Ka a 19 Nisan 1939 HER AKŞAM BİR HİKÂYE şacağım, — «Günaydın. sevgilim!...» diyo- | 3 - Köler - Bdla - Macar wvertürü, 4 - | ginlerini çekti. Yolun üstünde dur. | mış, onunla eğlenmişlim. Böyle olun- Zehra fotografı Rahminin yanına | Tum Gounod - Faust operasından fantezi, | du. Genç kadın, Samoya gülüyordu. | ca, kendi kendime: «Neden bir kadı. “ y bıraktı. Bu genç kadının bir divan Sokaktan gelir gelmez, otelimdeki | 9 - R. Wagner - Lohengrin operasının Sokak tenha ve sessizdi. Samo, | na bağlanayım? Bütün Kadınlar be- du. zarfı kapadı. Sokağa çıktı, Mektubu: | program gündür avcıların peşinde dolaşıyor. | bir kadının seni aldatacağım düşün- Hattâ bir müddet sonra lokanta va- | Mu postaya verdi. Üvrüpk' bblşpen dum. 'Turakina geyik avını yasak et. | medin mi? ç gonunda esmer kadınla Rahmi kar- Bir müddet sonra Rahmi Zehradan ği, miş amma ben buldum, kızarttım ve Sam: - : a karşıya ayni masada oturuyorlardı. | cevab aldı. Genç kadının mektubu Danzig “20 Konseri — Kolonya $ kendi elimle getirdim. — Ne diyorsün? - diye bağırdı- be- Rahmi genç kadınla ahbab olmak | $öyle başlıyordu: 2015 orkestra — Ştattr. 20 askeri müzi- Muzaffer komutanlara - yurduna | ni kim aldatabilir? talı vagona giren şişman bir yolcu a Bana karşı m Londra 20 45 viyolonsel — North Reg. 9048 | Mek Adetli, Fakat, Samonun bunu — Turakina... 3 trenin sarsıntısından sendeledi ve | duğun hasretten çok mütehassis ol. | keman — Seottish Reg. 2030 dans — | yapacak akrabası yoktu. Aysu bunu — İmparatoriçeden mi bahsedi- Rahminin üzerine yıkıldı, Bu tuhaf | dum. Hele fotoğrafımı karşından ayır- | Sofya 20 halk muzikası — Wales Reğ. | düşünmüş, bin zorlukla bir geyik | yorsun? | vaziyet gönç adamın karşısında otu. | maman pek hoşuma gitti. Demek | 2055 Da ii buldurarak Samoya göndermişti. — Evet. Seni atlatan imparatori- Tan esmer kadını güldürdü. günde iki üç kere hattâ bazan beş | Samo atından atladı, genç kadınla | çeden... Rahmi bavulunu hazırlarken Zeh- | Ta yanına yaklaştı. Genç kadın elin- e deki fotografı uzatarak Rahmiciğim, dedi, bak uzun bir #eyahate çıkıyorsun. Drt ay seni hiç göremiyeceğim. Kimbilir beni ne ka- dar göreceğin gelecektir. Bunun için | senin yanma folograflarımdan birl. ni vereceğim, bu benim en İyi çık- miş resmimdir. Al bavuluna koy gö- receğin geldikçe fotografımı çıkarır bakarsın olmaz mı? Rahmi sen de benimle beraber, bavulumun | dında © sevdalı yeşil, Badeddin Kay evin kapısında duran genç ve güzel | şehri saran kuşlar, insanların rubu- — Peki Zehracığım... dedi. Koy | içinde seyahat ediyor gibisin. Bir 5 e R şarkı - Sürmeyi göz bir kadın gördü. Atı birdenbire kiş na giden yolu bulmakta nasıl güç- oraya da bavulumun yerleşmesi bit- sin... Fotografını eşyamın en üstüne koyacağım. Öyle ki bavulum açılır açılmaz senin güzel yüzünle karşıla- Üzerine uzanmış, elinde sigarası, ki- tab okurken çıkarttığı bir resmi idi. Rahmi bavulunu hazırlayıp bitir. l dikten sonra saatine baktı. Vay, vay, vüy... Trenin kâlkmasına pek az zaman kalmıştı. Hemen bavulunu kaptı. Kapıdan çıkarken Zehra İle kucaklaştı Genç kadin Rahminin arkasından seslendi: — Unutma... Göreceğin geldikçe resmime bak emi? Rahmi cevap verdi: - Tabii, tabii şekerim... Hergün senin resmine uzun uzun bakacağım. Genç adam trene güçlükle yetişti. Bir ticaret işi için Avrupada dört ay kadar dolaşacaktı. Bunun için iki senedenberi beraber yaşadığı Zehra- dan ilk defa ayrılıyordu. Rahmi trene yerleştikten sonra şöy- le etrafı bir kolaçan etti. Kendi ken- dine: — Trende gayet güzel yol ârkadaş- larım var, dedi, seyahatim fena geç- miyecek... Hele yolcuların içinde esmer, ufak tefek, kapkara gözlü bir genç kadın vardı. Tatlı bakışlarile esmer kadın Rahminin zihnini pek ziyade çeliyor- için aradığı çareyi bulmuştu. Lokan- İşte bu küçük, komik hadise ara- larında konuşmak için bir vesile oldü. Esmer kadın bir kuş şakrakiyle cıvıl G&wl konuşuyordu. Pek kısa bir za- manda âdeta samimi olmuşlardı. | öyle mi?.. Doğrusu bana karsı göster-| 2:30 opera — Limoges 2130 - 2330 ope- | her düğünde sesi işitilen güzel bir ka- | paratoriçe bu vazifeyi senden alıp Esmer kadın ona hayatından bahse- | diğin muhabbetin, alâkanın bu dere- | ra — Londa 21 karışık muzika — Nis | dındı. Samo Çine giderken de bu | ona vermiş... âlyordu. İki senedenberi yalnız yaşı- | ce'büyük olduğunu hiç tahmin etmi. | 2130 - 2330 orkesin — Sofya 2AİS | yağına yaslamış, ondan çok hoşlen- Samo hiddetle gözlerini açarak ye- yormuş Seyahati çok severmiş. Müte- madiyen gezermiş. Tanımadığı mem- leketlerde dolaşmak, meçhul ve garib | ettiğin gün acele ile hazırlanırken | © yijüne 22 karışık musika — Roma 27 | inle evleneceğim! — Herkes söylüyor. Bir sır değil. maceralara atılmak onun en büyük | genin için ayırdığım fotografımı ba- | piyano, 2250 operet muzikas — Stokholm Demişti. Samo: — Herkes söylüyor da ben nasil zevki imiş. vuluna koymağı unutmuşsun. Onu | 2218 salon muzikası — Vilna 22 Şöpen .— Ber zamanki gibi gene güzel | udymadım? Rahmi lokantalı yagondan genç | evde kânapenin üzerinde bırakıp git- | konseri Ssk sdü ve tazesin, Aysu! Mehtapta yüksek — Kulakların” tıkalı geziyorsun! kadınla beraber çıktı, İkisi de geceyi pek tatlı geçirdiler. Pariste de iki gün beraber kaldılar. Parise geldiklerinin üçüncü günü Rahmi Zehraya küçük bir kartpostal bir mektup yazmağa; karar “verdi. Oturdu. Mektubunu yazmağa başla- Üe Seni ne kadar özlediğimi tahmin edemezsin, Adeta gözümde tütüyor- sun. Seni çok göreceğim geldiği için sabah akşam, günde iki üç, hattâ çok defa beş altı kere bavuldan resmini çıkarıp bakıyorum, Bu resmi daima öpüyorum. Fotografını aldığım için meğer ne kadar iyi etmişim. Adeta otele filân indiğim zaman hemen ba- vuldan fotografını çıkarıyorum. Ta karşıma koyuyorum, Sabahleyin uya- nır uyanmaz fotoğrafına bakıp: odama girince lik işim senin resmine | bir öpücük göndermek oluyor, Gece yatarken de gene resmine ve «Allah rahatlık versin Zehracığım!.. diyorum. Ondan sonra yatıp öğ rum. Yani bu resim bana senin yok- luğunu pek hissettirmiyor.» Rahmi bu satırları yazdıktan sonra kendi kendine: «Ben de amma yalancı ol- dum ha, dedi, seyahate çıktığım gün- denberi Zehranın resmine bir kerecik olsun bakmadım bile...» Hakikaten de öyle idi, Rahmi İs- tanbuldan ayrıldığı gündenberi bir kere bile aklına gelip de Zehranın fotografına bakmanıştı. Hattâ fotog- rafı bavulunun neresine Kordnğürt | si bile bilmiyordu. Resim kendisinin ça- | maşırları, gömlekleri arasına karış- muş olacaktı, Fakat genç adam İstan- | buldaki sevgilisine yazdığı mektup | baştan aşağı Zehranın fotografından bahsediyordu. Rahmi mektubun sonuna şunları da ilâve etti: #Zehracığım Pariste uzun müddet kalacağım. Sana daimi adresimi bil- diriyorum. Her zaman kalscağım ote- Min ismini aşağıya yazacağım. Sık sık mektuplarını beklerim.» Mektup bittikten sonra Rahmi «Rahmi, altı defa fotografıma bakıyorsun ha?.. Gece yatarken benim resmime: — Allah rahatlık versin Zehracı- gım!. demeden yatağa girmiyorsun yordum. Yalnız sana bir haber vere- yim yavrum... İstanbuldan hareket mişsin. Acaba orada yatmadan evvel: «Allah rahatlık versin sevgilim!.> diye öpücük gönderdiğin kimin res- mi? Pek merak ediyorum. Gelecek mektubunda bunu bana bildir vesai- Türkiye Badyodifüzyon Postaları DALGA UZUNLUĞU 1635 m. o 183 Kes . 15195 Kem 9465 Kes, ANKARA RADYOSU TAG Çarşamba 19/4/939 TÜRKİYE SAATİLE 1280: Program, 1245: “Türk müziği Çalansir: Fahire Fersan, Refik Fersan Kemal Niyazi Seyhun, Zühtü Bardakoğlu Okuyan: Müzeyyen Senar. 1 - Hicazkâr Peşrevi, 2 - Leminin - Hicazkâr şarkı - Bon aşkımı canlandıran, 3 - Suphi Ziy Ban - Hicazkâr şarkı - Ehli zevkin, 4 - Kemal Niyazi Seyhun - Kemençe taksimi 8 - Şükrünün - Muhayyer şarkı - Yı Salâhaddin - Bi - Düğün marşı, 2 - G. Pares - Mazurka, marşı ır Konuşma (İnkılâp tarihi dersle- Halkevinden naklen), 1830; 1838: Müsik (Virtöorlar - PL), 3 nuşma (Çocuk esirgeme kurumu), Türk müziği (Fasl heyeti) Celâl Tokses, Okuyanlar: Sadi Hoşses, Semahat Öz- denses, 1 - Segâh peşrevi, 2 - Kemani ırkı - Çılgınca serin, 10 - Türkü - Akşam olur kervan İner yokuşa, 21: Mem- ieket saat ayarı, 21: Konuşma, 2115: Esham, tahvilât, kambiyo - nukud borsa- m (lat), 2125: Neşeli plâklar - R., 2130 Temsil (Vapurda... — Piyes). Yazan: Er- tuğrul Şevket, 22: Müzik (Küçük orkes- tra - Şef: Necip Aşkın): 1 Thaler - Ku- kuk polkası, 2 - Kochmann - Ebedi ar- | kadaşlık marşı, 3 - Leusohner - Mazurka fantazisi, 4 - J. Strauss - Hızhlaşma vasi, 5 - Künneke - Dans sültinden andante, € -Sorge - Işıklar yanıyor, 7 - Münkel - Polka, 8 - Friek - Rende kendi evimde gibiyim, 9 - Trapp - Pujisan etrafında armoniler, 23: Müzik İ 2345 - 24: Son ajans haberleri ve yarınki ka — Budap. 2030 konser — Bükreş 20.15 İ orkestra — Kattoviiz 20 hafif muzika — Bütün Alman istasyonları 21 Göbbels'in nutku, 2130 - 23 hafif muzika — Athlene İ zı Donizetti'nin «Favorite. operası — Bari 3115 Yunanca neşriyat — Beromünster 71 Siraur'un «Yarasa. öpereti — Bükreş 2130 keman — La'bach 21 opera — Lille Lortsing'in «Çar ve Dülger» opera Bottens 21 Masse'nin «Galatheer operası. Sant 2? de Bütün Alman istasyonları 23,15 - 2430 Berlin'den naklen hafif murika — Bük- reş 28,15 Rumen muzikası Krakau 2330 hafif muzika — Lemberg 23,18 dans — Posen 2335 opera havaları — Btokholm 23,15 dans — Rad. Toulouse (Cazband - Pİ), | TURA Ertesi sabah oSamo atına bindi. evin bahçesinden sokağa çıkl. Tu- naya gidecek ordu hazırlanıyordu. Samo bu hazırlıklaria meşgul olu- yordu. O sabah yolda giderken, bir nemeğe başladı. Duygulu hayvan, sahibine sanki: «İşte, geyik kızart- masını gönderen kadın budur.» di- yor gibiydi. Samo birden atının diz- genç kadına sordu: — Bu yol nereye gider? — Her gün gittiğin yere. — Sen benim her gün gitiğim yeri biliyor musun? — Bilmiyen kim var ki, ben bik miyeyim.. Tuna ordusuna gidiyor- sun! Samo biraz daha yaklaştı. ve ka- danın koyu kumral saçlarını gördü, ..— Ne güzel saçların var! — Onları Çine giderken de beğen- gözönüne getirdi ve genç kadını ta- — Vay, Karakurum bülbülü... Sen misin? Aysu gülerek başını salladı: — Benim gibi bir kadın, bu kadar kısa zamanda unutulur mu? Aysu seni unulmadı ve Çinden muzaffer dönmen için her gün Tanrıya yak vardı. Samo, bu güzel sesli kadının adını bile unutmuştu. Eğer, Karakurum bülbülü kendi adını söylememiş ol saydı, Samo onun adını hatırlamıya- cak ve mahcup olacaktı. Aysu: - Bana geyik ikram etmek için üç dönünce - geyik kızartması ikram et- konuşmak istedi. Alını kapıya bağ- layıp içeri girdi. - Aysu Kârakurumda zengin evleri- ne para ile giden ve şarkı okuyan, mış ve kendisine: — Çinden muzaffer dönersem, s€- sesinle Karakurum dağlarını inleti- yormusun? Gene eskisi gibi zengin- lerin düğünlerinde ilkbahar bülbül leri gibi şakıyormusun? Dedi. Aysu yere eğildi. Ağır başlı TARİHİ ROMAN Yazan: İSKENDER F. SERTELLİ Can bey, nihayet, Samoyu İmparatpriçenin gözünden düşürmüş ve ordunun başına geçerek yola çıkmıştı Sahife 9 KINA Tefrika No. 116 Fakat onlar Samoyu tanımamışlar, Karakurumun mavi gökleri altında elli yaşına kadar hangi kalmşıtır? Dağların ya: cwldaşarak, sabüh güneşile beraber lük çekmiyorsa,, ben de şimdiye ka- dar kadınların kalbine giden yolu bulmakta zozluk çekmemiş, her İste» diğim kadını kollarımın arasına al- nim esirim«değil mi?,. diyordum... Bu yüzden ; evlenemiyordum. İşte, şimdi sana da bu maksadla, bu arzu ile ve bu düşünce ile geldim, Aysu! Ben, bundan sonra kolay kolay evle- nemem. Genç kadın kaşlarını çatmağa baş- Jadı: — Bir buğuk yıl neden boşyere beklettin öyleyse?... Neden beni de ötekiler gibi aldattın? — Yalan söylemedim... Çinden dö- nünce, Karakurumda ilk görüştü- güm kadın sen oluyorsun ! — Benimle evlenmeğe niyetin yok demek, öyle mi? — Böyle bir niyetim varsa bile, bunu sen önlemelisin, Aysul Çünkü j ben beş'on'güne kadar yeni bir'ordu ie Tunaya, prens Batu'nun yanına gidiyorum. " — Senin için burada kalacak di- yorlar. Ben de buna çok sevinmiş- tim. — Hayır. İmparatoriçe beni Çin- den çağırttı, oradaki işimi bırakıp acele yola çıktım. Burada hazırlığımı bitirip hemen garbe hareket edeve- ğim. — Sen nasıl Şimdiye kadar kadın- lan aldatıp duruyorsan, bir gün de Aysu kahkahayla güldü: — Bözlerinden bir şey anlayamı- yorum, Aysu! Ne demek istiyorsun? — Ne demek mi istiyorum?! Senin yerine Tunaya Can Bey gidiyor. İm- rinden fırladı: — Kim söyledi bunu sana? Halk arasına (okarışıp dertleşseydin, buna gelinceye kadar daha neler öğ- Tenecektin! Samo bahçeye doğru yürüdü: düşündü. Oni vesaire... ikmet 2345 hafif muzika, mel meestnl2ee0anür0001n1 ER e Sant 24 den itibaren bir ede MERE NE Gk Galatasaray lisesi alım satım gren ez m Ü komisyonu başkanlığından sını kaldırdı: Neri Muhammen Tahmin fi- İlkteminat Eksiltmenin günve — Bir buçuk yıldanberi yolunu mikdar yat “e. Lira Er, saatleri bekliyordum, Samo! Senden aynldı- Patiska 1000 metre 58.: 8 Mayıs 1939 pazar- Eım gündenberi evimden dışarıya çık- Peçete 1000 tane 8: w 50 tesi sat 14 de, madım. Ve hiç bir düğüne gitmedim. sa » 900: 3 75 >» » 4 > Karakurum, bir buçuk yıldanberi se- İ Tabak çukur 1000 4 : simi duymamıştır. « Tabak düz 500 >» A : Samo, ilk defa bir kadın karşısın. . Çay fincanı 500 » 2 : da vücüdünün ürperdiğini duyu- Bardak 500 » 10 : * 45 m: > yordu. Reçel tabağı 50 » 8: — Demek ki beni seviyorsun, öy- 'Tuzlük «kapaklış 100 » 9ı Te mi? Behpa «cam> 500 >» 18 1 Aysu'nun gözleri sulandı: 150 » 8 : — İçimde gittikçe derinleşen bir Kaşık 80 » * ; ateş var, Samo! Bu ateşi yüreğime Çal ii sy :7 11. ». Mo. Çay kaşığı 400 » 1709 | Galatasaray lisesine lüzum olan yukarıda nevi miktarı ve ik teminatı ve eksiltme gün ve saatleri yazılı eşyaların Beyoğlu İstiklâl caddesi 349 nü- marada Okul Alım Satım Komisyonunda açık eksiltmesi yapılacakır. İstekliler nümuüne ve şartnameyi görmek ve Liseler Muhasebeciliğine ya- tıracakları teminat müzekkeresin! almak için Okul idaresine ve teminat makbuz veya yeni yıl Ticaret odası vesikasile birlikte belli gün ve saatte mez- kür komisyona gelmeleri. (2625) dar bir kadın sever ve onunla evle- nirdi> diyorlar. — Bunu söyliyenler haksız değil,