8 Ağustos 1989 ESKİ AKŞAM ITIKADLAR Istanbul içinde niçin sivrisinek bulunmazmış Evliya Çelebiye göre, Altımermerdeki taşlardan biri tılsımlı imiş ve şehrimizi bu haşarata karşı müdafaa edermiş. — İstanbulda târlü türlü dertlere, belâlara Bikrini kaybeden kızlarım esrar faş eden talsımlardan (7) irk: Dikilitaş İdtanbulun muhtelif yerlerinde siY- risinek var. Kadıköy tarafındakilerle mücadele edildi. Erenköyde eskiden pek çoktu; muntazam fenni çalışma» dar neticesi, birkaç senedir yok dene- cek derecede azalmıştır. Şimdi de Bey- oğlu yakasındaki haşarat ortadan kal dırılacak... Bu husustaki neşriyatımız. dikkate alındığından mücadeleye gi- İ rişliiyor, Bakırköy semtinde de Bivrisi- nek bu sene fazlalaştığını geçer ayak bildirelim. Dikkat ediniz: Şaşılacak şeydir! Et. rafı ötedenberi böyle haşarat yuvası olduğu halde İstanbul surlarının için- de sivrisinek yoktur. Yabut da yok denecek derecede azdır. Sebebi, Boğaziçi rüzgürlarının şeh- rimizi mütemadiyen süpürmesi mi?... Fen erbabı izah etsin. Evliya Çelebi “bunu bir tılsımla izah ediyor: Altimermer semtinde bulunan bir tilsım sivrisineklere mâni oluyormuş! Kurunuulâdan kalmış meşhur &bi- de bakiyelerini eskiler tilsim #iye tef. sir etmişler, Onların itikadınca Di- kilitaş, Çemberlitaş, Kıztaşı, ih, ber biri başka bir âfete karşı İstanbulu koruyan büyü, sihir eserleri imiş. * Eviya Çelebi, bunların yirmi yedi #ane olduklarını ve şu işlere yaradik. darını anlatmaktadır: ... Kostantin vaktinde <İslânibok © kadar mamur olmuş, öyle «âdem “der. yası» haline gelmiş'ki, yedi iklimden nümarlar, mühendisler, siklet taşi- makta usta insanlar getirmişler; ge- rip ilimlerde üstad kimseler bulmuş. dar; şehir ehalisini hertürlü âfet ve || belâlardan masun kılmışlar. Buna erişmek için de İstanbulun yüksek moktalarma yirmi yedi tane tüsum | dikmişler. | GEvrelâ, Avrafpazarı denilen yere | beyaz mermerden içi 'boş, merdivenli bir amud inşa edilmiş. Hükümdar Hindistanı fethe gittiği zaman asker- derinin me vaziyette bulunduğu 'bu Abideye nakşolunmuş. Direğin tepe- sinde bir maksurecik üzerinde peri çehreli bir güzel varımş. Rivayete göre o kız yılda bir kere Gayha vurur, arz Üzerinde ne kader kuş varsa, uçup dururken binlercesi zemine düşermiş. Rum halkı burla- rı bilirmiş. (Atlaşılan bıldırcmların düşmesi!) Sonra Kostantin asrında bunun üstüne rahipler çikıp bir düş. | man guhurunu haber verirlermiş. Fa. | kat peygamberin doğması üzerine bir İ zelzele çıkınca sütun param parça ok Mmuşsa da tılsımlı bulunduğundan yı | #ılmıyarak Evliya Çelebinin devrine kadar kalmış, | * İkinci garibe, Tavukpazarında. Kır. mizi taştan yapılmış. Yüz zira boyun- da... Bu da zelzele İle harap olmuş, Adem oyluğu kalınlığında çemberlerle tahkim olunmuş. (Çemberlitaş.) Fa kat Evliya Çelebi bu tılsımın (7) ne işe yaradığını söylemiyor, Üçüncü tılmb Saraçhanebaşında ef. Jâke ser çökmüş yekpare bir -amud, © Üzerinde beyaz sanduka mermer var, (Bekâretlerini muhafaza edemiyen kızları haber verirdi. Bir hükümdarın baldızını da