20 Haziran 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

20 Haziran 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ Marian 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA Bir memurun sicili ye tenlerde bir yazımda baremden rim bahsederken şöyle de- > Bir insanın ne İnsan olduğunu, ag tstiğini Devlet ancak mektep İri, oamesinden anlıyabilir. Onun ey kaim olmak üzere henüz hiç *Y keştedilmemiştir. iz karim: we, Keyfedilmiştir.. Bu da meselâ Many rüddet hizmet etmiş bir me- y #icilidir! - diyor. * bunun maalesef ne kadar az dik- ki, , Alındığını göstermek için bana hı Sika gönderiyor. Son zamanda # Ba, len açığa çıkarılan bir me- Ai,» sicil defteridir bu. Alâkadar A İsmini gizli tutuyorum. Sadece t, Tiny » remzile kaydederek geçiyo- Kendisinin bir tek «resmi kabahatsl a, Ptidaiden yukarı tahsili olma- Fakat bunun da ne derece Ma aid bir ihmal olduğu düşü- : şey... Zira uzak bir vilâyeti- “iş bir köyünde doğduğu yine res- ayy larla meydana çıkıyor... Küçük ineşa ilk tahsilini yapmış. Hayata yas. Yü Yaşı öyle ki, gençliği harp ve | Yıllarına rastiıyor... Kendi çalış- ray Yetişmiş. Heyat ki memur ol- Nazi de Köprüler idaresi tadad Yi, rluğme tayin edilmiş. (Tam 1, «Yenin süküna kavuştuğu sene)- ty mhuriyet memurunun resmi Da defterini sahife sahife çeviriyo- he Bir tek sürçmesine raslanamı- - Pürüzsüz inkişaf emiş. aa 25, 26, 27, 28 yıllarında mü- Kiran, sâyi, gayreti görülerek tayin Dog, ndaki 800 kuruşluk maaşı 900, a 1100, 1250, 1500 olarak artmış. İç, 90 da «Varidatı emanetin tahsi- > fevkalâde mesalsi görülmesine ini 750 kuruş ikramiye ile taltif Mib» edilmiş, açti çalışma müddeti zarfmda, . 15 gün ve müteakiben bir hafta iğ hastalandığından dolayı - miyet almış. yp Mütebaki zaman zarfında harıl ha- a, Alışmuş, Dile kolay: 16 sene, küsur ye barem uulü çıkınca, «İptidai İli olana kırk beş lira veremeyiz! ©r. 13 üncü mesai senesindey-” bay «B. He nın maaşını ücrete işler. Dört yıl bu şekilde çalış- in Belediy, memur ve müstahdemleri ümnamesinin 41 inci maddesi şöy- 3, Sicilleri itibarile bulunduğu va- a ron ehli olmadığına meclislerince karar verilen kadar olanlara birer, beş sene | alara müddeti hizmeti beş e *n seneye kadar üçer ve om s6 den Mar, fazla beher sene için birer ay- katolunur. Bu gibiler tekrar “diye hizmetine kabul olunmaz.» 4, Sâre «3. H» bundan da istifade “iyor, Zira maaşlı değil, ücretli... 4, imdi ne yapsın? On yedi sene zar- 3,“ bütün itiyadlar, insiyaklar ve ti, Set memur olarak teessüs etmiş- wi, YAŞ kırk beş! Dükkânci çırağı in! Küçük ticaret için ve her içiysi bir mesleğe yeniden başlamak Vakit de, nakid de müsaid değil ediye - ki ayni zamanda içtima | (o Dikkat Muay, enet o müessesesidir - İşndine iz tazminat olarak verilip alâka- | emen ŞEHİR HABERLERİ Istanbulun imarı | Nafia Vekâleti imar işine yardım edecek Beş senede on beş milyon lira sar- fedilmek suretile İstanbulun imari için bir porgram hazırlanmış ve tâs- dik edilmek üzere Belediye imar mü- dürü B. Hüsnü ve harita müdürü B. Galip tarafından Ankaraya götürül- müştü. Bu porgram, Nafia Vekâletinin sa- lâhiyettar erkânı tarafından tedkik edilmiştir, Henüz resmi bir işar vaki olmamakla beraber, Belediyeye hu- süsi surette gelen malümata göre Hükümet imar işine yardımda bu- lunmağa karar vermiştir. Bu mak- sadia Belediyenin beş sene içinde sarfedeceği on beş milyon lira yerine, ayni zaman içinde yirmi milyon lira tak edilecek ve bu paranın on ilyon lirası Nafia Vekâleti, on mil- von lirası da Belediye tarafından t€- min edilecektir, Nafia Vekâleti ile Belediye bütçelerinden senede ikişer milyon lira ayıracaklardır. Halbuki (Belediyece hazırlanan programa göre Belediye her sene bütçesinden üç milyon lira imara sarfedecekti. Bu yeni şekli üzerine Belediye bir milyon liralık bir tasar- ruf temin edecektir. Bu para diğer işlere harcanacaktır. Beş senelik imar programi bu yeni esasa göre hazırlanacaktır. Bir araba devrildi İçindekilerden üç kişi ve arabacı yaralandı Osman isminde bir arabacı; evvel ki akşam geç vakit Büyükderede Çır- çır suyundan bir kaç müşteri alarak yola koyulmuş, Maden mevkiinden geçerken, arkasından Ali Rıza ismin- de bir çocuğun kullandığı ve babası- na aid bulunan hususi bir araba ko- şarak yetişmiş, ve yanından geçerken tekerlekler biribirine takılmıştır. Bu takılış neticesinde Osmanın arabası devrilmiş, içindeki müşterilerden -Fa- tihte Haydarda oluran bayan Ayşe, Emine, İbrahim ile arabacı Osman müteaddid yerlerinden yaralanmış. lardır. Osman ile Ayşe Beyoğlu hastane. sine yatırılmışlardır. Babasına aid bir arabayı ehliyetsiz olarak kullanan ve bu kazaya sebe- biyet veren on yedi yaşındaki Ali Rı- za da polisçe yakalanarak hakkında takibata girişilmiştir. bir mesai hayalı imiidadınca sadıka- ne hizmet etmiş bir yurttaşı nasıl bu vaziyette adışarı buyur» tabilir? Fakat asıl ehemmiyetlisi; Sisil de- nen şeyin hükmü nedir? Bu defter niçin tutuluyor? Köyde doğmasına rağmen bu derece yetişmek gayretini gösteren bir Türk vatandaşının nasibi nasıl böyle bir âkibet olabilir? Vazı kanun bu günlerde bu mev- zularla uğraşıyor. (VA - Nü) Karilerimizin mektupları Büyükadada arabalara dört kişiden fazla yolcu alınıyor Büyükada arabaları dört kişi alacak büyüklüktedir. Buna rağmen içlerine yedi ve bazan sekiz kişi alındığı görü- Tüyor. Adanın yolları ekseriyetle yokuşlu olduğu için zavallı beygirler bu ağır yükü son derece müşkülâtla çekebili- yorlar. Arabacılar da pek insafsızdır. Arabayı sürmeye çabalıyan beygirleri durmadan kamçılıyorlar. Her arabaya âzami dört kişi bin- mesi lizımgetirken sekiz kişi alınması doğru mudur? Sürücüler merkeplere zulmediyorlar Büyükadanın en işlek bir caddesin- de oturduğum için Adanın merkeple- yasıya dövüyor, öldür: Bazı sürücülerin ucu çivi ler kullandıklarını da gördüm. bu feci manzarayı bakmaya bile ta- bammül e or. Bunun önüne geç- mek kabir değil midir? Himayei hayvanat cemiyeti a Boğulurken kurtarıldı, hastaneda öldü Bir kız da boğulmak üzere iken güçlükle kurtarıldı Beyoğlunda Hamalbaşında oturan Rum lisesi talebesinden Papadopu- los, evvelki gece Kadıköyde denize girmiş, boğulmak üzere iken kurta- rılarak hastaneye kaldırılmışsa da İ az sonra ölmüştür. Karagümrükte oturan Refiğin on üç yaşlarındaki kızı Sabahat, Florya- da yıkanmak üzere denize girmiş, fakat bir aralık boğulma tehlikesi gösterdiğinden kurtarılarak Haseki hastanesine yatırılmıştır. Milli Şefin Avcılar ve Atıcılar N birliğine cevabı İstanbul Avcılar ve Alıcılar birliği kongresince çekilen tâzim telgrafına Milli Şef, aşağıdaki cevabı Tütfetmiş- lerdir. İstanbul Avcılar ve Atıcılar birliği kongre başkanlığına: Kongreniz münasebetile hakkımda gösterilen temiz duygulara teşekkür ederim, İsmet İnönü Ehliyetsiz sandal kullanan- lar yakalandılar Ehliyetsiz olarak sandal kullanıl. maması kati surette kararlaştırılmış. tır. Bu karar tatbikatından olmak üzere evvelki gün, Kumkapı, Yenika- pı ve mümasili sahillerde ehliyetsiz olarak sandal kullananlar liman me. mutlarile polisler tarafından yaka. lanmışlar ve haklarında ceza zabıt. ları tutulmuştur. Sandalla gezinti yapacaklar, mutlaka ehliyetli sandal. cıyı da yanlarında bulunduracaklar. dır. Ehliyetsiz kimselere yalnız olarak sandal teslim eden sandalcılar da şiddetle tecziye edileceklerdir. | Ekmek meselesi : . İstişarekomisyonu .. dün fırıncıları . : dinledi Belediyede çalışan İktisad istişare komisyonu ekmek imaliye ücretini çuval başınâ 194 kuruştan 156 kuru- şa indirmişti. Fırıncılar bu ücreti az gördüklerinden eski fiate çıkarmak üzere Belediyeye müracaat etmişler- di, Dün ekmekçilerin mümessilleri is- tişare heyeti huzurunda düşüncele- rini izah etmişlerdir. İstişare heyeti bu iddialar üzerine yeniden tedkika- ta başlıyacak, gelecek hafta içinde ekmekçilerle tekrar temas ederek kati kararını verecektir. asen istişare heyeti, imaliye Üc- retini fırınlarda yaptığı tedkiklerden sonra günde vasali 17 çuval un İşle- yen fırınların vaziyetine ve ekmeğin fırında satıldığına göre tesbit etmiş- ti. Halbuki şehrimizde günde 4 çuval dan 40 çuvala kadar tun işleyen fırın vardır. Vaziyette büyük bir değişiklik ola- miyacağından istişare heyetinin, ek- mek flatine tesir yapacak olan bu teklifi kabul edeceği şüphelidir. Vali ve Belediye Reisi bugün Yalovaya gidecek Vali ve Belediye reisi doktor Lütfi Kırdar, bugün Yaloraya gidecektir. Sahte memur Bir kızı tehdid eden bir genç yakalandı Fatih civarında oturan Perihan adında bir genç kız evvelki gün köp- rüden geçerken Mehmed adında bi- ri önüne çıkmış ve: — Ben sivil polis memuruyum, Se- nin vaziyetinden şüphelendim. Hadi beraber karakola gideceğiz. Demiş, Perihan sebebini sorunca, Mehmed, genç kızın kolundan çeke- rek; - Sebebini karakolda öğrenirsin. Fakat eğer yarın beraber gezmek üzere saat ikide beni Beyazıtte bekli- yeceğine söz verirsen şimdi seni ser- bes bırakırım, Yoksa karakollarda sürünürsün, Demiştir. Perihan bu teklifi kabul edip ayrıldıktan sonra zabıtaya mü- racaat ederek vakayı anlatmıştır. Alınan tertibat üzerine dün saat ikide Perihan Beyazıt tramvay du- Tak yerine gitmiş ve biraz sonra da Mehmed gelip genç kızın koluna gir- mek istemiştir. Bu sırada geride bekliyen polisler kendisini yakala- muşlardır. Mehmed hakkında tehdit ve kendisine memur süsü vermek suçlarından dolayı kanuni takibata girişilmiş, müddiumumilik tahkika- ta el koymuştur. Beyoğlunda bir randevu evi meydana çıkarıldı Beyoğlunda Emine adında bir kadı- nım evinde randevuculuk yapıldığı tesbit edilmiş, iki erkekle üç kadın cürmümeşhud halinde yakalanmış, mahkemeye verilmişlerdir. m Bay Amcaya görel!. kerem kanunu müzakeresi bir tipleri dile getirdi, münakaşa- Yol açtı bay Ames... .. Memtür maaşı, ameliyat masasi» na yatmış bir vücut gibi kesildi, bi- çildi, sarıldı, sarmalandı!.. .. Bu arada memur deyip geçtiği. miz sınıfın içinde «dil bilen, diplo- malı, zeki, az tahsilli, çok tahsilliş gibi unsurlar bulunduğunu öğren- . Ameliyatın sonü ne oldu, pek bilmiyorum amma dil bilmenin ha- riciyeden başka yerde faydalı olaca- ğını pek zannetmiyorumü,; > Sahife 3 İSTANBUL HAYATI —————— Bir türlü söyliyemedi Selâm verip olurur oturmaz söze karıştı. Bir ahbabın rahatsızlığından bahsediliyordu. Sigarasını tazeliye- rek: — Ma, dedi, Dün kendisini ziyare- te gittim. Epeyce oturdum. Bir de msiafir vardı amma, kim olduğunu bilmiyorum, Maamafih ben © zatı evvelce bir yerde gördüm zanneği- yorum. Çehresi de, konuşması da hiç yabancı gelmiyor bana. Arkadaşlardan biri atıldı: — Canım, sen şimdi misafiri bırak ta hastanın vaziyetini anlat. — Ha, anlatayım. Ben orada iken dekter geldi. Muayeneden sonra de şanda doktorla gizlice konuştum, hastanın vaziyetini sordum. Bu doktorin bizim peder rüşdiye mektebinde oo beraber (o okumuşlar, Sonra o Tıbbiyeye girmiş, Avrupa- ya gitmiş, bugün dünyanın pa- rasım kırıyor. Bizim peder de Ba- bıâliye intisap elmiş, O zamanın me- murluğundan ye olacak. Kırk sene çalışmış, başkâtiplikten yukarı çıka- mamış. Doktorun oğlude benim mektep arkadaşımdır. Beraber geçir- diğimiz gençlik maceralarını anlat- sam gülmekten katılırsınız. Hepimiz sabırsızlanıyorduk. Biraz evvelki arkadaş hiddetini gizliye. medi; F — Yahu, gene mevzuu değiştirdin. Sönen sigarasını tekrar yaktı: — Anlatıyorum İşte canım. Dek- torla konuştum; «zatüleenp ârazı var amma» dedi. Ha, bak, zatülcenp deyince hatırıma geldi. Maazallah tehlikeli bir hastalıklar. Bizim rah- metli büyük valide satülcenpten git- mişti, Çok dikkat etmeli. Hele bu mevsimde terledikten sonra üşürse maazallah yatağa düşer. Evvelki gün yemekten sonra öyle bir hararet bastı ki, gözle- İ rim kararmağa başladı. Çocuk gibi, tuttum da bir bardak buzlu su iç- tim. Sen misin içen? Bir öksürük, bir sancı, derken az kaldı hastalanıyor. dum. Merhum büyük bâbamın bir sözü vardı: «Oğlum, insan kendi ken- disinin doktoru olmalı.» derdi. Bizim ahbam hikâyeleri gitikçe mevzudan uzüklaşıyor, bizde de sabır tükeniyordu. Karşıdaki arkadaş hiddetle yum. ruğunu masaya vurdu: — Azizim, insanı sinirlendiriyor- Sun. Hastadan bahsederken şimdi de büyük babanı dile doladın. doktor da bahsi kapadı. Sonra, ak- şam üzeri ben doktorun muayeneha- nesine gittim, orada konuştum. Ko- nuştum amma, çektiğimi de ben bi- Trim. Hasta ziyaretlerinden vakit bulamıyor ki, rahat rahat konuşalım. Maşallah, muayenehanesi arı kovanı gibi işliyor. Günde otuz, kırk liraya para demiyor. Fakat, neme lâzım, aldığı para helâl olsun, Çok hâzık bir doktordur doğrusu. Hastanın birinci muayenesinde derhal teşhisini koyar. Bizim ahbap gene çekirge gibi zıp- layarak mevzudan uzaklaştı Ben daha fazla tahammül edemedim, ay- rıldım. Bilmem, ötekilere hastanın vaziyetini anlatabildi mi?, Cemal Refik B. A, — Bilâkis!.. Bir memurun di bilmesi her yerde faydalıdır!.. Hele tatlı dil bilmesi...

Bu sayıdan diğer sayfalar: