21 Haziran 1939 <AKŞAMDAN AKŞAMA | İstanbulun 500 üncü yıldönümüne hazırlanmalıyız — İstanbulun fethinin 500 üncü Yldönümüne yaklaşıyoruz. Büyük hadisenin ehemmiyetini düşünerek iden ona göre hazırlanmalıyız. * Bu sözleri meslek ağabeyimiz bay Vetid Ebüzziyazade söyledi. Bizzat ma dair bazı makaleler hazırla makta imiş, Ayni mevzu etrafında İm de yazmamı müsaade etti. 1453 üzerinden gerçi henüz 486 sene Beçmiştir; İstanbulun fethinin 500 inci yıldönümüne 13 sene 11 ay var. Pakat büyük sergilere, büyük ihtifal- ancak bu kadar uzun bir zaman #velden | hazırlanmağa (başlanırsa Muvaffakıyetli bir netice elde edilir. Diğer cihetten: İstanbulun plânı yapılıyor. Tefer- Yuat üzerinde münakaşa ediliyor. On Senede nerelere para ayrılacağına #imdiden karar veriliyor. Beş yüzün- Cü yıldönümü de İşte bu devre için- dedir. Şimdiden düşünülsün, karar “ma göre verilsin. Başlanılsın ve yüz” #kıyle nihayetlendirilsin. Palih ikinci Mehmedin namını, Türk Cümhuriyeti nasıl taziz, tebeil *decek? Onun namına Asyadan Av- Tupaya bir köprü yaparak mı? Bütün ğaz sahillerini çevirecek o şehraha Patihin adını vermekle mi? Ne ya- Parak? Maalesef o hatıraya lâyık hir İY bulamıyorum; ne desem az gibi Görünüyor. Büldan. bahşisindir Ebhar yadigârın! O bize beldeleri, denizleri verdi. izim ona her hangi bir - kendi kul- hcağımız »- köprüyü, caddeyi ar- Mağan olarak izafe etmemiz, olsa ol 84, bağ veren babaya salkım iade et- Mek kabilindendir. Diğerlerinden vazgeçtik; atih camii kıymetinde maddi “er takdim edebilmemiz bile... Mümlkün?.. sade bir bir Ne “5 , Yalnız senelerin adedi, Belediyeci- lik faaliyeti cihetinden değil siyasi va- Yet noktasından da bunun tam zğma- ML. Bütün cihangirleri birer birer düşü- Dün: Sezar, İskender, Napolyon... Hangisinin eseri bu kadar payıdar ol- Muş?... Kimininki hayatında, kimi- hinki ömrünün sonunda, diğerleri Mink sülâlesinin inkıraziyle bitmiş, Bitmiş... Fatihin milleti, daha bugün yep- Yeni doğmuş gibi onun eseri üzerinde e ve taze ideallerle meşbu yaşı- or, Bütün dünya, bizde siyasi ehem- Miyetlerin, kudretlerin en yükseğini Körüyor. Bunu bugünkü nesle ve rimize medyun olduğumuz gibi, İstanbul Boğazların coğrafi ehem- Miyetine de borçluyuz. Hep 'hmedin yadigârları. Bunları düşünerek Fatihin büyük İethini lâfıgüzafla değil, İstanbulu 1953 e kadar umumi hututu içinde Modern bir şehir haline getirerek ill kutlamalıyız. Esasen köprü, cadde gibi mücerred, tük eserlerle değil, heyeti umumi- Yeye bir biçim vererek - ancak © Süretle . Fatihin hatırasına karşı yü- ümüz kızarmadan vazifemizi edâ Sdebiliriz 500 üncü yıldönümüne kadar biçi- ME sokulmuş bir İstanbul... Hedef bu “İmalıdır. . Ve © yıl, beynelmilel bir “tiyal, bir sergi, bir Türkiyat yahut i | Li süt meselesinin bütün safhalarını ten- ŞEHİR HABERLERİ Şirketler Nafia kontrol teşkilâtını genişletecek Nafia Vekâleti şirketler ve müsso- seler baş müşavirliği (O ötedenberi âmme hizmeti yapan imtiyazlı şir. | ketlerin omurakabesile meşguldür. Habuki son zamanlarda imtiyazlı şirketlerden çoğu hükümet tarafın- dan salın alırmış, bunların bir kıs- mı doğrudan doğruya Nafla veya Münakalât oVekâletine bağlandığı Kalde, bir kısmı da mahalli belediye. lere terkedilmiştir. Nafia Vekâleti, belediyeler tara- fından idare edilen bu müesseseleri de kontrol etmekle mükellef oldu- ğundan baş müşavirlik teşkilâtını genişletmeğe karar vermiştir. Bun dan başka yeni br kanunla Nafiaya geçecek olan Dahiliye