ifşa ettiği için Üzerinde- ki heykel kırılarak tulsumu bozduğul- muştur.) Bizim de buna (Kıztaşı) de. © memizin sebebi budur. Dördüncü tılsım Altımermerde al #1 yüksek amuttur ki, birinin Üzerinde tunçtan bir karasinek vardı. Bundan bir vızıltı çıkar, İstabul içine de bu sebeple sinek girmezöi. Beşinci tılsım ds gene Altrmermerin birindedir. İstanbula sivrisinek duhu» Jünü hâlâ meneder, Altıncı tilsim: Gene Altımermerin farrinde bir leylekti. Bu kuş rüzgür nın tesirile haykırır, İstanbulda ne ka» dar leylek varsa helâk olurdu. Evliya *Çelebi: «İstanbulda leylekler hâlâ yu- va yapmaz.. Eyüple ve Üsküdarda ya- par.» diyor. Yedinci tılsım: Altımermerin horo- zuydu. Yirmi dört saatte bir kere bay- kırır, bütün horozlara rehberlik eder- di. «Hâlâ İstanbulun horozları diğer şehirlerinkinden evvel öterler!n miş. Sekizinci tılsım, Altımermerin kur- tudur. Koyunlar, şehrin civarında onun sayesinde çobansız gezerek kurt şer. rinden azade olurlar, Dokozuncu: Altımermerin biribirini kucaklıyan kadın ve erkeği idi. Her- hangi bir karı koca aralarında kavga ettiler mi, içlerinden biri gelip merme. ri kucaklayınca dargın aile barış görüş | olurdu. Onuncusu gene Altimermerin beli bökülmüş ihtiyariydi, Onun da karşı. sında sakil bir kocakarı dururdu. Ev. Mler iyi geçinmedikleri takdirde içle- rinden biri gelip bu sütunu kucaklar. s8 eşinden boş olurmuş. Evliya Çelebi bu mermerlerin zelze- Je ile yikilıp kendi devrinde yere gö- mülü olduklarını söylüyor. 1 inci: Beyazıd hamamının zemi- ninde, dört köşeli bir sütüm vardı, Ve- baya karşı idi. O sütun yıkılmadan ev. | Azrail dururdu. Buwlar dört yana xü- | teveccihtiler, Cebrail kanad açınca ve haylarınca şark semili ganimet olurdu. İsrafil ba- gırırsa garpte kıtlığa delâlet ederdi. Feryad eden Mikhilse şimalden 'bir fa- tih betirirdi. Azrail ise bütün dünya da salgın hastalik çıkardı. Peygamber zamanındaki zelzele bu- nu helâk etmiş. «Ancak sütunları hâ- lâ Çukurçeşmede görünür, Dört 'mer- mer amutbur.» 15 inci: At meydanında. Kostantin zamanında her şehirden birer kıymet- Mi taş gütirtilip yaptırılmış. Üstüne de bir miknatis oturtulmuştur. “Taşlar bir demir amudi milin etrafına hendese- ce tanzim edilmiş. Taşların adedi 300 karşı faydalı olan 27 tılsım hangileridir? Evliya Çelebinin tılsrm diye irahi ettiği dikilitaş bin olmasına nazaran eski devlete da. hil beldelerin (bu adedde olduğu anla- şılırmış. Taşlar demir mıknatisile bi- ribirlerini tutar, dökülmezlermiş. 16 nci: Dikilitaş. (Keza faydaları zikredilmiyor.) 17 inçi: Burmadirek. Burmalardan herbirinin başlarında yılan, çiyan, ak- rep suretleri vardı. Bunları bir Yeni- çeri 'kılıçlayıp koparmıştır. O zaman- danberi İstanbula 'bu tehlikeli hayvan- lar ârız oldu Evliya Çelebi bu kadar sayıyor. 55 Tabistile bütün bu sütunların niçin, ve nasil, ve kimin tarafından dikildik. derini modern, tarih bambaşka Anlat maktadır. rümiyecek... Onun yerine smoğem 'bir mücadele açmalı. r.