- ma atalim m em a —— — NN” “Sahile ea B. Ali Canib diyor kl. i “Ortada fertlerin yapamaya- cağı bir çok mühim işler var, Büyük âlim Şemseddin Sami bile mün- ferit çalışmasından hataya düşmüştür Vakıt gazetesinde Hakkı Tarik Us'un hususi dairesi... İçiçe iki oda, 5 birinsinde pufla yatakların durduğu bir karyola, Öbüründe bir masa, Kar- Şılıklı iki sedir... Bunların Üzerinde de Gördes halıları. Etrafta bazı tesi- $at; Dahili, harici telefonlar, ziller... Bizde edebiyat meseleleri, edebiyat Antolojisi, edebiyat tarihi, Gil işlerile aşağı yukarı bir çeyrek asırdanberi, belki de daha fazla, uğraşan bay AU Caniple karşı karşıyayız, Üstad fikirlerini bana şöyle anlati- yor: — Anketinize verilen cevapları okü. dum, Akademi denilince her nedense bizde Fransız akademisi akla geliyor. Hakikaten Fransız akademisi gibi bir « &kademi bizim memleket için ve aka demiden beklenen gaye noklai naza- rından lüzumsuzdur. Çünkü Fransız &kademisi fikir ve ilim faaliyeti sa hası değil, bir onur ve şeref müesses6- sidir. Hattâ burası o kadar ihtisas ye- Ti değildir ki, içinde ediplerle beraber siyasiler, generaller, her türlü mes. lekten adamlar vardır. Bu akademiye girmek için bir Fransızın kendi mem. leketinde ve kendi mesleğinde büyük bir iş görmüş olması kâfidir. Biz skademi denilince, Fransa da dahil, birçok memleketlerdeki ilmi mü. €sseseleri, ilmi teşekkülleri, enstitüle- ri hatırlamamız lâzım. Birçok mem- Yeketlerde ilmi teşekküllerin çok ha- yırlı faydaları görülmüştür. Vakıâ bu- n& karşı denilebilir ki; «Birçok işleri Bugün de bu büyük eser hâlâ bütün hayatiyeti ie yaşiyor. Fakat meselâ ortaya bir şaheser çi- bir mükâfat verilebilir. Du hareket de bir teşvik meselesinden ziyade bir ka- dirşinaslık eseri olabilir. — İlmi teşekküllerin kollektif me- munesi olarak bize gösteriliyor. Ancak Şemseddin Sami bilhassa Avrupa me- nabiinden istifade ederek eserine koy- duğu kısımlar tamamile yanlışsızdır. Çünkü bunları bir takım hazır mem- balardan almıştır. Fakat Kamusu A'lâmda şarka dair olan tarihi meba- his asla itimada şayan değildir, pür hatadır. Şemseddin Saminin harikulâde me- salsine rağmen bu hatalara düşmesi- De sebep münferid çalışmasıdır. Çün- kü tişebbüs ettiği iş tamamile kol İektif mesalyi icap ettiren muazzam bir meseledir. Bay Ali Canibe sordum: — Böyle bir akademi kurulacak olursa buraya aza olarak kimleri mü- nasip gördünüz? Bay Ali Canip süküt işareti olarak elini dudakları üzerine koydu ve ce- vap vermedi. Sonra da: — Sizin anketinize en güzel cevap verenlerden biri de kimdi biliyor mu- sunuz? Karikatürist Cemal Nadir... «Biz de akademi teşkli edilirse» kari- katürü ne kadar güzeldi... Ayrılırken B. Ali Canip: akademik toplantılar hakkında gayet dikkate değer meraklı malümalı var. dır... Hikmet Feridun Es (Tavzih. — İki gün eyvel çıkan B. Pe- yami Safanın beyanatında bir kaç tashih TİYATRO TENKİDLERİ Bir misafir geldi... geldi...» piyesi natüralist bir eserdir, Müellif «Bir misafir geldi...ş de sa- dece hayatın göz açıp kapayıncaya kadar değişen akışını anlatmakla kal- mamış, tecrübelere, görüşlere, derin» leştirmelere dayanarak, hayatın ka» nunlaştırılması gereken ihtiyaçlarını gözönürie koymuştur; fakat bunu ya- parken her natüralizma ustasi gibi kendini. hayale kaptırıp basit vaka- ları hâdisleştirmekten kendini kur- ESER Bir haftadanberi İstanbul Şehir ti- târamamıştır, Celâleddin Ezine diyor ki: «Bir misafir geldi piyesi eski bir davanın sadece yeni bir cepheden tahlili iddiasındadır...» Müellif ese- Tindeki vakayı İsadan 400 sene evvel doğan Kören!li Lais'in hayatına ben- zetiyor ve «Bir misafir geldi...» de orijinalite olmadığını söylüyor. Yer yüzünde güneşin aydınlattığı yeni hiç birşey yoktur. Orijinal fikir, * herkesin aklına gelen şeydir; mesele herkesin aklına geleni iyi ifade ede- bilmek ve yerinde söylemektir. «Bir misafir geldi...» işte bu bar kımdan orijinaldir. «Bir misafir gel- di...» de kadim Aristofan'dan modern Ştrinberge kadar bütün fikir ler mevcud, fakat Celâleddin Ezine bunları öyle derli toplu, öyle yerinde, öyle güzel, düzgün, pürüzsüz bir H- sanla, birer şiir gibi ifade etmiş ki, insan dinlerken hem hâk veriyor, hem haz duyuyor... «Bir misafir geldi...» bunun için gü- zeldir. Bir dağ tepesinde sevdiği koca- siyle yapayalnız kalmış bir genç kâ- dın tasavvur ediniz. Bir kadın ki, mış bir hayat... Bu mesud olmak için İ elverir mi?.. Bir kadının erkeğine fik- ren bağlı oluşu saadetini sağlar mı?.. Bunlaştırır, Hoca da aklı selimin ön neğidir, güzel hizmetçinin uçarı aşkı TEMSİL Fransız romancılarından Jirodu ile Morlak son senelerde sahneye bir <İç dram; attilar, Bunun bir örneği- Bi geçen hafta şehir tiyatrosunda gördük: Asmede, Hiç dinamik olm yan, söze dayanan, şiirden ve hayat- tan kuvvet alası bir eser, «Bir misafir geldi...» de bu nevidendir. Fakat tem- silde, bu nevi oynıyanların hoşuna gitmemiş olacak ki, drama aşağı yu- karı, hafif komedi hattâ vodvii çeşni- si verildiğini gördük. Belkis rolünü yapan Bedla her hareketile, her sözi- le: «Adaaam, ben bunun gibi ne eser- ler başardım; demek istiyen bir istiğ- na Ile âdeta kendi sözleri, kendi hisle rle kendisi alay ediyodu sanki. Telefonla konuşmak sahneleri gibi, ancak (büyük sanatkâr işi sahneleri bertaraf edersek, piyesin st yanını büyük sanatkâra uygun olmıyan büyük bir lâkaydiilecoy- nadı, Leylâ roltinde Şaziye, Tunç ro- lünde Sami İki tipin karikatürünü çizip seyircileri güldürmekle iktifa ettiler. Halbuki eserin tahlilinde söy- dediğimiz gibi onlar hayatin zevkten ve spordan ibaret olmadığını isbat edecek olan iki örnekti. Riyaz hoca rolünde İ. Galib makyaj ve giyiniş bakımından aklı selimin enmuzeci idi, fakat vodvile çok kaçan incelik- lerile, esere kelimeler, cümleler ilâve edip tulüata kapilmasile seyirciyi kahkahalarla güldüren komik bir softa oldu. Bar salonuna ve ayni z8- manda yeni birradyonun reklâm meşherine döndürülyı kısa bir mü- xik sahnesi uzadıkça uzadı ve ondan ve Hüseyin Kesal, Osman rolünde kendi hislerile, kendi duydularile âde- ta yapayalnız kaldı ve iç drarını ha- sin hazin kendi oynadı. Zekâvet ro- lünde Nevin Akkaya bize bir kere da- akademilerden ziyade ferdler 9 | sailerinin faydalarından bahsediyorsü-| hatası olmuştur. Meselâ ba pi Evet meşhur Litre lügatini abileri | nuz, #ksin dil cemiyeti de bir ezutith | Mi SERME limen azami se, | Bye kir mleafir gelince seni inik değil, Litrenin kendisi yapmıştır. Lâ. | demektir. Ve siz de orada kolbaşı bu. | Pak saydığı kimler arasında efikirlerini | İçin bunun elvermediği > nun kin bu ferdi çalışmaların yanında bir | lunuyorsunuz. Şimdiye kadar ne yap- bengi e rk Me saadeti sağlıyamadığını gi Kir de kollektif mesai vardır ki, bunuda | tınz? Geçenlerde Akagündüz sizin t€- | memek şartile. kaydi B. Nurullah Ataya «Bir misafir geldi..> bütün bu ferdler yapamaz. Teşekküller, akade. | şekkülünüzün faaliyetini öğrenmek is.| eld değildir. Bir tashih hatası olarak | şartların mesud olmağa elvermediğini miler, enstitüler yapar. tediğini, mesainizin neticesini, Jüga- | böyle çıkmıştır) gösleren bir tezdir: İki kere ikinin Meselâ bizde bir türkiyat enstitümü | tınızı neşretmenizi istiyordu. dört etiğini isbat etmşi olan aritmetik Vardır. Burası ilmi bir faaliyet merke- | & — Biz bu işe dört beş senedenberi Bilgieri kular selini hir posifiyizcom, Hidir. Sanra farma tarih cemiyetin. | çalışıyoruz. Benim kolbaşım olduğ ile, Celâleddin Ezine de eserinde bir den evvel bir tarih enetimeni vardı. | Jögat ve filoloji kolu bilhassa İstan. KE EMDİ Rİ Vakıâ bu encümenin yeni bir tezi fi. | bul kütüphanelerindeki muhtelif asır. kğ ğe kp eğ lân yoktu. Bu encümene bay Köprülü | Jara ve muhtelif ilimlere ald eski yaz. yalm ee a yele Fuad, bay Halil Ethem, bay Mahmud | yaları tariyor ve çıkan kelimeleri mi. e gli iyot e YE meç dahildi. Ben de vardım. Biz ne | salleri ile fişletiyor. Bunlar Ankarada- aa Ke e ke Yapıyorduk? Bulduğumuz, topladığı. | ki dil cemiyeti merkezindeki dolapta, a e arm iri gi Müz vesalki neşrediyorduk. Bulduğu- | alfabetik sıra ile istif ediliyor. Yel EN he RL Muz birçok eski, nadide metinleri ye | & Şimdiye kadar 80,000 e yakın fiş SN KER ME Biden tabettiriyorduk. İşte bütün | meydana gelmiştir. Bunun lügat ha Bi pe m fikir hayatında kâr hanesine | linde basılması keyfiyetine gelince... makla belini kırmak gerektir, İdeale, gaydolunacak kollektif bir faaliyet. | Size evvelâ bir misal arzedeyim: seri beli ve Taği dı elimin ei gösterdiği yoldadır. Tam kadın, tıp: Mesai sarfediyoi Dz KDA kı erkek gibi etin cazibesine yaknla- Yun mesaisi Mai ait, | için tam 70 sene çalışmışlardır. Yani nan kadındır ve bu hissini erkeğin VE. Edebiyatin uğraşan bir enstitü pek | 26 Pasladıktan sonra aradan iki, öç duyurduğu (gibi duyuramadığı için Muvaffak olabilir. Bu teşekkül ne ya- batın değişmiştir. Orada 1300 tarayıcı kabahatli sayılır... Onu, hislerini du- z 5000 eser taramıştır. Ortaya konulan akta başı boş bırakırsan, oku- Pabilir? Daha ziyade edebiyatın tari- yurm hi “tildierini meydana getirir ve göze fişlerin adedi ise 3,500,000 dır, muşsa, fikri varsa, kendine gelir; Şarpan dil yanlışlıklarını düzeltir. | ( Bu muazzam mesai birkaç neslin elverir ki, erkeği ona bu ihtiyacı tat- görtiyoruz: «Emin paşa sokak,,| elinden geçmiştir. Bizde bir kere bu min ettirsin... sKerim han» ve saire gibi yanlışlık. | işl muallimler yapıyor. Muallimlerin «Bir misafir geldi...» de görürsü- ar. Böyle bir teşekkül bu tarzdaki | ayni zamanda birçok dersleri de var. N z nüz ki, bu ihtiyaç mutlaka züppeleş- hice nice dil hataları ile de uğraşa. | der. Bu arada şükranla beyan ederim- ii - mek demek değildir, mutlaka dans « Güzel türkçeyi meydana çıkarır, | Ki, vakit bulup bize kitaplar tarıyan | Bay Tahir Hüsnü bir müşterisini | etmek değildir, mutlaka travesti Hem bir edebiyat için yapılacak ne ve yüzlerce fiş veren kıymetli meslek. tıraş ederken İşler vardır? Bu teşekktil filozofi me. | (4#lârımız da vardır. Tabii eleman kıt. Türkiye İş Bi küçük ta- de uyandırır, Yalnız edebiyatla | D8ı Yüzünden çalışmalarımızda az az e sahiplerine muhlelif ta- #lozofl ile de uğraşır, Sonra neş-| Yürüyoruz. Gl riyat rihlerde keşide eltiği kuralarla sene- Yapar. Bugün maalesef bizim Toplarmış olan fişleri, bunların çı- | ge Pi 000 me tevzi ettiği malüimdur. uzsklan bakışmak, bakıştığına yakın- tte yalnız edebiyatlan, filo- | karıldığı eserlerin bir kaçının fotoğ- pi laşmak İstemek, bütün bunlar, erkek azdır. bahseden mecmuaların tirajı | rafile neşretmek üzereyiz. Fakat — TOM BLI isle ii olsun, kadı olsun, herkes için bir Tütmez Gsüst sermaye ile bunları yü. | synthötigue «terkibi, terkibe ade fa- | Dutukahve senitinde küçük fakat | “UÜ hemen imkânsız gibidir. aliyet gösteremiyoruz. Çünkü yaptı: | temiz bir berber dükkânının bem «Bir misafir geldi...» bütün bu iniz edebiyat mükâfatına taraftar | gwrmız araştırmalar, analizler synth&- | gahibi hem kalfası olan Bay Tahir | hakikatleri bir kaç canlı örnekle göz- ? Ügue hükümler yürütecek kadar çok | yfüsnü kazanmıştır. önüne koyan ince bir eserdir: Koca — Ben #anatin para le, teşviklele. | değildir. Bu kabilden synthâtigue araşı| © Bay Tahir 55 yaşlarında sevimli, | idealin nümunesidir. Karısı sözün tam Meyeceğine kani değilim. Hiç bir za- | Urmaları sonraya bırakıyoruz. Bu 86- | neşeli bir adamdır. Bes senedenberi | manasile okumuş, fikri olân kadın— far bir sanatkâr sırf maddi bir men. | Delerce çalışmağı icap ettiren bir İş- | fş Bankasında açlığı küçük hesapta | dır. Misafirler üç kişidir. Sporcu & Büyesile büyük eser yaratmaz. | tir. Bu misal de gösteriyor ki, ortada | azarazar biriktirdiği paralarla şim- | genç; hayatın yalnız spor olmadığını Tarihe bakınız. Hiç bir şaheser göre. | Yalnız ve sadece ferdlerin yapamıya- | diye kadar 400 liradan “fazla parası | - Spordan ibaret olduğu iddiasını gü- Ki srt maddi birşey için, | Cağı bazı kollektif işler vardır. birikmiştir. Kazandığı bu bin liraya | derek - isbat eder, kuş beyinli kadın faat veya mükâfat mukabili ya- Meselâ çok takdir ettiğim yegâne | da dokunmak fikrinde değildir. Esa. | dans budalası olmanın, sadece zevkin dı. Mahmud Firdevsi gehnamesini yaz«| lisaniyat âlimimiz Şemseddin Sami | sen büyümekle olan yavrusunun tah- | saadet temin etmiyeceğini ortaya ko- Parasını Gazneviye takdim etti, | fihaklka meşhur Kamusu Âllâmunı | sil masyafına karşılık hazırlamaktan | yar ve misafir, kadınla erkek grasın- i TEE sey Lâkin parayı alma. | tek başına yapmıştır. Ve onun faaji. | başka bir gayesi olmadığını söyle | daki cazibeyi, fizik ilminin cazibe İY yırttı mı? Yırtmadı, | yeti ferd çalışmasının en büyük nü- | mektedir. kanunu kadar cerhedilemezcesine kar i NA — ha istikbali müjdeledi. 4 Netice; «Bir misafir geldi...» Jâyk kiyle temsil edilmemiş olan iyi bir eserdir. Şunu da İlâve edelim ki, bizce lâyıkile temsil edilmiyen «Bir misafir geldi...» belki: de bugünkü beğenii- mesini butarz temsile borçludur. Her halde bu yaz turnesinde böyük rağbet göreceğine kanaatimiz vardır. Selâmi Sedes Iş Bankası ikramiyesi Tarihe geçen aşk maceraları —Baştarafı altıncı sahifede— 10 mayıs 1793 de, 16 ıncı Luinin kız kardeşi bayan Elizabetle beraber daha üç kişinin kafası kesildiği gün rezia Parise girdi, 4 Roberspier, Terezia ile Talienin o idamlarına karar vermişti. Bir pun. © duna getirip bu hükmü infaz ettirme. | ge çalışacaktı. J Terezya Parise gelir gelmez Tallien- den bu haberi aldı, 22 mayısta Roberspler, eski bir İs panyol bankerinin kızı, eski mebus o lardan Fontöne'nin karısı Kabarus kadının ve evinde bulunacak kimse lerin tevkifini emretti, 31 mayısta Ka- barus kadın Pött-Fors hapishanesine atıldı, Çiri çıplak soydular, üstünü aradılar, sonra herkesten tecrid etti- ler... — Roberspier son darbeyi indirecek- ti... Amma iş gecikiyordu. Kabarus ka dın bir türlü mahkemeye sevkedilmi. yordu. Foberspier meseleyi neye uza- İayordu?. Kabarusun muhakemeje verilmesi uzarken, kellesini kurtarma» Ha çalışan Talllen karınca gibi uğraşı. yordu. 21 haziranda Konvansiyona re- is oldu. Bu Robespleri çıldırttı. Bor- doya talimat yolladı. Tallleni itham edecek en ağır vesikaları toplatmağa başladı. 'Tellien kurluluş çaresi kalmadığını anlamıştı. Terezia'ya gelince o hapis. — hanesindeki höcresinde rabat ve sa kin yaşıyordu. Roberspiyerle gözgöze geldiği günü kurtulacağına emindi. Bu kadının ihtilâl ortasındaki ask maceralarını gelecek yazımızda anla. tacağız. Selâmi Sedat Şimdi dın, tarih cemiyeti bu tarzda baloya gitmek, spordan, futboldan bahsetmek değildir; fakat arada bir bütün bunlar da lâzımdır. Gezmek, dolaşmak, ahenk, ışık, dans, musiki, evlendi evleneli kocasının idealine ri bağlanmıştır, vücüdü ve dimağı ile... | 9onra Abmed rolünde Talât, Hasan Karılmış. Yazılmış, basılmış... Buna | — Mutlaka İbnülemin Mahmud Ke-| Dağ başında da konuşacak tek adam | 10lünde Refik Kemal tilki inine düş bir takdir ve şükran alâmeti olarak | male gidiniz, diyordu, üstadın eski | kocası ve ihtiyar hocasıdır: Konforlu | Plüş bildircin avcılarına benzediler rahat bir ev, kaygusuz geçecek olan günler, yarının endişesinden sıyrıl-