20 Haziran 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

20 Haziran 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

<9 Haziran 1939 Hariciye Vekilimizie Mısır Hariciye Nazırı arasında nutuklar söylendi (Baş tarafı 1 inci sahifede) Bando, Mısır ve Türk milli marş- çaldıktan sonra Mısır Hariciye Nazırı ihtiram kıtasını teftiş etmiş ve Barın iç ve dışını dolduran halkın tamimi tezahüratı arasında garden Aynlarak ikametlerine hususi daire- tahsis edilmiş bulunan Ankara Palasa gitmişlerdir. Ziyaretler Ankara 19 (AA) — Bu sabah #ehrimize gelmiş olan Mısır Hariciye ekselâns Abdülfettah paşa öğ- | eden evvel Başvekil Dr. Refik Say- dam B. M, M. Reisi Abdülhalik Ren- dâyı ziyaret etmiş ve bu ziyareller İde edilmiştir. Muhterem misafiri- Miz öğle yemeğini Mısır sefaretha- Mesinde bususi olarak yemişler ve #a2at 16,30 da refakatindeki zevat ile birlikte İsmet İnönü kız enstitüsünü Bezmişlerdir. Ebedi Şefe tazim Ankara 19 (A.A.) — Mısır Hariciye Nazırı ekselâns Abdülfettah Yahya Paşa bugün saat 16 da refakatindeki Bevat ile birlikte Ebedi Şef Atatürkün Elnoğrafya müzesindeki kabrine çe lenk koymuş ve tazim ziyareti esna Manda bir polis ve askeri inzibat müf- Tezesi rasimci ihtiramı ila eylenişitir. Ziyafet Ankara 19 (A.A.) — Bu akşam se- #t 20,30 da Hariciye Vekili ve bayan Şükrü Süratoğlu tarafından Harici- Ye köşkünde mühlerem misafirimiz Misir Hariciye Nazır ekselânş Ab- dültettah Yahya paşa şerefine bir akşam yemeği verilmiş ve bu yemeği #ast 2230 da bir kabul resmi takip etiniştir. Hariciye Vekilimizin nutku Ankara 19 (AA) — Bu okşam Hariciye Vekili ve bayan Şükrü Sa- Tacoğlu tarafından Mısır Hariciye Nazırı Abdülfettah Yahya paşa Ş€ Teline verilen ziyafette B. Şükrü Sa- Tatoğlu aşağıdaki nutku söylemiştir: Nazır hazretleri, Türk hükümeti ve milleti adına şahsınızda dost Mısırın mümessilini €n derin bir memnuniyetle selâmlı- Yorum. Bize asırların miras bıraktı- ğı ve bütün Türklerin kalbinde ya- Şamakla ve dalma yaşayacak olan tarihi dostluk rabıtaları, ziyaretinizi bizim için iki cihetten kiymetlendir- mekte ve sizi aramızda görmekten Mütevellid sevinci 'de iki misli artır” maktadır. Zira siz bugün burada bu €ski ve fakat daima genç dostluğun | elçisi bulunuyorsunuz. Dost milletin, mufahbam hüküm- arının Idaresi altında dalma daha Keniş ve büyük muvaffukiyetlerle te- tevvüç eden bir istikbale doğru me- Sut bir surette istihalesinin yükselen Mmünhanisini Türkiyenin nasıl bir kar- deşçe alâka ile takip ettiğini söyle- meye ihtiyaç var mıdır? Türkiye, bu istihale ile müvazi ola- Yak, kültürel, iktosadi ve ticari saba- Ga iki memleket arasındaki faydah Ye verimli mübadelelerin daima faydalı Yiyade inkişaf etmesini ve kuvvet lenmesini bilhassa arzu eylemekte- dir. Sahillerimizi yalayan müşterek deniz bu inkişafın tabii yolu ve ayni Zamanda işbirliğinin remzidir. İşte bu denizin, avantajları bunlardır. Ve biz kendi siyast umdemize icabı Olarak bu denizin kıyısında bulunan bütün memieketlerin bu faydalardan iğini görmek istiyoruz. Esasen coğrefi vaklaların İki mem- lekete verdiği vaziyet benzerliği, vaem- leketlerimize bu gayenin tahakkukun- da her iki memleketin de müdrik bu. lunduğu müvazi vazifeler tahmil eyle Mektedir, Kadehimi majeste Kral birinci Fa- Tukun