Vekâleti imar müdürlüğü de ayni maksatla kontrol vazifesini görecektir. Süt hakkında yeni bir rapor hazırlanacak İstanbulun süt işlerini tedkik ile islahı çarelerini araştıran mütahas- sıslar komisyonunun verdiği raporlar» da bazı noksanlar görülmüştür. Ko- | misyon, Belediye Reislik makamının gösterdiği noksanları Ikmal edecek ve vir edecek mahiyette yeni bir rapor hazırlıyacaktır. Süt tenceresi mangaldan üzerine devrildi Şehremininde Uzunyusuf mahalle- sinde oturan Ayşe adında bir kadın mangalda süt kaynatırken tencere devrilmiş, sıcak sütler üzerine dökü- lerek, kolları yanmıştır. Yaralı Ayşe Gureba ha içme suyu Belediye, muhtelif suların kaça satıldığını tedkik ediyor! Taşdelen suyunun pahalıya satıl- dığını gören Belediye iktısad müdür- Yüğünün Evkaf müdürlüğü nezdinde teşebbüste bulunduğunu yazmıştık. Evkaf sular idaresi Evkaf umum müdürlüğüne müracaat ederek ne Suretle hareket edileceğine dair tali- mat istemiştir. Evkaf umum müdürlüğünden ge- lecek cevaba göre Evkaf sular mü- dürtüğile Belediye arasında bir an- laşma yapılacak, Taşdelen ve Defne- 1 sularının fiyatları tesbit edilecek- tir. Diğer taraftan Belediye iktısad müdürlüğü diğer menba sularının da fiyatlarile meşgul olmaktadır. Bunun için Belediye mürakipleri (şehrin muhtelif semtlerinde içme sularının satış bedellerini ve satış tarzlarını tetkik etmektedirler. İŞ Tarih kongresi yapmalıyız; iftiharla / âleme göstermeliyiz: — Bakın, Türk milleti Bizansı ne | hale koydu! Osmanlı yadigârı âbideler yanında Cümhuriyet eseri modem şehir şaşaa saçsın! (Vâ - Nü) Karilerimizin mektupları Barem ve pahalılık Bon gazetelerde barem kanunile memurların terfihi münakaşaları var, Fekat terfihin tamam olması için ucuzluk ciheti de dikkate alınmalı, Yalnız memurlar değil, bütün halk pahalılıklan muztarip. Yarıbaşımı da Yunanistan, Suriye, Bulgarya ve haitâ en pahali memleket addolunan İngilterede bile hayat bir çok cihet- lerden bizimkine nisbetle ucuz. Ayda yüz Ilradan fazla geliri olan bir aile reisi bile iki çocuğunu oku- tamıyor! Gıda, mesken vo ilbaz İşle- rini yapamıyor! Sağa sola borç için- de yaşıyor. Halbuki on sekiz milyon Türk içinde kaç vatandaşımızın aylık geliri yüz liradır? Demek bundan da- ha aşağı geliri olan milyonlarca halkımız sefalet içinde yaşıy Hiç unutmam bir arkadaşım Atina seyahatinde cn büyük otel olan «Britanyae da kalnış, Ucurluğunu tarif için: «En küçük kazalarımızdaki tahtakurulu pis otellerde verdiğimiz para kadar bir ücret verdiğini söylü- yordu. Daha tuhafı dondurma hikâ- yesi, Kristal tabak, gümüş kaşıkla müşteriye verilen çikolatalı, fıstıklı, kremli ve meyvalı bir dondurma bi zim para Ile ayni otelde yedi buçuk kuruş imiş. Biz sokakta dolaşın don- durmacılardan bile yedi buçuk ku- ruşla bü kadar doridurma yiyemi- yoruz. Bilhassa - giyim. meşelesi milleti bitap bir hale soktu. Avrupadan £8- len bir kumaşm hemen ayni bizde yapılıyor; çten gelen, yüzde yüz gümrük verdiği halde yerli kumaşla ayni fiatte alıyoruz. Alü. Gazi köprüsü Belediye ile müteahhid şir- ket arasındaki ihtilâflar tedkik ediliyor Gazi köprüsünün üzerinden tram- vay geçirilmemesi hakkında Beledi- ye fen ve imar müdürlerinin teklif- lerine şehircilik mütehassısı B. Prost da iştirak etmiş, ve bu staki Tar porunu Belediye reisliğine overmiş- tir. Şimdi bu mütalea Nafia Vekâle- tine bildirilecek ve Vekâletten gele- İ cek cevaba göre hareket edilecektir. Diğer taraftan köprü müteahhidi