattı, tarif etti, Komiser de ifadesini aldı, Ancak bu şahidin tarif ettiği adam, haydudların taarruzuna uğrayan. bankerlerden biriydi!.. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Berchtesgaden'de Hitler'in ikametgâhı Almanlarla İtulyanlar » arasındaki bu- lşmalar sebebile Berchtesgaden'den çok bahsedildi, Bavyera dağları ortasındaki bu Alman #ehrinin 2000 nüfusu vardır. Tuzlu ban- Yoları bulunur, Tklimi noktasından pek $ok ziyaretçileri eribeder, Bu kasaba civarındaki madenler sene- de yarım milyon kental tuz verirler. Bu tuz mmtakasında suni göller vardır, © 28 hisbetinde tuzludurlar. Bu havali, eski Avusturya ile Almanya arasında sıkıştığı Kin tarihte münakaşa mevzuu olmuştur. 1805 de Avusturya, 1810 dada Bavyora ©e Böçirdi, ... Şimdi, Berehtesgaden tlerin hususi ametghıni sinesinde aıktadır. Bir Fransız muharriri, Hitlerin bu evini iştir, Intibasmı şöyle anlatıyor: giriyoruz. ve de büyük bir galeri, Duvarları Kani bembeyaz. Roman uslübundaki verm Koyu kırmizı mermer sütanlarla aa, urulmuş, Köşede eski bakırdan mu- zam bir kazan, İnden yeşil ve kırmızı yaprak ve çiçekler Galeriyi geçtikten sonra bir küçük hole Basri Burası, İntizar o öslo! Ni ülüdür. Açık rek ve zarif bir > arzetmekte Yasa yede fayans bir soba. Önünde köy ikları dolu bir kanape. Hiç bir tarafta, mamaktadır. Kendimizi zevk sahibi bir köylü asilzadenin Ikametgihında farzede- biülirir. Bir kaç adim daha atık. Kabul salo- nundayır. Burada bina bir nevi ihtişam kesbediyor; lâkin şahsiyeti asla kaybolmu- yor. Bilhassa resmi sarayların ağır ve 50- guk hayaslle hiç bir münasebeti olmıyan ba murabbaımsı salonun tenasübü - yani yüksekliği, genişliği, uzunluğu - çok iyi ayarlanmıştır. Ortada birkaç basamak, salonu İkiye ayırıyor. Geri kısım daha yüksek. İçinde kütükler yanan bir şömi- nesi var. Duvarlarda Alman ve İtalyan üstadlarının tabloları, Basamaklarla al- çalan kısmın önünde ise, dükkün vitrini gibi büyük bir camekân.. Havsalanın eJ- mıyacağı derecede muhteşem dağlar çepe- | çevre görünüyor. Uzakta tarihi macera- süs vazifesini görüyor. | bir köşede tazla bir iddia nazara çarp- | larla dolu bir şato da nazardan kaçmıyor. Alplardan ilk görünnen Avusturya şehri Salaburg da gözümüzün önündedir. Sanki Almanyanın kıyısından Hitler, Ansehluas'a buradan tâ ne zamandır bakıyor gibidir. Vitrin - pencerenin bir yanında bir ge- niş koltuk ve kanape kümesi. Arkalarında kıymetlar bir halı iki icabında açılıyor ve arkasında bir sinema perdesi beliriyor. Hitler, arrı ederse filimleri burada sey- reder, Maküs tarafta da bir piyano. Heykel- ler. Işte Hitlerin oturduğu yer.» Askeri Almanya ve Italya harbi kaybede- cektir ! ve iktisadi tedkiklerin vardıkları netice : Mihver devletleri tanklarına ne dereceye kadar güvenebilirler Bir tek er, bir kaç saatta 8 tankı nasıl imha eder ? Yazan: Winston Wo İki mihver devletinin ceman yedi zırhlı tümeni ve 3,500 tankı mevcud- dur. Artık bitkin bir hale gelmiş ve harpten usanmış olan Almanyayı 1919 yılı başlarında tamamlle mağ- lüp etmek üzere, 0 zaman Mühim- mat Nazırı olan Vinston Çörçil, her boydan 15,000 tank ve ârızalı erazi- de asker nakline mahsus 10,000 mo- törlü vasıta imali için hazırlıklara başlamıştı. Müttefik ordular başku- mandanlığı bu pahalı harp vasıtala- rını, tabli, gösteriş için değil; bir tank filosunun; tank defi ateşi, kara mânileri ve ağır makineli tü- fek mermileri altına nasıl eriyiverdi- ğini gayet iyi bildiği için yaptırıyor- du. Binbaşı Eiyot'un «Harp olursa» (İf War Comes) adlı eserinde anlat- tığı gibi, 18 temmuz 1918 de yapı- lan bir Fransız tâarruzunda hafif ve ağır, 324 tank kullanılmak üzere tertibat alınmıştı. Harekâta ancak 225 Lank iştirik edebildi ve bunlar. dan, ilk gününde 102 si tahrip edil- di. İkinci günü 108 tank harekete geçti, 50 si isabet alarak saf harici kaldı; üçüncü günü kullanılabilir halde yalnız 37 tank mevcuddu. Bu- nun da 17 si tahrip edildi, Eğer tâ- arruz dördüncü günü de devam et- miş olsaydı, harekâta ancak 12 tank iştirâk edebilecek ve bunlardan da üçü veya ördü geri ödnebilecekti. Ayni şekilde, 1917 deki Kambre muharebesinde de, bir baskın taarru- in kullandıkları 472 n sonraki bir muka- 12 şılamak üzere yalnız 150 tank kalmıştı. Büyük harptenberi, tanklara kar- s1 bir çok ve fevkalâde mücssir mü- dafaa vamtaları keşif ve tekermmül ettirilmiştir. Pasif müdafaa tertibatı arasında, uçları tankın geleceği isti- kamete mail olarak belon içine sıra sıra dikilmiş çelik çubuklar (Fran- sızlar buna kuşkonmaz tarlagı diyor- lar); tankların içine saplanıp gö- müldükleri, üzeri yeşillik örtülü ba- tak kuyular; tahkim edilmiş nokta- lann önünde ve yolların altında ya temasla, yahut ta uzaktan elek- trik cereyanile bombalar; 25-3 metre öninde, tankların aşamıyacağı çukurlar ve büsbülün hareketlerine mâni olan kaygan, çamurlu hale s0- kulmuş erazl gibi bir çoklari vardır, Bu mânisları atlâtabilen tanklar, bunların gerisinde bir de aktif mü- dafaa İle karşılaşma mecburiyetin- dedirler; ki bunların başlıcaları sah- ra toplarile, yeni seri ateşli tank defi toplarıdır. Umumi harpte, iyice giz- lenmiş olan bir Alman sahra topu, yeri tesbit edilip ateşi susturulunca- ya kadar, 30 Fransız tankı tahrip etmişti. İngiilz tanklarının umumi zayiatının 7 95 inden sahra toplia- rı mesuldür. Bunların yanında, mo- dern müdafaa vasıtası olarak şimdi bir de, daha hafif tank defi topları vardır. Bunlar tankların geleceği yolların kenarlarına. veya siperlerin. ön cephelerine beton mesnedler Üze- rinde olarak yerleştirilir ve ancak topçu ateşile susturulabilir ki, bu takdirde de baskın şeklinde bir taar- ruz yapılamaz Bundan başka, düşmanın topçu hazırlık ateşi sırasında, tank defi topları tahtezzemin yuvalarda sakla- nur ve ateş kesilip tank taarruzu baş- layınca birdenbire meydana çıkarı- larak, taarruzu Karşılar. Bütün bun- lara rağmen gene İlerlemeğe muvaf- fak olan tanklar için de daha bşaka müdafaa vastaları kulalnılabilir; Üzerine gaz veya benzin dökülüp, tankların geçtiği yoclara serilen ve tarikın ekzostundan çıkan hararetle | alev alan saman tabakaları; bu yarı kör, hantel çelik ejderlerin arkasına odside kerler tarafından içine atılacak bir gaz şişesile bir el bombası; ve İspan- ya harbinde gözü pek bir Asturyalı erin.yarım günde 8 tank tahrip et- mesine yarıyan âdi dinamit, gibi... Umumi harbin müdafaa vasıtaları karşısında, günde ancak 8 Vâ 16 ki- lometre gidebilen ve İspanya harbin- de hükümetçilerin daha hafif mü- dafaaları önünde de bundan fazla İleriiyemiyen, hattâ, Berlinde Führer ve Düçenin önünde geçid resmi ya- parken dahi yârı yolda kaldığını göz- lerimle gördüğüm; gene geçlid res. mi yapar gibi Viyanaya girerken bi- le bir çoğu yolda dökülen bu tank- lar, tabiidir ki, bugünkü Belçika, İs- viçre ve Fransa müdafaa hatları Zayıf çocuklar kampı İzmir 16 (Akşam) — Zayıf ve isti. rahate muhtaj çocuklar için Buca nahiyesinde açılmış olan Kinderha- yım, 29 ağustosta (kapanacaktır. Kampta bir ayda elde edilen netice, normalin üstündedir, Bütün çocuk. lar 14 kilo kazanmışlardır. İ Muskacılık yapan bir hoca yakalandı Bursa 16 (Akşam) — Aslen Kudüs- | lü olduğu halde Bursada Balkan ote- linde kalan altmış sekiz yaşlarında hoca Abdullahın, Aksu köyünde musş- kacılık yaptığı haber alınmış ve ho- ca, muskalarile birlikte jandarmalar sıçrayıp tutunacak kadar cesur as tarafında yakalanmıştır. Çeviren: H. Kip önünde büsbütün eriyeceklerdir. Ak manya - İtalyanın 3,000 tankı da Jüra silsileleri ve Voj sırtları veya Flânder kanalları önünde, tıpkı İn- giliz ve Fransızların 1916/17/18 “mis harebelerinde eriyen 3,000 tankı gibi, yok olacaktir. Bu suretle taarruzun ilk hızı duracak, mevcud ikmal mal zemesi istihlâk edilecek, ân bir 28- fer ümidleri kaybolacak, ve harp ge- ne bir siper harbine dönecek; iş, kâ- rada makineli tüfeklere, denizde ab- lukaya kalacaktır. “ Gelecek yazımızda «Mihver dev- letlerinin uzun sürecek bir harbe ni- çin dayanamıyacakları» (o izah edile cektir. Lokomotif bir işçinin ayağını kesti İzmir (Akşam) — Halkapınar İs- tasyonunda manevra yapan bir loko- motif depo önünde Mehmed adında bir işçinin bir ayağını dizinden kes- miştri: Yaralı, Memleket hastanesi- ne kaldırılmıştır. Kaza tahkikatına müddelumumilikçe el konmuştur. CEMAL BÜRÜN Mevsim sonu münasebötile yazlık modellerini tenzilâtı sa başlandığını müşterilerine bildirir.