17 Şubat 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

17 Şubat 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM B. Faruk Nafiz diyorki: Sarayburnu ile Üsküdar ara- sında büyük bir köprü kurmak.. Bir edebiyat akademisi kurmaktan daha ameli bir fikirdir İsmail Habibin Taksimdeki apartı manı tıpkı kendi kitaplarına benzer, Bu kitaplarda Türk edebiyatına aid bütün meşhur isimleri bulabilirsiniz. İsmail Habibin evi de böyledir. Meş- hur şairler, romancılar, hikâyeciler orada sik sık toplanırlar Vakıa İsmali Habib bir edebiyat &kademisinin katiyen aleyhindedir — Bir edebiyat akademisine hiç lüzum yoktur!... der amma kendisi- nin apartımanı mükemel bir edebi- yat akademisi halindedir. Nitekim o günü ben İsmail Habi- bin apartımanının - kapısını çaldım, bana kapıyı şair Faruk Nafiz açtı — Buyurunuz!... diye yol gösterdi. Kitaplarla dolu odaya girdik. İçeride edebiyattan, sanattan, . herşeyden bahsediliyordu. Biz Faruk Nafizle bir köşeye çekildik. Konuşmağa başla- dık. O benden evvel ranarak: — Bizde akade am mı? Değil mi? Bunu 8 biliyorum edebiyat Başka n zumlu deği cek daha lü- yapılabile- işlerden ı muvafık ol maz mı? Bizde bir akademi kurmak kadar zor ve nlamıyacak mi? bu yar bir iş Üsküdar ar mak düşüncesi, akadei yalinden daha ameli, daha olabilecek bir iş gibi görünüyor. Bugün bizde bir Jisan inkılâbı değil, bir lisan ihti- dali Bir türlü nizama giremiyen imlâ, gramer, dil meselelerini düşündükçe böyle bir heyetin lüzumuna inaniyo- rum. Lâkin en salâhiyetli mütefek- kirlerimizin on seneden fazla süren bir çalışmadan sonra elde ettikleri neticeyi hatırlayınca bu heyetin güç- lükle iş çıkaran komisyonlara benze- mesinden korkuyorum. Bence henüz dil heyetinin, dil encümeninin vazi- fesi bitmemiştir ve vazih bir eser vücuda getirmedikçe bir başkası ne yapabilir? Faruk Nafiz birez durdu ilâve etti sonra Büyük Başbuğ yedi sene evvel bir gece, Çankayada böyle bir akade- mi tasavvrurundan bahsetmişti. Her tasavvurunu hakikat yapan Atatür- kün akademiyi teşkil etmemiş olması gösteriyor ki buna hem lüzum vardır, hem de imkân yoktur. — PFarzedelim ki böyle bir akade- mi kurulmasına imkân vardır. Bu takdirde böyle bir akademiye kimleri koyarsınız? Limanımıza gelecek ol Şair Faruk Nafiz Çamlıbel Yalnız bilen & çalışabilen mları ademi için bilmek lâzım d idir, Çalışm yorum. Fakat ri bilen ve — Meselâ k bi urardımz? Her halde bu aradığım kıymet- ı beşten Bizde edebiyat mükâfatı lâzım mı? Değil mi ? Faruk Nafiz — Mükâfat tü ve ilâve etti Edebiyat mükâfatı bana hoş gelmiyor. Mükâfat hakiki sanatkârı teşvik değil, hattâ tehdid eder. He. veskârlar mükafat almak endişesile eser vermeğe çalışırken, asıl kabili. yetler, müsabakaya girmekten ise bir köşeye çekilmeği münasip görecek- Terdir. Bu sanatkârların vakarına do- kunur ve bu vakarm cezasını da sü- natkâr değli, sanat çeker. Mektepler- de bile birinellik ve ikincilik meselesi kalmadığına göre böyle bir tazyikin - birincilik, ikincilik diye - edebiyat- ta yeri olur mu? Sanat hamlelerini diye dudağını bük- mükâfatla temin etmek kabil oldu- | gunu sanmak, sanatkâr bilmecelerden birşey beki larla bir tutmak olur. hallettiği n çocuk- kür için? Gülümsedim: — Evet amma, Hâmld de şairi ço- cuk saymıyor muydu? Faruk Nafiz hemen cevab verdi : — Hâmid, şairi herşey saymıştır. O şairi neler yapmamıştır ki7... Ço- cuktan ihtiyara, melekten şeytana Vakıa çocuk | için bu bir zevk olabilir, fakat sanat- | an Süper - transatlantiğ kağ Doğrudur da hunu taşıyan sanatkârlar o şüphesi: mükâfattan lanabilirler t mükâfatı alamayınca koparan feryadı bir kere düşmünüz. iri nasıl buluyorsunuz? Faruk Nafiz de ba- Pı Bunun t na bir sual s — Sizinle edebiyat son konuş hak- anberi me i kında en Zumü: ne kadar geçti? Beş, altı sene oluyor — O gündenberi şiirde bir değ Bilmem. .: > Okuduğum yeni bir isim görmiyo- Okumadıklarımı tabii bilmem. Arasıra ter nda taze şiirlerle karşıla: m lik mı? mecmualard rum, d sütun geçen Bunlar- istiyen bir Bence sanatkâr olarak ri tabillikler- n bir şahsi Garip da zorla diki tabii e mahkümdur. romanı i dünkü 1 Bir çokları bugünkü tiyatrodan et ediyorlar bu tiyatroyu 1! bu Fa verdi — İşte bunu bilmiyorum. İki sene- denberi tiyatrova gittiğim yok. gece yângın tehlikesine karşı, arazozla, beş nöbet beklediğ bir dimağla pi kânını bulamıyorum Yeni bir tiy kadar beklemek keti olması için, İ n fazla İstanbulda kendini gösteriyor Faruk Nafizden bir resim istemiş- tim, Bana deniz kenarında pencere önünde çıkmış, gayet şairane bir fo- n itfaiye çayuşunun bir barakada, salim €s seyretmenin'im- tro yapılıncaya m. 'Tiyatro hare- önce tiyarto bi- toğrafını verdi. Fakat bu fotoğraf o | kadar karanlık çekilmişti ki kilşeye gelmedi. Onun ancak eski resimle- rinden birinden istifade etmek kabil oldu Hikemt Feridun Es PORTAKAL VE ŞİİR — Üsküdar- dan bir okuyucum yazdığı bir mek- tupta diyor ki: «Nurullah Ataç, şiiri portakala benzetiyor, Portakal talihi. nize ne kadar ekşi çıkarsa çıksın bi- raz şeker atarak ona birtat vere bilirsiniz. Fakat mânasız, tatsız bir şiire tatlı, mânalı kelimeler ilâve edebilir misiniz? Şiir portakala ben zetilir mi?» 4. F. : I mdır, Bu ibtiyaç her yerden Her | iki | | , Riyaseti Gümhur köşkünde resmi kabul #W Reisicümhur evvelki günkü kabal resminde Meclis reisini dinliyorlar 43500 tonluk «Conte di Savolas €hemimiyette İkinciliği kazanan trans- atlantiğidir, Limanımıza şimdiye ka- dar bu büyüklükte gemi gelm, >İ Diğer evsafı arasında, e Bavofa'nm bir hususiyeti, lüks ve modern oluşudur. Büyük hı lerinde, tekneyi takriben baştan başa Ze a leke Süper - transatlantik denen en bü- yük vapurlardan Conte di Savola ge- İccek pazar saat 13 de muhtelif mil- | na sında, kışlık bah İ Myette seyyahları lir za getire | | İ epalı havuz , «Bambu B üstü kubbeli çektir. «İtalias - şirketine alt bu vapur, 48,500 tonluktur, 248 metre uzunlu» tekniğin en yüks: 4 rinden bir alan Falan.

Bu sayıdan diğer sayfalar: