SE Tefrika No, 23 Yavrucakların, ufacık tefecik Oluş- larında, içini sızlatan bir cana yakın- ık bulur, ya kendi evlerindeki, ya da Düğününden pek az evvel, bir gün çocukla yalnız kaldı. Öğleye doğru idi, meme vaktı geldiği halide küçük komşulardaki minnacık çocukları gör-| kız koşup daha hâlâ kardeşini alma- dü mü onları kucakladığı gibi kaldırır, başlarını yüzüne dayar,: kokularını derin derin içine çeker sonra da kolla- rında sallar, ninniler-söylerdi. Bun- dan, anlıyamadığı garip bir haz du- yardı. Ona sığınır gibi, kudretsiz bir hali olan, küçüklük, tazelik kokan herşe- ye karşı yüreği titrerdi. Bahar vaktı yumurtalarından çıkan civciylere, ör- dek bayılırdı, . Küçücük ipek böceklerini beslemeği, büyümele- rini seyretmeği de pek severdi, O ince- cik, minnacık canlı iplik parçası gibi şeylerin, semizleşip kalınlaşmalarına bakmağa doyamazdı. Kozalarını çat- latıp da kanadlı kanadı çıkarak, kelebek kelebeğe çiftleşirlerken, sanki bu «heves», sonra da bu «doyuşur, Oo kendi benliğinde duyar gibi olurdu. Bir gün, baba evindeki çocukların hepsi de büyümüş, kendi de gelinlik çağa gelmişti ki, duygularını hiç bir erkek varlığının kamçılayamamış ol- duğu tarzda, içini hissini uyandıran bir şey oldu. Komşulardan birinin, daha emekle. meğe bile başlamamış küçük bir er- kek çocukları vardı. Tostoparlak, yus- yuvarlak, anadan doğma, çırçıplak bir bebek ki, koca yaz, büyücerek bir ab- lası onu, bir bezle sırtına bağlıyarak gezdirip durmuştu, Bizim çocuk sev- dahısı gelinlik kız da, bir gün bu bezi çözmüş yavruyu kucağına almıştı, Sır. tındaki yükten kurtulan Küçük kız, Arlık sevine sevine oyuna koşabiliyor- du; çünkü o günden sonra aydede su- ratı minimini oğlan, bedava, candan bir bakıcı bulmuştu. Kızın gözdesi, en baş eğlencesi olmuştu; çocuğu kuca- ğından indirmiyor, üstüne fındık otu- racak gibi tombul tombul elciklerini, yuvarlacık yanaklarını, pembe ağzını öpüyor kokluyor, nereye gitse ata bin- dirir gibi onu sırtına alıyor, gezdiriyor- du. Kendi anası: — Kız, bu evde istediğin kadar ço- cuk yok mu? Artık doğurmaktan ke- sildim diye, şimdi de âlemin yumur- caklarına mı koşacaksın? diye bağır. dıkça: -— Bu minnacıklara bayılıyorum an- he... Galiba, ömrüm oldukça bıkmıya- cağım bu küçüklerden... diyordu. Gitgide, bu çocukla haşır neşir ola olan, kendi de farkına varmadan, İçin- de sonsuz, ateşli bir istek uyandı, ka- dınların çoğu gibi, o da erkek çocuk İs tiyor, ve bunu ileriki günler için bir hak biliyordu. Amma, durgun bakışlı, minimini tosun oğlan, kızın ruhunda bu emeli sade uyandırmakla kalmadı, bu isteği öylesine de körükledi ki, oyun gibi başlıyan şey daha esaslı, daha ile- ri bir hal aldı: İçinde, neye, ve nere- ye karşı duyduğunu bilemediği derin, sırlı bir ateş yanmağa başladı. Küçük oğlanı kucağına aldığı zâ- manlar, herkes Larlada veya mutfakta uğraşa dururken, o bir bahane bulup çocukla yalnız kalmağa bakıyordu. Miniminin, ufacık ablası, da bu işten memnundu; kardeşini seve seve kıza bırakıyordu. O da çocuğu kucağına alıyor, kulağına mıni miri türlü gü. zel şeyler söylüyor, ninniler tutturu- yor, kollarındaki tombul tombul şe. yin kendinden geçip uyumasını, hiç bir Şeyden almadığı bir zevkle seyrediyor. ; du. Çocuğun daha anca bir iki dişi çık- mıştı; Kız bazen kendi ağzında biraz pirinç, yahud tatlı bir çörek çiğniyor #onra, bu munıcık