İLİTİKa irin — Italya - Fransa gerginliği Son Avrupa buhranı hakikatte bir taraftan İngiltere ile Almanya ve Miğee taraftan İtalya ile Fransa arasmda bir hayat, inemat mücadelesi mahi- »tini almaştır. Mussolini, iki memleketi ayıran Alplardaki Fransız hududu- Ni rüüivazi vücude getirilen İtalyan müstahkem hatlarını teftiş edip, oradaki Mtkunda Fransaya karşı şiddetli bir Hsan kullandığındanberi, bütün İtal. YAN milletine hiaman can düşmanı Fransızlar oldukları telkin edilmiştir. Lâtin kardeşliği, yani iki tarafın dil ve ırkları arasındaki karabetien de- kp, “zasetleri de kardeşçe olması icab eylediğine dair Fransızların öteden- Mi ileri sürdükleri dâvanın bir efsane olup, bilâkis İtalyan milletinin siyasi İğine ve tamamiyeti mülkiyesine daima Fransızların engel oldukları ta- birçok delliler getirilerek birçok makaleler yazılmıştır. yllülyan birliğinin temeli olan (Piyemon) krallığının mütemmim cezası Uk Savun ve Aşağı Savun İle (Nis) in bulunduğu Garbi Riviyera'nın K ilyon İtalyan ile birlikte Fransaya ilhak edildiği bu yazılarda daima | trlatılmıştır. Simdi de bu vilâyetlerde İtalyanların türlü türlü tazyiklere ve hücumlara Ç Mirux bırakılarak yer ve yurtlarını terketmeğe icbar edildiklerine dnir her tün İtaiyan matbuatında birçok havadis yazılmaktadır. kg us beyliğindeki yüz elli bin İtalyan hakkında tazyik yapıldığı haber- İse çoktanberi devam etmektedir. Bu telkinat İtalyan milletini Fransız. ra Can düşmam yapmakta ve er geç, Akdenizde ve Alplarda harbin zuhu- Yan Çaresiz bir hale getirmekteğir. İtalya karada, Alplardaki büyük ordu manevralarile Fransaya gösteriş ta Muşta, Şimdi de donanmasının birinci filosunu yüz parça olarak Fas ve belittarık'a göndermek suretile bahri bir gösteriş yapmaktadır. İkinci fi. Prunu da Şarki Akdenize göndermektedir. Fransız - İtalyan sddiyeti, Tunu- | IR) de Fransızlar tarafından işgali zamanında olduğu gibi, Avrupa itikasının en nazik teli olmuştur. Tarsusta faydalı | bir teşebbüs Bir bahçeli evler kooperatifi tesis edildi Adana (Akşam) — Tarsusta bir eli evler yapı kooperatifi> tesis m «Bu kooperatifin müessisler eti tarafından ana mukavelesi ha- tang inik İcra Vekilleri Heyetince a k edilmek üzere Ankaraya gön- lmniştr. Sal kooperatif Tarsusta çok hayırlı *T yapacaktır, Tarsus istasyonu el- hı yaptırılacak yeni mahallede Mi içerisinde mahalli ihtiyaç- , İklime uygun olarak konforlu “©T yaptırmak İstiyenlerden yüz e kişi kooperatife müracaat etmiş- “ Şirketin resmen faaliyete geç- Mesihe intizar eden bu nam “Serin inşaat kadrosunda ev ârsâ- , Ahgaje etmeleri için şirketin beşer ik hisse senetlerinden İkişer t satın alarak İş bankasındaki he- ne onar lira yatırmaları suretile kolaylık gösterilmekledir. Bu #nzedler bilâhare ev sipariş edebil €k Ye şirkete asıl âza kaydedilebil- © için aldıkları hisselerin mik- mL yüz liraya ilâğ etmeğe mecbur Utulacaktardır. Bu şirketin ans mukavelenamesi Yüksek tasdikten çıktıktan sonra ylare heyeti intihabı yapılacaktır. is kaymakamı B. Mehmed Ali gan bu işi büyük bir alâka ile takib mektedir. taş ari yapıları bakımından büyük kiymet taşıyan Tarsus, yakında der binalarile bir kat daha gü“ İeşecektir, i, Abdülfettah Yahya paşa, mer- Ahmed Yahya paşanın oğlu a Bu Ktismgz Modem, Müt ve büyük muvaffakıyetler ka- İma şta Msp Hariciye Nazırı memleketi- İN en zengin şahsiyetlerinden ok in beraber ayni zamanda hayır- €rlik işlerinin bellibaşlı rehberle- endir. İskenderiyedeki «Muva- > Yardım» cemiyeti, Abdülfettah *â paşanın idaresi altındadır. Yür Yet, fakirler için asri ve pek bü- mu taneler yaplırmağa muvaffak Dikişi Paşa, diğer bir çok hayır dağ, lerinin de fasl Azası arasın- den * Bu gibi kurullara servelin- büyük yardımlar temin eder. t devletin Hariciye Nazırı hu- |. hi aç GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Abdülfettah Yahya paşa AKŞAM Çukurovayı sulama işi Ana kanallardan biri açıldı baraj hafriyatı başladı Adana (Akşam) — Cenub ovaları- nı solama işinin tahakkuku yolunda- ki çalışmalar ilerlemektedir. Seyhan altıncı bölge teşkilâtından aldığım malâmata göre, sulama ana kanalla. rmdan birisinin hafriyatı bitmiştir. Burası, zeytinliğe kadar olan birinci kısımdır. Hali inşada olan üçüncü kanalın 2500 metrelik bir kısmı yar pılmıştır. Yüregir ovâsına giden son birinci kanal ise 3000 metredir, Bu kanal 30 metre genişliktedir. Boyu 16,050 metre olacaktır. Buralarda si- nal imalâtın yüzde sekseni ikmal edilmiştir. Baraja gelince: şantiye tesisatı ik- mal edilmiş ve.gelen ekskuvaförlerle temel inşaatına başlanmıştır. Temel inşaatı için demir pârplanşlarla bir batar da tesis edilmiştir. Ovada açılan kanallar sağlı sollu ağaçlanmaktadır. Bunun için yeni yapıları su işleri teşkilâtı büro binası ve depo yanında büyük bir fidanlık vücude getirilmiştir. Burada yetiş tirilecek 2,000,000 fidan, açılan ka. nallar boyunca dikilecektir, Bu fidan- tar okaliptüs cinsindendir. Öğrendiğime göre, yeni yapılan su işleri büro binası ve deponun yanı- na memurlar için küçük apartıman- lar kurulacaktır. Bu binaların etrafı bahçeli olacaktır, Büro ve depo bina- sı otuz bin liraya mal oldu. kuçudur. Muhtelif adliye memuri- yetlerinde bulunarak, nihayet Adli paşa kabinesinde Adliye Nazırlığını deruhde etmiş; muhtelif okabinelere iştirak ettikten sonra Hariciye Nazırı ve daha sonra Başvekil olmuştur. Fakat bu sırada, yâni 1984 de, Mısırın istiklâli henüz fanınmamıştı. Paşa yabancı müdahelelerle çarpış- muş, nihayet istifaya mecbur kalmış- tar. İstifanamesinde serdettiği söbep, bir yüksek medeni cesaret alâmeti sayılmaktadır. Zira, ecnebi müdâha- lesinden bizar olduğunu açıkça gikretmekteydi. Abdülfettah Yayha paşa, büyük bir milliyetperverdir. Filistin mesele- sinde Araplara müzaheretile de imeş- hurdur. Misir - İran hanedanı ara sındaki yakınlığı meydana getirmek» te Amil olmuştur. Misir - Türk yakın- lığının bir katdaha ilerlemesine de bu son seyahatile hizmet etmiş bulu- nuyor. m 1 PEP YİEL Dünkü ve bugünkü ingiliz ordusu Mecburi askerlik ingilterede yalnız asker mıkdarını artırmaya değil, Ilk andan Ifibaren yetişmiş büyük kuvvetleri düşman karşısına yığmaya Çanakkaleye taarruz eden ilk İngi- liz kıtaları modern harbin hususiyet- lerine biraz acemi kahraman kütleler- den ibaretti Çetin olan ihraç işinde ve bir çok yerlerde eriyen bölüklerin yerini derhal diğerleri dolduruyor, sak- lanma ve gizlenmeyi pek beceremiyen bu şehirli çocuklar avct Mehmedeikle. rin önünde fazla zayiat vermekle be. raber hedeflerinden dönmüyorlardı. Bunlar hazar zamanında yaman bir disiplin altında, fakat ekserya müs- temleke harpleri gözününde tutwla- rak yetiştirilmiş muvazzaf İngiliz kı- talarıydı. Çanakkaleye asker lâzım oldu. Kiç- nerin slelâcele yelişlirdiği fırkalar Çanakkaleye gönderilmeğe başlandı. Bu yeni fırkaların ne kahramanlığın- dan, ne de vatanperverliğinden şüphe edilemez. Ancak gerek kıtaların ve ge- rekse askerlerin yetişmemiş olduğu da asla inkâr olunmaz, Anafartalar ihracında ve neticesi katiye alınacak İlk günde burs yı bir plâj haline ifrağ ederek bizim toplanmamıza ve Liman paşanın ha- talarını tamire vesile vermeleri ancak yetişmemiş bulunmalarına bir delildi. Sonra hayli karışık bir vaziyette ileri- lemeğe başlıyan bu kıtaların mütered- did hallerini, toplu nizamda uzun tü. feklerine dayanarak şaşkın şaşkın yü- Türken bizim ateş baskınlarımızla uğ- radıkları zayiatı bu harplere iştirak etmişlerin hepsi hatırlar. Keza İngi- liz topçusu da bol cephanesine; bize nazaran üstün malzemesine rağmen meselâ bataryalarımızı susturamaz, tam işini göremezdi. İşte 1015 senesin- de İngiliz ordusunu biz bu suretle tanıdık. 1917 senesinde bu ordu ile ve bu de- fa Filistinde bir kere daha karşılaşı- yorduk. Taarruz eden piyadeler tama. men değişmişti. Sada vasıtasile mesa- fe tayini işini çok tekemmül ettirmiş olan İngiliz topçusu bizim taraftaki Türk, Alman ve Avusturya batarynla. rından hemen hiç birisini tam Kadro. Ya olarak bırakmamıştı. Dört toplu ol. ması lâzım gelen bataryalar üç, iki ve hattâ bazen tek topa kalmıştı. Yarıbaşımızda uzun menzilli bir Avusturya bataryası vardı, Ardda si- rada İngilizler bu bataryaya da ateş açarlardı. Bir parça uzarsa bizim bö. Tüğün içine düşebilecek olan bu mer- M. Şevki Yazman milerden biz asla ürkmez, üzerimize gelecek diye korkmazdık. Zira İngiliz topçusu artık düşman bataryalarının yerini bukadar kati kanaatle ve doğru olarak hesap edebiliyordu. Sonra meş- hur Filistin taarruzu başladı. Bizim gibi İngiliz kıtalarını Çanakkalede hayli pısırık olarak tanıyan Liman paşa ne- rede ise karargâhında İngiliz süvarile- rine pijamasile esir düşüyordu. Vakıâ idaresizlik, yolsuzluk ve sefalet bizim cephedeki kuvetlerdei» pek ordu hali bırakmamıştı amma, bir gün zartında ve daha cephe yarılmadan çölde 100 kilometre katederek gerileri basmak hakikaten çok cesurane bir hareketti. İşte size iki levha ve fki mukayese ki, ancak fki senelik bir tecrübe netice. sinde İngiliz ordusunun ilerileme de- recesini gösteriyor. Birinci safhadaki acemilikle ikinci safhadaki ustalığı doğuran sebep İngilterede bidayette mecburi ve umumi askerliğin olmayı- $ı ve bilâhare bunun teşmil edilmiş bu- lunmasıdır. İşte şimdi İngiltere büyük harpte yaptığı bu hatayı tashih ediyor. Yarınki muhtemel bir harbe büyük harpte olduğu gibi acemi olarak gir. memek için bugün 750,000 İngiliz gen. cini silâh altında ve kıtalarda yetiş- tiriliyor. Hazar talim ve terbiyesi bilhassa İn- giltere gibi sanayici memleketler için çok mühimdir ve modem bir harpte iş görecek unsurlar bu memleketlerde bu esaslı talim ile yetiştirilmezlerse Çanukkaledeki acemilikleri gösterme- leri muhakkaktır. Vakıa modem harp birçok bakımdan bir teknik işidir, Si- ilâhlar ve maizeme bu kadar tekemmül etmiştir. Fakat harbin hâlâ da esasını teşkil eden araziye ve tabiyeye bağlılık keyfiyeti asla ihmal edilmiyecek vazi- yettedir. Bu ikinci şık ise sanayici memleketler efradında noksandır. En basit bir misal söyliyelim: Bugünkü hava şeraiti altında gece hücumları esastır. Gece hücumları için de göce- leyin araziyi tanımak, istikametleri kaybetmemek ve dağılmamak muvaf. yarıyacağı için düşmanlarını düşündürecek bir keyfiyettir hünmedi İsme dini zle fakıyetin birinci sırrıdır, Şehirli ço. cuklar bu hususta köylülere nazaran çok zavallı bir vaziyette kalırlar En beceriksiz köylü Mehmedcik geceleyin arazi üzerinde en akıllı şehirli Ahmet- ten on kere, yüz kere daha güzel yal bulmasını, istikamet tayin etmesini bilir. Çünkü bütün ömrü geceleyin ve arazi üzerinde geçmiştir. Bu basit mi salden anlıyabilirsiniz ki, sanayici memleketler ferdlerini bu tabiata dön- dürüp onlara muharebenin bütün bu bususlyetlerini öğretmek için uzun ta- tim ve terbiyeye ihtiyaç gösterirler. Ferdlerin okumuş ve bilgili olmaları kâfi gelmez. Onun içindir ki, daha bugünden dünün ve bugünün İngiliz ordusu ara- sında askerlik bakımından büyük fark» lar meydana gelmiştir ve bu büyük fark düşmanı durduracak kadar mü- himdir. Dün Almanlar ancak seneler. den sonra olgunlaşacak İngiliz ordu. sunu düşünerek bu zamandan istifa» de ümidile teşebbüse (o girişebilirlerdi. Fakat bugün ilk andan itibaren dol- gun mevcudlu ve olgun İngiliz ordu- sunu düşünmeğe mecbur kalacaklar- dir. Bu ordunun kudreti nedir? Bu, . gelecek yazılarımızın mevzuunu teş- kil edecektir. Atatürkle İnönünün kabartma resimleri Zonguldak (Akşam) — Halkevinin temsil şubesi komitesi âzasından Vedad Cumalı, Ebedi Şef Atatürkle İnönünün muyaffakıyetli birer ka barima resimlerini yapmıştır. Bu güzel kabartmalarla Halkevi binası ve bir çok dâirelerin salonları süs lenmiştir. Resimler kabartmaları gös teriyor, lid ha