şerefine ve dost Misir refa- Mına kaldırır ve sıhhatinize içerim. Mısır Hariciye Nazırının cevabı Bu nutka Mısır Hariciye Nazım Abdülfettah Yahya paşa aşağıdaki Dutukla mukabele etmiştir: Mısır Krallığının Hariciye Nazırı bakkında gösterilen hararetli kabu- Yün bana verdiği şerefin değerini bü- €hemmiyetile hisselmmekteyim, Tarihin geçmiş devirlerinde iki mem- İeketin mukadderatını birbirine bağ- k İamış olan büyük batıralar dolayısile daha mütezayid bir kuvvetle tezahür eden bu dostluk hissiyatının şahsım- dan ziyâde Mısır milletine mütevec- cih olduğunu biliyorum, Bugün, geçen sene Türkiye Harici ye Vekili tarafmdan Kahireye yapı- lan ziyareti iade ederken bir dostluk vazifesinden daha fazla bir şey, bir dostluk farizası ifa ediyorum. İlk dü- barbin ferdasında üzerlerine aldıkları büyük vazifeye karşı ne ka- dar merbut iseler, bu vazifenin o de- retede de ehli bulunan bir avuç dostu ile Türkiyeyi kurtarmış ve enerjik bir irade ile Türk vatanperverliğine yeni yollar çizmiş olan adama teveccüh edecektir. Kemal Atatürk tarihe biz- zat kendi eserlerinin ve mületinin kendisine karşı beslediği aşkın omuz- ları üzerinde intikal eylemiştir. Bu hürmetkârane İazimatımda onun, memleketinin selâmeti için te- yessül edilen mücadelerin müthiş an larında sadık dostu olmuş ve 16- zanda yeni Türkiyenin toprak statü- sünü ve beynelmilel statüsünü mu- zaiferane bir suretle tesbit etmiş bu- lunan halefi İsmet İnönünün ismini ayni zamanda zikretmek isterim. Bilhassa Mısırlıların, zamanın mÜŞ- küllerine rağmen kendileri hakkında gösterdiği hararelli sempati nişanele- rinden dolayı Reisilcümhura karşı mü- heyyiç bir hatıra beslemeleri için se- bepler mevcuttur. Müteaddit ve mu- dil meselelerin müzakeresi o zaman Mısıra müteallik askıdaki noktaların haline imkân vermemişse e, iki mem. leketin hüsnüniyeti o zamandanberi | bu naktaların halini mümkün kilmış- | tır. | Yirmi yıldan az bir zamanda yük. ! selen bu güzel şehir, milletin ve onun şeflerinin eğilmez İradesine bir delil. dir. Bu şehir, Türk milletinin dehâsma tabii hamlesini vermek için hiç bir ! gayretin esirgenmemesi - hakkındaki kuvvetli azmi ifade etmekte olduğu gibi bu tahavvül ve terakki eserinin nasıl yüksek bir kaynaktan ilham aldığını ve eserin nemi mükemmei bir organizasyonla takip edildiğini ifade eylemekteğir. Fakat daha ziyade takdir, hayran- ık celbeden şey, bu tahavvülün Türk köylüsünün ve küçük sanat erbabı- nın toprağa veya tezgâha olan bağ- hlığını kaybitmeden vukubulmasıdır. Bu yeni hayatın fütubatı olduğu gi- bi mahfuz kalan içtimai vasıflara ilâ- ve edilmiş bulunmaktadır. Türk köy- lüsünün ve Türk küçük sanat erba- bının köklü seciyesi mazinin gidişin. den hiç bir zaman ynesul olamamış tır. Onların daha büyük bir dinamiz- me, dha rasyonci ve insicamlı bir Devlet teşkilâtına ve uyanık ve ener- jik bir başarıya bir ihtiyaçları vardı. Bunu en kısa zamanda ve İcra&lı es- nasmda şabsiyelini teyide matuf hiç bir hakkından feragat etmeksizin yeni Türkiye yapmıştır. Bu tahavvül intizam içinde ve milk Jetin yüksek menfaatleri daima göz önünde tutulmak suretile cereyan et- miştir. Türkiye, milliyetperver gaye- lerinden inhiraf etmemek için mesu- Jiyetlerine pek ziyade müdrik bulu- nuyordu. Fiihakika şanlı 'Türk ordu- su ve genç Misir ordusu her hangi bir askeri ihtirasa değil, yalnız barı- şa hadimdirler, Milletler arasındaki müzakerelerde akıl, idrak ve kiyaset hâkim olduğu ve devletin nisbi hukukunun üstüne dünyanın huzur ve emniyetine olan mutlak hakkının mevcut olduğu -unutulmâdığı takdir- de, bütün ihtilâflara lüzumu veçhile bir tarzı hal bulunmamasına imkân şahsım hakkında sarfettiğiniz nazi- kâne sözlerden dolayı Size ederim, Memleketim ve şahsım hak- kında gösterilen sempati nişaneleri- nin Akdenizin öte kıyısında minnet- tarane bir akis bulacağından emin olunuz. Türkiye ile Mısır arasında bundan böyle Mısırın kültürel, iktı- sadi ve ticari sahalarda takviye ei- mekle bahtiyar olacağı bir teşriki mesai mevcuttur. Kadehimi Resicümhurun sbh& tine ve büyük Türk milletinin refah ve şan ve şerefine kaldırır, sizin ve izarif bayan Sarsçoğlunun sihhatini- ozeiçerim, di ” : AKŞAM . . - iktisadi tazyik (Baş tarafı 1 inci sahifede) da müteessir edeceği yolundaki iddi- asının bu tedbirlerden kiçbir veçhile müteessir olmıyan Amerikaya İdlale matuf bulunmaktadır, Abluka hiç bir memleket aleyhine müteveccih olmadığı gibi, Amerika aleyhine de müteveccih değildir. Amerika maslahatgüzerı, bugün Hariciye nezaretine gelmiş ve orada Amerika işleri depratmanı şefi Yos- hizava ile görüşmüştür. Amerika harp gemilerini arttıracak mı? Vaşingtan 19 — Hariciye nezareti, Japonların Tien - Tsindeki hareketi üzerine Çi sularında mevcut harp gemilerinin miktarını artırmak için İngiltere ile Fransa tarafından Ame- rikaya müracaat edildiğini tekzib edi- yor. Hariciye nezareti, böyle bir te- şebbüs yapıldığı takdirde karar ver- mek hakkı, Uzak Şark hadiselerini dikkatle takib eden ve Londra ve Pa- riş hükümetlerile daimi! temasla bu- lunan B. Roosevelte aid olduğunu bildiriyor. Tien - Tsin 19 — Japonlar, nehir tarikile taze “sebze İlhalini menettik- leri için İngiliz mntakasının ablu- kası daha thditkâr bir şekil almıştır. İngiliz mınlukesı halkı, henüz te dariki mümkün olan konservelerle iktifa etmek mecburiyetindedir. Mm- takada hâlâ bol miktarda pirinç ve un vardır. İngiliz mıntakasında un ve pirinç bulunmasına rağmen iaşe meselesi ciddi endişeleri mucib olu- yor. Amerika gazetelerinin tenkidleri Nevyork 19 — Gazeteler, Tien-Tsin- deki Japon hareketini gittikçe artan | bir şiddetle tenkit ediyorlar, ; Newyork Tribün gazetesi, Japon | hükümetinin Tien-Tsindeki Japon 85-| keri makamlarının hareketini tasvib | ettiğine dair Tokyodan gelen haber- lerden bahsederken diyor ki: sJaponların tedbirleri, harp hare- | ketidir. İngilizler, isterlerse böyle te- dâkki etsinler, isterlerse tel etme- sinler, bu tedbirler Şanghayı tehdit etmektedir. Japon hükümetinin dostane mü- nasebetlerde bulunduğunu iddin ettiği bir hükümete karşı yapılan bu harp hareketini tasvib ettiğini ve Çindeki Aajanlarına bu devlete karşı harp ha- lini ihdas etmeğe müsaade edeceğini salâhiyettar Japon makamları teyid ediyorlar. Binaenaleyh, şimdi bizzat Japonya Larafındân ortaya alılmış bir mesele mevzuubabistir, Amerikan milleti, Japonyanın Çin- deki sergüzeştine yaptığı yardımdan müftehir değildir. Bu vaziyete bir ni- hayet vermek zamanı gelmiştir. Zira, eğer resmi Jâpon hükümeti, ordusu gibi çılgınlaşırsa, muahedelere müs- tenid haklardan