6 Şubat 1939 B. Ahmed Ağaoğlu diyor ki... | Bugünkü köylü, edebiyatımız için çhul bir insandır Akademide, edebiyat mükâfatı da çok lüzumlu ve yerinde şeylerdir tamamile me B. Ahmed Ağnoğlunun evine eski- den bir kere daha gitmiştim, O za- manlar üstad Nişantaşında büyük, eski bir konakta otururdu. Ben gene Nişantaşı sokaklarında kapısı büyük bir tokmakla çalınan eski konağı arâs Yıp duruyordum, Fakat babayani, ih» tiyar konağın yerinde karşıma yep- yeni, tam manasile modem bir ev çıktı. İhtiyar konağı İstanbulinli bir Babıâli nazırma benzetirdim, Şimdi i | İ Şu karşımdaki yeni ev, Hohiyut yıldız | İarı kadar asri idi, Nertdeyse bacasi- ni el gibi sallıyarak <hellol» diye bar Bıracak... İçeriye girdim, Hakikaten B, Ağnoğ- lanun evi bir zevk şaheseri idi, Diye bilirim ki, İstanbulda iki, üç ev son derece hoşuma gitti ise, bunlardan bi- Tİ de üstadın yeni evidir. Tam bir dar ire şeklindeki salanda bir müddet oturdum. Nişantaşından Beşiktaşa kâdar bütün bir sırt âdeta ayakları- mızın altında...Manzara evden, €v manzaradan güzel, Dışarıda güzel bir akşam başlıyor. erideki evlerin pencerelerinde ışık- lar yanıyor. Havanın kararmasına Tağmen, üstad biraz rahatsız olduğu için yatıyormuş. Kendisi kalkıncıya kadar ben de bu güzel evi şöyle bir dolaştım. Gizli ışık tertibatı, duvar- larda eski Türk mimsrisi tarzında mermer raflar... Her köşede bir zevk €seri saklı... Nihayet B, Ağaoğlunur Yana kadar bütün duv dolu çalışma odasına g benüz kalkmış ve giy kahvelerimizin, ondan sonra gelen çaylarımızın dumanları arasında kö- Duşmağa başladık. Memlekette bir Edebiyat akademisi kurulmasının en hararetli taraftarlarından biri de B. Ağaoğludur. Bir aralık kıymetli fikir adamı gö- Eüs darlığına karşı Hâçlanmış sigara- larından birini yakarak bu mesele et- Yafında fikirlerini anlatmağa baş- ladı; — Muhakkak ki memleket için bir Edebiyat akademisine şiddetle ihtiyaç vardır. Ben yalnız Edebiyat akademi- sine değil, tam ve şümullü ifadesile bir sanat, İlim, fen, fikir cephesi olan alelümum akademiye taraftarım. Akademi, bir memleket için hemen üniversite derpcesinde lüzumludur. Böyle bir teşekkül yapmakla, fikir Gemi otoriter bir müessese kazanmış Olur. Fikir hayatının da böyle bir mü- €sseseye son derecede ihtiyacı vardır. Büyük Petro işe başladığı zaman, memleketini pek berbad, hâlkı pek cahil buldu, Avrupalılaşmaktan baş- ka çare olmadı ığını anladı. Petersbur- Bu tesis ettiği gün, akademinin ve Üniversitenin de temelini attı. 1705 senesinde Büyük Petro çok iyi anlamıştı ki bu iki müessese, yeni asrın, yeni za- manın, yeni devrin temelleridir. Bir şehir kurulurken ayni gün akademi İle üniversitenin de temelini atmak için bu iki müesseseye ne kadar bü- yük bir ehemmiyet vermek lâzımdır. Bir akademiye sahip olmak; sanat, İlim, fen, edebiyat sahasında bir mih- Tap, bir gâye elde etmek demektir, Akademi, sanatkârı, Alimi, fen