ZE RR ŞEN OLE —AEŞAM Ağaoğluna ait hatıralar Kıymetli ilim adamı hayatında bir çok fırtınalar geçirmişti Ağaoğlu Pariste Pastör, Mopasan Pol Burje, Ten ile ye Fikir hayatımız büyük bir uzvunu daha kaybetti: Ahmed Ağaoğlu dün sabah vefat etti, Ağsoğlu ilim hayatımızın en mâ- ruf simalarından biriydi. Binlerce talebe yetiştirmişti, Daha pek genç yaşında iken polilika ve mücadele hayatına atılmıştı. Senelerce gayet fırtınalı bir hayat sürmüş, hattâ idama mahküm olmuştu. 935: yılımdanberi muhtelif fasıla- Jarla hastalanan üstadı ara sıra zi- yaret eder, onun hakikaten çok me- raklı olan hatıralarını dinlerdim. Ağaoğlu kendisine sık sık nefes dar- lığı gelmesine rağmen eski halırala- rını tatlı tatlı anlatırdı, Onu tanıyanlarca meşhur bir hu- susiyeti vardı. Gece saat ikiye, iki buçuğa kadar kitab okur, çok geç vakit uyurdu. Yatağının yanında cild cild kitaplar dururdu. Gündüzleri de çok geç uyanırdı. Bunun için ne zaman üstadı ziyarete gitsem kendi- sini henüz yatağından kalkmış göğ- süne dokunmasın diye hususi olarak yaptırdığı sigaralarından birini içer- ken öyle şeyler anlatırdı ki meraklı ve mesleğine düşkün bir gazeteci için bunları büyük bir zevkle dinlememe- ge imkân yoktu. İşte bu ziyaretlerden birinde Ağa- oğlu bana Paristeki talebelik hayatı- nı anlatmıştı. Ağaoğlu Mopasan ve Pastör Ağnoğlu Rusyadaki babasından ay- rılıp tahsil için Parise geliyor. Henüz 20 - 21 yaşındadır. Babası Rusyadan kendisine 40 ruble gönderiyor. Bu pa- Ta İle kıt kanaat geçinip gidiyor, Ho- cası meşhur Renandır. Renan bir gün bu 21 yaşındaki ça- lışkan talebesini yanına çağırıyo! — Sizi ilim ve edebiyat düşi hur Ve zengin bir kadına günd rTeceğim... diyor, Bir kart yazıyor ve: — Bunu bulvar Rezitalyende otu- ran madam Adama götürünüz... di- yor. O zaman madam Adam Parisin en zengin ve kibar kadını... Edebiyat ve ilim hayatının bütün meşhur si- maları onun salonunda toplanıyor. Madam Adam genç talebeyi büyük bir nezaketle kabul ediyor. Bu zen- gin kadının himaye ettiği bir çok büyük mecmualar vardır. Ağaoğlu da o zaman yeni yeni yazı yazıyor. Madam Adam genç talebenin yazı- larını himaye ettiği mecmualarda neşrettiriyor. Pariste bulunduğu sıralarda Ağaoğ- Yu madam Adam'ın çok büyük yar- dımlarını görmüştür. Ağaoğlu da ka- dir bilir bir insandı. Madam Adamı hayatının sonuna kadar unutmamış- tir. Onun İçin bir çok yazılar yazmış- tır. Uzun zaman biribirlerile mektup- laşmışlardır. Madam Adam öldüğü zaman Ağaoğlu onun hakkında uzun ve çok sitayişkârane bir makale yaz- mıştır. Ağaoğlu madam Adam'ın salonun- da Fransanın en büyük fikir ve ede- biyat adamlarile o tanışmıştır. Bun- Jardan biri meşhur Mopasandır. Ağa- oğlunu, madam Adam, Mopasana takdim etmiştir. Gene aynı sülonda Ahmed Ağaoğ- Yu meşhur Pol Burje, Ten ve Pastör- Je tanışmıştır, Bilhassa Ten Ağaoğlile pek sami- mi olmuştur. Onu her cumartesi ken- di evine çağırırdı. Ağaoğlu Pariste cumartesi akşamlarını Ten'in evinde geçirirdi. Ağaoğlunun Pariste tanıştığı meş- hurlar arasında İttihad ve Terakki- nin maruf simaları da vardır. Mese- lâ bu arada Ahmed Rıza ve Dr. Nâ- zımla çok samimi olmuştur. # Ahmed Rizanm Pariste son derece zaruret İçinde yaşadığını söylerdi. Hattâ söyle bir hatırasını da bana sabah erkenden Ahmed Ri- | , Bibiseleri gerer Ağaoğlu Ahmed — Bu halin nedir? dedim. — Evimin kirasını veremedim. Ev sahibim eşyalarımı dışarıya attı, Ben de Lüksemburg bahçesinde yattım... cevabını verdi. Ağaoğlu idam mahkümu Ağaoğlu idama da mahküm olmuş- | tur. Bu hadisenin iç yüzü de şudur. Ağaoğlu Rusyada bir gazete çıka- rıyor. Ahi ve Ömer tarikatlerine kar- $ı şiddetli bir mücadele açiyor. O za- man müftü şöyle müthiş bir fetva veriyor, Ve bu fetva gazetelerle de neşrolunuyor: «Ağaoğlunun kanmi ! akıtmak helâldir.» Bundan #onra Ağaoğlunun arka- nda birçok silâhli insanlar dolaş- mağa başlıyor. Altı ay âdeta silâhlı bir kafile Ağaoğlunun peşinde dola- şıyor. Nihayet fetva geri almıyor, Ağaoğlu da büyük bir tehlikeden kurtuluyor, Bir buçuk günde iki yumurta Ağaoğlu hayatında çok zaruretli günler geçirmiştir. Bilhassa Maltada sürgünde iken... Bu zamanlar Ağaoğ- Tunun en sıkıntılı günleridir. Ekseri- ya bir buçuk günde iki yumurta ile nefsini körleştirdiği olurmuş. Hattâ bu iki yumurtanın bulunmadığı gün- ler de geçirdiğini üstad bana söyle | mişti. Maltadan döndükten sonra Ağaoğ- lu evini yanmış ve ailesini perişan olmuş bir vaziyette bulmuştur, An- karaya gitmek istediği halde yol pa- rası bulamamıştır. Bunun üzerine Atatürk, o zaman Maarif Vekili olan j | B. Hamdullah Suphi vasıtesile ken- | disine 300 lira gönderimiştir. Ağaoğlu bu paranm 250 silesine bırakmış ve geri kalanı da yol harçlığı yapmıştır. Ağaoğlunun ölümü fikir hayafı- mız için hakikaten çok büyük bir kayıptır. Hikmet Feridun Es Sıcak su ile bir çocuğun muhtelif yerleri yandı Beşiktaşta Abbasağa mahallesinde oturan B. Enverin üç yaşlarındaki ço- cuğu Özen mangalda kaynıyan sü- yun üzerine dökülmesile muhtelif yerlerinden yanmış zabıa tarafından hastaneye kaldırılmıştır. Bir sarhoş beş gün hapse mahküm oldu Muharrem adında biri dün Büyük- adada sarhoş olarak bağırıp çağırır- ken yakalanarak Sultanahmed ikin- ci sulh ceza mahkemesine verilmiş- | tir. Muhakeme neticesinde suçu sabit faoğlu | olan Muharremin beş gün hapsine karar verilmiştir, Kelepir satılık komple Sinema makinası Görmek, sesini işitmek ve pasarlık etmek arrasunda olanların Beşiktaş Suad Park sinemasına müracaatları, İ diklerimize gerçekten inanmağa, on- | Yrasını | “Sohbet (Baş tarafı 3 üncü sahifede) bulmaz. Ancak acele ve üstünkörü İşe meydan bırakılmış olur. Müter- cimlerimizi de himaye etmek ve on- ları, emeklerini daha değerli eserlere sarfa sevketmek lâzımdır l Avrupalı muharrirlere telif hakkı vermiyoruz. Bu imtiyazdan istifade ! edip de kaç tane büyük ve gerçekten kıymetli kitabı dilimize çevirdik?.. Bu imtiyaz bizi kolaylığa götürdü; klâssikler üzerinde çlışamdık, bir ta- kım yeni ve tamamile lüzumsuz ki- tapları dilimize çevirmeğe kalktık. O imtiyazdan vazgeçip beynelmilel telif hakkı mukavelesini imzalamak bizi Avrupalıların artık domaine pubilc'e düşmüş ve kıymetleri az çok tahak- | kuk etmiş romanlarını, hikâyelerini tercümeye mecbur edecektir. Avrupa edebiyatları yirminci asırda başlamış değildir. 1880 den evvel ölmüş mu- | harrirlerin eserlerini, Bern, mukave- | lesini imzaladıktan sonrada telif | hakkı vermeden tercüme (edebiliriz. Bize asıl lâzım olanlar da onlardır. Memleketin yeni edebiyata ihtiyacı | vardır, onu yerli muharrirlerimiz ya- | ratsın, bunun için başka milletler- deki çereyanlardan da istifade ede | bilirler, onların tesirinden kaçınma- ları lâzım gelmez. Fakat yalnız yeni ile edebiyat olmaz; hakiki yeninin zuhuru için de edebiyatın mazisinin bilinmesi şarttır, bu hızı da hem ken- | di milletimizin eski edebiyatından, | hem de Avrupalıların klasiklerinden alacağız. Tercüme edebiyatımıza asıl | onlar lâzımdır ve beynelmilel telif hakkı mukavelesi oonlarm alınması- na mani olmaz, bilâkis o işi kolaylaş- tırır, n TEKRAR. — La Bruyöre'in edebi. yat hakkındaki sözleri arasmda bel- ! ki en hoşuma gideni şu olmuştur: «Horatlus ile Despröaux bunu siz- den evvel söylemişler, — Sözünüze ina- nırım; fakat ben de kendimin diye söyledim. Doğru olan, benden sonra | bir çok kimslerin de düşünebileceği | bir şeyi benim de Horatius ve Des- prönux'dan sonra düşünmeğe hak- kım yok mudur?» Son zamanların en tehlikeli ve za- rarlı hastalıklarından biri muharrir. den daima kendine mahsus, original | fikirler beklemek (olmuştur. Ondan | kimsenin söylemediği, kimsenin ak- hna gelmiyen şeyler söylemesi iste. niyor; bu yüzden muharrir de kendi- ne cebrediyor, mütemadiyen yeni mevzıfar, yeni fikirler, yeni teşbihler bulmağa çalışıyor, Yani hakiki origi- | malliğini de kaybediyor, çünkü hakiki , originallik zorla elde edilen bir şey değildir, düşündüklerimizi olduğu gi- bi söyliyebilmekteğir. Bütün sözleri geçmiş asırların muharrirlerinde ve- ya muasırlarında bulunabilecek bir mubharririn de tamamile original ol- ması kabildir, Çünkü originallik fi- kirlerde, mevzuda deği, bir muhar- ririn o fikirleri, hisleri, mevzuları ger- çekten kendi içinde duyasındadır. Yeni bir şey söylemeğe değil, söyle- ları gerçekten hissetmeğe çalışalım, İ Zoraki yenilik kadar eski bir şey yoktur. Bir söyleğifimizi bir kaç defa tek- rar etmekten kaçınmağı da anlamı- yorum. Dün söylemiş olduğumu ka- bul ettiremedimse onu yine söyleme. me ne mani vardır? Belki bu sefer, düşüncemin doğruluğunu kabul etti- recek harareti bulabilirim. Asıl fikir- lerini tekrar etmiyenlerden sakınma- hdır; çünkü onu bir kere söyleyip bir daha ağızlarına almamıdarı, ona ken- | dilerinin de pek inanmadıklarını güs- terir, İnsan, içine işlemiş bir hakikati daima tekrardan kaçımabilir mi? Nurullah ATAÇ Liublilana panayırı Yugoslavyada kral ikinci Piyer'in yüksek himayesi altındaki Liubliana panayırı haziranın üçünde açılacak on İkisine Kadar deyam edecektir. Panayırda makine, maden, makine sanayii, elektrik, tenvirat makinele- ri, bisiklet, otomobil, kereste sanayii, oyuncak, dokumacılık, deri, kürk, kimya sanayii, muzika âlâtı, cam, porselen vesaire teşhir edilecektir. Panayır münası le o Yugoslav vizesi bedava verilecek şimendiferlerde | Yugoslavyada yüzde 50, galadan da gire > o tenzilât y RE i Bütün Amerika donanmasının iştir âkile yapılan senenin en büyük deniz muharebesi filmi TÜRKÇE SÖZLÜ DENIZ ALTI D-İ Memleketimizde şimdiye kadar yapılan türkçe filimlerin en güzeli ne Ele Sinemasında İlâveten: Renkli Mickey WALT DİS, Bugün saat 1 ve 2.50 Bu filim Ankarada, Yenişehirde ULUS 1 slk Kaynanam | Duymasın ? saatlik neş'e zevk ve kahkaha Baş rollerde LUCİEN BARROUX MARGUERITE MORENO İSNAY ve METRO JURNAL da tenzilâtlı matineler, sinemasında da göserilecektir. 2 MEMNU GEÇİD Kovboyların haydutlara karşı güzel macera filmi Yaz fiatları 15 - 20 - 25 localar 100 kuruş Bugün matineler saat 1 de başlar BUGÜN IM E L E K SİNEMASINDA 2 Büyük ve güzel film birden: 1-KIBAR SACHA GUIRY'nin en son ve 2-M AN GARSON en mükemmel filmi AI e DOROTUY LAMOUR'un en büyük zaferi Filme ilâve olarak: 1 — ATILAY denizaltı g inin denize indirilişi, 2 — TAHRAN'da İRAN veliahğının 3 — NEVYORK sergisinin açılış töreni V. S. Bugün saat 12.45 ve 2.30 da teixilâilı matineler, BUGÜN Ss A R A VW Sinemasında 2 filim birden 1- HUDUT KORSANLARI Büyük Baş rollerde: ERİC V. STROHEİM - 2- RADYO Baş rolde: SHİRLEY TEMPLE Ayrı Bugün saat 1 ve 2,30 Fransız filmi SUZY PRİM - CHARLES VANEL - İNKİJİNOFF KRALİÇESİ ca: FOKS JURNAL dünya havadisleri. da tenzilâtlı matineler, BUGÜN Ss UÜ M E R Sinemasında 2 filim birden 1 - NE ŞEKER ŞEY Fransızca sözlü N DEANNA DURBİN 2 - HAVA ŞEYTANLARI Görülmemiş bir macera ve sergüzeşt filmi Yaz fiatları 15 - 20 - 30 kuruş Bugün matineler saat 1 de başlar. Buck İPE K sisemasınna 2 güzel ve büyük filim birden DANİELLE DARRİEUX FENA YOL İNATÇI ARKADAŞLAR Fransızca Sözlü bü; Filme ilâve olarak: 1 — ATILAY Büyük aşk ve sergüzeşt filminde ve komedi, denizaltı gemimizin denize indirilişi 2 — TAHRAN'da İRAN veliahdının düğünü 3 — NEVYORK sergisinin açılış töreni V, S, Bugün saat 1 ve 2.30 da tenzilâtı matineler, Bugün ASRİ sinemada ÇIN GEÇİDİ BUCK © JONEŞ CONSTANCE VOORAS tarafından oynanmış müthiş macera ve sergüzeşt filmi | Kraliçe Viktorya | ANTON VAL BROOK İ ANNA NERGLR laratından oynanmış Fransızca sözlü A aaa vc tarihi roman Pangaltı Tepeüstü AKIN Sinemasında muz TÜRKÇE SÖZLÜ LOREL - HARDY ve İKİZLER GüNAH GECESİ GABY MORLAY - CHARLE$ VANEL | Gündüz ve geve $,15 de2 Filim birden, TEŞEKKÜR Babamız İhsan Şerifin vefatı münase- betile bizleri telgrafla taziye ve teselli et- mek hatırnüvazlığında bulunan o sayın Maarif Vekilimiz B. Hasan Âli Yücel'e ve Maarif Vekâleti erkân: muhteremesine, merasime bizzat gelen veya teselli v yanılarile acımıza iştirak eden dostlara, roerhuma karşı besled dan sevgide onun £ if edecek kadar il nettar göz yayları da eski bir rdiği yakin alâkadan dolayı sayın m uata teşekkü- rü vazife biliriz. Merhumun #evoesi: Şaziye Çocukları: n Şerif, İtimad Şerif Buran bü 17 b tai Şehzadebaşı (TURAN) © Tiyatrosunda Bu gece (HAMİYET Yüceses v€ arkadaşları. TATARAĞASI Vodvll, okuyucu Aysel Macar varyetesi, Akba müesseseleri Ankarada her dilden kitap, gazete, mecmua ve kırtasiyeyi ucuz olarak AKBA müesseselerinde bulabilirsiniz. Her dilde kitap, mecmua siparişi ka- bul edilir. İstanbul gazeteleri için ilân kabul, abone kaydedilir. Undervoğü yası ve hesab makinelerinin Ankara acentesi, Parker dolma kalemlerinin