İ şirket ile Belediye arasında yeni bir ihtilâf çıkmıştır. Şirket, mukaveleye göre Gazi köprüsünün inşa tarihin- den köprünün seyrüsefere açılacağı güne kadar eski Unkapanı köprüsü- nü tamir edecek ve köprünün hüsnü muhafazasına çalışacaktı. Fakat bir kaç sene evvel. çıkan bir fırtına eski köprüyü parçalamış, ve şirket için bu mecburiyetin tatbikine maddeten imkân kalmamıştı. Şimdi şirketin bunun için sarfede- İ ceği parayı tenzil etmek lâzımdır. Bundan başka Gazi köprüsü duba- larına sürülen boya etrafında da bir ihtilâf vardır. Belediye bu boyanın fena cinsten olduğunu iddia etmiş, şirket de Haliç sularile boyanın bo- zulduğunu ileri sürmüştü, Köprüde tramvay rayları yapılması esasi ka- bul edildiğine göre bu rayların mas- rat bedelini de inşaat parâsından indirmek icap etmektedir. Belediye ile şirket arasındaki ihti- lâfların hakem marifetile halli ka- | bul edilmiştir. Dün Belediye fen mü- dürü B. Nurinin odasında her iki ta- gaf murahhaslarile hakemler .top- lanmış ve tetkiklere başlanmıştır. Bay Amcaya göre!.. Adliye sarayı Hapishanenin yıktırılmasına başlanıyor Yerinde Adliye sarayı yapılmak üzere hapishane binasının yıktırık ması için Naflaya emir geldiği yazıl- mıştı. Bu emir üzerine binanın yıkıl ması İçin hazırlıklara başlanmıştır. Evvelce hapishanedeki mahkümlar- dan bir kısmı tevkifhaneye nakledik- mişler, bir kısmı muhtelif vilâyetler hapisanelerine gönderilmişler ve bu- rada hasta mahkümlarla borç mah- İ kümları katmıştı. Müddelumumilik borçtan mah- i küm olan mahpusları da tevkifhane- ye naklettirmiştir. Şimdi hapishane hastanesinde yal. nız otuz beş hasta mahküm kalmış- tır, Binanın yıkılması müteahhide ihale edildiken sonra bunlar da tevkifhane hastanesine nakledilecek- i lerdir. Bugün veya yarın hapishane bina- sının yıkılması için münakasa açıla caktır. Münakasa on beş gün devam edecek ve müddet hitamında derhal müteahhide ihale edilerek vakit ge- çirilmeden yıkılmaya başlanacaktır. Mahkümların da makli üzerine tevkifhane mevcudu fazlalaştığından hapishanenin idare kadrosu aynen tevkifhaneye geçirilmş ve olduğu gi- bi bırakılmıştır. Şimdi tevkifhanede biri tevkifhane, diğeri hapisane mü- dürü olmak üzere iki müdür vazife görmektedir. Gardiyan kadrosu da olduğu gibi ibka edilmiştir. Yeni adliye binasının ilk plânı vi- lâyetin karşısındaki arsaya göre ya- pılmıştı. Bu plân ha; ahe binası- nın arsasına uymadığından, plâ- nın hapishane arsasına uyacak şekilde tadil mesi V mıştı. Plânı yapan mimar B. Asım Kö mürcüoğlu bu hususta Vekâletle te- mas etmek üzere Ankaraya gitmiş- tir, Sergi hazırlığı Dün Sanayi Birliğinde bir” toplantı yapıldı 11 inci yerli mallar sergisi hazır- lıklarına devam edilmektedir. Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırda- rın riyasetindeki Sergi komisyonu dün öğleden sonra İstanbul Sanayi birliğinde toplanarak hazırlıkları gözden geçirmiştir. Yerli mallar sergisi bu sene 22 tenmuzada gene Galatasaray lisesi binasında açılacaktır. Bu sene sergi- de bazı yenilikler görülecktir. Bu cümleden olmak üzere İş bankası kendi idare ve iştiraki bulunan Şe- | ker, cam, sömikok, Yüniş, İpekiş fab- rikalarında ham maddenin mamul eşya haline gelinceye kadar geçirdi- fi safahatı tesbit eden bir film çek- tirerek sergideki hususi paviyonun- da ziyaretçilere göstermek tasavvü- rundadır, Bu iş için tetkikler yar pılmaktadır. >> Yeryüzünde en çok değişen şey Güzellik. telâkkisi oldu bay Amca... mi