Sahife 8 HER AKŞAM BİR HİKÂYE Hasan, büyük yazıhanenin başında- ki geniş koltuğa oturdu, etrafına şöy- ie bir bakındı. Odası büyük bir şirke- tin umumi direktörüne yakışacak de- recede güzel ve süslü idi. Masanın üze- rinde bir sürü zilin küçük düğmeleri yanyana sıralanmıştı. Bu zillerin üze- rinde şöyle parmaklarını hafifçe bir dolaştıracak olsa-maiyetindeki yirmi otuz kişiyi ayağına çağırabilirdi. Zille. rin yanında iki telefonu duruyordu. Bundan başka umumi direktörün mü- #ssesedeki bütün memurlara emirle- rini işittirmesi için sesi nakledici ku- tu masanın bir kenarına yerleştiril- m'işti. Bitişik odada çalışan daktilola- ri, kâlipleri ara sırada kapısını vuru- yerlar, büyük bir saygı İle ona bazı kâ- gıdiar getiriyorlardı. Genç direktör memnun gülümsedi. İşte mektepten çıktığı gündenberi bes- lediği hülyaları hakikat olmuştu. Va- kıâ burun için çok çalışmıştı. Hayatın hiç bir zevkine, eğlencesine, sefahati- ne kendisini kapıp koyuvermemişti. Arkadaşları binbir eğlencenin peşinde koşarken, o geceyi gündüze katmış. | hülyasına kavuşmak için çabalamış | durmuştu. Lâkin işte henüz otuz ya- | şında iken büyük bir şirketin umumi direktörlük sandalyesinde oturmuştu. | Şimdi bütün müesseseyi parmağında çeviriyordu. Şirketin hissedarları on- suz işlerin katiyen dönmeyeceğine inanmışlardı. Hatlâ Hasanı «hisseye bile dahil etmişlerdi, Hakikaten Ha san şirket işlerini eline aldıktan son- ra müessesede büyük bir canlılık baş- lamıştı. Daha mektep sıralarında iken Ha- sanm hali arkadaşlarının dikkatini çekmeğe başlamıştı Hasan mekte- bin son sınıflarında adetâ ciddi, tem- kinli büyük bir adam halini almıştı. Hareketleri, oturuşu, kalkışı, konu- şuşu bile 40 - 45 yaşında olgun, ciddi bir iş adamını andırıyordu. Giyini- şinde bile bir ciddilik vardı. Gençler- den ziyade orta yaşlılar, hattâ ihti- yarlar gibi giyiniyordu. Arkadaşları bazan ona «genç ihtiyar» yahut «ya- lancı ihtiyar» diye takılırlardı. Fakat bu ciddi çalışışı, muntazam hayatı Hasanı otuz yaşında, işte şir- ketin umumi direktörlüğüne kadar | getirtmişti, Maiyetindeki en yaşlı, en pişkin müdürler bile bu ağırbaşlı genç adamın karşısında büyük bir hürmet duyuyorlardı. Hasanım hayatında herşey vardı. Yalnız birşey eksikti; Aşk... Maama- İşleri onu o kadar meşgul vlenmeğe niyeti vardı. isi için şöyle elddi, ağır başlı bir genç kız arıyordu. Hasan o günü de hiç fasıla verme- den sabahtan öğleye kadar çalışmış tı. Bir aralık içeriye hususi kâtibi girdi. — Efendim, dedi, bir genç bayan gelmiş... Sizi görmek istiyor, Genç direktör başını kâğıdlardan kaldırarak: — Benim çok meşgul olduğumu | söylemediniz mi? — Söyledim efendim... Sizi görmek İçin israr etti. «Muhakkak beni ka- bul eder; diyor. — Peki kimmiş bu? — Bayan Mehlika imiş efendim... Bana sizin için «ona Mehlika deyiniz, çocukluk arkadaşı... O hemen an- Jar» dedi, Bu söz üzerine genç müdür yerin- den fırladı: — Mehlika mı?... Hemen çağırınız, buyursunlar... cevabını verdi, Hususi kâtib dışarı çıkarken Hasan kendi kendine: «Hey gidi Mehlika- cık... diyordu, bizim çocukluk arka- daşı,.. Ne haşarı kızdı Yarabbi... Be- nim canımı çıkarırdı» diyordu. Meh- Uika Hasandan dört yaş küçüktü, Ço- cuklukları beraber geçmişti, Çifteha- İ vuzlardaki yanyana köşkün bahçe- sinde beraber oynamışlardı. Hasan çocukluğunda çelimsiz, zayıf, sessiz- di, Halbuki Mehlika eleavuca sığmaz, çaçaron, haşari bir kızdı, Bunun için Hasan kendisinden küçük olduğu ha de bu kızdan korkardı, Mehlikanın hiç şakası yoktu. Hattâ birgün Hasa- na kızmıştı. Beraber oynadıkları kü- ük, tenekeden oyuncak toprak küre- yakalayınca Hasanın kafasını yarmıştı. Bir kere de Hasanı havuza düşürmüştü. Maamafih buna Tağ- men çok sevişirlerdi. Hasan yüksek sınıflara geldiği iMektepler futbol, voleybo zaman hareketlerine bir durgunluk, tavırlarına bir ciddiyet çökmüştü. Halbuki Mehlika hâlâ eski haşari kızdı. Hasanla: — Ciddi bey... Gözlüğünüzü düşüre- ceksiniz. Aman daha yavaş, daha temkinli yürüyünüz... diye alay eder dururdu. 10 - 11 senedenberi Hasun Mehli- kuyi göremiyordu. Umumi direktör bunu düşünürken kapı açıldı. İçeriye tatlı bir yaz'rüzgürı gibi genç, güzel bir kadın süzüldü. Hasan ona güle- rek elini uzattı. Mehlika hiç değisme- mişti. Hâlâ eski hoppa, yaramaz kız- dı, Kendisini bir kanapeye atar at- maz: — Aman, dedi, bu ne merasim... Umumi direktörün odasına girebil- mek için kırk ki; derd anlatmak lâzım... Hele o aksi suratlı hususi kâ- tibin yok mu? Az daha herifin gırtla- ğına sânlacaktım... Amma ben Şi di senin odana girerken o hususi kâ- tibe ne yaptım biliyor musun? Hasan merakla sordu: — Ne yaptın? — Dilini çıkardım, gözlerimi tım.. Hasan bütün ciddiyetine kahkahalarla güldü: İlâhi Mehlika,.. Hâlâ bisin... Hiç değişmemiş Mehlika biryandan Konuşuyor, bir yandan da Hasanın mükellef yazıha- nesinin üstünü karıştırıyordu. Ha- san onun bu tatlı yaramazlığını zevk- Je seyrediyordu. Mehlika: — Aman, dedi, zaten çocukluğunda bile ihtiyarlara benzerdin. Ciddileşe- ceğim diye iki karış suratla gezerdin. Umumi direktör olduktan sonra hiç çekilmez bir adam olmuşsun Hasan.. darılma amma lüzumundan fazla ciddi olmuşsun... Bir aralık genç kadının gözüne masanın üzerideki sıra sıra zil düğ- meleri ilişti... — Bunlar memurleri mahsus değil mi?.. dedi, Şunlara bi- aç- rağmen eskisi gi- | rer birer basacağım. Umumi direktö; Aman Me kın ha... acığım... dedi, sa- cağım,.. Hem nerede o hu- susi kâtibin zili... Onun düğmesine basacağım... Hangisi?... — Yapma Mehlikacığım adamcağız gelecek, ne cı Hiz... Elbette birşey uydururuz. susi kâtibin zili hangisi söyle... Yoksa hepsine birer birer ba- sarım. Şimdi VETECE- — Aman amyın, hepsine basma... Köşedeki, en uçtaki zil hususi kâti- bin zili... Mehlika ince uzun parmağını zile bastı, Kapı açıldı. Hususi kâtibin ak- si yüzü belirdi, Umumi direktör ona: — Aftedersiniz... dedi, bir yanlış- lık oldu. Sizin zile basmışım. Birşey yek... Kâtib dışarı çikti. Mehlika eski ha- şarilığını umumi direktörün oOda- sında yeniden canlandırmıştı, Hattâ eskiden, çocukluklarında oynadıkları «çimdik çimdik makama» oyununa bile başlamışlardı. Ciddi, kerliferli ümümi direktör bu haşar? kızın önün- de eçimdik çimdik makarna» oyunu- nu oynuyordu, O günden sonra genç kadın her zaman Hasanı ziyarete ge- yordu. Mehlika tatlı haşarıliği ile Hasanın eğlencesiz, şiirsiz hayatına bir bahar havası gibi yeniden gir- mişti. Evlenmek için ciddi, ağırbaşlı bir genç kiz arayan Hasan iki ay sonra Mehlika ile nikâh memurunun kar- şısına çıkıyordu. Hikmet Feridun Es İTİZAR bıâli) tefrikalarımız bugün dere- edilemedi. Okuyucularımızdan ö-(l zür dileriz. Apartıman sahipleri Boş dairelerinize hemen iyi kiracı bulmak için «Akşamın KÜÇÜK İLÂNLARI'ndan İsti- fade ediniz. çağırmağa | Hw- | Sen onu | İ günü hi yapılacaktı 2 — Yarışa tam saat 830 da baslana- caktır. 3 — Yanş yolu: Topkapı (sahasının önünden başlamak ve ayni yerde biliril- h müsabakaları proğramı nbu: okullar spor bölgesi genel sek- inden IV - 189 cumartesi günü Tsksim ıda “yapılacak futbol maçları: Tak- dında Hayriye lisesi doktoru Al bulunacaktır. Saha komiseri: Nuri Vefa Lisesi - Pertevniyal saat 15 ha- Göğdün, Kabataş Ji aat 1,5 hakem Nuri Bosi olar (Erkekler) Kabataş li- voleybol sahalarında, saha komiseri Işık lisesi - Bölge -Sanat okulu saha 1 saal 1430 hakem Muhsin Akyürek, Haydarpaşa lisesi — İstanbul Er- kek lisesi saha 1 saat 1530 hakem Ferhat Acarkan, Darüşşafaka lisesi - Galatasaray 2 saat 1430 hâkem Selim Du - Tstiklül iisesi saha 2 saat Selini Duru, tkizlar) İstanbul kız Ör kem Ahımı si - Işik & ol maçları Hsesi voleybol sahasında. - Salın komiseri: Semiha Korur, Boğaziçi lisesi - Istanbul Kız lisesi saat 15, Çamlıca Kız İl - Sel- itüsü saat 16, Şişli Terakki H- 1 Msesi saat 17. Bu maçların Ragıb Yalım yapacak- Atletizm müsabakaları İstanbul atletizm ajanlığı tarafın- dan tertib edilen atletizm teşvik mü- sabakalarına bugün Fenerbahçe sta dında devam edilecektir. Saat 14 te | başlıyacak olan müsabaka progra- | mında 100, 200, 400, 800, metre düz koşularla 110 mânialı ve 10,000 mu- kavemet yarışı ve 4X50 bayrak 4X190 bayrak yarışları vardır. Atma ve atlama müsabakalarında iyi dereceler elde eden atletlerin ko- şulardâ nasıl bir derece alacakları merak edilmektedir. Bu müsabaka- Jar için ajanlık otarafından hakem olarak, Adil Giray, Semih, Firuzan, İhsan, Nuri, Hikmet davet edilmek- tedi x ör. Eyüp klübünün yeni idare heyeti Eyüp İdman yuvasının yapıla melik kongresinde aşağıdaki zevat yeni idare heyetine seçilmişlerdir: Fahri reis: Ankara mebusu Yahya Galib, Reis: Dr. Hilmi, Yuva müdü- rü: Gi Kıç, Mu Âza Umumi Kılıç Seri Bisiklet yarışları ta olan seri bisiklet ya» u 23 - 4 - 1930 pazar üzere Silivri kasabasının ilerisindeki 75 nel kilometreye kadar gidib gelme ol- mak üzere 150 kilometredir. 4 — Bu yarışa iştirak edecek olan birin- ci sınıf bisikletçilerin yarış saatinden evvel hazırlanmış oldukları halde Topkapı sahası önünde bazır bulunmaları ve isim- lerini hakem heyetine Kaydettirmeleri kâ- zamdır, Edirne - İstanbul bisiklet yarışlarına iki Balkan takımı iştirak edecek 19 mayıs tarihinde İstanbul - Edir- ne - İstanbul arasında büyük bir bi- siklet mukavemet yarışı tertib edil- diğini evvelce haber vermiştik. Bi- siklet federasyonu bu müsabakanın alâkalı . olmasını temin maksadile Balkanlardan iki takım davet etmiş- tir. Yapılan müracaata müsbet ce- vab geldiği takdirde Edirneye gidip gelme olmak üzere yapılacak olan bu yarış şimdiye kadar Türkiyede yapılan bütün bisiklet yarışlarının en mühimmi olacaktır. Türkiye namına bu müsabakaya iştirak edecek ekibi tesbit etmek üze- re 14 mayısta Ankarada 175 kilomet- relik bir yarış yapılacak ve temayüz edenler federasyon tarafından Edir- ne yarışı için ayrılacaklardır. Alaşehir, Salihli, Turgutlu | ağırdır. | kımlarında İ popülerli bağlarında kırağının zararları İzmir (Akşam) — Manisadan bu- raya. bildirildiğine göre Alaşehir, Sa- Bhli ve Turgudlu havalisindeki bağ- lara son zamanlarda kırağı düşmüş, omacaları soğuk vurmuştur. Bu yüz- deh bağlarda mühim zararlar olduğu tahmin ediliyor, Alâkadar makamlar, zarari tesbit için tedkikler yapmak- tadırlar. i ciğiğ F enerbahçe oyun tarzını değiştirmelidir Son, Beşiktaş - Fenerbahçe maçı dolayısile göze çarpan bazı noktalar Fenerbahçe takımının milli küme maçlarına iştirak eden son kadrosu Evvelki hafta oynanan Feherbah- | çe - Beşiktaş maçını, Sarlâcivertiller (3-0) kaybettiler. Bu maç etramda konuştuğunu bir çok futbol meraklı- ları, Fenerbahçenin mağlübiyetine, Fikretin oynamaması, Basrinin bi- rinci devrede gol kaçırması gibi te- ferruata teallük eden sebebler arıyor- lar ve bunları ileri sürüyorlar, Halbuki, Fenerbahçe takımının oyunu biraz daha esaslı olarak tedkik edilmek Ihtiyacındadır. Sarı lâcivet- lilerin oy tarzındaki hususi eri şunlardır 1 Kısa ve avut hattına muvazi fazla pas 2 — Oyuncuların top kontrolüne | dikleri ehemmiyet. Fenerbahçenin senelerdenberi de- vam eden ve yukamdaki hususiyetle- re dayanan oyun tarzıda oldukça v Bu oyur ve bilhassa müt defalar memleketimize gelen, Slavya | takımından mülhemdir. Zeki, Alâ- addin, Sabih ve İsmet gibi çok iyi top kontrolü olan futbol üstadları say sinde bu tarz, bilhassa çifte bekli of- sayd zamanında, tamiamile denecek | kadar muvaffâk olmuş ve takımın i temin etmiştir. Ofsayd kaidesinin değişmesi, kısa | avut hattına muvasi, fazla paslı, ağır | oyunun demode olması . ve yukarıda isimlerini' saydığım yüksek kalitede- ki oyuncuların takımdan uzaklaşması gibi âmillere rağmen Fenerbahçe ta- kımı elân oyun tarzmı değiştirme- miştir. Bu tahavvülleri birer birer tedkik edelim: Ofsayd kaidesinin değişmesi oyunun süratini artırmıştır. Oyunda- ki sürat fazlalaşınca avut hattına muvazi, fazla paslı tarz değişmiş, ye- rine uzun, derinleme paslı, âni cenah değiştiren çabuk oyun şekli kaim ol- | icab ettir Eskiden yedi, sekiz hattâ daha fazla pasla kaleye inen bir akının yerine iki veya üç pasta hasim kale- sini tehdid eden bir tarz, oyuncuların atletik kabiliyetlerinin artmasını da iştir. Mod futbolun temelini, süfl, çarpışmalarda mukav Pa uzun vurmak ve âni bi hassalar teşkil etmektedi rat, ıkarıda saydığı bol) esaslarınd. ğunu görürüz. Bugünkü Fenerbahçe takımı eski oyun tarzını dahi tutabilecek vaziyet- te değildir. Çünkü Zeki, Alâaddir. gi- bi ortada o eden oyunculara » muhacim hattında yalnız Fik- işmiştir, Bütün forverd hattın- adaşlarından opek.az yardım r tek oyuneüs top kontrolü olan iki oyuncu ti bek oldukları için takımın neti a ancak ikinci derecede aziyettedirler. a hayrete düşüren nok- takımını lan bir Ingiliz â&ı rünün dahi bu kusurları tasi mamış olmasıdır, Bizim görüşümüze nazaran, Fener- bahçenin oyununu ıslah edebilecek, modern futboldan anliyan iyi bir acı Vardır. Oyuncu kadrosunu, bundan böyle, daha atletik oyunculardan © seçmesi ve mevcutların da oyun tarzını de- ğiştirmeğe çalışması lâzımdır. Fenerbahçe gibi saha ve teşkilâ yasi olan büyük ve popüler bir klübü- müzün, takımını genç ve atletik ele- manlarla takviye ederek oyun anı modem bir hale sokması artık bir emrivakidir. Ulvi YENAL Japonyanın Berlin elçisi şehrimizde Japonyanın Berlin sefiri şehrimize gelmiş, Japonyanın Ankara elçisi de İstanbula gelerek Berlin sefirine mülâki olmuştur. İki Japon sefiri Perapalas oteline inmişler ve dün öğle yemeğini ailelerile birlikte otelde yemişlerdir. Sefirler bir müddet şehrimizde kalacaklardır. Yu- kanda iki elçi birlikte üyor,