ininiğik lokmayı çıkarıp, yavrunun ağzına sokuyordu. O, yeni çıkan dişlerinin arasına, hazır hazırcık düşen bu tatlı şeyleri, mühim bir iş görüyormuş gibi ciddi ve şaşkın bakışlarla emer gevelerken, kızcağız da, içinin nasıl doyuracağını bilemediği, o âdeta acılı, derin, elstek nöbetlerileş pek de gülecek halde değilken, sebebi. ni bilmeden, boş yere, sinirli sinirli kahkahalar atıyordu. mıştı. Yavrucak ağlıyor, huysuzlanıs yordu. Bir iki gün sonra evlenecek olan bizim kız, çocuğun iyiden iyiye acıktı- ğını görünce, âdeta kanı coştu, için- den gözlerini karartırcasına ateşli ateş- li bir şeyler taştı kaynadı. Koşa koşa odasına gitti, kapıyı kapattı, kopçala- rını çeke çeke göğsünü açtı ve elleri titreye titreye çocuğu tuttu kendi dip- diri küçücük taze memesine götürdü. Küçük oğlan, bir iştahla bunu kaptı ve olanca kuvvetile emmeğe başladı. İşte o zaman, bu çocuk yüzüne doğru eğilen kızın ruhunda, varlığında ve etinde öyle bir sarsıntı koptu ki, göz- | lerine yaş doldu ve ağzından lâkırdıya benzemiyen kesik kesik sesler çıkma. ğa başladı. Ömründe böyle bir heyecan kasırgasına, tâ iliklerinden kopup ge. | len böyle bir titremeye, büyüklüğü kudreti ile sade kollarının arasında tuttuğu çocuğu değil, kendi varlığını bile aşan, geçen, böyle bir his sarsın- tısına, şimdiye kadar tutulmamıştı hiç... Duyduklarının asıl iç yüzünü kendi de pek anlıyamadan, sade Ço- cuğu göğsüne basmış sıkıyordu. Çok geçmeden, hislerdeki bu geri. iş bitti, ve gevşedi. Küçücük memeler sütsüzdü, umduğu boşa çıkan çocuk, ağlıyor bağırıyordu. Kız da göğsünü | ilikledi. Yaptığından biraz utanarak bir koşu dışarı çıktı. Ve anasına götür- mek üzere kardeşini almağa'gelen kü- çük kızla karşılaştı. İşte o gün ve dakikanın, kızdaki, cinsiyet duygu ve isteklerinin uyah- masında, belki de düğün gecesinden fazla ehemmiyetli bir rolü oldu. Er. lendiği erkek, hayatında asıl sonra- dan, onu ana ettiği için, büyük bir yer aldı ve o erkeğini, hiç bir zaman sade «erkektir» diye sevmedi. Bilgisiz kızlık zamanlarında bile iş- te o böyle idi. Halbuki şimdi duygu- larının tam olgunluk devresinde, ka- dınlığının böyle - en coşkun, verimli bir çağında, yalnız ve erkeksiz kalıver- di. Hergün, yavruları büyüyordu ve on- lar çocukluklarından böyle uzüklaş- tıkça, sanki git gide kendi elinden de gidiyor uzaklaşıyormuş gibi oluyorlar. dı. Büyük oğlanı sessiz tabiatlı, incecik, ene deği de boya gitmiş bir çocuktu. Çok konuşmaz, amma en ağır İşleri bile görmeğe çabalardı. Günlük iş bitip de, anası eve getir. mek için, tahtadan yapılma koca ağır sapanı yüklenmek istedi mi; o bunu, boyunduruk gibi sıska omuzcuklarına vurur sırtlanır ve toprak kabartıların- da, sendeliye sürçe evin yolunu tu- tardı. Kadın da o kadar yorgun ve bezgindi ki, çoğu zaman sesini çıkar. maz, buna razı olurdu. Artık kuyudan suyu çeken, camisa yemini veren, tarlada payına düşen işleri -sanki ken- di kendisinin babası imiş gibi- öle ça- balıya yapan, hep bu «büyük evlâds dı. Amma o böyle didinir uğraşırken, ana» sile beraber ayni işi paylaştığı halde de, anlaşılmaz sezilmez bir şekilde on- dan ayrılıyor ve uzaklaşıyordu. Çoğu zamanlar edediğim dediktir» gibilerde inatcılıklar yapıyordu ve ana sebebi» ni anlıyamadan, oğlunun, etile canile ondan üzaklaştığını, ayrıldığını his- EE EE EEE Aşk ve macera nuveli Son nefeste itiraf... —Başlarafı 10 uncu sahilede— kalkıyordu. Payladım, sikıştırdım. Ni- çin böyle şeyler yaptığını sordum, Fa- kat o mütemadiyen susuyor ve gü- lümsüyordu. «Bir geminin içinde başbaşa kal- mak çok fena şey... İnsan başka şey- le de oyalanamıyor. Mütemadiyen ki- nini kurcalıyor... «Artık içimde onu öldürmek, boğ- mak hissi kâbarıyordu. Hele çocukça, melekçe gülümsemesi beni çıldırtı- yordu. «Bir gün başka bir denizcinin onu sevdiğini, kendisile evlenmek istediği- ni anlattı, Gülerek diyordu ki: | «— Oda seni babam sanıyor... Ge- lip beni senden istiyecek... İ : G«— İsmini söyle... İsmini!... diyor- dum. İ <Fakato, her zamanki gibi gülüyor, İ cevap vermiyordu. | «Aramızda müthiş bir kavga koptu. «Lâkin o delikanlıyı da sevmiyor- du. Zira nereye gitse başka heriflerle | yatıp kalkıyordu. yordu: İ «— Senin gibi morukla otumcağı- ma onunla evlenirim... Hem genç bir kocam, hem de takam olur. İ o «Bilmem amma, o günden itibaren gülümsemesinde de bir hainlik görme- i ğe başladım. En rahat ettiğim günler, | Gülpembe'yi öldürmeğe karar verdi- | ğim zamandır, İ o 4Şimdi artık me kadar kavga etse, ne kadar nisbet verse, içimden onun- Ja alay ediyordum. Kendi kendime: «— Sen istediğini söyle... Elimde- sin... Seni yokedeceğim! - diye söyle- niyordum., «Bir fırtınalı gecede, bildiğin gibi onu boğdum... Suya attım... Son fer- yadı: «— Şaban! - diye bağırmak oldu. «O öldükten sonra Şabanı çok ara- dım... Fakat orlalıkta bu isimde kim- seler yoktu. Ölürken bile benimle alay etmişti galiba kaltak! hatim kaçtı. Her dakika, her saniye karşımda görüyorum. Bütün yüzünü değil... Yalnız benimle alay eder gibi gülen ağzını... Kelebeklerin uçuşması gibi, etrafımda bir sürü kırmızı dudak uçuşuyor... Tahir baba, öksürdü ve ilâve etti: — Derken, ihtiyar Alinin nefesi ti- kandı, Boğulur gibi oldu. Sedirin üze- rine düşüp öldü. Son nefesinde, buru- şuk yanaklarından iki damla yaş aktı ğını da gördüm. Hikâye uzun sürmüştü, Şafak atı- yordu. Delikanlı kalktı. Ağır adımlarla kulübeden dışarı çıktı, Temiz havayı bol bol ciğerlerine çektikten sonra; — Şaban! - dedi, - Şaban!... İşte bendim... Kimsenin kullanmadığı bu ikinci İsmimi ona söylemiştim... Acı- s1 kalbimden silinmiyordu.... Öğren- diklerim iyi oldu... Şimdi anlıyorum ki, ben Melek samlan bir Şeytan sev- mişim,., Gencim... Oh kurtuldum... Gönlümü onun hatırasından kurtar- Şafak söküyordu. Yeni bir istikbale doğru yürüdü. Nakleden: (Vâ - Nü) nane ena nasa aE sen BEBEAEEAEENEEEEEEEEEE Edirnenin su işi halledilecek Edirne (Akşam) — Son günlerde Edirnede su buhranı başgöstermiştir. Uzun zamandanberi mocranın tamir görmemesinden dolayı başgösteren bu buhranın giderilmesi için Belediyece bu sene bütçeye konan 11 bin lira ile tamirata başlanacaklır, 5 yılda ta- mamen tamir ve ıslahı kararlaştırılan sediyordu; anasile pek yanyana kal. | Edirne su işi hazirandan itibaren baş maktan haz etmiyordu, Sanki kadın. | Uyacak tamiratla halledilecek ve her dâ, hoşuna gitmiyen bir koku varmış | gün biraz daha fazlalaşan inemleket gibi ondan kaçıyordu. Sık sık, boştan, | balkırın su ihtiyacı da temin edilmiş sudan şeyler için kavga ediyorlardı. > Meselâ anası «sapanı şöyle tut» ki al lir ai ee Bir hafta zarfında yakalanan yamalar ayri çizere Ankara 8 (A.A.) — Geçen bir hafta veya buna benzer içinde gümrük muhafaza teşkilâtı, iii öalüğiyolkle mi ez Suriye hududunda: Kızk alti kaçakçı, R il ad k bin alı Kilo gümrük kaçağı le, bin yün sebebi, ikisinin de anlıyamadığı başkn | On ex çene, ere kağıdı, bir silâh, derin bir sebebi olduğunu için için 86- Irak hududunda: İki yüz seksen do- zex gibi oluyorlardı. i kus kilo gümrük kaçağı ile üç kaçakçı (Arkas yar) | hayvanı ole geçirmiştir, «Amma, boyuna bana nisbet veri- «Kız -yokoldu.. Fakat benim d; ra- / 4 SATIŞ İLANI -Üsküdar icra Memurluğundan : Hüseyin Nalm tarafından Vakıf paralar idaresinden 23062 ikraz sile borç alınan paraya mukabil birinci derecede ipotek gösterilmiş olup cun ödenmemesinden dolayı satılmasına karar verilen ve tamamına üç ehlivukuf tarafından 8400 lira kıymet takdir edilmiş olan Kadıköyü fer ağa mahallesinin eski Yoğurtcu yeni Şifa sokağında eski 36 mükerrer > Bi 18 kapı No. lı sağ (arafı Roma sefiri merhum Kâzım mahdumu Nazif — ne bahçesi, sol tarafı Doktor Süreyya paşa hastahanesi ve bahçesi, arka (8 fı Frerler mektebi bahçesi, ön tarafı tarikiâm ile mahdud bahçeli nim xi hanenin evsaf ve mesahası aşağıda yazılıdır: Duvsıları demir parmaklıklı demir kapıdan girilen bahçe Ortasını evin 3 basamaklı mermer merdiven ve ahşap camlı kapısından binaya dikte zemini mermer döşeli bir antre üzerine üç oda (bu odaların ikisinin tasında kapı vardır) kapısı bahçeye açılar ve zemini karesiman döşeli kurnalı bir hamam ve bir helâ ve bir aralık ve bir merdiven altı vardır. dan bodrum kata inilir. ğ Bodrum kat: Zemini kırmızı çini döşeli beş bölmeden ibaret olup pedi 7 releri demir parmaklılıdır. Bu katta harap bir de matbah vardır. Bunö bir kapı ile bahçeye çıkılır. İkinci kat: Ahşap korkuluklu ahşap merdivenden ikinci kata çıkılır. İ * kısım camekânia ayrılmış olup bir sofa üzörinde dört oda bir helâdır. ahşap balkon vardır. Çatı katı: Ahşap merdivenle çıkılır bir sofa üzerinde iç oda, bir odası, bir helâ etrafı ahşap korkuluklu harap bir-balkondur. Bir de yardır. Bahçe: Bahçede bir ayva, bir badem, bir erik, üç dut, bir alyandus, iŞ ği —— ss SuiPE ergüvan, yedi çam ve saire eşcar vardır. Binanın bodrum ve zemin katı kâgir birinci ve ikinci katları Pençereler tahta panjorludur. Ön tarafta çıkma balkonlar kapalı ve Mıdır. İçinde elektrik, terkos ve havagazı tesisatı mevcuttur. Bahçenin duvarlarından bir tarafı delikli tek tuğla, bir tarafı taş duvar cephesi duvarı üzerine dökme demir parmaklıklıdır. Mesahası: Heyeti umumiyesi 702 metre murabbaı olup 121,5 metre mi“ rabbaı üzerine bina inşa edilmiştir. Yukarıda hudud, evsaf ve mesahası yazılı gayri menkulün Ni Açık arttırmaya konmuş olup 12/7/939 Larihine rasllayan çarşamba güğ, saat 13 den 15 şe kadar Üsküdar İhsaniyedeki dalremizde açık arttırma ile #1 tılacaktır, Arttırma bedeli muhammen kıymetin 95 75 şini bulduğu takdir gayri menkul en çok arttbıranın üzerine ihale edilecek aksi takdirde en son tıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma on beş gün müddetle te edilerek 27/7/939 tarihine rastlayan perşembe günü saat 13 den 15 şe yine dairemizde ikinci açık arttırması yapılacak ve bu Ikinci arttırmada arttırma bedeli muhammen kıymetin “6 75 şini bülmazsa borç 2280 No. lı ğ nun hükümlerine göre beş müsavi taksitte ödenmek üzere tecil edilerek 3 geri birakılacaktır, Satış peşindir, Taliplerin arttırmaya girmezden evvel muhammen metin “4 7,5 nisbetinde pey akçesi vermeleri veya milli bir bankanın ) mektubunu ibraz etmeleri lâzımdır. 