Milli ve beynelmilel meşhur eserler arın hülâsalarını yapmak | “rarlı mıdır, faydalı mıdır? Bir münekkid arkadaşımız diyor ki: — Son zamanlarda «roman hülâ- w diye bir edebiyat çeşidi çıktı. İcad etti bunu? Nereden. çıktı bu? Koskoca bir kitabı bir nuvel bü- iğü hülâsa ediyorlar. Bir çok hususiyetleri kayboluyor. Hem efem- düm, karii tembelliğe teşvik bu... ÖY- Ya: Bir romanı okumak, emeğe Mütevakkıftır. Fikir ve his böylelikle bir jlmnastik yapıyor. Halbuki bu Wsulle kolayen mevzuu öğrenivere- “ekler. Kitabı okumuş gibi salonlarda “ialâlık yapacaklar... Kim icad etti bu usulü? Eyvah? ,Cezası mi var acaba?... Bir kaba- İ yapmış gibi saklanayım mı? Mahcubiyetle söyliyeyim ki, bu be Modern romanlart - müellif ve eser İ göstererek - kısaltıyorum. «Yeni ua» da da dünya şaheserlerini Ayni surette hülâsa ediyorum: «Ma- Bovari», «Dorian Gray'in por- İsis, eEelki evet, belki hâyır gibi pları iki üç sahifeciğin içine rdım. Daha doğrusu bunu bir #kadaşımla birlikte hayli zahmetle Yapmaktayız. Bir romanı bir filim senaryosu, bir haline getirmek eaiz de, böyle “İ niçin değil? Evet muhakkak ki hü- Msalarda kıymet eksilir. Fakat Luve nde koskoca duvarı kaplıyan © YAğlı boya bir levhanın fotoğrafla "İ ayası kadar röprodüksionunu yap- zaman da değer azalır. Üste- Nik renkler: görünmez. Fakat, müze ri gezemiyenler de bu sayede pekâ- Ğİ filânca ressamların şaheserleri Silinmiş olurlar. Sonra imkân düşer- “gidip asıllarını görürler, Münekkid arkadaşımın, itirazına "uyorum. Kendimizi müdafan mecburiyetin- & kalıyorum, Şayed: — Fena yapıyorsunuz... Müellif öy- dememiş, siz o havayı veremiyorsu- Muz?... . demek vaziyeti varsa tenki- | Gn böylesini kabule şayan görürüz; ik niçin hata olsun? kaç eserinin adını biliriz. Hattâ; — Güstav Flober Madam Bovari'yi senede yazmış. O kadar titiz. geceleyin kalkar, bu kelime bu yakışmadı diyerek mumu müsveddelerde değişiklik ya- .. » tarzında, edebiyatçılar ef- anlatırlar; fakat asıl eser çkkunda habbe kadar malimat yok: Bu hülâsalar, - şaheserlerin muh- Zi itü Çubuklu köşkü Kral Zoguya : Yjee. tahsis edildiği 7 . doğru değil Dün bir gazete, eski Arnavutluk krali Ahmed Zogunun şehrimizde yerleşmeğe karar verdiğini ve esham, tahvilât müstesna olarak servetin- den iki buçuk milyon altını milli ban- kalarımızdan birine yatırdığını, Be- lediye tarafından geçen sene satın alınan Çubukludaki Abbas Hilmi pa şa köşkünün de Krala tahsis edilece- ğini yazıyordu. Bu haber üzerine tahkikat yaptık, Kral Zoğu namina bankalarımıza iki büçuk milyon altın yatırıldığı haberi doğru değildir. Çubukludaki Hidiv köşküne gelin- ce, Belediye reisliğinden yaptığımız tahkikata göre bu haber de tamamile asılsızdır, Köşkü kiralamak üzere Be- lediyeye bir müracaat: yapılmadığı gibi Belediye de binayı kiralamak fikrinde değildir, Geçenlerde köşkü ve korusunu gezen Vali ve Belediye reisi Dr. Lütfi Kırdar, Belediyenin bu binadan ne suretle islifade et- mesi kabii olduğunu tedkik elmekte- dir. Köşkün bir otel veya gazino ha- line konulması çok muhtemeldir, Be- lediye yakında kati kararını verecek- tir. Diğer taraftan Kralın maliyeti er- kânı da kendisinin Çubukluya nakle- deceği haberinin doğru olmadığını “30 Arkadaş 300,000 lira kazandı!,, Müsabakamıza iştirak edecek ka- rilerimizin dikkatine: Bu müsabakamıza #ld resim ve ku- ponlamı neşri bitli 30 arkadaştan hangisinin yaptığı işi beğendinizse yalnız o resmi, biriktirdiğiniz 30 ku- ponia beraber; 31 Mayıs 1939 çarşamba günü ak. şamına kadar «Akşam gazetesi resim- M müsabaka memurluğu» adresine gönderiniz. AAdreslerin açık yazılması ve kü- ponların tam olması şarttır. Her eksik kupon için 5 kuruşluk pul ka- but edilir, sansena saa srasaaasanaaasasenasEAAAE ENER teşem kubbelerini değilse bile - işte 6 habbeciği verebiliyor, sanırım, Bir taraftan asılları tercüme edledur- sun, diğer yandan da böyle kısaltıl- muş şekillerin eski türkçe telifat hak- kında bile muvafık olacağı kanaatini besliyorum. Fatih halkının Validen bir ricası Saraçhane ile Fatih arasındaki kısa bulvarın da . tanzim inmek ol Fatihte oturan katilerimiz yam- yorlar: varın çiçeklendirilerek güzelleştirildi- Bini imrenerek seyrediyoruz. Biz Fa- ih halkınm da pek elverişli, fakat kendi haline terk edil- miş bir bulyarırız vardır; Saraçha- nebaşından Fatihe kadar uzanan yüz metrelik bulvar. Büyük ağaçlarile daima serin bir gölgelik olan bu yüz metrelik sahanın zemini yıllardanberi âdeta yürüne- miyecek hale gelmiştir. Halbuki sem- timizin bir süsü de burasıdır. Teksim ie Harbiye srasnı güzeleşliren veli- mize bizim küçük bulvarımızı da ha- tarlatmanızı rica Ederiz. Burasını da şirin bir hale gölirirse semtimiz bir kat dahn şenleneceklir, Valimiz bizi mahzun birakmak istemez elbette, Tramvay, elektrik Yokuş yerler için etobüs tercih edilecek Tramvay, tünel, elektrik müesse- selerinin Belediyeye devri hakkındaki kanun lâyihasının bü hafta içinde Büyük Millet Meclisinde müzakere edilmesi bekleniyor. Bu takdirde en geç bir hesapla bu müesseseler hazi- ran birden itibaren Belediyeye geçe- ceklerdir, Müesseseler Belediyeye geçtikten sonra elektrik fabrikasında yeni ka- zanlar ilâvesi suretile yapılan ıslahat- tan başka elektrik şebekesinin ıslahı ve elektrik istihsal kudretinin artırıl- ması için de geniş bir proje tatbik edilecektir, Bundan başka tramvay ve tünel şebekelerinin ıslahı için de ayrıca bir proje yapılacaktır. Belediye, şehirde otobüs işletmek kararında olduğun- dan yeni otobüs servisile tramvay Ş8- bekesinin birbirini tamamlayıcı su- rette olmasmı temine çalışacaktır. Tramvay şebekesinden düz sahada bulunanlar, ihtiyaca göre uzatılacak, fakat şehrin yokuş ve iniş olan yer- lerine otobüs işletilmesi tercih edile- cektir. Gazi köprüsünün inşasından sonra Taksim ile Şehzadebaşı arasın- daki yeni köprüden geçecek yol üze. rinde tramvay yerine otobüs işletil. mesi muhtemeldir. Dört hırsız yakalandı Polis, Samatyada Mehmed ve Sa- | tılmış, Kasımpaşada da İsmail ve Ali isimlerinde dört hırsız yakalamış ve mahkemeye verilmiştir. HAFTANIN MİZAHI karikatürleri ve mizahi yazılarile 23 Mayıs 1939 Salı günü Akşam sahifeleri arasında ! istimlâk işi İstimlâk müdürlü- ğü haziranda i o işe başlıyor Yeni teşkil edilen Belediye istim- | lâk müdürlüğü 1 hazirandan itibaren melelerinin tasfiyesi işile meşgul ola- cakır. 1 hazirandan itibaren şimdiye ka- dar harita müdürlüğünün de işlira- kile bir komisyon tarafından idare edilen istimlâk muamelelerini ele ala- caktır. Bunlar arasında Eminönü ikinci istimlâk haritasına dahil bu- lunan emlâkin istimlâki, üç küsur " milyon mütedavül sermaye ile şehrin İ imâr plânımı tahakkuk'ettirmek Üze- re yapılacak istimlâk işleri vardır. Belediye istimlâk işlerini program- laştırmak istediğinden bu prgram muayyen zamanlara göre taksim edi- lerek tatbik edilecektir, Yapılacak is- timâk programı için sehircilik müte- hassısı B, Prost'un da mütaldası alı- nacak ve İstimlâk kanununda yapı- lacak tadilât etrafındaki hazırlanan kanun lâyihasmın katiyet kesbetme- si beklenecektir. Konservatuvar Daha faydalı bir şekle konması düşünülüyor “Belediye, İstanbul konservatuvarı- nı ıslah etmek üzere mütehassıslar- dan mürekkep bir heyet teşkil etmiş- tir. Fakat Kkonservatuvarın müstak- bel vaziyeti hakkında alelâcele bir karar verilmesine imkân omadığın- dan 939 bütçesile de müessesenin vaziyeti olduğu gibi bırakılmış ve 80 bin liralık bütçesi kabul edilmiştir. Konservatuvar tesis edildiği gün- denberi arzu edildiği gibi randıman vermemiştir. Mütehassıs heyetin vere- ceği karar henüz belli olmamakla bera- iber Belediye konservatuvarı daha fayda- lı bir şekle sokmak fikrindedir. Bunun için konservatuvar teşkilâtından bir bando, bir de senfonik konserler ve- rTecek iki musiki grupu teşkil edile- cek ve bütçeden tasarruf edilerk pa- ra İle Avrupaya tahsile talebe gön- derilecektir. Bu takdirde İstanbulda ayrıca bir konsevatuvar müessesesine hacet kalmıyacaktır. Eski Türk klâ- sik eserlerini tasnif etmek ve plâğa almak için mütehassıslardan mürek- kep heyet vazifesine devam edecek- tir. Bu tasavvur - konservatuvarın va- ziyetini tedkik eden heyetin de kararı- i na iktiran ederse - ancak 940 bütçesile tatbik sahasına konacaktır. . Boğaziçinde!.. Bay Amca Sm) Sirketihayriye Boğaziçini canlandır- m İçin sarfettiği emeği Hayırsızadays s. Kaç yildir Boğasiçinde ev yaplıran- | lara bedava harç taşır, durur...“ a pe w İki senederiberi de Boğaziçi halkının musiki ihtiyacını karşılıyor!” PİE ARİ Tİ w Bu sene de Boğazda bir plâ) açıyor- Mmuş!,, Fakat bana öyle geliyor ki şirket SOHBET Edebiyat TELİF HAKKI, — Muhterem Hali- de Edib - salı günkü yazısında - bizim Avrupa edebiyatlarından alacağımız henüz çok şey bulunduğundan Bern mukavelesine | iştirakimize taraflar olmadığını söylüyordu. Bu mesele den Neşriyat kongresinde pek bahse- dilmedi; orada ancak bizim milli te- Jif hakkı kanunumuzun bazı madde- lerinin değiştirilmesi görüşüldü. Bey- nelmilel telif hakkı meselesi de açıl saydı zannederim kongre Âzasının büyük bir ekseriyeti, Bayan Halide Edip gibi, Bern muküvelesine İştira- kimizi münasih görmediklerini bildi- rirlerdi. Avrupalı mubharrirlerin ro- mânlarını, hikâyelerini, ilim ve fen kitaplarını kendilerine para vermek- sizin tercüme edebiliyoruz; böyle bir imtiyazdan kendi rızamızla vazgeç- mek doğru olur mu?... Dört beş yıl evvdline gelinciye ka- dar ben de bu İynnatte idim, Fakat sonra, Bem mukavelesine iştirak et- memenin faydaları kadar zararları da olduğunu anladım, Avrupalı mu- harrirler Türk muharrirleri ile Tür- kiyede rekabet ediyorlar, Tiyatromu- za bakın: İstanbul Şehir tiyatrosu, geçen kış zarfında ancak İki tane yer« Ji eser oynamış; ötekiler hep tercü- me veya adapte, bunların da en bü- yük kısmı yeni eserler. Yerli komedi veya dram Türk sahnesinde rağbet görmüyor diye hemen fransızcadan veya almancadan piyesler tercüme ettiriliyor. Türk muharriri Türk sah- nesinde eserini oynatamazsa acemi- lik devresini nasıl geçirecek” Kaba- hallerini, eksikliklerini anlaması ve tashih etmesi için eserini sahnede görmesi lâzımdır. Buna imkân be Roman, hikâye edebiyatımıza ba- kın. Gerçi yazılarını gazetelere ve meo munlara kabul ettirip sonra kitap halinde bastırabilen birkaç romancı- muz ve hikâyecimiz var. Fakat genç- ler pek zorlukla muvaffak oluyor. Gazetelerimizin çoğu (hikâyelerini, hattâ romanlarını frenkçeden terci me veya adapte ettirmeği daha mu- vafık buluyor. Bu hâl devam ettikçe Türk muharrirlerinin ilerlemesine, yazısının ticari kiymetini yükseltme- sine ve geçimini kalemi ile temin et- mesine imkân yoktur, Gümrük tari- feleri yerli malı himaye ediyor; fa- kat yerli muharririn emeği himaye edilmiyor. Bizim, yani Türk muhar- rirleri arasında birkaç kişinin, Bern mukavelesine iştirakimizi istememiz Avrupah muharrirlerin menfaatleri- ni korumak için değildir; yalnız Türk muharrirlerinin menfaatini düşünü- yoruz. Frenkçeden tercüme veya adapte edilecek hikâyelerin, roman- ların gümrükten geçip gümrük resmi yök mu? Hibette var; onu İnkâr ei medik. Onların birçok kitaplarını ter- cüme edip memlekete tanıtmamız yeni mefhumlarla zenginleşmesi için de tercüme faaliyeti zaruridir. Fakat bizde mütereimi de himaye etmiyor. Fransızca gündelik gazetelerdeki hi- kâyelerin veya polis, maccra romün- larının tercümesi ile mütercim yetiş- mez, bir tercüme kütüphanesi vücud Nurullah ATAÇ (Devamı 4 üncü sahifede) « Bu plâjla da halkın deniz ibtiyacıni 0 derece karşılıyacak!.. Malüm a Suları soğuk olur!