ç. flârmonik orkestrasının konserleri » Jinkara 2 (Akşam) — Miyaseti- cümhur flârmonik orkestrası son bir İİ acne üyinde muhtelif yerlerde 187 muhtelif eser çalmak gibi, diğer yıl darma göre daha dolgun ve olgun Orkestra, son faaliyet yilma geçen senenin 24 eylilünde beşlamış, bu tarihten dibaren yeni radyoevinde, #ecrübe mahiyetinde olarak her haf- #a bir konser vermiştir. Mayıs 1939 sonnua kadar flârmo- nik orkestrasının Ankara rağyosun- da verdiği konserlerin sayısı 59 u bulmuştur. Bunların 36 sını şef B. Prastorius, diğerlerini de şef muavi- mİ B. Ferid Alnar idare etmiştir. Bunlardan başka rkestranın Winikler, Enver Kaptiman, İzzet Ne- ih ve David Zirkin'den mürekkep kuvarteti radyoda yaylı sazlar çin tertip olunmuş (kuvartetler çalmış- ardır. Ayrca Halkevinde de 16 konser verilmiştir. Casus mu, Sahife 7 değil mi ? Bir Fransızla evlenen Alman kadınının: hayatı ve bir ingiliz gazetecisine söyledikleri Pariste çıkan Humanitö gazetesi” nin müuharrirlerinden M. Sampaix, iki Fransız gazetecisinin Almanyaya casusluk yapmak töhmetile tevkif edilmeleri tizerine gazetesinde bazı İf. şaat yapmış ve devletin dahili emni. yetine tamllük edip henüz tahkik safhasmüa bulunan bir iş hakkında neşriyat yapmak töhmetile mahke- meye verilmişiti. Humanitö muhar- riri, muhakeme esnasında, yazdığı şeylerin ötedenberi malüm bulundu- Bunu söylemiş, bu meynada Elisabeth Buttner namında aslen Alman olan ve bir Fransızla evlenmiş bulunan bir kadının da Alman casusu diye İs- mini zikretmişti. Londrada çikan Daily Expres gaze- tesinin Hollandadaki muhabiri, El sabeth Buttyer ile yaptığı mülâkatı şöyle anlatıyor: — Elisabeth Butitner aslen Alman- dır, Fakat, De Mars namında bir Fransiz kontile evlenmiştir. Eski Al man İsmini alan kontes, on seneden- beri bütün Avrupada çök tanınmış bir şahsiyettir. Fakat Avrupada hüs- nü kabul görmeliği iki memleket vardır, Son defa İngiltereye geldiği zaman bir gece hapishanede nezaret altında bulundurulmuş, ertesi sabah #ayyare ile berri Avrupaya kovul- 4 muştur. Kontese Hollandada Scheveningen plâjında yüksek Hollanda sosyetesi mensupları arasinda rastladım. Be- nimle görüşürken postacı kendisine bir mektup getirdi. Mektup, Pariste- ki bir dostundan geliyor ve Fransa- ya giderse derhal tevkif edileceğini bildiriyordu. Lâcivert bir pantalon ve beyaz bir bluz giymişti. Fakat kontes bu kıya- etini beğenmemiş olacak ki bir ara- lik ortadan kayboldu ve bir müddet sonra mavili bir kostüm ile yanıma avdet etti, Kadının kulağında altın küpeler var, çilek mavisi gözleri ve güzel bir ağzı vardır. Almancadan başka, #ran- sızcayı, İtalyancayı ve ispanyolcayı İ mükemmelen, ingilizceyi az çok ko- muşuyor. Alman tayyareci şahadet- namesi vardır. On senedenberi de uçuyor, Kontes bana dedi ki: , — Hiç bir zaman casus olmadım. Başım üzerine and içmeğe hazırım, Tayyare pilotluğunu İtalyada iken öğrendim, 1929 senesinde “İtdiyaya gitmiştim. İsviçreyi de gezdim. 1934 senesinde tayyare sergisini görmek için Parise gitmiştim. Orada ismini unutuğum Bir İngiliz kadınına rasi- lağım. Sonra beraberce Londraya git- tik, on beş gün otelde beraber kaldık. Londradan İtalyaya, Almanyaya, ora- dan da Doselderfa tayyare yarışına gittim. Bazı İngiliz pilotlarile shbap- ık tesis ettim, Muhlübem, benimle Londraya dönmek istiyordu. Londra- ya dönüş seyahatini, Brüksel yoluyla yaptık. Croydon tayyare limanında Skot- landyard müfettişlerinden biri tara- fından tevkif edildik, Bizi uzun uza- dıya sorguya çektiler. Müfettişe er- tesi günü için 'birsinema şirketine Tandevü verdiğimi söyledim. Bana akşam geri dönmem söylediler, Ben reddettim, Teefonla konuşmama müsaade etmediler. Polisli bir kam- yon geldi ve muhibbem İle beraber bizi alip Kötürdüler. Bu pek eci bir şey oldu. “Geceyi bir tahta kanapenin Üzerinde, bir battaniye ile örtünerek geçirdim. Ertesi sabah saat 880 da İngiliz memürları, Brüksele giden tayyareye beni bindirler. Oradan Pa- rise gittim. Paristeki Alman sefiri bir yanlışlık yüzünden bana İngilterede kalmama müsaade dilmeğiğini söyle- di. Maamafih İngiltereye Gönmeğe te- şebbüs etmedim. 1938 senesi Leşrinlevvelinde Paris tayyare sergisinde kont De Marese rastladım. Kânunucvvelde evlendik, Kocamın babası, bankacılık işlerile uğraşıyor, kocam bir Fransız gazete- sini idare ediyordu. Kaynanam bir Fransız Nazırının karısiyle pek ah- baptır. Geçen eylül buhranmda Ber- dinde bulunuyordum. Sonra Parise | döndüm ve 8 teşrinisaniye kadar ora. | ei Elisabeth Buttner dn kaldım, O sırada bir tayyare yarışı için Berline gittim. Almanyaya bu seyahatlerimin, garip göründüğünü biliyorum, Fakat Alman gizli istihbarat teşkilâtile hiç bir zaman münasebette bulunmadım, Yegüne hursım, tayyare ile uçmaktır. Artık bir daha Parise dönmedim. Hollandaya gelinceye kadar Alman- yada kaldım, Altı haftadanberi Hol. landada bulunuyorum, şimdi de ni- yetim İtalyaya gitmektir. — Madam, on seneğdenberi yaptığı- nız bu seyahatler, size pahalıya mal olmuş bulunacak. Kadın, şidöetle sordu: — Bunu niçin soruyorsunuz? Sonra gülümseyerek ilâve etti: — Almanyada servetim vardır. Ben mi casusluk etmişim. Bu çok tuhaf yey!... İzmir kızılay reisi vefat etti İzmir (O (Ak- şam) — İzmir Kızilây merkez heyeti reisi vo İzmir Eşrefpaşa hastanesi başhe- kimi Dr. Cevdet Fuad Özyar, ve- fat etmiştir. 21 sene evvel tanesi “hap he 0- | kimliğine tayin Fund Özyer edilen bu zat, on (dört senedenberi de İzmir Kızılay kurumu merkez heyeti başkanlığı vazifesini yapmış, “muhitte, mesiekdaşları arasında te- maytiz ©tmiş, herkes tarafından çök sevilmiştir. Ayni zamanda bir inki- lâpçı olan doktor Cevdet Fund, bir müddet, İzmirde 'Cümhuriyet. Halk partisi başkanlığı vezifesini de ifa etmişti. Ölümü, kelb nahiyesindeki damarlardan birinin fazla mesaiden çatlamasından ve gangren olmasın. dan “ileri gelmiştir. Bu aziz gencin ölümüne İzmirde ağlamıyan "kimse “kalmantıştır. Cenazesi büyük ihtifalle kaldıri- mış, ağker, polis ve Belediye zabita müfrezelerinin iştirakile gözyaşları arasında asri kabristana defneğii- miştir, Ev, Apartıman kiralamak için «Akşam »ın KÜÇÜK İLANLARI En süratli ve en ucuz vasıtadır. kl Ri»