ada- Munu, edebiyatçıyı teşvik eden bir yer- dir, Çünkü önde bir gaye, erişilecek bir yer var, demektir, Çünkü akade- Miye girmek, bir memleket mikyasın- Manevi bir kıymet kazanmak de- XPektir. Pariste tahsilde bulunduğum tnâda pek çok kıymetli profesörlerim * Bunlardan ancak İkisi, üçü Renan gibi, büy zahmetlerdan ve 'Ük mesaiden sonra #kademi- ye Kabul orunmuştu — 4k edeceğimiz akademi için pereden Örmek almamız kabildir? — Fransız akademiki mevcud aka- demiler İçinde en eski olanıdır ve iyi B. Ahmed Ağaoğlu bir teşekküldür. Fakat bütün akade- miler bu teşekkülleri Yunanlılardan almışlardır. Bizimki de Fransız aka- demisi gibi olur. Bunun teşkiline ge- dince, o da şu tarzda olabilir: Evvelâ İ resmi olarak beş akademi âzası seçi- ir. Bunlara kendi adedleri kadar akademi âzası intihap hakkı verilir. Bu suretle akademi &; 10 a çıkar Bu on Âzaya « ri kadar akademi Azası seçmek hakkı verilir. Akademi bu suretle teşekkül eder. — lâkin bizde beynelmilel edebi- yat, İlim, fen, sanat adamı olmadı. gından bahsediliyor? — Herkesin akademisi kendi ede- biyatına, ilmine, fennine, bir kelime ile kendisine göre olur. Mevcud olan bir cisim ne kadar küçük olursa ol- sun, tartılabilir değil mi? Maddeler kabili vezindir. «Bu şey küçük» diye onu tartacak terazi olmadığına kani olmak gülünçtür. Akademi işinde de böyle düşünmek İüzimdır. Bizdeki ilim,.sanat, fen, edebiyata göre bir akademi yapmamız, çalışmamızı da- ha ziyade kuvvetlendirir. Sonra böyle bir akademinin dil ba- kımından da son derece lüzumu var- dır, Çünkü türkçe maalesef bütün dil- lerden daha 23 tedkik edilmiştir. Yal- nız bizde değil, Avrupada da türkçe pek az tedkik olunmuştur. Halbuki Avrupahlar arapçayı uzun uzun ve en küçük teferrüatına kadar tedkik et- mişlerdir. Arapçanın bu suretle he men meçhul kalmış tarafı yok gibidir. Türkçe böyle değildir. Daha ilsanımız | üzerinde çok büyük tedkikler yapıl masına İhtiyaç vardır, akademi bunu pekâlâ başarabilir. | Akademinin en faydalı işlerinden biri de muazzam bir lügat, muazzam bir ansiklopedi yapmak olacaktır, — Edebiyat mükâfatına mısınız? | - Hem de can ve gönülden... Ede- biyatı çok teşvik etmek ister, Fakat Edebiyat mükâfatı meselesi, akademi işine bağlıdır. Çünkü bu mükâfatı vermek için salâhiyettar, anlayışlı, otoriter bir hakem heyeti bulunması lâzımdır. Bu heyet te ancak akademi olabilir. Akademi kurulduktan sonra yalnız edebiyatı değil, ilim, fen, sanat hayatını teşvik için de mükâfatlar ko- nulabilir, Bunların da çok büyük fay. daları görülür. Fakat ediplerimizi hakikaten çalış- tırmamız lâzımdır. Bugün. Anadolu edip, hikâyeci, romancı ayağı basma, mış bâkir bir memleket halindedir. Edebiyat bakımından köylüye hiç el vurulmamış, kendisile alâkadar olun- mamıştır. Köylü kimdir? Nasil yaşar? Nasıl düşünür? Nasıl âşık olur? Nasıl sevi. gene taraftar tarzı mizahidir. O, kuvw | yalnız kendi je Kurulacak / Bahife il nir? Nasıl ıztırab çeker? Nasıl çalı- gır?... Bunlar bizim hikâyelerin, ro- manların satırları arasına maalesef henüz girmiş değildir. Köylü edebiyat için hâlâ esrarengiz bir mefhumdür, Bizde edebiyat hep şehirden, şehrin de müreffeh tabakasından bahseder. Hanım plâja gidiyor, orada sporcu bir delikanlıya rasgeliyor, ahbap olu yorlar, otomobil ve ke tileri ve saire Yalnız köylü değil, şehirdeki ufak sanatkâr, az kazançlı esnaf ve salre de edebiyatımız için me l Meselâ vatman kimdir? Nalband nasıl bir insandır? Demir Hani? Kundura boyacısı nerede? 'Tüneldeki turnike memüru nasıl yaşar? Bütün bu sualleri n cevabını edebiyat verebilir mi? Bugünkü halde maalesef hayır... Şehirdeki küçük es- naf ve ufak sanatkârı, tedkik etme- | mişiz, az kazançlı n lere girme- mişizdir. Bu suretle aklıma Hüseyin Rahmi geldi, Üstadla beraber ikimiz de ayni zamanda ayni ismi hatırlamıştık Ağaoğlu: Vakıa Hüseyin. Rahmi mahalle arasına girmiştir. Mahalle hayatını yazmıştır. Fakat Hüseyin Rahminin tifle mahalle hayatının ko larını tesbit etmi Bir seyin Rahmi kendi yapmıştır. Fakat hay j diden mi ibarettir? Bunun bir jedi tarafı vardır ki bundan bizde hiç bahsedilmiş değildir Bugünkü edebiyatımızın bütün noksanı buradadır. Edebiyatımız çok havaidir, Özlü değildir, Meselâ Gorki, Tolstoy, Zola gibi halkın ruhuna girmeli... Bu noksan için meselâ ne güzel bir Anadolu, köy- lü mükâfatı konulabilir. Anadoludan, köylüden, az kazançlı şehirliden, halktan en güzel, en muvaffak olun- muş bir tarzda yazılmış eserlere mü- kâfat vermeli... Bu suretle bu mevzü- lar da tedkik edilmiş olur.» Hikmet Feridun Es Fransız donanması Kuvvetlerin büyük kısmi Merselkebir üssünde toplandı Oran 5 (A.A) — Fransanın Akde- niz dönanmasinın kuyvvel külliyesi Mersel-kebir'e gelmiştir. Gelen gemiler arasında Algerie, Duplaix, Foch kruvazörleri ile Vau- tour, Gueyard, Gerfaut, Albatros, Verdun ve Vâlmy torpido muhribleri göze çarpmaktadır. Fransız radikal partisi komi- tesinin bir kararı Paris 5 (A.A.) — Radikal sosyalits fırkasının merkezi siyasi komisyonu, ittifakla aşağıdaki takriri kabul et- miştir: Umumi siyasi encümen, mesaisine başlamakta olduğu şu anda Başvekil Daladler'ye ittifakla ihlâskârane iti. madını beyan ve Kendisine bütün Fransızları Fransanın iİstikbelini ve idealinin muslihane parıldamaşını tam bir tesanüdle ve mağlüb edilmez bir vahdetle himaye etmeğe parlâ. mentö kürsüsünden davet etmiş ol. masından dolayı teşekkür eder, Fransada 4 yeni kararname Paris 5 (A.A) — Maüiye encümeni. nin teklifi üzerine Maliye Nazırı B. Pa&ul Raynaud, dört kararname yap. muştır. Bunlardan üçünün hedefi, shai cihazların oyenileştirilmesiğir. Dördüncü kararname, yeniden teş kilât vücude getirmek mecburiyetin. de kalmış olan anonim şirketlere has mükellefiyetleri tahf!f etmektedir. İ Moris Şövalye, on altıncı ba bir çok kimseler refakat etmek- | canlı insanlı Fransız Başvekili Kristof Kolomb ile birlikte Amerikaya hareket etmiş! Kendilerina Greta Garbo, Morls Şövalye ve daha 11 kişi refakat ediyormuş B. Daladier sepet sandıkta, Kristof Kolomb henüş sandığa yerleştirilmeden evvel Fransız Başvekil OB, Dalağler Amerikaya gitmek üzere bugünlerde | Şerburg llmanından Champlain va- puruna binmiştir. Kendisine Ameri- kayı Fayette, sinema yıldır Greta Garbo, Lui ve da- tedir!.,. Bir Fransız gazetesi büyük baş Tıklarla bu haberi bildiriyor... Fran- s2 Başvekilinin Avrupanın bu karı. şık zamanımda uzun bir seyahate çıkmasına imkân yoktur. kân olsa bile asırlarcn evvel ölümş olan K ve sinem çıkması kabi ilk bakışta ikte yola un için garib görün. mektedir. Fakat gazetenin verdiği izahat meselenin mahiyetini anlafı- Amerikaya giden B. Daladier , balmumudan yapılmış heyke- lidir. Ayni zamanda yukarıda say- dıklarımızın ve diğer bir çok tanın- mış adamların heykelleri de Ameri- kaya gönderilmektedir. Birlikte yola çıkan bu heykellerdir!. Nevyork sergisinin açılma zamanı yaklaşmaktadır, Fransızlar kendi paviyonlarını bitirmişler ve şimdi tanzim e başlamış . Fran. yıldızlarile değildir. bu haber keşfeden Kristof Kolomb, La | Buna im- | of Kolomb, La Fâyette ile | sızlar (Opaviyonlarına oTrağbet te min için ne yapacaklarını düşünür. ken Amerikada alâka uyandırmış olan adamların balmumudan kellerini. göndermeği muv muşlardır. Taştan, tunçtan lere nazaran balmumun ler tabilye çok yakındır ardan ayırma Fransada balmumundan hey mak çok ilerlemiş bir 5 müzelerde meşahirin, larının balmumundan hir edilir ve zaman keller değiştir getirilir. hey- vermişlerdir. Bu karar kadar heykel hazırlanır samanlaria dolu yerleştirilmiş ve gönderilmiştir. Amerikaya gönderilen arasında Pastör'ün, me; Carell'in, Franklin'in, daha bir çok tanınmış adamların heykelleri var dır. Bunlar büyük bir itina ile hazır lanmıştır. erine or beş sepet sandıklara purla Amerikaya Trabzonda talabe pansiyonu 200 kişilik bir pansiyon açıldı Trabzon valisi EB. Refik Koraltan nutuk söylerken (solda Maarif müdürü B, Rifat Necdet Evrimer Trabzon (Akşam) — Civar kaza ve kasabalardan orta ve lise tahsilini ta- kip etmek için şehrimize gelip te mad- di muzayaks dolayısile han ve otel köşelerinde bin bir mahrumiyet için: de bulunan yurt çocuklarını bu ve siyetten kurtarmak için iki yüz ya taklı bir Talebe pansiyonu açılmıştır. Pansiyona, her talebe ayda beş Ji- ra vermek suretile girmektedir. Çocuk Esirgeme kurumunun hima- pansiyonunu k Esirgeme kurum teberrüi ile tamamlamaktadır. Ayrıca Hususi muhasebe könresi de bu iş için iki binasmı tahsis etmiştir. Pansiyon işini ele alarak başaran Ve Husuş muhasebenin yardımını temin eden vali B. Refik Koraltan şehir halkının iştirâktle bu hayırlı işin açılış töre nini yapmıştır. Törende B. Refik Koraltan, Trab- zon halkının dalma iyi işler başar- maktaki yüksek istidadını, kısa ve ve A üz ettirdikten rü B. Rifat N