Eskiden mezar kaçkını diye yüz | çevirdiğimiz kadına şimdi seksapelli diye tapıyoruzi... ... Evvelce vezni bozuk diye sepete Attığımız şiirleri şimdi serbes vezin diye okuyoruz!.., - ... Bir zamanlar çocuk karalaması diye alay ettiğimiz resimlere şimdi fütürist diye bakıyoruz! ... tee kararlaştırı. | rl ISTANBUL HAYATI ASRİ KUKLA İ | | j Eğlence vasıtaları günden güne de- fişip tekâmül ediyor, Orta oyunumu, karagözü unuttuk; sinema, tiyatro da eğlence ihtiyaçlarımızı talınin edeme. meğe da, Gelgeh ; biz, daha yeni gösleriş. ler, daha cazip hareketler seyretinek arzusile dışarıdan yabancı oyun he. yetleri gelmesini beklerken İstanbu- | Tan tâ göbeğinde hâlâ eski tertip eğ- lencelerle vakıt geçirenler var. Bir ka- pının üzerinde kocaman bir levha gör- düm: «Asri, canlı kukla, Eğlenceli, kahkahalı bir gece geçirmek istiyorsa. nız derhal koşunuz.» Kapının iki ya- nıma da yanakları, dudakları boyalı palyaço resimleri asılmış... Çok defa haftalarca tebessümü unu. tan dudaklarımız belki biraz açılır de- dik, kapıdan girdik. Dar, uzun bir koridor, taş basamaklı merdivenler ve, üzeri kapalı, geniş bir meydan. Etraf. taki masalar, dekolte roplu genç kız. lar, kucakları kundaklı kadınlar, si. yah çarşaflı hanım teyzeler, cekeisiz delikanlılar, palabıyıklı, belleri kuşak- lı, melon şapkalı seyircilerle dolmuş, Karşı sahneye ud, keman, zilli def sı- ralanmış, Açık göğüslü, çıplak kollu, ressam paleti gibi rengârenk boyalı hanendeler eli kulağa atmışlar, şarkı- lar, gazeller biribrine karışıyor. Fakat etraftaki seyirciler arasında saza ku- lak veren pek az. Herkes yan tarafta kırmızı bez kaplı, daracık rafa dizil- miş minimini taş bebeklerle meşgul, — Şu ortada duran külâhlıyı görü. yorsun ya. İşte o İbiştir. — Şu, başı taçlı oturan da gelin ga- Uiba. — Ah, oyun başlasa da eğlensek Uzunca bir beklemeden sonra et. raftaki elektrikler söndü, Şarkılar, nâ- ralar sustu, Keman ince cızırtılarla akord yaparken taş bebeklerin dizildi- ği rafın üzerinde renki ampuller p ladı. Seyirciler arasında ses kesildi. Bebekler arasından karabyıklı, silin- dir şapkalı bay titreye titreye ileriledi. Tavandan gevrek bir ses; — Ulan, İbi Kırmızı külâhlı İbiş sendeliye sen- deliye koştu, bayın önünde sıtmalı bir hasta gibi sarsıla sarsıla yerlere kapan. dı. — Emret benim cânım. Emreyle neycevânım: Odasında hazırdır gelin | hânm. Ne de güzel o servi revânum. Bay hidetlendi, serçe gibi zıplıya- rak İbişin üzerine atıldı, suratına bir tokat şaklattı: — Ben sana; gevezelik yapma, sade- ce beni dinle diye her zaman tenbih etmiyor muıyım?... Söyle bakalım, bu. gün gelin bayan neler istiyor? İbişin sesi kesildi. Nevcivan bayın bütün israrlarına, küfürlerine, sura- tında şaklıyan tokatlarına rağmen ağ- zını açmadı. Zaten cevap verse de, et- “raftaki seyircilerin alkış şakırtıları, kahkaha gürültüleri arasında onun sesini duymak ne mümkün Taşbebekler Ogece yarısına kadar titreye zıplaya oynadılar, seyirciler ka- ala katıla güldüler, avuçlarını patla ta patlata alkışladılar, İstanbulun bu semti de böyle eğle. niyor, Cemal Refik p e, İki hırsız yakalandı Refet ve Modo adlarında İki sabi kah hırsız Küruçeşmede Cemalin evinden eşya çalmışlar, kaçarken po- lis tarafından yakalarımışlardır. Hır. sızlar hakkında tahkikat devam edi. MN UK - B. A. — Bunlar bir şey değil bayım, asıl değişen şey politika telâkkisidir; Eskiden harp levazımı dediğimiz si- lâhlara şimdi sulh levazımı diyoruz!... W