Kadrinin öldüğünü haber alınca doğrusu çok müteessir olmuştum. İyi arkadaşımdı. Zavallıyı çoktanberi Kadri... Batıl iti- a yanıma gelmek kaldırımı değiştirdi. Evet artık teredâ yeri değil di. Karş 1 gibi bizim Kadri ihtiya: bir hortlağın elini geldi. Ne de ol tım. Ke Afedersin amma ii dedim, sen evvelki gün ölmemiş 1. idin? Kadri 7 Nüzci bunca senedir arakadaşımsın da... Kadriye özür diledir — Vallahi Kadriciğim, affedersin... Öldüğünü daha dün akşam haber al- dım, Sami söyledi. Halbuki cenazeni dün öğle üzeri kaldırmışlar... Oda benim gibi geç haber" aldığı için gi- demem! Şaşkınlıktann Kadri ile gayet garib bir tarzda konuşuyor, lâf arasında; «Cenazeni dün öğle üzeri kaldırmışlar» gibi garib cümleler sarfediyordum. Nihayet konuşmadaki gayri tabiliği farkettim — Ben de neler söylüyorum... de- dim, lâkin senin öldüğüne daif riva- yetler nereden çıktı itemkâr bir tavırlı in... De adri derdii derdi si ri EREL 0 işlerimiz var. Böyle bir rapor ha- zırlamak için sizden münasib kimseyi bulamadım. Hayretler içinde kalmış tım. Hindistan ve ben... Ne münase- bet? Benim bir çocukluk arkadaşım var dır: Necdet... Olmaz olsaydı. Bu ço- Cukta yalancılık âdeta bir hastalık halindedir, Amma ne 'yalânler yu- murtlar? Tasavur edemezsin ortada hiç bir sebeb ve lüzum olmadan bir kıtır atıverir. Necdetin bu yalancılık huyuna bir aşırı muzipliğini de ilâve edersen onun ne kıratia bir adam olduğunu hemen anlıyabilirsin. Bu çocuğun yalancılığı yüzünden başı» ma gelenleri sana anlatsam uzun bir roman olur, Bereket versin ki denberi İstanbulda değildi. Bundan Üç dört ay evvel geldi. Bir gün güzel güzel, genç ger dınların bulundukları bir ineci oturuyordum. Ev sahibi musikiyi pek Seven bir kadındı. Bir aralık genç ba- | bi yanlardan biri piyanoya oturdu. Et- raftan bana: — Haydi bakalım, “siz de şafkı söyleyiniz... Pek rica edefiz. Diye ricası başlamaz mı? Şaşırmış. | h« zi tam. Sesim horoz sesi gibi bir şeydi. | düğüm adam: — Aman efendim... Dedim, benim. sesim berbaddır. İyi şarkıda söy- Jiyemem.., Hatırını kıramiyscağım kadınlar: — Yoooo... Katiyen olmaz, sizin fevkalâde güzel şarkı söylediğinizi haber aldık... Bizi bu şarkıları dinle- mekten mahrum etmeyiniz... Diye tutturdular. Ne yapacağımı tamamiyle şaşırmıştırm. Mütemadi- yen: , — Rica ederim, beni affediniz... Bizi temin ederim ki, sesim pek ber- baddır. Diyordum. Lâkin kimse sözü- me inanmıyordu: — Tevazu gösleriyorsunuz. Biz si- sin sesinizin harikulâde olduğunu, sık sik evinzide şarkı söylediğinizi duyduk... diyorlardı. Tuhaf şey... Benim için bunları kim uydurmustu? Derhal aklıma orada bulunan Necdet geldi. Yüzüne baktım, Kabahatli kabahatli başını çevirdi, Anladım, Bu haltı o etmişti. Sonradan da öğrendim ya... Benim için oradakilere: — Müthiş bir sesi vardır. Gayet güzel şarkı söyler. Amma fevkalâde berbad sesimle pek mahçup olacağım, Şarkı söylemen; Sonra etraftan da o kadar israr edi- yorlardı ki eğer şarkı olsam belki de benim için: «Ammada nazlı herif hal...» diyeceklerdi. On- lara dim. Benden günah gitti. O horoz gibi sesimle şarkı söylemeğe başladım, Bir yandan da dinliyenle- bakıyordum. Zavallılar Adela ıztırap içinde idiler, | O günü Necdetin yalancılığı yüzün- den adam âkıllı'rezil olmuştum. Her kes benim sesimle alay ediyordu. rin yüzüne darla kalmadı. Hakkımda hergün birşey uyduruyordu. rü beni yanına çağırdı: di, bana Hindistan hakkında bir ra- me aldım. Haftalarca kitap karıştır. dım. Kafa patlattım. Raporumu hs- nü müdür yanına çağırdı! coğralya sit malümatia. dolu, Hindistanda se- | nelerce kalınız da böyle sathi bir ra- por hazırlayınız. Hayrettir doğrusu... Necdet seneler. | dedi. det kalmışım? dedim. Şimdi bunu hatırlıyamıyorum. anlatıncıya kadar akla karayı seçtim, Fakat bu benim Hindistan sneselesi diye bana soruyordu. bahsettiğim Ferideden söz almıştım. Dün evime gelecek, öğle yemeğini beraber yiyecektik. Feride ilk defa evime geliyordu. Ve bu benim için bir saadetti, Sevgilim saat tam llde bana geldi. Lâkin kör olasıca Necde- tin dili durur mu? Bu sefer de evvelki gün benim kalb sektesinden öldüğü- mü dün öğle üzeri cenazemin evim- den kaldırılacağını uydurmuş ve bu- nu etrafa yaymış... nâzlanır. Uzun uzun israr edilmeyin- ce şarkı söylemez. demiş. Bana: «İlle şarl söyl Muhakkak istiyoruz» diye Jere: simin güze alay etmişler... Dedim. orada bulunanlardan Feride yanı yaklaştı. Bu genç ve güzel kadının b katiyen kır için her fedakâr! — Fakat sesim gayet b. — Olsun... Ben istiyorum. Baka- hm beni kıracak mısınız? Kırmıyacak mısınız? — Sizi kıram hususi surette istediğiniz kadar şarkı söyliyeyim. Lâkin şimdi sö; — Zararı yok... Ben mutlaka sizin istiyorum!.. Diyince tabii akar sular durdu. söylemiyecek — Size sesimin fenalığını söyle Diyerek piyanonun başına geçtim, Fakat Necdetin yalancılığı bu ka- Bir gün çalıştığım şirketin müdü- — Sizden birşey rica edeceğim, de- hazırlıyacaksınız. o Hindistanla Maamafih bozmadım. Bu İşi üzeri- ırladım, Müdüre verdim. Ertesi gü- — Tuhaf şe Dedi, raporunuz taplarındaki bir takım ba» Şaşımıştım: — Ben mi Hindistanda uzur. müd- Müdür: — Evet. siz... irisinden işilmişlim. Amma kimden? Müdüre Hindislana gitmediğimi erkesce meşhur olmuştu. Her gör- — Ece... Hindistandan ne haber? Evelki gün hani sana biraz evvel Arkadaşlar:nızden | | Leipaig 22 (Weber) in eserleri — Ştutt- on Postaları 188 Kes . İS186 Kes, 0486 Kes ANKARA RADYOSU Çarşamba 8/3/939 TÜRKİYE SAATİLE ram, 1296: Türk müzli 120 Kw, 20 Kw, 20 Kw. Müzik (Ode 1, 19,15: Tür v: a $ ayarı, 21: Ko- Duşma, saat 15: Eshamı, tahvilât, kambiyo - ner - Mazurka (Fantezi), 3 - Duhu Puerettin. pecesi Pantomimeninden 3 - Valente - Kırmızı ışıklar saçan Y kut, 4 - Brusselmans - Felemenk den (Aşk Gölül, 5 - Löhr - Memlekı memlekete - Muhtelif. memleketler: lodileri üzerine Rapsot Olimpiyadlarda (Marş), ganini operetinden potpuri, (Cazband - PL), 2345 - haberleri ve yarınki program, Son ajans Avrapa istasyonları: Saat” 20 de Königsberg 20 valk ve tangolar — Ştutt- gart (20-2045) dans Bari 2040-21,15) piyo- no konseri, Budapeşte 20,15 bir opera — Bükreş 20,15 (Franck) m eseri ve 2035 (Karmen) operası — Fiorans (20 - 2020) konser Roma 2035 konser — Niş ve ogram — Sofya 20 gen el küvarteti ve «Berllo?) tun (Fawst Verdamımnis) opet #1 — Rennes, Strasburg ve Paris (Eyfel) 2040 konser — Varşova 20 şen psusiki Saat 21'de Berlin 21,10 plâkla marşlar ve 2130 or- kestra, koro, keman, viyolansel ve flüt ta- rafından Konser — Danzig 21,10 plâk meş riyatı — Hamburg 2110 karışık musiki ve dans musikisi — Künigsberg 21,10 as- keri muzika — Ştattgart 21,10 muhtelif opera parçaları — Bari 21,15 Yunanca neşriyat — Budapeşte: Operaya devam — Bükreş: Karmen öperasina devam Floranz (21,40 - 22,15) dans musikisi Kopenhag 2130 solist konseri — Milâno 21,15 oda musikisi — Prag 2130 valsler ve marşlar — Sofya: (Berltoz) un opera- sına devam '— Stokholm 2190 karışık program — Varsoya 2135e kadar gen programa devamı, Sant de “ Berlin; Konsere devam — Brcslav 2210 | Kanşık muslki ve dans musikisi — Ham- bürg: Dans musikisine devam — Kolon- ya 2210-0da musikisi “ve şarkı — Kö- igsberb: Askeri muzikaya devam — | İİ gart: Opera parçalarına deram ve 2215 oda musikisi — Athlone 22,40 piyano kon- seri — Budapeşte: Operaya. devam — Bükreş: Karmen opcrasına devam — Drolterieh (22,15 - 2420) senfonik ko: ser — Floruns 22,15 senfonik'konser — Mis ve Siracburg (22.20 2430) senfonik Konser — Sofya: Operaya devam .— Toulouse P. 2230 Konser — Varşova 22 Chopin konseri, Sant 23 de Berlin, Breslav (2330 - 1) dans müsi- Kisi — Danzig, Frankfurt, Kolonya, Leip- Ae (2330 - 1) Viyanadan naklen Viyana musikisi Stuttgart 2980 plâk neşri- yatı — Athilene (23,30 - 2430) Şen saat — Budapeşte: Operaya devam ve (2320 - Dam plâk neşriyatı — Bükreş 2345 e kadar Karmen operasna devem — Droltwiçh: Konsere devam — Florans 23 dans — Nis ve Straaburg (2230 - 2430) Konsere devam — Roma 23,20 piyano kon- seri — Sottens (2330 - 24) plâkla caz bavaları — Stokholm (23,15 - 24) modem dans havaları — Varşova 28 iki kişilik Berlin ve Breslav (2330 - 1) dans mu- 'Tam Feride ile tatlı tatlı muhabbet ederken kapım çalındı. Evvelâ açmı- yacak oldum. Bir kere, bir kere daha çalındı. Merak ettim. Gidip kapıyı açtım. Dostlarım benim cenazemi kaldır- mak üzere evime gelmişlerdi. Hem de kalabalık halinde... kere vaziyeti... Düşün bir Şimdi saadet ve aşk günümün ber- bad olduğuna mi yanayım? Yoksa her rasgeldiğim insanın bana bir hortlak nazarile bakmasına wi?... Hikmet Feridun Es haraları — Florans 28 dans — Kopenhag 2335 nefes sazları için oda musikisi ve (24,15 - 130) dans musikisi — Hamburg ve Münih (1 - 4) gece musikisi, KÜÇÜK İLÂN okuyucularımız arasında EN SERİ, EN EMİN EN UCuz vasıtadır. Alım satım, kira işlerin. de iş ve işçi bulmak için istifade ediniz! Rusyayı aradık, bulamadık. ninle beraber değil demek? dim buraya, salardı, Turakinaya seni çekiştirmez- etmemesinin sebebi bu mu? aleyhinde dedikodu yapıyorlar. getirseydim, bu bir suç mu olacaktı? Saâmonun arkadaşı yavaşça fısıl dadı: senin ona”damad olman ve bü işe Keyükün muvafakat. etmesi bura- daki rakiplerini telâşe düşürdü. birinde senin, Şi - Tingin yerine ge- çeceğinden endişe ediyor, him “bir iş midir? hanın veziri olmak, bence imparato- riçenin veziri olmaktan daha mühim ve daha şereflidir. tur. Hiç kimse endişeye n K düşmesin. havalar ve 2330 plikia Morartin sen z i Sant 2 den sönra Keyük isterse, her şey olur. kadar Karakurumda neler dönmüş te haberim yok. Sen o şimdiden haber ver ki, ben bir daha Volgaya dönmiyeceğim. © — Babası onu bir başkasile evlen- dirmeğe karar vermiştir. cak mısın? yordum. Kaj sanırım ki, artık o da hayata dönmi. yecektir. TARİHİ Yazan: İSKENDER P. SERTELLİ ROMAN Tefrika No, 76 — lll Aiağiğ, dansi > en ZA Yaşuma'nın âşıkları Samo'yu kıskanıyorlardı. Samo Karakurumada imparatoriçeden iltifat görmemişti. Samo, Karakuruma gelince mese- leyi anladı. Samönun arkadaşalrı bile, yüzü- ne kerşı: — Senden daha değe nemeçli zabitler varken, .imparatori. çenin seni Rusyadan çağırması ne demektir? Moğol ordusunda başka zabit ve kahraman mı yok?... Demekten çekitimemişlerdi. Samo, Volgu kıyılarından li, daha de- Kara- Samo, kendisini çok seven eski bir zabit arkadaşının yanında oturuyor- du. “Bir aralık yavaş yavaş konuş- mağa başladılar: — Şi - Tingin kıziyle evlenmiş” in. 2. Bukud borsası (fiat), 2125: Neşeli pik. | © em — Jar, 2130: Temsil CTüki Mehmed - Ya- DA R zan: Ahmed Nalm), 22: Müzik — O halde seni, Yaşumayı aldığın orkestra - Şef: Necip Aşkin): 1 «E İçin çekemiyorlar, — Yaşumada gözü olanlar mı var? — Bekâr zahitlerin hemen hepsi ona âşıktır. — Ne yazık! Hiç birisi Yaşumaya kavuşamıyacak. — Sen atik davranmışsın! — Ben Yaşuma ile evlenmek niye. tinde değildim. — Nasıl oldu da evlendin ya? Öy- le bir kıza kim arkasını çevirebilir? — Yaşuma ile beni evlendiren prens Keyüktür. — Ne mutlu sana! Şi - 'Tnigin kızı sana nasib oldu. Samö gülümsedi: — Üç ay bile başbaşa kalamadık T. 2030 şen musiki — Prag | onunla, — Neden? Yaşuma ile birlikte gel- medin mi buraya? — Hayır. Kanım birdenbire orla- dan kaybolmuştu. “Hâlâ izini bula- madılar onun. — Ne diyorsun, Samo? İnsan öy- le güzel bir kızı kaçınr mu hiç? — Bu işe ben de herkes gibi şaş tim amma. Yapılacak bir $ey yok. Bütün (Saray) şehrini ve bütün -— Tuhaf şey! Şimdi Yaşıma se — Hayır. Ben Volgadan yalnız gel- — Yaşımanın âşıkları bunu duy- erdi. - — İmparatoriçenin bana iltifat — Öyle ya, Anlıyamdam mı hâ- Geldiğin gündenberi senin — Peki amma, ben karımı buraya, — $i - Tingin çok ihtiyar olması, — Bundan me çıkar? — Ne mi çıkar? “Herkes, günün — Şi - Tingin yerini tutmak mü- — Elbette mühim bir iştir. Keyük — Benim böyle bir niyelim yok- Samo yavaş yavaş gülüyordu. — Meğer ben buraya — Yaşuma bulunursa....? — Tuhaf şey bu! Karını aramıya- — Hayır. Ben ondan nefret edi. yboluşuna sevindim. Ve ceye kadar Bir insanım “Yuşuma gibi kârısı ölür da, ondan nöfret eder mi? Çutsay, iipâratoriçe nuşuyordu; * £ — Çnide'yeli bir isyan başlamı: namına ko. tir. Kubilây, otâdaki ordu ile isyanı | baslıramıyağağinı bildiriyor. o İmpa- Taloriçenin “epârile - Çine gönderil- mek üzere “yeni bir ordu hazırlan- miştar.. Bu Ordunun başında Samo- nun bul a kararlaştırılmıştı. Halbuki, içifi bazıları, Samonun bu isyanı basliramıyacağını söyie- miştir. Çin İsyânı hakkında düşün. düğünüzü öğrenmek istiyoruz. Zabitlerden hiç kimse vezirin sö- Züne cevab vermedi. Bu arada, Samonun arkadaşı, bü. tün zabitlerin kulağına şunları fısıl- dadı: «— Sam; “Yaşumadan ayrılmış. Ondün nefyet diyor. Bir daha Vol. gaya dönmiyedökmiş!» Yaşumayi" söven zabiller birdenbi- re fikir ve düşüncelerini değiştirmiş. lerdi. İçlerinden birisi vezire: — Bu işi'Samodan başka kimse beceremez, 'dedi, çünkü o Çine iki defa sefer yâpımıştır. Çnilileri bizden iyi tanır, Çutsay bü cevabı hayretle karşıla- mıştı. Bir gün evvelisine kadar Si. mo hakkında alıp tutanlar şimdi neden onun İehinde cevab veriyor. Jardı? Vezirin hâyreti - saatlçr geçtikçe - artıyordu. Biraz sonra bütün zebitler, Samo- mun lehinde cevab vermeğe ve: — Samo hemen ordusunun başına geçip yola çıkmalıdır. Demeğe başlamışlardı. 'Turakina .bu sözleri perde ârdın- dan dniliyordu. İmparatoriçenin ya» nında nedimesi Fatma duruyordu. Perde arkasında yavaş yavaş" ko- nuşuyorlardı. Turakina, medimesine: — Canbek, Gini ve Çinlileri tanı. Samib Çine gidere, bu is. maz, dedi — Canbek'in Çini ve Çinlileri ta. mımasına lüzum var mı, imparatöri çem? Onun: yanındaki -zabitler Çini de, Çinlileri de çok iyi tanırlar, Har- bi kazanacak ve isyanı bastıracak olan, baş Li ve ayaktır, komu- dar tanınmış kahraman olursa ol Sun, tekbaşina he yapabilir? Canbek'i orduda Samao kadar severler. Hattâ ondan da fazla, İmparatoriçe, Fatmanın tesiri al- tanda kalmamış değildi. Fakat, bu iyor, € VE tereddüd içinde, ticeyi bekliyor. ai Vezirin sabrı tükenmşiti: — Arkadaşlar! dedi - düne gelin Unutmayın ki, bu bir memleket dir. Eğer, Samonun bu isyanı mai