da görüşülmesini istedikleri meseleler | EE Yetmiş sahife tutan bir rapor hazırlanarak Maarif Vekâletine gönderildi Önümüzdeki yaz mevsiminde Ân- karada toplanacak Maarif şürası için Miselerle ortamektep müdür ve mual- Yimlerinin iştirakile yapılan toplantı- larda karar altına alınan dilekler İs- tanbul Maarif müdürlüğü tarafından bir rapor halinde Maarif Vekâletine gönderilmiştir. İstanbul muallimleri şürada görü- şülmesi lâzım gelen birçok mühim meselelere temas etmişlerdir. Yetmiş büyük sahife tutan raporda Tiselere taalluk eden noktalar bilhassa şun- Jardır: Yenibir mektep açılacağı zaman Jâboratuar malzemesi, ders âletleri vesair bütün müştemilâtı ihtiva eder bir halde bulunmalıdır. Bundan baş- ka liselerde eksik olan ders malzeme. &i de tamamlanmalıdır. Ders âlet ve levazımının kullamı- masını öğretmek üzere muallimlere mahsus kurslar açılmalıdır. Talebe- nin umumi seviyesini yükseltmek için liselerdeki kütüphanelerin zenginleş- tirlimesi icap eder. Lise muallimliğine, ehliyet ve mu- vaffakiyeti görülmiyenlerin (tayin edilmemesi, muallimliğin cazip bir meslek haline getirilebilmesi için lise muallimi olacakların Baremde şim- dikinden bir yüksek dereceye almma- lar), İstanbuldaki yüksek muallim mektebi kadrosunun genişletilmesi, Hise muallimi ihtiyacını karşılamak üzere Ankaradaki dil, tarih, coğraf- suretile de Ankarada da bir yüksek muallim mektebi tesis edilmesi icap eder. Raporda lise imtihanlarına temas edilmekte ve tahriri imtihanların gayri muayyen günlerde yapılması ve bu imtihanlarda talebeye verilecek notların muallimlerin kanaat notile birleştirilerek verilmesi istenmektedir. Bundan başka lise olgunluk imti- hanına girecek talebe için evvelâ bir (eleme imtihanı) yapılması ve bu im- tihanda muvaffak olacakların olgun- İnk imtihanına girmeleri tavsiye edil. mektedir. Askeri kampların da esaslı ve cezri surette ıslâhı bu kampların mektep- lerde değil, ayrı bir yerde yapılması da tekli edilmiştir. Liselerde haftada verilen 26 saat- lik derslerin 24 saate İndirilmesi ve derslerin öğleden evvel nazari olarak okutulması, öğleden sonraki zamanla- rın tatbikata inhisar ettirilmesi fay- dah “görülüyor. Raporda Jiselerdeki izdihamın önüne geçmek üzere ilk mektebi bitirenler için meslek mek- tepleri açılması da isteniyor. Ortamektepler Raporun ortamektep kısmına gelin- AKŞAM "ın tefrikası ce; ortamektep musllimleri, ortamek- tep bünyelermin tayini ve faaliyet şekillerinin tesbitini ancak memle. kette yapılacak umumi teşkilât ile mümkün görüyorlar, Ortamektep ta- Tmatnamesinin birinci maddesinde İ orlamekteplerin hayata ve bir mesle- ğe hazırlayıcı mahiyette ve liselere mahreç olmaları lâzmgeldiği tesbit edildiği halde tatbikatta buna riayet edilmediği ve ortamekteplerin yalnız liselere mahreç oldukları ehemmiyet. le kaydedilmektedir. Bundan başka rapor ortamekteple- Te girme yaşını da tashihe muhtaç görüyor. Talimatnamenin şimdiki hüküm- lerine güre bir çocuk, 12 ile 17 yaş arasında ortamektebe kaydedilebilir. Rapor, bu 17 yaşını çok görmektedir. | İzmir (Akşam) — İzmir belediyesi. Bir talebenin sınıfta döndüğü de far. zedildiğine göre böyle bir çocuğun 21 yaşında ortamektebi bitirmesi lâzım- dır. Halbuki bu yaş da askerlik çağı- dır. Rapor çocuğun 12 ile 15 yaş ara- sında meklebe kabul edilebileceğini ve 15 yaşında ortamektebi bitirmesi | cek, müessesenin kadrosü (110) a Çı- Yüzumunu müdafaa etmektedir. Raporda, ortamektep talimatnamesi-| Behcet Uz, müesseseyi sik sık ziyaret nin yeni ihtiyaçları karşılayacak şe. | ederek çocukların bakım usulleri ve .kilde tadili, müdür muavinlerinin yal- nız idare işlerile büroya bağlı bir şe- | gul olmaktadır, Yuvanın müdürü Dr. kilde çalışmamaları, disiplin işlerile de meşgul olmaları istenilmektedir. Ortamektep müdürlüğüne tayin edileceklerin müdür muavinlerinden | gayet azdır. seçilmeleri, — ortaokullardaki Vİ teşekküllere ait anayasanın tesbi- ti de isteniyor. İmtihan meselesi ve mual- limlerin kıyafeti Şimdiki talimatnemeye bir ta- ayn ayn ve fenni şekilde temin edil. lebe imtihana girmeden izin miş, yaplırılmıştır. suretile bir srıfta üç sene okuyabil- mektedir. Bunun mahzurunu gören rapor, talebenin her sene imtihana |ir. Maamafih sokaklara, suraya bura- girmesini “mecburi tutmaktadır. Ra- porda örtâmektep muallimlerinin, vazife esnasında, hakimlerde olduğu gibi hususi bir kıyafetleri olması, ve talebe ile muallim arasındaki muf- | “hakkında tahkikat yapılmadıkça ço- şeret usullerine riayet edilmesi için daha bazı temennilerde bulunulmak- tadır. Fıstık toplarken ağaçtan düşerek öldü Izmir Çocuk yuvası Çocuk yuvasında açık havada oynıyan çocuklar hin mühim müesseselerinden biri de Karşıyakadaki çocuk yuvasıdır. Yu- yanın kadrosu 60 kişiliktir. Şimdi yu- yada 58 çocuk vardır. Belediye, bu şef- kat müessesini genişletmek kararını vermiştir. Önümüzdeki sene içinde el- M yataklı yeni bir paviyon inşa edile- karılacaktır. Belediye reisi B. doktor sıhhatleri üzerinde ehemmiytle meş- bayan Sabiha Sayındır. Bu mütehas- s1s elinde yuvada bakılan ve büyü- tülen çocuklar arasında vefiyat nisbeti Yuvada bir yaşına kadar çocuklar, 1-3 yaşındaki çocuklar ve daha büyük yaştaki çocuklar için ayrı ayrı salon. lar ve'yataklar vardır. Meme çocuk- ları için müteaddid sütanmelef' var- dır. Çocukların emzikleri, boksları hep Yuvaya fakirlikleri dolayısile kim- sesiz kadınların çocukları alınmakta- ya vicdansız anneler tarafından ter- kedilen çocuklar da burada bakılmak- ta ve büyütülmektedir. Çocuklar, dört beş yaşına gelince iyi ailelere erlâdık “veritirler, Bu aileler cukların verildiği vaki değildir. 7-8 ya- şına gelen çocuklar Mâarif Vekâletinin yatılı mekteplerine verilmektedir. Bü- yük yaştaki bu çocuklar için yuvanın ayrı bir binasında bir de mektep vü- cude getirilmiştir. 20 kadar büyük yaş- İzmir (Akşam) — Bergama kaza- | çaki çocuk bu mektepte hergün ders sının Kozak nahiyesinde Aşağıcuma köyünde Mehmed oğlu B, Kâzım, görmektedir. Çocuk yuvasının geniş bahçesinin bir kısmı belediyenin fi. Kiye ile fıstık ağaçlarında dolaşarak | danlığıdır. Burada her sene binlerce çam fıstığı toplarken yere düşmüş ve ölmüştür. 'Tefrika No, 34 AŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — Balkon penceresini kapatan kalın kadife perdenin arkasında, halının üs- tünde iki erkek “ayağı görünüyordu. Çamurlu, biçimi bozulmuş, hareketsiz duran iki iskarpin... Paralarını, mücevherlerini çalmak için genç kızın uyumasını bekliyen bir hırsız orada gizliydi. Muhakkak ki buraya kadar girmek isteyen adamın niyeti bozuktu. İca- bında cinayetten bile korkmıyacak- tı. Perihan put gibi yerinde durdu. Biran tereddüd etti. Zile basip adamlarını çağırsa, onlar gelinceye kadar herif onu öldürürdü. Muhakkak ki perdenin bir kenarın- dan hareketlerini güzetliyordu. Kararını verdi; Sanki hiç birşey farketmemiş gibi Odanın ortasına doğru yürüdü, Birdenbire tabancayı doğrultarak perdeyi açtı. — Kımıdama... Ateş ederim. Herif, kıpırdamadı. Elektriğin bol ışığı altında, gözle- giy RYAN NER Nakleden: (Vâ-Nü) rini karpıştırdı, Korktuğu belliydi. Yalvarmağa başladı: — Affedin... Merhamet edin... Perihan karşısındaki adamın hakiki bir cani olmadığını farketti. Bilâkis kibar bir hali vardı, Kır saçları mun- tazam taranmış, yüzü gözü temiz; traş olmuş... Elbiseleri pek eski olmasına rağmen, 'belli ki iyi bir terzi elinden çıkmış... Hırsız sapsarı kesilmiş, titriyordu. Perihan tabancasile onu tehdid ede- Tek, yavaş yavaş zile doğru yürüdü. Adam yalvardı: — Allahaşkına... Beni mahvetme- yin... Beni ele vermeyin... — Buraya nasıl girdin? — Söyliyeyim efendim...Size bütün hakikati söyliyeceğim... Bu evde yal- niz oturduğunuzu biliyordum. Zengin olduğunuzu da işitmiştim. Geçenlerde gayet güzel elmaslar aldığınızı duy- dum. Fırsat bekledim. Fırsatı bulun- ca da içeri girdim. $ — Fırsatı bu akşam mı buldun? e fidan yetiştirilerek şehrin ağaçlandır- ma işlerinde kullanılmaktadır. Yuva- — Evet... Kaç gündür gözetliyor- düm. Bu akşam siz gittiniz. Arkanız sıra, adamlarınızdan biri kapıyı ara- lık bırakıp birşey almağa çıktı. Hava kararmıştı. Etrafta kimse yoktu. He- men eve girdim. Tesadüfen bu odaya daldım. Yatak odanız olduğunu anla- yınca perdenin arkasına saklandım. — Bu kadar cüret gösterdikten son- ra, şimdi de korkudan ağlıyorsun, yal- — Evet, korkuyorum... Hapiste sü- rüklenmekten ödüm patlıyor... Fakat sanmayın ki şahsım için... Allah aş- kına beni ele vermeyin... Bu vaziyete düşmenin beni mazur gösterecek ne sebepleri vardır. — Mazur mu? — Öyle ya, baksanız a yüzüme, kı- yafetime... Nasıl bir sefalete yuvarlan- dım,.. — Çalışın... Çalışmak insanı mezel- letten kurtarır. — Hangi işe gireyim!.. Ne bir dos- tum, ne bir ahbabım var... Bana mü- | | zahereb edecek hiçbir tanıdığım yok. | İ G— HForsizhik mi yapmak lâzım? — Emin olun hânımefendiciğim... Size yemin ederim ki ilk defadır... Hem ben iş bulmuş olsam bile para kazar- mak uzun sürer... Halbuki bana bird n çok para lâzım. Genç kadın hayretle: | — Ne demek istiyorsunuz? Mİ EEE A a erimi ki 10 Mart 1939 Sofya mektupları İnönünün Amerikaya hitabesi Bulgaristanda da alâka ile dinlendi Bulgar gazeteleri yeni radyo istasyonlarımız hakkında sitayişkâr yazılar yazıyorlar Sofya (Akşam) — Türkiye “Reisi cümhuru İsmet İnönünün Amerikaya hitabı Bulgaristanda de büyük alâka ile dinlenmiş ve samimi- yetle karşılanmıştır. Ankara radyosu, diğer Balkan memleketlerinde oldu- Ku gibi Bulgaristanda da gittikçe bü- yük alâka uyandırıyor ve muntaza. 'man takip olunur. Yeni Türkiye rad- yosunun büyüklüğü, kuvveti ve prog- ramı hakkında matbuatta sık sık yazı- lar yazılmaktadır. Sofyada çıkan resmi Dnes gazetesi, «Yehi Türk radyo istasyonu» başlıği- Je şu yazıyı neşretmiştir: »Ankarada birkaç ay evvel kurulan rüdyo istasyonu belki de Yakın Şarkın en kuvvetli istasyonudur. Böyle bir radyo istasyonuna Türkiyede birkaç yıldanberi ihtiyaç hissediliyordu. Na- ha Vekili Ali Çetinkaya «Yeni Türki- ye sesinin dünyanın her tarafında du- yulması için yorulmadan çalışmış bir devlet adarmdır. Birkaç aydanberi faaliyete geçen yeni Ankara radyo istasyonu, kısa bir zamanda dünyanın her tarafından bin- Jerce mektup almıştır. Bunların çoğu, bütün kıtalara yayılan Türklerdendir ye kendilerine vatanlarının sesini du- yuran Türk hükümetine teşekkür et- mektedirler. ri alınan bu neticeler, dış memleketler. de Türklerin arzularını tatmin edil. mesi için radyo idaresine, Ankara is- tasyonunda bir muhaberat bürosunun açılmasını tekarrür ettirmiştir. Ankara radyo istasyonu, yabancı memleketlerde yaşıyan Türklerden ma- ada, Türkiye halkı arasında da alâ- ka uyandırmaktadır. Radyo makinele. ri 1985 de 6,175 iken şimdi 44,000 i bul- muştur, Yalnız Ankarada abonman- lar 6766 dır. Üç sene evvele kadar Türkiyede ekse- ri vilâyetlerde radyo hemen tanınmı- yordu, halbuki şimdi radyo memleke- İin en kuytu köşelerine kadar girmiş- tir, İstatistiklere göre Türkiyede 366 kişiye bir radyo isabet etmektedir. Nafia Vekâleti Türkiyede radyo işi- ne çök ehemmiyet veriyor. Yakında halk için ucuz radyolar satılığa çıka- mranesansrenssranernerresasssersser densemanee nın bahçesinde tavuk yetiştirmeğe mahsus bir de geniş kümes vardır. Bu- radan elde edilen yumurtalar yuva- dak! çocuklara yedirilmektedir. İzmir belediye reisi, çocuk hastalık. ları mütehassısıdır, Bu İtibarle yuva- daki çocukların sıhhatleri üzerinde pek çok çalışmaktadır. Erkek, ağzından fazla lâf kaçırdığı- nı düşünerek: -— Hiç efendiciğim, hiç! » dedi. Genç kadın muhatabını süzdü: — Beni hayretle düşüren güzti ko- nuşmanızdır... Belli ki dalma bu iğ- renç meslekte değilmişsiniz. — Öyle efendim... Vallahi billâhi... Ah anlatsam, ah size söyliyebilsem ba- şımdan geçenleri... Fakat delillerime rağmen bana inanmazsınız ki... — Kimbilir. Siz anlatın... Samimi bir itiraf dalma yalandan tefrik edi- lir ve merhameti celbeder, Hırsız bir an tereddüd eder gibi ol- du. Sonra: — İşte, efendim... Beni bü iğrenç vaziyette görmenize rağmen ben gü yet kibar bir ailedenim... İçtimal mev- ki sahibi bir şahsiyetim. — Siz mi? — Evet efendim. — İsminiz ne? Herif başını önüne eğerek mırıldan- dı: — Bana Kadri Memduh paşa derler, Perihan, dehşetle bağırdı: — Siz1... Kadri Memduh paşa mı?... Haydi canım. Yalan söylüyorsunuz. — Hayır efendim... Yalan Suriyeden yeni geldim. Genç kadın, şaşkın şaşkın; nlacaktır. Böyle ucuz nevinden 60,000 radyoda İparça radyo makinesi Ismarlanacak va bu aded ileride 100,000 i bulacaktır, O zaman Türkiyede 17 kişiye bir rad. yo düşecek demektir. Ve böylelikle *Türk halkı, kendisinin kültür inkişafı ehemmiyetini haiz insanlığın terakki- sile daimi temasta bulunacaktır.» Bulgar radyo istasyonlaı Bulgaristanda Sofyada, Varna ve Eski Zağrada olmak üzere üç radyo merkezi vardır. Bunların en kuvvet- lisi Sofyaya yakın Vekarel - köyünde yeni yapılan istasyondur. Bulgaristanda bu yeni istasyon ku- rulduktan sonra radyo abonainanları birkaç misli artmıştır. Çünkü radyo makineleri Bulgaristanda çok ucuza satılmaktadır. 4 limbalı radyo maki- neleri bizim paramızla 20 lira kadar. dır, Köylerde, halka dinlettirmek için belediyeler de birer radyo makinesi almışlardır. Her mektepde radyo var- dır. Bulgar radyoları, sabah örkenden dinleyicilerine musiki ile jimnastik yaptırtmakla başlıyarak günde üç dört defa neşriyat yaparlar. Radyo prog- ramları ıslah edilmiştir. Yapılan neş- riyatta en ziyade garp musikisine, mil. li propagandalara ehemmiyet veril mektedir. Bir ölü mezarından çıkarıla- rak cesedinden ölümünü intaç eden mermi çıkartıldı İzmir (Akşam) — Bayındırın Fı- rınlı köyünde Ali isminde birisi bir gece, evli bir kadın olan, Ayşenin evi- ne taarruz etmiş, tabancasile kadını tehdid ederek arzusuna rametmek istediği sırada Ayşe, tabancayı kapa rak Ali Şeni sırtından yaralamış, ya- ralı İzmir Memleket hastanesine ge- tirilmiş, fakat orada ölemüştü. Ali ölmeden evvel verdiği ifadede: — Beni vuran Ayşe değildir, biz Ayşe ile odada oturuyorduk. Dışarı- dan başka biri tabancasını ateş etti, Beni vurdu, Ayşenin suçu yoktur. de- miştir. Bayındır sorgu hâkimliği, ölümü intaç eden ve Alinin vücudünde ka- Jan kurşunun bulunmasını İzmir ikinci sorgu hâkimliğinden istemiş ve İzmir sorgu hâkimi, 24 şubatta ölmüş ve gömülmüş olan Ali Şenin mezarını açarak cesedini çıkartmış, ölümü intaç eden mermiyi buldurt- muştur, Tahkikata Bayındır sorgu hâkimliğince devam edilecektir, — Yeter... Bu kadar yalan söyleme» yin... Siz mi Kadri Memduh paşası- 1ız?... Asla.. Yalan söylediğiniz bene ce muhakkak, — İnanmıyacağınızı size söylememiş miydim?... Fakat işte, sözlerimin doğ- Tuluğuna dair elimde vesikalar var... Buyrun, bakın. 'Evrakla dolu olan torbayı Perihana uzattı. Genç kadın nüfus kâğıdına göz at- tı. Evet, diyecek yoktu... Evrak yolun» da! — Bu torbayı çalmışsınız... Eminim ki, bunu elde etmek için Kadri Mem- duh paşayı da öldürdünüz... Artık te- reddüd etmiyorum... Sizi şimdi po'is se vereceğim... Genç kadın tabancayla adamı teh did ederek, gene zile doğru yürüdü. Evet, artık hiç şüphe yoktu. Bu more hus herif, babasının katiliydi. Kadri Memduh paşayı öldürmekle 'Tendunun izdivacına mâni olacak yo güne kuvveti de yok etmişti. Demin intihar etmek isteyişi de bu herifin yüs zündendi, i Hattâ uzun uzun polisi çağırmağa ' ne hacet?... Şimdi tabancayı çekip onu köpek gibi gebertmek en doğrusu. 'Tam tetiğe basacağı sırada tered- düd etti, e (Arkası var), — Suriyeden ha? — Talih bana yar olmadı... İşte bu sadik iş ük