bahsetmek abestir, Fransız gazetelerinin makaleleri Paris 19 (A.A.) —'Tlen - 'Tsin me. selesinden bahseden «Epogüc> gaze- tesi diyor ki: «Habeş harbi isbat elmiştir ki eko- nomik tedbirlerin müessir olabilmesi için bunların silâhla takviye edilmiş bulunması lâzımdır. Bu sebebden dolayı, önümüzdeki çarşamba günü Singapurda toplanarak olan Fransız 7 ve İngiliz Şark genel kurmay başkan- ları konferansına hususi bir ehemmi- yet atfediimektedir. Filhakika bu konferans, bir harp konseyi değil, fa- kat Uzak Şarkta müdafaa edilecek büyük menfaaileri bulunan ve tola- Miter devletler arasındaki tesanüd do- Ordre gazetesinde, Pertinax diyor Xi; «Garb devletlerinin Uzak Şarka Asker ve donanma göndermelerinin güçlüğü sebebile, Japonyanın Tien- 'Tsin ve Şanghay imtiyazlı mıntaka- larını ele geçirmesi belkide fazla güç olmıyacaklır. Fakat ergeç bu is tüâlar, Avrupada sulh veya harb yo- Tu ile almacak kararlara tâbi olacak ve İngiltere, Fransa ve Amerika ta- rafından alınacak ekonomik tedbir lere dayanmıyacaktır.ş © © © —ı1— ; Ey sarı Londra güzeli; ey mis; Gördün mü: Geliyor milyoner Ceymis, | Kız: i Şu meşur serveti Karneci, Fordun Yanında hiç kalır bu zengin lordun: Kasayı bir kere Tanır taşırmış, Parayı ne yapsın?... O da şaşırmış, Londra güzeli; dört aç gözünü, Şu çapkın adama göster yüzünü: Bir bakış... Bir gülüş... Birkaç Ve âzmet: «Geçirip onu elime, «Karısı olayım, kıydırıp nikâh!...» Nafile bu adam giymiyor külâh: Yüzüne bir kere bakmadan geçti, Salonda en uzak masayı seçti. Saçları som altın olan bu Kızın Gözünde bir şişmşek çaktı ahsızın: Gördüğü ihmale kızmıştı fazla, Yüzlerce âşığı Üzerken nazla, Bu adam bir parça bakmasın ona, Ve flört yapmadan girsin salona, Ondalö bu sonsüz gururu kırsın... Ne demek?,.. Kavurdu alevi hirsin; Kaşları çatılmış, benzi Sapsarı, Londra güzeli çıktı dışarı, Şehirde olunca zengin, kibarın Geldiği yer olan bu meşhur barın Abone Kızları buna şaşırdı: Adamın kayıtsız duruşu kırdı Hepsinin kalbinde olan ümidi, Bu zengin onlara hiç bakarmıydı: O kıza vermezken hiç ehemmiyet, Bunlarla flörte eder mi niyet. Ortada sıkıcı bir hava esti, Güzeller zenginden ümidi Kesti, Milyoner, önünde viski bardağı, Pipoyu kıstırmış iki dudağı, O akşam şöylece düşünüyordu: «Beni bu genç kızlar yıllarca yordu, İ «Onların aşkından arak usandım. «Hepsinin zevki de ayrıdır sandım, «Değişik değilmiş, meğerse tekmiş. «Ayni tad, #yni bal, ayni petekmiş. «Mademki zevkleri değildir ayrı, «Bunların birini istemem gayri...» Milyoner koyuldu bunu tahlile; «Sevişlim İngiliz güzellerile, «Bu yerli kızların hepsi sarışın, «Ayni sarı saçın, mavi bakışın «Zevkini sürmüşüm yılardanberi, «Meselâ gördüğüm kızlardan biri «Bir esmer güzeli olsaydı şayet, «Tadı hoş olurdu şüphesiz gayet. «Hattâ her horozun bu emelidir: «Tavuklar dalma değişmelidir.» Milyoner mâsadan kalktı ansızm, Yanma yaklaştı bir Pransızm; İşte bu güneşten kararmış yüzlü, Simsiyah perçemli ve kömür gözlü, Bir esmer âletti... Ahbap oldular, Beraber tenhada masa buldular. ki Şampanya su gibi dökülüyordu, Milyoner neşeli, kız gülüyordu. Fakat bu adamın birçok kâtibi, Peşinde geziyor gölgeler gibi, Sokulup bir şeyler söylüyorlardı. Hepsine verilmiş vazife vardı: Birisi veriyor borsadan haber; Sükünla dinliyor onu milyoner, Dönüyor o meşhur âzametile, Diyordu: — Gil bunu anlat vekile!... Öbürü einde bir iş mektubu, Hürmetle sunuyor: — Şimdi geldi bul... Milyoner, atmadan bir nazar bile, Direktif veriyor: — Götür vekile!... Bu sefer geliyor fakat diğeri, Söylüyor tez gelen mühim haberi, Böyle şey dinlemez patron nafile, Havale ediyor: — Bildir vekile!... «Hepsini vekile etlim havale... 