B, Mahmud Yesari diyor ki... “Telif hakkı kanununun hemen değişmesi lâzımdır,, “Bugün ortada kadın erkek bir çok Halk opereti, Vakit akşam üstü. Ti- Prova var, Mahmud Yesariye akademi mese lesini soruyorum. Kıymetli romancı cevap veriyor: — Akademiden evvel düşünülecek çok mühim bir edebiyat meseles' var. İlk fırsatta hakkı telif kanunu de ğiştirmek lâzımdır. Edebiyatımızdak etraftan yayılan bu çapulculuğa bir. an evvel mâni olmalıyız. Bugünkü va- ziyet edebiyatta telif yazı yazmağa im« kün kalmıyor. Meselâ ben çalışıyo. TUM, telif eser çıkarıyorum. Karşıma dört beynelmilel eseri hamur yapıp koyuveriyorlar. Telif eserimle bu ha- mur haline getirilmiş beynelmilel dört gah eserle mücadele ediyorum, Bunun için ilk yapılacak şey, şu hakkı telif kanununu değiştirmektir. Sonra bu kanunun değiştirilmesi dı. şarıdan yapılacak adaptelere mâni ola- cağı gibi, içerideki telif haklarına da riayet edilmesi bakımından çok fay- bu gibi hallerin tabil önüne geçilecek. tir. «— Akademi hakkında fikriniz n6- dir? — Akademi şayed gramer ve neşri» yattaki anarşiye bir çare bulabilecek» 8e amenna... Bugünkü neşriyat hakiki bir anar- şi içindedir. Bugün tab işlerini idare €denler mümkün olduğu kadar az pa- ra ile neşriyat yapmak usulünü ken. dilerine prensip addelmişlerdir. Piya- sa, amatör tercüme, adapte eserlerle dolmuştur. Hiç çekinmeden iddia edebilirim, "Bugün piyasaya çıkarılmış amatör kitaplarının herhangi birini satır sa- tır tahlil edeyim. Öyle hatalar bula- — ki, dehşetle tüyleriniz ürpere- gi hal gelecek nesillerin dimağı üzerinde de tesir edecek ve bittabi on- ların zevklerini bozacaktır. Bunun için bu neşriyat anarşisinin derhal önü- ne geçmek lâzımdır. Bugünkü neşriyatımızı idare eden- Terin edebi ölçüleri nedir? Meselâ ba- gen yanıma gelirler kulağıma: -- Bu yakınlarda aşk romanları pek geçiyor... Bir aşk Tomanı yazda be- salım... derler, Başka biri yaklaşır: — Aman cinaf romanların sürümü Çok Iyi... Bir cinayet romanı yazsana... Şimdi bu vaziyette siz bizde bir ede- bi ölçü olduğuna inanabilir misiniz? — Eğer bir akademi kurulursa bu- Taya kimleri münasip görürsünüz? — Nepolyonun bir sözü vardır, Der ki: «Her nefer çantasında bir mareşal asâsı taşır.. Edebiyat akademisi mes8- lesinde de bu böyle olacaktır. En genç yazıcıdan en ihliyarına kadar herke- #in &kademi azası olmak istemesi ga- yet tabiidir. Bunun için ben mecmua ve gazete- lerin muharrirlerinden, dışarıda neş- riyat yapanlardan hepsinin isimlerini Aytı ayrı kâğıda yazıp, tayyare piyan- gosu gibi bir dolaba koyduktan sonra kura çekmekten başka çare bulamı- yorum... — Fakat biz de bir akademi için ede- biyat otoritesi bulunamıyacağını ile- ri sürenler var... — Böyle bir akademi kurulsun da 8en o zaman ortaya çıkacak yüzlerce binlerce edibi gör... Önüne gelen ede- biyatçı kesilecektir. Bugün bile sen şüir, edip, romancı, B. Mahmud Yesari hikâyeci bolluğuna bak... Kadın, er. kek eline kalem alan büyük edebiyatçı diye ortaya çıkıyor. Hele amatörlerden bugün hakiki muherririn, hakiki ro- mancının, hakiki hikâyecinin para ka. zanmasına imkân yok. Bu kadar bolluk içinde derin bir yokluk göze çarpıyor. Kalemi eline ahp ben edibim diye ortaya çıkanlar arasında bugün «tenkit» denilen şeyi bilmiyenler var. Hele bir kadın edebi yatçı bolluğu ki şaşılacak şey... Bu amatör yazteılar üstelik piyasa- yı da o derece kiriyorlar ki nasıl hâlâ mauharrirlik işinden para kazandığı. miza şaşiyorum doğrusu... — Bizde telif tiyatro muharriri çık- — Bu da adapte denilen çapulculu- gun bir tesiridir. Herkes benim gibi bu" işin müptelâsı değil Ben çalışır çaba- Jarım bir «Sürtük» yazarım... Uzun uğ AVA Gerek tabii hâdiselerden gerek in- sanların kusurlu ve ihmalkâr tarzı hareketinden dolayı gemi ve yükün deniz yolculuklarında maruz Kaldı- fi tehlikelerden doğan zararlara avar- ya denir. Avarya maddi hasar oldu- ğu gibi fevkalâde masraflar gibi para sarfiyatı dahi olabilir. Ancak böyle hasarlarla masrafların avarya Süyı- labilmesi için bunların esbahı fevka- lâdeden neşet etmiş olması lâzımdır. Avarya ya büyüktür ya küçük, An- cak büyüklük veya küçüklük vuku bulan hasarın büyüklüğünden veya edilen masrafın fazlalığından kinaye değildir. Mefhum itibarile fark var. dır, Deniz Ticaret Kanunu bir mad. desinde büyük avarya sayılmıyacak bir kazadan doğan hasar ve masraf. lar küçük avarya sayılır, der. Binaen- aleyh büyük avaryanm mahiyetini tedkik eder ve onu öğrenirsek küçük avarya kendiliğinden meydana Çıkar, Hasar ve masrafın vukuunda kasd! bir fedakârlık mevcut ise o hasar ve- ya masraf büyük avarya olur, Mese. 1â, bir gemi büyük bir fırtınaya tutu- Yuyor, geminin batması çok muhte mel, Hem hamuleyi hem gemiyi teh- dit eden böyle bir tehlike karşısında kaptan yükün bir kısmını denize att. rıyor ve bu suretle gemi ve mütebaki yük kurtuluyor. İşte bu zarar büyük avaryadır, çünkü büyük avaryahın şu üç şartını camidir; 1 — Kaptan tarafından veya onun emrile iradi ve ihtiyari bir fedakârlık yapılmıştır. 2 — Bu fedakârlık gemi ve yükün müşterek selâmetini temin gayesile yapılmıştır. Kanun Bilecileri edebiyaiçı görüyüruz, fakat. - ER ike hali Ea ele: muharriri yetişmez. Reşad Nuri gibi, benim gibi bu işin tiryakisi olanlar ka- Jıyor. Tabii bundan sonra herkesin de gözü açıldı. Zora gitmedense, yeni ns- siller de kolayı tercih edeceklerdir. — Edebiyatımızda en eksik bukluğu- nuz şey nedri? — Hangisini sâyayım ... Bizde bir kere silkse literer denilen şey yok. Sük- se libreri vardır. Kilap belki satılır, Fakat bunu sattıran edebiyat değil dir. Bugün kitapçılık, mecmuacılık işin en ucuz tarafına meyil ediyor, 75 lira. ya kocaman bir roman yazdınılıyor. Hattâ 15 liraya roman yazdıranlar var, Mecmualarda ve diğer neşriyattaki bu dampingeilik hakiki ve güzel €36- rin meydana çikarılmasına mâni oluyor...» Uzun yıllardanberi yalnız kalemi ile geçinen Mahmüd Yesarinin bam teline basmıştım. Bu mesele hakkında çok yerinde fikirleri vardı. Onu yalnız bir makale çıkarmak için değil, bir ah- bap olarak tatlı tatlı dinlemek de bir zevkti... Bu arada Yesari matbuata İlk atılışına âid bazı halıraları anlatlı, Belki kıymetli romancının vaktile bir karikatürist olduğunu çok kimse bilmez. Halbuki Yesari Gıdık gazetesinde birçok karikatürler yapmıştır. Dünkü kârikatürist, bugünkü ro mancı ve tiyatro muharriri her. cep- heden sanatkârdır. Ben kendi hesabi- yaa -eğer bir gün akademi kurulursa- burası için Yesariyi teklif ediyorum. Hikmet Feridun Es RYA 3—Bu 3 Bu tedakırlıktar müfüt bir ne: tice elde edilmiştir. Küçük avaryada ise müşterek selâ- met gayezile yapılmış bir fedakârlık mevzuubahs değildir, Zarar kimin yi bir yere bindirse gemiye olan - bu hasara yük sahipleri iştirak etmezler. Yukarda saydığımız üç şart bu hâdi- sede: mevcut değildir. Büyük avarya gemi, navlun ve yük arasında paylaşılır, Herkes gemi ve yükteki payının hissesi nisbetinde garameye iştirak eder, Faraza bir ge- minin navlunu ile birlikte kıymeti 100,006 llradır, Kaptan hem gemiyi tarıyor. Gemi içinde kalarak kurtulan| malların mecmu kıymeti ise 50,000 liradır. Şimdi malları denize atılan Ahmede ödenmesi kanunen lâzımge- len miktar şudur: Ahmedin zararı 60,000 lira olduğuna göre bunun ya- rısını yani 25,000 lirayı gemi sahibi öder ve dörtte birini de yani 12,500 Yirayı da mahı kurtulanlar veris, Şu hâlde Ahmede 37,500 lira ödenmiştir. Ahmedin zararı ise 50,000 lira idi. Aradaki fark Ahmedin paylaşma he- sabında hissesine düşen zarar mikta- rdır. Çünkü yukarda söylediğimiz gibi büyük avarya gemi, navlun, ve yük arasında paylaşılır. Ahmedin de © gemide yükü bulunmuş olduğuna göre o da gatameye iştirak mecburi. yetinde olup kendi malının İiymeti nisbetinde bir'zarar ödemiş olmalı. dir, Avukat Emcet Ağış Manisa (Akşam) — Bu yıl Manisa- da üzüm satışıçokiyi gitmektedir. Mahsul her senekinden fazladır, Mânisanın dünya piyasasında tanman üzümleri memleketin başlıca servet kaynaklarından birini teşkil et- mektedir, Baştan başa yanan ve ha- rabeye dönen Manisa bu servet kay- nağının getirdiği gelirle kısa bir Z8- manda mamure olmuştur. Verimli 56- nelerde âltmiş bin çuval üzüm istih. sal edilmekte ve bunun büyük bir kıs- mi İzmirden Avrupaya ihraç edilmek- tedir. Geçen yıl yapılmasına başlanan şarap fabrikası inşaatı tamamlanmış. tar. Şehrimizde bu fabrikanm yapıl , masile memleket iktisadiyatı tamam- lanmıştır. Şehrimizde bu fabrikanın yapılması memleket iktisadiyatı Üze- rinde mühim bir rol oyruyacak, bu. rada yapılacak şarapların ihracından da mühim bir gelir temif edilecektir. Diğer taraftan elde edilen tütünler, ar. pa, buğday, zeytin, bakla, yulafla son zamanlarda Akala cinsi pamuk istih- .salâtı artmıştır. Bu cins pamuk yerli İ pamuklardan daha verimli olduğun- dan yerli pamuk ekimi azalmış ve ye- ,Tine Akala pamuğu kaim olmuştur. İmar faaliyeti Şehrimiz bir iki yıl içinde imar bâ- kımından mühim bir inkişaf göster. mektedir, İnşaat devam etmektedir. Bütün yollar yeniden yapılmış, eski- leri tamir edilmiştir. Şehir biştan ba- şa ağaçlandırılıyor. Halkevi binası yeni bir ilâve İle ge- nişletilmiştir. Evin yanında modem bir parti binası le bir spor klubü vü- cude getirilmiştir. Asfalt olarak ya- plan Atatürk bulvarında büyük bir sinema binası inşa edilmektedir. İş bankası tarafından da bu caddede ye- Bi bir banka binası yaptırılmıştır. Be- Yediyenin de biz caddede Manisanın şe- refile mütebasip bir belediye - binası yaptıracağı söylenmektedir. Kitapsa- ray binası inşaatı bitmiştir, Beledi işler Belediye intizamla çalışıyor. Bütçe. nin dar olmasına rağmen bâşarılması düşünülen işler çok geniştir. Şehrin tenviratı kâfi derecede değildir. Bunu nazarı dikkate alan belediye Bölediye- ler bankasından yaptığı 40 bin lira- lık istikrazla buharla müteharrik san- tral binasının inşaatına hızla devam etmektedir. Beş altı ay sonra ikmal edileceği