— ae Aş » Kaldırım kaba Onikilerin en taşkın, pervasız, Şi- mürik zamanları 98 le 303, 304 se- yelerinin arası, Başları (o TPıfılbızzade O Kahraman bey ölüm döşeğine serilmiş. O sıcağa kar mı dayanır? Gece gündüz haşa- rılık, içki ciğerlerini çürütmüş, göv- desini yıpratmış. Ağzından bağıl bi- ğil kan geliyor; mükemmel verem. Ölürse yerine kim geçecek, mesele, Zira herbirinin gözü o mevkide; hep- si kendini ehil görüyor. İşte O sırs- larda mahud Arab Abdullah gene açikgözlülük etmiş. Meşhur Çerkes Mehmedi, Dirtkler- arası'nda, Kâzımın kıraathanesinde bir gün gafil avlıyor; sırtına kama- yı saplıyor Mehmed, Onikiler grupundan hâ- riç, bilâkis bunlara hasım ve dördü- nü, beşini tekbaşına btepeliyecekler- den; Arab Abdullaha bedellerden, Öcünü alacak amma yarası ağır; saniyen Arab tetik bulunarak fırla- mış tâ nereye?. Hulâsa Çerkes gür- leyip gidi ; beriki de boru de- gil, Şehzade bir yerde, kü- Jabalık arasında, güpegündüz Çer- Mehmed kıratta bir adamı hak- eğe yürek ister. Soluğu kodamam velinimetlerinin üç yanında alan Abdullah kolaycacık kurtuluyor: Gi ruzü uğramış. âsıırken bu evvel davranp mü- dafaai meşruada bulunmuş. Velha- sıl bir kaç şahidle işi kitâba uydur- | tuyor. Bir iki sene sonra Abdülhamid, etraf şiddet ve ceberutunu arttırma- ğa başlayınca, paşaların ve beylerin de eskisi gibi korumağa cesaretleri kesilince, Onikilerin çanlarına ot tıkanıyor. Çok geçmeden . büsbütün dağılıyorlar. Eski kafadarlıklarından, kumpâs- lardan, alikıran başkesenliklerinden artık eser yok. Herbiri bir tarafta: Arab, birinci daireli belediyede tu- Mumba ağası; Karakulağın Lütfi Boz- doğan kemerinde su yolcu; Dökme- ci Hayrullah Mısırçarşısında attar ve pamukçu; Kadayıfçı Ali Aksaray- daki dükkânında; Şebab gümrükte kâtip; Mektepli Raşid ağabeysi bah- riyeli Süleyman paşanın evinde; Tütüncü Tevfikle Dragon Ahmed tütün kaçakçılığında; Kazasker Ah- med Şehislâm kapısında; Enderun- lu Mehmed'in Hazinei hassadan ay- lığı var; Kavanoz Mehmed Edirneka- pısında kuşbaz; Şemseddin Beyand yangın kulesinde köşlü. Fakat adları kalmış, Onikilik kal. dırm kabadayılığına âlem olmuştu. Peşlere allat olan, cam çerçiye indiren, döven, vuran, kesip biçen, mutlaka Onikilerden addedilirdi, Bu nam hâlâ dillerde gezer, ödler ko- pardı Meselâ hanımnine kızını, gelinini, torunlarını yanına almış, Kâğıdha- mu Tiyatro kapısında bir kaldırım kabadayısı neye, Çırpıcı, Velefendi mesiresinde. Akşam ezanına daha sağtler vatken tazelerini ustlcacık dürtmede: Artık derlenin toplanın; hava kararmadan selâmetle ew zimize gidelim. Onikiler yolumuzu Kestirir- kargatulumba ederler limak lerse lah! Yahut yatsı suları, iki sokak öle- deki bir komşuya oturmağa gidili- yor: Deli kız oynattın mı sen?.. Ça- uk boz tependeki guguruğu; başı- nı yaşlı harcı bağlayıp yüzünü gö- zünü sımsıkı kapa; kamburunu çi- Karıp kocakarı gibi yürü o Geçtim karşınıza Onikilerden biri çıkar, mr- karsa! Eldeki, kucaktaki, memedeki ço- cukları bile korkutuyorlardı: — Yumurcak susacak mısın, yok- sa Onikileri çağırayım mı? Sayılı ofırtinaların arkası kesilir mi ki? Şimdi de günagünaları türe- mişti: Yalnız kesesine güvenip boru öttürenler, Merdlik ve hakkaniyet davacılığı güden, kancıklıkla ifrit kesilenler. Ve kemafissabık, lüzum- Ju lüzumsuz, fiyakayı ancak çıngarda, usturpada, saldırmada bulanlar... Birinci şıktakilerin mostrası Tak- sim çeşmesine memur su yolcu Tah- sin... Çok yakışıklı ve gayet rTaconlu- lardanmış. Yeleğinde altın saat köşs- tek, belinde pırıl pırıl Trablus kuşa ğı, ceplerinde liralar, mecidiyeler... Kelle kulaklı, iriyarı, kibar külha- nın daniskalarından amma dövme- si, kırması, kıyması yok; üstünde tırnak çakısı, topluiğne bile arama... Bununla beraber ihvanları nazarın- da hatırlı mi hatırlı; zira para ka- badayısı, Semti Firuzağa. Yalnız oradakile- rin değil, Boğazkesen, Cihangir, Kı. lıçali, Fındıklı, Tophane tulumbala- a...... Kurtuluş biçki yurdu mezunları Yılın iki mevsiminde, altı ayda, mezun yetiştiren Kurtuluş “Tepeüstündeki Biçki Dikiş yurdundan diploma . alan bayanlardan bir grup. Ortada direktör ve öğretmenleri bayan Papazyan İ me abdestli, beş wvakit Kırk yıl evvelkiler dayıları rndaki bütün reislerin ve omuzdaş- ların hepsi ona kul köle, emrine &âmade... Parasız kalanlar, dost sofrası kura” caklar, paskalyada kokonasına İ1s- karpin, fistan alacaklar hep etrafın- da... Bey aşağı, paşa yukan... — Aman Tahsin beyciğim, ocağı- na düştüm paşam!... dediler mi biri- ni boş çevirmiyor, dilediğini verip yüzünü güldürüyor. Diyecek yok, âlâ fakat hovarda- cağız “bücür, karakuru, bir avuç leb- lebi atsan hepsi suratında kalacak derecede çopur, Şahin isimli Dudu- ya âşık Bütün Beyoğlu Tahsinin ayucun- dayken, ayıp değil a gönül verip Ağahamamında beş odalı. bir eve çekmiş, Hizmetçisiz, ahçısız bırakmı- yor; üstüne de katiyen başka gül koklamıyor. Topuğuna kadar merdin; tam yi- gitin bir Mümunesi de Bâbahay- darlı Kel Eşref, Haksızlık ve zorbalık gördü mü, kalleşlikle karşılaştı mi, âciz bir kimseye çullanışa rasladı mı ânide fitil tutuşarak bomba gibi ortalığı tarumar etti gitti, Yaşınıbaşını alınışlardan, Oniki- ler devrinin adâmt, ve lâkin onlara | duhillerden değil, Elinde tespih, dai- namazında, 30 ramazan orucunda. Besmeleyle oturuyor, kelimci şehadetle kalkıyor. Eli öpülecek, duası alınacak müba- reklerden Mahallenin de hakikaten kel kâh- yası, akıl hocası, hâmisi, Kızların, dulların, delikanlıların mamusları hep ona emanet. Hele ırz düşmanının biri fikir boz- sun, yan baksın, "hapı yuttu, bitti, Arada uzaklara açılır, Galataya, Tophaneye, Beyoğluna, bazan da Üs- küdara kadar boylanırmış. Karşıdan gözüktü mü, zıpırlar haydi dörtnala kahvelere, külhan: ağebeylere: — Haberiniz olsun, Eşref ağa ge Yiyor!... Çoğu arka kapıdan cicoz; kirişi kı- ramıyanlar peykelere sinerek ku- zu... Gözü kızınca, ağa ne mi yapı- yor?... Bıçağa, silâha lüzum yok, yumruğuna tükürüp girişiverdi mi tamam; adam, cüdam, peyke, masa, iskemle, tezgâh, kapı, pencere dar- madajın... o fideliklerinden en başlıcası da İstinye, Yetiştirdikle- Tİ atbaşı beraberlerdi: İstinyeli Sa- lih, İstinyeli Suphi, İstinyeli Salan Rıza. Salih yorgancı, dâha doğrusu ta- piçer, yani döşemeci ve sanatında erbaplardan Ekseri zevat İstinyeli'yi tercihte- ler. Binaenaleyh büyük konaklara girip çıkıyor, efendi efendi çalışıyor, paşalar ve beylerle karşı karşıya Ta- kı da çakıştırıyor... Terbiyesi, sözü sohbeti yerinde; mürekkep yalamış- lığı da gereği gibi... Ver eline kâğıd- la kalemi, Iâhzada mümeyyiz beyler misillâ tesvid ediyersin varakayı. Gelgelelim dışarıda ele avuca sığ- mıyanlardan... Bıçkın mı bıçkın, be- lâl mu belâlı... Bu sebeple dalma gırtlak gırtlağa; vurmada, vurulmada, karakolda, ec- zanede... Fakat dedik a, himaye edenleri çok; yakalanınca derakap kefalete mefalete bağlanarak salıve- rilmede. Yamanlığını arkallığına verirler, İstinyeli Suphiyi daha çetin bulur. lar, İstinyeli Salan Rızayı ise ikisin- den de baskın sayarlardı. O yılların namlı diğer kabadayıları da şunlar: Acem Şevki (Sülüklülü Şevki Ho- ca), Sarraf Niyazi (Koskada Sar raf), Şehlili Mehmed (Şehli Kartal kazasi köylerinden), Çeşmemeydanlı Arab Nuri, İspenç İsmail (Çarşıka- pısında terlikçi)... Hıristiyanlardan: Galatalı Taba ka (Panaiya kilisesi tulumbacıların- dan), Uskumru Yani, (deniz hırsa), Mike ((kasa hırsızı), Burunsuz Ha. yak Çlimadağında sobâcı)... Bermod Muhtar Alus Imâr plânları Dahiliye vekâleti belediyeler imâr müdürü B, Halid Ziya Türkkan ile mülâkat Belediyelere elemân yetiştirmek için Ankarada bir sene müddetle bir kurs açılmasi düşünülüyor Eskişehir (Akşam) — Eskişehiin imar plânı ve su işleri hakkında ted- kiklerde bulunmak üzere Dahiliye Vekâleti Belediyeler imar müdürü mühendis B, Halid Ziya Türkkan ile su mütehassısı B. Eşref Uzanlı ve imar mütehassısı B, Mithat Yenen Eski- şehre gelmişler vali ve diğer alâka- darlarla görüşmüşler, şehirde tedkik. ler yapmışlardır. Heyetin şefi B. Ha- lid Ziya Türkkan ile görüşerek ken- disinden malümat istedim. Bana şu beyanatta bulundu: — Eskişehrin bugünkü plâm isti- fade edilebilecek halde ise bundan istifade edilecektir. Islâha muhtaç noktalar varsa bu yapılacaktır. şeh- rin büyümesi haline göre alınması iktiza eden saha bu eski sahaya ck- lenecektir, Burada kadastronun tat- biki de kararlaşmış bulunduğundan heyetlerin müteferrik şekilde çalış- malarına bedel bu küvvetleri muüay- yen istikamette teksif edeceğiz. — Şehrin imar plânı kime yaptrı- lacak? — Şehirlerin imar plârını y için mühendis olmak lâzımdır. mafih yalnız mühendis veya nar olmak da kâfi gelmiyor. Muhit şart larını çok iyi tedkik etmek ve bılhas sa o şehri kurmuş ve oraya ye! insanların itiyadlarını tahkik ve $ama ve çalışma hallerini tedkik ey- lemek icab eder, Pariste oturmuş, nak orada yaşamış ve orada çalışacak in- | sanların tabit ve hayati ihtiyaçlarile bir Eskişehirli, bir Adanalı ve bir Kon- yalının ihtiyacı nasıl aynı şeyden ibaret değilse şehirlerin imar işide işte bu hayati ve abii şartların ted- kik edilerek mahalli ihtiyaçlara inti- bak edecek surette şehirlere şekil ver- mek lâzımdır. Bu sebepten şehirleri- mizin imar projesini mümkün olduk- ça kendi vesaitimizle yapacağız. — Heyette böyle ihtisas sahipleri var mı? — Esasen müteahhidlerin yaptık- ları bu kabil imar plânları Dahiliye Vekâletinin, Naflanın mütehassıs he- yetlerince tedkik edilmektedir. Dahi- liye Vekâleti heyeti fenniyesinin imar mütehassısınm Almanyanın Ştüdgerd Technische Hochschuleinden otuz altı ecnebi içinde birincilikle çıkmış ve orü- da yedi sene tahsil etmiş ve birçok tatbikata malik olduğunu söylemek- liğim kâfidir. Almanyada ve memle- ketimizde beş senedir bu işlerle uğ- raşmaktadır. Bu İşi heyeti fenniye belediyele- re ücret mukabilinde mi yapacaktır? -—— Dahiliye Vekâleti Belediyeler imar heyeti fenniyesi isminden de anlıyacağınız veçhile sırf Beledi rin bu kabil ihtiyaçlarını temin için vücude getirilmiş olduğundan Bele- diyelere aid olan bu heyet çalışır. Bilâ bedel yapar. Ancak bu is için istihdamı icab eden muvakkat vesai- tin masarifini o Belediye tesviye eder. Biz mümkün olduğu kadar ima: plân- larını halkın ihtiyaçlarına tekabül ve muhit şartlarına intibak edecek surette yaptırmakla harice binlerce Yira verdirmekten Belediyeleri kurtar- mış olacağız. — Ya su işleri? — Şehirlere getirilecek su işlerile uğraşan kısmın şefi de uzun ve âli tahsilini muvaffakıyetle ikmal etiniş uzun müddet-memlekette birçok, hem de mühim tesisat meydana getirmiş ilmi salâhiyet sahibidir. Tahsillerini İstanbulda, Amerikada yapmış çok değerli Türk mühendislerile beraber işlerini önlerine'katmış götürüyorlar. Size izahatımi ikmal için şunları söy- İmara müteallik işlerle su işlerinin, hülâsa şehirlerin kalkınması için muhtaç olduğu bütün bu gibi işlerin mürakip ve nâzimi Dahiliye Vekâleti Belediyeler heyeti fenniyesidir, Bele- diyelerin zarüri işlerini başarmak için esaslı tedkiklere müstenid plânlarla yapılacak bu nevi işler Dahiliye Ve- kilinin tasvibine iktiran ettikten son- ra Belediyeler bankası alâkadar Be- İ ni sordum. Cevaben di Bay Halid Ziya Türkkan lediyeye kredi açar, müteahhidler iş. lerini yapıp Nafia İle müşterek bu dahiliye heyeti fenmiyelerinden te- şekkül eden bir heyetçe işlerin parasını bu banka tesy Belediyelere eleman yetiştirmek için İmar müdürü B. Halid Ziya Türk- kandan aldığım mâlümata göre Re- lediyeler imar müdürümüz âdedleri beş yüzü geçen Türkiye Belediyeleri- ne kuvvetli eleman yetiştirine ösasia- rını ihzar için her Belediye teşkilâtı olan yerde O memleket ahalisinden Hse mezunu en az bir gencin Anka. raya gönderilerek bir sene müddeti Belediyecilik kursuna devam etmesi, seyi ikmal etmiş olan bulunamazsa onuncu sınıf imtihanını vermiş genç Jere her nevi tatbikatile börabe; bir sene müddetle bu kursta şehircilik, topoğrafya ve tatbikatı suculuk hak- kında umumi malümat, Resmi hatti ve aleltümum Belediyeleri alâkadar eden memleket-konunları okutulma» sı hususunu muvafık görmüştür. Kure sa devam edenler ayda Oluzar )ira alacaklardır. Bunlardan Kursu ikmal edenler kuvvetli mühendis Ve mimar- lar yanında staj yapacaklar ve Beje- diyelerin muhtaç olduğu eleman bu suretle hazırlanmış olacaktır. Gene B, Halid Ziya Türkkanin pro- jesine göre varidat 25 bin lirayı ge- çen her Belediye kendi memleketi Hisinden ve lise mezunu Olan gen, rin ikisinin Avrupada tahsili için jü- zumu olan bher talebe başına genevi 1500 Hralık masrafı bütçelerine ko- yâcaktır. Bu suretle Belediyelerimiz dört sene sonra Avrupada tahsil ve staj görmüş, şehirellik hakkında kıy- metli malümata malik unsurlar ka zanmış olacaktır. B. Halid Ziya Türkkandan bügün. kü vezaifin ne suretle temin edildiği. edi ki: eMese- lâ: Karr, Kirşehir, Yozgad, Küt, gibi vilâyet Belediyeleri tam £ küllü bir heyeti fenniye Seçindire. mez, En basit çare ŞUĞUF: O vilâyet dahilindeki kaza Belediyeleri ayda meselâ ellişer lira muntazaman mert kezi vilâyet belediyesi de 85£ari 100 Hira olmak üzere bu MASTafa ilâve edince o vilâyet Belediyelerinin işini merketde tanzim edecek V€ icap et- tikç kazalara giderek oralarda işini görecek bir mühendisle DİP ressam tedariki bu suretle Kabil Ölür, Birin. ci derecede vesniti fenniyeye malik olmıyan Belediyeler elbette hiç hir vakit fenni bir işi başaramıyacaklar. şek- dır. KÜÇÜK İLÂN okuyucularımız arasında EN SERİ, EN EMİN EN UCUZ vasıtadır. Alım satım, kira işlerin. de iş ve işçi bulmak İÇİN istifade ediniz!