4 Gayri menkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mü! içinde pârayı vermezse.ihale kararı fesholumarak kendisinderi evvel en yül teklifde bulunan kimse arzetmiş olduğu bedelle almağa razi olursa ona, olmaz veya bulunmazsa bunun 15 gün müddetle arttırmaya çıkarılmış en arttırana ihale edilir. İki ihâle arâsındaki fark ve geçen günlet için “ 5 hesap olunacak faiz ve diğer zararlar ayrıca hükme hacet kalmaksizın muriyetimizce alıcıdan tahsil olunur. Birikmiş vergilerle Belediyeye aid Lenviriye, tanzifiye ve tellâliye Ti ve vakık icaresi satış bedelinden tenzil edilir. 20 senelik taviz bedeli mi riye aiddır. 2004 No. lı icra ve iflâs kanununun 126 ımcı maddesinin 4 üncü ca bu gayri menkul üzerinde ipotekli alacaklılar ile diğer alâkadaranın irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını hususile faiz ve masrafa dair olan dialarını bu ilânın neşri tarihinden itibaren 20 gün içinde evrakı müsbi rile bildirmeleri icapeder. Aksi halde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça $i - iş bedelinin paylaşmasından hariç kalacakları ve daha fazla malümat, alm isteyenlerin 12/6/9329 tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için açık bulü durulacak olan artlırma şartnamesile 938,435 numaralı dosyasına müracağl program! idara eden: Mesud Cemil, An- kara radyosu küme heyeti. 1 — Tanburi Emin Ağanın - Acemaşiran peşrevi, 2 — Zekâi dedenin - Acemaşiran Deste - Bin cela görsem. 3 — Ismall dedenin - Acem- âşiran ağır semal - Ey lebleri gonca, 4 — Viyolonsel taksimi, 5 — İsmail dedenin - Acemaşiran * Yürük semai. 6 — Şerif Mahittin Targanın - Ferahfeza saz se- maisi, 13 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 13,15 Müzik (küçük orkesira - Şef: Necip Aşkın. i — Pepi Müller - Lapaloma şarkısı üzerine fante- ud. ? — Sehicder - Dinle Kemân ne söylüyor (Tango). 3 — Hans Thaler - Kukuk - Polka, £ — Jos€ Armandola - Venedikte mehtap. 5 - Frederiksen « Halk meydanı (balet sahnesi). 8 — Franz Le- har - Eva operetinden potpuri, 7 — Mi- cheli - İkinci küçük süit, 14,15 - 1430 Müzik )Dans müziği - Pi). 1980 Mili kü- me müsabakalıri (19 Mayıs stadından 23 Son ajana haberleri ve yarınki prog- r 120 program. 1235 Türk müziği (klâsik İ (3953) 4 . deri donüil Kuvvetinizi ve vücüdünüzün mf kâvemetini tazeleyiniz. Ateşli deği geçmekle ve odanızdan çıkabilme grip bitmiş addedilmez. Başta deva li bir ağırlık, iştahsızlık, sigara içe lerde tütünden lezzet almamak gi haller vücudün henüz tesemmüm tında bulunduğunu, eski mukavemf tini ve hele cümlei asabiyenin evvel£ zindeliğini henüz kazanmadığını göf terir. İşte bundan dolayı grip geçirdikidi sonra kanın mugaddi hassalarını © kırmızı küreyvelerden zenginliğini (8 zeleyen SİROB DESCHİEN ile bir tedi vi yapmak icab eder, j Bu yeni ve itas anla en muaf bir surette beslenen vücud, kudret mukavemetini iktisad eder. İştiha uf nır, hazım düzelir ve vücudü toksü”) lerden temizleyici uzuvlar faaliyete £ çerek kendini istilâ etmiş olan tekil zehirlerden onu kurtarırlar. DESCHW EN ŞURUBU'nu sizin için daima en” rinize âmade bir stok halinde bulu duran eczacınzdan hemen İsteyiniz. seal Yer değiştirecek kiracılara tavsiye! Akşam'ın KÜÇÜK İLÂNLA- RE'nı dikkatle okursanız kendi- nize en elverişli yurdu yorulma- | dan bulabilirsiniz, *