ve şehrin tenvirala kavuşa- cağı tahmin edilmektedir. Belediye şehirde bir çocuk ve bir de halk parkı vücüde getirmiş. belediye çamlığı bir düzene konmuştur. Tabak. haneler şehir dahilinden kaldırılarak şehir dışına çıkartılmıştır. Perşembe günleri kurulan pazar hâl içerisine alınmıştır. Belediyenin bu işte yapa- cağı bir iş varsa o da gıda maddeleri üzerinde kohtrolunu sıklaştırmak ve şehir temizliğine ehemmiyet vermek- tir. Kültür işleri Vilâyetimizde bir ortaokul, bir kız enstitüsü ve ilkokullar vardır, Geçen | yıldan itibaren tedrisatına başlanılan Manisa mektupları Manisa kısa bir zamanda mamüre haline geldi üzüm Manisanın servet kaynağıdır. Şarap fabrikasının da inşaatı tamamlandı Manisada yeni yapılan yollardan biri, köşede bir tribün ilâve edilen Manisa stadından bir görünüş ve 195 bin küsür liraya mal olan kız enstitüsü memleketimiz ir. fan hayatında çok mühim bir rol oy- namıştır. Her gün muntazaman işle. yen otoraylarla mücavir kazalardan talebeler gelmekte ve akşamleyin ey- lerine dönmektedirler. Mevcud orta- mektep vilâyet ihtiyacını karşılamıya cak drecededir. Mevcud ortaokulda çift tedrisat yapmak mecburiyeti ha- sıl olmaktadır. Manisanın bir liseye de ihtiyacı vardır. Bugün tahsilini ik. mül için Denizli, İzmir ve sair vilâyet liselerine yüzlerce Manisalı genç de. van etmektedir, Horoz köyde eğitmenler kursunda yetişen öğretmenler vilâyetimiz köy- lerinde çok faydalı olacaklardır. Ge- çen yıl vilâyetimiz köylerinde birçok ilkokullar yaptırılmıştır. Maraş su tesisatı yaza kadar bitecek Maraş (Akşam) — Geçen yıl başlı- yan su tesisatı inşaatı oldukça ilerle. miştir. Önümüzdeki yaza kadar ta- mamlanmış ve Maraş iyi suya kavuş- muş olacaktır. Sudan elektrik istihsali de düşünül mektedir. Bu takdirde Maraş sanayii hakiki bir inkişafa mazhar olacaktır, Gene belediye reisi doktor Tükelin himmetiyle iki sene önce 35400 lira sarfile vücude getirilen tesisat ancak şehri tenvire kâfi gelmektedir. Bundan sanat müesseseleri istifade edememek- tedir. Şehrin methalindeki eski mezarlı- ğın tesviyesile burada büyük bir yüz- me havuzu inşası da düşünülüyor. Su havuza borularla getirilecek ve kirls- nince para ile mezruata verilecektir. Eski mezarlığın ittisâlinde kurulmuş olan asri mezarlığın noksanları ikmal edilmiş, bü civarda bilyük bir spor sahası da meydana getirilmiştir. Mezbahanın tevsi için bütçeye tah- sisat konmuştur. Modem kasap ve sebze hâli de bu yıl inşa edilmiş ola. caktır.” Siirdde feci bir kaza Siird (Akşam) — Sörd vilâyetine bağlı Pervari kazasında genç bir ka- dın feci bir kaza neticesinde vefat et- miştir. On beş senedenberi kocasile Perva- ride bulunmakta olan 38 yaşlarında bayan Naciye gece vakti evinin alt katında bulunan bodrumdan sobaya odun çıkarmak için elinde idare lâm- masile aşağı indiği bir sırada âni olarak sarası tutmuş ve zavallı kadın olduğu yere yığılıp kendini kaybet- miştir. Bu sırada yere yuvarlanan kandil kırılmış ve ateş almıştır. Alevler bayan Naciyenin üstünü başını biran içinde sarmış ve vücudu. nun her tarafını kaplamıştır. Kesif duman've yahık et kokusunun du- yulması üzerine evin içinde bulunan- lar telâşla aşağıya koşmuşlarsada tehlikeli surefe yanan genç kadını kurtamrak kabil olamamış, bir müd det sonra ölmüştüğ, Vi İ |