4O görür dalma benim işimi; #Kâtipler bırakmaz böyle peşimi: -«Her şeyi ben önce hâber alırım, Havale ederim, râhât kalırım!.., Feci bir yanlışlık Yazan: NECDET RÜŞTÜ | «Başbaşa kalalım seninle bugün, «Kaçalım başkası etmeden sökün...» — Olurli.. demişti tatlı sesile; Adamın hususi tayyaresile Balayı yapmağa çıktılar yola, Bir uzak şehirde verdiler mola. â yes yas Bir otel. .. Gün batmış, güneş sönmi Kadının uçarken başı dönmüştü. Milyoner dedi ki: — «Sen biraz uyu; «Sarsildm... Böyledir havanın hüyuz «Daima hırpalar acemileri; «Bu gere rahât et, kalmaz eseri!.., <Kadmlar uykuyu sever, bilirim, «Sen uzan... Az sonra ben de gelirim...ş Ooooh!... Kadın bir parça dinlenecekti, Yatağa gömüldü, yorganı çekti. Çıkaken düşündü şöyle milyoner; «Bir viski içerim, aşağı iner...» Yürüdü otelin restoranma, Oturdu... Nasılsa baktı yanına, Ne görsün; Orada bulunan adam Kendine benziyor, modeli tamam, Milyoner gülmüştü: Bakın şu işe? Adam da şaşırdı bu benzeyişe, İ Bu yüzden arkadaş oldular hemen: © Gazino kısmına kırdılar dümen, Bir viski, bir daha... Gayret; bir daha; /Bu tath sohbete biçilmez paha. ği Danseden kâdınlar öyle nefis ki... Şerefe içelim gene bir viski, Bu güzel içkinin neşesi boldur, Öyleyse göl garson bir daha doldur. Sarhoşluk yölünda hudud aşıldı; “Diller ağırlaştı, gözler şaşıldı, Çarpıldı ağızlar... Ve bu sırada Her iki arkadaş sızdı orada. Böyledir aşirı içkinin sonu; Gazino kısmının birkaç garsonu: — Gözleri açılır, diye, yarma... Onları taşıdı odularına. e e Nihayet milyoner ayıldı... O gün Kadınla geçirdi vaktini bütün, i Fakat güni kararıp olunca akşam, “ Aklına gelmişti benzeri adam, Kendi modelini görmek istedi. Kadına: — Ben şimdi gelirim!... dedi. Bir sözle olmuştu işle o zaman Garsonun yaptığı yanlışlık ayan, Genç kadın demişti: — «Gene çok içme, «Kabilse gazino kısmına geçme!... «Gidersen, erkenden otele çeki), «Bu gece odamn gönderme vekil!,... ğ Kız mı, erkek mi? Edirne hastanesi baş tabibi vaziyeti izah ediyor i 15 Haziran tarihli gazetemizde «Kıa mi - erkek mi> başlığı altında Kırk- Jardi vilâyetinin Kemal paşa köyün- de Fatma isminde bir kadının cinsi- tayin edilemiyen bir çocuk doğur- duğunu ve çocuğun Edirmeye geti- rildikten sonra öldüğünü yazmıştık. Zımız bir mektupta şu izahat verili- yor; «Fatma Kırklareli vilâyetinin Üs- o nesine getirilmiştir. Hastaneye en yakin bir evden bile bir kadının do- gumdan yarın saat sonra çocuğunu bir vaziyette hastaneye bizzat getirmesi imkân haricinde iken mücavir bir vilâyetin bir nahi. yesinde doğuran bir kadının doğum- nn hemen yarım saat sonra çocuğu ile beraber Edirneye geldiği iddiası ancak bir hayal mahsulü olabilir, Her hastanede olduğu gibi hasla- nemizde de âcll ameliyatlar için vak- “tin geç veya erken olması hiçbir za- man mevzuubahs değildir. Ameliyat bir netice vermiyeceği için yapılma» miştir.»

Bu sayıdan diğer sayfalar: